18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 EYLÜL 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Seçmece M. Kemal Teke: ‘‘ABD, iki seçenek sunmuş; ya Lübnan’a asker göndereceksin ya da delikten aşağıya süpürüleceksin!’’ Ya ğ m u r E k i m Tarikat camisinde linç yaşanmış... ‘‘Cerrahi bir konu olsa gerek!’’ ‘‘BU yazı asla Türkiye ile ilgili değildir’’ diyor Prof. Dr. Özer Ozankaya ve Türkiye ile ilişkisinin ancak Türk tarihinden biriki örnek verilmesiyle sınırlı olduğunu söylüyor. Ne mi diyor? ‘‘Bir ulus, ülke yararı açısından sürekli yanlış yapan siyasetçilerini iktidar veya muhalefette olsun, bulundukları mevkiden ve aktif siyasetten uzaklaştıramadığı sürece, içinden çıkılması güç bataklıklara sürüklenmekten kurtulamaz. Örneğin yıllarca demokrasiyi ‘kâfir düzeni’ sayıp, araç olarak kullanmak istediklerini söyleyen, yargı kararıyla aktif siyaset yapmaktan yasaklanan insanların, demokratik meşruluklarını yitirmiş olduklarını, ‘Ben değiştim, artık demokrasiyi benimsiyorum’ demelerine kanıp ülke yönetimine gelmeğe hakları kalmadığını göremeyen uluslar, kuyularını kendi elleriyle GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Bir ulus kazmış olurlar. Yabancı bir devletin başkanına gönderdiği özel temsilcisi ile ‘beni pis su kanalına atmayın, kullanın’ diye yalvaran bir kişinin manevi meşruluğu kalmamış sayılmalıdır. Tıpkı geçen yüzyılın başında İstanbul’da yaşamını tehlikede gördüğünü söyleyerek İngiltere devletine sığınan Vahdettin için Atatürk’ün yaptığı niteleme gibi: ‘Özgürlüğünü ve canını kendi ulusu içinde tehlikede görebilecek kadar düşkün bir yaratığın, bir dakika bile olsa, bir ulusun başında bulunduğunu düşünmek ne acıdır!’ Bu durumu ulusal gündemin en baş maddesi Almanya, Lübnan’a asker göndermeyi ertelemiş... Onlar AKP kadar cesur değil! Biçare Ahmet Mete Apak: ‘‘Boşbakan, Hizbullah’ı silahsızlandırma görevi verilirse askerimizi geri çekermiş. Asker gönderiyor ama niye gönderdiğini bile bilmiyor!’’ yapmayan ve o hükümeti her türlü anayasal yola başvurarak düşürmeye girişmeyen muhalefet partileri yöneticilerinin bu tutumu da, o mevkilerde bulunmanın manevi meşruluğunu yitirmeleri anlamına gelir. Zaten böyle bir hükümeti bile düşürememeleri, manevi meşrulukları kalmamış olduğundan dolayıdır! Böyle sözde muhalefet önderleri de öyle hükümet başkanlarına ülkeyi mahkum ederler. Çünkü kendileri de gözlerini karartan hırsları ile, yabancılar tarafından kullanılmaya son derece elverişli insanlardır. Bu durumda inisiyatif, tümden sömürgeci efendilerinin eline geçmiş demektir. Her türlü yanılma olasılığını önlemek için bir kez daha vurgulayalım: Bu yazı asla Türk siyaset adamlarıyla ilgili değildir!” Lübnan Tezkeresi Mitingi ve ‘İhanet’ Aradan üç buçuk yıl geçtikten sonra, AKP hükümeti yine Türkiye’yi büyük bir maceraya atma peşinde. 1 Mart 2003’te, başta CHP olmak üzere, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, aydınlar ve AKP’de başkanlarını dinlememeye cesaret eden vekillerin baskısı sayesinde kıl payı büyük bir suçun ortağı olmaktan kurtulduktan sonra, ülkemiz şimdi yine malum güçlerin baskısıyla kendisine yakışmayan bir ortama sürükleniyor. İsrail’in Lübnan’da başta çocuklar ve sivil halk olmak üzere insanlığa yaşattığı dehşet ortada. Aslında medyada yayımlananlar buz dağının görünen yüzü. İnternette dolaşan korkunç görüntülerdeki yanmış kül olmuş, uzuvları kopmuş, beyni dağılmış bebekler, savaşın iğrenç, affedilmez ve barbar yüzünü ortaya koyuyor. Ateşkes kararlarına keyfi olarak bir gün uyan, bir diğer gün uymayan, hâlâ her an katliamlara son hızla devam edebileceklerini açıkça söyleyen İsrail hükümeti, tüm dünyada barış çağrısı yapan ülkeler ve grupların hepsiyle küstahça alay ediyor. Lübnan’a asker yollamamızı savunanlar bunun tarafsız bir barış gücü olacağını hatırlatıyorlar. Aralarında buna inanan var mı? BM’nin, bugün herhangi bir tarafsızlığı veya etkisi kaldı mı? Hunharca öldürülen kendi görevli personelinin ardından protesto etmeyi beceremeyen bir BM, Lübnan’da güçlü bir barış arayışının sesi mi olabilecek? Yoksa bu senaryo, ABD güdümlü tansiyon alma operasyonunun sıradan bir hamlesi mi? Bu masallara inanan malum koro dışında, aklı başında kaç insan kaldı? Daha önce Kore’den Kosova’ya kadar birçok yere asker yollamış olduğumuzu hatırlatanlar da Lübnan’ın bunlardan farklı olmadığını söylüyorlar. Kore Savaşı dönemini, bu yeni uluslararası ortamla kıyaslamayı akıl etmek ciddi bir insan için mümkün olamaz. 2. Dünya Savaşı’nın hemen ardından iki kutuplu dünyada ‘‘dost, demokratik, özgürlükçü’’ bir role soyunmuş, Avrupa’yı Nazizm ve faşizmden korumuş bir ABD ile, bugünkü hükümetinin elinde, son yarım asırda adım adım faşizmin ve emperyalizmin büyük kalesi haline dönüşmüş ülke kıyaslanabilir mi? Kosova’da, Bosna’da yaşanan dramlarda, barış gücünü talep eden çok daha birleşik bir halk varken Lübnan ve Ortadoğu’da, ABD’nin yarattığı ‘‘kimin eli kimin cebinde’’ belli olmayan ‘‘Büyük Ortadoğu Kaosu’’nun orta yerinde, Türk askerleri kimi kimden korumaya gidecek, kimin sözünü dinleyecek? BM’nin, ABD talimatlarının dışına çıkması mümkün mü? Zaten uzaktan İsrail’e yeşil ışık yakarak katliamları dünyaya seyrettiren ABD değil mi? Kim kimi kandırıyor? Zaten yine ABD’nin Kürtler konusunda izlediği iki yüzlü siyaset ayyuka çıkmadı mı? Erdoğan ve Gül, başlarını 2003’e çevirip ‘‘o gün ABD askerleri topraklarımıza girseler, hangi felaketleri yaşayacaktık ve bugün onları sınır dışı etmiş olabilecek miydik’’ sorusunu nasıl yanıtlarlar acaba? Aslında onların yerinde olmak da zor. Bush’a şirin görünmekle şeriatçı odaklara karşı çıkmamak ikilemi arasında sıkışıp kaldılar(!). Bütün Türkiye’nin duyarlı insanları, dernekleri, sivil toplum kuruluşları ayakta, Yurtsever Hareket’ten, ADD’ye, ÇYDD’den Barolar Birliği’ne kadar herkes uyarıyor, AKP hükümeti ise şu saatlerde tüm bu kamuoyu duyarlılığına rağmen, Türkiye’yi bu çirkin kapışmada ‘‘taraf’’ haline getirecek adımı atmaya hazırlanıyor. Bugün Ankara’da yapılacak ‘‘Tezkereye Hayır’’ mitingine, umarım yüz binlerce insan katılır! Bu çok anlamlı bir eylem. 1 Mart 2003’te Ankara’da Sıhhıye Meydanı’nda belki 100 bin kişi buluşmuştuk, ama büyük medya görmezden gelmişti. Bakalım bugün neler yaşanacak? Erdoğan ve AKP yalnız kalmışların inadı içerisinde, TBMM içi ve dışından gelen ikazların hiçbirini kale almadan kararlarını alırken bir de bunun üstüne, tezkereye karşı çıkanlar hakkında ki aralarında Sayın Cumhurbaşkanı da var ‘‘ihanet’’ kelimesini kullandıklarında, bu toplum ‘‘pes’’ ve ‘‘yeter artık’’ diyor! Son sözümüz ‘‘Yeni bir dünya düzeni oluşurken bu kadar sivil kayıp hep olmuştur, olur böyle şeyler’’ diyenlere: Savaşlara o kadar meraklıysanız, kendi çocuk, torun ve yeğenlerinizi yollayın cephelere!.. email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 SESSİZ SEDASIZ (!) 30 Ağustos’ta içi kan ağlayanlar CUMHURİYET okuru Arzu Şenyurt, 30 Ağustos’ta Sirkeci’den vapura binip Adalar’a gidiyor. Üst güvertede gazetesini okumaya başlıyor. Bu arada üçbeş kişilik bir grup biniyor vapura. Gruptakilerden birinin yüzü tanıdık geliyor Arzu Şenyurt’a; o kişi çevresindekilerle yüksek sesle bir sohbete de başlayınca tanıyor adamı: Ermeni kökenli olup da damarlarına bulaşan ‘‘pis kan’’dan mustarip Avrupa Birliği’nce meşhur fikir özgürlükçüsü büyük entelektüel. Sonrasını Arzu Şenyurt şöyle anlatıyor: ‘‘Tam arka sıramda, iki genç çocukla birlikte oturup, gürültülü bir şekilde konuşurken cep telefonu çaldı ve herkesin duymasını ister gibi bağırarak konuşmaya başladı. En son cümlesi ile sesi hâlâ kulaklarımda çınlıyor. Karşı taraftaki ses sanıyorum 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutladı. O da cevap olarak ‘Ne bayramı ağabey ya, bugün benim içimin kan ağladığı gündür’ dedi. Nasıl dönüp kendisine baktıysam, hemen sesini alçalttı ve kıs kıs konuşmaya devam etti. Şimdi bu demokrasi ya da konuşma özgürlüğü mü sayılıyor?’’ Maalesef evet. Ve bir maalesef daha: Bir şehit cenazesi kalkarken Bursa’nın bazı dış mahallelerinde ortada gelin ve damat olmadan davulzurna çalınıp ‘‘düğün’’ kutlaması yapılıyor! Malzeme Gülhan Elmas: ‘‘Başbakan ‘Asker gönderme iç politika malzemesi olarak kullanılmasın’ diyor. Tabii; asker gönderme ABD’ye yönelik dış politika malzemesidir!’’ Sırayla Akif Kökçe: ‘‘IMF ile ekonominin, AB ile yasaların canına okundu. BM ile de askerin!’’ Vatanseverler Vatan Haini Oldu!.. Perihan ERGUN 30 Ağustos 2006’da 84. yılını andığımız, Zafer Haftası içindeki 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün gecesinde Sn. Başbakan R. T. Erdoğan, kendine özgü tavırlarıyla ulusa seslenişinde BM’nin, gerçekte ABD’nin Lübnan’a barış gücü çağrısına uyarak, insani yardımda bulunacakları söylemleriyle savaş çağrısı yaptı. Mehmetçiğimizi ateşe atmak demek olan bu komuta senaryonun baş aktörü Bush, Irak’ı ateşe, kana bulayan gözü dönmüş paralı askerlerini niye katmıyor? Elindeki piyonlar ile Ortadoğu’da pay kapmak isteyenler ona yetiyor. Bush’a, iktidarda kalabilmek için BOP içinde Doğu Anadolu’nun Kürt ve Ermenilere peşkeş çekilme çizimlerine bile ses çıkaramayan RTE, insani yardım palavralarıyla emre itaat ediyor. Çoğunluğuna güvendiği TBMM’nin ve Türk halkının tepkilerini hiç kale almadan kahramanlık methiyelerini sıralıyordu. Turuncu kalkışmaların yöneticisi G. Soros da bir süre önce ‘‘Türk askerinin vereceği tek unsur kanıdır’’ diyerek bunu gözler önüne sermişti. 1 Mart’ta TBMM’nin Irak’a asker ve ABD’ye her çeşit olanağı sağlamayı yadsımasıyla oradaki kanın, yıkımın, ateşin içine girmeyişimizin kini böylece giderilmeli, ekim başındaki ABD ziyaretinde ‘‘sözümde durdum’’ diyebilmeliydi. Diyet, Bush tetikçisi İsrail için ödenmeliydi. 1701 sayılı BM kararında Hizbullah’ın silahtan arınması şartı yanında İsrail’in Tevrat’taki kutsal topraklarda yerleşim emrini yıllardır Filistin’de, 36 gündür de Lübnan’daki zulmüne, örgütün dört görevlisinin de öldürülmesine karşın kınama bile yapamayan BM Barış Gücü içinde bu arındırmayı Türk Silahlı Kuvvetleri’nden beklediği açık seçikken, bunu kabullenmeyi Başbakan içine sindirebiliyor. Ne yazık!.. ??? Vatan topraklarının ve Atatürk Cumhuriyetinin gerçek sahiplerinin bu karara tepkisini ‘‘vatana ihanet’’ tanımıyla suçlayan Başbakan’a insaf diyorum. Onu ve Bush’a yaranmaya çalışan yandaşlarını suçlayarak kınıyorum. TBMM’ye her ne kadar liderlerinin lütfuyla seçim listesine yazılarak ve iyi niyetli seçmenlerimizin oylarıyla girenleri de sağduyulu gerçekçiliğe çağırıyorum. Asker gönderme tezkeresine ‘‘evet’’ demeden önce AKP’li vekillerin arkadaşı Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in 10 sayfalık raporunu dikkatle okumalarını öneriyorum. Sn. Çömez 1701 sayılı BM kararını çok dikkatle incelemiş. O ateşin içine gönderilmemizin sakıncalarını açık seçik ortaya koymuştur. Yine her şeye karşın bu yanlış tutuma ‘‘evet’’ diyeceklerden bir ricam daha var. Lübnan’a oğullarını, yakınlarını göndersinler, onların tabutlarına kapanmanın madalyalarını kazansınlar. ??? Bu karamsarlık içindeyken sevgili Gülsen Tuncer sağlık durumum için aradı. Ona vatan hainliğimizi muştularken ‘‘Aman abla! 12 Eylül’de barış için örgütlendiğimizde ‘muhbir vatandaşlık’ tanımlamasıyla yargılanmadık mı?’’ deyince o acı günleri anımsarken ‘‘muhbir vatandaşa’’ bir de hainlik eklendi dedim. Sn. Başbakan’ın, ulusa seslenişinin hemen ertesinde Şırnak, Hakkâri, Van ve Diyarbakır’da hain PKK terörüne bir üsteğmen, iki asteğmen, bir uzman çavuşla üç erimizi kurban verdik. Sn. Bakanlar Kurulu Lübnan’daki kanı durdurma celadetine düşeceğine otuz yıldır dökülen Türk askerinin kanını durdursun. TSK’nin yürekliliğine bunu bıraksın. ABD ile Irak’ın engellemesini önlesin. Ulusumuza yakışan dış politika uygulasın. Bugün, cumhuriyetimizin temel taşlarının serildiği 4 Eylül Sıvas Kongresi’nin 87. yılındayız. AKP grubu lütfen bunu da hatırlasın... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 5 Ağustos www.mumtazarikan.com Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yayınladığı günlük sivil toplum gazetesi BİZİM GAZETE tarafsız haberleri, ilginç röportajları, araştırmaları, köşe yazıları ve ülke sorunlarını yansıtan raporlarıyla 10 yıldır okurlarıyla el ele... Tel: 0 212 511 94 94 Abone: 0 212 513 83 00 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Anadolu’nun bazı 1 yörelerinde 2 gelin alayına 3 ve alayda bulunanlara ve 4 rilen ad. 2/ 5 Kemiklerin 6 yuvarlak u7 cu... Müslüman inancına 8 göre kıyamet 9 günü bütün ölülerin dirilerek 1 2 3 4 5 6 7 8 9 toplanacağı yerin 1 K R İ N O L İ N A F E L adı. 3/ Ayakkabı ka 2 R O D A 3 O K K O K A R T lıbının çapı... YapısıV na girdiği sözcüğe 4 M O R İ N A ‘‘kendi kendine’’ an 5 O K A L İ P T Ü S A R A lamı katan yabancı 6 Z O M K F önek. 4/ Ermenis 7 O A Y S A R tan’ın para birimi... 8 M İ N E S A R İ Makine yağı. 5/ Dı 9 Ç K R A K E R şalım. 6/ Duvar içinde bulunan oyuk bölüm... Vücuttaki AIDS virüsünü saptamakta kullanılan test. 7/ Prensip... File şeklindeki örgü. 8/ Sahip, malik... Bir uçak ya da geminin izlediği yol. 9/ Bir sanat yapıtını her yönüyle inceleyip değerlendiren yazı türü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Şirketler topluluğu. 2/ Piyangoda en küçük ikramiye... Vilayet. 3/ Divan edebiyatında, nesib (giriş) bölümünde bir atın anlatıldığı ve övüldüğü kasidelere verilen ad. 4/ Bir çeşit döşemelik kumaş... Kokmuş hayvan ölüsü. 5/ Karakter... İzmir’in Tire ve Ödemiş ilçelerine özgü bir tür bilye oyunu. 6/ Bir nota... Maden ocaklarında açılan yeraltı yolu. 7/ Birbirini tutar renk ve yapıda olan... Siper, hendek. 8/ Büyük fare... Kişiye ilişkin, özel. 9/ Kaplumbağa. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle