19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 EYLÜL 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Özlem Ahmet Önen: ‘‘Başbakan, Osmanlı İmparatorluğu dönemini özlemle arıyormuş. En çok da Vahdettin dönemini özlüyordur! KİTABIN adı ‘‘Washington’da Akrobasi’’; yazarı Yılmaz Polat. Ankara’ya gelip ART televizyonunda bir programa konuk olmuş Polat. Ankara’dan dostumuz Mustafa Yıldırım, biraz kitaptan biraz da televizyondaki programdan söz ediyor: ‘‘Şunun şurasında devlet adamlarımızın masallarıyla yaşayıp gidiyorduk. Başbakanlar, bakanlar ikide bir soluğu Washington’da alıyor, Türk devletini temsil ettiklerinin bilinciyle davranıyorlar ve ciddi görüşmelerde Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını ve onurunu koruyorlardı. ABD, Irak’a Türk ordusundan birlikler istiyor, bizimkiler ‘Durun bakalım; bir düşünelim’ diye ayak sürüyorlar ve ardından ‘Bakınız, bizim anayasamızda yazılanlar, öyle egemen devletlerin topraklarına yabancılar istedi diye girmemize izin vermez’ diye ekliyorlardı. Bakanlarımız, temsil ettikleri 70 milyonun onurunu düşünerek kadın AKP, milliyetçi oy avındaymış... ‘‘Ava giden avlanır!’’ BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Elif Şafak davası AB’deki imajımızı zedeleyecekmiş. Sanmıyoruz, olmayan şey zedelenir mi? Islık Göksel Kaya: “ABD’nin, PKK ile mücadele için koordinatör ataması ve bize de atattırması bana Nasrettin Hoca’nın bir sözünü hatırlattı: Ne demişti hoca; el elin eşeğini ıslık çalarak arar.’’ ilişkilerine özen gösteriyorlardı. Başbakan eşleri, alçak gönüllü bir ulusu temsil ettiklerini unutmuyor, öyle çarşı pazar gezip, görmemişler gibi dükkânlara dalıp çıkmıyorlardı. Orgenerallerimiz, her çağrıldıkları derneğe koşar adım gitmiyorlar, görevlerinin düzeyine ve ciddiyetine uygun davranarak, Türkiye Cumhuriyeti ordusunun düzeyini düşürmüyorlar; ABD’liler ile kapalı kapılar ardında görüştükten sonra, gerçekleri çarpıtmıyorlar; Amerika, PKK ile mücadelede destek olacaktır gibi uydurma açıklamalar yapmıyorlardı. Bu masallarla daha çok idare ederdik, ama olmadı. Gidenler nasıl olsa Türkiye uzakta, olup biteni görmez, medya da zaten bizden yana Akrobatlar yazıp, söylemez, diyorlardı. Yılmaz Polat, meslek dayanışmasını, general, bakan, başbakan çekincesini bir yana bırakıp Washington’da Akrobasi kitabını yazdı. Türkiye muhalif partilerinin, medyasının, köşe yazarlarının kılı kıpırdamadı. Yılmaz Polat, Ankara’ya geldi ve ART ekranına çıktı, bir masalı daha yıktı, özetle ‘Amerika Lübnan için asker isteğinde bulunmadı. Asıl Türk hükümeti böyle bir istekte bulundu. Amerika mutlu oldu ve Başbakan’a Bush’la buluşma günü verildi’ deyiverdi. İş o kadarla kalsa iyiydi. Yılmaz Polat, Dışişlerli Bakanı’nın vizyon belgesi dediğinin resmi bir belge olmayıp, antetsiz, mühürsüz, adsız düz bir kâğıt olduğunu da açıklayıverdi. Yani şunun şurasında, PKK, ABD, AB, bomba, türban, şeyh, cinayet idare edip gidiyorduk. Senin işin gücün yok mu, Yılmaz Polat?’’ Yalnız Bir Kent: Kars Giden hafta Kars’ta KültürSanat Festivali yapıldı. 4 gün 4 gece. Her şeyden tadımlık da olsa vardı. Fransız ressam Laurence Forbin’in Selçuklu Hamamı’nda ‘‘tematik resim’’ sergisi. Mazlumağa Hamamı’nda ‘‘Kafkasya’nın genç gözleri’’ fotoğraf sergisi. Yeniden kazandırılan Namık Kemal evinde; ‘‘Gürcü evi Acarya” sergisi. Kars Sanat Merkezi’nde, Ali Konyalı’nın ‘‘Doğu Karadeniz kırsal mimarisi’’ adlı fotoğraf sergisi. Gazi Ahmet Muhtarpaşa Sergi Salonu’nda ‘‘GülserenZeynep Güvenilir’lerin’’ resim sergisi. Kars Sanat Merkezi’nde Prof. Bingür Sönmez’in ‘‘eski ve yeni Kars fotoğraflarından oluşan slayt gösterisi’’. Erkan Karagöz’ün, ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolda Cenubi Garbi Kafkas Hükümet deneyimi’’ adlı sunuşu. Kars’ta farklı bir ‘‘ada’’ gibi duran Vedat Akçayöz’ün kendi çalıştırdığı genç müzisyenlerle şiir dinletisi bal tadındaydı. Benim Kars’ım, anamın gelin hali gibidir. Allıyeşilli gelin, nazlı gelin. Herkese anası neyse bana da Kars öyledir. Bu günlerde sevgili Naif Alibeyoğlu Başkanım sayesinde çeyizlerimiz temizlenip bakıma alınarak hem Karslıların hem de dışarıdan gelen misafirlerin izlemesine, kullanmasına sunuluyor. ??? Toplu Konut İdaresi tarafından yapılan 252 konuta, kale dibindeki gecekondular yıkılarak, 252 fukara, medeni apartmanlara taşındı. Kalenin etrafındaki işgaller kaldırılıyor. Kars’ın onuru iade ediliyor. Zengin ve direngen tarihi açığa çıkıyor. Başta yurtsever işadamı İsmail Aytemiz ve rahmetli Tuncer Güvensoy olmak üzere bunlara öncülük eden Belediye Başkanımıza teşekkür ve minnet duygularımı belirtmek isterim. Kars’ı terk etmeden o çilekeş hayatı sürdüren, baba ocağımızı tüttüren tüm Karslılara teşekkür ederim. Kars’ın Cumhuriyet tarihine ışık tutan çalışmalarından övünç duyduğum Erkan Karagöz’ün tebliğinde: Yoksul canlarıyla Kars’ta ilk Cumhuriyeti kuranlara, hürriyet ışığını yakanlara rahmet okurken, Vedat Akçayöz’ün seslendirdiği Lagston Hughes’in ‘‘Zenci’’ adlı şiiri, sanki Kars’ın da yazgısını anlatır gibiydi. ZENCİ Ben bir zenciyim: Kara gece kadar kara Afrika’mın derinlikleri kadar kara Köleydim: Sezar, kapımın eşiğini temiz tut, Dedi bana Çizmelerini ben parlattım Washington’un İşçiydim: Ellerimin altında yükseldi Ehramlar Ben kardım harcını Woolwort Binası’nın Kurbandım: Belçikalılar doğradı ellerimi Kongo’da Ve Mississippi’de linç ederler Beni hâlâ Ben bir zenciyim: Kara gece kadar kara Afrika’mın derinlikleri kadar kara ??? Türkiye’nin bu karartılmak istenen günlerine yine güneş Kars’tan doğuyor. Aydınlık Cumhuriyetin kurucuları ve bekçileri yine Kars’tan çıkacak gibi. Kafkasya’nın renkleri var; Tiflis Gürcü, Baku Azeri, Erivan Ermeni kentidir. Kars bir barış adasıdır. Herkesin barışı bulduğu, her rengin yarıştığı, türkülerin kardeşleştiği, folklorun her renginin volkanik patlama odağıdır. Kars’ta kalanlarımız, atalarının ruhuna uygun davranmaktalar. Bu yoksul haliyle, topallayarak da olsa ‘‘onur’a, erdem’e, dayanışma’ya’’ doğru hızla yol almakta. Bunca mutluyken, bir gün sonra sınıf arkadaşım, yoldaşım Himmet Karakışlak’ın ölüm haberiyle burkuldu yüreğim. Ölümü gülerek karşılamıştı arkadaşım. Hayatla alaycı bir bağlantısı vardı, ölümü de alaycı karşıladı. Eksik bıraktın bizi Himmet... [email protected]/Faks: 0212 672 71 71 Ya ğ m u r E k i m SESSİZ SEDASIZ (!) Macarları yalan, Türkleri doğru bozar! MACARİSTAN karıştı. Macaristan Başbakanı, ülke ekonomisi hakkında kamuoyuna yalan söylendiğini kabul etti ama halk yalanları kabullenmedi ve Başbakanın istifasını isteyen toplumsal gösteriler başladı. ‘‘Damdaki Mizahçı’’ arkadaşımız Cihan Demirci, bulunduğu damdan Budapeşte sokaklarına baktıktan sonra şu satırları iletti bize: ‘‘Sanırım duymuşsunuzdur, Macaristan Başbakanı Frenc Gyurcsany halka bir buçuk yıl boyunca sürekli yalan söylediğini, ekonominin aslında kötü gittiğini ve hiçbir şey yapmadıklarını itiraf edince Macaristan birbirine girdi! Halk galeyana geldi, sokaklara döküldü. Başbakanın istifa etmesi için ciddi bir halk isyanı başladı. Eh ne de olsa Macaristan’da koyun sürüsü değil ‘halk’ var! (Sahi, bendeniz Macarları bizim bozulmamış gerçek atalarımız olarak görürüm, ne de olsa kökleri Hun İmparatorluğuna gider.) Bakın bizde ise asla böyle bir şey olmaz! Çünkü bizim siyasetçiler yalanı zaten görev edinmiştir. Bizde bir başbakan ancak ‘doğru’ bir şey söylediğinde ortalık karışabilir. Bizde itiraf; halka doğru bir şey söylediğinde olabilir. Çünkü bizim başbakanlarımız gibi halkımız da doğruya alışkın değildir. Yalanı daha çok sever. Bizim bünyemiz doğruyu kaldırmaz. Kısacası dostlar Macarlarda yalan, Türklerde ise doğru tehlikelidir!’’ Demezler Mehmet Ünal: ‘‘Dün ‘sağcılar suç işliyor’ dedirtemezdiniz. Bugün de ‘dinciler suç işliyor’ dedirtmezsiniz!’’ Açık Akif Kökçe: ‘‘Açık toplum olacakmışız. Evet; emperyalizmin oyunlarına, sömürüsüne, işgaline ‘açık’ bir toplum!’’ Laiklikten Uzaklaşan Yobazlaşan Türkiye MERİÇ VELİDEDEOĞLU Geçen yılın 3 Ekim gecesi Lüksemburg’da Avrupa Birliği, Türkiye ile giriş müzakerelerinin başlamasını kabul edince, İngiltere’nin bir önceki Dışişleri Bakanı Jack Straw, televizyonlara verdiği demeçte büyük bir coşkuyla: ‘‘Laik Türkiye’yi kutluyorum!’’ demişti. Hiçbir AB ülkesi için kullanma gereği duyulmayan bu nitemi, Straw’ın Türkiye için özellikle kullandığını görmemezlikten gelme olanağımız yoktur. J. Straw, AB dönem başkanı olarak AB üyelerinin sonuçtan kaygılanmaması gerektiğini vurgulamak istiyordu. Türkiye’deki medya ise o sırada uçuyor.. AKP’yi de, iktidarını da, iktidarın başını da sınırsız övgüleriyle ayaklarını yerden kesip uçuruyordu. Erdoğan’ın birkaç yıl önce Belediye Başkanı iken yaptığı: ‘‘Ben Müslümanım, diyenin tekrar yanına gelip bir de ‘Aynı zamanda laikim’ demesi mümkün değil. Niye? Çünkü Müslümanın yaratıcısı Allah, kesin hâkimiyet sahibidir. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ koskoca bir yalan. Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır’’ açıklamaları ve ardından: ‘‘Elhamdülillah şeriatçıyım!’’ itirafı, başta medya olmak üzere çoğunluğumuzca çoktan unutulmuştu. Oysa olaylar birbirini izliyordu, örneğin İzmir’in Urla ilçesinde denize giren yüzme bilmeyen türbanlı kızlardan beşi, erkeklerin yardımı engellendiği için çırpına çırpına boğulmuşlar, toplum kıyıdan seyretmekle yetinmişti. Benzer olay Suudi Arabistan’da da yaşanmış, bir kız yurdunda çıkan yangında, kız çocukları yatma giysileri içinde olduklarından itfaiye tarafından kurtarılamayacağına karar verilmiş, kızlar yanarak ölmüşlerdi. Biri 80 yıldır laik rejimle yönetilen, öteki koyu şeriat içinde yüzen iki ülkede de sonuç aynıydı; öyleyse Türkiye’deki laik yaşamın anlamı neydi? Nitekim Türkiye’yi yakından izleyen AB üyesi İspanya’nın ABC gazetesi: ‘‘Türkiye, Silahlı Kuvvetler tarafından silah elde savunulan laikliğin yavaş yavaş gerilediği bir ülke oluyor’’ diyerek görüşünü hemen açıklamıştı. Ne yazık ki, İspanyol gazetesinin haklılığı laiklik karşıtı olaylarla, düzenlemelerle her gün ortaya konuyordu; başı yine laik olamayacağını, katıksız bir şeriatçı olduğunu açıkça bildiren Recep Tayyip Erdoğan çekiyordu. Atanan Merkez Bankası Başkanı’nın Cumhurbaşkanı’nca onaylanmasa da, vekâleten görevi sürdürebileceğini bir şeriat yasasına dayanarak ileri süren Başbakan: ‘‘Mecelle’de böyle kaide var’’ diyebiliyordu. Başbakan temel eğitimini imamhatip okulunda almıştır; bu okullarda Yurttaşlar Yasası’ndan (Medeni Kanun) olumsuz olarak söz edilebilir ama ‘‘Mecelle’’nin en ince ayrıntısına dek ele alındığı bilinir. Şeri yasa Mecelle, öğrencilerin, dolayısıyla Başbakan’ın bilincine kazınmış, gönlünde çöreklenmiştir. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Mecelle’nin yalnızca İslam hukuk alanında araştırma yapanlarca ele alınması gerektiğini yıllarca yazdı durdu. Ne ki, hükümetin başının ve bakanlıklarının 80 yıllık laik bir ülkede dinsel bir yaşam ortamı yaratırcasına davranması, parasal olanakları sınırsızlaşan AKP’li belediyelerin de geçerli ‘Aile Hukuku’na ters düşen, şeriat uygulamalarını ortaya koyan, öven kitapçıklar, broşürler basmalarına, bunları okullara dek sokmalarına dayanak oluyordu. Yönetimin bütün birimleriyle dinsel temelli bir yaşama doğru gitmesine koşut olarak yobazlık da yoğunlaştı; son örnekleri başı açık olduğu için kadın gazeteciyi taşlamak, bikiniyle denize girene saldırmak, çıplak kadın yontularına alçıdan giysiler giydirmek... Son uygulamanın bir sonraki aşaması, Taliban’ın Buda yontularına yaptığı gibi havaya uçurmak. Laik bir rejimde bütün bunların yaşanmasına ortam yaratan bir kişinin başbakan olmasının, cumhurbaşkanlığına tırmanmasının demokrasi gereği olduğunu ileri sürmede bir çarpıklık yok mu? Böyle bir çarpıklığı içinde barındıran bir demokrasi olabilir mi? KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Eylül www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Canlı bir 1 varlığın etkin gücü. 2/ Bir an 2 latımda verilmek istenen 3 öz... Bağışla 4 ma. 3/ Aldatma 5 işi, hile... Bir ilimiz. 4/ Zur 6 nanın dudakla 7 ra gelen kamış 8 bölümü... ‘‘gelicek cümle 9 eksikler biter’’ (Yunus 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Emre). 5/ Ekin demet 1 GÜ N N Ü C E K lerini yükseğe atmaya 2 Ö R A Y A N İ S yarar yaba... Trab3 Z E N N E S K İ zon’un bir ilçesi. 6/ OH ME T Geminin rüzgâr alan 4 T A F A R A yanı... Bir tür deniz ta 5 T A H V E şımacılığı. 7/ Motorlu 6 Ş A İ R A L T E S taşıtlarda direksiyon 7 I R K ile tekerlek arasındaki 8 A N E L E N A bağlantıyı sağlayan 9 O K A L İ P T Ü S mil... Hava basıncı birimi. 8/ Toprak, kum ve saman elemeye yarayan iri delikli kalbur... Zihin. 9/ Aydın ilinde ünlü bir antik kent. İngiltere’de master yapmış, Westminister University ve Premier College İngilizce sertifikalarına sahip öğretmenden birebir ve gruplara; her düzeyde İngilizce Tel: 0 536 225 07 80 YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir halkın bütün dünyaya yayılması. 2/ ‘‘O kuş en kuytu bahçelerde öter / Yükselir perde perde sesi’’ (Yahya Kemal)... Bir giyeceğin göğüsle omuz arasında kalan bölümüne eklenen parça. 3/ Bir soru sözü... Tütün yaprağı dizisi. 4/ Çarşılarda aynı işi yapan esnafın bulunduğu bölüm... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 5/ Yüz ifadesi... Eski dilde kapı. 6/ Yapma, etme... Karakter. 7/ Suudi Arabistan’ın plaka imi... İki nicelik arasındaki bağıntı. 8/ ‘‘Almangümüşü’’ de denilen, çinko, bakır ve nikelden oluşan alaşım... Neodim elementinin simgesi. 9/ Gümüş görünüşünde bir alaşım. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle