26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EYLÜL 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Vakıflar yasa tasarısıyla cemaat vakıflarının mal edinmelerindeki sınır kaldırılıyor Ruhi Su, ölümünün 21. yıldönümünde Zincirlikuyu’daki mezarı başında düzenlenen törende özlemle anıldı. Lozan’ı delecek yasa FIRAT KOZOK Ruhi Su unutulmadı İstanbul Haber Servisi Devrimci halk ozanı Ruhi Su, ölümünün 21. yıldönümünde Zincirlikuyu’daki mezarı başında düzenlenen törende özlemle anıldı. Törene katılan 68’liler Birliği Vakfı Başkanı ve Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Sönmez Targan, Ruhi Su’nun sadece bir saz ve söz sanatçısı olmadığını vurguladı. Su’nun işçi sınıfının, demokratik ve politik mücadelesinde bilimsel bir sosyalist olduğunu ifade eden Targan, Ruhi Su’yu toplumsallaştıran ve evrenselleştiren duygunun, onun siyasi kimliği olduğunu vurguladı. DİSK Genel Sekreteri Musa Çam da, 12 Eylül darbesini yapanlar yargılanmadan özgürlük ve demokrasinin sağlanamayacağını belirterek Ruhi Su’nun mezarına yapılan saldırıların ülkenin halini anlatmak için en iyi örnek olduğunu söyledi. Yapılan konuşmalar sonrasında Ruhi Su Dostlar Korosu ve Grup Yorum, Ruhi Su türkülerinden oluşan bir dinleti gerçekleştirdiler. Ruhi Su’nun eşi Sıdıka Su ise rahatsızlığı nedeniyle törene katılamadı. ANKARA AKP’nin tüm uyarılara karşın gündeme getirdiği vakıflar yasa tasarısı, Lozan’ı delen düzenlemeler öngörüyor. Tasarıyla cemaat vakıflarının mal edinmelerindeki sınır kalkıyor, azınlık vakıfları Türk Medeni Yasası hükümlerine göre kurulan vakıflarla aynı statüyü kazanıyor. Meclis Adalet Komisyonu’nda görüşülen tasarı, cemaat vakıflarının yasal statüsünde köklü değişiklikler öngörüyor. Tasarı, ulusal güvenliğe aykırı birçok unsur taşıyor. Tasarıda yer alan düzenlemeler şunlar: ? Tasarı ile vakıfların mal edinmelerinin ve malları üzerinde her türlü tasarrufta bulunmalarının yolu açılıyor. Cemaat vakıflarındaki mal edinme re ? Vakıf kuranların tamamının yabancı uyruklu olabilmesinin önünü açan tasarıyla, cemaatler, Sümela Manastırı, Ani Harabeleri, Akdamar Kilisesi ve Aziz Nikolas Kilisesi’nde hak iddia edebilecekler. Tasarı ile vakıfların mal edinmelerinin ve malları üzerinde her türlü tasarrufta bulunmalarının yolu açılıyor. jimindeki sınırlamalar da kaldırılıyor. ? Geçmişten bu yana yasal sınırlamalar nedeniyle, Hazine ya da Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçen taşınmazların tümü cemaat vakıfları adına tescil edilebilecek. Bununla birlikte tapuda namı müstear (cemaat üyeleri) ve namı mevhum (din büyükleri) adına kayıtlı taşınmazlar cemaat vakıfları adına tescillenebilecek. Cemaat vakıfları, Osmanlı döneminden bu yana namı müstear ve namı mevhumlar adına tescil edilen, ancak herhangi bir nedenle Hazine ya da Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçmiş tüm gayrimenkuller üzerinde hak iddia edebilecek. Bunun yanı sıra mirasçısız ölen gayrimüslim yurttaşlara ait ve Türk Medeni Yasası’na göre devletin doğal mirasçı olması nedeniyle Hazine adına tescil edilen bütün taşınmazlar, cemaat vakıfları adına tescil edilebilecek. ? Düzenlemeyle cemaati kalmamış ve hiçbir gayrimüslim cemaatin yaşamadığı yerlerdeki eski kilise, manastır gibi yerlerin tekrar ibadete açılması ve buraların mülkiyetlerinin de bu cemaatlere verilmesinin yolu açılacak. Böylece, cemaatler, Sümela Manastırı, Ani Harabeleri, Akdamar Kilisesi, Aziz Nikolas Kilisesi gibi Anadolu’nun birçok yerindeki tarihi eserler üzerinde hak ileri sürebilecek. ? Yürürlükteki mevzuata göre, yabancı uyruklu vakıflara, karşılıklı olmak koşuluyla Türkiye’de faaliyette bulunma, şube, temsilcilik açma, üst kuruluş kurma, üst kuruluşlara katılma ve yurtiçindeki vakıflarla işbirliği yapma hakkı tanınıyor. Vakıfların yöneticilerinin Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda olmaları şartı aranıyor. Ancak yeni ta sarıyla, vakıf kuranların tamamının yabancı uyruklu olabilmesinin önü açılıyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma şartı yerine, vakıf yönetimindeki yabancıların çoğunun Türkiye’de yerleşik olması koşulu getiriliyor. Ayrıca, yabancılara Türk Medeni Yasası hükümlerine göre vakıf kurma ve yönetme hakkı da tanınıyor. ? Tasarıda vakıfların uluslararası çalışma ve işbirliğinde bulunabilecekleri, yurtdışında şube ve temsilcilik açabilecekleri, üst kuruluş kurabilecekleri ve yurtdışında kurulan kuruluşlara üye olabilecekleri hükmü yer alıyor. Ancak, tüm bu çalışmalar için Dışişleri Bakanlığı görüşü ve İçişleri Bakanlığı izni koşulları kaldırılıyor. Böylece, devletin vakıfların yurtdışı ilişkilerini izleme yetkisi elinden alınıyor. Ozan Ceyhun, AKP’nin önce Türkiye’deki sorunları çözmesi gerektiğini vurguladı DEĞİŞİKLİK YOK ‘Elinizi KKTC’den çekin’ LEYLA TAVŞANOĞLU Ozan Ceyhun Alman vatandaşı bir Türk. 19982004 arası Almanya’nın Avrupa parlamenterlerinden birisi olarak görev yaptı. Üyesi olduğu Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) iç politika sorumlusu. Birkaç gün önce incelemeler yaptığı Kıbrıs’tan döndü; yaşadıklarını, kısmen şaşkınlık, kısmen üzüntü içinde bakın nasıl anlattı: KKTC’de Kıbrıslı Türklerin Türkiye’den göç etmiş Türklere dostça yaklaşmadığı izlenimini edindiğinizi anlattınız. Almanya’da yaşayan bir Türk olarak bu durum, anladığım kadarıyla sizi rahatsız etti. Neler gördüğünüzü anlatır mısınız? Ozan CEYHUN Ben uzun yıllar Almanya’da yaşamış bir Türk olarak bu konuda hassasım. KKTC’de Kıbrıslı Türklerin, Türkiye’den göç etmiş Türkleri Türkiyeli ya da ‘‘karasakal’’ olarak tanımlamalarıyla, bilerek ya da bilmeyerek onlarla aralarında bir sınıf farkı yarattıklarını gözlemledim. Karasakal olarak tanımladıkları o insanlar olmasaydı Kıbrıs Adası’nda belki de faşist bir diktatörlük kurulacak, onun da ilk kurbanları Kıbrıslı Türkler olacaktı. Bir de Türk ordusu Kıbrıs’ta işgalci olarak tanımlanıyor... CEYHUN Bu beni çok rahatsız ediyor. AP’de, her yerde bu söylem kullanılıyor. Faşizme karşı mücadele vermeyenlerin bunu söylemeye hakkı yok. Bunu yapmayanlar Türk ordusu için ‘‘işgalci’’ deyimini kullanıyorlarsa bir sorunları var demektir. Türk ordusuna işgalci diyen Kıbrıslı Rumların kaçı kendi çocuklarına, işgalci dedikleri ordu onları faşizmden kurtarmadığı halde yüzleri kızarmadan hesap verebilir? O beğenmedikleri, işgalci dedikleri Türk ordusu olmasaydı benim sevdiğim bir çok Kıbrıslı Türk belki bugün yaşamıyor olacaktı. Kıbrıs’ta ve Türkiye’de kendine solcu diyen bazılarını anlamıyorum. Solculuk adına her şeye evet diyen bazılarının bunu düşünmesi lazım. Türk ordusuna işgalci dedikleri zaman kızıyorum. ‘‘O zamanlar neden faşizmle savaşmadınız da beğenmediğiniz Türk ordusuna muhtaç kaldınız? Neden kollarınızı sıvamadınız, bedel ödemediniz, Sampson’ları engellemediniz?’’ diye soruyorum. KKTC’de Türkiye’den göç etmiş Türklere fırsat eşitliği tanınıyor mu? Türkiye’den KKTC’ye göç etmiş ailelerin çocuklarının orada ulaşabildikleri mevkiler polis memurluğu, hastanede hemşirelik ya da bu tür işler. Türkiye’den göç etmiş çocukların eğitim sorunları var. Avrupa’da yaşayan göçmen çocuklarının perspektifsiz olmaları sorunu KKTC’de yaşayan Türk göçmen çocukları için geçerli. Anadolulu Türklerle Kıbrıslı Türkler arasındaki uçurumdan rahatsız oldum. AKP’nin KKTC’nin iç politikasını böylesine altüst eden müdahalesini nasıl karşılıyorsunuz? CEYHUN Türkiye o kadar kendisiyle meşguldür ki dışarıda olup bitenlerden çok geç haberdar olur. Aynı durum KKTC’de var. AKP’nin KKTC’nin siyasetine müdahalesini ise anlayamıyorum. Türkiye’nin AKP’yle zaten bir geleceği yok. AB’deki sıkıntıları, Sayın Babacan’ın tecrübesizlik, bilgisizlik ve eksiklerini gördüğümde, Türkiye hakkında Brüksel’de anlatılanları duyduğumda Türkiye’nin iyi bir tablo çizemediğini anlıyorum. Profesyonel hiçbir iş yok. Dışişleri Bakanlığı temsilcileri çok fazla söz sahibi değil. AKP’yle Türkiye zaten kendi sorunlarını çözemiyor. Türkiye’nin dışişlerinde çok büyük sıkıntıları varken AKP’nin KKTC’de Türkiye Başbakanı’na yakın olduğu söylenen din işleri sorumlusu şahsı cesaretlendirmesine hiç aklım ermiyor. Sunabilecekleri bir model, gösterebilecekleri bir çözüm yolu yok. yapabilselerdi Türkiye’deki sorunları çözerlerdi. KKTC’ye yönelik neden böyle bir operasyon yürüttüklerini anlamıyorum. KKTC’de buna tepki yok mu? CEYHUN Basın bu müdahalelere kesinlikle karşı. Tüm köşe yazarları, hatta CTP’den yana olan yazarlar bile bu durumdan şikâyetçi. AKP için, ‘‘Politika böyle olmaz. Buradan elinizi çekin’’ diyorlar. Politika hiçbir zaman bu düzeye inmemeli. Hükümet 301’de çelişiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP hükümeti, parti hedeflerini içeren birçok düzenlemeyi ‘‘AB’ye uyum’’ kılıfı altında TBMM gündemine getirirken düşünce özgürlüğünü kısıtladığı için tartışmalara neden olan Türk Ceza Yasası’nın 301. maddesinde değişiklik düşünmüyor. Kamuoyunda düşünce özgürlüğünü kısıtladığı için eleştirilen TCY’nin 301. maddesi nedeniyle pek çok yazar hakkında dava açılırken sözkonusu maddenin kaldırılması ya da değiştirilmesi konusunda herhangi bir siyasi irade sergilenmiyor. Bu konuda hükümet içinde farklı görüşler bulunuyor. Devlet Bakanı Ali Babacan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 301. maddenin sorunlara yol açtığını, değiştirilebileceğini dile getiriyor. Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin bu görüşü paylaşmıyor. ‘‘Ape Musa’’ olarak tanınan gazeteci yazar Musa Anter saldırıya uğradığı yerde anıldı. Yazar Musa Anter anıldı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da 20 Eylül 1992’de öldürülen yazar Musa Anter saldırıya uğradığı yerde anıldı. Tören Diyarbakır’ın Seyrantepe semtindeki 36. Sokak’ta bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Faili meçhul cinayete kurban giden gazetecilerin fotoğraflarının taşındığı anma töreninde Azadiya Welat Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tayip Temel bir konuşma yaptı. Anter’in katillerinin halen ortaya çıkmadığını anımsatan Temel, ‘‘Onu katledenler yine işbaşına geçti ve Diyarbakır’daki patlamayı gerçekleştirdi’’ dedi. Temel’in ardından söz alan Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü Ali Öncü ise barışın, kardeşliğin sağlanması için bir dönemin karanlık cinayetlerinin aydınlatılmasının zorunluluğuna işaret etti. DTP Diyarbakır İl Başkanı Hilmi Aydoğdu da Anter’i katleden güçlerin halen toplumun arasında bulunduğunu söyledi. Alman Sosyal Demokrat Partisi iç politika sorumlusu Ozan Ceyhun, KKTC’de Kıbrıslı Türkler ile Türkiye’den göç etmiş Türkler arasında ayrımcılık yaratıldığını söyledi. Türkiye’nin AKP’yle bir geleceği olmadığını söyleyen Ceyhun, Türkiye’nin dışişlerinde çok büyük sıkıntıları varken AKP’nin KKTC’nin iç siyasetine yaptığı müdahaleyi anlamakta güçlük çektiğini belirtti. JOOST LAGENDIJK ‘Değişiklik zorunlu’ Haber Merkezi TürkiyeAB Karma Parlamento Komisyonu Başkanı Joost Lagendijk, Hollandalı Hıristiyan Demokrat Camiel Eurlings tarafından hazırlanan Türkiye raporunun dengeli olmadığını kaydederek raporun değiştirilmesi için çalışacaklarını kaydetti. Lagendijk, ‘‘Türkiye’nin AB üyelik sürecinde AP’nin saygınlığını kaybetmemesi için son şansı bu raporu değiştirmek’’ dedi. Lagendijk, Türkiye’de hükümetin, TCY’nin 301’inci maddesini değiştirmesinin AB yolunda bir zorunluluk haline geldiğini bir an önce görmesini isteyerek kendisinin de izleyeceği yazar Elif Şafak’ın yargılanmasının bu amaca hizmet etmesini diledi. ‘Irkçılığı lanetliyoruz’ Kıbrıs Rum kesiminin AB üyesi olması için oy veren bir milletvekili olarak Rum tarafında ırkçı Rum gençlerin saldırısına uğradınız. Size neden saldırdılar? CEYHUN Almanya’da neoNazilerin Türklere saldırılarında neler duyduysam orada da aynı duygulara kapıldım. Çünkü neo Naziler Türklere Türk oldukları için, tamamen faşist nedenlerle saldırıyorlar. Gecenin ikisinde Kıbrıs’ın Rum kesiminde Larnaka’da uçaktan indim. KKTC plakalı bir taksinin şoförü beni Larnaka Havaalanı’ndan aldı. Tam Lefkoşa Hilton Oteli’nin önünde sekiz Kıbrıslı Rum genç, sırf taksi KKTC plakası taşıyor diye aracımıza saldırdı. Şoföre tükürdüler. Ben Alman vatandaşı bir Türk’üm. Bu olay çok kanıma dokundu. Bizim Kıbrıslı Türk olmamız sanısından yola çıkarak bize saldıran bu Rumlar, büyük bir faşizm örneği verdiler. Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu taşıyan kim bilir kaç KKTC vatandaşı bu tür saldırılara uğruyor. KKTC plakalı araçlarla Rum kesimine geçen birçok AB vatandaşının da saldırıya uğradığını öğrendim. Rum kesiminden KKTC’ye geçenler çok iyi muamele görüyor. AB olarak bizim en çok lanetlediğimiz olaylardan birisi ırkçılıktır. AB üyesi Kıbrıs’ta ırkçılığı yaşadım. Büyük düş kırıklığına uğradım. Kıbrıs’ın ortak bir geleceği olduğunu sanıyordum. Peki, bu düşünceniz değişti mi? CEYHUN Rum kesimindeki faşizmi gördükten sonra bu düşüncem değişti. Bakın, KKTC’de ben çok az KKTC ve Türk bayrağı gördüm. Rum kesiminde her tarafta esas olarak Yunanistan bayrakları ve bir kısım da Kıbrıs bayrağı sallanıyor. Ben Yunanistan’da mıyım, yoksa Kıbrıs’ta mıyım, diye kendi kendime sorduğum anlar oldu. O zaman Rum tarafındaki Türk düşmanlığı nedeniyle Kıbrıs’ta ortak bir gelecek olamayacağını anladım. İdam edilen Veysel Güney Test yetişmedi cenaze ertelendi MERSİN (Cumhuriyet) Gaziantep’te 10 Haziran 1981’de idam edilen Veysel Güney’in cenaze töreni, yıllar sonra bulunan mezardan alınan kemiklerde yapılan DNA testinin sonuçları yetişmediği için ertelendi. Güney, 12 Eylül döneminde bir teğmeni şehit ettiği iddiasıyla yargılandı ve idama mahkum edildi. Cenazesi ailesine teslim edilmezken 26 yıl aradan sonra Gaziantep’te Kimsesizler Mezarlığı’ndaki bir mezarın Güney’e ait olabileceği iddia edildi. Mezarda bulunan kişinin Güney olup olmadığının belirlenmesi için DNA testi sürecini başlatan Mersin 78’liler Derneği, alınan kemik örneklerini İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. Testin 40 gün içinde tamamlanacağını öngören dernek, cenaze töreni tarihi olarak 23 Eylül’ü belirledi. Ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu, Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı bir genelgeyi gerekçe göstererek görevsizlik kararı verdi ve kemik örneklerini Gaziantep’e gönderdi. Bunun üzerine 78’liler Derneği kemik örneklerini Ankara Adli Tıp Kurumu’na gönderdi ve inceleme bu kurumda başladı. GÜVENLİK ENDİŞESİ TBMM’de görüşülen Özel Öğretim Kurumları Tasarısı’nda tartışmalı değişiklikler yapıldı AKP’den Ruhban Okulu girişimi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda, Özel Öğretim Kurumları Yasa Tasarısı’nda yapılan değişiklikle azınlık okullarına yabancı uyruklu öğrencilerin de gidebilmesine olanak tanındı. AKP, tartışmalar üzerine ‘‘tekriri müzakere’’ ile geri adım atma kararı aldı. Genel kurulda, Özel Öğretim Kurumları Yasa Tasarısı’nın azınlık okullarıyla ilgili maddelerinde yapılan değişiklikle, ‘‘gayrimüslim azınlıklar tarafından kurulmuş, Lozan Antlaşması ile güvence altına alınmış ve kendi azınlığına mensup Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrenciler’’in yanı sıra ‘‘bu azınlığa etnik veya dini köken itibarıyla mensup yabancı uyruklu çocukların’’ okulöncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim özel okullarına devam edebilmelerine olanak sağlandı. CHP’liler, değişiklikle Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılacağını belirttiler. CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, Ruhban Okulu’nun Türkiye Cumhuriyeti tarafından kapatılmadığını, öğrenci bulamadığı için kapandığını vurgulayarak ‘‘Okul açılsa bile Lozan Antlaşması’na göre öğrenci bulamayacağı için işlevini yerine getiremeyecek. Türkiye Cumhuriyeti uyrukluların yanı sıra yabancı uyruklu öğrenciler de kabul edilmeye başlanırsa o zaman Yunanistan ya da Güney Kıbrıs’tan gelecek öğrencilerle Heybeliada Ruhban Okulu açılacaktır’’ dedi. CHP’lilerin, AKP’lilere ‘‘Ruhban Okulu’nu açtınız, hayırlı olsun’’ demeleri AKP’yi de karıştırdı. Genel kurula 1 saat ara verilirken AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, ‘‘Bu önergeler, Dışişleri Bakanlığı tarafından talep edildi. Türkiye’ye göç eden yabancı uyrukluların çocuklarının okula gitmelerinde yaşanan sorunu aşmak için düzenleme yapıldı. Ancak tartışmalar nedeniyle tekriri müzakere yapacağız’’ dedi. Tasarıyı bugün yeniden görüşme kararı alan AKP’nin tartışmalı hükümleri tasarıdan çıkarması bekleniyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in veto ettiği özel okullarda okuyan yoksul öğrencilere yıllık bin YTL burs verilmesine ilişkin hüküm tasarıdan çıkarıldı. Şafak, yargıç karşısında İstanbul Haber Servisi ‘‘Baba ve Piç’’ adlı romanında ‘‘Türklüğü alenen aşağılamak’’la suçlanan yazar Elif Şafak’ın yargılanmasına Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlanacak. Yeni doğum yapan Şafak, doktorları izin vermediği için duruşmaya katılmayacağını açıkladı. Dava öncesi kitabı yayımlayan Metis Yayınları, ‘‘Düşüncenin boğulmadığı bir Türkiye için’’ okurlarına, yazara destek vermelerini isterken avukat Kemal Kerinçsiz’in Şafak’ı Türk düşmanı olarak tanıtarak Büyük Hukukçular Birliği üyelerini Beyoğlu Adliyesi’ne çağırması güvenlik endişesi yarattı. CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle