26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 2006 PERŞEMBE 18 SPOR spor?cumhuriyet.com.tr 2. lig takımlarından A.Sebat'ın başkanı Şenol Ayvaz hakkında tutuklama kararı var FORMULA 1 Dikkat! Başkan aranıyor ARİF KIZILYALIN Futbol dünyası ile yeraltı dünyasının birçok çevre tarafından bilenen ancak pek su yüzüne çıkmayan yakınlaşması, bu kez kanıtlandı. Türkiye 2. Ligi A kategorisi takımlarından Akçaabat Sebatspor'un başkanı Şenol Ayvaz'ın silahlı suç örgütü oluşturmak suçundan polisçe arandığı ve görüldüğü yerde tutuklanacağı ortaya çıktı. GBT diye bilinen Emniyet Müdürlüğü kayıtlarında adı geçen Ayvaz'ın, takım içinde futbolcu, teknik kadro ve oyunculara da ‘‘kaba'' davrandığı, maaş ve alacaklarını isteyen futbolculara da, ‘‘Biz ne zaman uy Ceza dünya basınında Spor Servisi Dünya basını FIA tarafından Türkiye'ye verilen 5 milyon dolarlık cezaya önemli yer ayırdı. İşte dünyanın önemli gazetelerinin konuyla ilgili başlıkları... The Guardian (İngiltere): Türk yetkililer FIA'yı ‘kasıtlı bir eylem değil' konusunda ikna etti. Türk tarafı itiraz hakkını kullanmayarak cezayı ödeyecek. The Independent (İngiltere): Korkulan olmadı ve İstanbul F1 yarışları dışında kalmadı. Cezanın ödenmesine 30 gün süre var. İstanbul Park yarışçılarca ve takımlarca övüldü. Katimerini (Yunanistan): FIA'dan Türkiye'ye ağır ceza. FIA Türkiye'yi cezalandırdı. Elefterotipia (Yunanistan): Talat'ın varlığı Türklere ağır ceza. Ta Nea (Yunanistan): Türkiye ucuz kurtuldu. Etnos (Yunanistan): Siyasi kışkırtmalar cezasız kalmamalı. CNN (ABD): İstanbul Park artık bir klasik. Adanın kuzeyinin işgalinden sonra burayı sadece Ankara tanıyor. Ş E N O L A Y VA Z K İ M D İ R ? 0042005 sezonunda aynı zamanda iş ortağı olduğu Şenol Bulut başkanlığındaki Akçaabat Sebat Spor Kulübü Yönetimi'nde asbaşkan olarak görev yapan Ayvaz, geçen sezon sonu itibarıyla yapılan tek adaylı kongrede başkanlığa seçildi. Kongre öncesinde eski başkan Şenol Bulut'la iş ortaklığından ayrıldı. 1967 Akçaabat doğumlu ve ortaokul mezunu Şenol Ayvaz, yemek hizmetleri veren bir şirket sahibi. 2 gun görürsek ödeme yaparız. Bu işin üzerine gitmeniz sizin için iyi olmaz'' dediği öğrenildi. Bu gelişmeler üzerine 4 yönetim kurulu üyesi istifa etti. Ortalarda yok Polis kayıtlarında tutuklama kararı olduğu halde geçen aya Şenol Ayvaz. kadar Akçaabat Sebatspor'un lig maçlarını tribünden izleyen Başkan Şenol Ayvaz'ın, silahlı suç örgütü oluşturmak eylemini işlediği tespit edildikten sonra kulübe uğramadığı belirtildi. ‘‘Aranan'' Başkan Şenol Ayvaz'ın, maddi kriz içindeki Akçaabat Sebatspor'un 2.4 trilyonluk Spor Toto isim hakkı, federasyon katkı payı gibi gelirlerine de imza yetkisi sayesinde ‘‘el koyduğu'' da öğrenildi. Bu gelir sayesinde futbolcu ve teknik kadronun maaş ve alacaklarını ödemeyi planlayan Akçaabat Sebats por, başkanın gelirleri kendi hesabına yatırtması nedeniyle kapanma aşamasına geldi. Şenol Ayvaz ve yakın çalışma grubunun kulübe sadece 100 milyar lira verdiği, 2.3 trilyonu ise özel işlerinde harcadığı sanılıyor. Akçaabatlı işadamları sayesinde deplasmana giden ve otellerde federasyonun güvencesi sayesinde konaklayan Karadeniz ekibinde olağanüstü genel kurula gidilmesi ve yeni bir başkan seçilmesi bekleniyor. Futbol Federasyonu Asbaşkanı Kemal Kapulloğlu'nun da Şenol Ayvaz'a yakınlığı nedeniyle rahatsızlık yaşadığı iddiaları ise henüz netlik kazanmadı. ILIC VE HAKAN İ S İ M L E R İ VA R KENDİLERİ YOK urkcell Süper Ligi'nde geride kalan 6 hafta sonunda toplamda 22 puan yitiren Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray, ligde son 17 sezonun en kötü performansını sergiliyor. Ligde geride kalan 6 maç sonrasında Beşiktaş 9, Galatasaray 8, Fenerbahçe de 5 puan yitirirken, toplamda 22 puanlık kayıp, son 17 sezonun rekoru olarak kayıtlara geçti. ‘Üç Büyükler' daha önce en son 19891990 sezonunda birlikte 6. maçlar sonunda 22 puan yitirmişti. Söz konusu sezonda 6. hafta sonunda Galatasaray 11, Beşiktaş 8, Fenerbahçe de 3 puanı rakiplerine kaptırmıştı. Öte yandan Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray, bu dönem içinde birlikte en başarılı sezonlarını 19941995 sezonunda geçirmiş, 6. hafta sonunda toplamda sadece 8 puan yitirmişlerdi. T G.Saray sorunsuz Spor Servisi G.Saray'ın yıldız futbolcusu Ilic, Turkcell Süper Lig ve Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde Trabzonspor ve Liverpool'la yapacakları maçlar için umutlu konuştu. Ilic Süper Lig'in çok kaliteli olduğunu belirterek ‘‘4 büyüklerin dışında da güçlü takımlar var. Sürpriz sonuçlar olabiliyor. Bizim başlangıcımız kötü oldu ama sonumuz kötü olacak değil'' dedi. Beşiktaş maçındaki sakatlık sonrası hâlâ ağrılarının bulunduğunu söyleyen Ilic, Trabzonspor maçında oynayabileceğini bildirdi. Ilic, şöyle devam etti: ‘‘Oynadığım zaman ortalama 15 ve üzeri gol attım. Gol noktalarında sıkıntı yaşıyoruz. Herkes penaltı kaçırabilir.'' Hakan Şükür ‘‘Şampiyon olacağımıza inanıyorum'' diye konuştu. Hakan Şükür Anadolu takımlarının büyük takımları yenebilecek düzeyde olduğunu kaydederek, ‘‘En az hata yapan, en az puan kaybeden şampiyon olacak'' ifadesini kullandı. Bu arada Esenler Belediyesi tarafından İstanbul'a davet edilen Lübnanlı çocuklar, G.Saray antrenmanını izledi. MEMORIAL YARIŞMASI ‘Altın Adam’ Gökhan Zan Spor Servisi Memorial 11 Altın Adam Yarışması'nda, Turkcell Süper Ligi'nde ilk 4 haftasının oynandığı ağustos ayının değerlendirmeye alındığı ilk jüri toplantısı İstanbul'da yapıldı. Kalyon Otel'de gerçekleştirilen ve defans oyuncularının değerlendirildiği toplantıda, jüri üyelerinden 204 puan alan Beşiktaşlı futbolcu Gökhan Zan, ‘Altın Adam' seçildi. Gökhan Zan'ı 132 puanla Vestel Manisa'dan Hakan Balta ve 102 puanla da G.Saray'dan Song takip etti. Değerlendirmede ‘Ayın Yöneticisi' olarak Vestel Manisaspor Başkanı Haluk Çubukçu, ‘Ayın Teknik Direktörü' olarak Vestel Manisa çalıştırıcısı Ersun Yanal ve ‘Ayın Hakemi' olarak ise G.SarayBeşiktaş derbisini de yöneten Cüneyt Çakır en çok oyu alan isimler oldular. GÖRÜŞ DOĞAN HASOL İstanbul’da başlayan panelde yaşanan olaylar masaya yatırıldı NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN Olimpiyat Stadı ‘Beyaz Fil' mi Oldu? Amerikalılar ölü yatırımlar için ‘white elephant' (beyaz fil) deyişini kullanırlar. İşte, İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı da ‘beyaz fil' olma yolunda. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK), İstanbul'un olimpiyatlara aday olduğu dönemde, adaylığı güçlendirmek amacıyla Olimpiyat Stadı'nın yapılmasına önayak olmuş ve bu kapsamda stat, o zamanki TMOK Başkanı Sinan Erdem'in olağanüstü çabalarıyla başarılı bir şekilde gerçekleştirilmişti. Şimdi stat doğru dürüst kullanılamıyor, çünkü yapımı bitti; ancak ulaşım bağlantıları çözülmedi. İlk deneme, açılışta, Galatasaray Olimpiakos maçıyla oldu ve tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. O maça ilişkin olarak başımızdan geçenleri yazmıştım. Etiler'den stada ancak dört saatte varabilmiştik; vardığımızda, maç bitmek üzereydi. Dönüş çilesinden ürkerek, maçın son dakikalarını izlemeye çabalamaktan da vazgeçmiştik. Stat yaklaşık 80 bin kişilikti; ancak bu sayıya varan seyircilerin stada ulaşmaları ve evlerine dönmeleri saatler sürüyordu. Kısacası, önemli maçlar için stada ulaşılamıyordu. İşte, son Galatasaray Bordeaux Şampiyonlar Ligi maçında da öyle oldu. Seyirciler stada ulaşmak ve sonra da dönmek için saatlerce yollarda kaldılar. Şimdi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, belediyenin bu olayda kusurlu olmadığını savunuyor. Haklıdır(!). Demek ki yerleşim, planlama, ulaşım gibi sorunlar belediyeyi ilgilendirmiyor. Böyle düşününce, olsa olsa İstanbul Nüfus Müdürlüğü kusurlu olabilir(!). Ne var ki onlar da nüfus artışını denetim altında tutmuyorlar, yalnızca nüfus kayıtlarımızı tutuyorlar. Şu halde, onlar da kusurlu olamazlar. Ya da Belediye Taksim'e cami, Göztepe'ye cami, Rumelihisarı'na cami gibi işlerle uğraştığından, spor ve ulaşımla ilgilenmeye zaman bulamıyor olabilir. Herhalde ulaşım işi de bu hesaba göre Diyanet İşleri'nin sorunu olmalı. Kısacası, bu işin resmi sorumlusu yok(!). Belediye stada gelenlerin yolu tıkadığı anlayışıyla, yakında seyircileri ve spor kulüplerini sorumlu tutarsa şaşmayalım. Olimpiyat Stadı'nın ulaşım sorunlarına Galatasaray Olimpiakos maçı ardından olduğu gibi, daha sonra da, 2002 Eylülü'nde üç yazıyla değinmişim. Bu yazılarda değerli ulaşım uzmanı Atila Alpöge'nin görüşleri ile Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu'ndan Faruk Keskinel'in açıklamalarını aktarmıştım. Alpöge, özetle, metro ve raylı ulaşım olmadan ve bunlar iyi planlanmış karayollarıyla desteklenmeden 80 bin kişilik bir stadın ulaşım sorunlarının çözülemeyeceğini vurguluyor ve ‘‘Olimpiyat stadının temel sorunu ile ilgili olarak kalıcı ve nihai çözüm ufukta görülmüyor'' diyordu. Bu yazıyı 3 Ekim 2002'de yine bu sütunda çıkan yazımdaki gibi bitirmek istiyorum. ‘‘Olimpiyat Komitesi, ana ulaşım için ilgili kurum ve kuruluşlara proje önerileri götürmüş, ama onlar bu iş için adım atmakta TMOK kadar gönüllü olmamışlar. Böylece, Komite'nin öngördüğü ana proje uygulanamıyor; günü kurtarmak için kimi önlemler getirilmeye çalışılıyor. Kısa tanımıyla; kurumlararası uyumsuzluk... Geçenlerde, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı ile Bayındırlık Bakanı'nın imzaladıkları protokol da kesin çözümle ilgisi olmayan bir seçim öncesi gösterisidir. Geçici buluşlarla 80 bin kişilik stadın ulaşımının çözüme kavuşturulması olanaksız. Sonuç şu: Stat yapıldı ama ulaşılamıyor. Günü kurtarma önlemlerinin ne kadar geçerli olacağını, anlaşılan, yine denemeyanılma yoluyla göreceğiz. Bekleyip görelim.'' Bekledik ve gördük? O günden bu yana geçen yaklaşık dört yıllık bir sürede ciddi, tutarlı hiçbir gelişme olmadı. Ömrümüz, yalanlar dinlemek, beklemek ve hiçbir şeyin değişmediğini görmekle geçiyor. eposta: merkez?hasmimarlik.com.tr. faks: 0212 211 34 20 Şiddetle tam mücadele ürkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) ve Futbol Federasyonu’nun birlikte düzenlediği ‘Fair Play Işığında Sporda Şiddet ve Ayrımcılıkla Mücadele' paneli İstanbul'da başladı. Ataköy Olimpiyatevi'nde yapılan panelde açılış konuşması yapanlardan UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, panelin ismindeki sporda kelimesinin yerine toplumda kelimesini koyarak, doğru tespitler ya İki Yanlış Bir Doğru Etmez Bu sezon gelen yabancılar takımlarında sorun olmakta devam ediyorlar ve medyanın gündemini oluşturuyorlar. ‘Neden' ve ‘Niçin'li sorular gerek açık oturumlarda, gerek gazete sütunlarında yanıt ararken genellikle uyum ve uyumsuzluk görüşleri tartışılıyor. Aslında bugün tartışılan uyumsuzluk konusu Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın ‘kararsız Kasım' örneğinden kaynaklandığında herkes hemfikir. Gazetelerde Lugano'nun takım arkadaşı Alex Silva'nın şu sözlerine kulak vermek gerek: ‘‘Lugano geride konuşarak savunmadaki diğer arkadaşlarını yönlendirir ve paylaşımı sağlardı. O gittikten sonra Sao Paulo defansı onun yokluğunu çok hissetti.'' Lugano iyi bir futbolcu olabilir, ama görülen şu ki Lugano henüz hazır değildir ve takımda konuşabileceği, yönlendirebileceği arkadaşları yoktur. Fenerbahçe camiasında tartışılan bir ikinci konu da uyumsuzluk söz konusu ise alınan dört futbolcunun hemen takımda yer almaları. Tantanayla gelen ve haftalarca manşetleri dolduran bu dört futbolcunun oynatılması acaba yanlış mı?.. Önce Zico'nun tüm eleştirileri göz önüne alarak bu dört futbolcuyu oynatmak zorunda kaldığını, ama bunun yanlış olduğunu da belirtmek isterim. Şu anda Mehmet Aurelio'yu da katarsak Fenerbahçe sahada yedi yabancı ile oynuyor, bu, Fenerbahçe takımının hem iskeletinin, hem kimyasının bozulduğunu gösterir. Bu değişiklik kulübede oturan yedekleri de elbette etkileyecekti. Kulübede oturan futbolcuların her zaman huzursuz olduklarını söylemeye gerek yok. Örneğin Brezilyalı futbolcuların gelişiyle kenara atılmış gibi gözüken Can, Önder ve Semih Fenerbahçe'nin geleceğine imza atacak futbolculardır, ama bu düşünceleri genç futbolcuların kafasına sokacak bir mentör olmalıdır. Ve iddia ediyorum ki bugünkü görüntüleri ile bu gençler Edu'dan da Deivid'den de daha iyi durumdalar. Fenerbahçe'nin maçlarını varsa kasetten izleyin, Kezman'a neden top gelmediğine bakın, Appiah'ın neden takıma soğuduğunu düşünün ve Alex'in serbest vuruşlarda artık neden başarısız olduğunun yorumunu yapın. Bu takımda eskilerle yeniler ve yenilerle en yeniler arasında bir kopukluk var diye düşünüyorum. Belki bana öyle geliyor, ama Fenerbahçe'nin başarısızlığının nedenlerini yüksek sesle düşünüyorum. Brezilya futbolu yavaş tempolu, ama gösterişlidir. Topuk hareketleri ve kıvrak futbol her zaman gösterişlidir. Ancak fizik güç bugün Brezilya'nın kısa paslı, çalımı bol futbolunu silmiştir. Son dünya kupasında bu açıkça belli olmuştur. Fenerbahçe takımının yarısı futbolu rölantiye almış futbolculardan oluşuyorsa bu takıma hız kazandırmak sanırım Zico'nun da elinde değil. Fenerbahçe koşmaz, temposunu hızlandırmaz ve tek topla zamanı lehine çevirmez ve tam saha pres yapmazsa birinci vitesten yukarıya çıkamayacağını artık herkes biliyor. Futbolda yürüyenin koşana daima borcu vardır. Vestel Manisa'daki başarısı Fenerbahçe'de yine Ersun Yanal seslerini gündeme getirdi. F.Bahçe Başkanı'nın bir koldan Ersun'a yanaştığı ve onun düşüncelerini öğrenmeye çalıştığını önceki gün Hilmi Türkay yazdı. Sayın Aziz Yıldırım'ın öteden beri Ersun Hoca'ya sempatisi olduğunu ve daha önce de kendisine ‘‘Hazır ol kimseye söz verme'' dediğini anımsamak gerekir. Ama bugün elinde dünya çapında bir futbol adamı olan Zico'nun Fenerbahçe'sinden memnun olmayıp paniğe kapılmak, ayrıca Ersun Hoca'yı da yerinden etmek bana göre yanlıştır. Üstelik bu tip konuşmalar ve medyaya yansıyan haberler Fenerbahçe'deki huzursuzluğu düzeltmez, aksine bunalıma sokar. İki yanlış bir doğru etmez. T Şenes Erzik. pıp doğru çözümler bulunabileceğine inandığını söyledi. ‘Ağaç yaşken eğilir' atasözünü hatırlatan Erzik, şöyle devam etti: ‘‘Çocuklarımıza ilköğretim çağından itibaren hangi kalitede ve koşullarda eğitim verebiliyoruz? Derslik ve araç gereç gereksinimlerini yeterince karşılayabiliyor muyuz? Onların hizmetine çağdaş, bilimsel, her türlü ekonomik ve sosyal sorunlarından arındırılmış, toplumda çok saygı gören, çok iyi yetişmiş bir eğitim kadrosu vere biliyor muyuz? Tüm bu sorulara verilen yanıtlar maalesef toplumumuzun büyük bir kesimi için olumsuz. Gençlerimizi ve toplumu şiddete karşı kaba kuvvet yerine, diyaloğa, hoşgörüye, dostluğa yönlendirirsek, şiddetin kökünü kazırız'' Futbol Federasyonu Başkanvekili Kemal Kapulluoğlu ise kulüplere, “250 milyar ceza vermek yerine bize menfaat sağlayın” diyen taraftarlar olduğunu ve bunun üzerine gideceklerini söyledi. Bakan Şahin: Hata yapmayın evlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, futbolu oluşturan ana unsurlara önemli mesajlar vererek hata yapmamaları konusunda uyarılarda bulundu. Şahin, sporda şiddet yanlısı olanlar veya şiddet çıkaranların kesinlikle küçük bir grup olduğunu ifade ederek, ‘‘Burada başta ben olmak üzere herkese önemli görev ve D sorumluluklar düşmektedir. Sorumluların en başında kulüpler, oyuncular, taraftarlar, hakemler, medya, stadyum sistemi ve güvenlik sistemi gelmektedir'' dedi. Bakan Şahin, bu unsurları ciddi bir şekilde uyararak sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Yani futbolun kendisi şiddetin kaynağı değildir. Stadyum düzeni batıdaki örneklerine uygun hazırlanmalıdır, kulüp yöneticileri ağızlarından çıkanlara dikkat etmelidir. Oyuncular gol atmayı ve attırmayı değil, popüler bir figür olarak halkın onları örnek aldığını unutmamalıdır. Hakemler işlerini hakkıyla yapmalı ve fairplay duygusuna, adalet hissine zarar vermemelidir. Spor medyası kışkırtıcı değil, yatıştırıcı, abartan değil, aktaran olmalıdır” dedi. CUMHURİYET 18 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle