26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 EYLÜL 2006 CUMARTESİ 16 Onaysız olmaz Emekli Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven Dinçer, anayasaya göre başkomutanlığı temsil eden ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullanılmasına karar verme yetkisi ile donatılmış bir Cumhurbaşkanı’nın, Lübnan’a asker gönderme sürecinde kesinlikle dışlanamayacağı kanısında: ‘TBMM’den çıkan izin, yürütme organını yetkili kılmaktır. Bu yetkinin kullanılma tarzı, zamanı ancak yürütme organınca belirlenir. Bu da bir kararname ile olur. Kararname şüphesiz bir Cumhurbaşkanı kararnamesi şeklinde olacaktır. Cumhurbaşkanı’nın imzası olmadan herhangi bir karar da oluşamaz.’’ SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Suç korkusu Eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, olaylara değişik açıdan bakar. Bakanlığı döneminde çözdüğü siyasi cinayetler, ortaya çıkardığı örgüt bağlantıları çoğunluk bu yüzdendir. Tantan, bugün Türkiye’nin bir ‘‘güvenlik zafiyeti’’ yaşadığını, bunun sonucunda toplumda ‘‘suç korkusu yaratma planı’’nın devreye sokulduğunu düşünüyor: Adi, organize, çıkar amaçlı suçlar ile yolsuzluk ve terör suçları giderek büyüyor. Onlar büyüdükçe toplum kendisini bu suçlardan koruyacağına, inandığı kimi güç odaklarına sığınmaya yöneliyor. Toplum yalnızlaştıkça cemaatlere, yeraltı teşkilatlarına, suç örgütlerine doğru kayıyor. Tantan’a göre bir adım sonraki aşama şimdiden belli: ‘‘Böyle bir toplumu hem içten, hem de dıştan maddi ve manevi açıdan teslim almak çok kolaylaşır.’’ Tantan, bu teslimiyet sürecinin AKP iktidarı ile hızlandığını söylüyor: ‘‘Çıkarılan son yasalarla silahsız örgütlerle mücadele yasal dayanaktan yoksun bırakıldı. Oysa Türkiye’de irili ufaklı bir sürü silahsız örgüt var. Bunların bir kısmı kendi amaçları doğrultusunda faaliyet gösterip insanların zihinlerini kirletirken onlarla mücadele etmesi gereken kurumsal yapılar yasal dayanaktan yoksun kaldığı için örgütler bir cennet ortamında faaliyetlerine devam ediyorlar. Bir toplumun zihni kirletilirse ayrışma başlar. Bir yandan o ayrışmayı körükleyen yasalar çıkarılır, Türkiye federalizme itilirken; öbür yandan da, yaratılan zafiyeti ortadan kaldırmak için ülkenin güvenliği yabancı bir güce teslim ediliyor. Son olarak ABD’nin koordinatör göndermesi de böyle bir olaydır.’’ Tıpkı 20. yüzyılın başında olduğu gibi. Baştaki işbirlikçi yobaz takımı bile bile ülkeye diz çöktürüyor... Amerikan Cinneti ‘‘Meşruiyet mutlak bir kavram olmamalı. Meşruiyet hukuki bir kavram olsa da, aynı zamanda bir algılama meselesidir. Gayri meşru olmadan kısmen meşru olunabilir!’’ ABD’nin prestijli kurumlarından ‘‘Council on Foreign Relations’’ Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Richard Haass’ın sözleri... Zeynep Atikkan’ın 11 Eylül’de çıkan ‘‘Amerikan Cinneti’’ kitabından alıntıladığım bu sözler; yeni dünya düzeni ya da düzensizliğinin üç cümlelik özeti aslında. Öz itibarıyla çünkü ‘‘cinnet’’ bu: Soğuk Savaş dünyasının damgasını taşıyan tüm ‘‘meşru ittifakların’’, ‘‘meşru kurumların’’, ‘‘meşru değer’’ ve ‘‘meşru kavramların’’ içinin boşaltılması. Meşruiyet kavramının ‘‘izafileştirilmesi’’, mutlak içeriğinden soyutlanması. Ve ‘‘Amerikan yüzyılına’’; yeni bir ‘‘meşruiyet algısı’’ kılıfının uydurulması... Bu ‘‘yeni algı’’ nasıl pazarlanıyor? ‘‘Embedded (iliştirilmiş) gazetecilikle’’, kendi meşruiyetini üreten ya da dayatan yalanlarla, hükümetlerin yörüngesine giren medyaların pompaladığı ‘‘yeni normlar’’, ‘‘yeni normaller’’ ve dezenformasyon; yani propagandayla... Zeynep Atikkan’ın usta kaleminden çıkan ‘‘Amerikan Cinneti’’, işte iç içe geçen bu iki mekanizmayı ve süreci, doğrudan tanıklıklarla anlatıyor. Soğuk Savaş sonrası dünyayı hallaç pamuğu gibi atan bu şok edici güzergâhta, kâh netleşen; kâh bulanıklaşan ‘‘büyük fotoğrafı’’ gözler önüne seriyor. Bir yerinden habire kaçırdığımız devasa yumağı açıyor. Terbiye talimi Bir Cumhuriyet kurumu daha çalışmaz hale getiriliyor. Talim Terbiye Kurulu’nun ders kitaplarını denetleme görevi elinden alınıp ilgili birimlere dağıtılıyor. EğitimSen 2 Nolu Şube yetkilileri, bu uygulamadan çıkacak sonuçları belirlemişler bile: ‘‘AKP iktidarı, eğitim planlamasında rol alan kadroları da değiştirmeyi denedi. Göstermelik soruşturmalarla sürgüne gönderilen Talim ve Terbiye Kurulu çalışanları, yürüttükleri yoğun mücadele sonucunda görevlerine geri döndüler. Şimdi, kurulun yeniden yapılandırılması aracılığıyla hem bu çalışanların görevden uzaklaştırılması, hem genel müdürlüklerde istenen kitaplara onay verilmesi, hem de AKP kadroları ile ders kitabı pazarının denetim altına alınması amaçlanıyor.’’ Akılları sıra Cumhuriyet’i terbiye edecekler... Talim etsinler bakalım. Er ya da geç, sonucunu görürler... Piyasadakilere ders Türkiye Ekonomi Kurumu’nca düzenlenen Uluslararası Ekonomi Konferansı’nda Cambridge Üniversitesi’nden Prof. Dr. HaJoon Chang, piyasadaki piyasacılara ders verdi... Önce, ‘‘Korumacılık bitmiştir’’ diyenlere: ‘‘Dünyanın birçok ülkesinde değil altı, dört yaşındaki çocuklar bile çalışmaya başlayabiliyorken neden ben altı yaşındaki oğluma eğitimi için yatırım yapıyorum? Bir çocuğa yatırım yapmanın amacı onu iyi bir mesleğe kavuşturmaktır. Eğer hem potansiyel, hem de teşvik varsa çocuğunuz yılda milyonlarca dolar kazanan bir beyin cerrahı olabilir ve o parayı tasarruf etseydiniz kazanacağınızdan çok daha fazlasını kazanabilir. Benzer şekilde bir ülkede bebek endüstriler dediğimiz yeni sektörleri yeterli teşvik ve korumayla desteklerseniz çok yüksek bir verimlilik ve üretkenlik elde edebilirsiniz. Serbest piyasa savunucuları bu gerçeği göremiyorlar. Oysa, günümüzde gelişmiş ülke olarak kabul ettiğimiz çoğu ülkenin Hollanda ve İsveç hariç çok yüksek gümrük tarifeleri ve düzenlemelerle dış rekabete karşı korunmuş olduklarını görebiliriz. Kimilerine göre, dışarıdan daha ucuz ve daha kaliteli ürünler alabiliyorken kendi endüstrimizi korumanın anlamı yok. Ancak eğer uzun vadede zengin olmak istiyorsak yapılması gereken şey, gelişmeye açık ve yeni kurulmuş endüstrileri korumaktır. Japonya’nın 1950’lerdeki en önemli ihracatının ipek olduğu göz önüne alınırsa, kalitesi düşük de olsa otomobil sektörlerini korumaya ve desteklemeye devam etmiş olmalarının bugün onları nereye getirdiği açıktır. Pazarda koruma olmadan büyümeyi başarmış Singapur gibi ülkelerde de çok büyük bir kamu sektörünün olduğunu görüyoruz.’’ Sonra da, dünyada rekabet ortamı olduğunu sananlara: ‘‘Dünya Ticaret Örgütü gelişmekte olan ülkelere pazarlarını açmaları konusunda büyük baskı uyguluyor, ancak ABD bu kuralları ihlal ediyor. Şu andaki uluslararası ticaret sistemi tamamen eşitsiz bir dövüşten ibarettir. Kalkınma odaklı, herkesin eşit ağırlıkta yarıştığı, şimdikinden çok farklı, daha dinamik ve bizi aslında daha eşitçe, daha zengin edecek bir uluslararası ticaret sistemine geçmeliyiz.’’ ‘Nikâh kaldı, evlilik bitti’ Kitabın adı ‘‘Amerikan Cinneti’’. Ancak kapsamı çok daha geniş. ‘‘Yeni Amerikan yüzyılı’’nın yanı sıra, ‘‘çok parçalı yeni Batı’’yı da irdeliyor Atikkan. Ve ABD ile Avrupa arasında itiş kakış süren bu kavgalı birlikteliği; ‘‘Evlilik akdi sona ermese de ayrı yaşayan çiftlerin ilişkisine’’ benzetiyor... ‘‘Bu çift’’ diyor özetle Zeynep Atikkan: ‘‘Çocukların mezuniyet törenlerinde, düğünlerinde bir araya geliyor. Aralarında ortak sorumluluklar, bitmemiş ilişkiler var. ABD’nin ise gözü dışarda... Hindistan, Çin, Uzakdoğu... Amerika, Asya’ya açılırken Avrupa’ya muhtaç değil. Tersine, Asya’da rakip Avrupa’ya... ABD ile Avrupa arasındaki aile içi sorunları kavramak için bundan böyle NATO penceresinden değil Asya penceresinden bakmamız gerekiyor!’’ ‘90’lı yıllarda Soğuk Savaş siyasetinin bittiğini anlamakta güçlük çeken; ‘90’lı yılları böyle kaybeden Türkiye’nin, Irak savaşından sonra da ‘‘tezkere kompleksine’’ girdiğini; o gün bugün bu ‘‘kompleksten’’ çıkamadığını belirten yazar, ‘‘yeni Batı’nın bu karmaşık ilişkiler yumağı’’ ve de ‘‘yeni çehresi’’ ile artık soğukkanlı bir yüzleşme yapmanın zamanı geldiğini hatırlatıyor. Kitap zaten bunun için yazılmış; ‘‘Amerika ile nefret ya da hayranlık dışında bir ilişki kurabilmek, bu ülkede ne olup bittiğini, tartışmaları, yeni eğilimleri kavramakla mümkün!’’ noktasından hareketle kaleme alınmış. Karşılık ABD’nin gönderdiği koordinatöre sonunda genelgeyle karşılık bulundu: ‘‘Genelgatör...’’ Meğer Çarşamba Modernmiş! Ali BULUNMAZ Yıllardır İstanbul’un orta yerinde var olan Çarşamba gerçeği, bir tarikat camisinde işlenen cinayet ve ardından gelen linçle aniden gündeme oturdu. Birbirini izleyen röportajlar ve yazı dizileri, daha önce bu konuya eğilmeyen pek çok gazetede boy gösterdi. Anlaşılan medyanın çok büyük bir bölümü Çarşamba’yı ya yeni keşfetti ya da bilip de hep bilmezlikten geldi. İsmailağa Camii’ndeki cinayet ve linç, tarikat içi hesaplaşmayı gün ışığına çıkarmakla kalmadı; aynı zamanda cinayet ve lincin nasıl başka yönlere kaydırılabileceğini de gösterdi. Ancak daha da çarpıcı olan, bir ana haber bülteniyle Çarşamba’nın ‘‘aklanmaya’’ çalışılmasıydı. Ana fikir, semtin ‘‘hiç de dışarıdan görülmekle anlaşılamayacağı; aslında son derece modern bir yer olduğuydu’’. Bunu destekleyen örnek ise, başı açık ve diz üstü etek giyen kadın muhtar portresiydi. Muhtar semt sakinlerinin ibadetine ve kıyafetine, semt sakinleri de muhtarın kılık kıyafetine karışmadığını ifade ederek ‘‘modern’’ ve ‘‘demokratik’’ bir görüntü çiziyorlardı. Ama bunun bir görüntüden öteye geçebileceğini kim iddia edebilir? Çünkü Çarşamba’da senelerdir tarikata üye olmayana ev verilmediği, başı açık olan ve kısa etek giyen kadınların taciz edildiği, fotoğraf çekmek isteyenlerin kameralarına hasar verildiği, müzik yerine zikir kasetlerinin dinlendiği, ‘‘açık saçık’’ görüntüler yüzünden evlerde televizyon bulunmadığı; bulunsa da televizyonun kimi şeyhlerin, şıhların ‘‘vaazlarının’’ izlenmesi için kullanıldığı, kaçak Kuran kursları ve ‘‘eğitim’’ merkezlerinde küçük çocukların, tarikatın elinde yetiştiği hep bilinen gerçeklerdi. Oysa haberde verilen örnekte tüm bunlar ‘‘aklanıyor’’ ve yalnız görüntü ile modern olunabileceği ima ediliyordu. Ancak modernliğin ölçüsü olarak, etek boyunun veya başı açıklığın gösterilmesi bile Çarşamba zihniyetinin ürünüydü. Çünkü kadının etek boyuyla, saçıyla başıyla, giyim kuşamıyla modernliğin kriterlerini belirleyen zihniyetle; örtünmeyi bir ‘‘hak’’ sayan, başı açık diye kadınları taşlayan, haremselamlık plajlar ve oteller kuran zihniyet aynı zihniyettir. Böylece modernlik de sadece şekilden ibaret bir yapıya bürünmektedir. Habere göre, ‘‘Çarşamba modernmiş de kimse bunu bilmiyormuş’’. Kendimizi ve başkalarını kandırmaya çalışmaktan vazgeçelim... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Ve tarihin tanıklığı Türkiye’de Batı karşıtlığının tavan yaptığı bir dönemde; büyük bir açığı kapatıyor Zeynep Atikkan’ın kitabı. Hız kazanan ve başka bir dönemece giren tarihin pasif izleyicisi ya da kurbanı olmamak; ‘‘bilgi’’ ve ‘‘rasyonel analizlerin’’ ışığı altında olanı biteni teşhis edebilmek, nedensonuç ilişkisini kavrayabilmekten geçiyor öncelikle. ‘‘Amerikan Cinneti’’ni okurken, medyadaki savrulma sürecinde ‘‘köşesini yitiren’’ değerli meslektaşım Atikkan’ın yazılarını ne kadar özlediğimi fark ettim. Analiz, ufuk, bilgi, derinlik, akıcı bir üslup... Kalıcılığa namzet olan yapıtında Zeynep Atikkan otuz yıllık gazetecilik deneyimini, donanımını konuşturmuş. ABD, Avrupa ve Ortadoğu... Kartların yeniden açıldığı bu geniş coğrafyada katıldığı uluslararası toplantılardan edindiği zengin izlenimleri, yüz yüze yaptığı röportajları, çok yönlü bir araştırmayla birleştirerek okura aktarmış. Siyasiler, diplomatlar, gazeteciler, üniversite öğrencileri ve ‘‘cinneti’’ kavramaya çalışan sıradan vatandaş için bir başucu kitabı bu. Dipnotlarına dek dikkatle okunması gereken eşsiz bir kaynak. Ve de tabii gerçek bir tarih tanıklığı... ‘‘Gazetecilik’’ yani! Düzeltme: 11 Eylül tarihli yazımda, ‘‘kulelerin çöküşü’’ şeklindeki ifade, dizgi hatası nedeniyle, ‘‘kulelerin coşkusu’’ olarak yer almıştır. Yazının girişindeki söz konusu bölüm, ‘‘Uçakların Dünya Ticaret Merkezi’ne çarptığı an. 11 Eylül denince akla bu geliyor. Ardından da kendini boşluğa bırakan insanlar ve kulelerin çöküşü...’’ olacaktır. Düzeltir, özür dileriz. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY Çizerimiz kısa bir izin yapacağından Harbi bir süre yayınlanmayacaktır. ESAS NO NO : 2006/1 Fethiye 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin ilamına istinaden satışına karar verilen gayrimenkulun özellikleri ve evsafları ; Tapu kaydı; Fethiye İçesi, Üzümlü Köyü, Köyiçi Mevkii, Kargir ev ve avlu cinsli, 2185 m2 miktarlı, 0 ada, 2164 parsel ve aynı yer Kargir ev ve avlu cinsli. 196.00 m2 miktarlı 0 ada 2564 parsel sayılı taşınmazlar. Taşınmazlar Sit alanı dışında, 2164 parsel konut alanı içinde. 2564 parsel yerleşim alanı içinde, heriki taşınmazda iki kat müsadelidir. Erbay Helvacı hissesinde 2. İcra Müdürlüğünce haciz şerhi vardır. 2564 parsel içinde 50.36 m3 taban alanlı, kulanılmayan tamiratı gereken bir bina 2164 parselin içinde. 98.73 m2 ve 101.52 m2 taban alanlı.tek katlı, mesken olarak kulandan iki adet bina mevcuttur. Her iki taşınmazın içinde çeşitli meyva ağaçları vardır. 2564 parsel 22.565.00 YTL. 2164 parsel 210.672,00 YTL muhammen bedel üzerinden satılacaktır. SATIŞ ŞARTLARI: 1Birinci satış 06.11.2006 günü (2164 parsel) saat 10.00.10.15 arasında (2564 parsel) saat 10.30 10.45 arasında Fethiye Adliyesi doğu kapısı önünde açık artırma sureti ile yapılacaktır. Bu artırmada kıymetin 60’ı ve satış masraflarını geçmesi şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedel ile alıcı çıkmazsa 16.11.2006 günü ayın yer ve saatte 2. artırmaya çıkartılacaktır. Bu artırmada kıymetin %40’ını bulması ve ayrıca, satış masraflarını geçmesi şartı ile en çok artırana ihale olunur. 2 artırmaya iştirak edeceklerin kıymetin %20 si nispetinde nakit teminat veya bu miktar kadar bir bankanın teminat mektubunu vermeleri gerekir. Satış peşin para iledir. Alıcı istediği takdirde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale damga vergisi K.D.V.. tapu harcı ve masrafları alıcıya aittir. 3İhaleye katılıp sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve ayrıca temerrüt faizinden mesul olacaklardır. 4Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, masraf verildiği takdirde isteyene bir örneği gönderilir. 5İhaleye girmek isteyenler satış şartnamesini okumuş ve kapsamını aynen kabul etmiş sayılılar.Başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarası ile birlikte satış memurluğumuza başvurmaları ilan olunur. (Basın: 44949) T.C. FETHİYE 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞUNDAN GAYRİMENKUL AÇIK ARTIRMA İLANI HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Eylül www.mumtazarikan.com İSTANBUL 3. İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ Dosya No: 2000/8 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ ‘‘Türk çoban 1 köpeği’’ de denilen köpek ır 2 kı... Silisyum 3 elementinin simgesi. 2/ İngil 4 tere’de çok sevi 5 len bir cins bira... İslam huku 6 kuna göre öldür 7 me ve yaralama 8 larda suçlunun ödemek zorun 9 da olduğu para. 3/ Tüm1 2 3 4 5 6 7 8 9 cenin öğelerinden biri... 1 P E L E S E N K Nazilerin politikasında 2 E L A Z I Ğ U Ç Germen ırkından kim3 D Z A Y İ A T selere yakıştırılan ad. 4/ I R K A Hile, düzen. 5/ Yaradı 4 O Y A T R S U R lan ilk insan... Sodyum 5 F E L A elementinin simgesi. 6/ 6 İ N D İ G O A H L A F Adları sıfat yapan bir 7 L İ R yapım eki... Anado 8 İ C A R M A M A lu’nun en güney ucunu 9 E ME Ç L A T oluşturan burun. 7/ Haşarı. 8/ Trabzon’un Akçaabat ilçesinde bir göl... Algılanan nesnelerin temel niteliği. 9/ Uluslararası Tiyatro Enstitüsü’nün simgesi... Utanç duyma... Kuzu sesi. İFLASA (İFLASIN KAPANMASINA) İLİŞKİN İLAN MÜFLİSİN ADI SOYADI / SİCİL NO ve ADRESİ: TUNÇ KONFEKSİYON SAN VE TİC. AŞ Terazidere Malı. Güneş Cad. No:l Bayrampaşa /ist. İFLAS KARARI VEREN MAHKEME SAYI ve TARİHİ: İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 1999/1224 Esas sayılı dosyasından 16.02.2000 tarihinden geçerli olmak üzere Kapatılma KARARI TARİH VE SAYISI İLE ÖZETİ: Yine aynı mahkemenin 2006/414 Esas 2006/478 karar sayılı ilamı ile 11.09.2006 tarihinde kapatılmıştır. Yukarıda adresi yazılı müflis hakkında Ticaret Mahkemesinin yukarda yazılı kararıyla iflasına (iflasın kapanmasına evvelce verilen iflas kararının Kapatılmasına) karar verilmiş bulunduğu İcra ve iflas Kanununun 166 (254) maddesi gereğince tebliğ ve ilan olunur. 14.09.2006 (İİK m.166, 254) (Basın: 44969) İSTANBUL ASLİYE BİRİNCİ TİCARET MAHKEMESİ 2004609 DAVALI HASAN ÖZMUTLU: Merkez Mah. Bakırcılar San.Sit.Açelya Cad. No:33 Yakuplu B.Çekmeceİstanbul. Davacı Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Vekili tarafından davalılar Öray Tekstil San. Ve Tic.Ltd.Şti., Ali Haydar Özmutlu ve Hasan Özmutlu aleyhlerine açılan davada: Mahkememizin 2004609 E. 2006122 K. Sayılı 12.4.2006 tarihli kararı ile : ‘‘Davalının İstanbul 14.İcra Müdürlüğünün 200415299 Esas sayılı takibe vaki itirazının KISMEN İPTALİNE, Takibin 4.171,89 YTL üzerinden (kefil Hasan Özmutlu’nun 4.145,70 YTL ile sorumlu olmak üzere ) 3.832,33 YTL asıl alacağı takip tarihinden itibaren %90 temerrüt faizi yürütülerek ve %5 gider vergisi ile ve talepnamedeki diğer koşullarla DEVAMINA, Fazla istemin REDDİNE, %40 icra inkar tazminatı olan 1.668,76 YTL nin davalılardan TAHSİLİNE, Karar tarihindeki yürürlükteki harç tarifesi gereğince alınması gereken 225,28 YTL nispi karar harcının davalıdan TAHSİLİ ile hazineye gelir kaydına, Davacı vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 500,63 YTL nispi avukatlık ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, Red olunan kısım üzerinden davalılar vekili lehine hesap ve takdir olunan 67,08 YTL nisbi avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderleri toplamı 327,50 YTL den red ve kabul oranına göre hesap olunan 205 YTL yargılama giderlerinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,...) karar verilmiştir. Yukarıda adresi yazılı davalı HASAN ÖZMUTLU’ya ilan metninin tebliği ile temyiz süresinin 15 gün olduğu ilanen tebliğ olunur. 6.9.2006 (Basın: 45099) İSTANBUL 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNDEN YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Devedikenine verilen bir başka ad... Bir nota. 2/ İki tarafı ağaçlıklı yol... Perhiz. 3/ ‘‘Halk içinde muteber bir yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’’ (Kanuni Sultan Süleyman)... Çıplak, yoksun. 4/ Bir şeyin bir dizi içindeki yerini gösteren sayı. 5/ Yokluk, hiçlik, ölüm... Olumsuzluk belirten bir önek. 6/ Lityum elementinin simgesi... Mersin’in bir ilçesi. 7/ Uygun ve yararlı olmayan. 8/ Limonluk... Bir nesnenin uzayda kapladığı yer. 9/ İtici neden, güdü... Yüz metre kare tutarında alan ölçüsü birimi... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek. CUMHURİYET 16 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle