26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 EYLÜL 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Diyarbakır’da termosa yerleştirilmiş tahrip gücü yüksek bombanın bubi tuzağı olduğu belirtildi 7 Çocuğun elinde patladı MEHMET FARAÇ GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Sil Baştan... ABD’nin PKK Koordinatörü Ralston Ankara’ya geldi. Yetkililerle görüşmeler yapıyor. Biz de televizyonlarda görevli meslektaşlarımızın aracılığıyla ekranlardan izliyoruz. Bizimkilerin görüşmeler sonrasında kameralar karşısında yaptıkları açıklamalara bakarsak ABD’li koordinatörün PKK terörü konusunda hiçbir bilgisi olmadığı kanısına varmak zorunlu oluyor. Çünkü bizimkilerin sözleri, ağırlıklı olarak terör örgütünün yaptıklarını içeriyor. Sanki ABD’li koordinatörün temasları ‘‘hızlandırılmış bir kurs’’ görüntüsü veriyor. Kendisinin önce eğitileceği ortak girişimin bundan sonra başlayacağı izleniminin yaratılması kimi çevreleri rahatsız ediyor. Bu duruma, ABD’li meslektaşı ile bir araya gelmesine karşın atama işlemleri bir türlü sonuçlanmayan Türkiye Koordinatör Adayı Emekli Orgeneral Edip Başer’in konumu da eklenince kafalar daha da karışıyor. Sonuçta ortaya çıkan şu oluyor: Terör örgütü ile yıllardır sürdürülen ve bir dönem etkinliğini sıfıra yakın bir düzeye indirgemeyi başaran savaşımın bundan sonraki geleceği alacakaranlık bir süreci işaret ediyor. Anlaşılıyor ki, yaptığı çok ve çeşitli siyasal yanlışlarla terör örgütünün yeniden sahneye çıkmasına olanak sağlayan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin terörle mücadele konusunda billurlaşmış bir görüşü yok. ABD’nin ağzına bakma alışkanlığı, bu alanda da kendini gösteriveriyor. Bizimkiler koordinatörlük konusunda kendi kendilerine gelingüvey olurken henüz üçüncü koordinatörün ülkesi olan Irak’tan ses çıkmıyor. Olasıdır ki biz örnekleri son günlerde artan ‘‘balıklama atlama’’ yaklaşımını sürdürürken Irak, atayacağı koordinatörün görevleri, yetkileri ve kişiliği üzerinden ABD ile pazarlıklarını sürdürüyor. Devlet geleneği bile henüz oluşturulup olgunlaştırılmamış yapay bir Ortadoğu ülkesiyle bin yılı aşkın bir devlet geleneğinin oluşuyla övündüğümüz Türkiye’yi karşılaştırma durumuna düşmek insanın içini acıtıyor. ??? Bir yanda terörle savaşımı koordinatörlere havale edip kenara çekilmeye niyetlenen yöneticilerimiz, öte yanda belki de ayrılıkçı terör örgütüne bininci kez ‘‘ateşkes’’ çağrısı yapan yurttaşlarımız. Şehit ailelerinin tepkilerini iktidar adına göğüslemeye ve şiddetini söndürmeye çalışan medyamız da var, ama sonuç ortada. Diyarbakır’daki hain saldırıda canlarını yitiren insanlarımızın sayısı, bu yazının yazılmakta olduğu saatlerde 10’a yükselmişti. Kaybettiğimiz canların yedisi de çocuklarındı. Dış dünyanın ve özellikle Avrupa Birliği çevrelerinin ikiyüzlülüğü bir kez daha ortaya döküldü. Aynı saatlerde terör örgütü PKK’nin önünü açma girişimleri sürdürülürken o örgütün sebep olduğu can kayıplarını kınama bildirileri üst üste geldi. Terörle mücadeleyi ‘‘sil baştan’’ başlatma ve dışarıdan yönlendirme çabaları fena halde sırıtıyor. Oysa bizim kendimizi avutacak hiçbir gerekçemiz yok. Geçen zaman aleyhimize işliyor. Çok yazık... Diyarbakır’da katliama yol açan bombanın bubi tuzağı olduğu ve pimini bilmeden 1213 yaşındaki bir çocuğun çektiği belirtiliyor. Polis, PKK ile ilgili uluslararası girişimlerin başladığı tartışmalı bir süreçte gerçekleşen karanlık saldırıyı çözmekte güçlük çekiyor. Diyarbakır’da yaya ve araç trafiğinin çok yoğun olduğu bir bölgede termosa yerleştirilmiş tahrip gücü yüksek bombayı yüzlerce insanın bulunduğu bir parkın duvar dibine yerleştirenler neyi hedefliyor? Polis, bombanın bubi tuzağı mekanizması içerdiğini ve patlamanın 1213 yaşındaki bir çocuğun termosun üzerindeki örtüyü kaldırmasıyla yaşandığını söylüyor. Güvenlik birimleri, ‘‘Olay PKK’nin eylemlerine benziyor’’ diyerek sadece ‘‘tahmin’’ yürütürken ‘‘Henüz somut bir şey yok’’ diye devam ediyor. Uzmanlar patlayıcının cinsini belirlemeye çalışıyor. Saldırıda PKK’nin eylemlerinde kullandığı A4 içeriğinin de henüz ke ? Polis, bombanın bubi tuzağı mekanizması içerdiğini ve patlamanın 1213 yaşındaki bir çocuğun termosun üzerindeki örtüyü kaldırmasıyla yaşandığını söylüyor. Güvenlik birimleri, ‘‘Olay PKK’nin eylemlerine benziyor’’ diyerek sadece ‘‘tahmin’’ yürütüyor. Polis, bombayı kimin koyduğu konusunda hâlâ bir bilgiye sahip olmadığını belirtiyor. sinleşmediği vurgulanıyor. Diyarbakır merkezinde sivilleri hedef alan son yılların en büyük saldırısının yaşandığı süreç, aslında kaos ve şiddetten beslenenler açısından verimli bir döneme rastlıyor: ?Saldırı, PKK terörünün koordinatörler aracılığıyla yok edilmek istendiği bir dönemde yapılıyor. ? 10 Eylül günü AKP’liler ve MHP’liler şehitler üzerinde başlayan bir tartışmayı Söğüt’te kavgaya dönüştürüyor, toplumda PKK’ye yönelik öfke büyüyor. ? DTP 11 Eylül günü PKK’ye ilk kez tek taraflı ateşkes çağrısında bulunuyor. Aynı gün Barış Anneleri’nin şehit aileleriyle bağlantı kurmak istediği yolunda istihbarat birimlerinin Başbakan Erdoğan’a rapor sunduğu basına yansıyor. ? Ve bir gün sonra, patlamanın olduğu sabah uluslararası çapta PKK açısından önemli gelişmeler yaşanıyor. Örneğin Türk ve Kürt aydınları, saldırıdan saatler önce PKK’ye eylemleri durdurma çağrısı yapıyor. Bu sırada PKK’nin ateşkes ilan etmeye hazırlandığı iddiaları gündeme getiriliyor. ? Patlamadan 8 saat önce ise PKK’liler, Avrupa Parlamentosu’nda Abdullah Öcalan’ın ‘‘Kürdistan’ın siyasi temsilcisi’’ olması yönünde 3 milyon 200 bin kişinin imzaladığı kampanyanın sonuçlarını açıklıyor. ? O sırada ABD’nin görevlendirdiği koordinatör Ankara’ya gitmek üzere uçağına biniyor ve patlamadan 6 saat önce Ankara’ya iniyor. ? Dün de Türkiye’nin görevlendirdiği emekli general Edip Başer, ABD’nin PKK koordinatörü ile bir araya geliyor. Patlama, Şemdinli sürecini başlatan Hakkâri’deki ‘‘barış çadırı’’nda ilk bombanın patladığı 1 Eylül 2005’in yıldönümüne rastlıyor. Ve en önemlisi, askeritirafçı işbirliğinin ortaya çıktığı Şemdinli olaylarının duruşmasının bugün yapılması bekleniyor. Tartışma dönemi... Görüldüğü gibi saldırı hem PKK ile mücadelede uluslararası işbirliğinin başlatıldığı, hem PKK’nin AP’de gövde gösterisi yapacak kadar etkinleştiği ve hem de ‘‘barış’’ söylemi ve girişimlerinin arttığı bir döneme denk geliyor. Türkiye’de devletin duyarlı ve ilgili kesimleriyle toplumun ciddi bir bölümünün PKK olayının siyasi yöntemlerle çözülmesine karşı çıktığı da biliniyor. Hatta Türkiye’nin ko ordinatör ataması PKK ile masaya oturmakla eşdeğer görülüyor. Bu tepkileri PKK’nin koordinatör olayını desteklemesi de tetikliyor. Diyarbakır’daki bomba böyle bir süreçte sivillerin ortasında patlatılıyor. Bu eylemden kimin kazançlı çıkacağı sorusunu, sadece terörün mantıksızlığıyla mı açıklamak gerekiyor? PKK’nin kesin bir dille üstlenmediği, KONGRAGEL ’in ‘‘Şemdinli’nin devamı’’ diye nitelediği bu eylemin, terörden beslenen şahin grupların provokasyon içeren pervasız ve karanlık bir saldırısı olduğu apaçık görülüyor. Türkiye’ye 22 yıldır kan kusturan terör önümüzdeki günlerde bu olayın ne kadar suçlusu gösterilecekse de PKK’nin eylemi, Şemdinli’de olduğu gibi devlete karşı kullanacağı gerçeği de göz önünde bulunuyor. Devletin yeni bir Şemdinli tahribatı yaşamadan failleri bir an önce yakalaması, yeni bombalar patlamadan şiddetin şahinlerinin nereden havalandığını bulması gerekiyor! Sınırda görevli askerlere saldırı ? ANKARA (AA) Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan açıklamaya göre, dün gece saat 22.00 sıralarında Çukurca’daki TürkiyeIrak sınır hattında Irak topraklarından, 23 kişilik silahlı bir grup tarafından uzun namlulu silahlarla, sınırda görevli askeri personele ateş açıldı. Askerler saldırıdan yara almadan kurtuldu. HataySerinyol karayolundaki köprüyü tahrip etmek amacıyla PKK’liler tarafından yerleştirilen bombanın etkisiz hale getirildiği bildirildi. Patlamada ölen 4 kardeş, ‘Barış Çocukları’ adlı grubun etkinliklerine katılıyordu Ağıtlarla uğurlandılar ? Türk İntikam Tugayı’na ait olduğu öne sürülen bir internet sitesinde, patlamanın şehit olan askerlerin intikamını almak için gerçekleştirildiği öne sürülerek bomba hazırlığının fotoğrafları yayımlandı. MAHMUT ORAL MLKP operasyonunda 20 kişi tutuklandı ? İstanbul Haber Servisi İstanbul ve 6 ayrı ilde MLKP örgütüne yönelik gerçekleştirilen ‘‘Gaye’’ adlı operasyonda gözaltına alınan 23 kişi, dün emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi. Cumhuriyet savcılığı tarafından sorgulandıktan sonra tutuklanmaları istemiyle nöbetçi mahkemeye çıkarılan zanlılardan 20’si tutuklandı. Almanya’da bir grup Türk’e soruşturma ? BERLİN (AA) Almanya’nın Karlsruhe kentinde bulunan Federal Başsavcılığın, bir grup Türk hakkında terör şüphesiyle soruşturma başlattığı bildirildi. Süddeutsche Zeitung’da, Essen, Gelsenkirchen ve Duisburg kentlerinde ikamet eden Türklerin Irak, Filistin ve Pakistan’daki ‘‘mücahitler’’ için para topladıkları yazıldı. Söz konusu kişilerin ayrıca, 26 Ağustos’ta Gelsenkirchen kentinde Alman pop şarkıcısı Nena’nın konserine bir saldırı düzenleyecekleri şüphesiyle gözaltına alınan, ancak yeterli ipucu olmadığı gerekçesiyle serbest bırakılan kişiler oldukları ifade edildi. 4 ile emniyet müdürü ataması yapıldı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Boş bulunan 4 ilin emniyet müdürlüklerine atama yapıldı. Ordu’da düzenlenen ve 80 bin kişinin katıldığı fındık mitingi nedeniyle görevden alınan Rıdvan Güler’in yerine Sezai Boran atandı. Rize İl Emniyet Müdürlüğü’ne Şammaz Demirtaş getirildi. Hakkâri Emniyet Müdürü Yaşar Ağdere’den boşalan göreve polis başmüfettişi Ahmet Türker atandı. Artvin İl Emniyet Müdürlüğü’nde ise Necmettin Emre görevlendirildi. DİYARBAKIR Diyarbakır’da önceki akşam 7’si çocuk 10 kişinin ölümüne yol açan patlamanın bir termosun içine yerleştirilen tahrip gücü yüksek bombadan kaynaklandığı açıklandı. Türk İntikam Tugayı’na ait olduğu öne sürülen bir internet sitesinde, patlamanın şehit olan askerlerin intikamını almak için gerçekleştirildiği öne sürülerek bomba hazırlığının fotoğrafları yayımlandı. Patlamada ölen, yaşları 3 ile 13 arasındaki 4 kardeşin ‘‘Barış Çocukları’’ adlı grubun etkinliklerine katıldığı belirlendi. Diyarbakır’da Koşuyolu Sunay Caddesi üzerinde meydana gelen patlamanın bedeli ağır oldu. Patlamada 7’si çocuk 10 kişi yaşamını yitirdi. Patlama, Silvan’da oturan Demir ailesini de yıktı. Ölenlerin Vahide Demir ile yaşları 3 ile 13 arasında değişen çocukları Mizgin, Dilan, Şilan, Zilan Demir ve Vahide Demir’in kız kardeşi Emine Yetişecek olduğu saptandı, Barış Demir ise ağır yaralandı. Ölen 3 kardeşin Diyarbakır’daki ‘‘Barış Çocukları’’ adlı oluşum içinde yer aldıkları, bu grupla birlikte etkinliklere katıldıkları belirlendi. Demir ailesinin yakınları, cenazeleri Kürtçe ağıtlarla alarak Silvan’a götürdü. Ölen çocukların halası Saliha Algül, kardeşi Mehmet Demir’in ise çalışmak amacıyla Ankara’da bulunduğunu belirterek ‘‘Yengem çocuklarını parka götür B ombanın patladığı yerde belediye ekiplerince yapılan temizlik çalışmasından sonra yol trafiğe açıldı. (Fotoğraf: AA) müş, dönerken patlama olmuş. Kardeşimin ocağı söndü’’ dedi. Patlamada DTP’nin etkinliklerine de aktif olarak katılan Nahide Çetinkaya’nın da kucağındaki 1 yaşındaki bebeği ve 11 yaşındaki oğlu parçalanarak öldü. Çetinkaya’nın ise bacağı koptu. Kimliği belirlenen 28 yaşındaki Rojhilat Aslan’ın cenazesi de Bağlar’da Yeniköy Mezarlığı’nda toprağa verildi. Patlamada yaralanan 15 kişiden 4’ünün tedavileri sürürken diğerleri taburcu edildi. Olay yeri inceleme ekipleri detaylı çalışma yaparken, çevredeki apartmanlara yapışmış et parçalarının sabah halen yerinde olduğu görüldü. Diyarbakır Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamada, patlamanın ‘‘el yapımı ve termos içerisine yerleştirilmiş uzaktan kumandalı düzenekli bombanın taşınması sırasında gerçekleştiği’’ bildirildi. Bu açıklamanın ardından bombanın bir hedefe taşınmak üzereyken patlatıldığı yönünde iddialar ortaya atıldı. Patlamanın olduğu yerde yarım metre derinliğinde çukur açılırken, emniyet yetkilileri patlayıcının tahrip gücünün çok yüksek olduğunu söylediler. konuşma yapan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, katillerin bir an önce bulunmasını istedi. Saldırının DTP’nin ateşkes çağrısının üzerinden 24 saat geçmeden gerçekleştiğine dikkat çeken Baydemir, ‘‘Açıkça siviller gözetilmiş, siviller hedeflenmiş. Barış talebi sabote edilmek istenmiştir. Ne olursa olsun barıştan vazgeçmememiz lazım. Yaşanan bir provokasyondur’’ diye konuştu. Eyleme katılanlar olay yerine karanfil bıraktıktan sonra dağılırken gün boyunca emniyete şüpheli paket ihbarları arttı. Polisler robotlarla paketleri patlattı. DTP Diyarbakır İl Başkanı Hilmi Aydoğdu da ‘‘Ölenler demokrasi şehididir’’ dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu da yaptığı yazılı açıklamada, olayı ‘‘terörist saldırı’’ diye niteledi. İHD Diyarbakır Şubesi ve SHP Diyarbakır İl Başkanı Seyfettin Kızılkan da saldırıyı şiddetle kınadı. oerinc?cumhuriyet.com.tr Sezer’den kınama Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, olayla ilgili yazılı bir açıklama yaparak ‘‘insanlık dışı çirkin saldırıyı nefretle kınadığını’’ kaydetti. Sezer, ‘‘Çocuklara dahi kıymaktan çekinmeyenler, terör eylemleriyle birliğimize ve bölünmez bütünlüğümüze zarar verebileceklerini düşünenler, büyük yanılgı içindedirler’’ dedi. Saldırıya kentteki sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler büyük tepki gösterdi. Demokrasi Platformu’nun çağırısıyla dün öğle saatlerinde binlerce kişi patlamanın meydana geldiği parkta toplandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve devlet aleyhine slogan atan kitleye hitaben bir İBDAC üyeleri, öldürülen imam Bayram Ali Öztürk’ün mezarı başında dualar okudu. (ALİ AÇAR) İBDAC öldürülen imamı andı Büyükanıt’a dinci tehdit İstanbul Haber Servisi Dinci terör örgütü İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (İBDAC) üyesi bir grup, 3 Eylül’de Nakşibendi tarikatının önemli kollarından İsmailağa cemaatinin örgütlendiği Fatih Camisi’nde, öldürülen emekli imam Bayram Ali Öztürk’ü Edirnekapı Şehit Mezarlığı’ndaki gömütü başında andı. Öztürk’ün mezarı başında dualar okuyan 13 kişilik grup adına yapılan açıklamada, Öztürk’ün katilinin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt olduğu ileri sürüldü. ‘‘Büyükanıt’ı Yahudi işbirlikçisi olmakla’’ suçlayan terör örgütü üyeleri, ‘‘Yahudi işbirlikçisi, İsrail ajanı Büyükanıt, göreve gelir gelmez Bayram Ali Hoca’yı öldürttü. Sanmasın ki kurtulacak. Bunun hesabını soracağız’’ dediler. Tehdidi gerçekleştiren dinci terör örgütü üyesi grubun, açıklamanın ardından mezarlıktan ayrılması ve polisin hiçbir müdahalede bulunmaması dikkat çekti. Fatih’teki İsmailağa Camisi’nin emekli imamı Bayram Ali Öztürk, 3 Eylül Pazar günü cemaatle yaptığı sohbet sırasında Mustafa Erdal tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü. Mustafa Erdal da cemaat tarafından linç edilmiş, İstanbul Emniyeti olayın ardından ‘‘kafasını mihraba vurarak intihar etti’’ diyerek cinayeti örtbas etmeye çalışmıştı. ‘Mayınlar imha edilmeli’ Mayınsız Bir Türkiye Girişimi’nin sözcüsü Muteber Öğreten, ‘Herkese sesleniyoruz, lütfen bu sinsi silahı kullanmaktan vazgeçin’ çağrısı yaptı İstanbul Haber Servisi Kara Mayınlarına Karşı Uluslararası Kampanya’nın 2006 yılı raporunda, mayın yasaklama anlaşmasına taraf olan Türkiye’nin sahip olduğu bildirilen yaklaşık 3 milyon mayının, 2008 yılına dek imha edilmesi gerektiği belirtildi. Mayınsız Bir Türkiye Girişimi Sözcüsü Muteber Öğreten, ‘‘Her kimin elinde bu sinsi silah varsa, herkese sesleniyoruz, lütfen bu sinsi silahı kullanmaktan vazgeçin’’ çağrısı yaptı. Taksim Hill Otel’de düzenlenen basın toplantısında konuşan Muteber Öğreten, raporun, dünya ile aynı anda Türkiye’de da açıklandığını anımsatarak raporun, mayın yasaklama anlaşmasının ve mayın karşıtı hareketin olumlu gelişmeler kaydettiğini gösterdiğini söyledi. Öğreten, mayın yasaklama anlaşmasını imzalayan ülke sayısının 151’e ulaştığını, ancak aralarında ABD’nin de bulunduğu 40 ülkenin halen anlaşmayı imzalamadığını belirterek 1997 yılından bugüne kadar taraf devletçe 39.5 milyon antipersonel mayınının imha edildiğini, 740 kilometrekarelik alanın mayınlardan temizlendiğini bildirdi. ni anlatan Öğreten, Türkiye’nin eğitim amaçlı 16 bin mayını bulundurduğunu, bunun da anlaşmaya taraf ülkeler arasında Brezilya’dan sonraki en yüksek rakam olduğunu söyledi. Öğreten, antipersonel mayınlarının satışı ve taşınmasının 1996 yılında yasaklandığını, bu gelişmenin ardından Türkiye’deki mayın üretim tesislerinin hizmet dışı kaldığını belirterek Türkiye’nin antipersonel mayın ihraç ettiğine ilişkin bir bilgiye ulaşılmadığını kaydetti. Raporda, Türkiye’nin stoklarında 2 milyon 979 bin 165 adet mayın bulunduğunun kaydedildiğini ifade eden Öğreten, ‘‘Türkiye’nin antipersonel mayın stokunu imha işini tamamlaması için son tarih 1 Mart 2008’dir’’ dedi. Öğreten, raporda, Genelkurmay Başkanlığı’nın 26 Ocak 1998 tarihli emriyle, antipersonel mayın kullanılmasının yasaklandığı ve bu tarihten sonra bu tür mayınların kullanıldığına ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığının belirtildiğini bildirdi. Antipersonel mayın kullanılmamasına ilişkin ‘‘Cenevre Çağrısı’’ adlı bir metne terör örgütü PKK’nin de imza attığının kaydedildiğini belirten Öğreten, ancak 20052006 yılları arasında, PKK tarafından yapıldığı belirtilen birçok mayınlı eylem haberinin medyada yer aldığına dikkat çekti. Etibank davası ? İstanbul Haber Servisi Etibank davasına, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Mahkeme heyeti, Dinç Bilgin ve Önay Şevket Bilgin ile ilgili dosyanın İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmek üzere başsavcılığa verilmesini kararlaştırdı. Diğer sanıklar hakkındaki davanın ayrı bir esasa kaydedilmesine hükmeden mahkeme heyeti, birleştirme taleplerinin inceleneceğini belirtti. Eğitim amaçlı 16 bin mayın Türkiye’nin de anlaşmaya 25 Eylül 2003 tarihinde imza attığını, 2004 yılı Mart ayında uygulamaya geçtiği CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle