11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 2006 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Hükümetin Lübnan’a asker gönderme kararı alması, AKP içinde de tartışılıyor Barış mı, Savaş mı? Gelişmeleri üstün körü bile olsa izlemişseniz eğer, Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin pazartesi günü almış olduğu, Lübnan’a asker gönderme kararı sizin için sürpriz olmamıştır. Zaten Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün, ‘‘Gitmez isek bölgedeki iddiamızı sürdüremeyiz’’ veya ‘‘Gecikirsek itibar kaybederiz’’ yollu açıklamaları iktidarın niyetini belli etmekteydi. Öte yandan siyaseti bilenler, siyasi iktidarların, ana dayanaklarının isteklerini yerine getirmemelerinin onlara nelere mal olacağını da kolaylıkla kestirebilirler. Kimi zaman, iktidarın halkın oylarıyla belirlendiği demokrasilerde dahi, kimi çarpık işleyen düzenleme ve uygulamalar yüzünden, bazı iktidarların ana kaygısı, seçmeni değil, kendisine kuruluş, iktidara geliş, iktidarda tutunma aşamalarında hep arka çıkmış, yardımda bulunmuş dış güçler olabilir. Bu ana kuralı göz önünde bulundurunca, AKP’nin, 1 Mart tezkeresinden sonra, ABD’nin isteğini bir kez daha geri çevirmesini veya savsaklamasını beklemezdiniz herhalde... Aradan geçen zaman içinde, geçmişteki olaylara soğukkanlılıkla baktığımızda kolaylıkla görebiliriz ki, 1 Mart tezkeresinin geçmemesinin asıl nedeni de, AKP’nin Sam Amca’nın isteğini geri çevirmesi değil, kimi üyelerin kullandıkları çekimser oyun anlamını bilmemeleri yüzünden içine düşülen beceriksiz tutumdur. ??? AKP’nin ikinci kez acze düşmesine de Sam Amca’nın tahammülü yoktu. BM’nin ateşkes çağrısı yapmadan kendisine tanıdığı süreye karşın Lübnan’daki Hizbullah’ı silahlarından arındırmayan İsrail’in tamamlayamadığı işi başarmak üzere oraya asker gönderme yolundaki hükümet kararı bir tezkere halinde Meclis’e geldiğinde oradan da geçmesi sürpriz olmayacaktır. Çünkü AKP dışındakilerin sayısı buna yetmeyecektir. Bu kez Kürt kökenli AKP’li milletvekilleri de karşı çıkmayacaklarına, geçmişte savaş karşıtı demeçler veren Arınç ve takımı da artık asker göndermeden yana tavır koyduğuna göre, iktidar partisi içindeki sayısı az muhaliflerin, kararı etkileyecek bir güce erişebilmeleri beklenemez. Kısacası, yıllar sonra ‘‘Mehmetçik’’e yine Arabistan yolu görünmüştür. Kamuoyunda medyanın tersine asker gönderme kararını eleştirenler çoğunlukta. Kimileri, ortada bir BM kararı olduğuna, AB ülkeleri de çağrıya uyduklarına göre, bu kararın neresinin eleştirildiğini anlamakta güçlük çekebilir ve Türkiye’nin bölge barışına katkıda bulunması, bırakın yanlışı bir yana, kendi çıkarlarına da uygun bir davranış değil mi ki diye sorabilirler. Sorunun kendisi, eğer içindeki varsayım doğru olsaydı, haklı görülebilirdi. Eğer BM gücünün iyi tanımlanmış yetki ve görev alanı, yalnızca sağlanmış olan barışı sürdürmek olsa, daha ziyade insani yardım misyonuna odaklansaydı, kuşkusuz o güce katılmak doğru bir davranış olarak kabul edilebilirdi. ??? Ama ne yazık ki, durum bu değil. BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararında, UNIFIL’in görev ve yetki tanımı tam yapılmadığı gibi, kimi BM çevreleri bu gücün zorunlu durumlarda, çatışmaya girmesi olasılığının bulunduğunu da belirtiyorlar. Bu durumda, söz konusu gücün nasıl bir barış için görevlendirildiğini anlamak güçleşiyor. Söz konusu güç, eğer Pax Americana’yı (Amerikan Barışı) sağlamak için gidiyorsa bölgeye, herkes bilmelidir ki, Ortadoğu’daki çatışmanın ve savaşın nedeni bizzat bu barış konseptidir zaten. Başka bir deyişle, Lübnan’da İsrail’in çıkarına, Hizbullah’ı silahsızlandırmayı da içeren Pax Americana’nın yolu savaştan geçer ve bu koşullarda oraya gidecek güç, bir barış gücü değil, savaş gücüdür. Böyle bir gücün içinde yer almak, Amerika ve İsrail yararına bir savaşı BM bayrağı altında vekâleten yürütmek anlamını taşıyacaktır. Bölgede kalıcı ve adil bir barışa katkıda bulunmak için her türlü çabayı göstermesine ‘‘evet’’ diyeceğimiz Türkiye’nin barış kisvesi altında böyle bir savaşa sürüklenmesinin ise sayısız sakıncaları olduğunu da bilmem ki, tekrar anımsatmak gerekir mi? ‘‘Peki, bütün bu koşullar altında bu heves, eskilerin deyişiyle bu ‘tehalük’ neden’’ diye sormayın sakın. Çünkü böyle bir soru sorarsanız eğer, herkes siyasete pek âşina olmadığımızı, AKP’nin yaşamsal önceliklerini hiç kavrayamadığımızı düşünecektir. ‘BM kararı İsrail yanlısı’ EMİNE KAPLAN ANKARA Bakanlar Kurulu’nun Lübnan’a asker gönderilmesi yönünde karar alması, AKP içinde de tartışılıyor. 1 Mart tezkeresine oranla AKP hükümetinin elinin bu kez daha güçlü olduğu, tezkereye muhalif milletvekillerince de dile getiriliyor. Irak’tan farklı olarak BM kararı olması, seçimlere 1 yıl kalması ve yaklaşan AKP kongresi, tezkere oylamasında fireyi azaltacak etkenler arasında sayılıyor. Ancak bazı milletvekilleri, hükümete ‘‘TürkArap düşmanlığı hortlatılmak isteniyor. BM’nin kararı İsrail yanlısı bir karar. Türkiye, taşeron olarak kullanılmak isteniyor. İsrail ve ABD, Türkiye’yi Lübnan bataklığına çekmek istiyor’’ uyarısı yapmaktan çekinmiyor. Lübnan’a asker gönderilmesiyle ilgili görüşmelere kısa bir süre kala TBMM’de 1 Mart benzeri bir olay ya ? TBMM’ye gelecek tezkereye ‘‘hayır’’ oyu vereceğini açıklayan AKP milletvekilleri bile tezkerenin TBMM’den rahatlıkla geçebileceği görüşünü paylaşıyor. Barış gücü oluşturulması için BM kararının olması, genel seçimlere 1 yıl kalması ve sonbaharda yapılacak AKP kongresi, tezkere oylamasında fireyi azaltacak etkenler olarak nitelendiriliyor. Buna rağmen vekiller hükümeti uyarıyor: Türkiye, Lübnan bataklığına çekilmek isteniyor. şanıp yaşanmayacağı konuşuluyor. AKP’li bazı milletvekilleri, tezkereye yönelik kuşkularını açık açık dile getiriyor. Ancak Lübnan’a asker gönderilmesine karşı çıkan ve bu yönde TBMM’ye gelecek tezkereye ‘‘hayır’’ oyu vereceğini açıklayan milletvekilleri bile tezkerenin TBMM’den rahatlıkla geçebileceği görüşünü paylaşıyor. Bu görüşlere karşın kulislerde 1 Mart’ta olduğu gibi bir sürpriz yaşanabileceği zayıf da olsa olasılıklar arasında sayılıyor. Bu süreçte Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün gerçekleştireceği ikna toplantısının önemine dikkat çekiliyor. Bazı milletvekilleri, Lübnan’a asker gönderilmesine kesinlikle karşı çıkarken bazıları da ‘‘Tezkereyi görelim. Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nı dinleyelim. Ondan sonra kararımızı vereceğiz’’ görüşünü dile getiriyor. Bazı milletvekillerinin görüşleri şöyle: Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez: Şu ana kadar Hizbullah’ın silahsızlandırılması konusuyla ilgili sadece konuşmalar oldu. Bu konuda BM onayından çıkan bir metin yok. Dolayısıyla bana göre en kritik nokta burası. Asıl tartışılması gereken noktalar da var. İsrail, hâlâ Gazze’de saldırılarına devam ediyor. Gazze ve Ramallah açık hava hapishanesi gibi. İsrail’in Lübnan hava sahasını ihlal ettiğine ilişkin duyumlar alıyoruz. İsrail’in deniz yönünden de ablukası devam ediyor. Bu koşullar altında yapılacak çalışmalar, bilgi olarak bize intikal edecektir. Biz de Sayın Gül ve diğer yetkililere görüşlerimizi ve sorularımızı yönelteceğiz. Yalçınbayır: Oyum ret Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır: Bir tartışma süreci başlamıştır, bu süreç parlamentoya da yansıyacaktır. Cumhurbaşkanı Sezer’in konuyu tartışmaya açması son derece anlam S İVİL TOPLUM KURULUŞLARI: Barış gücü değil, ABD’ye hizmet gücü ? Çeşitli sivil toplum kuruluşları ve demokratik kitle örgütü temsilcileri, AKP hükümetinin Lübnan’a asker gönderme kararından vazgeçmesi gerektiğini söylediler. Kitle örgütleri 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi bir kamuoyu tepkisi oluşturmak için eylem planı yapıyor. İstanbul Haber Servisi Bazı siyasi partiler ile demokratik kitle örgütleri, AKP hükümetinin barış için Lübnan’a asker gönderme kararına karşı olduklarını belirterek, hükümetinin aldığı bu kararın barış gücü değil, ABD ve İsrail hizmetinde bir güç olacağını belirttiler. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde bölgeye asker gönderme kararının ülkede yaşayan emekçi güçler tarafından engellenmesi gerektiğini vurgulayan kuruluşlar, hükümetin aldığı bu kararın bir an önce geri çekilmesi gerektiğini savundular. celerine büyük gereksinim olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: ‘‘Sağlığında ülkemizi hiçbir askeri paktın içine sokmayan, hiçbir ülkeye asker göndermeyen Yüce Atatürk: Bugün ülkemiz NATO üyesi ve tam 24 ülkede askeri var. Kendi topraklarımız ise ABD ve NATO üssü oldu. Böyle bir ülke senin barış için söylediklerine uygun düşebilir mi?’’ DİSK Yönetim Kurulu, Bakanlar Kurulu’nun Lübnan’a asker göndermek için aldığı ‘‘İnsanları tabutlarda görmek istemiyoruz! Asker gönderme!..’’ adıyla başlattığı kampanya çerçevesinde bir dizi eylem kararı aldı. DİSK, 1 Eylül Cuma günü saat 12.00’de Taksim’de basın açıklaması yapacak. DİSK, Emek Platformu’nun Meclis’te yapılacak tezkere görüşmelerinden asker göndermeme kararı çıkması için baskı yapmasını isteyecek. lıdır. Demokrasimize dinamizm kazandırmıştır. Kesinlikle ret oyu vereceğim. Adana Milletvekili Abdullah Çalışkan: BM’nin 1701 sayılı kararı çerçevesinde Türk askerinin bölgeye gönderilmesine karşıyım. Çünkü bu karar, tamamen tek taraflı ve İsrail yanlısı bir karar. Öncelikle bunun düzeltilmesi gerekiyor. İsrail, Lübnan’da katliam yapıyor. Önce bunun tespit edilmesi, İsrail’in Uluslararası Adalet Divanı’na gönderilmesi gerekir. Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını kabul etmek mümkün değil. BM’nin Hizbullah’ın silahsızlandırılması konusunda almış olduğu karar İsrail açısından çok önemli. Türkiye’nin ‘‘Ben asker göndereceğim, ama bu maddeye uymayacağım’’ deme şansı yok. Türkiye, taraf ülkedir, barış gücüne asker gönderemez. Çünkü İsrail ile stratejik askeri anlaşmaları var. Bu anlaşmalar var olduğu sürece barış gücü olarak görev yapamaz. Önce bu anlaşmaların iptal edilmesi gerekir. ArapTürk düşmanlığı 100 yıl sonra hortlatılmaya çalışılıyor. İsrail, onun için Türk askerinin gelmesini istiyor. Arap ve Türkleri karşı karşıya getirip, Irak’ta yapamadıklarını Lübnan’da yapmak istiyorlar. Türkiye, zaten Lübnan halkına gerekli insani yardımı yapıyor. Gerisi ABD ve İsrail’in kurduğu tuzaktır. Türkiye, bölgede İsrail ve ABD’nin taşeron ülkesi olarak kullanılmak isteniyor. ‘BM diye bir şey kalmadı’ Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş: ABD ve AB yetkilileri, ‘‘Haçlı seferleri başlamıştır. İslami faşizmle mücadele ediyoruz’’ diyorlar. Artık bu ülkeler yaptıkları terör tanımını değiştirmelidir. Çanakkale şehitleri, bugünkü ortamda ülkenin bağımsızlığı için savaşsalardı bu ülkeler tarafından terörist ilan edilecekti. ABD ve İsrail’e göre kendi hürriyetleri, çıkarları ve egemenliklerini engelleyecek bütün gruplar terörist. Bana göre BM diye bir teşkilat kalmamıştır. ABD ve İsrail için hareket eden bir teşkilat haline gelmiştir. Hizbullah ile baş edemeyeceklerini anlayınca sembolik olarak mola verdiler. Türk askeri, Lübnan plajlarına ya da Lübnan’ın güzel yemeklerini yemeye gitmiyor. Yarın Hizbullah ile karşı karşıya kaldığı zaman ne olacak? Bölgede savaş daha yeni başlıyor, bu savaş İran ve Suriye’ye de sıçrayabilir. Lübnan bir bataklıktır, Türkiye bu bataklığa çekilmek isteniyor. TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger: Tezkereyle ilgili olarak komisyonumuza bilgi verilmedi, verilseydi iyi olurdu. Daha önceden gelen bu uygulamayı bizim hükümetimiz de devam ettiriyor. Böyle bir ihtiyaç hissedilmiyor, böyle bir alışkanlık yok maalesef. Benim nazarımda BM itibar kaybetmiştir. Kendi temsilcilerinin içinde bulunduğu binanın bombalanması karşısında bir şey söylemeyemediler. Bunun altında büyük dünya politikası yatıyor. O topraklara siyasi irade dışarıdan geliyor. Bu irade 3 şey istiyor, ucuz ve devamlı petrol, İsrail’in güvenliği ve Kudüs. ‘İşkence sürüyor’ Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Birliği (TUYAB), F tipi hücrelerde kalan tutuklu ve görüşe giden ziyaretçilere uygulanan baskılara dikkat çekerek ‘‘Hapishanelerdeki insanlık dışı uygulamanın son bulmasını istiyoruz’’ dediler. Galatasaray Postanesi önünde grup adına konuşan TUYAB basın sözcüsü Semi ha Kırkoç, hapishanelerde yatan yakınlarını ziyarete gittiklerinde hapishane yönetimince kollarına ‘‘Önce vatan’’ damgalarının vurulduğunu belirterek ‘‘Hapishanelerde işkence devam ediyor. Kadın tutsaklar hastane geliş gidişlerinde zorla vajina ve anüs aramalarına maruz kalıyor. Bu insanlık dışı uygulamalar son bulmalı’’ diye konuştu. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) Milletvekilleri önce TBMM’yi ardından Sincan F Tipi’ni ziyaret etti Almanya’dan cezaevi diplomasisi MAHMUT GÜRER ‘Lider olma hevesi’ EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, Bakanlar Kurulu’nun Lübnan’a asker göndermek için ‘‘barış gücü’’ adı altında aldığı kararın ABD ve İsrail’in isteği doğrultusunda yapıldığını belirtti. Tüzel, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak işgali sırasında ‘‘Komşumuzda yangın varken seyirci olamayız’’ demesine karşın bugün ise ‘‘bölge gücü’’, ‘‘lider ülke’’ olma adına Lübnan’a asker göndermek istendiğini anımsatarak, ‘‘Bu sözler yaşanan emperyalist planlara uyumun perdelenmesidir, işgali meşru görmektir’’ dedi. Halkevleri Genel Başkanı Abdullah Aydın da Lübnan’da görevlendirilen BM Barış Gücü’ne katılma kararının, Ortadoğu savaşına ABD ve İsrail’in yanında katılma kararı olacağını ifade etti. Türk halkının, TBMM’nin aldığı kararın önüne geçmesi gerektiğine değinen Aydın, ‘‘Bunun için 1 Mart’ta olduğu gibi ülkemizde ABD ve İsrail yanında savaşa girmek istemeyen bütün emek örgütleri ve demokrasi güçleri bir araya gelmeliler’’ diye konuştu. Yeni Emekİş Sendikası Genel Başkanı Muzaffer Ünlü ise silahların sustuğu, barış ve kardeşliğin geliştiği, savaşların sona erdiği, yaraların sarıldığı 1 Eylül’ü istediklerini kaydetti. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Pendik Şube Başkanı Turgut Ünlü ise günümüzde Mustafa Kemal Atatürk’ün düşün ANKARA Ankara’ya gelen Almanya Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu üyelerinin, TBMM’deki muhataplarıyla görüşmelerinin ardından, Sincan F Tipi Cezaevi’nde incelemelerde bulundukları öğrenildi. Edinilen bilgilere göre, Alman Parlamentosu İnsan Hakları ve Ceza İşleri Alt Komisyonu Başkanı Alfons Gerling başkanlığındaki heyet, önceki gün TBMM’ye ge lerek İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış ile görüştü. Gerling başkanlığındaki heyetin, daha sonra ise Sincan F Tipi Cezaevi’ne geçerek burada mahkumlar ile görüştüğü ifade edildi. Alman heyetin mahkumlara, ‘‘Size nasıl muamele ediyorlar’’ ve ‘‘Cezaevinde şiddet uygulanıyor mu?’’ gibi soruların yanı sıra ziyaret saatleri ve ziyaretçilere muameleyi de gündeme getirdikleri öğrenildi. Heyetin bir rapor hazırlayarak AB İnsan Hakları Komisyonu’na sunacağı dile getirildi. CHP’liler hükümetin dış çevreleri tatmin etmek için asker gönderme kararı aldığı düşüncesinde asirmen?cumhuriyet.com.tr ‘Lübnan’da savaş kaçınılmaz’ ANKARA Cumhuriyet Bürosu) sını öngördüğünü belirten Öymen, ‘‘DiAKP hükümetinin Lübnan’a asker gön ğer ülkeler askerlerini Hizbullah ile muderilmesi kararıyla ilgili tartışmalar hatap olmayacak biçimde gönderiyor. sürüyor. CHP milletvekilleri Lübnan Siz askerinizi oraya gönderdikten sontopraklarında savaşın kaçınılmaz ol ra denetim barış gücü komutanına geduğunu, Türk askerinin çecektir. Türk askeri bu çapraz ateş altında kalkonuda talimatı Gül’den ma olasılığının yüksek değil, barış gücü komutaolduğuna dikkat çekti. nından alacaktır. KomuCHP İstanbul milletvetan ne derse Türk askeri killeri, TBMM Dışişlede onu yapacaktır’’ dedi. ri Komisyonu üyeleri Cumhurbaşkanı ve tüm Onur Öymen ve Şükrü siyasi partiler asker gönElekdağ, hükümetin derilmesine karşı çıkarLübnan’a asker gönderilken hükümetin sayısal mesi yönündeki kararıçoğunluğuna dayanarak nı değerlendirdiler. Öyasker gönderme kararı alOnur Öymen: men, hükümetin masının çok büyük saGül’ün Türk askerinin kıncaları beraberinde geTBMM’yi oldubittiye çatışmaya girmeyeceği getirmeye çalıştığını vurtireceğini kaydeden Öygulayarak konunun ka yönündeki açıklamaları men, hükümetin tezkemuoyunda tartışılmadan reyle iç politikada yurtboş sözler. BM kararı ve MGK’den tavsiye kadışından kendisine destek Hizbullah’ın rarı çıkmadan tezkereyi sağlamayı amaçladığını silahsızlandırılması ve TBMM’den geçirerek dış dağıtılmasını öngörüyor. söyledi. çevreleri tatmin etmeye ‘Çapraz ateş riski’ çalıştığını söyledi. Şükrü Elekdağ da, hangi amaçla gönDışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün Türk askerinin çatışmaya girmeyece derilirse gönderilsin Lübnan’daki koği yönündeki açıklamalarının boş söz şulların Türk birliğini muharip güç oller olduğunu, BM kararının Hizbul maya zorlayacağını ve çapraz ateş allah’ın silahsızlandırılması ve dağıtılma tında kalma riskinin yüksek olacağına dikkat çekti. BM’nin silahlı muharip ci raunda hazırlandıklarını belirtti. Şükrü Elekdağ, Hizbullah’a karşı birlikler istediğine işaret eden Elekdağ, bunun iki temel açıdan yanlış ol Lübnan topraklarında bir savaşın kaduğunu vurguladı. Elekdağ, şu görüş çınılmaz olduğunu vurgulayarak ‘‘Türk askeri birlikleri, bu durumda Hizbulleri dile getirdi: lah ve İsrail kuvvetleri ‘‘ABD’nin değerlendirarasında sıkışıp kalacakmesine göre Hizbullah, lardır. BM kararı, İsraİran’ın batı komutanlıil’in çıkarlarını koruyağıdır. ABD’nin başlancak şekilde hazırlanmışgıçtaki amacı, hedefin tır. İsrail, bu karara göİran olması durumunda re istediği anda meşru Tahran’ın misilleme immüdafaa yaptığını ileri kânlarını önceden tahrip sürerek kuvvete başvuetmekti. Hizbullah’ın elinrabilir’’ dedi. deki silahlar imha edilir, örgüt kötürüm hale getiİran’ı vurma rilir ve kuzey İsrail’in güŞükrü Elekdağ: hazırlığı venliği garanti altına alıHangi amaçla Hizbullah’a karşı sanırsa ABD, İran’a karşı vaşın ABD’nin İran’ı uygulayacağı baskıyı ra gönderilirse gönderilsin Lübnan’daki koşullar vurma hazırlığının ön hatça tırmandırabilecek, aşaması olduğuna dikTürk birliğini muharip gerektiğinde bu ülkenin nükleer üretim tesisleri güç olmaya zorlayacak ve kat çeken Elekdağ, ‘‘Anne karşı hava bombardı çapraz ateş altında kalma cak böyle bir gelişme, İran’ın Lübnan’da Hizmanına başvurabilecekriski yüksek olacak. bullah yoluyla misilleti. ABD, İsrail’in Hizbulme yapmasına yol açar. lah’ı tereyağından kıl çeker gibi temizleyeceğini sandı, ama ev Türk kuvvetleri de bu misillemenin hedefi olur. Gelişmeler, Türkiye’yi kendeki hesap çarşıya uymadı.’’ BM’nin 1701 sayılı kararının İsrail di çıkarlarının gerektirmediği çatışve ABD açısından bir mola olduğunu malara taraf olmaya itmektedir’’ dikaydeden Elekdağ, iki ülkenin de ikin ye konuştu. ASTSUBAYIN İFADESİ ALINDI Baydemir’le halaya soruşturma iddiası DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Elazığ’ın Gezin beldesinde geçen hafta sokak çocuklarının yaz kampındaki eğlencede Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’le birlikte halay çeken Jandarma Komutanı Azim Başol hakkında inceleme başlatıldığı öne sürüldü. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, geçen hafta sonunda sokak çocuklarının rehabilitasyonu amacıyla Hazar Gölü kıyısında açılan kampa gitmiş ve kapanış töreni ile eğlence etkinliklerine katılmıştı. Çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcilerinin de katıldığı gecede Baydemir, Kürtçe şarkılar eşliğinde Jandarma Komutanı Astsubay Azim Başol ile halay çekmişti. Ancak bu fotoğraf askeri yetkililerce incelemeye alındı. İddialara göre Başol’un Baydemir ile birlikte halay çekmesinin görüntülerinin basında yer alması üzerine, Elazığ Merkez Jandarma Alay Komutanlığı olayla ilgili soruşturma başlattı. Elazığ’dan gelen askeri bir yetkilinin, Gezin Jandarma Komutanlığı’na giderek Başol’un ifadesine başvurduğu iddia edildi. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle