10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 2006 PERŞEMBE 10 DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr Lübnan Başbakanı, ülkesinin barış anlaşması imzalayan son Arap ülkesi olacağını söyledi Asker karmaşanın ortasına gidecek Beyrut: İsrail’le barış yok ? Sinyora, ‘‘Lübnan, İsrail ile barış anlaşması imzalayacak son ülke olacaktır. Arap önerilerini temel alan adil bir barış tesis edilene kadar bir anlaşma imzalamayız’’ dedi. İsrail Dışişleri Bakanı Livni, Lübnan’a gerekirse yeniden saldıracaklarını söyledi. Dış Haberler Servisi Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora, Lübnan’ın İsrail ile doğrudan temasının olmayacağını ve İsrail ile bir barış anlaşması imzalayacak son Arap ülkesi olacağını söyledi. Sinyora, İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in Lübnan ile doğrudan temas kurmak istediklerini söylemesinin ardından ‘‘Lübnan, İsrail ile barış anlaşması imzalayacak son ülke olacaktır. Arap önerilerini temel alan adil ve kapsamlı bir barış tesis edilene kadar bir anlaşma imzalamayız’’ dedi. İsrail ile doğrudan teması reddeden Sinyora’nın sözünü ettiği ve Beyrut’ta 2002’de yapılan Arap Birliği doruğunda yayımlanan barış planı, İsrail’in 1967 savaşında işgal ettiği bütün topraklardan çekilmesini, başkenti Kudüs olan bir FilisSinyora’nın ve Annan’ın çağrılarına karşın Olmert, Lübnan’a uygulanan kuşatmanın kaldırılmayacağını söyledi. (Fotoğraf: REUTERS) tin devletinin kurulmasını, Filistinli mülteciler sorununun çözülmesini, karşılığında da Arap ülkelerinin İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesini öngörüyor. ğımsız bir ülke haline gelmesi için yardımcı olacak. Bu iyimser seçenek. Diğer seçenek ise: Eğer bir değişiklik olmazsa yeniden saldırırız’’ dedi. Ortadoğu gezisi kapsamında İsrail’e giden Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, 18 Temmuz’da Lübnan’da kaçırılan İsrail askerlerinin koşulsuz serbest bırakılması ve Lübnan’a 7 haftadır uygulanan ablukanın kaldırılması çağrısı yaptı. Başbakan Ehud Olmert ile görüşen Annan, basın toplantısında ‘‘İsrailli askerlerin serbest bırakılmaları için elimden geleni yapacağım’’ dedi. Annan, İsrail’in, 5 bin barış gücü askeri bölgeye konuşlandıktan sonra Lübnan’daki tüm askerlerini geri çekmiş olmasını umduğunu da söyledi. Kofi Annan, İsrail’in Lübnan’a 7 haftadır uyguladığı ablukayı kaldırması gerektiğini ifade ederek bunun Lübnan’ın ekonomisinin iyileşmesi için gerekli olduğunu vurguladı. Lübnanlı yetkililerin, silah akışının durdurulması için önlemlerin alınacağı konusunda kendisine güvence verdiğini hatırlatan Annan, ‘‘Bu süre içinde, ablukanın kaldırılması gerektiğine inanıyorum’’ dedi. Lübnan’ın hassas dengeleri BAHADIR SELİM DİLEK ‘Ablukayı kaldırmayız’ Olmert ise, ablukanın ateşkes koşullarını belirleyen 1701 No’lu kararın tam olarak uygulanması durumunda kaldırılacağını söyledi. BM kararının bir bütün olduğunu vurgulayan Olmert, Hizbullah’ın kaçırdığı iki asker bırakılana kadar tam olarak uygulanmış sayılmayacağını belirtti. Ateşkesin Lübnan’la İsrail arasında nihai bir barış anlaşmasının önünü açacağını umduğunu kaydeden Olmert, ‘‘İsrail halkının Lübnan hükümetiyle bir alıp veremediği yok. İki ülke arasında anlaşmaya varılabilmesi amacıyla Lübnan ile İsrail hükümetleri arasında doğrudan temas kurulmasını sağlamak için koşulların değişmesini umuyorum’’ diye konuştu. İsrail Dışişleri Bakanı Livni ile de görüşen Annan, ateşkesin İsrail ile Lübnan arasında tam bir barış anlaşmasına dönüşmesini umduğunu söyledi. İsrail temaslarının ardından Ramallah’a geçen Annan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile düzenlediği basın toplantısında, İsrail’in Gazze Şeridi’ne uyguladığı ablukanın kaldırılmasını istedi. ‘Askerler serbest bırakılsın’ İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ise Lübnan’da durumun değişmemesi halinde bu ülkeye yeniden saldıracaklarını söyledi. Livni, Alman Die Zeit gazetesine yaptığı açıklamada, ‘‘İsrail, Lübnan’ın normal ve ba L ÜBNAN’A 15 BİN ASKER İsrail’in Lübnan’da kullandığı misket bombaları ateşkes sonrasında da öldürmeye ve yaralamaya devam ediyor. Blida köyünde patlayan misket bombasının yaraladığı 6 yaşındaki Abbas Yusuf Abbas ve 12 yaşındaki arkadaşı Ahmed Muhammed Nebatiye’de hastaneye kaldırıldı. (Fotoğraf: AFP) Almanya muharip güçten söz ediyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Lübnan’da konuşlanacak BM gücünde AB ülkeleri 7 bin asker ile başı çekiyor. Güce Türkiye’nin kaç asker göndereceği tartışılırken, yakın zamana kadar muharip güç göndermeyeceğini açıklayan Almanya, muharip güç göndermekten söz etmeye başladı. UNIFIL’e katkı verecek ülkeler ve gönderecekleri asker sayıları şöyle: ? Fransa: 2000 askerde karar kıldı. Şu anda UNIFIL’de 1000’e yakın askeri bulunuyor. ? İtalya: 20003000 arasında asker göndereceğini açıklayan İtalya, görev süresinin uzaması durumunda komutayı Fransa’dan devralmayı planlıyor. Dışişleri Bakanı, gücün ‘‘bir saldırıya karşılık verebilecek yetenekte olacağını’’ açıkladı. ? İspanya: 700 asker göndermeyi planlayan İspanya, lojistik ve istihkam desteği verecek. ? Bangladeş: Büyük çoğunluğu muharip 2000 asker veriyor. ? Malezya: Yaklaşık 1200 asker gönderecek olan Malezya’nın Mavi Hat’taki gücünün niteliği ‘‘mekanize tabur’’ olacak. ? Endonezya: UNIFIL’e 1000 asker gönderecek olan Endonezya istihkam konularında yardımda bulunacak. ? Nepal: Bir tabur asker konuşlandıracağını açıkladı. ? Danimarka: İki gemi ve personeliyle birlikte Lübnan’a gelecek. Lojistiğin yanı sıra sağlık hizmetleri de verebilir. ? Belçika: Muharip olmayan 400 asker gönderecek. ? Almanya: Lübnan’a denizde denetim ve silah kaçakçılığına karşı gemi göndereceği belirtilen Almanya, lojistik destek amacıyla helikopter de konuşlandıracak. Başbakan Angela Merkel ile birlikte düzenlediği basın toplantısında Başbakan Yardımcısı Franz Müntefering, gidecek gücün niteliğini muharip olarak açıkladı. Merkel daha önce muharip güç göndermeyeceklerini söylemişti. ? Yunanistan: Bölgeye yalnızca 200 kişilik bir ‘‘sıhhiye’’ bölüğü gönderecek. ? Avustralya: Küçük bir grup asker gönderecek. ? Brunei: 200 asker göndermek istediğini bildirdi. ? Finlandiya: Muharip olmayan 200 asker verebileceklerini açıkladı. VenezüellaSuriye dayanışması Dış Haberler Servisi Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, Suriye ile ülkesinin, ‘‘Ortadoğu’da Amerikan hükümetinin emperyalist saldırganlığına karşı’’ birlikte olduğunu söyledi. Suriye’yi ziyaret eden Chavez, önceki gece geç saatlerde Şam’a ulaşmasının ardından Venezüella devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, barış istedikleri için Şam’da olduklarını ifade etti. Chavez, ‘‘Bu iki ülke, ABD imparatorluğunun hegemonik arzularına ve emperyalist saldırganlığına karşı güçlü bir birlik içindedir’’ dedi. Esad teşekkür etti Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, havaalanında karşıladığı Chavez’e, Ortadoğu ülkelerine desteği nedeniyle teşekkür etti. Esad, Chavez’in işgal altında yaşayan halklara samimi yaklaşımını takdir ettiklerini de söyledi. Chavez, iki ülke yetkililerinin ‘‘Ortadoğu’da Washington’ın saldırganlığına karşı çıkan’’ bir belge imzalayacaklarını belirtiyor. Chavez, 6 hafta içinde Arjantin, Rusya, Belarus, İran, Vietnam, Katar, Mali, Benin, Çin, Malezya ve Suriye dahil yaklaşık bir düzine ülkeyi ziyaret etti. ANKARA TBMM’nin onay vermesi durumunda Türk askeri ilk kez dini ve etnik açıdan Lübnan gibi son derece karmaşık bir ülkede yurtdışı görev yapacak. Türk askeri şöyle bir tablonun içinde görevini yerine getirmeye çalışacak: Çok karmaşık olan dini ve etnik yapısının siya Eşit paylaşım si sistemine de yansıdığı 128 kişilik parlamenLübnan’da etnik açıdan toda milletvekillikleri Hıyaklaşık 4 milyonluk nü ristiyan ile Müslümanfusun yüzde 83’ünü Arap lar arasında eşit olarak lar oluşturuyor. Arap nü paylaştırılıyor. Dürziler fusun yüzde 63’ü Müslü ve Nusayriler de Müslümanlardan, yüzde 8’i Dür man olarak kabul edilizilerden meydana geliyor. yor. Ancak nüfus oranıGenel nüfus içinde hal na göre çoğunluk olmakın yüzde 59.5’i Müslü malarına karşın Hıristimanken, Dürziler dışın yanlar genel siyasi yapı daki Müslümanların yüz içinde çoğunluk olarak de 60’ını Şii, yüzde 40’ını değerlendiriliyor. Lübnan’da Cumhurbaşise Sünniler oluşturuyor. kanlığı göreviDini açıdan ni halen Marubakıldığında ni olan Emil Lübnan’da übnan Lahud, BaşbaMaruni Hıriskanlığı Sünni tiyanların oraordusunun Fuad Sinyora, nı yüzde 20 ciyüzde 40’ını Meclis Başvarında. MaruMaruniler, kanlığını Şii niler bazı koyüzde Nebih Berri, nularda diğer Genelkurmay Katoliklerden 30’unu Başkanlığı’nı ayrılıyor. LübSünniler, ise Dürzi Mişel nan’da Arap geri kalanını Slyman yürüKatolik olan Şiiler ve tüyor. Marunilerin Lübnan kayanı sıra yüzDürziler binesinde İdari de 5.5 oranınoluşturuyor. Reform İşleri da Grek OrtoBakanlığı’nda doks, yüzde Jean Hogas3.4 civarında Grek Katolik, yüzde 3.4 sapyan ve Turizm Bakanoranında da Ermeni Orto lığı’nda Joseph Sarkis isimli iki Ermeni bakan doks yaşıyor. Bu oranlama Grekle da yer alıyor. Hizbullah da Lübnan rin yüzde 59’unun Ortodoks, yüzde 41’inin Ka hükümetinde Enerji ve tolik olduğunu gösteri Doğal Kaynaklar Bakayor. Ülkede yüzde 5 ora nı Muhammed Freiş, Posnında Ermeni nüfusu yer ta ve Telekomünikasyon alıyor. Ermenilerin tama Bakanı Mervan Hamamı Ortodoks Hıristiyan deh ile temsil ediliyor. ken ülkede yüzde 1 ora Başbakan Yardımcılığı ve nında Müslüman Kürt Savunma Bakanlığı gönüfus yaşıyor. revini ise Ortodoks İlyas Murr yürütüyor. Özgün bir sistem Lübnan’da Emniyet Dürziler, ‘‘Allah’ın ye Genel Müdürü Sünni, di imama hulul ederek na Jandarma Komutanı ve suti kisveye büründüğü Askeri İstihbarat Başkane son olarak da El Hakim nı ile Merkez Bankası bi Emrillah’ın suretinde Başkanı Maruni, Başsavcı Sünni, Polis Müdürü de göründüğüne’’ inanıyor. Dürziliğin temelini Dürzi isimler arasından oluşturan Hamza İbnu atanıyor. Lübnan’da ordunun Ali adlı kişi de kendisinin Allah’ın nuru ve tevhi yüzde 40’ını Maruniler, dini taşıdığını ileri sürdü yüzde 30’unu Sünniler, ğü için, Sünniler ve Şiiler, geri kalanları da Şiiler ve Dürziliğin İslam sınırla Dürziler oluşturuyor. rının dışında bulunduğuna inanıyor. Yaklaşık yarım asırdan bu yana yürüyen bir gelenekle, dini ve etnik yapı özgün bir sistemle siyasi yapıya yansıtılmış durumda. Cumhurbaşkanlığı Marunilere verilirken, başbakanlık Sünnilere, başbakan yardımcılığı Ortodoks Hıristiyanlara bırakılıyor. L armaris ve Antalya’da patlayan bombalar Rusya televizyonlarının ilk haberi oluverdi. Türkiye’ye gitmenin tehlikesinden ve zaten Rus turistlerinin Antalya’ya ilgisinin azaldığından söz edildi. Rusya yurttaşlarının yurtdışı tatil tercihlerinde Türkiye hâlâ bir numaralı ülke. Ama Türkiye’nin, 2006 beklentilerinin gerisinde kalacağı belli oldu. Terör, bunun nedenlerinden yalnızca biri. Rusya medyasında Türkiye turizmi aleyhine yoğunlaşan yorumlar, önemli ölçüde bu piyasanın milyarlarca dolarlık bedeliyle ilişkili. Bunu yapanlar rakip ülkeler mi, Rusya’daki Türk düşmanı çevreler mi, ortalığı bulandırıp sonra ‘‘sorunun çözümüne yardımcı olmaya hazırlanan’’ mafyavari karanlık güçler mi?.. Peki, biz ne yapıyoruz? Yıllardır tartıştığımız ‘‘turizm stratejimiz’’in hangi aşamasındayız? Türkiye’ye giren turistleri ‘‘kelle sayısı’’ olarak abartıp geliri arka pla Turizme Dikkat! M na atan ve ülkemizi ‘‘ucuz ülke’’ olmaya mahkum eden anlayıştan ne zaman kurtulabileceğiz? ‘‘Yurtdışı ile tanışmada ilk basamak’’ sayılan Türkiye’den bıkan Ruslar, şimdi İspanya ile ‘‘sınıf atlıyor’’. Eskiden yalnız kış aylarında iddialı olan Mısır, akıllı bir strateji ile turizmi 12 aya yaydı. Ya Türkiye? ‘‘Demir perde’’ sonrasında, coğrafya da içinde olmak üzere bir dizi avantajı ile Rus turistlerin gönlünü fetheden Türkiye, ‘‘denizkumgüneş’’ dışında ne kadar alternatif üretebiliyor? Yat turlarından inanç turizmine, golf turlarından termal turizme kadar ne kadar seçenek sunabiliyor? ‘‘Rus turist otelden çıkmaz’’ yargısının arkasına gizlenmek kolay. Peki, ona kültürümüzü gösterebilmek için ne kadar çaba sarf ettik? Çanlar çalıyor! Aklımızı başımıza alırsak, Rusya ve öteki BDT ülkeleri, turizmde Almanya’nın yerini rahatlıkla alabilir. Ama bu kafayla tam gaz gider, üstüne üstlük bir de Türk şirketleri olarak ‘‘üç kapik için’’ birbirimizi yersek, sonumuz hüsran olur!.. nıtı, Aptallığın en büyük ka farklı pıp ya a arc fal aynı şeyi de r. ktı bir sonuç almayı umma Albert Einstein PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY [email protected] T ürkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin bugünkü istikrarlı düzeyine ulaşmasında, son 20 yıldaki ekonomikticari yakınlaşma, dolayısıyla işadamlarının kazanma güdüleri ve sağduyuları belirleyici rol oynadı. Bu süreçte Türkiye’de ve Rusya’da kurulan Türk işadamı örgütleri önemli deneyimler kazandı ve hissedilir katkılar yaptı. Zamanla kültürel ve bölgesel örgütlenmeler ortaya çıktı. Kadın ve aydın derneklerinden çeşitli üniversite Sivil Örgütler ve TürkRus İlişkileri mezunlarının ve spor takımı yandaşlarının kendi aralarında kurdukları oluşumlara kadar bir dizi inisiyatif filizlendi. Dinsel, siyasal ve ticari çıkarları sosyal örgütlenme modelleriyle birleştirme girişimlerinde bulunuldu. Çeşitli yayınlar çıkarıldı. Bütün bu denemelerin önemli bölümü ya yok oldu ya da ‘‘dostlar alışverişte görsün’’ formatıyla sembolikleşti. ??? Türklerin başını çektiği örgütlere Rusları katma girişimleri başarılı olamadı. Bunda Rus tarafının devlet dışı örgüt deneyiminin zayıf olması ve Türk partnerine bakışını genellikle kısa vadeli çıkarlarla sınırlaması kadar, Türklerin kurumsal birliktelik konusunda derinlikli yaklaşımlar üretememesi, Rusların çıkarlarını ve psikolojilerini hesaba katamaması da önemli rol oynadı. Sonuçta taşıdığı isim ile ‘‘RusTürk birlikteliğine aday’’ görünen kurumların faaliyetlerinin ezici çoğunluğu Rusya’ya değil, Türkiye’ye ve Türklere dönük olarak gerçekleşti. TürkRus ilişkilerinde bağımsız bir güç olarak ciddi sorumluluk taşıyan sivil örgütlenmeler, her iki devlet ile aralarındaki ilişkileri düzenleyecek konseptler geliştiremedi. Sonuçta bu örgütlenmelerin çoğu, devlet ve siyaset erbabının yanında görülmeyi, onların tatmin duygularına yönelik yeni tribünler oluşturmayı, bakanmilletvekilibüyükelçi önünde el pençe divan durmayı alışkanlık haline getirdi. Elbette çoğu kez ‘‘devlete adım attırmak’’ için yakın ilişki gerekliydi; ama bu ilişkide sivil örgütlenmelerin devleti aydınlatması, ona öneriler sunması, onu eleştirmesi boyutları zayıf kaldı; daha çok ‘‘toplantıya bakan ve milletvekili katmak’’ türü yüzeysel yaklaşımlar egemen oldu. Devlet ve siyaset erbabı ise, genellikle sivil örgütlenmelere ‘‘Siz ne dersiniz?’’ demek yerine ‘‘Ben diyorum ki’’ üsluplu ve ‘‘anında TürkRus ilişkileri uzmanı’’ pozlarıyla ucuz keyifleri tercih etti. Sivil örgütlenmelerin büyük kısmı, yönetimlerinde olan şirketin veya şirketlerin ticari çıkarlarını ve üslubunu aşamadığı, taban ile tavan arasındaki mesafeyi bir türlü kapatamadığı ve kurumsallaşma yerine sınırlı sayıda İlk Yalan... Bush, Amerikan bilim adamlarının yeni yalan makinesini kendi üzerinde denemek ister. Başkan’ı makineye bağlayan uzmanlar son açıklamaları yapar: Sorularımıza dürüst cevap verirseniz yeşil, yalan söylerseniz kırmızı ışık yanacak. Anladınız mı Sayın Başkan? Elbette anladım. Kırmızı ışık yanar!.. insanın iradesine dayandığı için sağlam ve kalıcı örgütsel yapılar oluşturamadı. Tarihi, siyasi, ticari, sektörel, kültürel konularda araştırma yapmaya, somut fikir ve öneriler üretecek tartışma platformları oluşturmaya gereken önem verilmedi. Rusya’daki reklam ve özellikle de PR faaliyetlerine stratejik bakılmadı; bu alanda devlet ve özel sektörün yıllık harcamaları yılda belki de 20 milyon doları aşmasına karşın koordinasyonlu davranılamadı. Türk ve Rus ilişkilerinin zayıf halkasında, yani sanat kültür ve bilim adamları ile gazeteciler arasında diyalog kurulmasında kararlı davranılamadı. ??? Sivil örgütlenmeler, devlet tarafından maddi olarak desteklenmedi. Bunda devletin sivil örgütlenmelerin önemini anlamaması ve ‘‘Zaten bunlar özel şirketler, paraları vardır’’ yaklaşımı etken oldu. Dar yönetim kalıplarını aşamayan bu kurumlar da genellikle maddi sorunlarının çözümünü az sayıda sponsorun sırtına yükledi. Sonuçta cesur yatırımlar yapmaktan çok, ‘‘durumu idare etme’’ eğilimi ağır bastı. Türkiye ve Rusya’da 2007 ve 2008, ‘‘Rusya yılı’’ ve ‘‘Türkiye yılı’’ ilan edildi. Bu girişimin, içi boş bir formalite olmasını engellemenin en iyi yolu, hem sivil örgütlenmelerin sorunlarını tartışmaya açarak onların sağlıklı bir yapı kazanmasına yardımcı olmak, hem de Moskova’da Türk Kültür Evi gibi ortak çıkarlara yönelik kalıcı kurumlar oluşturmaktır. CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle