13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2006 PAZARTESİ 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Efes, Aspendos ve Side Antik Tiyatroları, tarihle tiyatronun, tarihle sahnenin buluştuğu yerler SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK Ahşap skene’ den taş skene’ye ‘Antigone’nin Efes, Aspendos ve Side antik tiyatrolarında sahnelenerek üç oyunda toplam yirmi bin seyirciyle buluştuğu yaz turnesinin ardından, sıcak kavramına ilişkin imgelemimin zenginleştiğini, kapalı yarım dairesi içinde kavurucu bir girdap yaratan Aspendos’un ve onunla birlikte taş imgesinin zihnimde sıcakla bütünleştiğini söyleyebilirim. Efes ve Aspendos: İki farklı dünya ENKA’da Sinema Kültür ve sanat dünyasının en halka yakın, en popüler etkinliği Sinema alanı olduğu halde, ne anlaşılmaz ve hatta entel nitelikte sayabileceğimiz varlıklarının başında da; kültürel anlamda yorumlamak zorunda kaldığımız konu da gerçekçi bir bakış ile: Sinema’dır!? Sinema’da neler bulunmaz ki? Olay vardır.. Konu vardır. Görüntü vardır. Ses vardır. Hareket vardır.. Düşünce vardır.. Müzik vardır.. Sinema için bilimsel diyebileceğimiz birçok özel tanımı, hayret etmeyin (?) ENKA’nın ‘‘Kültür ve Sanat Yaz Programı’’ olarak yayımladığı program broşüründe yer alan ve film olarak gösterilen ‘‘The Da Vinci Code’’ (Da Vinci Şifresi) adlı polisiye/gerilim/dram niteliğinde, 149 dakikalık süre içinde izlediğimiz, yönetmen Rod Woward’ın yönettiği ve Tom Hanks, Jean Reno, Audrey Tautou, Alfred Molina, Ian McKellen, Paul Bettany adlı sanatçıların oynadıkları filmden izlemiş olduk. Filmin konusu: ‘‘Ünlü simgebilim profesörü Robert Langdon (Tom Hanks) bir gece, oteline gelen bir telefonla polis tarafından Louvre Müzesi’ne çağrılır. Müze müdürü öldürülmüş ve ardından gizemli bir simge dizini ve ipuçları bırakmıştır. Kendisi de tehlikede olan Langdon, polis kriptoloji uzmanı Sophie Neveu’nün (Audrey Tautou) yardımıyla, Leonardo Da Vinci’nin çalışmalarında bir dizi akıl almaz sırrı çözer. Tüm bu sırlar onları, hayatlarını 2000 yıldır gizli kalan eski bir gizemi korumaya adamış gizli bir topluluğa götürür.’’ Sinema sanatının sadece başkentimizde ve tanınmış yöre ve ilçelerimizde yer alabildiğini sanmayalım?! Bu durumun en güzel ve yararlı örneklerinden biri de Cumhuriyet gazetemizin Türkiye’nin en çok okunan haftalık turizm dergisi ‘‘Dört Mevsim Gezi’’nin 23 Ağustos 2006 tarihli 44. sayısında şu satırlar ilginçtir: ‘‘Kültür turizminin başkenti ÜRGÜP... Dünya turizminin neresindeyiz? Olympos: O kadar sessiz ki.. Üzümlü: Bir salkım turizm.. Anıt ada: Marmara.. Turizmin başkenti Antalya’dan... Dört mevsim turizm..’’ Ürgüp saymakla bitmeyen etkinliklere de her yıl ev sahipliği yapıyor. Bugünlerde yine hızlı bir şekilde bu yıl altıncısı düzenlenen Kapadokya Karikatür Yarışması’nın ödül törenine hazırlanıyor. Bunun yanı sıra önümüzdeki yıldan itibaren Avrupa Dağ Bisikleti Yarışması’na ev sahipliği yapacak Ürgüp. Nevşehir’de Sinema kültürünün de yerleşmesinde etken olan Ürgüp’te Sinema Günleri tam yedi yıldan beri sürüyor.. Sezonun yerli ve yabancı tüm vizyon filmleri Türkiye’deki tüm sinemalarla birlikte Ürgüp’te izleyicileriyle buluşuyor. Türk sinemasının ve televizyon dizilerinin önemli çekim merkezliğine de ev sahipliği yapıyor... Ürgüp’ün tüm güzelliklerini içeren Temenni Tepesi’nin bir zamanlar kale olduğu söylenir. Buradan haberleşmek için güvercin’ler uçurulduğu anlatılır. Ayrıca ‘‘Kaleden kaleye şahin uçurdum’’ adlı ve halk arasında söylenen türkünün Ürgüp’ten kaynaklandığı bilinir. Aspendos’ta bu çağrışımı asıl pekiştiren, sanırım arkada yükselen ve taşı dantel gibi işlemenin bir örneğini sunsa da, heybetiyle yine de ezici bir etki yaratan skene duvarı. Efes’teki antik tiyatroda sahnenin arkasındaki sütun dizisiyle bütünleşip, kendisini çevreleyen doğa içinde eriyen bakış açısı, arkadaki görkemli ‘skene’ duvarlarıyla Aspendos’ta tamamen, Side’de ise kısmen kesintiye uğruyor. ‘Sahne’nin Batı dillerindeki karşılığı olan scene sözcüğünün kökeninde Yunanca skene terimi bulunuyor. Aslında skene ilk başlarda, önündeki daire biçimli oyun alanına dahil edilmemiş, aktörlerin masklarının, çeşitli araç gereçlerinin içine konduğu, içeride hazırlık yapabildikleri ahşap bir yapı, bir tür kulis. Antik Yunan tiyatrosundaki ahşap skene’nin boyutları ahşap oldukları için bu yapılardan geriye bir iz kalmamış tam olarak bilinemiyor, ama kesin olan iki şey var: a) Sahnenin de yükseltilmesine neden ola fes, Aspendos ve Side’deki antik tiyatrolar, tarihi iliklerinize dek hissetmenizi, tarihin içinde dolaşıyormuş duygusunu yaşamanızı sağlayan kesişme noktaları aslında. Bu anlamda antik tiyatroları yeniden asal işlevine, yani tiyatro sanatına açan girişimler, etkinlikler, festivaller, sanatçıları ve seyircileri tarihle tiyatronun buluştuğu bir kavşakta bir araya getirerek, kültür hayatımıza da önemli bir katkı sağlıyorlar. bilecek kadar yüksek yapılar söz konusu değil; b) Skene ile seyirci bölümü arasında kalan boşluklardan oyuncular sahneye girip çıkabiliyor ve sahne uzamının dışarıya açıklığı nedeniyle uzun süre seyircinin görüş alanı içinde kalan bu giriş çıkışlar dramatik gerilimi yükseltici etkenler olarak kullanılıyor. Antik Roma’da ise sahnenin dışarıya, içinde yer aldığı coğrafyaya açılımı kapatılıyor, skene duvarı ahşaptan taşa dönüşüyor ve dolayısıyla Aspendos’un görkemli skene’si gibi kalıcılaşıyorve bu devasa duvarın önünde oyuncuların, deyim yerindeyse cüceleşmesini engellemek için sahne yükseltiliyor. Değişen tiyatro anlayışı E şayan yurttaşların, dolayısıyla kent yaşamının eleştirisini hoşgörmeyen bir anlatım biçimi ağırlık kazanıyor. Günümüzde de Aspendos ve Side’deki antik tiyatroların içine modern sahne yükseltileri kurulmuş durumda. Efes’te ise böyle bir şey yok. Aspendos’un skene duvarı en azından dikey olarak tüm heybetiyle ayakta durduğu için bu yükselti bir anlamda kabul edilebilir. Ama çok güzel bir yapı olan Side Antik Tiyatrosu’nda arkadaki duvarın yarı yıkılmışlığı, antik yerleşimden modern kente kadar uzanan panoramayı da gözler önüne sererek sahneyi bir anlamda rahatlattığı için, tüm sahne alanını kaplayan modern podestten vazgeçilebilir belki de. Aslında Aspendos’ta bile gösterilerin antik çağda oldukları gibi gündüz değil de çağımızın aydınlatma olanaklarından yararlanılarak gece yapıldıkları düşünülürse, ışığın arkadaki skene duvarını görelileştirebilecek etkisinden yararlanılarak sahne yükseltisinin biraz daha aşağı çekilmesi, seyirciyle farklı bir ilişki aranması düşünülebilir. Tarih ve tiyatro Ama tiyatro yapısından kaynaklanan bu değişimde, tiyatro yapıtının kendisindeki bir değişim de mutlaka rol oynuyor: Antik Yunan tiyatrosunun dramatik aksiyonu ve diya loğu öne çıkaran, sahne ile seyirci arasında bağlantı olarak koroyu kullanan oyunlarında, aktörkoroseyirci yerleşiminin eşdüzeyliliği dramatik açıdan da bir anlam ifade ediyor. Antik Roma’da ise en azından Yunan etkisi öne çıkıncaya kadardiyaloğu değil monoloğu, aksiyonun manzum biçiminde, sık sık şarkıyla ve tek tek aktörler tarafından anlatılışını yeğleyen, koroya yer vermeyen ve dramatik gerilimi önemsemeyen siyasal bakımdan da ya Efes, Aspendos ve Side’deki antik tiyatrolar, tarihi iliklerinize dek hissetmenizi, tarihin içinde dolaşıyormuş duygusunu yaşamanızı sağlayan kesişme noktaları aslında. Tarihle tiyatronun, tarihle sahnenin buluştuğu yerler. Bu anlamda antik tiyatroları yeniden asal işlevine, yani tiyatro sanatına açan girişimler, etkinlikler, festivaller, sanatçıları ve seyircileri tarihle tiyatronun buluştuğu bir kavşakta bir araya getirerek, kültür hayatımıza da önemli bir katkı sağlıyorlar. aemelmesci?yahoo.fr PLATO FİLM OKULU 2 EKİM’DE AÇILACAK Sergi, 114 Eylül tarihleri arasında Galeri Artist Çukurcuma’da görülebilir Nitelikli sinemacıların yetişmesi amaçlanıyor Kültür Servisi Sinema ve televizyon dünyasına nitelikli insanlar kazandırmayı amaçlayan ‘Plato Film Okulu’ 2 Ekim’de açılacak. 15 Temmuz 2007 tarihine kadar sürecek ‘10 Aylık Temel Sinema Eğitimi’nde Ayla Algan ile Oyunculuk Atölyesi, Sinan Çetin ile Yönetmenlik Atölyesi, Mustafa Ziya Ülkenciler ile Sanat Yönetmenliği Atölyesi, Işıl Özgentürk ile Senaryo Atölyesi, Özkan Yılmaz ile Kamera Teknikleri Atölyesi ve Burak Yedek ile Çocuklar İçin Sinema Atölyesi, sinemanın her yönünün öğretilmesi hedefleniyor. ‘Plato Film Okulu’nda, Türkiye’nin televizyon ve sinemacıları, hem teorik hem de pratik açıdan zengin bir ders programı sunuyor. Sektörün yapımdan yönetime, kameradan kurguya, oyunculuktan müzisyenliğe kadar tüm tanınmış isimlerinin eğitimci olarak ders vereceği 10 ay boyunca, öğrenciler ‘Plato Film’in sinema, dizi ve Resimlerde çocuk kalmak Güngör mevcut resim Kültür Servisi Galeri keşfinde, yorumlara yer Artist Çukurcuma, 1 14 bırakarak, bir donuk Eylül tarihleri arasında sahneler dünyası yaratıyor. Hale Güngör’ün ‘Gölgesiz Resimlerinde çocukları Kız Masalları’ adlı kişisel kendi dünyalarında hareket resim sergisine yer verecek. halinde, ‘tek başınalıkta’ Sergide, sanatçının son portreliyor. Çocuğun dönem çalışmaları yer üstünde açık bir odaklanma alacak. Sergi için kaleme ve çevresindeki kahverengi aldığı yazısında Karina yıkamalar çocuğu, Pioner de şöyle hareketini ve değerlendiriyor Güngör’ün belki de çok yakınında olan yapıtlarını ve yaklaşımını: bulanık, tanımlanmamış ‘‘Belki hepimiz geleceği daha da çocukluğumuzdan sonra vurguluyor. Sonsuz bir hayatta kaldığımız için kimlik arayışı başlamıştır. şanslıyız. Dikişlere doğru Hale bir keresinde bana giden bütün düşüşler, ‘Ben her zaman bir sonsuz kardeş kavgaları, zamanlar olduğum çocuk bisiklet arkalarında boyun olacağım’ demişti. Öyle ki kırıcı öğlen uykuları, bizler bütün anıları, hastaneye gece ziyaretleri, çocukluğun belirleyici korkunç arı sokmaları ve anlarını hayali bir valizde burun akmaları? Bütün bunlar sadece dosdoğru Hale Güngör’ün ‘Gölgesiz Kız Masalları’ ad taşıyoruz. Hale Güngör sadece kişisel hikâyelerini ayağa kalkıp sıradaki lı sergisinden bir yapıt. resmetmiyor, aynı zamanda macera veya kendi için bir bizim, her zaman bir zamanlar hayat arayışına devam etmek bir oyuncağın ya da yemeğin olduğu çocuk gibi kalanlar için. güzel, banal anısı, ister bir hayat olarak güçlü bir ilişki İster istemez hayatlarımızın bu boyu başa çıkılması gereken kurabileceğimiz hikâyeleri dönemi üzerimizde izler tramvalar sonradan ne hale resmediyor.’’ bırakıyor. Aldığımız yaralar, ister geleceğimizi belirliyor. Hale Besteci Ferit Hilmi Atrek öldü ? ANKARA (AA) Besteci Ferit Hilmi Atrek, dün gece tedavi gördüğü Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Atrek’in (103) cenazesi, yarın Emek Camii’nde öğlen namazında kılınacak cenaze namazının ardından Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Üsküp’te 1903 yılında doğan Atrek, İstanbul Konservatuvarı’nda Cemal Reşit Rey’in piyano ve besteleme derslerini izledi. 1929’da Ankara Musiki Muallim Mektebi’ni bitiren Atrek, 1945’ten sonra Paris’e gitti. Ecole Normale de Musique’te besteleme sınıflarına devam eden Atrek, dönüşünde Ankara Atatürk Lisesi’nde müzik öğretmenliği ve Milli Eğitim Bakanlığı’nda başmüfettişlik görevlerinde bulundu. Ortaokul ve liseler için ders kitapları da hazırlayan Atrek’in, 200’ü aşkın okul şarkısı, 100 kadar Türk halk türküsü armonilemesi ve piyano sonatları bulunuyor. ya reklam çekimlerini ziyaret etme ve bu projelerde çalışma şansı bulacaklar. Ayrıca okulun kurucusu olan yönetmen Sinan Çetin’le birlikte setlere gidebilecekler. Eğitim sonunda ise öğrencilere, Milli Eğitim Bakanlığı onaylı ve Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi sertifikalı ‘Başarı Belgesi’ verilecek. Başvurular 5 Eylül’de sona erecek ? Kültür Servisi 29 Ekim’de başlayacak ‘11’inci Boston Türk Kültür ve Sanat Festivali’ kapsamında 24 30 Kasım günlerinde yapılacak ‘Belgesel ve Kısa Film Yarışması’na başvurular 5 Eylül’de sona erecek. Harvard Film Arşivi’nde ve Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nde gerçekleşecek olan yarışma, Kuzey Amerika’da yapılan ilk Türk belgesel ve kısa film yarışması olma niteliğini taşıyor. Türkiye’deki ve yurtdışındaki tüm yönetmen ve yapımcılara açık olan yarışma, Türk sinemasını ABD’nin eğitim ve kültür merkezi Boston’da sinemaseverlerle buluşturmayı amaçlıyor. Bu bölümde, yarışma ve yarışma dışı gösterimler yapılırken, festival çerçevesinde ‘Türkiye’nin Renkleri’ teması altında Boston’da çeşitli mekânlarda sergiler, konserler ve film gösterilerinin ağırlıkta olduğu etkinlikler de düzenlenecek. (www.bostonturkishfestival.org) H A F TA N I N S A N AT Ç İ Z E L G E S İ ? Rodin heykel 3 Eylül’e dek Sakıp Sabancı Müzesi’nde. (0 212 277 22 00) ? Fahrelnissa Zeid ile Nejad Devrim ‘Gökkuşağında İki Kuşak’ 1 Ekim’e dek İstanbul Modern’de. (0 212 334 73 00) ? Sabri Berkel Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi’nde. (0 212 252 47 00) ? ‘EL/LE’ Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi 2005 2006 yıl mezunları 1 Ekim’e dek Pera Müzesi’nde. (0 212 334 99 00) ? ‘Aradığınız Kişiye Şu An Ulaşılamıyor’ 17 Eylül’e dek Osmanlı Bankası Müzesi’nde. (0 212 233 22 38) ? ‘Çağdaş Ustalardan Yaz Karması’ TEM Sanat Galerisi’nde. (0 212 247 08 99) ? A.R. Penk, Bervoetz, Burhan Doğançay, Genco Gülan, Dooupil, Devrim Erbil, Emiel Hoorne, Ender Güzey, Filiz Azak, Jan Fabre, Ergin İnan, Komet, Panamarenko, Mehmet İleri, Onay Akbaş 30 Ağustos’a dek Galeri Artist’te. (0 212 227 38 52) ? Nuri İyem, Nasip İyem, Naile Akıncı, Neş’e Erdok, Nedret Sekban, Ahmet Umur Deniz, Temur Köran, Mustafa Horasan, İrfan Okan, Hakan Gürsoytrak, Antonio Cosentino, Mustafa Pancar, Serdar Tekebaşoğlu, Nesrin Sağlam, Turgut Mutlugöz, Emin Turan 27 Eylül’e dek Evin Sanat Galerisi’nde. (0 212 265 81 58) ? Gani Çulha, Mutlu Binark, İhsan Kocabıyık, Volkan Furuncu, Ahmet Umur Deniz, Tarık Durgun, Feyyaz Yaman, Orhan Deliorman, Nalan Yırtmaç, Mehmet Günsür, Behiç Ak 2 Eylül’e dek ‘0 Noktası’ Karşı Sanat Çalışmaları’nda. (0 212 245 15 08) ? Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda bugün saat 11.00’de IV . Leyla Gencer Şan Yarışması’nın yarı finali izlenebilir. (0 216 556 98 00) ? Aya İrini Müzesi’nde çarşamba günü saat 20.00’de IV . Leyla Gencer Şan Yarışması’nın finali izlenebilir. (0 216 556 98 00) ? Miniatürk Konser Alanı’nda bugün saat 21.00’de Feridun DüzağaçBülent OrtaçgilPinhani, yarın saat 21.00’de Keremcem Sibel Alaş, perşembe günü saat 21.00’de Neşet ErtaşVolkan Konak, cuma günü saat 21.00’de Hüsnü Şenlendirici Rafet El Roman, cumartesi günü saat 21.00’de MFÖ İstanbullu müzikseverlerle buluşacak. (0 216 556 98 00) ? Rumeli Hisarı’nda bugün saat 21.00’de Seda SayanNihat Doğan, yarın saat 21.00’de Sabahat AkkirazOrient Expressions, çarşamba günü saat 21.00’de Özcan Deniz, perşembe günü saat 21.00’de Deniz Seki konser verecek. (0 216 556 98 00) ? Hezarfen Havaalanı’nda cuma, cumartesi ve pazar günü ‘Rock’n Coke 2006’ yer alacak. (0 216 556 98 00) ? Sakıp Sabancı Müzesi’nde ‘Kahvaltıda Caz’ etkinliği kapsamında pazar günü saat 10.45’te Aşkın Arsunan cazseverlerle buluşacak. (0 216 556 98 00) ? Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda pazar günü saat 21.00’de Ajda Pekkan müzikseverlerle buluşacak. (0 216 556 98 00) Fotoğraf Bienali’ne başvurular ? Kültür Servisi İFSAK tarafından düzenlenen ‘1. Uluslararası İstanbul Fotoğraf Bienali’ 15 Eylül 31 Ekim tarihleri arasında yapılacak. ‘Kent: Kaos ve Büyü’ başlıklı bienalde, sanatçı, düşünür ve araştırmacıların akademik ve entelektüel çalışmalarının paylaşılıp tartışılacağı ve aynı zamanda fotoğrafın gerek içeriği ile ilgili kavramsal konuların, gerekse gelişen teknoloji ile birlikte çeşitlenen kullanım biçimlerinin tartışılacağı bir forum da yapılacak. Farklı disiplinlerden çalışmaların bir araya geleceği foruma ve bienale katılım için son başvuru tarihi 10 Eylül 2006. (www.ifsak.org.tr/bienal/forum, e posta: bienal?ifsak.org.tr, Tel 0 212 245 34 60, Fax: 0212 252 44 61) CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle