11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 2006 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB B B A A A A B 34 36 36 36 40 40 40 38 29 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB Y Y Y B B B B A 30 29 28 28 35 34 32 30 38 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B A A A B B B Y 38 34 39 41 37 39 31 27 29 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Akdeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyi sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 18 20 22 22 22 17 20 20 20 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB B PB Y Y Y B Y 22 27 33 23 25 33 31 37 22 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB A B A A B B B A 24 37 36 37 34 33 35 38 38 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada bir semti meçhule doğru pupa yelken gidiyorlar mı? Galiba ikinci olasılık değer kazanıyor ve sanki bindik bir alâmete gidiyoruz kıyamete deyişini kanıtlamaya çalışıyor bizimkiler. Öyle bir başbakanımız var ki; benim valim, benim bakanım diye söze başlıyor, ben ben diye sürdürüyor. Bencillik kokan ‘‘ben’’den, ‘‘benim’’lerden vazgeçemediği için Bakanlar Kurulu kararı çıkarmadan, TBMM’den asker gönderme izni almadan Lübnan Başbakanı Sinyora’ya, BM yetkililerine Lübnan’a asker göndereceğimizi ‘‘müjdeleyebiliyor!’’ Ortadoğu’nun patronları; İsrail+Amerika ise RTE’nin kalın etli dudaklarına, hafız sedalı sesine, geniş burun deliklerine... Abdullah Gül’ün kalın bıyıklarına, kıvrılmış alnına düşen kâkülüne baygın mı ki; ‘‘Gel, Lübnan’a gel... Sen de Ortadoğu ateşine at kendini’’ diye yalvar yakar oldular, oluyorlar. Bizimkiler de arkalarından koşturuyorlar. ??? Hükümetin Lübnan’a asker göndermekteki amacı ve bu amacı yutturmaya çalışan gerekçesi ise harika: İtalya, İspanya, Pakistan gibi ülkeler asker göndermeyi ‘‘deklare etmişler’’; biz buralarda ‘‘yüzyıllarca hüküm sürmüş devletin mirasçısı olarak bu işin dışında kalırsak’’... Şu olurmuş: ‘‘Ciddi prestij sorunu yaşayabilirmişiz!’’ Bu sözler, bu savunu, Mehmetçiği Ortadoğu’da kaynayan kazana atmaya hazırlanan bu gerekçe, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e ait. Askerimizi geleceği meçhul bir konuma atan bu gerekçeye ağlamak ne fayda. Gülünüz! Dışişleri Bakanı Gül, dostlar görsün, dostlarını görsün diye ya Lübnan’da ya da İsrail’de veya Suriye’de. Durup durup henüz asker göndermeye karar vermediğimizi açıklıyor. Oysa bu tedbirli açıklama hükümetin basiretli politikasından kaynaklanmıyor. Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı ile yaptıkları toplantıda askerler BM kararı nedir, ne değildir, Türk birliğinin ateş ortasındaki bölgede hangi görevi üstleneceği bilinmeden alelacele karar alınmasına karşı çıkmasalardı kuşkunuz olmasın RTE, toplantıdan sonra ‘‘benim ordum’’ Lübnan’a gidecek diye açıklama yapacaktı. Gül, askerin çatışmalardan uzak kalacağını ilan ededursun; gazetelerin yazdığına göre Türk birliği için olası görev yeri olarak belirlediğimiz Bekaa Vadisi’ne İsrail komandoları ateşkesten hemen sonra saldırdı, iki ölü. Düttürü Leyla dış politikamıza somut bir örnek! ??? Deniz Baykal, asker göndermeyin diye ısrarlı. Laf olsun, muhalefet olsun diye konuşmuyor herhalde. 1701 sayılı sözüm ona ateşkes emreden BM kararının ‘‘açık biçimde silahlı çatışma yapılmasını öngördüğünü’’ söylüyor. Lübnan’da konuşlandırılacak BM Barış Gücü’ne ‘‘başlangıçta açık destek veren İngiltere, Almanya ve Fransa gibi büyük ülkelerin olayın dışına çıktığına’’ dikkat çekiyor. Bu gerçekler Gül’ümüzün umurunda mı; o, prestij sağlamak, prestij yitirmemek peşinde. RTE’ye gelince: O başka bir âlem. Başkan Bush’una ters düşmemek için güdümlü bağımsız Türk dış politikası uğruna ne gerekiyorsa yapma kararında. Haklı da sayılır. 3 Ekim’de Washington’a davet edildi. Bush’a, hem ABD izinde Ortadoğu’daki başarılı politikasını anlatmaya fırsat bulacak... Hem Mayıs 2007’den önce Washington’a son ziyaretinde Beyaz Saray’dan cumhurbaşkanlığı için icazet almak da var işin ucunda. Ha bir de PKK sorunu var; görüşmede koordinatör aracılığıyla terör örgütü ile ne zaman masaya oturacağımızın ilk işaretleri alınabilir. Her şey, muhtar bile olamayacağı söylenen RTE’nin cumhurbaşkanı olabilmesi için... Vay benim köse sakalım! Muhalefet, AKP’nin acele kararlarla ülkeyi batağa sürüklememesini istiyor: GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Asker göndermeyin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’nin Lübnan’da oluşturulacak barış gücüne asker gönderip göndermeyeceğine ilişkin tartışmalar sürerken muhalefet partileri asker göndermeye karşı çıkıyor. Muhalefet partilerinin asker gönderme konusundaki tutumları şöyle: CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: Lübnan’a asker göndermeye kesinlikle karşıyız. Bu, çatışmalara dahil olmak anlamına gelir. Bu, Türkiye’nin ateş çemberine bir anda karışması anlamına gelir. Bu noktaya olağanüstü dikkat etmek gerekmektedir. Bu çatışmalar bizi olağanüstü girdaplara sürükleyebilir. Asker gönderme konusu kamuoyunda tartışılmadan karar verilmemeli, gelişmelere göre verilmelidir. DYP Genel Başkan Yardımcısı Saffet Arıkan Bedük: Türkiye’nin Lübnan, İsrail ve Filistin ile yapmış olduğu görüşmeler içerik itibarıyla kamuoyuna açıklanmamıştır, ayrıca muhalefete de bilgi verilmemiştir. Ortadoğu’da yaşanan sıcak olaylar Türkiye’yi doğrudan doğruya ilgilendirmektedir. Bu olaylar karşısında Türkiye hem kendi milli çıkarını düşünecek hem de bu bölgede vuku bulan olayların durdurulması istikametinde üzerine düşen görevi yapacaktır. Görülen o ki taraflar, barış gücüne Türkiye’nin de katılmasını istemektedir. Ancak Türkiye barış gücüne katılma kararı almadan önce BM’nin barış gücüne verdiği sorumluluk veya görevin ne olduğunu iyi bilmek, bir çatışma ortamına girmekten ziyade barış ortamını devam ettirmeye yönelik bir gayretin içinde olunması gerekir. Türkiye, diğer ülkeler gibi değildir. Çok yakınında ve tarihsel bağlantısı, kültürel ilişkisi olması itibarıyla atacağı her adımı dikkatli ve hesaplı atmak zorundadır. ‘‘Cumburlop’’ diye asker gönderilmesi yanlış olur. Barış gücüne hangi görev veriliyor, üstlenilen misyon nedir, onu iyi bilmek lazım. Hizbullah ile çatışma noktasına gidilecekse böyle bir şeye girmemek lazım. MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır: Lübnan ve Irak’ta yaşanan vahşetten AKP iktidarı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sorumludur. Lübnan’a asker gönderme kararı, orada yaşanan vahşete Türkiye’yi ortak etme anlamına gelecektir. AKP iktidarının dostları ve stratejik ortakları ABD ve İsrail, Büyük Ortadoğu Projesi’ni gerçekleştirmek için bölgemizi yangın yerine çevirdiler. Lübnan, Irak ve Filistin yok edilmeye çalışılıyor, binlerce masum insan savaşla hiçbir ilgileri olmamasına karşın katlediliyor, yerlerinden yurtlarından ediliyor. ANAVATAN Genel Sekreteri Muharrem Doğan: Bu koşullar altında asker göndermek Türkiye’nin yararına değil. Sadece tartışılıyor, TBMM Genel Kurulu’na nasıl bir tezkere geleceği belirsiz. Ben kişisel olarak hayır oyu kullanacağım. MGK toplandı ‘Diplomatik çabalar hızlansın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Lübnan’da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) kararının tümüyle uygulanmasının önemine işaret etti. Bölgede kalıcı barış ve istikrarın tesisi için diplomatik çabaların hızlandırılması gerektiğine dikkat çeken MGK, Karadeniz’in güvenliğine de vurgu yaptı. MGK’nin ağustos ayı toplantısı, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığında Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirildi. 4 saat 15 dakika süren toplantıya 30 Ağustos 2006 itibarıyla emekliye ayrılacak olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ile Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Fevzi Türkeri son kez katıldı. Toplantının büyük bölümünde Lübnan’a asker gönderilmesi konusu görüşüldü. Dışişleri ve Genelkurmay’da hazırlanan raporların değerlendirildiği öğrenildi. MGK’de Lübnan’a gidecek BM Gücü’nün nitelik ve görev yapısını belirleyen ‘‘Harekât Belgesi’’ ile ‘‘Angajman Kuralları’’ da ayrıntılı olarak ele alındı. MGK öncesinde zincirli eylem Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının yapıldığı Çankaya Köşkü’nün önü dün bir eyleme sahne oldu. Lübnan’ın işgalini protesto etmek için Çankaya Caddesi ile Ziyaürrahman Caddesi’nin köşesine gelen ‘‘Halkevleri Öğrenci Kolektifi’’ üyeleri, üzerlerine ‘‘İşgale izin vermeyeceğiz’’ yazılı önlükler giyerek kendilerini Çankaya Köşkü’nün demir parmaklıklarına zincirlemek istedi. Grubun içinden bir kişinin kendini zincirlediği sırada olay yerine gelen polis ekipleri, zinciri keserek 5 kişiyi gözaltına aldı. Kavaklıdere Polis Karakolu’na götürülen kişiler hakkında ‘‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet’’suçundan işlem yapılacağı öğrenildi. (AA) ri Lübnan’la ilgiliydi... Tabii büyük olan! Her gazete kendi yapısına göre olayı ele almış: ‘‘Türkiye, Lübnan’a seyirci kalamaz...’’ ‘‘Bizi bekliyorlar...’’ ‘‘Gelmemiz için sabırsızlanıyorlar!’’ Kerkük’le ilgili haberler ise vurguladığımız gibi, küçücük gösterilmişti. Uluslararası Kriz Grubu’nun (ICG) Ortadoğu direktörü Joost Hiltermann, Kerkük’te yakında iç savaşın patlayabileceği uyarısında bulunuyor, şöyle devam ediyordu: ‘‘Yakında yapılacak referandumda şehrin Kürtlerin eline geçmesi, Irak’taki diğer toplumlar ve bölge ülkeleri tarafından meşru kabul edilmeyecektir. Orada Kürtleri ikna edebilecek tek güç, ABD’dir. ABD’nin şu aşamada sürdürdüğü Kerkük’e karışmama politikasını devam ettirmesi halinde, iç savaş kaçınılmaz olacaktır.’’ ??? İki haberin aynı güne rastlaması, gelişmeleri Türkiye’den izleyenlerin ve yönlendirmeye girişenlerin gözünün içine sokmak için olsa gerek! Türkiye Kerkük’e girsin, herkese haddini bildirip dönsün, gibi bir düşüncemiz yok. 1 Mart tezkeresi sürecinde de, ABD’nin Türkiye’ye asker konuşlandırmasının, bunun karşılığında Türkiye’nin Irak’taki gelişmeleri kontrol etme hakkını elde etmesinin akılcı olmadığını vurgulamıştık. Bildiğimiz tek şey var: ABD’nin işgalle girdiği yere, huzur girmez! Kaldı ki, ABD ne olursa olsun Irak’ta söz sahibi yapmayacağını Türkiye’ye baştan söylemişti. Şu anda Irak’ta, özellikle kuzeyinde meydana gelen gelişmelerin, ABD’nin kontrolü dışında olduğunu düşünmek aptallık olur. ABD, Türkiye’yi Irak üzerinden akla gelecek her türlü yöntemle rahatsız edip istediği noktaya getirme hedefini de güdüyor olabilir. Bunlar ayrı yazı konuları. Ancak, Kerkük’te Kürtlerin şehrin nüfusuyla oynamasına hiç ses çıkarmayan Türkiye’nin Lübnan’da rol için çırpınması akla mantığa sığmaz, sığsa sığsa AKP anlayışına sığar! ??? Lübnan’a barış gücü gönderilmesi tartışmasının başladığı günden beri, yeri geldikçe şu vurguyu yapıyoruz: Bu gücün ne yapacağı, kimlerden oluşacağı, kimlerin tanıyacağı, ne kadar kalacağı, silah kullanma gücününhakkının ne olacağı konuları belirsizliğini koruyor! Son birkaç gün içindeki gelişmeler yukarıda altını çizdiğimiz soruların ne kadar oynak yanıtlara sahip olduğunu gösteriyor. Örneğin AKP, ‘‘İslam ülkelerinin askerleri de barış gücünde olsun’’ bezine affedersiniz tezine sarılarak barış gücünde yer kapmaya çalışmıştı. Biz de sormuştuk: Sözünü ettiğiniz ülkelerden niye tıs yok? Daha bu güce İslam ülkelerinden katılımın olup olmayacağı netleşmeden, İsrail bir kural koydu: İsrail’le diplomatik ilişkisi olmayan ülkelerden bu güce asker verilmesini istemiyoruz! Yine ateşkesin başladığı günlerde bunun adına ateşkes denemez, ancak ateşkıs denir yorumunu yapmıştık. Önceki gün ajanslar İsrail’in ateşkesi ihlal ettiği haberlerini geçtiler. İşin acı yanı BM Genel Sekreteri Kofi Annan’a bir tek, bunun doğru olduğunu açıklamak düştü! BM’nin açılımı neydi? Bushlaşmış Milletler olmasın! ankcum?cumhuriyet.com.tr Karadeniz vurgusu Toplantıda ayrıca PKK’nin artan terör eylemleri ile Kuzey Irak’taki varlığı da görüşüldü. MGK’nin ardından yapılan yazılı açıklamada, özetle şöyle denildi: ‘‘Toplantıda, Ortadoğu’daki son gelişmeler ile bunların Türkiye ve bölge bakımından yansımaları değerlendirilmiş, 1701 sayılı BMGK kararı ve çatışmaların durdurulmasından duyulan memnuniyet belirtilmiş, kararın tümüyle uygulanmasının önemi ve askeri önlemlerin yanı sıra bölgede kalıcı barış ve istikrarın tesisi için diplomatik çabaların hızlandırılmasının gerekliliği vurgulanmış, tarafları barış yolunda cesaretlendirmenin ve sorunları görüşmeler yoluyla çözmeye özendirmenin önemi ile Filistin ve Lübnan’a yönelik insani yardımlarımızın sürdürüleceği ifade edilmiş; Karadeniz güvenliğine ilişkin ülkemiz tarafından izlenmekte olan politika ile bu konuda Türkiye tarafından ortaya konulan girişimler, bölgede yaşanan gelişmeler paralelinde değerlendirilmiştir.’’ Fırat’ın çelişkisi Hem BM’den ikinci karar çıkmazsa gitmeyiz dedi, hem de Türkiye’nin olayların dışında kalamayacağını söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, Lübnan’a Türk askerinin gönderilmesi konusunda, ‘‘BM’den Lübnan konusunda ikinci bir karar çıkmazsa biz de gitmeyiz’’ dedi. Türkiye’nin olayların dışında kalmasının mümkün olmadığını söyleyen Fırat, ‘‘Hizbullah’ı silahsızlandırmak gibi bir görevimiz yok’’ diye konuştu. Fırat, AKP Genel Merkezi’nde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Türkiye’nin Lübnan’a asker göndermesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Fırat, şunları söyledi: ‘‘Biz, barışın devamını sağlamak için görev üstlenebiliriz. Bunun için de kesin olarak çatışmaların durması lazım. Biz kesinlikle çatışmaya girmeyiz. Spekülasyon yapmanın anlamı yok. Buradaki olaylarda biz dışlanamayız. Olayların dışında kalmamız mümkün değil.Artık dünya küçüldü. Türkiye, bölgede etkin bir devlet. Askeri olsun, siyasi olsun, ekonomik olsun bu ağırlığımızı göstermek zorundayız. Şu anda kesin bir ateşkes sağlanmadı. Bunun sağlanması lazım.’’ Konuyla ilgili açıklamaları nedeniyle muhalefet partilerini eleştiren Fırat, ‘‘Kendileri bir senaryo kuruyor, o senaryo üzerinden beyanat veriyorlar’’ dedi. IŞIL ÖZGENTÜRK Arna’nın Çocukları ? Baştarafı Arka Sayfada ölmeyen biri var.. lider, Atatürk Havalimanı Radar bakımı ulaşımı felç etti ? Baştarafı 1. Sayfada ‘1 Mart siyasi bir kazadır’ Fırat, Lübnan’a asker gönderilmesi ile ilgili olası bir tezkerenin, 1 Mart tezkeresi gibi reddedilme ihtimali ile ilgili sorulan bir soru üzerine, ‘‘Olabilir, niye olmasın? Karar Meclis’indir. 1 Mart siyasi kazadır. Mesele şudur: Poker oyununda oyuncu mu olmak istiyorsunuz, kâğıt mı olmak istiyorsunuz? Tercih meselesi...’’ bildirdi. Kesintisiz güç kaynaklarının (UPS) radara ve radarın görüntülendiği ekrana takılmasıyla ilgili işlem yaklaşık 15 dakika sürerken, bu süre içinde iniş yapacak uçaklara havada tur attırıldı, kalkış yapacak uçaklar ise limanda bekletildi. Yaşanan kısa süreli çalışma, özellikle yaz sezonunda büyük bir yoğunluğa neden olan Atatürk Havalimanı’ndaki hava trafiğini felç etti. Milletvekilleriyle geniş kapsamlı ve uzun soluklu ikna toplantıları yapılacak Yolcular ve yakınları perişan oldu Gece yarısına kadar devam eden gecikmeler yüzünden havalimanındaki yolcular ve yakınlarını bekleyenler perişan oldu. THY yetkilileri, 50’ye yakın seferde yaklaşık 2.5 saat süreyle gecikme yaşandığını bildirdi. DHMİ yetkilileri, çalışmalar sırasında elektrik kesintisi nedeniyle bilgisayar programının devreden çıktığını ifade ederek jenaratörün devreye girmesiyle elektriğin yeniden geldiğini, ancak sistemdeki verilerin yeniden yüklenebilmesi için yaklaşık 10 dakikalık süre geçtiğini bildirdi. Hava Trafik İdaresi Kaynaklarının Sistematik Modernizasyonu (SMART) Projesi ihalesinin gerçekleştirildiğini belirten yetkililer, projenin hayata geçmesiyle tüm sistemlerin yenileneceğini ve bu sıkıntıların yaşanmayacağını söylediler. AKP’den tezkere taktiği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP yönetimi, ‘‘1 Mart tezkeresi’’ olayının, Lübnan’a asker gönderilmesine ilişkin tezkerenin TBMM’deki görüşmeleri sırasında yeniden yaşanmaması için farklı bir politika yürütmeyi planlıyor. Milletvekilleriyle geniş kapsamlı ve uzun soluklu ikna toplantıları planlayan AKP yönetimi, milletvekillerini olumsuz etkileyecek mesajlardan da uzak tutmayı hedefliyor. Lübnan’a asker gönderilmesine ilişkin tartışmalar sürerken; AKP yönetimi olası bir tezkere için hazırlıklara başladı. AKP yönetimi, ‘‘1 Mart’’ olayının yeniden yaşanmaması için bu kez sıkı bir ikna politikası yürütmeyi düşünüyor. 1 Mart tezkeresinden bazı dersler çıkaran AKP yönetimi, en önemli önceliği milletvekillerinin ikna edilmesine verecek. Buna göre tezkerenin TBMM’ye sunulmasının ardından milletvekillerine konu en açık yönleriyle anlatılacak. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ikna toplantılarında konuyla ilgili ayrıntılı açıklamalar yapacak. Gül, milletvekillerinin sorularını tek tek yanıtlayacak ve endişelerini gidermeye çalışacak. 1 Mart tezkeresi için yapılan toplantılarda konuşmaları büyük tepki toplayan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanları ve yakın kurmayları bu kez konuşturulmayacak. 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinde AKP milletvekillerine tezkere karşıtı gelen mesajların önemli rolü olduğunu dikkate alan AKP yönetimi, bu kez milletvekillerinin mesaj bombardımanı altında kalmasını önlemeye çalışacak. Bu kapsamda, milletvekillerinden, gelen mesajlarla ilgili olarak partiye bilgi vermeleri istenecek. Bu mesajlardaki yanlış propagandalarla ilgili tek tek açıklama yapılacak. Parti yönetimi, ‘‘Türk askerinin çatışma içinde kalacağı, Hizbullah’la çatışabileceği, barış gücünün İsrail tarafından istendiği’’ gibi propagandaları parti tezleriyle çürütmeye çalışacak. Ve Jenin’de artık çocuk merkezi yok, bir enkaz yığını var... Arada bir iki dekor parçası göze çarpıyor. Arna’nın oğlu altı yıl sonra Jenin’e yeniden geliyor ve dehşet içinde tiyatro grubunun en yetenekli çocuğunun silahlı çatışmada öldüğünü öğreniyor. Ardından. eline fırçayı ilk aldığında yıkılan evinin resmini yapan Yaser’in canlı bomba olduğunu öğreniyor. Kardeşiyle birlikte Tev Aviv’in kalabalık bir meydanında insanlara ateş ediyor, dört kişi ölüyor. Arna’nın oğlu şaşırıyor.. ‘‘Yaser nasıl böyle oldu’’ diye sorular soruyor. Arkadaşları anlatıyor, Yaser bir süre önce İsrail’in bombaladığı bir eve giriyor ve küçük bir kızın başı arkaya düşmüş öylece durduğunu görüyor, kızı kucaklayıp hastaneye doğru koşarken kız Yaser’in kollarında ölüyor. Yaser’in annesi, ‘‘O andan sonra artık benim oğlum gibi değildi’’ diyor, ‘‘hep o küçük kızdan söz eden bir robot gibiydi...’’ Arna’nın oğlu hem çatışmaların filmini çekiyor hem annesinin sevgili çocuklarının hayat hikâyelerini. Henüz bubi tuzaklarını en iyi kuran kişi, tiyatroda gösterdiği performans sayesinde oyunda kral olan, kraliçeye taç giydiren Ahmet... Annesi onun için ‘‘O teslim olmaz’’ diyor. ‘‘O ölür.’’ Gerçekten de Arna’nın oğlunun Jenin’e gelmesinden bir ay sonra Ahmet bir İsrail kurşunuyla vuruluyor. Ve film, kamptaki yeni çocukların, yani bir süre sonra ya canlı bomba olacak ya da çatışmada öleceklerin toplu halde söyledikleri bir özgürlük şarkısıyla bitiyor. Filmi anlatamadım, o yüzleri, o mutluluk ve ölüm anlarını görmeniz gerek. Ben bu filmi Belgesel Sinemacıların ve Kadıköy Belediyesi Gençlik Merkezi’nin ortak düzenledikleri Filistin’le ilgili yedi belgeselin gösterildiği bir gecede izledim. Filmler sabah gün batımında bitti. Bu gece ve bu filmler için emeği geçen herkesi kutlamak isterim. Ve bir önerim var, lütfen hep birlikte bu filmlerin, belgesel yayımlayan bir TV kanalında gösterilmesini sağlayalım. Arada tokatlanmak iyidir. Bunu yapalım. [email protected] CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle