Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 AĞUSTOS 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA OTOMOBİL otomobil?cumhuriyet.com.tr Frontera’nın ardından arazi taşıtlarında bir süre sessiz kalan firma ‘Antara’ ile sahneye çıkıyor 7 GÖRÜŞ SEVGİ ÖZEL Opel SUV’ da çok iddialı ? Frontera ile Avrupa’da SUV segmentinde uzun yıllar liderliği yakalayan Opel, Antara ile iddialı bir dönüş yapıyor. Kasım ayında piyasaya çıkacak araç için sipariş alımı şimdiden başladı. Opel’in yeni SUV’u benzinli ve dizel olmak üzere iki motor seçeneği ile tüketiciye sunulacak. 2.0 litre 150 beygir güç üreten dizel motora alternatif olarak araca konulacak 3.2 litrelik benzinli motor 227 beygir güç üretiyor ve saatte 203 kilometre hıza ulaşabiliyor. Dil Sorunlarının Kaynağı Neymiş? Son zamanlarda dil tartışmalarının, Dil Derneği ile resmi TDK arasındaki sürtüşmeden kaynaklandığına ilişkin savlar duyuyor, yazılar okuyoruz. Bu tür sözleri duyunca oldum bittim dilin yenileşmesine tepkili olan karşıdevrimci anlayışın ekmeğine yağ sürülüyor diye düşünüyoruz. Çünkü hedef, yalnızca Harf ve Dil Devrimleri değil, Türk Devriminin bütünüdür. Zaman da pek uygundur. Tartışmaları, Dil Derneği ile resmi TDK sürtüşmesine indirgemek hedef saptırmaktır. Resmi TDK, Atatürk’ün ‘‘vasiyetnamesi’’ çiğnenerek kurulurken Nadir Nadi ‘‘Sakın Yapmayın’’ (Cumhuriyet, 22.4.1981) başlıklı yazısında, ‘‘Oldum olası Atatürk’e ters düşenlerin eline geçici de olsa bir övünme fırsatı vermeyin, tüm varlığını ulusuna adamış olan o büyük adamın en doğal yurttaşlık hakkı olan vasiyetine kıymayın!’’ demiş, ‘‘Tuhaf Bir Tasarı’’ (Cumhuriyet, 24.1.1983) başlıklı yazısıyla da yargılanmıştı. Yine Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, ‘‘Atatürk’ün Vasiyeti Bozulamaz’’ (Cumhuriyet, 16.1. 1983) başlıklı yazısını yetkin bir hukukçu olarak yazmıştı. Birçok hukukçu, yazar akılcı, hukuksal, bilimsel açıdan yapılan işin yanlışlığını vurgulamıştı; ama yeni sözcükler yüzünden kitapları anlayamadığını, bazı kitapların İngilizcesini okuduğunu söyleyen Kenan Evren ve takımına, tüm uyarılar vız gelmişti. Karar verilmişti bir kez: Atatürk’ün Türk Dil Kurumu kapatılacak, 193283 arasında aydınlanmacıları toplayan bir kale yıkılmış, devrimciler dağıtılmış olacaktı. Karşıdevrim, dilin yenileşmesinin, düşüncenin yenileşmesi olduğunu, kendi diliyle özgürce düşünen bir toplumun, iyi kötü her şeyi, tüm karanlık işleri özgürce sorup sorgulayacağının, inançlarını kullandırtmayacağının ayrımındaydı. Ama kaçak dövüşmeyi yeğliyor; sözcük yasaklatarak, yeni sözcük kullananı suçlayıp cezalandırarak devrimin içini boşaltmaya hız veriyordu. Atatürk’ün kurduğu TDK kapatılıp yerine de ‘‘devrim’’ karşıtları atandı mı, işlerin yoluna gireceği düşünülmüştü. Nitekim resmi TDK, ‘‘devrim’’i ‘‘katlanma, çevrilme, bükülme’’ diye tanımlayarak, ölçünlü dil ve yazım birliğini bozarak, özleştirmeciliği ‘‘tasfiyecilik’’ diye tanımlayarak ve bir kez bile ‘‘Dil Devrimi, Türk Devrimi’’ demeyerek ‘‘yanlış hesaplanan’’ çizgide yürüyordu. Bu hesabı, Dil Derneği’ni kuran aydınlar bozdu; derneğin kurulmaması için Ankara Valiliği üstün çaba harcadı. Dernek, kurulması yasak derneklerden sayıldı. Valiliğin, suç duyurusu, Ankara 3. İdare Mahkemesi’ndeki savunması, aslında Nadir Nadi’lerin haklı oluşunun kanıtlarıdır. Yargı, bu saçmalıklara son verirken, Dil Derneği de resmi TDK’nin akıl ve bilim dışı tüm etkinliklerine tepki verdi. Resmi TDK, birazcık bilimsel alana çekilebildi. 19852005 arasında yayımladığı ‘‘imlâ’’ kılavuzlarıyla 2005’teki Yazım Kılavuzu’nu inceleyenler, bu farkı görür. Ne ki resmi TDK, son sözlüğüyle (Eylül 2005), dinsel ya da eski kavramları öne çıkarırken ulusal olanları es geçmekte, dilin akışını yanlış yönlendirmektedir. Sorun, ‘‘Dil Derneği ile resmi TDK arasında sürtüşme’’ye bağlanacak kadar yüzeysel değildir. Yabancı bir öğretim görevlisi, ‘‘Bir tek Türk öğrencim Türkçenin öyküsünü bilmiyor’’ diye yakınmıştı; yalnız gençler mi, büyüklerin çoğu da bilmiyor. Türkçenin tarihsel akışını, özellikle 1932’den sonra dildeki yenileşme sürecini ve devrim karşıtlığının nedenlerini, 1983’ten sonra olup bitenleri değerlendirmeden; dilin de bilimi olduğunu önemsemeden; dildeki sıkıntıları ülkenin yaşadığı öteki sıkıntılardan soyutlayarak “Yabancı sözcükler okunuşuyla mı, özgün biçimiyle mi yazılsın’’ tartışmasından türlü anlamlar çıkarılmasını anlamakta zorlanıyoruz. Dil Derneği yabancı sözcükleri ne okunuşuyla, ne yazılışıyla, hiçbir biçimde benimsememektedir. Resmi TDK, ‘‘onlayn’’ değil de ‘‘online’’ yazmayı doğru buluyorsa son sözlüğüne, ‘‘ambiyans, ambulans, konvansiyon, konsolidasyon, konservatör, konsept, konsensüs, konsorsiyum, konteyner, kreatör, kruvasan, polijini, provizyon, prüriten, pürizm, pürist, tradisyon, traksiyon, trias, triyas’’ gibi yüzlerce sözcüğü niye okunuşuyla almıştır? Bunların çoğu Dil Derneği’nin sözlüğünde yoktur. Dahası resmi TDK’nin sözlüğünde ‘‘fulltime’’ gibi özgün biçimi ya da ‘‘parttaym’’ gibi okunuşuyla alınan sözcükler de bulunmaktadır. ‘‘Medya’’ okunuşuyla alınmış, bundan türetme de yapılmıştır: ‘‘Medyacı, medyacılık, medya maydanozu, medya starı’’ gibi. ‘‘Ünlü, tanınmış, bilindik, bilinen’’ gibi, gerektiğinde birçok Türkçe karşılığı olan ‘‘medyatik’’ de okunuşuyla buyurmuştur. Türkçe sevgisine bakın; ‘‘okey’’den ‘‘okeylemek’’ türetilmiş, ‘‘start almak, start vermek, sahne almak...’’ gibi çeviri yanlışları da eksik kalmamıştır. Dil sorunlarının kaynağı iki kurum arasındaki sürtüşme ya da üç beş sözcük değil, resmi TDK’nin varlık nedenidir, bu bir. Dil Devriminin önüne eski dil hayranı ‘‘milliyetçi muhafazakârlar’’ dikilmeseydi; sözde aydınlar, dilciler Türkçeleştirme eylemine alaysamayla, suçlamayla yaklaşmasaydı, Türkçe sözlüklerimiz el sözleri, kavramlarıyla tıka basa dolmayacaktı; bu da iki. Ömer Seyfettin sözleriyle bitirelim: ‘‘İşte bizim tanımadığımız bir şey Türklerden kim okumuşsa milletinden, halkından ayrılmıştır. Bu hal bugünün meselesi değildir. Eskiden de böyleydi.’’ (1 Mayıs 1914) ‘‘Lisanımızın kendi kendine Türkçeleşmesini beklemek boştur. Biz cehdedip Türkçeleştirmeli, kendimizi eski edebiyat lisanının (...) klişe terkiplerinden kurtarmalıyız. Milletler ve edebiyatlar hep lisandan doğar. Konuşulan ve sevki tabiimizde yaşayan Türkçeyi eski edebiyat lisanının marazi intibalarına karşı cehdederek yazacak inkılapçı bence insanlığın fevkinde mevcuttur. Ben bütün milli, içtimai ve edebi ümitlerimi kendisine atfettiğim bu kahramanı bekliyorum. Fakat o hâlâ gelmiyor.’’ (16 Temmuz 1914) O kahraman gelir; ama cumhuriyeti de göremeden ölen yazarımız onu da göremez. Yazık ki 2006 Türkiyesinde hâlâ ‘‘o kahramanın’’ ne yaptığını göremeyenler, görmemekte direnenler var. Kimse yan tutmak zorunda değildir; sorunu, iki kurumun sürtüşmesine bağlamak da kolaycılıktır. Ülkemiz ve Türkçemiz ‘‘inşallah’’la ‘‘okey’’ arasına niye sıkıştı; Arap kralları ya da ABD kurmayları, niçin ‘‘Well come to İstanbul!’’ diye karşılanmaktadır? Sorun ve soru çok... Hepsi de iç içe... O pel, Antara GTC crossover konsept otomobilinin IAA 2005’te gördüğü heyecanlı reak siyondan sonra, seri üretim Yeni Antara’yı Kasım ayından itibaren tüketiciyle buluşturacak. Kasım ayında piyasaya çıkaacak olmasına karşın Antara için siparişler alınmaya başlandı bile. Antara, dinamik ve şık tasarımı, dört çeker özelliği, fonksiyonelliği, cömert iç hacim, yükseltilmiş koltuk pozisyonu ve ‘‘FlexFix’’ gibi akıllı taşıma özelliklerini birleştiren bir otomobil olarak tasarlanmış. Opel, Antara ile uzun yıllar Avrupa dışı markaların hâkim olduğu USV segmentine güçlü bir dönüş yapıyor. Opel daha önce bu segmentte, 1991’de piyasaya çıkarılan ve SUV modellerinin ilklerinden biri olan Frontera ile lider rolünü üstlenmişti. Bu araç, yıllarca sınıfının Avrupa’daki lideri olmuştu. Frontera Opel’in en yüksek düzeyde zafer kazandığı modeliydi. Tek parça gövde yapısına sahip Antara’dan farklı olarak Frontera offroad araçlarına özgü merdiven tipi bir iskelet tasarımına sahipti. Batı ve Orta Avrupa’da 2003 yılına kadar toplam olarak yaklaşık 285.000 araç satılmıştı ve bunların 37.500 adedi satışta zirve yaptığı yıl olan 1993’te satılmıştı. Çekici ve dinamik tasarımı yanında geniş kapsamlı standart donanımlara sahip yeni SUV ve crossover karakterlerini bir araya getiren Antara Opel’in bu segmentteki başarısını yeniden canlandıracak gibi görünüyor. Antara, akıllı dörtçeker sürüşü ve standart olarak sunduğu ESP sistemi gibi güvenlik özelliklerinin yanı sıra elektronik iklim kontrollü klima, merkezi kilitleme, elektrikli ön ve arka camlar ile gümüş renkli ön ve arka gövdealtı koruyucu, CD 30 MP3 tipi stereo CDRadyo 18 inç alaşımlı jantlar, ısıtmalı ön koltuklar, otomatik yanan ön farlar, deri döşeme, yol bilgisayarı, hız sabitleyici, Park Pilotu, yağmur sensörü, deri direksiyon simidi ve krom kapı kolları gibi zengin donanım seviyesi içeriyor. Antara, bir dizel bir de benzinli motor seçeneği ile sunulacak. Çok talep görmesi beklenen 2.0 CDTi Common Rail Turbo Dizel motor 110 kW/150 hp gücünde. Bu motor 1600 bar’a kadar enjeksiyon basıncına, alüminyum silindir başlığına ve değişken turbo geometrili turbo ünitesine sahip en yeni ortak yakıt hattı teknolojisini temsil ediyor. Motora beş ileri bir otomatik şanzıman eşlik ediyor. Antara’da en güçlü motor seçeneği ise 167 kW/ 227 hp gücündeki 3.2litrelik V6 motor. ActiveSelect özelliğini içeren standart beşileri otomatik şanzımanı ile Vectra ve Signum modellerindeki 2.8 V6 ECOTEC motorun yakın bir akrabası olan benzinli V6 motor, Antara’yı 203 km/saatlik bir maksimum hıza çıkarabiliyor. Bu motorun yüksek teknoloji özellikleri arasında, endüksiyon ve egzoz tarafları için değişken kam mili aşamaları ile değişken bir emme manifoldu özellikleri yer almaktadır. Volvo Cars, temiz enerji kullanımı için yeni teknoloji merkezleri kuruyor PAZARDA CIVIC RÜZGÂRI onda Türkiye, otomobil pazarında yaşanan düşüşe rağmen Haziran ortasında satışına başladığı yeni Civic’in rüzgârı ile pazardaki payını Haziran ayına göre % 2 artırdı. Haziran ayında 48.521 adet olarak gerçekleşen otomobil sektöründeki toplam satış, Temmuz ayında 22.653 adet araçta kaldı. Honda Türkiye Temmuz ayında Haziran’a göre aylık bazda %2’lik pazar payı artışı gerçekleştirdi. Honda’nın Gebze fabrikasında üretilen Yeni Civic Sedan modeli, yenilikçi ekipmanları ve çekici tasarımı, 1.6 ve 1.8 litrelik benzinli motor seçenekleriyle ilgi görmeye devam ediyor. Yeni Civic Sedan, Executive, Elegance, Premium ve Dream olmak üzere 4 farklı donanım serisi ile tüketicilerini karşılamaya devam ediyor. H Çevreye 1 milyar Avro V olvo Cars sürdürülebilir hareketlilik konusundaki sorumluluğunu, çevre teknolojilerine yaptığı yatırımları artırarak daha da güçlendiriyor. Volvo Cars, çevre teknolojileri alanında araştırma ve geliştirme çalışmaları için 1 milyar Euro’yu aşan tutarda bir yatırım yapacak. Geçen günlerde, çevre alanında birlikte gerçekleştirecekleri faaliyet planlarını açıklayan Volvo Cars ve Ford Motor Company, ilk olarak verimli enerji kullanımına sahip araçların geliştirilip üretileceği yeni bir hibrid teknolojileri merkezi kuracak. Volvo Cars Başkanı ve CEO’su Fredrik Arp yeni ArGe merkezi ile ilgili yaptığı açıklamada, ‘‘Hibrid teknolojileri ARGE merkezinin Göteborg’da kurulacak olması Volvo Cars’a duyulan güveni ve geleceğin teknolojileri konusunda iyi sonuçlar elde ettiğimizi açıkça göstermektedir’’ dedi. Arp açıklamasını, ‘‘Yarının hibrid araçları, bugün yollarda görmeye başladıklarımızla kıyaslandıklarında çok daha ön Volvo Cars, çevre teknolojileri için yapacağı yatırımların sonucu olarak dünya genelinde yatık tüketimi ve egzoz emisyonunu azaltmayı hedefliyor. cü teknolojilerle donatılmış olacak. Bizim dizel ve geri dönüşümlü yakıtlarla çalışan yüksek performanslı hibridler geliştirmemiz olası’’ şeklinde sürdürdü. Çevre teknolojileri araştırma ve geliştirme çalışmaları için 1 milyar Euro’yu aşan yatırım yapacak olan Volvo Cars, böylece dünya genelinde yakıt tüketimini ve egzoz emisyonunu azaltmayı hedefliyor. Yatırımın büyük bir kısmı, öncelikli olarak daha temiz ve daha verimli dizel motorların geliştirilmesine yönelik olacak. Aynı zamanda hibrid ve alternatif yakıtla çalışan araçlara magnezyum, alüminyum ve yüksek dayanıklılıktaki çelik gibi daha hafif ve daha güçlü materyallerin kullanılması için harcanacak. Öte yandan Volvo Cars müşterilerinin güvenlik konusundaki beklentilerini dikkate almaya devam edecek. Fredrik Arp, ‘‘Volvo Cars’ın çevreye karşı sorumluluğu uzun soluklu ve çok iyi algılanmış bir olgu. İnsanlar bizi bu yönümüz le de biliyor. Göteborg’da hibrid merkezinin kurulmasına yönelik yaptığımız ciddi yatırımla birlikte gelecek yıllarda da bu geleneğimizi sürdüreceğimizi garanti ediyor ve Volvo müşterilerinin yeşil çevre beklentilerini yerine getireceğimizi gösteriyoruz’’ dedi. Saygı geçmişten geliyor Çevreye saygı konusunda otomobillere odaklanmakla yetinmeyen Volvo Cars, 1991 yılıda bir otomobilin klima sisteminde kloro floro karbon (CFCs) içermeyen gaz kullanan ilk üretici oldu. Volvo, 1992 yılında tüm otomobillerinin üretiminde asbest kullanımını kaldırdı. Volvo Cars çevresel ürün bildirisini dünyada ilk yayımlayan firma olurken, düşük seviyeli ozonu saf oksijene çevirebilen bir katalitik kaplama olan PremAir(r) sistemini de kullanan ilk otomobil üreticisiydi. Günümüzde neredeyse tüm faaliyetler, uluslararası ISO 14001 çevre standardına uyumlu sürdüren firma, etkin çevresel çalışmaların aralıksız olarak süreceğini ve geliştirileceğini her fırsatta taahhüt ediyor. SHELL’İN YENİ YÜZÜ T ürkiye’nin önde gelen iki akaryakıt dağıtım şirketi Shell Türkiye ve Turcas Petrol’ün güçlerini birleştirerek kurduğu ‘‘Shell & Turcas Petrol A.Ş.’’nin akaryakıt istasyonlarındaki marka dönüşüm süreci kapsamında bugüne kadar yaklaşık 60 akaryakıt istasyonu Shell’e dönüştü. Toplam 35 milyon dolar yatırımla tüm Türk Petrol istasyonlarının yılsonuna kadar Shell’e dönüştürülmesi planlanırken, Türkiye bu dönüşümle bir yeniliğe de tanık olacak. Gelişen teknoloji ve müşteri beklentileri doğrultusunda akaryakıt istasyonları için yeni görünüm standartları geliştiren Shell, bu yeni görsel kimliğini ilk kez Türkiye’de uyguluyor. Megane F1 Team otomobiller özel sipariş üzerine Türk tüketiciyle de buluşacak Renault’dan özel seri enault’nun 2005 yılında elde ettiği Formula 1 şampiyonluğunu kutlamak için Renault Sport Technologie, Megane F1 Team isimli yeni bir özel seri geliştirdi. 2627 Ağustos tarihlerinde İstanbul Park’ta düzenlenecek 2006 Türkiye Grand Prix’si şerefine sınırlı sayıda üretilen Renault Megane F1 Team özel seri araçlar, sipariş üzerine Türk müşterisiyle de buluşabilecek. Bu sıradışı Megane, kullanıcısına Formula 1 zevkini ve heyecanını gündelik hayatı içerisinde yaşatacak. ‘‘Alp Mavisi’’ olarak adlandırılan özel bir renge sahip olan Renault Megane F1 Team’de, parlak siyah renkli 18 inç BeBop alüminyum jantlar ve yaldızlı siyah renkli dış dikiz aynaları bulunuyor. Ayrıca aracın ön çamurluklarıyla ön ve arka tamponlarında Renault F1 Team logosu yer alıyor. Megane F1 Team özel serisinde, sertlik hissini ve viraj geçiş hızını artıran özel ayarlı arka amortisör ve yay grubu kullanılıyor. Megane Renault Sport bazında oluşturulan bu özel serinin sahip olduğu 2.0 turbo 16v motor, 225 beygir güç, 300 Nm tork sunuyor. R ÜLKER’DEN FREELANDER lker Çikolata’nın 15 Mart 26 Mayıs 2006 tarihli kampanyasının talihlileri belirlendi. Bu süre içinde Ülker Çikolata satın alan ve ambalaj içindeki şifreyi gönderen 746.097 kişi arasından yapılan çekiliş sonucunda Hatay’dan Ferhat Akbaş, 2006 model Freelander Jeep kazanan talihli isim oldu. Kampanyada ayrıca, 10 kişi LCD ekran Plazma TV ve Home Theatre Sistemi, 100 kişi IPod Nano (Mp3 Player) sahibi oldu. Ü Kia’ya yeni tasarımcı O tomotiv endüstrisinin önde gelen tasarımcılarından biri olan, Audi ve Volkswagen markalarının eski tasarımcısı, New Beetle ve Audi TT gibi dünyaca ünlü otomobillere imzasını atan Peter Schreyer, Kia Motors’da yeni oluşturulan dizayn yöneticiliği bölümünün başına getirildi. Bu transferin Kia Motors’un otomobil dizaynına verdiği önemin bir göstergesi olarak, Kia’nın sürekli devam eden ürün gamını yenileme politikasını destekleyeceği belirtildi. Eylül ayında yeni görevine başlayacak olan Schreyer, tasarımlarında, Kia’nın maceraperest ve yenilik sever müşterilerini hedefleyen yeni marka değerini vurgulayacak. Renault, Megane F1 Team serisi ile performans sevenleri mutlu edecek. CUMHURİYET 07 K