25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 AĞUSTOS 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Belçika, Hollanda ve ABD’den alınacak kredi 2 yılı geri ödemesiz 7 yılda ödenecek ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK 13 Arsası olana ucuz kredi DEVLET BAKANI TÜZMEN: Ankara’yı Taşımak Ankara’nın başkent oluşunu, başlangıçta, ‘‘iki dünya’’ bir türlü içine sindiremedi; bu dünyalardan biri Osmanlı’nın devamını isteyenlerdi, ikincisi de o yılların büyük sömürgeci ülkeleri. Aynı olgu, farklı nitelikte de olsa, günümüzde de devam ediyor. Hükümetin, TC Merkez Bankası’nın üst yönetimini İstanbul’a taşıyacağını açıklaması da bu yaklaşımın yeni bir göstergesidir. Başta ABD olmak üzere, dünya kapitalizminin önde gelen ülkeleri, genç Türkiye Cumhuriyeti’ni önemsemiyorlardı. Sovyetler Birliği ve birkaç orta ve kuzey Avrupa ülkesinin dışında kalan büyük ülkeler, ta 1930’lara kadar büyükelçiliklerini Ankara’ya taşımamak için ellerinden geleni yaptılar. Ancak Mustafa Kemal’in bilinçli direncini kıramadılar. İstemeye istemeye de olsa Ankara’nın başkentliğini kabullenmek zorunda kaldılar. Geleneksel olarak, dinci dünyada İstanbul kutsaldır. Nedim’in ‘‘bir sengine’’ tüm İran’ı feda ettiği, Tevfik Fikret’in ‘‘bin kocadan arta kalan dul kız’’a benzettiği İstanbul, yine geleneksel olarak, ülkemizdeki şeriat ve hilafet yanlılarının başkentidir. Sağcı hükümetlerce desteklenen bu ısrarlı tutum, yıllar boyu, çoğu kez gizliden gizliye süregelir. ??? İstanbul, özellikle 1950’lerden başlayarak Anadolu’nun yalnızca sermayesini ve nitelikli işgücünü kendisine çekmekle kalmadı, taşınıtoprağını ‘‘altın’’ sanan niteliksiz kalabalıklarını da topladı. Kentin yalnız kültürel dokusu değil, tarihi de, doğası da, toprağı da yağmalandı. Bu toplumsal ve ekonomik patlama, Türkiye’nin her şeyinin ‘‘İstanbul’a göre’’ tanımlanması sonucunu verdi. İstanbul ve çevresinin çılgınca büyümesi sonucu, ülkede, dengeli bir bölgesel gelişme planı uygulanamadı. İstanbul, eşitsiz ve dengesiz gelişti. Büyüklü, küçüklü sanayi, İstanbul ve çevresine ‘‘yığıldı’’. Ne çevre kaldı ne de düzenli çalışan ulaşım. Kültür ve sanat da İstanbul’da yoğunlaştı, spor karşılaşmaları da. O kadar ki, tüm ‘‘milliyetçi’’ hükümet söylemleri bir yana bırakılarak ‘‘milli’’ takımların maçları da esas olarak İstanbul’da yapılır oldu. Özel üniversitelerin dörtte üçü bu kentte toplandı; Kayseri, Adana, Ankara, Gaziantep vb. ‘‘doğumlu’’ en büyük holdinglerin üniversiteleri de kuruluş yeri olarak İstanbul’u seçti. Anadolu Güneşi artık ‘‘oradan doğuyor’’; Picasso ve Rodin de ancak ‘‘oraya kadar’’ geliyor. Kent nüfusu dört milyona yaklaşan Ankara’nın, bir günlük gazetesi bile yoktur; büyük gazetelerin Ankara ‘‘ekleri’’ bu işi görüyor! Kendisini Cumhuriyet’in çocuğu sayan İş Bankası da, geçen yıllarda Ankara’da tam da yeni ve görkemli bir genel müdürlük binası tamamlandığında İstanbul’un yolunu tuttu. Devlet işleri artık İstanbul’dan görülüyor; kamu kurumlarının asıl büyük birimleri bu kentte bulunuyor; yabancılarla yapılan önemli siyasal toplantılar orada yapılıyor. Ankara, uluslararası siyasal toplantılara ev sahipliği yapamıyor. Devlet Bakanı Ali Babacan’ın, TC Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınacağını açıklaması, bu girişimin ekonomik nedenleri ne olursa olsun, aslında, Ankara’yı İstanbul’a taşımanın yeni bir aşamasıdır. Ziraat ve Halk bankalarının genel merkezlerinin, SPK ve BDDK’nin de İstanbul’a taşınmasıyla Ankara’da para ve banka işlerini yapan merkezlerin ‘‘tümü’’ İstanbul’a taşınmış olacaktır. Ankara ile birlikte Cumhuriyet de İstanbul’a taşınacak, sonra da Araplara pazarlanacaktır. Günümüzün hızlı iletişim koşullarında, uluslararası sermayenin ‘‘saniyeler’’ içinde dünyayı dolaştığı bir ortamda, hiçbir ön hazırlık yapılmadan; kurumun görüşü bile alınmadan yapılmak istenen bu taşıma işlemi yasalaşmadan önce tüm boyutlarıyla tartışılmalıdır. Çünkü bu uygulama sonucu yalnız Ankara biraz daha kaybetmeyecek, Türkiye’nin yaşadığı ‘‘İstanbul ve diğerleri’’ ayrışmasını ya da bunlar arasındaki uçurumu daha da derinleştirecektir. ??? İşçi sınıfının yılmaz savaşçısı Kemal Nebioğlu’nun anısı önünde saygıyla eğiliyor, ailesine, tüm sevenlerine ve emekçilere başsağlığı diliyorum. yakupkepenek06@hotmail. com Dolar 1.5 YTL’nin üstünde olmalı ANKARA (AA) Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türkiye’nin üretimi ve ihracatı arttırmak zorunda olduğunu belirterek doların 1.5 YTL’nin üstünde olması gerektiğini söyledi. Tüzmen, ‘‘Merkez Bankası nasıl döviz 1.8’lere doğru giderken bazı önlemler aldıysa, şimdi de Türkiye’nin ihracatını destekleyen önlemler almalıdır’’ dedi. YTL’nin normal değerine doğru gelmesi gerektiğini ifade eden Tüzmen, dövizin normal değerine doğru yükselmesiyle birlikte ihracatçıların yeniden harekete geçtiğini bildirdi. Tüzmen, bu hareketin durmaması için doların 1.5 YTL’nin üstünde olması gerektiğini kaydederek ‘‘Türkiye’nin üretimi ve ihracatı arttırmaktan başka çaresi yoktur. Döviz düştükçe cari açık artmaktadır. Cari açığı düşürmenin bugün tek yolu ihracatı arttırmaktır. Bu gerçek hiçbir zaman gözden çıkarılmamalıdır. Ekonomi yöneticileri (Cari açığı düşürmenin yolu ihracatı arttırmaktır) sözünü çerçeveletip odalarına asmalı ve her gün okumalıdır’’ diye konuştu. ? Yaman Arkan ve Nihat Bayar, arazisi olan ama parası olmadığı için yatırım yapamayan girişimcilere destek verecek. Bayar yurtdışından ucuz kredi bulacak, inşaatı Arkan yapacak. OLCAY BÜYÜKTAŞ PEK ÇOK ŞİRKET KURTARDI Nihat Bayar, Optimal Danışmanlığı 2000’de kurduğunu hatırlatarak şirketlerin iyi yönetilmesi durumunda kurtulacağını fark ettiğini, operasyon yaptığı şirketlerin bugün Türkiye’de birer dev haline geldiğini dile getirdi. Bayar, operasyon yaptığı şirketlere Devraktaş, Lineadekor, Komsa ve Gemsan’ı örnek gösterdi. Bayar, amacın, verilecek yönetim desteğiyle işyerinin sürekliliğinin sağlanması olduğunun altını çizdi. le yine bir yıl içinde 5 bin kişiye iş imkânı sağlamak. Nihat Bayar, Paket Ev’in Masif Yapı markası altında gerçekleştireceği sistem sayesinde yatırımcıların 5 kuruş ödeme yapmadan fabrika, otel, alışveriş merkezi sahibi olacağını söyledi. Bayar ‘‘İpotek karşılığı temin edeceğimiz krediler düşük maliyetli ve 2 yıl ödemesiz olmak üzere 7 yıla kadar vadeli olabiliyor’’ dedi. Amerikan tipi evleri Türkiye’ye getirerek Paket Ev’i kuran Yaman Arkan da, Finans Paket Sistemi’nin ülke ekonomisine katkı sağlayacak sosyal bir proje olduğunu açıkladı. Arkan, projenin öncelikli uygulanacağı bölgeleri ise Ege ve Akdeniz olarak gösterdi. Paket Ev’in kurucusu Yaman Arkan ve Optimal Danışmanlık’ın kurucusu Nihat Bayar, ‘‘Finans Paket Sistemi’’ ile Türkiye’de yeni bir sisteme imza atmaya hazırlanıyor. Sistem, özellikle miras yoluyla arazi sahibi olanları yatırımcı yapmaya özendireceği gibi, işleri bozulan ekonomik işletmeleri iyileştirmeyi de amaçlıyor. Bayar, arazisi olan fakat finansman sıkıntısı olan yatırımcılar için yurtdışından kredi bulacak, Arkan da söz konusu arazide konut, otel, fabrika veya alışveriş merkezi olarak planlanan projenin inşaatını üstlenecek. Ayrıca sadece yeni projelere değil, yarım kalan veya yönetim hataları yüzünden sıkıntı çeken şirketler için de kredi alınabilecek. Belçika, Hollanda ve ABD’deki kuruluşlardan alınacak kredi 2 yılı geri ödemesiz, 7 yılda geri ödenecek. İki işadamının hedefi ilk yıl 250 milyon dolarlık projeyi finanse etmek ve bu projeler D Ü N YA EKONOMİSİNE edilmiş, her an birbirleriyle savaşmaya hazır olduğu bir siyasi coğrafyaya dönüşecek. Salı günü Ehud Olmert televizyon konuşmasında ‘‘Şu gerçeği kabul etmek gerekir ki biz aslında Hizbullah ile değil, onu kullanan Suriye ve İran ile savaşıyoruz’’ diyordu. Gerçekten de Hizbullah çökertildiğinde, önde gelen neocon’lardan Michael Ledeen’in National Review’da işaret ettiği gibi, Suriye ve İran’a yönelik askeri operasyonların önü açılacak. Ancak özellikle İran’a müdahale edilebilmesi için Irak’taki Şiilerin ABD’ye karşı savaşa girmeyecek bir duruma sürüklenmiş olmaları gerekiyor. Bu nedenle bu statüko başlarken Irak parçalanmış, SünniŞii çatışması derinleşmiş, Ortadoğu’ya yayılmaya başlamış, ABD yanlısı hükümetlerle toplumsal muhalefetleri arasındaki çelişkiler siyasi krizler yaratarak hükümetleri devirmeye başlamış olacak. Kuzeyde Türkiye, kimi zaman Kürtlerle birlikte, kimi zaman çatışarak, Suriye ve İran parçalanması projesine katılmaya zorlanacak. Bu ‘‘yeni statüko’’da, ABDİngiltere ittifakıyla Fransa’nın birlikte temsil ettiği Batı ve bunun önemli bir vurucu gücü olarak Türkiye, Ortadoğu’nun giderek daha geniş kesimlerini işgal etmeye, askeri, siyasi ve ekonomik açıdan denetim altına almaya başlayacak. Bu, bölgede Suriye, İran ve Suudi Arabistan üzerinde etkin olmaya çabalayan BAKIŞ / E R G İ N Y I L D I Z O Ğ L U L O N D R A Bir an için Rice’ın ‘‘Eski statükoya geri dönüş yok’’ sözlerini, Türkiye’de kendilerini ABD projelerini parlatmaya adamış olanların, neocon ‘‘übermensch’’in haşmetiyle gözleri kamaşanların beklentilerini ciddiye alalım, oryantalist/ırkçı bir bakışla Ortadoğu halkarının ilkel, direnişlerinin özgünlükten yoksun, onun bunun maşası olduğunu varsayalım, soralım: Acaba ‘‘yeni statüko’’ neye benzeyecek? Tabii ‘‘tarihçi’’ Bernard Lewis’in hesaplarına göre İran, 22 Ağustos’ta dünyanın sonunu getirmezse... (Wall Street Journal, 08/08) Bir An İçin Ciddiye Alsak... Gazze, Lübnan ve ötesi İsrail’in halen sürdürdüğü savaş, tasarlanan ‘‘yeni statükoya’’ uygun bir yönde sonuçlandığında, Hamas tasfiye edilmiş, tek parçalı bir Filistin devleti olasılığı gündemden çıkmış, kantonlardan oluşan bir idari yapı inşa edilmeye başlanmış olacak. Güney Lübnan’da iki olasılık söz konusu. İkisi de, Hizbullah’ın çökertilmesi, İsrail’in, bir tür etnik temizliğe uğratılarak boşaltılan Güney Lübnan’ı, Litani Nehri de dahil, denetimi altına alması anlamına gelecek. Birinci olasılıkta, Güney Lübnan doğrudan İsrail işgali altına girecek. İkinci olasılıkta Güney Lübnan, NATO üyelerinden alınmış, Türkiye’yi de içeren uluslararası bir askeri gücün işgali altına girecek. Ancak gerek NATO gerekse Türkiye’nin İsrail ile yapmış oldukları işbirliği anlaşmalarından dolayı, aslında bölgeyi İsrail adına işgal etmiş, esas olarak onun güvenliğini üstlenmiş, Şiilere karşı konuşlanmış olacaklar. Bu arada, Lübnan çeşitli dini etnik grupların birbirlerinden, kültürel, siyasi ve fiziki olarak (İsrail yolları, köprüleri, altyapıyı tahrip ettiğinden) iyice tecrit Rusya ve Çin ile Türkiye’nin karşı kamplarda yer alması anlamına gelecek. Ancak bu emperyal proje içinde Türkiye’nin siyasi yapısı da kaçınılmaz olarak, bu sürece uygun bir yönde dönüşmeye başlayacak. Türkiye, ekonomik kapasiteleriyle askeri gereksinimleri arasındaki makas açıldıkça, karar alma süreçleri ABD ile daha da yakınlaşırken, içeride toplumsal huzursuzluğa, siyasi muhalefete katlanamayan militarist bir şekillenmeye gitmek zorunda kalacak. Böyle askeri olarak aktif, siyasi yapısı militaristleşmeye başlamış bir Türkiye’nin, AB üyeliğinin olanaksızlığını da artık herkes kabul ediyor olacak. Statükonun jeopolitiği Bu yeni statükonun jeopolitiğini her şeyden önce iki etkenin belirlediği söylenebilir. Birincisi, enerji ve su kaynaklarıyla yollarını denetleme arzusu. İkincisi de birincisiyle bağlantılı olmakla birlikte onu aşan, ‘‘büyük güçler’’ arası ekonomik ve siyasi nüfuz alanları mücadelesi. İran’ın nasıl bir enerji kaynağının üzerinde oturduğunu, askerisiyasi gücünün bölgede ABD projelerinin önünde büyük bir engel oluşturduğunu daha önce ‘‘Cartago dalenda est’’ başlıklı yazımızda tartışmıştık. Burada, dikkatlerimizi Lübnanİsrail üzerinde yoğunlaştırırsak, öncelikle Litani Nehri’nin önemini kavramamız gerekiyor. Daha İsrail devleti kurulurken bu nehrin sularının İsrail açısından yaşamsal öneme sahip olacağı saptanıyordu. Güney Lübnan’ın doğrudan veya dolaylı olarak İsrail ve müttefiklerinin eline geçmesi, İsrail’in bu su kaynağına ulaşmasını garanti altına alacak. Golan Tepeleri’ndeki su kaynaklarıyla birlikte düşünüldüğünde İsrail, su sorununu çok büyük ölçüde çözmüş olacak. Suriye’nin parçalanması Doğu Akdeniz kıyı şeridini İsrail’in denetimine verirse, İsrail’den Ceyhan’a stratejik bir enerji hattı kurulmasının önünde hiçbir engel kalmayacak. Bu sırada Irak bölgesi ABD işgali altında olduğundan Mezopotamya’nın en verimli toprakları, su şebekeleri tümüyle Batı ittifakının eline geçmiş oluyor. Dicle ve Fırat’ın Türkiye’den kaynaklanması, Harran’ın yorulmamış toprakları, son derecede önemli enerji, su ve gıda kaynaklarının da bu ‘‘yeni statüko’’ altında, Batı’nın elinde toplandığını gösteriyor. Böylece ABD liderliğindeki Batı ittifakı, kendi yarattığı enerji sistemi, bundan kaynaklanan küresel ısınma, bu ısınmaya bağlı olarak hızla ağırlaşmaya başlayan su ve tahıl yetmezliği sorununa bağlı olarak yoğunlaşan kaynak krizleri ve savaşları ortamında, hegemonyasını tehdit edebilecek güçler karşısında büyük kozlar elde etmiş olacak. Ancak bu ‘‘yeni statüko’’ hem yükselmekte, enerji, gıda su gereksinimleri giderek artmakta olan büyük güçler (örneğin Çin ve Hindistan) açısından bir lebensraum (yaşam alanı) sorunu yaratacak hem de manevra alanlarının iyice daralmaya başladığı bir ortamda... ‘‘Olsayla bulsa, bir araya gelse’’ ve özetlemeye çalıştığım bu ‘‘yeni statüko’’ oluşmaya başlasa, gerçekte bu bir ‘‘statüko’’ olmayacak; aksine, Batı’yla, yaşam alanları ABD ve müttefikleri tarafından tehdit edilen büyük güçler arasında, Newt Gingrich’in ağzına dolamaya başladığı ‘‘III. Dünya Savaşı’’na benzer bir çatışmanın platformu olacak. Neyse ki yaklaşık 300 milyon nüfuslu Ortadoğu halklarının, kafası oryantalistlerin hayal ettiği gibi, baş eğme söylemlerinin kolaylıkla yazılabileceği bir ‘‘tabula raza’’ değil; köklü tarihleri, emperyalizmle mücadele deneyimleri, gelişkin bir siyasi (Batı anlamında demokratik olmasa bile) gelenekleri var. Buna karşı emperyal proje Batı’da da güçlü bir savaş karşıtı hareketle karşı karşıya. Nihayet en az bunlar kadar önemli iki etken daha var. Birincisi, bu emperyal projeye kalkışan güçlerin, özellikle ABD’nin mali, ekonomik kaynakları bu projeyi sürdürmeye yeterli değil (Bu konuya, yeniden yoğunlaşan resesyon tartışmaları bağlamında, önümüzdeki haftalarda değinme şansımız olacak). İkincisi, ABD’de yönetici seçkinler arasında bu projeye karşı gittikçe yükselen bir muhalefet söz konusu. İSTANBUL 10. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN SATIŞ İLANI Dosya No: 2006/11 Talimat Borçluya ait ve bir borçtan dolayı (HACİZLİ) bulunan ve aşağıda tapu kaydı, kıymeti, satış gün ve saati ve önemli özellikleri ile satış şartları belirtilen; İstanbul İli, Beşiktaş İlçesi, Ortaköy Mahallesinde kain 38 pafta, 30 ada, 114 parsel sayılı 12492.00 m2 miktarlı taşınmazda V1Blok Zemin+ Bodrum+1. Kat 300/9000 arsa paylı (22) nolu dubleks villa, İstanbul 10. İcra Müdürlüğünde Açık Arttırma suretiyle paraya çevrilecektir. 1 İİK.127. MD. GÖRE SATIŞ İLANININ TEBLİĞİ; Adresleri tapuda kayıtlı olmayan (Mübrez tapu kaydında belirtilen) alakadarlara takip borçlularına gönderilen tebligatların tebliğ imkansızlığı halinde işbu satış ilanı tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 2 İİK.151.142.MD. GÖRE SIRAYA ŞİKAYET ve İTİRAZ: Uygulama aykırılığı nedeniyle, alacağa mahsuben ihalenin yapılması veya satış bedelinin İİK. 138.md. cümlesinde ipotek alacaklısına ödenmesi duru munda, alakadarların satışı takip ederek İİK.142.md. göre şikayet veya itirazları olanın, bu hakkını 7 gün içinde kullandıklarına dair dosyamıza derkenar ibraz etmeleri İİK.83,100,142, 151,MK.789,777.md. göre ayrıca ilanen tebliğ olunur. 3 SATILACAK TAŞIN MAZIN TAPU KAYDI: Beşiktaş 1.Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünün 10.03.2006 tarih ve 681 yevmiye sayılı tapu kayıt örneğine göre; İstanbul İli, Beşiktaş İlçesi, Ortaköy Mahallesinde kain 38 pafta, 30 ada, 114 parsel sayılı 12492.00 m2 miktarlı taşınmazda V1Blok Zemin+Bodrum+1.Kat 300/9000 arsa paylı (22) nolu dubleks villanın tamamının kaydında dosya haczi, aile konutu şerhi, ipotek ve çeşitli takyidatlar mevcut olduğu bildirilmiştir. 4 İMAR DURUMU: Dosyasında mevcut Beşiktaş Belediye Başkanlığı İmar ve Planlama Müdürlüğünce tanzim ve tasdik edilmiş 16. 12.2005 tarih ve 2005/5450 4843 sayılı imar durum belgesine göre; Beşiktaş Ortaköy Mahallesi, 38 pafta, 30 ada, 114 parsel sayılı yer; 18. 06.1993 tasdik tarihli 1/5000 ölçekli Boğaziçi Nazım İmar Planı, 10.12.1993 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli Boğaziçi Uygulama İmar Planında H=15.50mt irtifada, ayrık nizam, TAKS:0.15, KAKS:0.75 konut sahasında kalmakta olup, bina derinliği, ön, yan ve arka bahçe mesafeleri. Kroki şartlarında yapılaşma koşullarına haiz olduğu bildirilmiştir. 5 TAŞINMAZIN HALİHAZIR DURUMU ve EVSAFI: Satışa konu taşınmaz; İstanbul İli, Beşiktaş İlçesi, Ortaköy Mahallesi, Levazım mevkii, Aydın Sitesinde, tapunun 38 pafta, 30 ada, 114 parsel numarasını teşkil eden 12492 m2 miktarlı 3’er katlı 7 adet villa, 6’şar katlı 2 adet kargir apartman ve havuzlu kargir işyerinden ibaret taşınmazda 300/9000 arsa payına tefrikli V1 Blok 22 bağımsız bölüm numaralı dubleks meskenin tamamı niteliğindedir. Taşınmaz Bodrum kat+ Zemin kat+1 Normal kattan müteşekkil, B.A.K. tarzda ve ikiz nizamda inşa edilmiş olup tasdikli projesine göre bodrum katında sığınak, kazan dairesi, WC, zemin katında girişte antre hol üzerinde mutfak ile mutfak içerisine açılan bir oda, şömineli ve teraslı salon, antreden çıkılan 1. Normal katta ise geçiş piyesi üzerinde bir tanesi ebeveyn banyolu ve balkonlu olmak üzere dört odadan ibaret, projesi üzerinden alınan net alanları itibariyle bodrum katı 64. 10m2, zemin katı 91.70m2, teras:15.60m2, 1. Normal katı 91.70m2 olmak üzere toplam 263.10m2 net alana sahip, 1. Sınıf işçilik ve malzeme ile inşa edilmiştir. Daire PVC doğramalı ve panjurlu, elektrik, sıhhi tesisat, doğalgaz tesisatı mevcut olup taşınmaza ait kalorifer tertibatı ile parsel dahilinde çevre tanzimi yapılmış durumdadır. Satışa konu taşınmaz bulunduğu konum itibariyle alt ve üstyapısı tamamlanmış, her türlü belediye ve sosyal imkanlardan istifade edecek konumda civarın talep gören iskana elverişli konut alanında yer almaktadır. Taşınmaz halen mesken kullanılmaktadır. 6 TAPU KAYDINDA VARSA MÜKELLEFİYETLER: Bu parsel aleyhine İski, 112 ve 113 parselleri lehine toplam 420.75m2 lik alanda 1. TL bedelle 99 dokuz yıllığına Kanal İrtifak Hakkı 28.07.1989 Tarih ve 2717 yev, Şerhi ile, 7 TAKDİR OLUNAN KIYMETİ: Taşınmazın tamamına 550.000,00,YTL kıymet taktir edilmiştir. 8 SATIŞ ŞARTLARI: Yukarda açık tapu kaydı, imar ve halihazır durumu ve kıymeti belirtilen taşınmazın; 1. Satışı; 19 EYLÜL 2006 SALI günü; saat 11.00’den 11.15’e, kadar İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’nde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla, 2. Satışları: 29 EYLÜL 2006 CUMA günü aynı yer ve saatlerde İst. 10. İcra Müdürlüğü’nde, ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. a Artırmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen kıymetin ve alacağa mahsuben iştirak edeceklerin kendinden önceki sırada bulunan alacaklıların alacağının, (muhammen bedelin %20’siyle sınırlı olarak) %20’si nispetinde pey akçesi (nakit) veya bu miktar kadar milli bir bankanın şartsız, kesin ve süresiz teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Yabancı para kurunda günlük değişimler olması ve 805 sayılı Kanun’un 1. maddesine göre döviz teminat olarak kabul edilmez. b Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhaleye itiraz vaki olması halinde dahi, (alacağına tekabül eden satış bedelini müşteri sıfatıyla ödemekte imtina suretiyle alacaklıya ihale yapılmamış olması şartı ile) satış bedeli nakden icra veznesine yatırılır (md. 134/ 4). Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları ile Katma Değer Vergisi (150 m2’ye kadar olan net meskenlerde % 1, mesken olmasına rağmen işyeri olarak kullanılmış dairelerde, metruk durumda olan binalarda, tarla, bina, han, otel ve arsalarda.. % 18 olarak KDV müşteriden tahsil edilir), tahliye ve teslim giderleri öncelikle müşteri tarafında ödenir. Birikmiş emlak vergisi, tellaliye ve tapu satım harcı satış bedelinden müşteriye iade edilir. c İhaleye iştirak edenlerin icra satış dosyası, tapu kaydı, şartname, ilan ve tebliğatları incelemek suretiyle ihaleye katıldığını kabul ettiği. Satılacak taşınmazın Tapu kaydında varsa;taşınmazın bütünleyici parçalarının (MK.md.684,862), taşınmazın eklentilerinin (MY.Md.686,862),hukuki semerelerinin (MK..md. 879), Taşınmazın birleştirilmesi durumunun (MK.Md. 859), İİK.128.md.göre Taşınmaz mükellefiyetlerinin (İntifa hakkı MK.m. 794, oturma hakkı MK.m.823, üst hakkı MK.m.834, kaynak hakkı MK.m.837,İrtifak hakları MK.m.838, Kaydi hayatla ölünceye kadar bakma akdi BK.m.507) mükellefiyetleri nazara aldığı kabul edilir. d Uygulamada rehin bedelinin ödenmesinde ve alacağa mahsuben satışta İİK. 140,151,268.md. emredici hükmüne rağmen sıra cetveli düzenlenmemekte olduğundan; Taşınmaz üzerinde haciz, ipotek, satış vaadi vesair hakları olan ilgililerin ihaleyi takip ederek satış tarihinden itibaren yedi gün içinde İİK. Md.100,151 ve 268,4792 sayılı S.S.Kurumu K.Md.21,1479 sayılı Bağ Kur K.Yasası md. 17,3065 sayılı Katma D.V Kanunu 55, Amme Alacağının Tahsili Hakkındaki Kanun md. 21, MK.766, 789, 777/2,796/1 İİK. 83/c 2, 100, 142/1, 51, maddelerine göre sıra ve alacağın aslına yönelik şikayet ve itiraz dava haklarını kullanmaları ve icra dosya sına dava açtıklarına dair derkenar ibraz etmeleri gerekir. e İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. f İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca satış bedelini yatırması için verilen 10. gün sonundan itibaren temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ve ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. g Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup tebligat pul masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. h Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/11 Talimat sayılı dosya numarası ile Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 03.08.2006 *(İc. İf. K. 126) *(*) ilgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. *Yönetmelik Örnek No: 27 Basın: 39895 C U M H U R İ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle