21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 TEMMUZ 2006 CUMA 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN ABD’de deşifre edilen disketler, şeriatçı örgütün istihbarat birimlerine bile sızdığını ortaya çıkardı ‘Yalnız Ölüler Dönmez’ PARİS 1960’lı yıllarda, Milli Birlik Komitesi tarafından ‘‘147’’liler kapsamında üniversiteden uzaklaştırılmış olan Profesör Halit Kemal Elbir, yeniden kürsüsüne kavuştuğunda ilk dersine şu sözlerle başlamıştı: Politikada bir söz vardır, yalnız ölüler dönmez, derler. Aradan bunca süre geçmesine karşın hiç aklımdan çıkmayan bu deyişi geçen hafta bir kez daha anımsamamın nedeni, Fransa’nın eski başbakanlarından, Sosyalist Parti’nin ağır toplarından, 2002 Cumhurbaşkanlığı seçiminin daha ilk turda büyük mağlubu olan Lionel Jospin’in yeniden siyaset yaşamına döndüğünü açıklaması oldu. Jospin, 2002’de başbakan olarak girdiği cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunda, Le Pen’in de ardında üçüncü sıraya düşünce, bozgunun sorumluluğunu üstlenmiş, siyasi hayattan çekildiğini açıklamıştı. İyi de yapmıştı, çünkü siyasi gözlemcilerin büyük çoğunluğu, bozgunun en büyük nedeninin bizzat o olduğu konusunda birleşiyorlardı. Aradan beş yıl geçtikten sonra, eski sosyalist başbakan, SP’nin 1 Temmuz 2006 kurultayından birkaç gün önce, siyasi yaşama döndüğünü; eğer herkes üzerinde birleşir, Genel Sekreter François Hollande da uygun görürse 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylığını koyabileceğini açıkladı ve rahmetli hocamın öğrettiği siyasi kuralın geçerliliğini bir kez daha kanıtladı. Evet, siyasetin ne getireceği hiç belli olmuyordu ve kesin olarak dönemeyecekler yalnızca ölülerdi. ??? Jospin siyaset sahnesine dönüşünü yalnızca karar bildirmekle yapmadı, hemen ertesi günü, Le Monde gazetesinde yayımladığı uzun bir yazıda, gerçekten durgunluk ve siyasi kriz içinde olan Fransa’nın geleceği için bir de program yayımladı. Dört bölümlü programın birinci önceliği, işsizlik ve alım gücü. Jospin, ekonomik durgunluğu, işsizliği azaltıp tam istihdam ile çözeceğini, bunun için asgari ücrette yapılacak artışla birlikte, alım gücünün arttırılacağını söylüyor. Bir anlamda Keynesçi diyebileceğimiz, klasik sosyalist bir program Jospin’inki; bir yandan yatırımları arttıracak, bir yandan işsizliği azaltıp tam istihdamı sağlayacak, öte yandan da alım gücünü yükseltecek bir model öneriyor. Programın ikinci önceliği, cumhuriyetin kurumları ve onun çevresinde, dışlanmışları kazanarak sağlanacak uzlaşma. Üçüncü sırada AB geliyor. Jospin, AB Anayasası’nın ülkesinin seçmenleri tarafından reddedilmesini, hem kurum hem Fransa açısından zararlı olduğunu, bu sakıncanın giderilmesini, ama yalnızca ekonomik Avrupa’nın yetmediğini, bunun sosyal ile tamamlanması da gerektiğini söylüyor. Dördüncü sırada araştırma, yenileşme, yatırımlar ve çevre konuları yer alıyor. Sosyalist Parti içinde cumhurbaşkanlığı adaylığındaki rakibi Segolene Royal’in açıklamalarında ya da Genel Sekreter Hollande’ın 1 Haziran kurultayındaki konuşmalarında da yer alan klasik bir sosyalist program söz konusu olan. ??? Doğrusu, Jospin’in programındaki ilk bölüm, bana sosyalistlerin ilk iktidara geldikleri, 1981 yılındaki ekonomik programı anımsattı. O zaman, alım gücünü arttırarak ekonomiyi canlandırma projesi başarılı olmamış, çark edilmişti. Şimdi acaba Jospin hangi araçlarla böyle bir programı başarıya ulaştıracak, onu merak ediyorum. Ama öyle veya böyle, eski kurt, dönüşünü programla destekleyerek çıktı ortaya. Tam aynı dönemlerde de bizim eski siyasetçiler, yeniden arzı endam etmeye başladılar siyaset sahnemizde. Ama ne yeni bir öneri, ne ciddiye alınacak bir program var ortada. Yalnızca eski markaların yeniden defile podyumuna sürülmesinden ibaret girişim. Hani insanın ‘‘Acaba, toplum züğürtlemiş bezirgân misali eski defterleri karıştırmak zorunda kaldı da, bunlar da, durumdan cesaretlenip de mi çıktılar ortaya?’’ diyesi geliyor. İki ülke siyaseti arasındaki önemli farklardan biri, uzlaşma kültürünün eksikliği ise ikincisi de, bizde kişilerin de, kurumların da herhangi bir program sunma zorunluluğunu bile hissetmemeleri. Herkes kendisini veya kurumunu, herhangi bir doğrulayıcı nedeni olmasa da marka olarak görüyor ve yalnızca bu marka olma vasfının yeteceğini sanıyor. Bu da tabii ki yeterli olmuyor. Hani atalarımızın dediği gibi, ‘‘Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı’’... Galiba bizim siyasiler siyaset sahnesini Cihangir’in Çukurcuma’sı sanıyorlar. Hem Hizbullahçı hem MİT’çi sosyal tesisler, kantinler, konukevi, öğrenci harçları buraya bağlıdır. KenCumhuriyet, Hizbullah’ın kaçırdisi şu anda rektörün (Prof. Dr. Mehdığı kişiler veya kuşkulandığı milimet Özaydın) kasası gibidir. Emnitanların sorgu çözümlerinin yer alyetin istihbaratıyla ilişkilidir. dığı belgeleri ele geçirdi. Onlarca Ahmet (Ahmet Göksu, eski Dikişinin sorgu çözümlerinin yer aldı sonra kemikleri Diyarbakır’da örgü ren Sarı’nın bazı kişiler hakkında ca, DYP kanalıyla Milli Eğitim Müyarbakırspor Kulübü Başkanı): Abğı yüzlerce sayfalık belgelerde, ör te ait Mardinkapı Savaş Mahallesi anlattıkları şöyle: dürü olmuştur. Bu kadar yolsuzlukAbbas Hüseyinoğlu: Erga lara bulaşmasına rağmen devletin dülkadir Aksu’nun kayınbiraderi. gütün neredeyse tüm Diyarbakır hal Küçüksavaş Sokak’taki 11 No’lu kı hakkında istihbarat topladığı açık sorgu evinde bulunan Sarı’nın ifa nilidir. İmam hatip okulu mezunu en üst kademelerinde bulunması, Soyadını hatırlayamadım. Kendisi deleri, bir çelişkiyi de ortaya koyu dur. Öğretmenlik yapmıştır. Sonra Si Prof. Dr. Sedat Arıtürk’ün onu per İhracatçılar Birliği Başkanı’dır. Diça anlaşılıyor. Hizbullah tarafından kaçırıldık yor. Sarı sorgusunda Diyarbakır po irt Öğrenci Yurdu Müdürlüğü’nde ça sonel daire başkanı yapması nede yarbakır’da yapılacak tüm ihracat mallarının onun kontrolünden ve tan sonra öldürülen Dicle Üniversi lisine çalışan sadık bir muhbir oldu lışmıştır. Eski Rektör Prof. Sedat niyle açık açık MİT’tir. Abdullah Getiren: Sağlık Kül mühründen geçmesi lazım. Bu netesi Tıp Fakültesi Sekreteri İbrahim ğu ve bu gücünü kullanarak üniver Arıtürk zamanında personel daire Sarı’nın da örgüte ayrıntılı bilgi ver site veya günlük yaşam içinde sı başkanlığına getirilmiştir. Siirt’te tür Daire (SKS) Başkanı’dır. Aslen denle geniş bir çevresi olduğu gibi diği belirleniyor. Dönemin Diyar kıntılarla karşılaşan çok sayıda ki iken soruşturma geçirmiş, idari gö Sivereklidir. Diyarbakır’da doğup Abdülkadir Aksu’dan da kaynaklabakır Emniyet Müdürü Gaffar Ok şiyi de muhbirliğe zorladığını söy rev alamaz denilmesine rağmen per büyümüştür. YurtKur Bölge Mü nan bir çevresi vardır. Doç. Dr. Mehkan’ın ‘‘Adı Hizbullah’a ait dokü lüyor. Dicle Üniversitesi’nde çok sa sonel daire başkanı olmuştur. Son dürlüğü’nden üniversiteye geçmiş met Emin Yılmaz’ın yanına o da çok manlarda geçiyor’’ dediği ve daha yıda kişi hakkında ayrıntılı bilgi ve ra burada da yolsuzluklara katılın tir. SKS üniversitenin beynidir. Tüm gelir, ben de çok giderim. Yılmaz’ın ona defalarca kızdığını gördüm. ‘‘Bırak şu lüzumsuz işleri, kimsenin gizlisine sakSKİYE DÖNÜŞ lısına karışma, MİT her zaman insanı kullanır, atar. İstihbaratçılarla gezme diyorum sana’’ türünden sözler söyler. Ahmet MİT’tir, buna ben tanık oldum. Ahmet Oğuz: Uzun süre imam hatip lisesi müdürlüğü yapmıştır. Müdürlüğü sırasında hakkında çok şeyler söylenmiştir. O dönemde en çok söylenen sözün, Ahmet Oğuz’un MİT olduğuydu. Candan Hamamcı: ANKARA (Cumhuri Çiçek, Alevi yurttaşların Orhan Hamamcı’nın eşidir. yet Bürosu) AKP ikti hassasiyetlerini ‘‘hiçe saFen edebiyat fakültesindedarı, din eksenli siyaseti yan’’ bir yaklaşım ortaya dir. Eşi ise diş hekimliği nin dozajını her geçen gün koydu. Bu yurttaşların isfakültesindedir. Prof. Canarttırıyor. Bir süre önce temlerini sıradan bir dadan Hamamcı sarışın, becumhurbaşkanı tarifini va ile aynı statüye koyan yaz tenlidir. Genellikle saç‘‘halkı kucaklayacak ki Çiçek, ‘‘AİHM dertlere larını dalgalı yaptırır. Çok şi’’ olarak yapan Başba deva, hastalara şifa, borçaçık giyinir. MİT ile ilişkikan Recep Tayyip Erdo lulara eda mahkemesi hasi olduğu söylenir. Dersleğan, söylem değiştirerek line getiriliyor. Kanserin rine başörtülü öğrencileri ‘‘güçlü dinsel inançları bu çözümü de orada aranır almamaktadır. lunan kişilerin de bu kol hale getirildi’’ dedi. Cemil Güzelsoy: Getuğa oturabileceğini’’ saHiçbir ayrım yapmaçen yıl şu anda dekanlığın vunmaya başladı. Milli dan ülke çocuklarına eğialtında bulunan polislerin Eğitim Bakanı Hüseyin tim vermek zorunda olan amiri olan Tuncay KomiserÇelik ve Adalet Bakanı Milli Eğitim Bakanlığı ’le konuşurken ‘‘HastaneCemil Çiçek ise Alevi ise olayı bir adım daha yi ne yapıyorsunuz’’ dedim. yurttaşların hassasiyetle ileri taşıdı. Bakan Çelik, ‘‘Bir probleminiz var mı? rini hiçe sayan demeçle AİHM’nin kararını eleşCumhurbaşkanı Ahmet Necdet cek. Aralarında, Kitap Çevir STÖ, Cumhurbaşkanı Ahmet Mehmet Tuncay’dan iş çıkriyle gündeme geldi. tirirken ‘‘Bu ders anayaSezer’e Terörle Mücadele Yasa menleri Meslek Birliği, Çağdaş Necdet Sezer’e TMY’yi veto etmaz’’ dedim. ‘‘Ayıp ediCumhurbaşkanlığı se sal zorunluluk. Kimsenin sı’nda yapılan değişiklikleri veto Gazeteciler Derneği, Çağdaş Hu mesi çağrısında bulundu. STÖ’ler, yorsun ağabey, Mehmet çimleri konusunda bir sü çocuğu adına itiraz lüksü etmesi çağrısında bulunan sivil kukçular Derneği, Düşünce Öz değişikliklerin yürürlüğe girmeTuncay ve Cemil Güzelsoy re önce kendi adayını ta yok’’ dedi. Bakanlık bütoplum örgütleri, ‘‘ülkenin tam bir gürlüğü Derneği, Düşünce Suçu si halinde eyleme geçme kararı alve Başhemşire Medihe Terif eden Başbakan Erdo rokratları ise yurttaşları polis devletine doğru sürüklendi na Karşı Girişim, İnsan Hakları dı. Adana’da demokratik kitle kin avcumuzun içindedir’’ ğan, bu ismin, ülkesini adeta kamplara bölecek ği’’ kaygısını taşıyor. Değişiklik Derneği, İnsan Hakları ve Maz örgütleri ve bazı siyasi partilerin dedi. temsilde, barışa, sevgiye, bir söylem geliştirerek ler yürürlüğe girerse bu kez ta lumlar İçin Dayanışma Derneği, temsilcileri de dün Yeni TMY’nin MİT’çileri deşifre birlik ve beraberliğe ze ‘‘Alevilerden kendisini nınmış 2025 kişi bir araya gele Toplum ve Hukuk Araştırmala veto edilmesi talebini içeren mekmin hazırlayacak, bu ze Müslüman olarak görmeÖrgüt tarafından sorgurek TMY’ye aykırı bir kitapçık rı Vakfı, Türkiye İnsan Hakları tubu Cumhurbaşkanı Ahmet mini iyi koordine edecek, yenlerin dilekçe vererek lanan bir başka kişi olan bastırdıktan sonra kendilerini Vakfı ve Türkiye PEN Merke Necdet Sezer’e gönderdiler. lider özelliği olan bir in din kültürü ve ahlak bilRecep Buttanrı ise MİT çacumhuriyet savcılığına ihbar ede zi’nin de bulunduğu çok sayıda (Fotoğraf: VURAL KÖSE) san olması gerektiğini gisi dersini alamayabilelışanlarıyla bağlantı kurasöyledi. Gündem yaratan ceklerini’’ söyledi. rak örgüte bilgi sağlıyor. tüm bu sözlerinin ardınMİT binasına yakın bir pasMEB’i Diyanet dan Erdoğan, son olarak tanede çalışan ve muhbirdüzeltiyor Cumhurbaşkanlığı koltulik yapan Buttanrı da Hizğuna ‘‘kendilerinden farkÜlkenin milli eğitiminbullah tarafından sorgulalı düşünmeyen’’ bir ismin den sorumlu bakanlığın nıyor. Buttanrı da Diyaroturacağının mesajını ver bu ve benzeri söylemlebakır’da MİT binasında çadi. Erdoğan, Reuters’e ri, Diyanet İşleri Başkalışan onlarca kişinin fiziki verdiği demeçte, güçlü nı Ali Bardakoğlu’nu da görünümünü, günlük yadinsel inançları bulundu rahatsız etti. şamda müdavimi olduklağu gerekçesiyle hiç kimBardakoğlu, ‘‘Hiç kimANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kamuoyunda li askeri bilgileri açıklama’’ suçunun tanımlandığı rı mekânları, ailelerinde senin cumhurbaşkanı ol se Batı’nın tuzağına gelip ‘‘Sauna Çetesi’’ olarak bilinen çıkar amaçlı suç örgü TCY’nin 329/1. maddesi uyarınca 6 yıl hapis ceza kaç kişi olduğunu, MİT bimasının engellenmemesi Aleviliği İslam dışı göster tüne yönelik operasyon kapsamında Genelkurmay As sına mahkum etti. Bozkır’ın ‘‘özel askeri eğitim ko nasının dışında çalışıp çagerektiğini söyledi. mesin. Aksi halde Hz. keri Mahkemesi’nde yargılanan Yüzbaşı Nuri Gök nularını içeren’’ CD’yi verdiği belirtilen diğer sanık lışmadığını detaylarıyla anErdoğan’la aynı gün Ali’ye bağlılığa yapılmış han Bozkır’a, ‘‘gizli askeri bilgileri açıklama’’ suçun güvenlik şirketi sahibi Mustafa Aksoy ise ‘‘Bozkır’ı latıyor. Buttanrı anlatımAvrupa İnsan Hakları en büyük darbe olur. Ale dan 6 yıl hapis cezası verildi. azmettirme’’ suçlamasından beraat etti. Bozkır ve larında MİT lojmanlarına Mahkemesi’nin (AİHM) vilerin Müslüman olup olEdinilen bilgiye göre, Küre Operasyonu kapsa Aksoy’un, ‘‘çıkar amaçlı suç örgütü kurma, yönetme’’, sık sık gidip rapor verdiğiAlevilerin zorunlu din madığının tartışılması, mında askeri suç yönünden Genelkurmay Askeri ‘‘örgüt üyesi olma’’, ‘‘örgüte yardım’’ suçlarını da içe ni de belirtirken çok sayıdersine ilişkin itirazları Müslümanlığa hakaret Mahkemesi’nde yapılan yargılama karara bağlandı. ren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargı da tanıdığını da MİT ile nı kabul etmesini eleşti tir’’ diyerek tepkisini di Genelkurmay Askeri Mahkemesi, Özel Kuvvetler lamaları ise devam ediyor. Bozkır ve Aksoy geçen du çalışmaya teşvik ettiğini ren Adalet Bakanı Cemil le getirdi. Komutanlığı’nda (ÖKK) görevli Yüzbaşı Bozkır’ı ‘‘giz ruşmada tahliye edilmişti. dile getiriyor. ? Baştarafı 1. Sayfada ? Beykoz operasyonunda ele geçirilen Hizbullah arşivinin çözümleri ancak yıllar sonra yapılabildi. ABD’li uzmanların yaptığı ve mahkemeye ulaşan deşifrelere göre, örgüt emniyet istihbaratı ve MİT çalışanları hakkında arşiv tuttu; ayrıca istihbarat birimleri içindeki elemanları aracılığıyla deşifre ettiği istihbaratçıları öldürdü. E AKP’de yine dinci söylem öne çıkıyor Sezer’e ‘TMY’yi veto edin’ çağrısı Yüzbaşı Bozkır’a 6 yıl hapis ‘Sauna Çetesi’ne yönelik operasyon kapsamında askeri mahkemede yargılanan Bozkır, ‘gizli bilgileri açıklama’ suçundan mahkum oldu asirmen?cumhuriyet.com.tr İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAŞVURUSU AİHM, Erbakan’ı haklı buldu STRASBOURG (AA) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), eski başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın Türkiye hakkında yaptığı şikâyetle ilgili kararında, ifade özgürlüğü ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği görüşüne vardı. AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğüyle ilgili 10. maddesi ve adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddesinin 1. fıkrasını ihlal ettiğine hükmetti. Mahkeme, tanınan süre içinde Necmettin Erbakan’ın maddi tazminat talebinde bulunmadığı gerekçesiyle para cezasına gerek görmedi. Erbakan, 2000 yılında AİHM’ye yaptığı başvuruda, 25 Şubat 1994 tarihinde Bingöl’de yerel seçimlerden önce halka yaptığı konuşma nedeniyle 1998 yılında hakkında dava açılmasını gerekçe göstermişti. Diyarbakır DGM, bu davada Erbakan’ı bir yıl hapis ve para cezasına çarptırmıştı. Erbakan, AİHM’ye yaptığı başvuruda, mahkumiyet kararının ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu belirtmiş ve DGM’de askeri yargıç bulunduğu gerekçesiyle davanın bağımsız bir mahkemede görülmediğini ileri sürmüştü. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bürokratları böyle buyurmuşlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava açan Hasan Z.’nin de isterse bir dilekçe vererek ve Müslüman olmadığını söyleyerek çocuğunun din derslerinden muaf olabileceğini söylemeyi de ihmal etmemişler. Bürokratlar şöyle diyorlar: ‘‘Okullarımızda okuyan gayrimüslim öğrenciler, din kültürü ve ahlak bilgisi dersini okumak istemediklerine ilişkin dilekçe vermeleri halinde, bu dersten muaf oluyor. Alevi vatandaşımız da ‘Ben bu inancı taşımıyorum’ diye AİHM’ye başvurmuş. Çocuğunun bu dersi okumasını istemiyorsa dilekçeyle başvurması gerekecek. Kimliğinde İslam yazıyorsa kurtuluş yok, bu dersi zorunlu okumak durumunda.’’ AİHM’ye başvuran Hasan Z.’yi tanıyorum. Yıllar önce bir dilekçe ile valiliğe başvurmuş ve ‘‘SünniHanefi’’ propagandası yapan din kültürü ve ahlak bilgisi dersini çocuğunun almamasını istediğini belirtmişti. Yani dersi almak istemediğine ilişkin dilekçe vermişti. İstanbul Valiliği de bu dilekçeyi red ‘Müslüman Değilse Dilekçe Versin’ detmiş ve Hasan Z.’nin çocuğunun din dersini almasının zorunlu olduğunu bir anayasa emri olarak gördüğünü belirtmişti. Zaten Hasan Z. bütün yasal yolları tükettikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmişti. ??? İkinci ve daha vahim olanı, Milli Eğitim Bakanı bürokratının bu dersi almamak için Alevilerin ‘‘Biz Müslüman değiliz’’ demesini istiyor. Ülkemizdeki Alevilerin ezici bir çoğunluğu kendisini Müslüman olarak tanımlıyor. Ancak onların inanç ve ibadete ilişkin yorum ve uygulamaları Sünnilerden farklı. Bürokrat, din dersinin SünniHanefi özelliğini düzeltmek ve devletin inançlar karşısında eşit mesafede olmasını sağlamakla yükümlüyken Alevi yurttaşa ‘‘Sen Müslüman olmadığını söyle’’ diyerek açıkça ayrımcılık yapmakta ve inanç özgürlüğüne aykırı davranmaktadır. ??? Alevilerin Müslüman olup olmadığını belirlemek Milli Eğitim Bakanlığı bürokratının işi değildir. Milli Eğitim Bakanı’nın da işi değildir. Kimin Müslüman olup olmadığını belirleyecek herhangi bir resmi makam da yoktur ve olamaz. İnsanların neye nasıl inanacakları, nasıl ibadet edecekleri tamamen kendi tercihleridir. Burada tek sınır başkasının özgürlüğüne saygılı olmaktır. Sünni bağnazlığı içinde Alevileri Müslüman olarak kabul etmeyen bir gelenek bulunduğunu biliyoruz. Onları, ‘‘kâfir’’ ‘‘zındık’’, “ahlaksız” gören bir anlayış Sünniler arasında geçmişte yaygındı. Bu tutucu, ilkel bakış açısı zaman içinde değişmesine rağmen varlığını sürdürüyor. Anlaşılan bu bürokratlar arasında da benzer fikirler yaygın. Alevilerin son yıllarda kendi kimlikleriyle ortaya çıkmaları, haklarını, inançlarını kararlı bir şekilde savunmaları toplumun bakışında bir değişim sağladı. Türkiye’nin demokratikleşmesiyle, farklı din ve inançlara saygılı olmak, farklılıkları anlamak düşüncesi de öne çıkıyor. Alevilerin de kendi kimlikleriyle ortaya çıkıp bunu meşru hale getirme çabaları ülkemizin demokratikleşmesine hizmet ediyor. ??? Zorunlu din dersleri bir askeri darbe ürünüdür. 12 Eylül’ün paşaları, solu ezmek ve engellemek amacıyla Sünni İslamcı anlayışı yaygınlaştırmaya çalıştılar. Köylere en çok cami 12 Eylül döneminde yapıldı. Zorunlu din dersleri zaten başından itibaren insan haklarına, inanç özgürlüğüne aykırı bir uygulama. Kafası yasaktan başka şeyi anlamakta güçlük çeken bürokratlar, ‘‘O zaman Müslüman değiliz diye dilekçe versinler’’ diyor. Aklınca onların Müslüman olmadığını söyleyerek bir aşağılama içine girmek istiyorlar. Neden din dersini almak istemeyen dilekçe versin? Doğrusu din dersini almak isteyenin dilekçe vermesidir. Çünkü böyle bir dilekçeyi vermek de çocuklar için kolay değildir. ‘‘Ben din dersini almak istemiyorum’’ ya da ‘‘Çocuğumun din dersini almasını istemiyorum’’ demek ailelere ve çocuklara sıkıntı yaratabilir. Toplumumuzu az çok tanıyoruz. Kaldı ki dilekçe de verse anayasa emri denerek talep reddediliyor. ??? Tabii işin üçüncü boyutu da bu din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin içeriği. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bunun din dersi olmadığını, kültür dersi olduğunu iddia ediyor. Gerçek onun söylediği gibi değildir. Bu derslerde sure ezberleyemediği için ikmale kalan öğrenciler biliyorum. Sınıflarda namaz kıldırıldığını biliyorum. Böyle bir eğitimi çocuğuna aldırmak isteyen bir dilekçe versin ve talep etsin. Onun dışında zorunlu olarak bunu çocuklara yaptırmaya kalkmak laikliğe de, inanç özgürlüğüne de aykırıdır. AKP’liler bu tür gerekçelerin arkasına sığınmak yerine inanç özgürlüğünün önünü açacak değişikliklere kafa yorsalar, bu dersin içeriğinin değişmesi için gayrete gelseler daha iyi ederler. Yoksa, AB yolculuğunda bu sürücü anlayışıyla arabayı kullanmak mümkün değildir. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle