25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 2006 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB B B B B B 28 31 30 31 34 35 36 35 25 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B PB Y Y B PB PB PB B 26 28 27 26 31 29 30 30 30 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B PB 34 32 39 40 38 39 33 31 29 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve iç kesimleri parçalı çok bulutlu, Doğu Karadeniz kıyıları ile Ordu, Bolu ve Düzce çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı yurdun kuzeybatı kesimlerinde biraz artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 24 19 25 27 26 28 29 28 29 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB Y PB Y PB B PB A Y 36 33 38 32 29 30 32 32 29 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y A PB A A Y B B B 21 38 22 44 30 37 18 36 39 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada koşulda şu, bu siyasal koşulda bu tür müdahale yapılacak diye ayrıntılı talimat da vermiş. Hükümet kararlılığımızı ABD’ye, Irak’a ‘‘Artık sabrımız kalmadı’’ diyerek özetledi. O gün bugündür sabrımızın karşılığını ABD’den de Irak’tan da bekliyoruz. Ne bekliyoruz: ABD’nin, Irak’ın elçilerimiz aracılığıyla bildirdiğiniz müdahale biçimlerinden; örneğin müdahale olasılığını ilan ettiğinizden beri teröristlerin ovaya indikleri Kandil Dağı’na jetlerinizin bir iki bomba sallamasını öngören senaryoyu beğendik, hadi davran demelerini. ??? RTE, sıra lafa geldi mi, boş durmaz. Ortadoğu’yu çözer, Kuzey Irak’a girer. Başkan Bush’la 12 dakikada Ortadoğu’dan PKK’ye kadar geniş kapsamlı bir görüşme yaptığını söyledikten sonra mutabık kaldıkları ilkeyi açıkladı: ‘‘Sorunu ABDTürkiyeIrak’tan kurulu üçlü komisyonda çözelim!’’ Bu uzlaşma gerçekse, buyurun cenaze namazlarına! ??? Kuzey Irak’a müdahalemize kesin gözle bakan kimi yorumculara göre dış politikamız, dikkattt üçüze gebe. Yavruların cinsiyetleri de belirlendi: (a) Amerika’nın rızasını almadan Kuzey Irak’a müdahale. (b) Kıbrıs Rumlarına limanlarımızı açmadığımız için AB ile müzakerelerin tıkanması olasılığı ve (c) Ortadoğu politikasında ayarlamalar... Bu saptamaların ardından örneğin ABD’nin (dolayısıyla Irak’ın) iznini almadan Kuzey Irak’a müdahalemizin TürkABD ilişkilerinde ciddi bir kriz yaratmasını kaçınılmaz gören yorumlara rastlanıyor. Bu noktada RTE beyefendinin kamuoyunu uyutmaya yönelik sert konuşmalarına karşın, Başkan Bush’la mutabık kaldığı ABD politikası doğrultusunda yürüdüğünü ifade eden açıklamasına ne demeli? ??? Kimileri de uyarılarda bulunuyor. ABD müdahalemize muhalefetini sürdürürse bugüne kadar aksini gösteren tek bir açıklama yapmadı kapsamı ve sonuçları bugünden öngörülemeyecek bir açmaza düşeriz diyor. Türkiye’nin zaafiyetinin kaynağı: ‘‘Tepedeki insanlar!’’ 1974’lerde ABD’nin tehditlerine, Sovyetler’in karşı çıkma olasılığına karşın Kıbrıs’a müdahale kararı alan Bülent Ecevit gibi Türkiye’nin bağımsızlıktan kaynaklanan haklarını kullanan bir başbakan, ara da bul... Tabii bulabilirsen! Geçenlerde medyamızın davul zurna eşliğinde manşetlere taşıdıkları bir olay gerçekleşti. Türkiye ile ABD arasında ortak vizyon belgesi imzalandı. Bugün; hükümet, BM kararlarına dayanarak yurtdışından gelen saldırılara sıcak takip veya operasyon yapma hakkı olduğunu söylüyor. Vizyon belgesi aylarca müzakere edildi. Noktası, virgülü tartışıldı. Acaba çetin görüşmeler sırasında bizimkilerin aklına Kuzey Irak’taki PKK’ye operasyon yapma zorunluluğu doğar düşüncesiyle vizyon belgesine tek taraflı müdahale olanağımızı belirleyen bir ifade koymak neden gelmedi? Gelişmelerin içeriğini karıştırdıkça; Türkiye’nin ellerine kelepçe, ayaklarına zincir vuran ‘‘bir şeyler’’ çıkıyor karşımıza. Bu iktidarla sonumuz hayrola! En az para harcayan turist Antalya’da GÜRSU KUNT ANTALYA Avrupa’dan, özellikle de en iyi pazar kabul edilen Almanya’dan gelen turist sayısı önemli oranda düştü. İran hükümetinin, Antalya’da eğlence yaşamı ve ahlak düzeyiyle ilgili kaygıları, uçakların kente inişine yasak getirdi. Bu durum, İranlı turistin Antalya tatil planlarında caydırıcı etki yarattı. İran pazarıyla çalışan oteller, tanıtım broşürlerindeki mayolu kadın fotoğraflarının sıkıntı yarattığını anlayınca, broşürlerini değiştirdi. Rus pazarında ise yüzde 1520’lik artış beklentisi, yerini yüzde 35’lik artışa bıraktı. Araştırmalar, en az para harcayan turistin Antalya’ya geldiğini gösteriyor. Her şey dahil sistemiyle kente gelen kimi turistin cebinde 20 Avro bile yok. O yüzden turist sayısında, geçen yılı yakalamak mümkün olsa da döviz girdisinde bu imkânsız görünüyor. Bu yıl toplam turizm girdisinde, en iyimser bakışla yüzde 5’lik düşüş bekleniyor. Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Başkanı Nizamettin Şen Türkiye’nin kendisini doğru ifade edemediğini ve bu konuda birtakım eksiklikler yaşadığını söyledi. Şen, ‘‘Kendimizi anlatamamanın çok basit bir örneğini vereceğim. Yeni doğan bir bebeğin kulağına ezan okunması, ülkemizde gelenekselleşen bir seramoni.Ama Avrupa televizyonları bunu ciddi bir dini görev gibi yansıtıyor. Türkiye’de yaşam bu doğrultuda yorumlanıyor’’ diye konuştu. Türkiye’nin, laik yapısını anlatamadığını, oysa Türkiye’deki laiklik temellerinin pek çok Avrupa ülkesinden iyi olduğuna da işaret eden Şen, ‘‘Türkiye’de kadın haklarının ne kadar eski olduğunu anlatabilseydik,Türkiye Cumhuriyeti temellerinin ne kadar sağlam olduğunu anlatabilseydik, bugün durum daha farklı olurdu. Türkiye’nin bu konulardaki üstünlüklerini, uygulamadaki hataları inkâr etmeden,Avrupa’ya anlatabilmesi gerekir.Ancak biz, kendimizi ifade edemedik’’ dedi. Ortadoğu’daki savaşın da Türkiye imajı üzerinde giderek etkili olmaya başladığını belirten Şen, Türkiye’nin giderek Ortadoğulu imajının içine girmeye başladığını vurguladı. Şen, ‘‘Medeniyetler çatışması hâlâ gündemde. Üzerimizde, Ortadoğu’daki savaşın bir yansıması var. Hıristiyan Müslüman çatışması bize de dolayısıyla turizme de yansıyor. Ortadoğu’nun sorunlu imajı,Türkiye ve Kuzey Afrika ülkelerinin turizm imajını etkiliyor. Batılı tüketici İslamfobi bombardımanından nasibini alıyor’’ dedi. Alanya Turizm ve Tanıtma Vakfı Başkanı Nüvit Özkan da en ciddi sıkıntının ‘‘imaj’’ olduğunu belirtti. Turizmde hayali beklentiler olmayınca, gönülleri rahatlatmak için mazaretler yaratıldığını, topun kimi zaman iç basına, kimi zaman dış basına, kimi zaman da başka gelişmelere atıldığını ve bunun en kolay yol olduğunu ifade etti. İmaj kaybının uzun bir süreci kapsadığını belirten Özkan, ‘‘Tatile gelenler, yaşadıklarını gözlemler, ona anlam yüklerler ve sonuçta ortaya imaj çıkar. Ama ülkemiz, 12 yıldır, imajla ilgili ciddi zedelenmeler yaşıyor. Türkiye’nin radikal İslama kaydığı görüntüsü, terör olayları, otellerde servis kalitesi, otel dışı yaşam gibi konular turistin kafasında büyüyen soru işaretleri. Bu işin kırılma nokta sı ya da çıbanın patladığı an kuş gribiyle ortaya çıktı.Yetmezmiş gibi karikatür krizi, papazın ölümü, terör konuları çıktı. Bize de pek çok mazaret yaratılmış oldu’’ diye konuştu. Rus basınında Türkiye aleyhine çıkan haberlere de değinen Özkan, ‘‘Bunlar çok önemli değil. Aynı haberler, İspanya, Tunus için de geçerli olabilir. Önemli olan dışarıdan gelen bu olumsuzlukları, ne kadar çabuk bloke edebildiğimizdir. İşte sorun burada. Rusya’da aleyhimize haberler çıktı, Ruslar bundan gelmiyor bahanesine sığınmak bizim için daha kolay. Gerçek tanıyı koyamıyoruz, tedaviye de geçemiyoruz’’ dedi. Gelişmeler ana muhalefet partisi CHP’nin de gündeminde. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye’nin turizmde giderek yükselen bir yıldız olmaktan çıkıp Ortadoğulu turizm ülkesine dönüştüğünü söyledi. Baykal bunun doğru okunması gerektiğini vurgulayarak ‘‘Gelişmeler Türkiye için bir trend haline gelirse, tehlike büyür’’ diye konuştu. CHP Antalya Milletvekili Feridun Baloğlu da turizde yeni bir hamlenin zorunluluk haline geldiğini ifade etti. Turizmde derin kriz ? Baştarafı 1. Sayfada sak şükredelim’’ dedi. Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Ahmet Barut, yeni tesislerin açılması ve fiyat kırma nedeniyle bu yıl turizm gelirlerinin azalacağını kaydetti. İsrail’in Lübnan’a saldırması sonrası bu bölgelerden Türkiye’ye gelen turist sayısında da ciddi bir düşüşün yaşandığını anlatan Barut, ancak ağustostan sonra bir artış olacağını geçen yılın turist sayısının yakalanabileceğini ifade etti. Barut, ‘‘Bu saatten sonra bu sezon için yapılacak bir şey yok. Bu sezon böyle gidecek. Mühim olan önümüzdeki yılı kurtarmak hatta önümüzdeki yıl daha fazla yükselişe geçmek gerekiyor. Özellikle altyapı ile ilgili olarak bizim yapmamız gerekenler var. Tesisler bazında da ürünün daha fazla geliştirilmesi ve daha fazla reklam şart’’ diye konuştu. Turizm Yatırımcıları Derneği (TYD) Başkanı Oktay Varlıer, rezervasyon iptallerinin 2005 kasım ayından itibaren başladığını belirterek bu nedenle yaz rezervasyonlarında yaklaşık yüzde 40’lık bir düşüşün söz konusu olduğunu açıkladı. 2006’nın ilk 3 ayında Türkiye’ye gelen turist sayısında büyük bir azalmanın gözlendiğini kaydeden Varlıer, ‘‘Eğer bu aylarda yaklaşık yüzde 5’lik bir artış olur sa geçen yılki rakamları yakalarız. Ama aynı gelir oranlarını yakalayamayız. Çünkü birçok tesis belli doluluk oranlarını yakalamak için fiyat kırma yoluna girdi’’ dedi. Fiyatlarını indirmeyen otellerde şu anda doluluk oranlarının düşük olduğunu açıklayan Varlıer, fiyat rekabetiyle bir yere varılamayacağını, böyle devam etmesi halinde Türkiye’nin rekabet gücünü kaybedeceğini vurguladı. Türkiye’ye daha fazla turist gelmesi için yöresel tanıtıma ağırlık verilmesi gerektiğini kaydeden Varlıer, ‘‘Marmaris, Bodrum gibi turizm yörelerinin projeleri hazırlanmalı ve buralara Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tanıtım fonundan kaynak aktarılmalı. Ayrıca petrol fiyatlarından kaynaklanan maliyet artışları da düşürülmeli’’ diye konuştu. Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır ise, 2006’nın turizm açısından çok kötü başladığını kaydederek kötü gidişin hâlâ devam ettiğini anlattı. Türkiye’nin etrafındaki ülkelerde tehlikeli gelişmelerin yaşandığını, yurtdışında Türkiye’nin de bunların içindeymiş gibi gösterildiğini belirten Bayındır, Türkiye’nin yurtdışındaki imajını değiştirmek için tanıtıma büyük önem verilmesi gerektiğini söyledi. Şu anda Akdeniz ve Ege bölgesine gelen turist sayısında bir düşüş yaşandığını anlatan Bayındır, İstanbul’daki büyük otellerdeki doluluk oranının ise yaklaşık yüzde 85 civarında olduğunu aktardı. Turizmde ibre yine ekside ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’yi ziyaret eden yabancıların sayısı, haziran ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1.4 azaldı. Yurtdışından Türkiye’ye en çok girenleri ise geçen yıl olduğu gibi yine Almanlar oluşturdu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), haziran ayına ilişkin ‘‘GirişÇıkış Yapan Ziyaretçileri’’ açıkladı. Buna göre haziran ayında, geçen yılın aynı ayına göre Türkiye’ye giren yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 1.4 oranında azalarak 2 milyon 368 bin 628 kişi olarak gerçekleşti. Bu rakam geçen yıl haziran ayında 2 milyon 402 bin 912 kişi olmuştu. Giriş yollarına bakıldığında, geçen yılın aynı ayına göre havayolunda yüzde 0.8 artış, denizyolunda yüzde 3.4, demiryolunda yüzde 4.5, karayolunda yüzde 9.7 azalış oldu. Milliyet ayrımına bakıldığında ise geçen yılın aynı ayına göre Türkiye’ye gelen turist sıralamasında Almanya birinci oldu. Bu ülkeyi, sırasıyla Rusya, İngiltere, Hollanda, Bulgaristan, İran, ABD, Fransa, Ukrayna ve İsveç izledi. Bu ülkelerden gelenler, toplam giren yabancıların yüzde 65.2’lik bölümünü oluşturdu. Türkiye’den çıkan yabancı ziyaretçi sayısında da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4.3 oranında azalma oldu. Haziran ayında, çıkış yapan yabancı ziyaretçi sayısı 2 milyon 72 bin 720 kişi olarak belirlendi. Bu rakam bir önceki yılın aynı ayında 2 milyon 164 bin 959 olarak gerçekleşmişti. Uzmanlardan sıcak uyarısı İZMİR(Cumhuriyet Ege Bürosu) Avrupa Acil Tıp Birliği Başkanvekili Uz. Dr. Ülkümen Rodoplu, önümüzdeki günlerde ülkemizde aşırı sıcaklar yaşanacağına dikkat çekerek yurttaşları gerekli önlemleri almaya çağırdı. Rodoplu, ülkemizde 65 yaşının üzerindeki her bir milyon kişiden 5’inin sıcak nedeniyle yaşamını yitirdiğini vurguladı. Sıcağın önemli sağlık sorunlarına da neden olacağını belirten Radoplu, özellikle yaşlılar, bebekler, hamileler, kalp ve damar hastaları, şeker hastaları, şişmanlar ile bazı cilt hastalığı olanların daha duyarlı olduklarını ve dikkatli davranmaları gerektiğini söyledi. Radoplu, sıcağın artmasıyla sıvı kaybına yol açan ishal, kusma gibi hastalıkların daha çok görüldüğünü, bebek ve yaşlılarda ölüme yol açtığını kaydetti. Sıcak çarpmasının kendini ‘‘terleyememe’’ olarak gösterdiğini bildiren Rodoplu, ‘‘Sıcak çarpmasında, vücut ısısı 41 dereceyi aşar. Bu durumda santral sinir sistemi bozukluğu ve terleyememe görülür. Santral sinir sistemiyle ilgili bozukluklar ise tutarsız ve anlamsız davranışlar, tuhaf konuşma, kasılma, nöbet geçirme ve koma olabilir’’ dedi. Bu durumda yapılacak ilk müdahalenin hastanın sıcak ortamdan uzaklaştırılarak dinlendirilmesi ve serinletici önemler alınması olduğunu ifade eden Rodoplu, ‘‘Hasta rahat olduğu pozisyonda tutulmalıdır.Yatarak veya oturarak fark etmez. Ardından, giysilerin çıkarılıp esintili ve serin bir yere alınması önemlidir. Bilinci yerinde değilse, yarı baygın veya nöbet geçiriyorsa kesinlikle ağzından sıvı verilmemeli, bilinci yerindeyse su ve ayran içirilmesi en doğru seçenektir’’ diye konuştu. Radoplu, hastanın yarım saat içinde iyileşmemesi durumunda, en kısa sürede hastaneye ulaştırılmasının gerekli olduğunun altını çizdi. / IŞIL ÖZGENTÜRK Hep Birlikte Kurtlar Vadisi’nde ? Baştarafı Arka Sayfada ğında oturup adam onu öpmeye kalkınca da ‘‘a, yapma’’, diyen hatunlar vardır, vallahi o durumdayız. Amerika’nın bize ‘‘hop, dur bakım orada!’’ demesi son derece mantıklı. ‘‘Ulan seni iktidara ben getirdim, yıllarca Türkiye’de ılımlı bir İslam dalgasının yayılması için paralar verdim, adamlar tuttum, stratejiler geliştirdim. Sana emek harcadım, niye? İsrail’den sonra ikinci tetikçim ol diye, şimdi dayılanıp durma, fiyakanı öyle bir bozarım ki, kendini Yüce Divan’da bulursun!’’ Amerika haklı, ama Türkiye’nin bugünkü trajikkomik durumundan sadece bu hükümet sorumlu değil, Türkiye’yi Amerika’nın kucağına oturtan tüm iktidarlar sorumlu. Yani ‘‘hiç kimse masum değil.’’ Şimdi biraz akıl verelim, daha doğrusu gerçeği konuşmaya başlayalım. Birincisi herkesin bildiği gibi Hakkâri, özellikle de Yüksekova önemli bir uyuşturucu merkezidir. Hayır diyenlere tek bir sorum var, hiçbir üretim yapılmadığı halde, nasıl oluyor da, Hakkâri’de o kadar çok kuyumcu dükkânı var ve nasıl oluyor da aşiret düğünlerinde kadınlara otuz kilo altın takılıyor? Öte yandan uluslararası uyuşturucu raporlarında bu bölgenin adı kocaman kırmızı harflerle yazılı. Yani bir yerde yoksulluk, aynı yerde müthiş bir zenginlik. Neden kimse, düğünlerinde kilolarca altın takılan kimselerin ne işle uğraştığını araştırmıyor? Acaba bu kişiler yılda kaç para vergi veriyorlar? Doğrusu ben bunu çok merak ediyorum. Devam edelim, koruyucuların durumu nedir? Bunlara hâlâ para ödeniyor ve hiçbir şey değişmiyor... Bu arada koruyucular paralarını kesintili olarak aşiret reisinden alıyorlar, bunu da herkes biliyor. Bütün bunlar engellenemez mi? Bal gibi engellenir ama ortada öylesine büyük rantlar söz konusu ki, bu ranta hayır diyecek babayiğit bulmak çok zor. Sadece para rantı değil, siyasi rant da söz konusu; hangi aşiret reisi, düzeninin bozulmasını ister? Binlerce Kürt kökenli yurttaşın meydanlarda toplanıp ‘‘Apo’ya özgürlük’’ değil de, ‘‘Kahrolsun toprak ağaları! Kahrolsun uyuşturucu tüccarları!’’ diye bağırdığını düşünün, ah nerede o günler? Şimdi biraz zor bir soruya gelelim. Avrupa’nın en güçlü, dünyanın ikinci güçlü ordusu neden mayın ve uzaktan patlatılan bombalara karşı bu kadar zayıf? İsrailliler çok yakın bir zamanda Güneydoğu’da toprağı mayından temizlemek için teklif verdiler. Mayından temizledikleri toprağın elli yıllık kullanım hakkını istediler. Peki biz bu konuda özellikle ordu, bu derece aciz mi? Sınır ötesi operasyon diyoruz, kendi sınırlarımız içinde mayınları temizleyemiyoruz. Gerçekten bazı şeyleri anlamak mümkün olmuyor, bu durumda pek çok genç insanın vicdani ret hakkını kullanıp askere gitmek istememesi insanları çok şaşırtmasın. Şimdi sizin oğlunuz Şırnak’ı seçse siz ne yapardınız? Orada da bir terslik var, nedense ölen erler hep yoksul ailelerin çocukları, acaba Tanrı da mı şaşırdı? Dünyanın adaletsizliği ilahi adaleti de mi baştan çıkardı? isilozgenturk@gmail.com Hastalıklar sınıflandırılmalı Üç protestocu Sinop’ta boğuldu ? Baştarafı 1. Sayfada sağlık kurumu olan devlet hastanelerine muayene için gidiyor. Ve buraya 26 YTL ödüyor. Grip için ödenen bu rakam çok yüksek. Öte yandan kalp rahatsızlığı olan bir hasta yine devlet hastanesine muayene için gidiyorsa ve buraya 26 YTL ödüyorsa bu rakam da yetersiz kalır. Çünkü kalp hastasından radyolojik ve labaratuvar testleri istenebilir. 26 YTL ise tüm masrafları karşılama da yetersiz kaldığı için hastane de masraflarını karşılayamaz’’ dedi. Henüz teşhisi konulmayan ve rahatsızlığı nedeniyle hekim karşısına çıkan hastadan ne gibi tahlil ve tetkiklerin isteneceğinin önceden bilinmemesine karşın sabit bir ücret getirilmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Taş, Almanya, Hollanda gibi ülkelerde hastalıkların kategorilere ayrılarak ücretlendirildiğini söyledi. Taş, kimi Avrupa ülkelerinde boğaz, karın ağrısı, akciğer hastalıkla rı ya da genel hastalık hakkında bilgi alınmasında da ayrı ayrı ücretlendirmenin yapıldığını anımsatarak ‘‘Örneğin Almanya’da bademcik muayenesi için 7 Avro, tüm vücudun muayenesi 30 Avro ücretlendirme yapılıyor. Hastalıklar mutlaka sınıflandırılmalıdır’’ dedi. Sağlık kuruluşlarından alınması gereken ücretleri Maliye Bakanlığı’nın değil, sosyal güvenceli kurumların kendilerinin belirlemesi gerektiğine ifade eden Taş, Sağlık Bakanlığı’nın da denetleyici, yol gösterici olması gerektiğini kaydetti. Taş, ‘‘Doktorlara verilen performansa dayalı geri ödemeden, döner sermayeden fazla paralar alınabiliyor. Doktor, hastasına bir yerine 5 tetkik yaparak cirosunu arttırıyor’’ ifadesini kullandı. Sosyal güvenceli kurumların özel ve ya kamu hastaneleri arasındaki ayrımlarına son vermesi gerektiğini ifade eden Taş, özetle şunları söyledi: ‘‘Sağlık Bakanlığı’nca kamu hastanelerinde çalışan doktorlara getirilen performansa dayalı bir ücretlendirme çok tehlikelidir. Bu sistem döner sermayeden pay ödenecek sosyal güvenceli kurumları ekonomik olarak çökertmeye götürür. Çünkü hekim ay sonunda döner sermayeden daha çok ücret almak için gereksiz tetkikler yaptırabilir. Bunun için sosyal güvenceli kurumlar kesinlikle kamu hastanelerinde uygulanan bu sisteme karşı çıkmalıdırlar. Çıkmadıkları takdirde kendilerini ekonomik çıkmaza sürüklerler. Organ hastalığına dayalı her hastalık için bir paket fiyat getirilerek kendilerini korumalıdırlar. Ayrıca kamu hastanelerinde özel hastanelere ve üniversitelerde paket fiyata dayanan faturalarında kesinlikle sosyal güvenceli kurumların temsilcileriyle özel ve kamu hastanelerinin temsilcileri, Türk Tabipleri Birliği’nin katılımıyma oluştrulan kurul tarafından mutlaka kontrol edilmelidirler.’’ CENGİZ DEMİREL SİNOP Sinop’ta kurulması planlanan nükkeleer santralı protesto etmek için gerçekleştirilen ‘‘Nükleersiz Yaşam Şenliği’’ne katılmak için Akliman yöresinde kamp kuran Hacettepe Üniversitesi öğrencisi Soner Balta (24), kardeşi Ömer Balta (22), ve Gazi Üniversitesi öğrencisi Güneş Korkmaz (22) serinlemek için girdikleri denizde boğularak hayatını kaybetti. Boğulma tehlikesi geçiren 3 genç de hastanede tedavi altına alındı. Gençlerin ölümünün ardından şenlik iptal edildi. Akliman yöresindeki bir tatil köyünde 17 Temmuz’da başlayan ‘‘Nükleersiz Yaşam Şenliği’’ için kamp kuran çoğu üniversite öğrencisi gruptan denize giren Hacettepe Üniversitesi öğrencisi Soner ve Ömer Balta kardeşler, Gazi Üniversitesi öğrencisi Güneş Korkmaz, Gazi Serkan Ersever (20) ve Burak İnanç (26) ile ODTÜ Mimarlık Bölümü yüksek lisans öğrencesi Başar Çağlar (23), denizin dalgalı olması nedeniyle akıntıya kapıldılar. Çevredekilerin müdahale ettiği olayda Balta kardeşler ile Korkmaz, boğularak yaşamını yitirdi. Çevredeki diğer öğrenciler tarafından sudan çıkartılan Ersever, İnanç ve Çağlar ise Sinop Atatürk Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Yaşanan olayın ardından şenlik iptal edildi. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle