23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2006 PERŞEMBE 6 Ahmet Sevim’den cevap ve düzeltmedir Cumhuriyet Gazetesinin 30.04.2006 tarihli nüshasında yayınlanan “Lisede şeriat propagandası” adlı habere binaen cevap ve düzeltme teşkil eden aşağıdaki hususlar kamuoyunun dikkatine sunulur: 1 Müvekkil yıllardır yapmış olduğu kutsal öğretmenlik görevinin gereklerini en iyi şekilde yerine getiren, yayınlanan haberin ne öncesi ne de sonrasında yasa dışı ve toplumu galeyana getirecek mahiyette hiçbir olaya tevessül etmemiş toplumda kendisine saygıdeğer bir yer edinmiş, değerli bir kişiliğe sahip, gerek görev yaptığı okulda, gerekse okul dışında sözlerine itibar edilen ve sevilen, çevresinde de kanunlara olan güven ve bağlılığı, milliyetçi ve mukaddesatçı kişiliği ile tanınan saygıdeğer bir vatandaştır. 2 Yayınlanan haberde müvekkilin ağzından çıkmış gibi toplumda infial uyandıracak mahiyette sözlere yer verilmek suretiyle müvekkilin kamuoyu önünde suç isnatlarına ve galiz hakaretlere maruz bırakılması, büyük bir hayret ve esefle karşılanmıştır. Müvekkil iddia edildiği gibi hiçbir cemaatin temsilcisi değildir. Müvekkil aleyhinde ortaya atılan bu iddialar gerçekdışı ve mesnetsizdir. Nitekim bu iddiaları doğrulayacak bir tek isim, gösterilen tek bir kaynak dahi yoktur. 3 Müvekkilim ve bağlı bulunduğu okul idaresi hakkında kullanılan ifadeler, basın meslek ve ahlak esaslarına aykırı olup, maksadını aşmıştır. Buna karşın hukukun üstünlüğüne inanan müvekkil usul ve kanunların kendilerine tanımış olduğu anayasal hakları kullanma yolunu benimsemiştir. Müvekkilin hakkında sarf edilen, gerçeğe aykırı, mesnetsiz iftira ve hakarete varan önyargılı ifadeleri kabul etmesi mümkün değildir. Saygılarımızla Ahmet Sevim Vekili Av. Fatih SEVİM HABERLER Fatura yine yurttaşa çıkarılacak OHSAD Başkanı Usta: Vaka başına fiyat uygulaması hatalı bir sağlık politikası SİBEL BAHÇETEPE PERŞEMBE ORHAN BURSALI Kükreyen Fare Türkiye’yi 50 yıldır yöneten sağcıaşırı sağcıdinci partiler silsilesinin son halkası olan AKP iktidarı, sadece burnundan halkalanmış değil, çarmıha da gerilmiş bir iktidar görüntüsü sergiliyor. Erdoğan ve diğerleri kadar kadar çok konuşan, yüksekten atan; ama bir gün sonra da kükreyen fareye dönüşen siyasi iktidar mensuplarıyla Türkiye az karşılaştı. Pöh pöh pöh!.. O neydi iki gün önceden anonslar, geliyoruz meliyoruz diye... Gazı alan bazı gazeteler, orduya bile ‘‘siyasi talimatın’’ verildiğini ilan etttiler! Siyasi talimat?! AKP iktidarı, bu tür boş lafları çok seviyor! AKP iktidarı, ABD ve denetimindeki uluslararası finans kurumlarına o kadar bağımlıdır ki, bakmayın siz Erdoğan’ın ‘‘ABD elçisi mi karar verecek, biz egemen ülkeyiz’’ laflarına! Orduya Kuzey Irak’a girme emri verdikleri anda, ekonominin 2001 krizinden bu yana en büyük tepetaklak durumunu yaşayacağını bilmezler mi? Kendileri bilmese bile, bilenler kulaklarına fısıldamıştır! O da yetmemiş, Amerika’nın Ankara Büyükelçisi TV kameraları karşısında derhal ‘‘sahne olarak’’, durumu ilan bile etmiştir! Nitekim, giderken bol keseden üfüren Dışişleri Bakanı Gül, Londra’dan ‘‘maceracı olmayız’’ diyerek, beklenen uysallığı göstermekte geç kalmamıştır! ??? Başka çareleri yoktur! Türkiye ekonomisi, birkaç aydır gerili bir tel üzerinde cambazlık halinde. ? ABD’ye rağmen orduyu Kuzey Irak’a gönderme kararı, küresel ekonominin en kırılgan halkasını oluşturan Türkiye’yi tepetaklak eder. ? YTL bir ay içinde yaşadığının belki de iki katı daha fazla değer yitirir ve büyük bir olasılıkla dolar 2 YTL’ye doğru tırmanır. ? Uluslararası finans kurumları, değerlendirme şirketleri, borsa ve bonoda bulunan sıcak para sahipleri derhal tepki verir... Neden böyle? Bunu hepimiz biliyoruz: Ortadoğu zaten bir sıcak savaşın içinde ve eşiğinde. Dünya, savaşın yaygınlaşması endişesini taşıyor.. ABD de Irak’da savaşıyor. Orada biçimlendirdiği Kürt devleti oluşumu var. ABD, Irak savaşı boyunca Türkiye’yi Irak Kürdistanı’ndan uzak tuttu! Bu amaçla Türk askerinin başına çuval bile geçirdi! ABD’nin Irak politikasından elinde kalacak olan ana ürün, bir Kürt devletidir. Kürtleri, Ortadoğu’nun ikinci İsrail’ine dönüştürmek istiyorlar, bunu başarırlar mı bilmiyoruz. Bu arada Pentagon’a yakın askeri danışmanların, Büyük Kürdistan makaleleri (Ergin Yıldızoğlu’nun haberi!) ve Türkiye’nin bir kısım toprağını da içeren muhtemel haritalar üzerinde çalışmaları yayımlanıyor.. Finansman olarak Türkiye’yi ‘‘halkalayan’’ ABD’nin, yıllardır inşa ettiği bu Irak politikasını Türkiye’ye deldirmez. Nitekim Ankara’daki elçisi ABD’nin kararlılığını hemen gösterdi! ABD sadece ekonomik ipi çekmekle kalmaz, bir yıl içinde, ülkemiz içinde kilit noktaları tutan kamuoyu yapıcıları ile, sifonu bile çeker ve Erdoğan’ı akara bırakır... Arkasından el bile sallamaz! Cüneyd Zapsu’nun ABD’de ‘‘Erdoğan’ı delikten aşağı süpürmeyin, kullanın’’ biçiminde ikinci yalvarma hakkı bile yoktur! ??? Salı günkü yazımda belirtmiştim: Türkiye sağının kaderi, yaranmak, yalvarmak, ve sürekli olarak dış destekle ayakta kalmaya çalışmaktır... Sağın beyni, 50 yıldır sürekli ancak buna çalıştı ve nihayet Türkiye’nin bağımsız hareket etme yeteneğini sıfıra indirdi! Bağımsız hareket etmene ne ekonomin izin veriyor ne de iktidara oturup kalkmanda etkili olan siyasi süreç ve bu sürece tabiyetin... Bugün bazı uç milliyetçi kesimlere, ‘‘Marksistler haklıydı, ekonomik bağımsızlık olmadan siyasi bağımsızlık olamaz’’ itirafını yaptıran olgu, çırılçıplak ortada. Türkiye’nin bugünkü konumundan şüphesiz Kürtçüler, solcu ve demokrat kılıklılar çok memnunlar. Ekonomik ve siyasi ABD’ye bağımlılığın hareketsiz bıraktığı bir ülkenin, ulus ve ulusal olma niteliğini de hızla erozyona uğrattığının bilinciyle sevinçten zil çalıp oynadıkları, bu konudaki derin suskunluklarından bellidir! Maliye Bakanlığı’nın tasarruf önlemleri adıyla yayımladığı ‘‘Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği’’nin faturası yine yurttaşa çıkarılacak. Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Başkanı Dr. Muharrem Usta, vaka başına ücretlendirme ile tahlil, röntgen gibi tetkiklerin masraflarının sabit ücretlendirme fiyatından karşılanamayacağını belirterek ‘‘Bu açığı hastalardan ek ücret alarak kapatmak zorunda kalacağız’’ dedi. 1 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlanan ve uygulamaya giren tebliğe göre birinci basamak sağlık kuruluşları olan sağlık ocakları ve resmi polikliniklerde 11 YTL, özel sağlık kuruluşlarında ise 13.2 YTL ücret alınacak. İkinci basamak devlet hastaneleri ile üçüncü basamak eğitim hastanelerinde uzmanlık alanlarına göre 24 ile 49 YTL arasında değişen ücret alımı, özel hastanelerde yüzde 20, üniversite hastanelerinde ise yüzde 50 oranında arttırılarak uygulanacak. Sağlık kurumlarının acil servisleri ile onkoloji bölümü, kemoterapi, anjiografi, nükleer tıp, radyasyon onkolojisi, girişimsel radyoloji, genetik ile diş bölümünde yapılan teşhis ve tedavi hizmetlerinde hizmet başı faturalanmaya devam edilecek. Uygulamanın sağlık kurumlarına başvuran hastalar için gerekli olan tahlil, röntgen gibi tetkiklerin yapılmama riskini de beraberinde getirdiğini belirten uzmanlar, hastaların zor durumda kalacağını, hatta yaşamlarını bile kaybedebileceklerini belirttiler. OHSAD Başkanı Usta, vaka başına fiyat uygulamasını hatalı bir sağlık politikası olarak nitelendirerek, vaka başına uygalama yerine tanıya dayalı uy gulamaya geçilmesi gerektiğini söyledi. Usta, şöyle konuştu: ‘‘Örneğin iki şeker hastası var. Sunulan pakette bu hastalıklar için 40 YTL ödeme yapılacağı söyleniyor. Burada devlet şunu yapmak zorunda: Her iki hastanın durumlarını değerlendirirken yaşı kaç, başka hastalığı var mı, gibi faktörleri göz önüne alarak ücretlendirme yapmalıdır. Vaka başına yapılacak uygulamada ise 2 hasta aynı kefeye konup aynı tedavi yapılmaya çalışılacak, bu da hastayı zor durumda bırakacak. Tasarruf yapılacaksa, bu yalnızca vaka başı uygulamayla değil, iyi bir denetim mekanizması ile yapılmalıdır. Ancak bu şekilde devlet sağlık harcamalarında tasarrufa gidebilir. Hükümetin uygulamaya çalıştığı yöntemler kısa vadelidir.’’ ODALARDAN AÇIKLAMA Ege’den tebliğ uyarısı MANİSA (Cumhuriyet) Ege Bölgesi’ndeki tabip ve eczacı odaları ile sağlık sendikaları ortak basın açıklaması yaparak hükümeti 1 Temmuz’da uygulamaya konulan ‘‘tedavi yardımına ilişkin uygulama tebliği’’ konusunda uyardı. Açıklamada, ‘‘Hastayı müşteri, sağlık kuruluşlarını ticarethane, hekimi de tüccar haline sokan uygulamaları benimsemiyoruz’’ denildi. Manisa Tabip Odası’ndan yapılan açıklamada, hasta ile hekimin karşı karşıya getirildiği vurgulandı. Maliye Bakanlığı’nın 1 Temmuz tebliğinin IMF direktifleriyle hazırlandığı belirtilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: ‘‘Maliye Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı, bu tebliğle hekimleri ve sağlık kurumlarının yöneticilerini, bilim ve vicdan ile maliyet hesapları arasında sıkıştırmaya yönlendirmektedir. Uygulamadan en çok etkilenenler hastalarımız ve yurttaşlar olacaktır. Hastayı müşteri, sağlık kuruluşlarını ticarethane, hekimi de tüccar haline sokan uygulamaları benimsemiyoruz.’’ ‘HÜZÜN MEVSİMİNDE AŞK’ Gazeteci Ferhan Şaylıman’ın ilk romanı ‘Zaman Geriye Dönmez’ yayımlandı Kanser hastalarının yaşanmış öyküleri ŞULE KÖKTÜRK ‘Önemli olan okurun mutluluğu’ ESRA YAZDIÇ Sibel Kalaycı, gazeteciyazar... Yüzündeki kocaman, umut dolu gülümsemesiyle, genç yaşta yakalandığı kanser hastalığıyla mücadele ederken sıkı sıkıya tutunduğu yaşamı anlatarak diğer kanser hastalarına da umudu taşıyan, yaşam elçisi... Hastaneler, tedaviler, ilaca ulaşamamalar, iş, erken emeklilik arasında geçen yaklaşık 4 yıla 3 kitap sığdıran Sibel geçen aylarda yazdığı ‘‘Sibel’in Günlüğü’’nün ardından kanser hastalarının, dostluk, yaşama sıkı sıkı tutunma çabaları ve aşklarını konu edindiği ‘‘Hüzün Mevsiminde Aşk’’ isimli kitabını yazdı.Pedam Yayınları’ndan çıkan kitabının önsözünde, ‘‘Birazdan okuyacağınız romanın çok hüzünlü olacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Gelecekleri için uzun vadeli plan yapma hak? Sibel Kaları ellerinden alınlaycı, bir mış bir grup kanser hastasının dostgrup kanser luk, yaşama sıkı sıhastasının, kı tutunma, bağlıdostluk, yalık ve çıktıkları o kar şama sıkı sıkı tatilinde yaşanan, tutunma ça‘Hüzün Mevsiminde Aşk’ öyküsünü baları ve aşkokuyacaksınız’’ dilarını kitapyor Kalaycı. laştırdı. Romanı oluşturma sürecinde çok zorlanmadığını belirten Kalaycı, ‘‘Çünkü bunların hepsi yaşanmış şeyler, kurgu çok az.’’ diye konuşuyor. Kalaycı, kanser hastası olmanın nasıl bir şey olduğunu, ruh hekiminin verdiği örnekle anlatıyor: ‘‘Yaşamı bir sınav gibi algılarsan, sınav başlıyor, soru kâğıtları dağıtılıyor. ‘Elif senin sınav süren 3 saat, Ali senin sınav süren 2 saat, Sibel senin sınav süren yarım saat.’ Herkes sınavı 2, 3, 1 veya 5 saatte bitirecek, sen yarım saatte bitirmek zorundasın, yani yaşamı o şekilde anlamlı yaşamak zorundasın ve bunu yaparken de başarılı bir şekilde bitirmek zorundasın, bu da kalitelimutlu bir yaşam olmalı. Kanser hastası olmak böyle bir şey.’’ ANKARA Ferhan Şaylıman’ın ilk romanı ‘‘Zaman Geriye Dönmez’’ okurlarla buluştu. 2 öykü kitabı bulunan yazarın ilk romanı olan ‘‘Zaman Geriye Dönmez’’de 1900’lerden günümüze doğru gelişen Türkiye, Mişon karakterinin gözüyle anlatılıyor. ‘‘Edebiyatta yeni bir karakter yaratmak istediğini’’ belirten Şaylıman, ‘‘Önemli olan okuru mutlu edecek ve kendi yaşamının da gelişimini gösterebilecek bir eser ortaya koymaktı. Mişon karakteri ile sanırım bu başarıyı yakaladım’’ diyor. Gazeteci Ferhan Şaylıman, son yıllarda art arda yayımladığı kitaplarla edebiyat dünyasındaki varlığını ortaya koyuyor. İlk romanı Zaman Geriye Dönmez ile geçen aylarda okurlarla bir araya gelen Şaylıman, kolay yazmadığını, ancak yazmanın artık gazeteciliğinin önüne geçmeye başladığını kaydetti. 2 öykü kitabı bulunan Şaylıman, kolay yazmadığını, ancak yazmanın artık gazeteciliğinin önüne geçmeye başladığını söylüyor. Romanın yazım sürecinde kitaptaki Mişon karakteri ile ‘‘boğuştuğunu’’ anlatan Şaylıman, “Mişon kendisiyle kavgalı. İç dünyasında inişler çıkışlar var. Dokunsan kitabın içinden fırlayacakmış gibi canlı bir karakter” diyor. Romanın yazım sürecinde kitaptaki Mişon karakteri ile ‘‘boğuştuğunu’’ anlatan Şaylıman, ‘‘Zaman zaman kitabın hiç bitmeyeceğini sandım. Çünkü öyle bir noktaya geldik ki orada kendi dediğini yapma noktasında karakterle aramızda bir kavga oldu. Bu kitap gerçekten çok zorlu bir sürecin ürünüdür’’ dedi. Şaylaman kitabını şöyle anlattı: ‘‘Zaman Geriye Dönmez, 1900’lerden günümüze gelen çok uzun bir süreci kapsıyor. Okur kitabı eline aldığında ve arka kapaktaki tanıtım yazısını okuduğunda ‘Bu tarihi bir roman mı’ izlenimine kapılıyor olabilir. Ancak Zaman Geriye Dönmez, kesinlikle tarihi bir roman değil. Kitap sadece tarihi dönemlerden oluşuyor. 1. Dünya Savaşı, 1950’lerde gerçekleşen olaylar, kitabın arkasında hep bir fon oluşturdu. Tarihsel akış kendini hissettirmese de arka fondaki tarihi olayları hatta ve hatta Mişon’un ilişkilerini kullanarak orada hep Mişon’a yönelik bir karakter oluşturmaya çalıştım. Benim derdim ne bir tarihi birebir vermek ne de tarih sürecine ilişkin ilişkileri yansıtmaktı.” Şaylıman, Mişon karakterinin yaşamdaki yerine değinerek şunları söyledi: ‘‘Mişon günümüzün toplumsal yapısına, insani ilişkilerin içerisinde bize dayatılan yaşam biçimlerine karşı kendi içinde bir isyanı barındırıyor. Toplumun benimsediği ve artık sorgulamaya bile gerek duymadığı dayatmaları reddediyor. Aslında bir yönüyle ben, Mişon karakteriyle toplumsal yapıya da kendi açımdan farklı bir tez geliştirmeye çalıştım. Mişon, kendisiyle kavgalı, iç dünyasında inanılmaz inişler çıkışlar var. Mişon bence ete kemiğe bürünmüş, sanki dokunsan kitabın içinden fırlayacakmış gibi canlı bir karakter. En azından öyle olmasına çalıştım.’’ ‘İSYAN BARINDIRIYOR’ ‘TARİHİ ROMAN DEĞİL’ obursali?cumhuriyet.com.tr. 78’LİLER GİRİŞİMİ Cezaevlerinde yaşananlar kitaplaştırılıyor İstanbul Haber Servisi 78’liler Girişimi, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından cezaevlerinde yaşananları kitaplaştırıyor. 78’liler Girişimi, 12 Eylül cezaevlerinde bulunmuş herkese ellerindeki mektup, kart, resim, fotoğraf gibi dokümanları gönderme çağrısında bulundu. 78’liler Girişimi’nden yapılan açıklamada, 12 Eylül’ün 26. yılına girerken ‘‘12 Eylül’e Karşı Sanat Komisyonu’’nun ortak bir bellek oluşturmak için çalışmalarına başladığı anlatıldı. Çağrıda ortak bellek için film, sergi müze, arşiv çalışmalarının yapılacağı, ilk olarak ressam İbrahim Çiftçioğlu’nun bir kitap hazırlayacağı belirtildi. Çağrıda doküman vermek isteyenlerin 15 Ağustos’a kadar (0212) 244 48 02 numaralı telefondan veya ‘‘78lilervakfiİttnet.net.tr’’ adresinden bağlantı kurabilecekleri duyuruldu. ÇATALCA 2.ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNDEN Esas No : 2006/47 Davacı Zass Ev Aletleri Sanayi ve Ticaret A.Ş vekili Av. Alpaslan Gönültaşı tarafından mali durumu bozulan davacı şirketin mali durumunun iyileştirilebileceğini, TTY 324. ve İİY 179. maddeleri gereğince iflasın bir yıl süreyle ertelenmesi talebiyle mahkememize açılan dava nedeniyle ; Davanın duruşması 20.07.2006 günü saat 11.00 e bırakılmıştır. İlgililerin ve diğer alacaklıların iş bu ilan tarihinden itibaren onbeş gün içinde iflasın ertelenmesini gerektiren bir hal bulunmadığını, şirketin borca batık durumda olmadığını, iyileştirme projesinin yeterli bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilecekleri, aksi halde yokluklarında yargılamaya devam olunacağı, karar verileceği İİY 166. maddesi uyarınca ilanen duyurulur. 21.06.2006 (Basın: 35331) CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle