27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 2006 PERŞEMBE 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr YAZAR, YÖNETMEN, OYUNCU Çok özel bir yaratıcıydı. Ölümünün 100. yılında dünyada ilgiyle izlenen etkinliklerle anılıyor Cezanne, yüzyıl sonra ERHAN KARAESMEN Büyük dostum Cezanne’ın atölyesini ilk tavafa gittiğimde yirmi yaşlarımda falandım. Öğrencilik yıllarımda bir yurtdışı şantiye stajı, beni raslantılarla, o benzersiz güzellikteki ve yaşam kültürü dolu AixenProvence kentinin yakınlarında bir yere konuşlandırmıştı. Tarihinde ve şimdilerinde kültür hareketliliği dolu bu kentin en büyük adresi ise Paul Cezanne’dı ve büyük ustanın atölyesi kentin bir miktar dışında ama benim gençlik ateşiyle neredeyse koşarak ulaşabildiğim bir yerdeydi. İlk ziyaretimde, ölümünden önceki son resmini çalışırken elinden düşürdüğü fırçasının hâlâ yerde oluşunun yarattığı tılsımlı atmosferden çok etkilenmiştim. Duvarlara asılı biriki resim vardı; ama, bazı bitmemiş ya da bitmişe yaklaşmış resimler düzenlenmemiş, bir tarafa yığılmış haliyle öylece duruyordu. Penceresinden görünen Sainte Genevieve tepelerini konu alan peyzaj kalıntıları bir yandaydı. Cezanne sanki yarım saat önce ölmüştü ve ruhu ortalıkta dolaşıyordu. Resimlerinde elmalar vardı. Hart hart ısırma isteği verdiği gibi, saygılı bir dikkatle okşayıp yukarlarda bir yerlere koyma ve uzaktan hayranlıkla seyretme duygusu da insanın içine yayılıyordu. Bu ilk ziyaretten, bir süre kendime gelemeyecek kadar sersemlemiş ayrıldığımı anımsıyorum. Rastlantılar, hayatımın akışı içinde yolumu Aix kentine çok kereler düşürdü. Atölyeyi de epeyce ziyaret ettim ve her seferinde oradan es ? ‘‘Büyük dostum Cezanne’ın atölyesini ilk ziyaretimde, ölümünden önceki son resmini çalışırken elinden düşürdüğü fırçasının hâlâ yerde oluşunun yarattığı tılsımlı atmosferden çok etkilenmiştim. Duvarlara asılı biriki resim vardı; ama bazı bitmemiş ya da bitmişe yaklaşmış resimler düzenlenmemiş, bir tarafa yığılmış haliyle öylece duruyordu. Penceresinden görünen Sainte Genevieve tepelerini konu alan peyzaj kalıntıları bir yandaydı. Cezanne sanki yarım saat önce ölmüştü ve ruhu ortalıkta dolaşıyordu. ’’ rikleşmiş olarak ayrıldım. Resim tarihinin büyüklerinden Cezanne’ın iki yüzyıl büyüğü Rembrant ile birlikte resim tarihinin en büyük iki adamından biri olduğunu düşünenler, bunu konferanslarında dile getirenler, yazıya dökenler olmuştur. Koskoca bir uygarlık tarihini sadece iki isme (ya da birkaç isme) indirgemenin spekülatif ve sakıncalı yönleri bulunduğu açıktır. Ancak bazı büyük dâhiler için ‘Tanrı’nın hayırlı evladı’ ya da ‘en büyük’, ‘en alıp götürücü’ gibi betimlemeler yapmak da coşkulu ve tutkulu sanat amatörlerine epeyce zevk verir. Cezanne için en büyük ikiden biri diyebilme yetkisine sahip değilim. Ama Tiziano, Leonardo, Goya, Matisse çizgisi üzerinde Cezanne ve elbette Rembrant bana en yakın düşmüş, iki çok önemli büyük dost niteliği taşırlar. Ölümünün yüzüncü yılında Cezanne, dünya da ilgiyle izlenen etkinliklerle anılıyor. Aix ve Paris başta olmak üzere çeşitli Avrupa kentlerinde kutlamalar düzenleniyor. Televizyon kanalları önemli programlar yayımlıyorlar. Bu arada, son bir Paris duraklamasında Cezanne Pisarro sergisini ziyaret etme şansım oldu. 19. yüzyıl İzlenimci Akımı’nın güçlü bir öğesi olmakla birlikte Pisarro, elbette koca Cezanne ayarında bir özel yaratıcı değildi. Ancak aralarında, yaklaşık yirmi yıl boyunca yakın, sıkı bir dostluk sürdüğü; Pisarro’nun kendinden on yaş genç bu çok özgün yaratıcı adama takdir ve hayranlık dolu bir dostlukla yaklaştığı bilinmektedir. Cezanne da tam kendi üslubunda olmamakla birlikte, bu çok değerli ağabey sanatçıdan derinlemesine şeyler kaptığını hep dile getirmiştir. Paris sergisi, bu çok kapsamlı ve derinlere inmiş benzersiz karşılıklı etkileşim olayının, dönemler sonraya taşınmış çok anlamlı ve dikkat çekici bir izi niteliğini de taşımaktaydı. Mustafa Arslan’ı kaybettik... Kültür Servisi Yazar, yönetmen Mustafa Arslan Ürgüp’te yaşamını yitirdi. Arslan’ın, kalp krizi sonucu öldüğü açıklandı. Arslan, son dönemde İstanbul Şehir Tiyatroları için ‘Bir Gül Kanar Gurbetten Biz’ adlı oyunu yazıp yönetmeye hazırlanıyordu. Mustafa Arslan, sanat yaşamı süresince tiyatronun çeşitli dallarında ürün verdi ve çalışmalar gerçekleştirdi. Yazdığı çocuk oyunları arasında çok sevilenlerden bazıları şöyle: ‘Ağustosböceği ile Karınca’ (1992 Akademi Kitabevi En İyi Çocuk Yazını Ödülü), ‘Kuş Cenneti’, ‘Kargadan Çıktık Yola’, ‘Akıllı Köse’, ‘Oyuncağım Sevgi Olsun’, ‘Keloğlan’ın Fendi’, ‘Yuvasını Kaybeden Ayı’ (Üç ve altı yaş öbeği için) ve ‘Hoca Nasreddin’. Arslan için, tiyatro yaşamı içinde çocuk oyunları yazmak ve çocuk tiyatrosu üzerine düşünmek önemini hep korudu. ‘Pinokyo’, ‘Pırtlatan Bal’ ve ‘Mavi Masal’ gibi çocuk oyunlarında da rol aldı. Mustafa Arslan, 1955 yılında Tokat Reşadiye’de doğdu. 1966 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’na girdi. Bugüne kadar, birçok oyunda görev aldı; ‘Ağrı Dağı Efsanesi’, ‘Aslolan Hayattır’, ‘Özgürlüğün Bedeli’, ‘İbiş’in Rüyası’, ‘Yedi Kocalı Hürmüz’, ‘Sarıpınar 1914’, ‘Gelin ile Kaynana’ bunlardan bazıları. Arslan’ın yönetmenliğini yaptığı oyunlar ise İsmail Kaygusuz’un ‘Silvanlı Kadınlar’ı; Ali Göçer’in ‘Bir Gece Bekçisi Daha’sı; Cengiz Aytmatov’un ‘Gün Uzar Yüzyıl Olur’ adlı romanından ‘Gün Uzar Yüzyıl Olur Mankurt’u, Cahit Atay’ın ‘Sultan Gelin’i ve Nurhan Karadağ’ın ‘Tembel Memiş’i. Mustafa Arslan, ayrıca seslendirme yönetmenliği yapıyor, TV dizilerinde rol alıyordu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda yönetim kurulu üyeliğinde bulunan sanatçı genel sanat yönetmen yardımcılığı da yaptı. 20. ULUSLARARASI İZMİR FESTİVALİ Sanatçı, 13. Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nin en özel konuklarındandı Küba’nın caz divası Omara Çeşme’de... Diana Krall Açıkhava’yı doldurdu YILDIZ ÇELİK KOOİMAN Tarihi Roma hamamı kazıları ? MERSİN (AA) Mersin’in Tarsus ilçesinde MS 2. yüzyılda yapıldığı sanılan tarihi Roma hamamında 2004 yılında başlayan kazı çalışmalarının bu yazki bölümü sürüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Tarsus Müze Müdürlüğü denetiminde, Berdan Vakfı sponsorluğunda yapılan kazı çalışmalarının sorumlusu sanat tarihçisi Pınar Kavrar, geçen yılki çalışmalarda geometrik bezeli mozaikler ortaya çıkarılan hamamın sıcaklık bölümüne ulaşıldığını söyledi. Bir kısmı halen ayakta olan hamamın, yapıldığı tarihlerde kütüphane, güreşçilerin antrenman salonu, dinlenme odaları, toplantı ve felsefi konuşmaların yapıldığı, kentin en önemli yapılarından biri olduğunu anlatan Kavrar, çalışmalar tamamlandığında ortaya çıkacak yapının geçmişten günümüze ışık tutacağını belirtti. Kavrar, Mersin, Akdeniz ve Anadolu üniversitelerinin arkeoloji bölümü öğrencilerinin gönüllü olarak çalıştığı kazıda, en büyük sorunun hava sıcaklığı olduğunu söyledi. Kavrar, tarihi kazı çalışmaları için yeteri kadar sponsor bulunamamasının da önemli sorun oluşturduğunu vurguladı. İ ZMİR (ANKA) Küba müziğini dünyaya sevdiren Buena Vista Social Club’ın unutulmaz şarkıcısı, Küba’nın caz divası Omara Portuondo, ‘20. Uluslararası İzmir Festivali’ kapsamında konser vermek için Çeşme’ye gelecek. Konser yarın akşam saat 21. 30’da Çeşme Kalesi’nde. Küba kültürünün kıtalararası elçisi olarak bilinen ve ‘‘Küba müziğini en iyi söyleyen sanatçı’’ olarak tanınan Omara, Buena Vista Social Club ile 2000 yılında ‘Buena Vista Social Club Presents: Omara Portuondo’ adlı albümü yayımlamıştı. İlk solo albümü Magia Negra’yı 1959’da çıkaran Omara, Küba geleneksel müziği ile Amerikan cazını albümünde cesaretle buluşturmuştu. Portuondo, 1990’larda Buena Vista Social Club tarafından yeni albümlerinin kayıt çalışmalarına konuk şarkıcı olarak davet edildi ve Compay Sedugno ile birlikte Veinte Arios’u kaydetti. Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi önceki akşam 13. Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nin en özel konuklarından biri olan caz piyanist ve vokalist Diana Krall’a ev sahipliği yaptı. Gitarda Anthony Wilson, basta John Clayton, davulda Jeff Hamilton’un eşlik ettiği Krall piyanosu ve eşsiz sesiyle belleklerden kolay kolay silinmeyecek bir konser verdi. 1999 yılında çıkardığı, müzik yaşamının dönüm noktası olan ‘When l look your eyes’ ile ‘En iyi caz şarkıcısı’ dalında Grammy Ödülü alan, ‘Grammy Divası’ olarak anılan Diana Krall, kendi bestelerinin yanı sıra caz klasikleri, gospel’lar ve bossa nova’lar da söyledi. 1993’te ilk albümü ‘Stepping Out’, 1994’te ‘Only Trust Your Heart’, 1997’de ‘Love Scenes’, 2002’de ‘Li ve in Paris’, 2005’te ‘Christmas Songs’, 2006’da ‘From This Moment On’ adlı albümlerini çıkaran sanatçının hayali ‘piyano ve sesi doğallıkla birleştirebilmek’miş. Onun gelenekselden kopmayarak, deneysel öğelerden uzak durup klasikleri tercih etmesi, büyük bir hayran kitlesine sahip olmasının en büyük nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. 1996’da Nat King Cole Trio’nun anısına ‘All For You’ albümünü dolduran Krall’ın, 2001’de piyasaya çıkan ‘The Look of Love’ albümü Amerika’da bir numaraya kadar yükseldi. ‘The Look of Love’ albümü ile Kanada’da beş platin albüm ödülü alan sanatçının, 2004’te ilk kez kendi bestelerinden ve eşi müzisyen Elvis Costello ile birlikte yazdığı parçalardan oluşan ‘The Girl in the other room’ adlı albümü yayımlandı. Bu albümle Krall, bir şarkı yazarı olarak da kendini kanıtlamış oldu. Kanada’nın British Columbia eyaletine bağlı, Nanaimo kentinde müzisyen bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Krall, 4 yaşında büyükannesinden aldığı derslerle klasik piyano öğrenmeye başladı. Lise yıllarında küçük caz topluluklarında çalan Krall, Vancouver Uluslararası Caz Festivali’nde kazandığı bursla 17 yaşında Berkley Müzik Koleji’nde 3 dönem caz eğitimi gördü. Yaşamındaki en önemli dönüm noktası ise 13 Grammy Ödüllü efsane caz şarkıcısı Ella Fitzgerald’ın eşi bas müzisyen Ray Brown’ın dikkatini çekmesi oldu. Ayrıca, 2002 yılında ‘Live in Paris’ ve 2004’te ‘Live at the Montreal Jazz Festival’ adlı, canlı konserden kaydedilmiş iki DVD’si bulunan Krall; 13 Temmuz’da Atina’da, 15 Temmuz’da Fransa’da ve 16 Temmuz’da da İspanya’da konser verecek. ‘Acıyla Karışık’ Garanti’de ALTIN KÜRE KAZANMIŞTI Oyuncu June Allyson öldü... ? Kültür Servisi Garanti Platform, 12 Ağustos’a dek ‘Acıyla Karışık’ adlı karma sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergi için yapılan açıklamada şu sözlere yer veriliyor: ‘‘Farklı bir dile çevrilince anlamını yitiren, içi boşalan, ancak bu coğrafya için geçerli olan bir tanımlama... Neşeye hüznü, hüzne ironiyi karıştıran, en ağır travmaların yarattığı umutsuzluk ve yoksunluk duygusuna dayanma gücüyle, acıyı günlük hayatın parçası olarak benimseyen ve farklı stratejiler geliştiren insanların hikâyeleri, Platform Garanti’de izlenebilecek aynı adlı sergide yer alan işlerin ortak paydasını oluşturuyor.’’ Sergide, Maja Bajevic, Back in Black (Kara Mizaha Dönüş, 2003); Leyla Gediz, Atlantis (2000, 2001); Eva Koch, Approach (Yaklaşma, 2005); Serkan Özkaya, Goldenboy (Altın Çocuk, 2006); Adrian Paci, Turn On (Açmak, 2004) adlı yapıtlarıyla yer alıyorlar. DÜZELTME: 8 Temmuz Pazar günkü gazetemizin yedinci sayfasında Mercan Dede’nin Babylon Alaçatı’daki konseri 17 Temmuz olarak yer almıştır. Söz konusu konser 15 Temmuz Cumartesi günü olacaktır. B BC 1950’lerin önemli başrol oyuncularından June Allyson, Kaliforniya’daki evinde 88 yaşında öldü. Ölüm nedeninin ağır bronşite bağlı solunum yetmezliği olduğu açıklandı. Oyunculuğa Broadway müzikalleriyle başlayan Allyson 40’larda sinemaya geçti. 1950’lerde altın yıllarını yaşayan oyuncu 1951 yapımı “Too Young To Kiss” ile Altın Küre kazandı. 1960’larda daha çok televizyon tasarılarına ağırlık verdi. Filmleri arasında “Best Foot Forward”, “Till The Clouds Roll By”,”Too Young To Kiss”,”The Glenn Miller Story”,”Remains To Be Seen”, “You Can’t Run Away From It” bulunuyor. CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle