17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 HAZİRAN 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Tiyatro Festivali, İstanbul’u dev bir sahneye çevirdi: 15 KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR ‘Ekmek arası Lorca’... T iyatro Festivali doludizgin son dört gününe giriyor... Bu yıl Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nin iki ‘popüler’ konuğu Beckett ve Lorca. 2006, Beckett’in 100. doğum yıldönümü, Lorca’nın öldürülüşünün 70. yıldönümü... ‘Yaşam’ denilen şey Niçin yaşıyorum? Neden varım? Her fani gibi ölüme mahkumsam, neden geldim bu dünyaya? İçinde bulunduğumuz dünyanın, yaşamakta olduğumuz bu yaşamın tüm çelişkileri üzerine tedirginlik duymaya, sorular sormaya başladıysak... Hem toplumsal bir varlık olmanın bilincinde, hem de dünyanın rezilliği, acımasızlığı, karmaşası, olumsuzlukları, uyumsuzlukları karşısında edilgen durumda olup, bu işi nasıl çözeceğimizi sonsuz merak ediyorsak... Belki de ‘yaşam’ dediğimiz şeyin, hiçbir sisteme, hiçbir düzene, hiçbir kliğe, hiçbir etikete bağlı olmadan, zaman ve uzam ötesinde, bu edilgenliği sorgulamakla başladığına inanıyorsak... Ve sorguluyorsak... İki Büyük Yazardan Uyarılar Geçen hafta, Berlin’de PEN Türkiye Merkezi adına katıldığım Uluslararası PEN Kongresi’nde Günter Grass’ın yaptığı açılış konuşmasından alıntılar yaparak, günümüzde yazarın sorumluluğu konusuna değinmiştim. Bu hafta da, Grass’ın konuşmasından devam edelim. Grass, ‘‘Biz yazarlar ölüleri soyarız. Onların geride bıraktığı eşyalarla yaşarız. Savaştan kalanlar da dahil olmak üzere. Bir üniforma düğmesi, bir bebek gibi eşyalar bize havaya uçmuş bir askeri, yıkıntıların altında kalmış bir çocuğu anlatır’’ dedikten sonra, geçici barış dönemlerinde yaşayan kuşakların da, savaş maydanlarında katledilmiş dedelerinin ve onların babalarının fotoğraf albümlerindeki yüzlerinden kaçamayacaklarını hatırlatıyor. Aşktan, kıskançlıktan söz eden, yitirilmiş bir sevgilinin peşinden koşan yazarların bile, sevgilinin babasının savaş anılarına kendilerini kaptırıverdiklerini; yitirilmiş hayatlar karşısında, aşkların ikinci planda kalıverdiğini anlatıyor büyük yazar ve soruyor: ‘‘Savaşı betimlemek mümkün müdür? Yoksa, edebiyatçının yapabildiği en iyi şey tarihçinin bıraktığı boşlukları doldurmak, satırların ardındaki gerçek yaşantıları, istatistiklerde yer almayan ayrıntıları anlatmak mıdır? Yirmi yıl önce Hamburg’da yapılan 49. PEN Kongresi’nin açılışını yapma onuru gene bana verilmişti. O yıl, kongrenin teması ‘Uluslararası Edebiyatın Gözüyle Çağdaş Tarih’ti. ‘Çağdaşımız Yazar’ başlıklı konuşmamda çağımız edebiyatının İspanya iç savaşına bakışından örnekler vermiştim... Gustav Regler ‘Malchus’un Kulağı’, Orwell ‘Katalunya’ya Saygı’ adlı kitaplarında, Cumhuriyetçilere ihanet eden komünistlerin öyküsünü ve Stalin döneminde Rus gizli polisinin terörünü konu almışlardı. İki kitap da komünistlerce yasaklanmıştı. O sırada, duvar hâlâ yerinde duruyordu, Avrupa Doğu ve Batı olarak ikiye bölünmüştü ve bu kitaplar Doğu’da hâlâ yasaktı. Konuşmam kongrede büyük tartışma yarattı. İspanyol iç savaşına tanıklık eden bu iki yazar amaçlarına bir kez daha ulaşmıştı, gerçeği ne pahasına olursa olsun sergilemek ve aydınlatmak amacına..’’ ??? ‘‘Bütün bunları niye anlattım? Bugün yaşadıklarımızla çok yakından ilgili olduğu için’’ diye devam ediyor yazar. ‘‘Güç politikası ve gücün sinisizmi bugün de, o günlerde olduğu gibi belirleyici. Tek farkla ki, o zaman iki süper güç, iki emperyalist devlet arasında bir savaş vardı. Bugün, hepimiz tek bir süpergücün insafına terk edilmiş durumdayız. Bu süpergüç, kendisine yeni bir düşman bulmayı başardı ve yeni bir savaş başlattı... ‘Kötülük güçleri’ diye tanımlanan ülkelere karşı aptalca ve tehlikeli politikalar uygularken dünyanın geri kalanı seyrediyor, hiçbir güçleri yokmuşçasına... Üç yıl önce Fransız ve Alman hükümetleri örnek bir davranışla süpergüce ortaklık etmeyeceklerini açıkladılar. Sonradan İspanyol hükümeti de buna katıldı. İngiliz hükümeti ise, sömürgeci geleneğine layık olmak istercesine, açıklanan bütün yalanlara, ortaya çıkan işkencelere karşın suça ortak olmaya devam ediyor. Hem de, İşçi Partisi’nden bir başbakanla... Geçen yıl Nobel Ödülü’nü kazanan Harold Pinter, bir yazar ve bir Britanya yurttaşı olarak tepki verdiğinde çeşitli saldırılarla karşılaşmıştı. Onu ‘modası geçmiş şeyler söyleyen eski bir solcu’ olarak nitelediler.’’ Pinter, Nobel konuşmasında ABD’nin, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyadaki tüm sağcı askeri darbelerin arkasında olduğunu hatırlatarak soruyordu: ‘‘Kendini evrensel iyilik gücü olarak yutturan ABD’nin sistematik olarak işlediği suçlardan kaç kişinin haberi var? Tüm dünya zekice kotarılmış bir hipnoz vakasıyla karşı karşıya... Savaş suçlusu ve kitle katili olarak tanımlanmak için acaba kaç kişiyi öldürmeniz gerekiyor?’’ Grass, yazarın barıştan yoksun bir dünyada ölüleri basit birer sayıya indirgeyen anlayışa karşı, onların birer insan olduğunu anlatmak ve savaşın kimin çıkarları için yapıldığını sergilemekle görevli olduğunu söylüyordu. Berlin’deki PEN Kongresi’nde yankılanan bu çağrıdan birkaç gün sonra, Cannes’da uluslararası jürinin tercihlerinin siyasaltoplumsal sorunlara eğilen filmler üzerinde yoğunlaşmasını bir tesadüf olarak mı yorumlamalı acaba, yoksa nicedir politikadan elini eteğini çekmiş sanat erbabının dünyaya dönüş işareti olarak mı? [email protected] T ürkiyeFransa ortak yapımı olan ve Türkiye’de ilk kez sahnelenen, Beckett’in en zor oyunu diye bilinen, ama aynı zamanda yazarın ‘‘En sevdiğim oyunum’’ dediği ‘Oyun Sonu’... Fransız yönetmen Pierre Chabert, Beckett’le uzun yıllar birlikte çalışmış. Sonsuz yalın, tüm fazlalıklardan arınmış ama yeryüzünün tüm çağrışımlarına açık bir yorum getirmiş. jedisini vurgulayan Genco Erkal; kendini bir kez daha aşan ‘köleuşak’, Buster Keaton’dan Şarlo’ya uzanan çizgide Bülent Emin Yarar; göründüğü ve konuştuğu birkaç dakikaya nice nice anlamlar yüklemeyi bilen Meral Çetinkaya ve Mehmet Akan’ın son anda hastalanmasıyla (acil şifalar diliyorum) birkaç saat içinde rolüne hazırlanıp imkânsızı başaran şeytan tüylü oyuncu Erdem Akakçe... Bu dörtlüye bir de Genevieve Soubirou’nun büyülü ışıkları eklenince ortaya eşsiz bir tiyatro tadı, çok katmanlı bir şiir çıkmıştı. Granada’dan Urfa’ya Lorca Mahir Günşiray’ın ‘çılgın’ bir projesi vardı. ‘Lorca Divanı’ ya da ‘Lorca Sıra Gecesi’... Burada sizlere ne Güneydoğu’nun ‘Sıra Gecesi’ geleneğini, ne de dünyaya mal olmuş, aşkın, direnişin, gençliğin simgesi olmuş Garcia Lorca’yı anlatacak değilim, izlediğimi iletmekle yetineceğim. Bir kır kahvesi havasında düzenlenen o dev sahnede, 40 kadar ‘program’ hiç ama hiç aksamadan birbirini izliyordu. Caz disiplininden gelen Ayşe Tütüncü’den Baba Zula’ya, Teoman’dan Zuhal Olcay’a, Sema’dan Muammer Ketencoğlu’na, Vedat Sakman’dan şarkısını Karadeniz şivesiyle söyleyen (ve tıklım tıklım salondan en büyük alkışı alan) Ayşenur Kolivar’a uzanan çok uzun bir liste... Gitarla sazın, akordeon ile çello kuartetin, elektronik müzikle uzun havanın ve ‘Yesin oni ninesu’nun birbirine Öyleyse... Hoş geldiniz... Beckett’in evrensel ve çağdaş dünyasına kapıyı araladınız... Biraz gayretle o dünyadan içeri girebilir, Beckett’in başkaldırısına katılabilirsiniz de... Festivalde sunulan 4 Beckett oyunundan birini görebildim. Fransız yönetmen Pierre Chabert Beckett’le uzun yıllar birlikte çalışmış. Sonsuz yalın, tüm fazlalıklardan arınmış ama yeryüzünün tüm çağrışımlarına açık bir yorum getirmiş; üçü sahnede hiç kıpırdamayan, dördüncüsü sürekli devinim halinde olan dört oyuncusunu inceliklerle donatmış. Dört oyuncu: Tekerlekli sandalyeye bağımlı, yalnız yüzüyle, sesiyle ‘oynayan’ ve oyunun hem komiğini, hem tra karıştığı; çocuk korosuyla göbek havasının, striptizle tango ve flamenkonun ve farklı dillerin birbirini izlediği geçit töreni çok eğlenceliydi, ama ne denli Lorca’yı ve ‘evrenselliğini’ bize taşıdığı tartışılırdı. Doğrusu beni aşıyordu. Programda ‘Şiir: Lorca’ yazmasa, ben anlamazdım. O akşam, Lorca’nın tiyatrosunu bulamadım, ama Lorca’yla kucaklaştığım anlar oldu: Lorca’nın şiirini Cüneyt Türel ve Ahmet Levendoğlu’nun sunduğu dizelerde yaşadım... Lorca’nın ‘müziğini’ ve aşk tutkusunu Nihal Geyran Koldaş’ın yorumunda yakaladım... Lorca’nın direnişine Ali Erenus’un bestelediği, Bilgesu Erenus’un yorumladığı Müştak Erenus’un ‘Satırbaşı’ , Lorca’nın ‘Atlının Türküsü’nde tanık oldum. Lorca’nın yaratıcı gücüni ve gençliğini, Hazal Selçuk’un yorumuyla anlamları çoğalttığı ‘Yüz Yıllık Aşka Gazel’ (Beste: Timur Selçuk) parçasında gördüm ve yaşadım. Lorca’nın o sonsuz duyarlığını ve evrenselliğini bana taşıyan ise hiç kuşkusuz Tilbe Saran’ın yorumuyla Zeynep Tanbay’ın, şiir üzerine koreografisi, dansı (yoksa can çekişmesi mi demeliydim...) oldu. İkisinin bütünlüğü ve duygu akıl yaratıcılık fırtınası müthişti. Yerim bitti, İstanbul sahneleri bitmek bilmiyor... Arkası pazar gününe... www.zeyneporal.com Faks: (0 212 257 16 50) Y IŞIK ÖĞÜTÇÜ AŞAR KEMAL: O DÜNYANIN BİR KÖŞESİNDE DAĞ GİBİ DURUYOR Halkın sanatçısı Orhan Kemal Ş una inanıyorum ki, öldükten sonra anılmak için iz bırakmak gerekiyor. Ama nasıl bir iz? Adına sanatçı sıfatı eklenen, ışıltılı pırıl pırıl parlayan, yaşantısı sadece kendisi ve kurduğu dünya olan, toplumdan bihaber insanın bıraktığı mı? Yoksa halkın yanında olan, sorunları dert edinen, açların yanında aç kalabilen, sokaklara atılan çocuklara kucak açan, kötü yola düşmemek için onur mücadelesi veren kadınlara aydınlık duruş sağlayan, velhasıl tüm halkı kucaklayan bir insan izi mi? İçinde yaşadığı ülkesinin bireylerini hor görerek karşısına almış, onların değerlerine saygı duymayan sanatçıların ortaya koydukları eserlerde ne kahramanlar gerçektir, ne de anlattıklarının bir değeri vardır. Gün gelip tükendiklerinde yapıtlarının ve kendilerinin buharlaşıp kaybolacağı aşikârdır. Bu sanatçılara hak etmedikleri itibar yurtiçinde ve dışında veriledursun, halkın sanatçısı alçakgönüllülükle olanları seyreder. Bilgedir, olacak olanları olmadan önce gördüğü için serinkanlıdır. Karşılık beklemeden toplumun mutluluğu için ömrünü mum gibi eriyerek tüketir. Bu davranışı, yurdunun havasına, suyuna, toprağında kök salmış ağacına, börtü böceğine, yüreklerdeki insanlığa öyle derin iz bırakır ki, hak ettikleri ustalık payesi verildiğinde bile başları önlerindedir. ‘Ben halkın kendisi, bir parçasıyım’ İşte, Orhan Kemal böyle sanatçılardan biridir. O halkına ‘‘Ben halkımı, köylümü, bütün köylüleri, bütün fakir fukarayı seven bir yazarım. Ben halkın kendisi, bir parçasıyım. Halka, halkıma inanıyorum. Geç, güç, lakin akıllarını yavaş yavaş da olsa başlarına toplayacaklar ve bizzat kendilerinden başka onlara yâr olanın bulunamayacağını anlayacaklar bir gün. Ben buna inanıyorum’’ diyerek onlara inancını ve sevgisini belirtmiştir. Arkadaşı Yaşar Kemal onun için şunları yazar: ‘‘Orhan Kemal, büyük bir romancı olarak vardır. Dünyanın bir köşesinde dağ gibi duruyor. Biz ve dünya insanları onu bir gün bütün ayrıntılarıyla göreceğiz. İnsan gerçeğine, insanların macerasına ne kadar yaklaşır, onu ne kadar yaşarsan, insan soyunu o kadar seversin. İnsanlara karşı sonsuz bir hoşgörün olur. Ve bu macera karşısında alçakgönüllü olmaktan başka bir şey gelmez elinden. Orhan Kemal, çok alçakgönüllü bir insandı. Yazmayı yaşama haline getirmiş, insan değerlerini çok derinden duymuş, insanlara bunca yakınlaşma imkânını bulmuş bir usta sanatçı başka türlü olamazdı. Orhan Kemal, insan soyunun mutlu, acı, umutlu, yiğit, insan, alçakgönüllü bir maceracısıdır.’’ İnsan davranışlarını çok iyi gözlemleyen, onlara inanan ve seven usta sanatçı, birliğimizi bozacak her türlü karanlık oyunlara rağmen kaynaşarak bir bütün olmamız gerektiğini, 1954 yılındaki şu yazısında belirtir: ‘‘Yurdumuzun hemen her tarafında Çerkezlik, Abazalık, Lazlık, Boşnaklık, Arnavutluk, Kürtlük vesaire gibi ayrılık gayrılıklar zaman zaman halk arasında görülür. Ben böyle ayrılık gayrılıkların ortadan kalkmasını; lafta değil, gerçekte de ‘kaynaşmış bir kitle’ olmamızı arzuluyorum.’’ Seni bağrına basan halkının bunu da gerçekleştireceğine inanıyor, ‘kara günün kararıp gitmeyeceğini’ biliyorum. Esas No: 2005/7189 1. Alacaklı veya varsa kanuni temsilcisinin ve vekilinin adı, soyadı, vergi kimlik numarası ve yerleşim yerindeki adresi; alacaklı yabancı ülkede oturuyorsa Türkiye’de göstereceği yerleşim yerindeki adresi: Vizyon Gayrimenkul Paz. ve Tic. Ltd. Şti. Beşiktaş. V.D. 7680365178. Vekili: Av. Demet Sezgin Öztürk, Av. Kadi Öztürk Halasgargazi Cad. no: 184/2 Osmanbey/Şişli/İst. 2. Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı ve yerleşim yerindeki adresi, alacaklı tarafından biliniyorsa vergi kimlik numarası: Serkan Akaydın, Laleli Cad. No: 38. Gaziosmanpaşa/İst. 3. Alacağın veya istenen teminatın Türk Lirası ile tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün; alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi: 17.820 USD. Borcunuzun Yeni Türk Lirası karşılığı olan 24.469,00YTL. (24.469.000.000TL.) borcunuzun takip tarihinden itibaren hesaplanacak yıllık %42 ticari avans faiziyle birlikte, icra harç ve masrafları ile vekalet ücretinin ödenme emridir. 4. Senet ve tarihi, senet yoksa borcun sebebi: Taraflar arasında imzalanan 26.5.2005 tarihli gayrimenkul aracılık sözleşmesi gereğince ödenmesi gereken hizmet bedeli borcudur. 5. Bir terekeye karşı yapılan takiplerde mirasçıların adı, soyadı ve yerleşim yerindeki adresleri: Alacaklı vekilince borçlu aleyhine yapılan İcra takibinde; Borçlunun yukarıda yazılı adresine çıkarılan örnek 7 numaralı ödeme emri bilâ tebliğ iade edilmiş, zabıtaca yapılan aramaya rağmen de borçlunun adresinin tesbiti mümkün olmadığından, kanuni sürelere (15) gün daha ilave edilerek, gezete ile ilanen tebliğine karar verilmiştir. İşbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren, borcu ve takip giderlerini 22 gün içinde ödemeniz (teminat vermeniz); borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazınız varsa senet altındaki imza size ait değilse, yine bu (22) gün içinde ayrıca ve açıkça bildirmeniz; aksi halde icra takibinde bu senedin sizden sadır olmuş sayılacağı, imzayı reddettiğiniz takdirde, İcra Mahkemesi önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız, itirazınızın geçici olarak kaldırılacağı, senet veya borca itirazınızı yazılı veya sözlü olarak İcra Dairesi’ne (22) gün içinde bildirmediğiniz takdirde, aynı müddet içinde 74. madde gereğince, mal beyanında bulunmanız, aksi halde hapisle tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda bulunursanız, hapisle cezalandırılacağınız, dava ve takip işlemlerine esas olmak üzere kendinize ait bir adresi itirazla bildirmek zorunda olduğunuz, adresinizi değiştirdiğiniz halde, yurt içinde yeni bir adres bildirmediğiniz ve yeni adresiniz de tesbit edilmediği durumunda, takip talebinde gösterilen adrese çıkarılacak tebligatın size yapılmış sayılacağı, borç ödenmez veya itiraz edilmezse, cebri icraya devam edileceği hususu, örnek 7 numaralı ödeme emrinin tebliği yerine kaim olmak üzere, ilanen tebliğ olunur. 16.05.2006 (Basın: 26322) BAKIRKÖY 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN İLAMSIZ TAKİPLERDE ÖDEME EMRİ Dosya No: 2005/20 İz. Şüyu Ortaklığın giderilmesine ilişkin aşağıda tapu kaydı, kıymeti, satış gün ve saati ve özellikleri ile satış şartları belirtilen; İstanbul İli, Eminönü Çarşı Mahallesinde, Kuyumcular Sokakta kain, 5 pafta, 2741 ada 11 parsel sayılı 6.25 m2 miktarlı Nev’i Harameyen Muhteremeyin ve Ayasofya Kebir Vakıfları’ndan dükkan vasaflı taşınmazn tamamı. İİK. 127. Md. Göre Satış İlanının Tebliği: Adresleri tapuda kayıtlı olmayan ve olan alakadarlara işbu satış ilanı tebliğ yerine kaim olmak üzere, ilanen tebliğ olunur. 1 Satılacak Taşınmazın Tapu Kaydı: Eminönü Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 19.12.2005 tarih ve 8055 yev. sayılı tapu kayıt örneğine göre; Eminönü Çarşı Mahallesinde kain; 2741 ada, 11 parsel sayılı, 6.25 m2 miktarlı dükkan vasıflı taşınmazın 664/768 hissesi Mesut Sağıroğlu, 104/768 hissesi Vakıflar Genel Müdürlüğü adlarına kayıtlı olduğu, kaydının beyanlar hanesinde Harameyin Muhteremeyin ve Ayasofyai Kebir Vakıfları’ndan icarelidir şerhi mevcuttur. 2 İmar Durumu: Eminönü Belediye Başkanlğı, İmar Müdürlüğü Durum Bürosu’nda tanzim ve tasdik edilmiş 15.07.2005 tarih ve 2005/3648 sayılı imar durumu belgesine göre; Eminönü, Kapalıçarşı Mahallesi, Kuyumcular Caddesi, 2741 ada, 11 parsel sayılı yer; Eminönü Koruma Amaçlı 21.05.2005 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı’nda Kentsel ve Tarihi Sit Alanı’nda, Eski eser, Kapalı Çarşı’nın dahilinde 1. Derece Koruma Bölgesi’nde, Geleneksel Ticaret Alanı’nda kalmaktadır. Plan notlarının BIID Korunması gereken yapılar maddesine göre tescilli veya Kayıp Eski Eser yapıların onarımı ve restorasonu için 1/50 ölçekli röleve, restitüsyon projesi, içten ve dıştan tanıtıcı fotoğraflarıyla hazırlanmış restorasyon projeleri ile İst. 1. No.’lu K. ve T.V.K. Kurulu’ndan uygulama izni alınacaktır denilmiştir. 3 Taşınmazın Halihazır Durumu ve Evsafı: Satışa konu taşınmaz; İstanbul İli, Eminönü İlçesi, Çarşı Mahallesi, Kuyumcular Caddesinde, tapunun 5 pafta, 2741 ada, 11 parsel numarasını teşkil eden XX kapı numaralı 6.25 m2 miktarlı dükkan vasıflı taşınmazın tamamı niteliğindedir. Kuyumcular Caddesi üzerinde ve cadde cephesi 1.30 mt, derinliği 3.60 mt olmak üzere net alanı 4.68 m2, brüt alanı duvar kalınlıkları ile birlikte 6.25 m2 olan dükkan, zemini granit seramik, duvarları ahşap formika lambrili, yol cephesi camekanlı olup, dükkan dahilinde elektrik tesisatı mevcuttur. Satışa konu taşınmaz, İstanbul, Eminönü İlçesi hudutları dahilinde yer alan Kapalıçarşı içerisinde bulunmakta olup, bulunduğu konum itibariyle alt ve üst yapısı tamamlanmış, her türlü belediye ve sosyal imkanlardan istifade edecek konumda, civarın talep gören ticaret alanında yer almaktadır. 4 Tapu Kaydında Varsa Mükellefiyetler: Harameyin ve Ayasofyai Kebir Vakıfları’ndan icarlei, 5 Takdir Olunan Kıymeti: Taşınmazın tamamına 250.000,00,YTL kıymet takdir edilmiştir. 6 Satış Şartları: Yukarıda açık tapu kaydı, imar ve halihazır durumu ve kıymeti belirtilen taşınmazın; 1. Satışı; 25 Temmuz 2006 salı günü, saat: 10.00’dan 10.15’e kadar İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’nde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla, 2. Satış; 4 Ağustos 2006 Cuma günü aynı yer ve saatlerde, İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’nde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilmemişse, gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzerke artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa, satış talebi düşecektir. a Artırmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen kıymetin ve alacağa mahsuben iştirak edeceklerin kendinden önceki sırada bulunan alacaklıların alacağının, (muhammen bedelin %20’siyle sınırlı olarak) %20’si nisbetinde pey akçesi (nakit Memleket parası) veya bu miktar kadar milli bir bankanın ‘‘şartsız, kesin ve süresiz’’ taminat mektubunu vermeleri lazımdır. Yabancı para kurunda günlük değişimler olması ve 805 sayılı Kanun’un 1. maddesine göre ‘‘döviz’’ teminat olarak kabul edilmez. b Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhaleye itiraz vaki olması halinde dahi, (alacağına tekabül eden satış bedelini müşteri sıfatıyla ödemekte imtina suretiyle alacaklıya ihale yapılmamış olması şartı ile) satış bedeli nakden İcra veznesine yatırılır (md. 134/4). Tellaliye resmi ihale pulu, tapu harç ve masrafları ile Katma Değer Vergisi (150 m2’ye kadar olan net meskenlerde %1, mesken olmasına rağmen işyeri olarak kullanılmış dairelerde, metruk durumda olan binalarda, tarla, bina, han, otel ve arsalarda, %18 olarak KDV, müşteriden tahsil edilir), tahliye ve teslim giderleri öncelikle müşteri tarafından ödenir. Birikmiş emlak vergisi, cezaları ve ferileri ile, tellaliye ve tapu harcı, satış bedelinden müşteriye iade edilir. c İhaleye iştirak edenlerin İcra satış dosyası, tapu kaydı, şartname, ilan ve tebligatları incelemek suretiyle, ihaleye katıldığını kabul ettiği, satılacak taşınmazın tapu kaydında varsa; taşınmazın bütünleyici parçalarının (MK. md. 684, 862), taşınmazın eklentlerinin (MY. Md. 686, 862) hukuki semerelerinin (MK. md. 879), Taşınmazın birleştirilmesi durumunun (MK. Md. 859), İİK. 128. md. göre Taşınmaz mükellefiyetlerinin (İntifa hakkı MK. m. 794, oturma hakkı MK. m. 823, üst hakkı MK. m. 834, kaynak hakkı MK. m. 837, İrtifak hakları MK. m. 838, Kaydi hayatla ölünceye kadar bakma akdi BK. m. 507)... mükellefiyetleri nazara aldığı kabul edilir. e İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça, paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. f İhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle, ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca satış bedelini yatırması için verilen 10. gün sonundan itibaren, temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ve ayrıca hükme hacet kalmaksızın, dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. g Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için, dairede açık olup, tebligat pul masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. h Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin, 2005/20 İz. Şüyu sayılı dosya numarası ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 08.05.2006 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 26353) İSTANBUL 10. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKUL SATIŞ İLANI CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle