17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 HAZİRAN 2006 PAZARTESİ 4 BAKANLIK MEMURU HABERLER Eski Osmaniye AKP İl Başkanı Ünal, ‘Faiz haram’ diyerek yurttaşlardan 20 milyon YTL aldı 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Bakan Gül hakkında suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanlığı merkez memurlarından Osman Nuri Çelik, Danıştay’ın verdiği durdurma ve iptal kararlarına uymadığı gerekçesiyle Dışişleri Bakanı Abdullah Gül hakkında suç duyurusunda bulundu. Çelik, mahkeme kararlarını uygulamadıkları gerekçesiyle Gül’ün yanı sıra Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Ahmet Erozan, eski personel daire başkanı ve halen Londra Başkansolosu olan Bahadır Kaleli ile şimdiki Personel Daire Başkanı Ahmet Necati Bigalı’nın cezalandırılmalarını istedi. Dışişleri Bakanlığı’nın Teşkilat Yasası gereğince her yıl merkez memurlarından 10 kişi, 3 yıllığına ve bir defaya mahsus olmak üzere yurtdışı teşkilatına ataşe yardımcısı olarak atanıyor. Çelik, sicil ortalamasının çok iyi olmasına rağmen keyfi nedenlerle yurtdışına ataşe yardımcısı olarak bir türlü atanmayınca, Dışişleri Bakanlığı Yurtdışı Görev Yönetmeliği’nin iptali için Danıştay’a dava açtı. Çelik, yurtdışına yapılan atamaların hukuka aykırı yapıldığını ileri sürerek tüm atamaların iptalini de istedi. Paraları toplayıp kayboldu Haber Merkezi AKP Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın kardeşi ve eski AKP İl Başkanı Mehmet Ünal’ın, sahibi olduğu Osmaniye İmalat ve Pazarlama Şirketi (OSİMPAŞ) aracılığıyla, ‘‘Faiz haram’’ diyerek ‘‘kâr payı’’ vaadiyle 1700 kişiden 20 milyon YTL topladığı, ardından da ‘‘İflas ettik’’ gerekçesi ile ortadan kaybolduğu öne sürüldü. Hürriyet gazetesinin internet sitesinde yer alan habere göre, 1998’de kurulan OSİMPAŞ Süper Marketler zincirinin sahibi Ünal’ın, ‘‘kâr payı esasına göre ortak aldıklarını’’ duyurmaları üzerine yurttaşlar şirkete ortak olmaya başladı. Geçen yıla kadar ortak kabul eden OSİMPAŞ, Osmaniye’nin ardından Kadirli, Adana ve Hatay’ın Erzin ilçesinde de şube açtı. Eğitim ve Mutluluk... Prof. Dr. Nel Noddings, eğitim alanında çalışıyor, Stanford Üniversitesi öğretim üyesi. Kitabının adı bu: Eğitim ve Mutluluk. Çevirisi Kitap Yayınevi tarafından yayımlanmış, gönderdikleri için teşekkür ederim. Kitabı daha önce almış ve okumaya başlamıştım. Mutluluk ile eğitimi birlikte incelemek çok önemli bir konu. Bir süre önce düşündüğüm bu konuda yapılmış bir çalışma görmek beni mutlu etti. ‘‘Eğitimin mutluluk yaratması gerektiği’’ düşüncesi aklıma nereden mi takılmıştı? Yapılan eğitimin mutluluk değil, mutsuzluk yarattığını görmekten kaynaklanıyordu bu düşüncem. Oysa ilkçağlardan beri insanlar mutlu olabilmek için eğitim almaya çalışıyorlardı. Eski Yunan’ın ünlü Akademi’si bu anlamda bir araya gelen gençlerin her şeyi öğrenmeye çalıştıkları bir yerdi. Ortaçağ da öyle geçmiştir. Sözlü eğitim Gutenberg’in matbaası ile yazılı öğrenime geçerek daha da hızlandı. İnsanlar öğrenmek için kentten kente gidiyor, ünlü öğretileri kaynağından öğrenmek için çeşitli yoksunlukları göze alıyorlardı. Doğu’da da Batı’da da belirli kentler öğretileri ve öğretmenleri ile ün kazanıyordu. Günümüzde eğitim çok daha önem kazanmıştır. Olmazsa olmazlar arasında birinci yeri almıştır. Ama işe bakın ki ‘‘eğitim mutsuz etmektedir’’. Özlem Yüzak, gazetemizin yazarlarından; 14 yaşındaki Batu’nun eğitim serüvenini şöyle anlatıyor: “Batu 14 yaşında. Çocukluktan ergenliğe geçişin başlarında... Kıpır kıpır bedeni, yüreği... Kabına sığamıyor.. Gözü bilgisayar ekranında, ayağı topta.. Dersleri iyi. Çabuk kavrayan, başarılı bir öğrenci. Futbolu çok seviyor Batu. Arkadaşları ile buluşup futbol oynamak istiyor. Ya da sinemaya gitmek, kimi zaman hiçbir şey yapmadan aylak aylak oturmak, evin içinde dolanmak, televizyon karşısında vakit geçirmek. Batu yaklaşık bir yıldan beri bunların hiçbirini doyasıya yapamadı. Taa ki geçen pazar günü saat 12’ye kadar. Çünkü lise giriş sınavlarına hazırlanıyordu. Tabii ki hiçbiri yasak değildi... ama kafasında ve masasında daima çözülmeyi bekleyen test soruları var oldu. Bir de yanında saate bakıp ‘Hadi oğlum’ diyen birileri.’’ (Cumhuriyet14 Haziran 2006) Özlem Yüzak ve Batu yalnız değil. Yüz binlerce, milyonlarca çocukgenç, anneleriylebabalarıyla, aile yakınlarıyla birlikte sıkıntı içinde sınava hazırlanıyor, kaygı ile sınavın sonucunu bekliyorlar. Sınavların dışında da okullarımız çocukları mutlu mu ediyor, mutsuz mu? Bir olumsuz hava koşuluyla okullar tatil olduğu zaman çocukların sevinmesi neden acaba? Gerçek şu ki bugün uygulanan eğitim sistemi de, öğretilen konular da, okullar da mutluluk değil, mutsuzluk yaratıyor. İşte, çözüm bulmamız büyük sorun budur. Prof. Dr. Nel Noddings de bunu sorun kabul ederek güzel bir kitap yazmış: ‘‘Okulların, temel yapılarını değiştirmedikçe, ortak yaşamdan alınan mutluluğa katkıda bulunamayacaklarını öne sürmek, insana karamsarlık gibi gelebilir, ne var ki durum tam da öyledir. Daha önceki bir bölümde, kendilerine hep ‘Her şeyde her zaman en iyisini yapmalısın’ denen ve onca gayretten sonra iyi not almayan öğrencilerin çektiği acıyı belirmiştik. Sistemde son derece vahim bir yanlışlık vardır. Bu yetmezmiş gibi, bir de öğrencilerine yüksek notlar almanın yollarını öğretebilmek için çırpınan öğretmenlere, bol not vererek not enflasyonuna katkı yaptıkları için kabahat bulunmaktadır. Öğretmenler ne yapsın?’’ Prof. Noddings, öğrencilerin öğrenme konularının ve biçimlerinin değiştirilerek, yaşama katılımlarının sağlanarak, başkalarına yardım ederek daha mutlu olacaklarını açıklamaktadır. Ancak o da kabul ediyor ki günümüzün rekabetçi ortamında eğitim de ‘‘daha mutlu insan’’ı değil, ‘‘daha çok işe yarar insan’’ı hedefliyor. Bu iki hedef ise birbirinden çok farklıdır. Bu noktada da Prof. Noddings iyimser olamıyor. Ben de ‘‘iyi, yararlı, mutlu insan’’ hedefinin gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama bu hedefin gerçekleşebilmesi için, insanların, yaptıklarını sorgulamaları gerekiyor. ‘‘Yaptıklarımı kimler adına, ne için ve neden yapıyorum?’’ ve ‘‘Yapmadıklarımı neden ve kimler adına yapmaktan vazgeçiyorum?’’ İşte bu iki soruya verilecek dürüst ve cesur yanıtlar, yeni bir eğitim sistemi yaratılmasının nedenleri olacaktır. “Eğitim ve Mutluluk” kitabını da herkesin okumasını ve üzerinde düşünmesini öneriyorum. email: [email protected] [email protected] www.erdalatabek.com Marketler birer birer satıldı Yaklaşık 1700 kişiden 20 milyon YTL topladığı iddia edilen OSİMPAŞ, son bir yıldır elindeki marketleri birer birer elinden çıkarmaya başladı. Son olarak Osmaniye’deki marketin satıldığını duyarak şirketin genel merkezine giden ortaklar, muhattap bulumayınca şirket ve kurucu ortakları hakkında suç duyurusunda bulundu. OSİMPAŞ mağdurlarından 33 kişi, 20 ile 150 bin YTL arasında para verip karşılığında senet alarak ortak olduklarını ileri sürdü. Şükrü ve Mehmet Ünal’ın para alırken ‘‘Faiz haram, paranızı bize verin’’ dediğini öne süren mağdurlar, muhatap bulamadıklarını savundu. CHP Meclis’e taşıdı CHP Osmaniye İl Başkanı Ali Uçar, insanların dini duyguları kullanılarak toplanan paraların buharlaştığını ve organizasyonda iktidar partisine mensup bir milletvekili bulunduğu için kimse nin ses çıkarmadığını kaydetti. Uçar, CHP Osmaniye Milletvekili Necati Uzdil’in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdiğini kaydetti. Uzdil’in önergesine yanıt veren Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in ‘‘OSİMPAŞ’ın Sermaye Piyasası Kurulu’ndan, halka açılma konusunda izin alıp almadığının araştırıldığını’’ bildirdiği öğrenildi. Ortadan kaybolduğu ileri sürülen Ünal’ın ortaklarına iflas ettiklerini, alacağı olanlara ödeme takvimi sunduklarını, kimsenin bir kuruş alacağının kalmayacağını söylediği belirtildi. ÖLEN BEBEKLERİN SAYISI 6’YA YÜKSELDİ 12 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUN DURUMU AĞIR Göztepe’de bir bebek daha yaşamını yitirdi İstanbul Haber Servisi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, daha önce durumunun ağır olduğu açıklanan bir bebek daha öldü. Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Rafet Yiğitbaşı yaptığı yazılı açıklamada, hastanenin yoğun bakımında yaşanan bebek ölümleriyle ilgili yapılan son basın açıklamasında durumunun ağır olduğu belirtilen, düşük doğum ağırlıklı olarak dünyaya gelen, down sendromu, sindirim sistemi ve kalp anomalileri bulunan bir bebeğin, dün akşam saatlerinde yaşamını yitirdiğini kaydetti. Doç. Dr. Yiğitbaşı, açıklamasında, ‘‘Hastanın hemokültürlerinde bebek ölümlerine neden olduğu düşünülen her iki bakteriye de rastlanmamıştır’’ diye konuştu. Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde daha önce 5 bebek yaşamını yitirmişti. ‘Tecavüz girişiminde’ bulunduğu kızı bıçakladı TARSUS (AA) Mersin’in Tarsus ilçesinin Yenice beldesine bağlı Kargılı köyünde bir tarım işçisi, ‘‘tecavüz girişiminde’’ bulunduğu 12 yaşındaki kızı 21 yerinden bıçakladı. Zanlı, jandarma tarafından yakalandı. Karpuz tarlasında bekçilik yapan Mehmet G. (17), ailesiyle Şanlıurfa’dan gelerek tarlada çalışan ve çadırda yaşayan S.K’yi (12) tarla sahibinin evine götürerek ‘‘tecavüz etmek’’ istedi. ‘‘Kızın direnerek elini ısırmasına sinirlendiği’’ bildirilen Mehmet G, küçük kızı 12 yerinden bıçakladı. S.K’yi öldü sanarak bir çuvala koyan Mehmet G, evden çuvalla çıktığı sırada 2 kişi tarafından fark edilmesi üzerine kızı bırakarak kaçmaya başladı. Çuvaldan yurttaşlar tarafından çıkarılan S.K. hastaneye kaldırıldı. Yoğun bakıma alınan S.K’nin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu belirtildi. AKP konusunda endişeleri olan kesimler için çeşitli formüller ortaya atılıyor. Formüllerden birisi AKP dışındaki sağsol bütün çevrelerin birleşmesi. Bu birleşmeyi ‘‘milliyetçi ittifak’’ diye adlandıranlar da bulunuyor. Bu formülün tutabilmesi için öncelikle CHP’nin ve de özel olarak Deniz Baykal’ın böyle bir formüle sıcak bakması gerekiyor. Ayrıca böyle bir birlik hangi temelde gerçekleşecek? Böyle bir birliğin Avrupa Birliği üyeliği perspektifi olabilir mi? Demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi bir zemine oturabilir mi? Örneğin, AB Uyum Yasaları şeklinde çıkarılan ve asıl amacı Türkiye’nin demokrasi kriterlerini yükseltmeyi hedefleyen yasalar çıkarılmaya devam edebilir mi? Sırf AKP’ye karşı olmak temelinde bir siyasi ittifak yaratmak ve bu ittifakı demokratik parlamenter rejim içinde bir yere oturtmak o kadar da kolay değil. Böyle olmayınca, yeniden baş Solda Birlik Olabilir mi? ka arayışlar devreye giriyor. Bu arayışların en temel konularından birisi solda birlik. CHP’nin, solun hedefleri açısından, AKP’ye muhalefet açısından yeterli olmadığını düşünenler, daha geniş bir birlik arayışını sürdürüyorlar. ??? Son dönemde yapılan anketler DSP’ye desteğin arttığını gösteriyor. O zaman, CHP’nin yanaşmadığı bir birlik için DSP bir zemin olabilir mi, tartışması yapılıyor. Bülent Ecevit’in de sağlığının bozulmadan önce yaptığı son çağrı, solun birleşmesi yönündeydi. İşte bunu da bilenler, DSP’nin, omurgasını oluşturduğu bir birlik gerçekleşebilir mi diye düşünüyorlar. Bir gazeteci olarak ben de yeni bir siyasi oluşuma yol açabilecek böyle bir adım atılabilir mi sorusuna günlerdir kendimce cevap arıyorum. Edindiğim izlenim şu: DSP’nin anketlerde bir yükseliş içine girmesi, bu partinin yöneticilerini umutlandırmış. Bu umutlanma aynı zamanda ‘‘O zaman bize gelsinler, şeklinde bir ruh hali de yaratır mı’’ sorusunu da beraberinde getiriyor. Türkiye’de siyaset hep kaygan zeminde yürüdüğü için bugün mümkün olan, birkaç gün sonra mümkün olmayabilir. Bülent Ecevit’in çağrısı da bir süre sonra hafızalardan silinebilir. Solcular, biraz da başarısızlığın getirdiği alışkanlıklar içinde, birlikten çok bölünme konusunda başarılı oldukları için eski geleneği sürdürebilirler. ??? Solda birlik konusunda ben hiç umutlu değilim. Çünkü bunun ruh hali pek yok. Toplumsal temeli de pek yok. Çünkü son yıllarda toplumun sağa kayması da sol hareketi etkiliyor. Örneğin sosyal demokratlar geçmişle kıyaslandığında aşırı milliyetçiliğin sınırında bir yerde duruyorlar. Bazen aynı noktada buluştukları da oluyor. Milliyetçilik temelinde yürütülecek bir siyasetin ise toplumsal destek bulması, oy toplaması mümkün değil. Çünkü Türkiye’de sağda milliyetçi parti yeteri kadar bulunuyor. MHP, DYP ve hatta AKP, milliyetçi oyları kendi etraflarında toplama gücüne sahipler. Sol, milliyetçilikten oy alamaz, o zeminden başarı sağlayamaz. ??? Bu başarısızlık psikozu, solda birlik eğilimini de baltalayıcı bir etki yaratıyor. Ayrıca solun bu kadar milliyetçi bir zemine çekilmesi, onu muhafazakâr bir hale de getiriyor. Bu muhafazakâr ve içine kapanık ruh hali, birlik yerine bölünmeyi kışkırtan bir etki yapıyor. Bu nedenle solda birlik için belki de üzerinde düşünülmesi gereken konu, sol sağcılaşmaktan nasıl kurtulacak ve yeniden solcu, yani özgürlükçü, demokratik ve eşitlikçi bir zemine nasıl oturacak, onu tartışmak gerekiyor. Örneğin AKP şimdi Avrupa Birliği konusunda bir sıkıntı yaşıyor. Bu sıkıntı giderek AKP’yi de içe kapanmayı savunan bir politikaya itiyor. Burada sol ne yapacak? Örneğin AB’yle mücadelede AKP’nin ipleri koparması yönünde bir tavır mı alacak, yoksa AB’nin bir özgürlük, demokrasi ve değişim projesi olarak değerlendirilmesine sahip mi çıkacak? AKP’yi özgürlükçü yönde teşvik edip bu yönden uzaklaştığı zaman eleştirecek mi, yoksa daha sert bir içe kapanma politikasının sözcüsü mü olacak? İşte asıl nokta burada düğümleniyor. Solun birleşip birleşmemesi de bu zemin üzerinde bir anlam ifade edebilir. Başarı ve birlikçi eğilim de ancak bu tartışmaların üzerinde gelişebilir. VEKİLLER YOĞUN ÇALIŞACAK TBMM’de temel yasa haftası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM’de bu hafta, tatilden önce ‘‘temel yasa’’ olarak görüştürülmesi planlanan bir dizi tasarı ele alınacak. TBMM Genel Kurulu’nda yarın, imar planı yapılamaması nedeniyle işyeri açma ve çalışma ruhsatı alamayan otogaz istasyonlarına geçici faaliyet lisansı verilmesini öngören yasa önerisinin görüşmelerine devam edilecek. Bu önerinin görüşülmesinin ardından, Türkiye Yatırım Destek Ajansı kurulmasına ilişkin yasa tasarısı ele alınacak. AKP Trabzon MilletvekiliTBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl’ün, sağlık personeli gereksiniminin karşılanabilmesi için tutulu kadroların serbest bırakılması, ihtiyaç kalmayan okul müdürü, okul müdür yardımcısı ve öğretmen kadroları ile döner sermaye teşkilatı kadrolarının iptal edilerek yerine doktor, eczacı, diyetisyen, sosyal çalışmacı, odyolog, fizyoterapist, psikolog, çocuk gelişimcisi ve sağlık teknikeri kadroları ihdas edilmesine ilişkin öneri de aynı gün görüşülecek. Temel yasa olarak görüşülmesi planlanan ve uzun süreden beri Meclis gündeminde bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nda AB’ye uyumu sağlayan yasa tasarısı, önemli düzenlemeler içeriyor. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle