21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 HAZİRAN 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER Katalonya ‘özerklik’ dedi ? MADRİD (AA) İspanya’nın 17 özerk yönetimi arasında en milliyetçilerinden biri olan Katalonya’nın özerklik haklarının arttırıldığı, tartışılan yeni özerklik statüsü dün yapılan referandumda kabul edildi. Katılımın yüzde 49 oranında kalan referandumda, ‘‘evet’’ diyenlerin oranının yüzde 74, ‘‘hayır’’ diyenlerin ise yüzde 20 olduğu bildirildi.Yeni özerklik statüsü gereği, Katalonya ilk kez ‘‘millet’’ olarak tanınıyor. Yeni statü gereği, adli, sosyal ve eğitim konularında da Katalonya Özerk Yönetimi’nin yetkileri arttırılıyor. dishab?cumhuriyet.com.tr 11 ABD yönetimi, Süleymaniye’de serbest bölge kurmak için zemin yokluyor BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI K.Irak’a Singapur modeli ? Baştarafı 1. Sayfada Askeri Gösterip ‘Sivil Darbe’ Yapanlar İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’de, bazen askerler kullanılarak önce askeri, sonra sivil darbeler yapılageldi, bazen de asker ‘‘gösterilerek’’ sivil darbeler gizlice yürütüldü. Askere perdeleme yaptırıldı. Askerler farkında bile değildi. Soğuk savaş sonrasında ‘‘asker gösterilerek’’ sivil darbelerin yürütülüşü en geçerli araç oldu. Türkiye bu konuda ‘‘bir laboratuvar’’ gibi kullanılıyor. Hem ‘‘laboratuvarın içindekiler’’, hem de dışındakiler birlikte çalıştılar. Sivil darbeler dünyadaki ‘‘paylaşım kavgasının araçlarıdır’’. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ABD ve AB’nin paylaşım kavgasında, sivil darbeleri en etkili araçlar olarak kullanılıyorlar. Soğuk savaş döneminde ABD Türkiye’de askerleri kendi paylaşım kavgasında kullandı. ‘‘Özalcılıkla’’ birlikte askerler ikinci plana itildiler. Sermaye ve açık (açılmış) toplum araçları daha garantili ve ‘‘daha dinamik demokratik’’ araçlar haline geldi. Üç yüz yıl önce Avrupa, sömürgelere nasıl uygarlık götürüyoruz diyerek gidip sömürdüyse şimdi ABD ve AB ‘‘demokrasi götürüyoruz diyerek Türkiye’yi sömürgeleştiriyor.’’ Türkiye bugün ‘‘demokratikleşme adı altında sömürgeleştirilip parçalanmaktadır’’. Artık sömürgeleştirme ve parçalanmalar eskiden olduğu gibi Churchill’lerin, Stalin’lerin, Truman’ların masa başında anlaşma imzalamalarıyla yapılmıyor. Artık fiziki, coğrafi parçalanmalar, cetveller, işgal orduları yok. Dev şirketler, bankalar Türkiye’nin piyasalarına, borsalarına, iletişim sistemlerine, madenlerine hâkim oluyorlar. Bu tek başına yeterli olamaz; kurumsal olarak ‘‘sömürgeci ve yarı sömürgeci anlaşmalarla’’, Ankara’nın Brüksel’e bağlanması gerekir; garantiye almak için Dünya Bankası, IMF gibi kurumların denetiminde ve gözetiminde tutulması zorunlu. Burada önemli olan, Türkiye’nin, ‘‘Batı’nın uygar devletlerinde’’ olduğu gibi, ‘‘ulusal refleks’’ göstermesinin önünü kesmektir. Türkiye’nin ulusal iktisat politikaları olmamalıdır; Türkiye ekonomisi AB kurumlarının, IMF’nin ve büyük Batı tekellerinin denetiminde ve yönetiminde bulunmalıdır. Belçika polisi bir Türk’ü vurdu ? BRÜKSEL (Cumhuriyet) Belçika’nın Aalst kentinde 22 yıldır yaşayan Ceylan Ardıçlar, gece yarısı otomobilini park ettikten sonra kimlik kontrolü için durduruldu. Kontrolün ardından evine doğru yönelen Ardıçlar’a bir sivil polis ateş açtı. Kurşunun Ardıçlar’ın sırtından girerek midesine isabet ettiğini belirten doktorlar, Ardıçlar’ın bitkisel hayatta olduğunu ve üç gün boyunca uyutulacağını söyledi. Polis yetkilileri ve savcılık sivil polisin suçunu kabul ettiğini ve olayın kaza sonucu gerçekleştiğini öne sürdü. önerisi getirdiği öğrenildi. Cumhuriyet’e ulaşan bilgilere göre ABD’li diplomat Radcliffe, Irak’ın kuzeyinde bölgesel yönetimin Yatırımları Teşvik Kurulu Başkanı Muhammed Kerim ile bir araya geldi. ABD’li diplomat, Süleymaniye’de bir serbest bölge oluşturmak istediklerini aktardı. Bir başka ABD heyetinin de serbest bölgeye ilişkin Süleymaniye’ye giderek inceleme yaptığı belirtildi. Serbest bölgenin kurulabilmesi için öncelikle Süleymaniye’de altyapı çalışmalarının tamamlanması gerektiği dile getirilirken Radcliffe ile Kerim arasındaki görüşmede bu konunun de ele alındığı kaydedildi. Kurulması durumunda serbest bölgenin, Irak’a ? ABD’nin Kerkük Konsolosluğu’ndan Siyasi İşler Sorumlusu Radcliffe, Kürt yetkililere, Süleymaniye’de serbest ticaret bölgesi kurulması önerisi getirdi. Bir başka ABD heyetinin de serbest bölgeye ilişkin Süleymaniye’ye giderek inceleme yaptığı belirtildi. yatırım yapmayı düşünen bütün yabancı sermayeyi çekmesi, buradan elde edilecek gelirin de Kürt grupların kasasına girmesi söz konusu olacak. getiriliyor. Irak’ın kuzeyinin İran’a açılan kapısı olması dikkate alındığında, serbest bölge için Süleymaniye’nin seçilmiş olması dikkat çekerken konuya ilişkin bilgi veren kaynaklar, başta ABD olmak üzere dışarıdan sağlanan destekle bugün itibarıyla Irak’ın kuzeyinin kalkınmada önemli mesafe kaydettiğini, kurulacak serbest bölge ile ciddi bir ekonomik sıçrama potansiyelinin ortaya çıkacağını dile getirdiler. Aynı kaynaklar, bu durumun Irak’ın kuzeyinin ekonomik olarak Türkiye’nin 10 milyarlarca dolar Kurulacak serbest bölgeden ortaya çıkacak katma değerin 10 milyarlarca dolar olacağı belirtiliyor. Kürt grupların çeşitli ülkelerle bağımsız petrol anlaşmaları yaptığı göz önüne alındığında, serbest bölgenin, Ortadoğu’nun en önemli pazarı durumuna geleceği dile güneydoğusu için cazibe merkezi olacağını, orta vadede bunun siyasi yansımaları da beraberinde getirmesi tehlikesinin ortaya çıkacağını belirttiler. Genel olarak ise serbest bölgelerin amaçları, ‘‘ülkenin dış ticaretini genişletmek, ithalatı ve ihracatı kolaylaştırmak, döviz gelirlerini arttırmak, ülkeye yabancı sermaye, know how bilgilerinin akışını teşvik ederek yönetim becerilerini geliştirmek, istihdam olanaklarını genişletmek, ülkedeki hammadde kaynaklarının üretimde kullanılması ile katma değer yaratmak, sanayiyi canlandırmak, dış finansman ve ticaret olanaklarından daha çok yararlanmak, teknoloji transferini hızlandırmak’’ şeklinde sıralanıyor. DORA BAKOYANNİ AÇIKLADI Atina’dan Kıbrıs için yeni çözüm Dış Haberler Servisi Yunanistan’ın Kıbrıs konusunda yeni bir çözüm önerisi hazırlığı içinde olduğu bildirildi. Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, Atina’da yayımlanan Elefterotipia gazetesine verdiği demeçte, ‘‘Avrupalı Birleşik Kıbrıs Planı’’ olarak adlandırdığı yeni çözüm önerisine değindi. Çözüm önerisinin, ‘‘BM mevzuatı çerçevesinde ve Genel Sekreter düzeyinde yapılmış çalışmaların verileri ile Kıbrıs’ın (Rum kesimi) son 2.5 yılda içinde bulunduğu AB gerçeği ve iki toplumun taleplerinin temellerine dayanan bir plan’’ olacağını söyleyen Bakoyanni, Rum lideri Tasos Papadopulos’un BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile görüşmesinin ardından ‘‘Kıbrıs konusuna yeni bir hareketlilik getirildiğini’’ savundu. Bakoyanni, ‘‘Teknik heyetler düzeyindeki müzakerelerin bir an önce başlatılmasını dilerim. Söz konusu önerinin sunulmasının kolaylaştırılması için, özlü görüşmelerde ilerleme kaydedilmeli’’ dedi. Gazetenin sorusu üzerine, ‘‘Rum kesiminin Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili fiili müzakerelerin başlatılmasına ilişkin tutumunu önceden bildiğini ve ortaya çıkan durumun kendisini şaşırtmadığını’’ belirten Bakoyanni, ‘‘Atina ile Rum kesimi arasında Kıbrıs konusunda ortak strateji bulunduğunu, ancak taktikle ilgili görüş farklılıkları ortaya çıktığını’’ ifade etti. Kapitülasyonlar yerine gümrük birliği geldi İşte sivil darbeler burada gerekli oluyor. Sivil darbeler askeri darbeler gibi bir günde, bir haftada olmuyor; yıllara yayılıyor. AB’nin 1989’da Türkiye’nin tam üyelik başvurusunu reddetmesinden sonra bazı siyasilerin ve iş çevrelerinin verdiği, ‘‘gümrük birliği yolu ile sivil darbe kararı’’ yıllar sürdü. 6 Mart 1995’te belge güle oynaya imzalattırıldı. Bu süreç yavaş yavaş yürütüldü (*). ‘‘Asker gösterilerek’’ sivil darbeler zamana yayılarak uygulanmaya başladı. Türkiye, ‘‘demokratikleşme adı altında sömürgeleştiriliyor.’’ 1) İktisadi olarak, kendi piyasasını Batı tekellerine bırakıyor. 2) Eğitim sisteminde dilini, kültürünü, ulusal ve Atatürkçü değerlerini kaybediyor. 3) Tarımcı, sanayici tüccara şu seçenekler sunuluyor; ya yavaş yavaş eriyip tamamen bağımlı hale geleceksin; ya da gönüllü olarak Batı’nın çıkarlarının bir parçası olacaksın; senin ulusal bir politikan olmamalı. Batı’nın başarısının arkasında yatan temel şey onun ‘‘iktisadi, siyasi, askeri ve kültürel gücünü’’ bir bütün olarak kendi ulusal çıkarları doğrultusunda kullanmasından kaynaklanır. Bu bir boyutuyla nesnel (objektif) ve teknik bir hadisedir. Batı’da ya da Doğu’da hangi ülke bu yöntemi uygularsa ilerler, başarı kazanır ya da zararını asgariye indirir. Öznel olarak, Batı’ya özgü olan şey, bunu ‘‘kapitalizm üzerine yerleştirmesidir’’. İşin bu yönü nesnel (objektif) ve küresel değildir. Çünkü Batı kapitalizmi bu oluşumu, ‘‘dışarıyı sömürerek’’ yapmıştır ve halen de yapmaktadır. Bir not: AKP hükümeti karar vermiş; ‘‘Türkiye, AB içinde olmasa da AB bayrağını kullanacakmış’’. Bunun anlamı, ‘‘Türkiye’nin sömürge yapıldığının resmen ilanıdır’’. (*) İslamcı Siyaset ve Cumhuriyet, Der. Yay., 2006 www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali Afganistan’a bomba yağmuru ? WASHINGTON (AA) ABD’nin Afganistan’da 3 ay içinde 340 hava saldırısı düzenlediği bildirildi. Washington Post gazetesi, Afganistan’da Taliban direnişçilerine yönelik operasyonların ülkenin güney ve güneydoğu bölgelerinde yoğunlaştığını belirtti. Gazeteye konuşan ABD’li askeri yetkililer, Taliban hareketinin son günlerde artan saldırılarına yanıt olarak operasyonların yoğunlaştırıldığını söyledi. Afganistan’da bu yıl 30’u Amerikan 40 kadar yabancı askerin çatışmalarda öldüğü, bunun da 2001 yılından beri en yüksek rakam olduğu kaydedildi. ‘Önemli adımlar attık’ Demecinde, Türk Yunan ilişkilerine de değinen Bakoyanni, ‘‘İstanbul ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile olan görüşmede alınan kararlarla TürkYunan ilişkilerinin geleceği açısından önemli adımlar atıldığını’’ söyledi. Bakoyanni, alınan kararların sonuç vermesinin zaman alabileceğini belirterek şöyle konuştu: ‘‘İstanbul’a tüm sorunları çözmek için gitmedik. Ancak, doğru yönde bir adım attık. Önemli kararlar aldık. Bunlar, uzun dönemde gerginliği azaltarak iletişim kanalları oluşturacaktır. Hedefimiz, iyi komşuluk ilişkileri ve sorunların çözülmesidir. Bu konuda sonuç çıkarmak için acele etmeyelim.’’ Ekonomisi iflas eden Filistin’de halk BM’nin yiyecek yardımlarıyla yaşıyor. (Fotoğraf: REUTERS) Filistin halkına yönelik yardımlar yeniden başlayacak Ortadoğu Dörtlüsü uzlaştı Dış Haberler Servisi Ortadoğu Dörtlüsü, Filistin’de Hamas’ın iktidara gelmesinden sonra kesilen uluslararası yardımların kısmen yeniden başlatılmasını öngören paket üzerinde anlaşmaya vardı. Avrupa Birliği’nin (AB) hazırladığı paket üzerinde ABD, Rusya ve BM arasında yapılan görüşmelerde anlaşmaya varıldığı açıklandı. Resmi açıklama Ortadoğu Dörtlüsü tarafından yapılırken sağlık ve diğer ihtiyaçlar için geçici bir mekanizma oluşturulması kararı duyuruldu. AB’nin müzakerelere sunduğu taslak, ‘‘sağlık sektörü ve bu sektörde çalışanların ücretlerinin ödenmesi, akaryakıt desteği, Filistin toplumunun oldukça yoksul kesimine maddi destek verilmesi’’ gibi başlıkları içeriyordu. Hamas hükümetinin İsrail’i tanımayı reddetmesi ve şiddeti kınamaktan kaçınmasından ötürü Filistin’e yardımları kesen ABD ve AB, geçen ay, Filistin toplumunun kargaşaya sürüklenmesinin önlenmesi amacıyla bir acil yardım planına olumlu yaklaştıklarını belirtmişlerdi. Ortadoğu Dörtlüsü, Filistin liderlerini bir kez daha önceki anlaşmalara uymaları konusunda uyarırken İsrail’in tanınmasını içeren ‘‘yol haritası’’nı bir kez daha bu anlaşmalar arasında saydı. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, yardım planının önemli bir adım olmakla beraber yetersiz olduğunu vurgulamıştı. Japonya Kuzey Kore’yi uyardı ? TOKYO (AA) Kıtalar arası balistik füze denemesine hazırlandığı bildirilen Kuzey Kore’yi uyaran Japonya, ülkesine füze düşmesini saldırı kabul edeceğini açıkladı. Japonya Dışişleri Bakanı Taro Aso, ‘‘Fırlatılacak bir füzenin Japonya topraklarına düşmesi olasılık dışı değil. Bu nedenle kaygılıyız’’ dedi. Kyodo haber ajansı da, füze denemesinin yapılması halinde Japonya ve ABD’nin BM Güvenlik Konseyi’nden acil tutum takınması talebinde bulunacaklarını bildirdi. KKTC Cumhurbaşkanı, tecrit kalkmadan limanların Rumlara açılmayacağını söyledi Talat: Ekonomimiz çöker REŞAT AKAR LEFKOŞA KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, tecridin kalkmaması durumunda Türk limanlarının Rumlara açılmayacağını söyleyerek ‘‘Aksi halde bizim ekonomimiz mahvolur’’ dedi. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Talat, limanların açılması, Maraş’ın iadesi, Mağusa Limanı’nın ortak çalıştırılması ve askersizleştirme konularına açıklık getirdi. Mağusa Limanı’nın halen KKTC’nin yöne timinde çalışmakta olduğunu, BM ya da AB’nin denetiminde Rumlarla ortak çalıştırılması halinde, Limasol, Larnaka ve Baf’taki limanların da ortak çalıştırılması gerektiğini söyleyen Talat, ‘‘Tek taraflı jest olmaz. Kimse bizden bunu beklemesin. Jest yapması gereken Rum tarafıdır’’ dedi. Talat, ‘‘Türkiye, ek protokol çerçevesinde hava ve deniz limanlarını açarsa bunu nasıl karşılarsınız’’ sorusuna ‘‘İzolasyonlar kaldırılmadan hayır! Kıbrıs Türkü’ne yönelik izolasyonlar kaldırılırsa, özellik le Ercan’a doğrudan uçuşlar başlarsa o zaman karşı çıkmayız. Bunlar yapılmadan limanların açılması demek, bizim ekonomimizin mahvolması demektir’’ yanıtını verdi. Kararlar ortak alınıyor Peki, Türk hükümeti mecbur kalırsa?.. Kararları ortak alıyoruz. Bunun dışında bir adımın atılacağını sanmıyorum. İleride politika değişikliği olur mu? Dünyanın her yerinde poli tikalar değişebilir. Biz de günü geldiğinde nelerin olacağını değerlendiririz. Maraş’ı vererek bir jest yapsanız ve karşı tarafı görüşmelere zorlasanız iyi olmaz mı? Jest yapması gereken taraf, karşı taraftır. Yani referandumda hayır diyen taraf. Örneğin, izolasyonların birinden veya birkaçından vazgeçtiklerini açıklasınlar, memnun oluruz. Almanya Dışişleri Bakanı ile görüştünüz. Özel istekleriniz oldu mu? Sıkıntılarımızı anlattım. Bi zi samimi bir şekilde dinledi. Almanya’nın, özellikle izolasyonların kaldırılması konusunda öncü olmasını beklemiyorum. Fakat başka ülkeler, örneğin ABD bir adım atarsa onu izleyebileceklerini düşünüyorum. Son zamanlarda bölünmüşlüğün kalıcı olması tartışılıyor. Geleceğe nasıl bakıyorsunuz? Rum halkı arasında yapılan referandumun sonuçları bölünmüşlükten yana olduklarını gösteriyor. Bizim gündemimizde çözüm ve birleşme var. Bu politikamıza devam edeceğiz. WASHINGTON TIMES GAZETESİ ‘Türkiye’de kriz Ege’yi sarsar’ WASHINGTON (ANKA) Washington Times gazetesi, Türk hükümeti ile laik güçler arasındaki çatışmanın büyük bir istikrarsızlık faktörü olduğunu, bu nedenle Ege’deki durumun sakinleşmeyeceği iddiasında bulundu. Gazete, bir analistin ‘‘Türk siyasi sistemi krize girdiğinde şok dalgaları Yunanistan ve Kıbrıs’ta hissediliyor’’ değerlendirmesine yer verdi. Yunan basını ve Atina’da görev yapan diplomatların iki ülke arasında son dönemde yaşanan gerginliklerin ardından Eskişehir ile Larissa arasında kurulması kararlaştırılan ‘‘kırmızı hat’’ gibi önlemlerin etkinliği konusunda tereddütleri olduğunu kaydeden gazete, Yunan Savunma Bakanlığı’nın Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra en büyük tehdit olarak Türkiye’yi gördüğünü savundu. Gazete şöyle devam etti: ‘‘Yunanistan’da Türkiye ile ilgili siyasi algılama şudur: Ankara bir krizden başka bir krize sendeliyor ve işler evde zor haline geldiğinde hükümet krizleri ‘ihraç’ etme eğilimini gösteriyor. Bir Yunan analistine göre, Türkiye, daha istikrarsız hale gelecek ve Türkiye’nin siyasi sistemi krize girerse şok dalgaları Yunanistan ve Kıbrıs’ta da hissediliyor.’’ Gazete, Türkiye’de halen AKP ile laikler arasında bir mücadele yaşandığını belirterek ‘‘Başbakan Erdoğan’ın İslam eğilimli hükümeti ile laik güçler arasındaki mücadele ve Kürt ayrılıkçıları ile çatışmaların yeniden başlaması, Yunanistan’da, Ege’deki durumu sakinleştirmesi pek beklenmeyen büyük bir istikrarsızlık faktörü olarak görülüyor’’ yorumunu yaptı. Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel: Eski Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis: Türkiye ile çok zor VİYANA (AA) AB Dönem Başkanı Avusturya’nın Başbakanı Wolfgang Schüssel, ‘‘Türkiye ile müzakerelerin çok zor olduğunu’’ savunarak Türkiye’ye tam üyelik yerine ‘‘imtiyazlı ortaklık’’ statüsü verilmesi yönündeki görüşü yineledi. Brüksel’de yapılan AB zirvesi dönüşünde Kurier gazetesine konuşan Schüssel, Türkiye’nin üyeliğine ilişkin bir soruyu yanıtlarken ‘‘Türkiye ile müzakereler çok zor olacak. Her başlığın müzakeresinde iki kez uzlaşı sağlanmasına büyük önem veriyoruz. Türkiye’nin 2006 yılı sonuna kadar havaalanlarını ve limanlarını Kıbrıs’a (Rum kesimi) açması gerekiyor. Türkiye, yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır’’ dedi. Bu koşullarda Türkiye’nin ‘‘kendiliğinden havlu atıp atmayacağına’’ ilişkin bir spekülasyonda bulunmak istemediğini ifade eden Schüssel, ‘‘Türkiye ile tam üyeliğin dışında da seçenekler var. Türkiye’ye tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık statüsü verilmesinin bir seçenek olacağına inanıyorum’’ diye konuştu. Birliğin hazmetme kapasitesinin bugüne kadar ‘‘somut olarak tanımlanmadığını’’ belirten Schüssel, ‘‘yeni katılımlarla birliğe güvensizlik ithal etmemek ve yurttaşların da fikrini alabilmek için hazmetme kapasitesinin gelecekte somut olarak tanımlanması gerektiğini’’ söyledi. 12 mil zorunluluk ATİNA (AA) Eski Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis, ‘‘Yunanistan’ın Ege’de karasularını seçici ve ölçülü olarak genişletmeden önce ilgili ülkelerle siyasi temaslarda bulunması gerektiğini’’ belirtti. Simitis, Ethnos gazetesinde yayımlanan makalesinde, TürkYunan ilişkilerine değindi. Kıta sahanlığı konusunun karasularının boyutlarıyla doğrudan bağlantılı olduğunu belirten Simitis, bu nedenle ‘‘Ege’de kıta sahanlığı sorununun çözüm yönüne gidilmesinden önce Yunanistan’ın karasularını muhakkak genişletmesi gerektiğini’’ belirtti. Simitis, ‘‘Bazı görüşlere göre, Ege kapalı bir Yunan denizidir. Ancak, bu ‘kapalılığı’ sağlayabilmemiz için Yunanistan, karasularını muhakkak 12 mile çıkarmalıdır. Ama bunu yaparken deniz yollarını tamamen kapatmaktan kaçınarak diğer ülkelerin gemilerinin serbest dolaşım haklarını güvence altına almalıdır. Yunanistan böylelikle, kıta sahanlığının belirlenmesi konusunda, İstanbul Boğazı’ndan serbest geçiş konusuyla doğrudan ilgili olan Rusya, Ukrayna gibi ülkelerin olduğu kadar, İngiltere ve ABD’nin desteğini kazanacaktır’’ dedi. Türkiye’nin AB üyeliğine de değinen Simitis, ‘‘2004 yılında müzakerelerin başlatılmasından sonra, hiçbir ülkenin müzakere sürecini durdurma yetkisi olmadığını’’ belirtti. CUMHURİYET 11 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle