21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 HAZİRAN 2006 ÇARŞAMBA 6 AVRUPA GÜRAY ÖZ Yansa Karanlık! Sayanın altındakiler... R ahattakiler, yani rantla geçinenler, taşınır/taşınmaz güzelliklerin sahipleri, başka bir söyleyişle tuzu kuru olanlar, hep gölgededirler, sayanın altındadırlar, güneş/yağmur/fırtına bilmezler. Saya, sadece kunduranın yumuşak yüzü değildir. Halk ağzında, sundurma anlamında da kullanılır. Kızgın güneşte yanana ya da yağmurda ıslanana ‘‘Sayanın altına gir’’ derler. ‘‘Türkiye laiktir, laik kalacak!’’ sloganlarıyla teröre karşı yapılan yürüyüşlerde hiç dikkatinizi çekmedi mi, yoktur onlar!.. Sadece terör yürüyüşlerinde değil, yasal olarak yapılan tüm antidemokratik uygulamaları protestolarda da yoktur onlar etrafınıza bakınıp arandığınız olmadı mı hiç? Ne ellerini ne de başka yanlarını taşın altına sokmazlar. Saya altındadırlar hep! Kimlerdir bunlar? Hep nöbete gider gibi bu işleri kovalayan memurların, öğretmenlerin, küçük esnafın, aydının, öğrencinin işleri düzene sokmasını bekleyenlerdir onlar. Geçen dönemlerde kimi gençlere aylık verirlerdi, vatanı koruma bahanesiyle kendi rahatlarını güvenlikte tutmak için. Şimdilerde sözde demokrasi imdatlarına yetişti, demokrasiyi kalkan yaparak, kimi köşe yazarlarına gördürüyorlar bu işleri. Geçer akçe demokrasi ve tarikatçılıktır diyoruz ya, demokrasiye sığınarak ‘‘laikliği’’ yani Cumhuriyetimizin temel taşını yerinden çıkarıp atarak şeriat devleti kurma peşinde olanlara arka çıkıyorlar. Nedenini bilmeyecek denli saf olanlarımıza müjdeleyelim(!), kendi çıkarlarını, gelmesi olası düzende de korumak için!.. Bunlardan bir tanesi, epey zaman önce; ‘‘Komünist düzen de gelse, biz çıkarımızı yine yürütürüz!’’ demişti. Şimdi devir tarikatçılık devri... İyi olmasını insanlık dileği olarak istediğimiz Sayın Ecevit bile en sonunda, köşesine çekilirken, ‘‘Tarikatların iyisi de vardır!’’ dememiş miydi! O bunu söyler de hani Atatürkçülüğü kimselere kaptırmıyordu ya köşe yazarları geri mi kalır? O, Atatürkçülükten sonra söyleyeceğini söyledi, defterini dürdü. Bunun karşısında, ‘‘Ceberrut laiklik’’ diye yazılar yazarak laisizmin bir zorbalık olduğunu söyleyen; eskiden Marksistlik, Maoculuk, Özalcılık konularında hayranlıklarını yazmış köşe yazarına bir şey diyebilir misiniz artık? Bir kıvılcım düşse, yansa karanlık, sonra çocuklar gökyüzünün mavisine akın etseler. Yeni doğmuşundan üstüne hayatın yükü binmişine kadar hepsi, ama hepsi bir oyunun içine girseler, yoksul akşam bir şölene dönüşse, acı sabah ışıklı bir günün habercisi olsa. Olmaz! Zinhar! Sakın ha! Haraminin hesabı başka türlüdür. Sokaktaki çocukların sayısının 20 bini aşması, kayıpların 4 bin 500’ü geçmesi, devletin, seyretmeyi bir yana bırakın, farkına bile varmaması büyük sayılar hesabının ‘‘doğallığına’’ dayanır. Doğaldır böyle şeyler. Büyük bölümü siyah 35 milyon aç insanıyla ABD nasıl ‘‘süper’’ bir devletse, Rusya hiç işsizin bulunmadığı Sovyetler’i unutmuş, ‘‘yalnızca 30 milyon aç insan var’’ıyla övünür duruma gelmişse, o müthiş büyük sayılar hesabı hükmünü yürütüyor demektir. Büyük sayılar hesabı çocuk ya da büyük tanımaz. Eli iş tutanın çalıştırılması, bakılamayanın sokağa teslim edilmesi, kendi ekmeğini, ekmek yoksa kendi ‘‘tinerini’’ bir şekilde kazanması usuldendir. Çocukların ‘‘yasal’’ ya da yasadışı çalışması gerekir. Ekonominin çarklarının dönmesi için, ucuz, ucuzdan da ucuz emeğin sürekli devrede kalması, çalışma yaşının olabildiğince alt sınırlara çekilmesi yüksek çıkarların gereğidir. Dönmez başka türlü haraminin dümeni. ??? Borsanın çarkı, paranın giriş çıkışları, bizim gibi ülkelerde yerinde sayan üretimin sihirli ‘‘büyümeye’’ boyun eğmesiyle olur. Şu ünlü‘‘gelişmekte olan’’ ülkeler artık kalkınmıyorlar, ekonomileri ‘‘büyüyor’’. Finans dünyası dümene geçeli beri böyledir. Para döner, döner, döner yoksulun başına vurur. Kimi zaman uluslararası krizin havasını almak onlara düşer. Yüksek faizin peşinden gelen ünlü yabancı sermaye, başka bir ülkeden, başka bir yüksek faizden sinyali aldığı gün ‘‘büyüyen’’, ‘‘kişi başına düşen gelirin yakında 10 bini bulacağı’’ söylenen ülkeyi terk eder. Döviz tavana vurur, dış borç katlanır. Böyle ülkelerin IMF’ye bağlı ‘‘bağımsız’’ merkez bankalarına düşen, o gideni geri çağırmak, faizin ucunu yeniden göstermektir. Ekonomi ‘‘büyüdükçe’’ sokağa çıkan çocukların sayısı yükselir. Bir göstergedir onlar. Bir kıvılcım çakmadıkça, karanlık yanmadıkça ??? Böyle krizli günlerde dönek ve sinik yazar köşesinde ahkâm kesecektir. ‘‘Ahmak solculardan’’ dem vuracak, bildiği dillerin en fiyakalı kelimeleriyle edebiyat paralarken ‘‘bitti bu işler gülüm’’ şarkısını söyleyecektir. O ‘‘bağımsızlığı’’ terk edilmesi gereken bir fantezi sayar. Milliyetçilikle savaştığını söylediğinde yurtseverliği tepelemenin hazzıyla doludur. Ulusal devletlerin zamanının geçtiğini ilan ederken birleşmiş halkların kurduğu devletlerin, zorba diplomasinin bütün olanaklarıyla, paranın, olmazsa silahların gücüyle bir sürü ‘‘ulusal’’ devlete neden bölündüğünü açıklamak gibi bir derdi yoktur onun. ‘‘Büyük ve yenilmez sistem’’i kabul etmiş, ona biat etmiş olanın çocuklar konusunda, yoksulluk konusunda, yerinde sayan ekonomiler konusunda arada bir gözyaşı döktüğünü görürseniz sakın aldanmayın. Timsahın gözyaşlarıdır onlar. Çocukların dünyasıysa karanlıktır. Bir kıvılcım düşmeden, karanlık yanmadan kurtulmaz onlar. Bir düşse kıvılcım, bir yansa karanlık. eposta: guray.oz?cumhuriyet.com.tr Ahmet YORULMAZ Validebağ Öğretmenevi Anadolu Aydınlaması Eskişehir Toplantısı’na İlhan Selçuk, Alev Coşkun ve Mustafa Balbay katıldı 1 916’da Maarif Vekâleti’ne, 1927’de Atatürk tarafından Milli Eğitim Bakanlığı’na, tahsis edilen, Cumhuriyet öğretmeninin en önemli tarihini oluşturan Üsküdar Validebağ Öğretmenler Kampusu Arazisi (Adile Sultan Kasrı Öğretmenevi ve Kültür Merkezi Bahçesi) İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından sessizce Üsküdar Belediyesi’ne devredilmiştir. Öğretmenine sahip çıkmayan bir millet, eğitimsiz kalmaya mahkumdur. Eğitimsiz bir millet, kara çarşaflara saklanmaya mecburdur. Bu şehirde öğretmenine sahip çıkacak, hiç mi kimse yok ki; öğretmenin yüz yıllık tarihi yok edilmektedir. Uyan Öğretmenim!.. Bir grup öğretmen ‘Karşı devrim süreci var’ G azetemizin Anadolu Aydınlanması toplantılarının 15. Eskişehir’de yapıldı. Gazetemiz İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, Cumhuriyet Vakfı ikinci Başkanı Alev Çoşkun ve Ankara Temsilcimiz Mustafa Balbay Anadolu Aydınlanması Eskişehir Toplantısı’ndan önce Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’i makamında ziyaret ettiler. Büyükşehir Belediyesi Taşbaşı Kültür Merkezi’ndeki toplantı saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın söylenmesi ile başladı. Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şube Başkanı Azmi Kerman’ın yaptığı kısa açılış konuşmasından sonra Gazetemiz İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, ilk insanın yeryüzünde görülmesinden, insanın aydınlanma çağına ulaşımını anlattı. Selçuk, aydınlanmayı bilmeden tarihi yaşamanın mümkün olmadığını belirterek, “Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçilmesinden sonra insanlık, Fransız devrimi ile demokrasi, insan hakları bildirisi gibi kavramlarla tanıştı. Sanayi devrimi ile ise aydınlanma dönemi başladı. İnsanlık inanç düzeninden akıl düzenine geçerek, hızla gelişti. Bu dönemde Avrupa hızla gelişirken, Osmanlı şeriat düzeni içinde yaşamaya devam etti. Sonuçta, imparatorluk zayıfladı ve parçalandı. Avrupa en son olarak Anadolu’yu da ele geçirmek istedi. Bu sırada Mustafa Kemal ortaya çıktı ve halkı yanına çağırdı. Halkla beraber direnişe geçti. Ulusal kurtuluş mücadelesi verdi. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra da esas mücadelesine başladı. Avrupa’daki gibi gelişimi, demokrasiyi, özgürlüğü ve laikliği temel ilke edinen bir düzen kurdu” diye konuştu. Türk Hava Yolları A stanbul’dan Frankfurt’a THY ile uçmak istedim. Dikkat çekici bir durumla karşılaştım, THY ‘‘hiç ucuz bilet kalmadığını’’ belirterek sadece ‘‘pahalı’’ bilet satıyor. 200 küsur Avro’ya karşılık 500 küsur Avro, Lufthansa ile daha ucuza uçabilirsiniz, döviz gider ama... THY acentasından, web sitesinden ya da diğer seyahat acentalarından sormanız veya bir ay sonrası için bilet almak istemeniz, durumu değiştirmiyor. Aklıma gelen şu: Acaba THY dürüst olma düsturundan kısarak köşe dönme politikası mı uyguluyor? Ya da: THY artık bizim havayolumuz degil mi? Dr. Fazilet KARATUM Eskişehirliler Taşbaşı Kültür Merkezinde yapılan toplantıya büyük ilgi gösterdi. Toplantı salonu saatler öncesinden dolarken, salon dışına da sinevizyon kuruldu. Salona giremeyenler dışarıdaki sinevizyon aracılığı ile toplantıyı izlediler. Migros oldu Ankamall! 3 0 Nisan 2006 günlü Hürriyet’in Ankara ekinde, Sayın Yalçın Bayer’in köşesinde okuduğumuz haber sabrımızı taşırmıştır. Artık yeter diyor ve bütün dilseverleri, kendi ülkemizde bizi konuk durumuna düşürenlere tepki vermeye çağırıyoruz. Bu, yurttaşlık sorumluluğumuzdur, dilseverlikle yurtseverlik arasındaki bağ unutulmamalıdır! Önce ‘‘Türk’’ü, ‘‘Turk, Turc’’, Ankara’yı ‘‘Angora’’, ‘‘Anadolu’’yu ‘‘Anatolia’’ yaptılar; yeterince tepki vermedik. Şimdi ‘‘Migros’’un adı ‘‘Ankamall’’ oluyormuş. ‘‘Migros’’a bile alışamamıştık ki, alıştığımızı sananlar bir adım daha atıyorlar. Bu ne cesaret, bu gücü kimden, nereden alıyorlar? Ülkemizi yabancı adlarla kirletenlerin başını Türk üreticinin, mühendisin, işletmecinin, girişimcinin çekmesi çok acıdır. Türk üreticinin kendi emeğini Türkçeyle adlandıramaması hem acı, hem de utanç verici bir bilinçsizlik örneğidir. Artık ürettiği giysiye, şekere, tatlıya; içinde yaşadığı işyerine; işlettiği lokantaya, çayevine, otele, alışveriş merkezine Türkçe ad bulamayanların yurt ve dil sevgisinden kuşkulanır olduk. Ne demek ‘‘Ankamall’’? Sağduyudan yoksun, hangi bilincin ürünü? Atatürk’ün devrimlerinin ışığını parlattığı Ankaramızın adını, anlamını kirletmek nasıl bir anlayıştır? Sevgi ÖZEL ‘AB’ye girsen ne olacak?’ Selçuk, günümüz dünyasında karısına çarşaf giydiren adamında özgürlüğünden söz etmenin mümkün olmadığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Başbakan’ın karısı tesettür içinde. O zaman kendiside özgür olamaz. Karısını kendisinden aşağı gören erkek özgür olabilir mi? Hem evinde karını ikinci sınıf vatandaş sayacaksın. Hem de ben AB’ye gireceğim diyeceksiniz. Bakanlar yemeklerde bile eşlerini başka yerlere oturtuyorlar. Hükümetin bakanları evlerinde karıları ile eşit değiller. Avrupa Birliği’ne girsen ne olacak? Ora da türban sorunu var mı? Avrupa Birliği’ne girmeyeceğimizi iktidarda biliyor. Bizi bu konuda da aldatıyor. Vatandaşları oyalarken, din devletine geçmenin yollarını arıyorlar.” İlhan Selçuk, Türkiye’de Atatürk devrimlerinin devamından yana olanların, ülkeyi dinci bir hedefe götürmek isteyenleri iktidardan yıkmaları gerektiğini de vurgulayarak, “sağsol anlayışından veya kavgasından uzak durarak, tüm Cumhuriyetçilerin iktidarı seçim sandığında yıkmaları gerekiyor. Laik Cumhuriyetten ve ülkenin bütünlüğünden taviz verilemez. Bu iki konu kırmızı çizgilerimizdir. Hepimizin ilk görevi bu olmalıdır. İslam ile İslamcıların ayrımı iyi yapılmalıdır. Bugün kutsal İslamı kullanarak iktidarı ele geçirenler var. Biz buna karşıyız. Dinci medya Dinci medyanın gazeteleri her gün ülkede bedava dağıtılıyor. Bunun kaynağı nereden geliyor? Dinci medya, gazeteleri aracılığı ile ihaleler alıyor. Sermaye grupları kuruyor. Hepimiz bunlara karşı uyanık olmalıyız. Eskişehir’de durum farklı. Ama, Eskişehir’de kuşatma altındadır. Burada bilinçli ve Atatürk’ün aydınlanma devrimini benimsemiş insanları görmek beni mutlu etti. Eskişehir bütün Türkiye olmalıdır. Buna çaba göstermeliyiz” şeklinde konuştu. Cumhuriyet Vakfı İkinci Başkanı Alev Coşkun da Cumhuriyet gazetesinin patronu bulunmadığını belirterek, Cumhuriyet gazetesinin Eskişehir’deki toplantı ile Anadolu’da yaptığı aydınlanma toplantılarının 15’e eriştiğini bildirdi. Coşkun şunları söyledi: “Anadolu’daki insanlar, tehlikenin farkında olduklarını görüyorlar. Salonu dolduranların yarısından fazlasının kadın olduğunu görüyorum. Bizim toplantılarda haremselamlık düzeni yok. Eskişehir’de Atatürk’ün kızları da tehlikenin farkındalar. Cumhuriyet gazetesi birkaç kez bombalandı. Danıştay’da türban konusunda karar veren daire kurşunlandı. Daire bir şehit verdi. Ama, ertesinde Atatürkçüler hiçbir çağrı olmadan bir araya geldi. Tepkilerini gösterdi. Atatürk, Cumhuriyeti kurduktan sonra asıl savaşın şimdi başladığını söylemiştir. İşte, Atatürk uygar bir devlet yaratmak istiyordu. Bunun için Atatürk’ün söyledikleri bugünde bize yol gösteriyor. 1923 aydınlanma devrimi Arapça ezan, Köy Enstitüleri’nin, halkevlerinin kapatılması ile, karşı devrimci bir sürece dönmüştür. Türk eğitim sistemi karşı devrim sürecinde sürekli saldırıya uğramıştır. Türkİslam düşünce sistemi ortaya atılmış, uygulanmaya konulmuştur. Ama, Atatürkçüler, Kuvayı Milliyeciler dimdik ayakta dır. Kuvayı Milliyeciler de, Mustafa Kemal’ler de ölmez.” Gazetemiz Ankara temsilcisi Mustafa Balbay da Cumhuriyet’in kurulmasından sonra, yeni harflerin yaygınlaşması için her gün alfabemizdeki bir harfi okuyuculara öğrettiğini belirtti, Balbay şunları söyledi: Yabancılara toprak satışı “Bu harflerle kelime kurmasını da Cumhuriyet gazetesi öğretti. Belki, soyadınız buradan geliyordur. Soyadınızın alınmasında Cumhuriyet gazetesinin katkısı vardır. Ankara’daki hükümette vatan kavramı yok. Başbakan ve hükümet yetkilileri Ege ve Kıbrıs konularında, sorularımıza yanıt veremiyorlar. Hatay’da yabancılara toprak satışları yasal sınırdan 4 kat daha fazla olmuş. Bu konuyu biz günlerce gazetemizde yazdık. Yabancılara toprak satışının yanlış olduğunu söyledik. AKP iktidara geldikten sonra yabancılara toprak satışı ilk yaptığı icraatlardan birisi oldu. Bugün Yunanistan, Kıbrıs’ı AB’nin önüne koydu. Bizle de iyi komşuculuk oynuyor. 23 Nisan’da AKP takıyyeyi bıraktı. Yeni bir süreci başlattı. Bu süreç din devletine giden süreçtir. AB’de bu süreci biliyor. AB ve AKP Türkiye’ye karşı anlaştılar. Bizim içinde savaş yeniden başlıyor.” Can HACIOĞLU Eczacılar eyleme! üresel sermayenin Türkiye’de sağlık alanını tamamen ele geçirme girişimlerinin son hamlelerinden birisinin teklifi (Uluslararası sermayeye zincir eczane açma imkânı, özel diş ve veteriner klinikleri açılması) Diyarbakır Milltevekili Prof. Dr. Aziz Akgül tarafından 24 Mayıs’ta TBMM Başkanlığı’na sunulmuş. Tepkisiz bir toplumda haklar birer birer nitelik değiştirerek parası olanın satın alabileceği ihtiyaçlara dönüştürülüyor. Beklenen son malum ve çok uzak da değil. Uyan ey halkım, eczacım, diş hekimim, veterinerim. Ulusal egemenliğimizi emperyalistlere teslim etmek için mi atalarımızı şehit verdik, uyanın artık gaflet uykusundan ve atın üzerinizdeki şu ölü toprağını. Ya eyleme geçin ya da kendinize şimdiden iyi bir patron, iyi bir sağlık sigortası ve güzel bir mezar seçin. K Bülent KIRAN / Ege Üni. Ecz. Fak. Öğ. Görevlisi KOŞULLAR Cumhuriyet, sayfalarını CUMOK’lara açtı. ‘‘Söz Okurun’’ sayfamızda yayın ilkelerimize uygun tüm haberlere, duyurulara, görüşlere ve eleştirilere yer veriyoruz. CUMOK’lar bu gazetenin gerçek sahibidirler; ülke yayın yaşamına yepyeni katkılarda bulunup ufuklar açacaklarına, ülkenin yerel ve genel sorunlarını yansıtmakta önemli işlevler üstleneceklerine inanıyoruz. ADD ve ÇYDD’nin var oluşlarını hızlandıracak iletişim ağının ‘‘Söz Okurun’’ sayfasında gerçekleşmesi de olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve eleştirilerinizi bekliyoruz. posta?cumhuriyet.com.tr Mektup Adresi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64 ELEŞTİRİ Sayın Orhan Bursalı, Yayımlamış olduğunuz Bilim ve Teknoloji derginizde, ‘‘Bilgiye Açık Erişim’’ başlıklı yazınızı okudum. Kütüphanemizde 2004 yılından beri devam eden çalışmalarla üniversitemiz tezlerini, tez sahiplerinin onayıyla tam metin açık erişime açıyoruz. Daha önce sadece tezin önsözünü ve kaynakça kısmını açmakta idik. 2005 yılından itibaren de tez sahibinin imzalı onayı alınarak tezi tam metin erişime açıyoruz. Bu çalışmanın yanı sıra, ‘‘üniversitemizin kurumsal arşivi’’ni oluşturma çalışmaları devam ediyor. Üniversitemizde gerçekleştirilen sempozyum metinleri, bildiriler, ders notları, dokümanlar, fotoğraflar vb. dokümanları topluyoruz. Altyapı çalışmaları tamamlandıktan sonra, oluşturulan veri tabanı programı ile erişime açacağız. Değerli yazınızın son paragrafında ‘‘Her sınıfı yılda bir kez kütüphaneye götürüp ne nasıl araştırılır uygulamalı dersini veriyor muyuz?’’ cümlesine yürekten katılıyorum. Nilüfer ÜNAL CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle