27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 HAZİRAN 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr 34. Uluslararası Müzik Festivali müzikseverleri dünyaca ünlü isimler ve genç yeteneklerle buluşturuyor 15 GÜZELİN ARDINDA BERTAN ONARAN Festivalin ilk haftasından notlar eçen hafta başlayan otuz dördüncü Uluslararası İstanbul Müzik Festivali bu kez Borusan’ın ‘Festival Sponsorluğu’nda gerçekleşmekte. Kurucusu olan Eczacıbaşı Holding ise ‘Öncü Sponsor’ olarak anılıyor. Bu yılki onur ödüllerine piyanist Ayşegül Sarıca ve kemancı Suna Kan değer bulunmuş. Çoksesli müzik tarihimizin başlıca emekçilerilerinden ikisi. Türkiye’yi temsilen nice yurtdışı turnesine çıkmış, nice elçilikte konser vermiş ve bir o kadar da Anadolu’da çalmış sanatçılar. Yurtdışında kazandıkları ödül ve nişanları bir yana, halen önemli uluslararası yarışmaların jürisinde yer almanın onurunu taşıyorlar. Kayıtlarının yurtdışında ve içinde satılmaması, daha geniş kitleye ulaşmamış olması üzücü. Belki İstanbul Festivali, onur ödülü verdiği sanatçıların arşiv kayıtlarından oluşan bir albüm yapar ilerde. Böylece Usmanbaş, Kodallı gibi daha önce ‘Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ almış bestecilerin yapıtlarıyla Suna Kan ve Ayşegül Sarıca’nın yorumları da bu dizide yer alır. Bu yıl ‘Yaşam Boyu Başarı Ödülü’, Les Arts Florrisants adlı topluluğu ile barok müziği yeniden gündeme getiren şef William Christie’ye veriliyor. Sinema Festivali’nde Sophia Loren’e verilmesi gibi, böylesi bir uluslararası imzaya ödül verilmesi, İstanbul Müzik Festivali’nin uluslararası boyutunu vurguluyor. Açılış haftasında izleyebildiğim tek konser TSKB’nin sponsorluğunda ve Alpaslan Ertüngealp yönetimindeki Acadimia Oda Orkestrası’nın dinletisiydi. Ertüngealp, 2002’de kurulan topluluğun kurucusu ve sanat yönetmeni. Aynı zamanda Macar Savaria Devlet Senfoni Orkestrası’nın genel müzik direktörü. Acadimia Oda Orkestrası, Macaristan’daki büyük senfoni ve opera orkestralarının başkemancıları ve grup şefle Sali PMP Basım Yayın, mayısta, AKM’de Sali (h) Turan’ın Yol Poşadları’nı sergilemiş; Erkal Yavi’nin tasarımıyla bir de kitabını basmış. Biz mayıs başında Küba’yı gezmeye gittiğimiz için sergiyi gezemedim; ama hem önceki iki sergisinin, hem bunun kitabını yollamışlar, dolayısıyla kaybımı bir ölçüde giderdim. Salih, kendi deyişiyle, ‘‘iki yaşlarında dağdaki dere yataklarında bulduğu renkle taşla başlamış çizmeye, tahtadan kom’un (yayla evinin) duvarlarına’’. Ve bütün coşkulu benzerleri gibi çizip boyarken konuşup yazıyor; kitaptaki kendi kendine ya da karşısındakiyle konuşmalarını okurken yaşamsanat anlayışı açıkça görülüyor. İçten bir meraklı olarak, içinde bulunduğumuz evreni ve kendimizi anlayıp anlatmaya çalışırken tek bir temel ilke görebildim bugüne dek: O güne dek yapılmış yorumlara eleştirel gözle bakabilmek ve kendi yorumunun özeleştirisini yapabilmek. Günün birinde şöyle demiş anasına: ‘‘Ana, ha bu resmime bi şey söyle. Durdu, baktı. ‘Çok karışık uşağum’ dedi.’’ Ondan önceki resimleri nasıldı bilmiyorum, ama anasının uyarısını ciddiye aldığı belli, elimizdekiler alabildiğine yalın. Başka bir yerde şunu okuyoruz: ‘‘...Benim insanlarım çok ilginç, giysileri yok, ama çıplak da değiller. Kadın görmek istiyorsan kadın, erkek görmek istiyorsan erkek, yani ağırlıklı olarak ‘insan enerjisi’ni düşündüğüm için, orada cinsiyet sonraya kalıyor.’’ ??? Kitaptaki resimlere bakınca, bu dediğini de eksiksiz uyguladığını görüyorsunuz; eh zaten ancak düşündüğünü yapabileni özgün yorumcu saymıyor muyuz? Bir söyleşide şöyle demiş: ‘‘Benim sonsuz modelim var. Meyhanedeki bir adam, sokaktaki şarapçı, güzel vücutlu kızlar, dostlarım, kim olursa benim modelimdir. Bulduğum yerde resme başlarım, çok hızlı çalışırım, çünkü ben insanları karşımda oturtmaktan çok, hareket halinde çiziyorum...’’ Kitaptaki resimler, bu konuda da sözüyle özünün bir olduğunu kanıtlıyor. Özlem Altunok’un bir sorusuna şu yanıtı veriyor: ‘‘Eğer yaşayarak ve duyarak farklı alanlar, yeni kompozisyonlar, yeni duygular edinirseniz, paradigmanız değişir, o zaman resim de değişir.(...) Görselliğin değişimiyle birlikte, o hızın içerisindeki atlamalar sırasında doğanız da değişiyor. Yoksa aynı hislerle, aynı bakışla istediğiniz yere gidin, aynı resmi yaparsınız.’’ ‘‘Yol Poşadları’’, bunu da kusursuz uyguladığını gösteriyor. ‘‘...Karşımda Selçuk Kalesi ana görsel uyarıcımdı. Dik yamaçlardan taşınan taşlar insanlarla yol alıp yoruluyorlardı. Hepsini görmeye başladım. Tepede korunaklı kalenin inşaatı başlamıştı. Sonra kalenin içinde, kilise, cami. Gökyüzüne bakıyorlardı. Şaşkınlıkla durdum ve ‘İki korku, bir yaşam’ dedim. Tepeye çıkıp konaklıyorlar, aşağıdan gelecek insanlardan korktukları için. Tepede tapınaklar yapıyorlar, yukarıdan gelecek tanrıdan korktukları için.’’ ??? Ressamozan William Blake ‘‘günahtan ve acı çekmekten korkan kişilikli olamaz’’ demiş; Salih’in bu ikisini de aştığı açıkça belli. İki ünlü dostu ona renk çılgını demişler; bence çılgını değil vurgunu. Çünkü bizim o güzelim deyim uyarınca, can gözüyle bakabiliyor dünyaya: ‘‘Yarasa değilim, ama gece görürüm. Tüm renklerin kaybolduğu anda, gecenin sonsuz karanlığında görürüm. Çünkü gündüz ışık altındaki bir ağaç, gece yine aynı yerde durur. Aynı güzellikte yaşar. Aynı renkleri taşıyarak. Karanlık güzellikleri yok edemez, örter. Benim görselliğim de örtü altındadır.’’ ‘‘Eskizi tuvale geçirmek, yaşanmış bir heyecanın öldürülmesidir’’ dese de yaşamyolu boyunca tutkusu, coşkusu hiç bitmediğinden, içinde ya da dışında kendine yeni uyarıcılar bulmuş, birbirinden çarpıcı, yalın resimler yapmış. Ne büyük talih! Sergi bitti elbet, ama o güzel kitap sizi bekliyor. sbonaran?yahoo/hotmail.com G onuk ettiği ve ödüllendirdiği sanatçılarla uluslararası boyutu vurgulanan festivalin ilk haftasında konser veren topluluklardan biri Alpaslan Ertüngealp yönetimindeki Acadimia Oda Orkestrası’ydı. Acadimia Oda Orkestrası K rı sergilemeye başladı. Harika bir tekniğe sahip olduğu kuşkusuz. Yer yer romantik bir ifade, yer yer çocuksu bir saflıkla seslendirdi Mozart’ın Türk Konçertosu’nu. Festival Mozart’la devam ediyor Önümüzdeki hafta festivalin en önemli senfonik toplulukları yer alıyor. Bu akşam, 1985’te Milano’da kurulan Il Giardino Armonico’yu izleyeceğiz. Her biri dönem enstrümanları üzerinde uzmanlaşmış üyeleriyle 17. ve 18. yüzyıl yapıtlarından oluşan bir program sunacaklar. Yarın akşam dinleyeceğimiz Les Arts Florissants, müzik dünyasındaki en ünlü erken dönem müzik gruplarından birisi. 1979’da William Christie tarafından kurulmuş. Rameau’nun Castor ve Pollux adlı operasından bölümlerle Mozart’ın Paris Senfonisi, programın ilginç yönleri. Yine yarın akşam, Yıldız Sarayı’nda mezzosoprano Ezgi Saydam ile piyanist Kamerhan Turan’ın dinletisi yer alacak. 17 ve 18 Haziran tarihlerinde Darphane’de Mozart Sonatları şöleni var. Ülkemizin son dönemde yetiştirdiği en başarılı piyanistleri bir araya getiren programda, bestecinin 18 sonatı birden çalınacak: Toros Can, Muhiddin Demiriz, Emre Şen, İris Şentürker ve Zeynep Üçbaşaran. Cumartesi akşamı, Mozart’ın az yorumlanan operalarından La Clemenza di Titto’nun orkestra uyarlaması yer alacak. Cem Mansur yönetimindeki Akbank Oda Orkestrası ve Ipswich Choral Society ile altı yabancı solistin katılımıyla. Bu da festivalin çok özgün bir programı. 19 Haziran akşamı Die Deutsche Kammerphilharmonie Bremen adlı topluluk, günümüzün yükselen yıldızı piyanist Helene Grimaud’ya eşlik edecek. Salı akşamı ise son zamanlarda adından çok söz ettiren flütçü Halit Turgay ve Boğaziçi Kuvartet, Mozart’ın güzelim flütlü kuvartetlerini çalacaklar. www.evinilyasoglu.com rinden oluşan bir topluluk. Her birisi topluca güzel müzik yapmanın ipuçlarını bilen son derece disiplinli müzikçiler. Aya İrini gibi akustiği zorlu bir mekâna göre ses dengesini koruyabildiler. Çalışılmış, oturtulmuş bir programdı. Şef Ertüngealp’in incelikleri gözeten yönetimi, solistle topluluğu arasında kurduğu denge ve özellikle Mozart’ın Türk Konçertosu’nun son bölümünde ve Haydn’ın Askeri Senfonisi’nde ‘mehter’ özelliğini özenle işlemesi, ayrıcalıklıydı. Topluluğun üfleme çalgılar bölümüne katılan altı Türk sanatçısıyla, çellist Çağ Erçağ da bütündeki disipline ve müzikaliteye uyum sağlamışlardı. Orkestra bütünüyle tek bir çalgı gibi tınladı. Bis olarak seslendirilen Mozart’ın ‘Müzikal Şaka’ başlıklı yapıtının Menuet’si, neşeli bir ortamda konseri sonlandırdı. Litvanyalı kemancı Julian Rachlin, son yıllarda adını çok duyduğumuz bir keman virtüözü. Doğrusu bu festivalde dinlemeyi özellikle beklediğimiz sanatçılardan birisiydi. Ancak böylesi profesyonel olan genç bir sanatçının notayla çalması şaşırtıcı oldu. Sahneye çıktığı andaki gerginliği, başlangıçtaki yorumuna da yansımıştı. Dünyanın pek çok sahnesinde çalan deneyimli bir sanatçı olarak kendi imzasını taşıyan yorumunu daha sonrala Geride bıraktığımız 20052006 dinleti mevsiminin son ayında İzmir’de ilginç etkinlikler oldu Mevsim sonundan izlenimler... ÖNDER KÜTAHYALI Geride bıraktığımız 20052006 dinleti mevsiminin son ayında İzmir’de ilginç etkinlikler oldu. Bunların en önemlisi, sevgili dostum Üner Birkan’ın ‘‘Dinleyicinin Kitabı’’nı yeniden kazanmamızdır. Yazarın ‘‘Önsöz’’de belirttiğine göre Borusan’ın 2000 yılında çıkardığı ‘‘Dinleyicinin Kitabı’’ tükenmiş, ikinci basımını ‘‘İzmir’de yayıncılık etkinliğine yeni başlayan’’ Yakın Kitabevi gerçekleştirmiştir. Hans Werner Henze, Henri Dutillieux, Darius Milhaud gibi bestecilerin eklenmesiyle geneşletilen ve Sayın Ahmet Say’ın nefis sunuş yazısıyla süslenen bu güzel kitapta yaklaşık olarak 135 bestecinin 420 yapıtı açıklanmaktadır. Sevgili Birkan’ı candan kutlarım. İZDSO’nun mayıs dinletilerinden birinde Romanyalı sanatçı Marin Gheras, panflüt gibi güç bir çalgının gerçek virtüözü olduğunu kanıtladı; keyifle dinledik. J. Haydn’ın ‘‘Veda Senfonisi’’ni şef Emin Güven Yaşlıçam’ın yorumlayışı da çok güzeldi. Orkestramızın kapanış dinletisini Gürer Aykal, İzmir Sanat Kurumu’nunkini de DESO ile Rengim Gökmen gerçekleştirdiler. İzmir’de olmadığım için bu dinletileri kaçırdım. ‘‘Ephesus Brass’’, İzmir’in müzik yaşantısına güzellik getiren üfleme ve vurma çalgılar topluluğunun adıdır. Üyeleri, İZDOB ile İZDSO sanatçılarıdır. Topluluk, İzmir Sanat’ta ‘‘Klasikten Latin ve Caza’’ başlıklı dinletiyi sundu ve coşkuyla karşılandı. Mayıs ayının ilginç bir etkinliği de viyolonselci Hakkı Öztürk ile ablası piyanist Seçil Akdil’in yine İzmir Sanat’ta verdikleri Brahms resitali oldu. Sanatçılar, bestecinin Op. 38 Mi Minör ve Op. 99 Fa Majör Viyolonsel Piyano sonatlarını çaldılar. Engin deneyimleriyle sanatın olgunluk aşamasına gelmiş bulunan bu iki müzikçinin, gerçek bir oda müziği anlayışıyla ve tam bir bütünlük içinde ortaya koydukları Brhams yorumu nefisti; CD’leri aratmayacak düzeydeydi. Onlarca öğrenci yetiştirdi Sanatçılar bu resitali değerli müzikçi, hocaların hocası Aziz Gürerk için düzenlemişlerdi. Bilindiği gibi Gürerk, 40 yıla yaklaşan meslek yaşamında ülkemizin neredeyse bütün orkestralarında viyolensel çalmış, oda müziği topluluklarında yer almıştı. Öte yandan kariyerinin ilk yıllarında Gazi Eğitim Enstitüsü’nde, 1973’ten sonra da o dönemdeki adıyla İzmir Devlet Konservatuvarı’nda onlarca öğrenci yetiştirmişti. Emeği var olsun. Resi tal bittiğinde H. Öztürk sahneden indi ve hocasına güzel bir buket sundu. Özetlediğim etkinliklerle kocaman bir dinleti mevsimini geçmişe uğurladık. Artık ‘‘Uluslararası İzmir Müzik Festvali’’ni konuşacağız. Bu yıl yirmincisi yapılıyor. ‘‘İzmir Kültür, Eğitim ve Sanat Vakfı’’na (İKSEV) sonsuz teşekkürlerimiz var. Yazım okurlara ulaştığında festivalin ilk etkinliği olarak Silahlı Kuvvetler Armoni Mızıkası, Alsancak Gündoğdu Meydanı’nda bir halk dinletisi vermiş olacak. Resmi açılış ise yarın akşam Efes Büyük Tiyatro’da yapılacak. Dinletide İKSEV Akademi Orkestrası, Cumhuriyet dönemindeki ilk beş Türk bestecisinin birer yapıtını seslendirecek; her yapıtı değerli bir Türk orkestra şefi yorumlayacak. Festivalin İzmirli müzikseverlere mutluluk getirmesini dilerim. Altın Koza da artık uluslararası ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Altın Koza AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Acevit, ‘‘Altın Koza Film, Kültür ve Sanat Festivali artık uluslararası’’ dedi. Adana’nın, odağında sinema olan bir festivali daha yüz akıyla geride bıraktığını söyleyen Acevit, bunun onur ve mutluluğunu halkla paylaştıklarını vurguladı. Ödül töreniyle sonuçlanan 13. Altın Koza Film, Kültür ve Sanat Festivali ile ilgili bilgi vermek üzere büyükşehir belediyesinin yan kuruluşu olan Altın Koza AŞ yetkilileriyle birlikte düzenlediği toplantıda, festival ve bundan sonra yapılması düşünülenlerle ilgili bilgi veren Fevzi Acevit şöyle konuştu: ‘‘Festival kapsamındaki yarışma, konser gibi tüm etkinliklere film, tiyatro, sahne ve TV dünyasından 371 konuk katılmış tır. 6 salonda 60 binin üzerindeki sinemasever, festival filmlerini ve gösterileri izlemiş, 15 bine yakın sanatsever konserlere katılmıştır. Sevilen, tanınan sanatçıların halkla bütünleştiği başarılı bir festivali geride bırakmanın onur ve mutluluğunu Adana halkıyla paylaştık.’’ Altın Koza’nın önümüzdeki yıldan itibaren uluslararası olacağını da sözlerine ekleyen Acevit sözlerini şöyle tamamladı: ‘‘Gelecek yıl uluslararası açılım sağlanarak düzenlenecek festivalimizde, bu amaçla ilk kez Akdeniz ülkelerinde yapılmış ve çeşitli ödüller kazanmış 8 filmlik seçkinin sunulması da bu konudaki kararlılığımızın göstergesiydi.’’ Acevit, gelecek yıl uluslararası kutlanması kararlaştırılan festival için hazırlıklara önümüzdeki günlerde başlanacağını da anımsattı. ‘Umut ve Barış Şarkıları’ söylendi CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası 5 Haziran’da Yunanlı sanatçı İris Mavraki eşliğinde Bodrum Film Festivali’nin açılış töreninde verdiği ‘‘Umut ve Barış Şarkıları’’ konserini Eskişehir’de yineledi. Sanat ve Kültür Sarayı’ndaki konsere Mavraki elinde Türk bayrağı ile çıkarken Büyükşehir Belediyesi Sanat Danışmanı ve Orkestra Şefi Ender Sakpınar da orkestrayı bir süre elinde Yunanistan bayrağıyla yönetti. Yunanlı sanatçılar Anthoulas Christos gitarı, Loggos Lorgos piyanosu, Konstantakis Kyriako akordeonu ve Roditis Apostolis ile Hatzistamatas Tassos da buzikileriyle, Büyükşehir Belediye Senfoni Orkestrası’yla sahnede yerini aldı. Konserde Ulvi Cemal Erkin, Theodorakis, Zülfü Livaneli, Dimitrouka gibi sanatçıların eserleri çalındı. Mavraki, Livaneli’nin ‘‘Bilmem Şu Feleğin’’ adlı şarkısını Türkçe olarak dinleyicilerle birlikte söyledi. Ardından ‘‘Yiğidim Aslanım’’ şarkısını ise Yunanca seslendiren Mavraki’ye Eskişehirliler Türkçe eşlik etti. Sting’den konser Haber Merkezi Rock müziğinin ünlü ismi Sting dün akşam İstanbul’a geldi. Kuruçeşme Arena’da bugün hayranlarıyla buluşacak olan Sting, Avrupa turnesi kapsamında sahne alacak. Broken Music Turnesi kapsamında Beşiktaş Kültür Merkezi’nin organizasyonu ve Granti Bankası’nın 60. yıl etkinliklerinden biri olarak sponsorluğunu üstlendiği Sting, şarkılarını İstanbul Boğazı’na karşı söyleyecek. Konserde, gitarda Dominic Miller, Lyle Workman (Beck, Frank Black), Abe Laboriel , bateride Jr. (Paul McCartney) gibi ünlü ustalar da Sting’e eşlik ediyor. SATILIK Acıbadem TİBAŞ Park Sitesi’nde dubleks daire. Silivri Çanta Cumhuriyet Mahallesi’nde arsa. 0533 576 37 26 CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle