Katalog

SAYFA CUMHURİYET 13 HAZİRAN 2006 SALI 6 HABERLER Atatürk Üniversitesi’nin öğrenciler üzerinde yaptığı araştırmada çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı SALI ORHAN BURSALI Öğrenciler AB için iyimser İstanbul Haber Servisi Üniversite öğrencilerinin yüzde 69’u Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğini destekliyor. Öğrencilerin yüzde 52’si kendilerini milliyetçi düşünceye daha yakın bulurken yüzde 40’ı sosyal demokrat, yüzde 31’i muhafazakâr, yüzde 28’i sosyalist ve yüzde 24’ü de liberal düşünce yanlısı olarak tanımlıyor. Atatürk Üniversitesi, Türkiye’deki devlet ve vakıf üniversitelerinin çeşitli fakültelerinden 7 bin 568 öğrenci üzerinde ‘‘Üniversite Gençliğinin SosyoEkonomik Profili’’ konulu bir araştırma yaptı. Atatürk Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Muammer Yaylalı’nın proje yöneticiliğini yaptığı araştırma, üniversite öğrencilerinin müzik tercihi, siyasi görüşleri, yaşam koşulları, spora ve sanata bakışları açısından çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Araştırmada sorulan ‘‘Türkiye’nin AB’ye katılımı’’ ile ilgili soruyu yanıtlayan 7 bin 456 öğrencinin yaklaşık yüzde 69’u Türkiye’nin AB’ye katılımını destekler yönde görüş bildirdi. Geri kalan yüzde 31’lik dilim ise Türkiye’nin AB’ye katılımına karşı duruyor. Yani Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin üçte ikisinden fazlası AB üyeliğinden yana. Üniversite öğrencilerinin politik görüşleriyle ilgili yöneltilen sorular da çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı. Buna göre öğrencilerin yüzde 52’si kendilerini milliyetçi düşünceye daha yakın bulurken yüzde 40’ı sosyal demokrat, yüzde 31’i muhafazakâr, yüzde 28’i sosyalist ve yüzde 24’ü de liberal düşünce yanlısı olarak tanımladı. Ankette muhafazakâr düşünceye uzak olanlar yüzde 51, milliyetçi düşünceye uzak olanlar yüzde 31, liberal düşünceye uzak olanlar yüzde 44, sosyal demokrat düşünceye uzak olanlar yüzde 37, sosyalist düşünceye uzak olanlar ise yüzde 48’lik dilimi oluşturdular. Ekonomi mi, Demokrasi mi? Ne dersiniz? Sizin için, bizim için, Türkiye için hangisi öncelikli tercih konusu olmalı? Üretken, krizler sarmalına düşmeyen, her zaman sürdürülebilir bir yapıya kavuşmuş bir ekonomiyi mi tercih edersiniz, yoksa ekonomi ne durumda olursa olsun, demokrasiye öncelik mi verirsiniz? Saçma bir soru mu? Ben de bu soruya saçma diyebilirim.. Neden bir tercih yapmak durumda kalmalıyız ki? Hem iyi ekonomi hem de iyi demokrasi! Öyle değil mi? Yani bunları birbirinin yerine koyabilir ve birinden vazgeçebilir miyiz? Tabii ki vazgeçmeyelim!.. Vazgeçmeyelim, o zaman da yeni sorular ortaya atmamıza ne engel? Olay bizim tercihimizle doğrudan ilişkili mi? Derin malumat sahiplerimizden, demokrasi aydınlarımızdan çekinmeden, gelin cahilce sorularla sürdürelim konuyu.. Şüphesiz ki bu konuyu tartıştığımız mekân Türkiye. Yani hem coğrafi bir yerellik hem de sosyal, toplumsal, siyasal ve ekonomik tarihi ile belirli bir ülkeden bahsediyoruz.. Şimdi düşünmemiz ve üzerine cahilce cimnastik yapabilmemiz için sorular: ??? Ülkemizde demokrasi ile ekonominin yapısal konumları ve düzeyleri birbirini ne kadar desteklemiş ve ileriye itelemiştir? Demokrasi şüphesiz özellikle 1980’den bu yana geçerli olan liberal demokrasi, ekonomiyi, kıyaslamalı olarak, gerekli yere getirebilmiş midir? Acaba ‘‘demokratik siyasal’’ yapı, ülkemiz ekonomisini, bugünkü kötü durumundan çok daha iyi, sürdürülebilir ve kriz sarmalına düşmeyecek ve Avrupa’nın paryası bir toplumsal yapıdan öte konuma taşıyabilir miydi? Eğer evetse, neden taşıyamadı? Taşıyamadıysa, bunun nedeni askeri müdahaleler mi, eğer öyleyse, askeri müdahaleler bunu nasıl engelledi? Askeri müdahaleler olmasaydı, Türkiye ekonomisi bugün çok daha farklı yerde mi olurdu? Yoksa, demokrasi, kendi siyasal yapısal özellikleri nedeniyle mi, ekonomiyi çok daha üst düzeylere taşıyabilecek kapasitede değildi? Türkiye’de demokrasinin yetersizliği ile ekonominin ve siyasetin yetersizliği arasında birebir ilişkiler kurar mısınız? Yoksa sorunun özünde bu mu yatıyor? Diyelim ki bugün ülkemizde, bazı liberal aydınlarımızın istediği şekilde ‘‘tam’’ demokrasi olsa, kurulsa, sandıktan çıkanın mutlak egemenliği sağlansa (Hangi demokraside bu var diye sormayalım!), ‘‘astığı astık kestiği kestik’’ olsa, ülkede 1) Tam ve gerçek demokrasi kurulabilir mi; 2) Ekonomi Avrupa düzeyine sıçrar mı? Demokrasi ile ekonomik kalkınma arasında mutlak bir ilişki var mı? Demokrasi, ekonominin sıçraması ve halkın ekonomik mutluluğu için yeterli şart mı? Yoksa, ekonominin, demokrasinin varlığından öte, kendine özgü yasaları, kuralları, politikaları, bakışı, incelikleri, felsefesi mi var? Ülkemizdeki siyasal yapı, gerçekten ‘‘doğru’’ bir demokrasi istiyor mu? Yani şeffaf, işte yaşasın demokrasi dedirtecek bir toplumsal ve siyasal yapı kurmayı hiç istedi mi? Siyasal yapı, düzgün ve doğru işleyen bir ekonomik yapının, sistemin kurulmasını hiç arzu etti mi? ??? Soruları tabii çoğaltabiliriz, fakat bir noktadan sonra sorular iç içe giriyor ve birbirini ‘‘yumurtluyor’’.. Ama bugüne gelebiliriz: İktidarda tek parti ve mutlak çoğunluk iktidarı var.. O halde neden ekonomi kriz sarmalından çıkamıyor? Neden, ekonomi büyüdükçe cari açık daha fazla büyüyor ve sürdürülebilir niteliğini kaybediyor? Türkiye’de ekonomik büyüme, neden ithalatın artmasına bağlı bir yapıda kalıyor hep? Ekonominin bu krize açık yapısının nedeni, ülkemizdeki demokrasi veya ‘‘eksik demokrasi’’ mi? Ermeni soykırımını kabul etmemenin ve daha birçok ‘‘demokrasi ayıbı’’nın bunda rolü ve etkisi nedir? Acaba, sınırsız özgürlük, ekonomik, eğitim, mali, Güneydoğu’daki gerilik, kadınların ikinci sınıflığı vb. gibi sorunlarımızı çözer mi? Baştaki sorunun biraz değiştirilmiş haline döneceğim: Demokrasi mi ekonomiyi geliştirecektir, yoksa ekonominin iyileşmesi, kriz sarmalından çıkması ve halkın refahının artması mı demokrasiyi geliştirecektir? Sorumuz ortada: Demokrasi mi, ekonomi mi? ? Üniversite öğrencilerinin yüzde 52’si kendilerini milliyetçi düşünceye daha yakın bulurken yüzde 40’ı sosyal demokrat, yüzde 31’i muhafazakâr, yüzde 28’i sosyalist ve yüzde 24’ü de liberal düşünce yanlısı olarak tanımlıyor. ? Araştırmaya katılan öğrencilerin yaklaşık yüzde 69’u Türkiye’nin AB’ye katılımını desteklediği yönünde görüş bildirdi. Yüzde 33.4’ü Türkiye’nin AB’ye 10 yıl içinde kabul edileceğine yüzde 25.4’ü ise üyeliğin gerçekleşmeyeceğine inanıyor. Araştırmada üniversite öğrencileri ile ilgili elde edilen diğer veriler de şöyle: ? Yüzde 96.4’ü devlet üniversitelerine, yüzde 3.6’sı vakıf üniversitelerine kayıtlı. ? Yaklaşık yüzde 46’sı ilk, yüzde 36’sı ikinci, yüzde 13’ü de üniversite sınavını üçüncü denemelerinde kazanmışlar. ? Yaklaşık yüzde 75’i istediği bölümde okurken yüzde 25’i ise istemediği bölümde okumayı sürdürüyor. Bölümlerinden memnunlar ? Yaklaşık yüzde 71’i okudukları bölümden memnunken yüzde 12’si memnun değil, yüzde 18’i ise okudukları bölüm konusunda kararsız. ? Yüzde 50.6’lık dilim harç kredisi alırken yüzde 49.4’ü almıyor. Öğrenim kredisi alanların oranı ise yüzde 56.7. ? Yüzde 33.4’lük bölüm iyimser bir tahminle Türkiye’nin AB’ye 10 yıl içinde kabul edileceğine inanıyor. Türkiye’nin AB’ye kabul edilmeyeceğine inananların oranı da yüzde 25.4. ? Türkiye’nin AB’ye katılmasıyla eğitim ve sosyal güvenlikte iyileşme olacağına inananların oranı yüzde 63. Yüzde 56’lık dilim ise diğer AB ülkelerine serbest dolaşımın sağlanacağına, yüzde 54’ü daha çok demokratikleşme ve bireysel özgürlük sağlanacağına, yüzde 54’ü birliğin finans olanaklarından yararlanılacağına, yüzde 50’si çevrenin korunması konusunda duyarlılığın artacağına, yüzde 44’ü ortalama gelirin artacağına, yüzde 40’ı işsizliğin azalacağına, yüzde 32’si de enflasyonun düşeceğine inanıyor. Spor karşılaşmalarını izlemeye gitme sıklığı. Televizyonda tartışma programı izleme dağılımı. Milliyetçi düşünceye yakınlıklara göre dağılım. Sosyal demokrat düşünceye yakınlıklara göre dağılım. Çoğu kaygılı ? Yaklaşık yüzde 53’lük bir bölüm de AB’ye girilmesi halinde ülke kaynaklarının yabancıların denetimine gireceğini düşünüyor. Yüzde 52’si kültürel değerlerimizin zayıflayacağına, yüzde 46’sı dış politikada bağımsızlığın yitirileceğine, yüzde 44’ü de ulus devlet bilincinin zayıflayacağına inanıyor. ? Yüzde 24’ünün ailesi 500 YTL ve daha altında, yüzde 19’unun ailesi 1500 YTL ve daha fazla, yüzde 58’inin ailesi 500 ile 1500 YTL arasında aylık gelire sahip. Gündemi gazetelerden takip ediyorlar Araştırmaya göre, öğrencilerin yaklaşık yüzde 33’ü evde arkadaşlarıyla birlikte barınırken yüzde 30’u ailesiyle birlikte yaşıyor. Öğrencilerin yaklaşık yüzde 19’u tercihini devlet yurdundan, yüzde 10’u ise özel yurtlardan yana kullanıyor. Öğrencilerin yüzde 49.4’ünün ailesi Marmara ve İç Anadolu bölgelerinde yaşarken aileleri Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan öğrencilerin oranı yalnızca yüzde 5. Gündemi gazete ve dergilerden takip edenlerin dağılımı. Gündemi radyodan takip eden öğrencilerin dağılımı. Araştırmaya katılan öğrencilerin yaklaşık yüzde 70’i, gündemi gazete ve dergilerden, geri kalan bölümün yüzde 66’sı televizyonlardan, yüzde 38’i internetten, yüzde 22’si de radyolardan takip ediyor. Üniversitelilerin yüzde 42’si sık sık veya sürekli olarak sinemaya, yüzde 22’si spor karşılaşmalarını izlemeye, yüzde 14’ü konserlere ve yüzde 11’i tiyatroya gidiyor. Araştırma sonuçlarına göre öğrencilerin yüzde 30’u yaşamlarında hiçbir spor karşılaşması izlemeye gitmemiş. Sık sık veya sürekli olarak televizyondaki tartışma programlarını izleyen öğrencilerin oranı yüzde 38. Bu tür programları öğrencilerin yüzde 58’i ara sıra ya da daha az sıklıkla izlerken yüzde 4’ü hiç izlemiyor. Televizyonda spor programlarını takip eden öğrencilerin oranı yüzde 39, hiç izlemeyenler ise yüzde 19 olarak ortaya çıkıyor. Ankete katılan öğrencilerin yaklaşık yüzde 1’i şans oyunlarına ayda yaklaşık 51 YTL veya daha fazla para ayırırken yüzde 20’si 25 YTL ya da daha az, yüzde 79’u ise hiç para ayırmıyor. Öğrencilerin yüzde 14’ü Türk halk müziğine hiç ilgi duymuyor Pop müzik dinliyorlar Öğrencilerin yaklaşık yüzde 73’ü genel olarak hayatından memnun. Yüzde 12’lik bölüm hayatından memnun olmadığını belirtirken yüzde 15’lik bir grup ise bu konuda kararsız. Öğrencilerin dinledikleri müzik türlerine göre dağılımları ise şöyle: ‘‘Yüzde 50’si sık sık ya da sürekli Türk pop müziği, yüzde 37’si Türk halk müziği, yüzde 35’i Türk rock müziği, yüzde 27’si yabancı rock müzik, yüzde 27’si yabancı pop veya hip hop, yüzde 18’si Türk sanat ve klasik Türk müziği, yüzde 14’ü klasik Batı müziği, yüzde 10’u arabesk veya fantezi, yüzde 7’si ise dinsel içerikli müzik dinliyor. Öğrencilerin yüzde 14’ü hiç Türk halk müziği dinlemezken yüzde 8’i hiç Türk pop müziği dinlemiyor. Türk rock müziğini hiç dinlemeyenlerin oranı da yüzde 16. Öğrencilerin yüzde 20’si Türk sanat ve klasik Türk müziğini, yüzde 47’si arabesk ve fantezi, yüzde 57’si dinsel içerikli, yüzde 26’sı yabancı pop ve hip hop, yüzde 36’sı yabancı rock, yüzde 41’i klasik Batı müziğini hiç dinlemiyor.’’ obursali?cumhuriyet.com.tr ? Öğrencilerin dinledikleri müzik türlerine göre dağılımları ise şöyle: ‘‘Yüzde 50’si sık sık ya da sürekli Türk pop müziği, yüzde 37’si Türk halk müziği, yüzde 35’i Türk rock müziği dinliyor. ? Öğrencilerin yüzde 27’si yabancı rock müzik, yüzde 27’si yabancı pop veya hip hop, yüzde 18’i Türk sanat ve klasik Türk müziği, yüzde 14’ü klasik Batı müziği, yüzde 10’u arabesk müzik dinliyor. VEFAT Eski çalışma arkadaşımız merhum Kayhan Edip Sakarya’nın oğlu DENİZ SAKARYA’nın vefatını derin bir üzüntüyle öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Hayatlarından duydukları memnuniyete göre öğrenciler. Türk halk müziği dinlemelerine göre öğrenciler. MÜZHERE UZER’i yitirdik, acımız sonsuzdur. Cenazesi, 13 Haziran 2006 Salı günü (bugün) Kocatepe Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Türk rock müziği dinlemelerine göre öğrenciler. Arabesk veya fantezi müzik dinlemelerine göre öğrenciler. C ÇALIŞANLARI ACI KAYBIMIZ Güzel İnsan Çocukları, Torunları ve Sevenleri CUMHURİYET 06 K