Katalog

31 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Turhan Selçuk İnterbank davasında cezalara erteleme BURSA (Cumhuriyet) Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin, ‘‘İnterbank davası’’nda ‘‘dolandırıcılık’’ suçundan verilen çeşitli hapis cezalarını bozma üzerine yapılan yargılamada, yerel mahkeme, Cavit Çağlar’ın da aralarında bulunduğu 4 kişiye 1 yıl 15’er gün hapis cezasının yanı sıra 138 bin 800 YTL para cezası verildi. Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada mahkeme heyeti, 1 yıl 15’er gün hapis ve 106’şar bin YTL olarak belirlediği 30 sanık hakkında cezayı da 8’er ay hapis ve 17 bin 300’er YTL para cezasına çevirdi. Heyet, ‘‘tüm sanıkların sabıkasız oluşları ve işledikleri suçtan pişman olmaları’’nı gözeterek haklarındaki hapis cezalarını ‘‘koşulsuz’’ erteledi. SÖZ ÇİZGİNİN GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Kurtuluş Savaşı Ansiklopedisi Cumhuriyet’in ‘‘Kurtuluş Savaşı Ansikpoledisi’’nin birinci fasikülünü hemen okudum. Belli ki, tamamlandığında Cumhuriyet okurları çok değerli bir esere sahip olacaklar. Bir ülkenin aydın insanlarının kendi tarihlerini bilmesi önemli. Kurtuluş Savaşı tarihini bilmek de bu ülkenin aydın insanları için gerekli. Ama yeterli değil. Türkiye söz konusuysa Kurtuluş Savaşı tarihini bilmek iki kere gerekli. Neden? Türkiye tarihi iki büyük saptırmanın etkisi altında kaldı. Bir yanda Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet bir ‘‘hamaset’’ edebiyatına kurban edildi. Nesiller bu yüzeysel yaklaşımın tutsağı olarak yetiştirildi. İkincisi ve daha vahimi Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin tarihsel değerini, önemi ve anlamını küçültmeyi, saptırmayı, çarpıtmayı hedef alan bilinçli, örgütlü çabalar... Özellikle 1990’ların ilk yıllarından itibaren bu çabalar yaygın kampanyalara dönüştü. Medyaya bu iş için yerleşmiş, yerleştirilmiş birtakım kişiler, tarihi değiştirmek için bütün ustalıklarını sergilediler. Kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal’in rolünü küçültme çalışmalarından tutun da ‘‘Kurtuluş Savaşı kazanıldı da ne olduk’’ gibi zevzekçe yaklaşımlara kadar her türlü saldırı, bilimsel tartışma adı altında ortaya kondu. Belgeleri, fotoğrafları, kayıtları olan tarihsel gerçekler bile göz göre göre çarpıtıldı. O kadar ki Atatürk’ü Samsun’a götüren Bandırma vapurunun neredeyse bir transatlantik büyüklüğünde olduğu bile ileri sürüldü. Medya toplarının koruyucu ateşi altında sürdürülen bu kampanyalar ne yazık ki bazı saftirik aydınları da etkiledi. ??? Türkiye’nin yakın tarihini bulandırmaya çalışanlar bu yolda epeyce mesafe aldılar. Demek ki gerçekleri bir kez anlatmakta yarar var. Özellikle bulanık ortamda yetiştirilen çocuklarımızı ve gençlerimizi gerçeklerle buluşturmakta yarar var. Onları Kurtuluş Savaşı’nın hamasetten ve çarpıtmadan arındırılmış gerçekleriyle donatmakta yarar var. Burada anne ve babalara da büyük bir görev düşüyor. Yaşamın, sadece ‘‘fastfood’’ yemekten ya da ‘‘çetleşmekten’’ oluştuğunu sanan, köksüz, düşüncesiz, bilgisiz, fikirsiz çocuklar ve gençler yetiştirmek çok da övünülecek bir şey değildir. Kaldı ki gençlerin kendi tarihlerini bilerek yetişmeleri, onların dünyaya açık, iletişim çağının önemini kavramış, bu çağın gereklerini yerine getirebilen insan olmalarına engel değildir. Aksine onlar için artıdır. Kurtuluş Savaşı bir deryadır. Her satırı bir destandır. Bugün bile içerden dışardan uğraşanların bir türlü yıkamadıkları bir Türkiye varsa gücünü, kaynağını o Kurtuluş Savaşı’ndan aldığı içindir. Ve hâlâ gözünü çağdaş uygarlığa dikmiş insanların güvencesi altındaysa, kökü Kurtuluş Savaşı’nda olduğu içindir. ‘‘Kurtuluş Savaşı Ansiklopedisi’’ özenle hazırlanmış. Çok karmaşık bir süreç ancak bu kadar özlü ve kolay anlaşılır şekilde anlatılabilir. Yayına hazırlayanları da kutluyorum. hikmet.bila?ntv.com.tr Ekşi Sözlük’e erişim yasağı kalktı İstanbul Haber Servisi Ekşi Sözlük internet sitesine İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından uyuşturucu kullanımını özendirdiği gerekçesi ile verilen ‘‘erişim engelleme’’ kararı kaldırıldı. İnternet sitesinin avukatı Başak Purut’un yaptığı itirazın sonucunda mahkeme, daha önce Ceza Muhakemeleri Kanunu’na göre verilen erişimin engellenmesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu kanaatine vardı. İNANMA OĞLUM, YUMURTADAN TAVUK ÇIKMAZ, CİVCİV ÇIKAR.. Worldwatch Enstitü’nün ‘Dünyanın Durumu 2006’ raporunda Türkiye’ye geniş yer verildi Baraj, ekolojik yara açacak Din kültürünün katsayısı aynı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, ilahiyat fakültelerinden alınarak eğitim fakültelerine bağlanması kararlaştırılan İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Bölümü’nün katsayılarında hiçbir değişiklik yapılmadığını bildirdi. Rektörler Komitesi, Teziç’in başkanlığında YÖK’te toplandı. YÖK Başkanı Teziç, toplantının ardından yaptığı açıklamada, İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Bölümü’nün katsayılarının değişmediğini belirtti. Söz konusu bölümün, ilahiyat fakültelerinden eğitim fakültelerinin bünyesine alındığını kaydeden Teziç, ‘‘ÖSS’de, İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Bölümü’nü tercih edecek öğrenciler eskiden olduğu gibi yine 0.24 katsayısından yararlanacaklar’’ dedi. İstanbul Haber Servisi Worldwatch Enstitü tarafından 1984’ten beri her yıl yayımlanan ‘‘Dünyanın Durumu 2006’’ raporda Türkiye’de uygulanması planlanan baraj projelerinin birçok ekolojik yaraya yol açacağına dikkat çekildi. Raporda ayrıca Türkiye ve Yunanistan’ın yaşadığı felaketlerde birbirlerine yardım etmesinin siyasi ilişkilerde de aşama kaydedilmesine yol açtığına vurgu yapıldı. Türkiye’de TEMA Yayınları’nca basılan ‘‘Dünyanın Durumu 2006’’ raporunun bu yılki özel konusu dünya nüfusunun yüzde 40’ını barındıran Çin ve Hindistan. Raporda Türkiye ile ilgili bölümler de özellikle tatlı su ekosistemlerinin korunması konusuna değiniliyor. ‘‘Tatlı Su Ekosistemlerini Korumak’’ başlıklı bölümde ‘‘Dünya gene ? Türkiye ile ilgili bölümlerde özellikle tatlı su ekosistemlerinin korunması konusuna değiniliyor. Baraj ve yön değiştirme projelerinin balık tarlaları ve biyolojik çeşitlilik başta olmak üzere ekolojik sistemde büyük kayıplara yol açacağına dikkat çekiliyor. linde birçok nehir havzasında detaylar farklı olabilir ama öykü aynı. Çin, Hindistan, Türkiye, Brezilya ve diğer ülkelerde uygulanması planlanan baraj ve yön değiştirme projeleri birçok yeni ekolojik yaranın açılmasını neredeyse kesinleştiriyor. Bu nehirlerin çoğunda balık tarlalarının, biyolojik çeşitliliğin ve diğer ekolojik değerlerin kaybı, daha önce görülmemiş boyutlarda olacak’’ denildi. Raporun ‘‘Felaketleri Barış Fırsatlarına Dönüştürmek’’ başlıklı bölümde de TürkiyeYunanistan ilişkilerine değinildi. İki ülke arasında Kıbrıs ve diğer sınır konuları nedeniyle yüzyıllardır anlaşmazlık yaşandığı anımsatılarak 1999’da yaşanan sarsıcı depremin Türkiye ve Yunanistan’ı şaşırtıcı derecede birbirine yaklaştırdığı kaydedildi. Dünyanın Durumu 2006’da özetle şu konulara yer verildi: Uluslararası sağlık yetkilileri, Asya ve Pasifik’te her yıl 2.5 milyondan fazla insanın hava kirliliği, kirli su ve EN SICAK 4. YIL, 2004 yetersiz çevre koşulları gibi etkenler nedeniyle öldüğünü açıkladı. Dünya Meteoroloji Örgütü, 1990’dan bu yana yüzyıl içindeki en sıcak 10 yılın yaşanmasının ardından 2004’ün kaydedilen en sıcak 4. yıl olduğunu açıkladı. İklim tahmini projesi, insanların yarattığı sera gazı emisyonlarının bu yüzyıl sonuna dek küresel sıcaklıkları 211 derece arttırabileceğini açıklayarak önceki tahminlerden de yüksek bir ısınma oranı verdi. Sera gazlarını azaltmak üzere yapılan dünyanın ilk zorunlu karbon emisyonu ticareti planı, 21 AB ülkesinin katılımıyla başladı. Amazon’da orman kaybı bir yılda yüzde 6 arttı ve 26 bin kilometrekare alan kaybedilerek en büyük ikinci kayıp olarak kayıtlara geçti. ‘Bilirkişi yanıltılmak isteniyor’ Parkın cami yapılması planlanan Bağdat Caddesi tarafına İBB ekiplerince demir ve bordürlerden oluşan molozlar yığıldı. Topbaş cami yapılması planlanan yerin ‘‘parkın içi olmadığını, kullanılmayan mezbelelik alan olduğunu” ileri sürmüştü. Öztürk “Molozların yığılması akıllara ‘Bilirkişi yanıltılmak mı isteniyor’ sorusunu getirdi” dedi. BABALIK DAVASI AİHM Türkiye’yi suçlu buldu STRAZBURG (ANKA) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Küçük Emrah olarak da bilinen şarkıcı Emrah İpek’in babalık davasında, Türkiye’yi suçlu buldu. AİMH, davacı anne Ebru Çolak’ın davasının uzun sürmesi, etkin bir çözüm bulunmaması ve özel hayata saygının ihlalinden Türkiye’yi toplam 14 bin Avro (24 bin 500 YTL) ödemeye mahkum etti. AİHM’de görülen davada, şikâyetçi Ebru Çolak’ın 2 Nisan 1992 tarihinde, oğlu Tayfun Engin Çolak’ın, Emrah İpek’in oğlu olduğu gerekçesiyle İstanbul’da mahkemeye gittiği belirtildi. 18 Ocak 2001’e kadar yasal sürecin çeşitli biçimlerde sürdüğü aktarılan mahkeme kararında bütün bu sürecin, şarkıcı Emrah’ın ünlü bir şahıs olması nedeniyle medya tarafından da yakından takip edildiği kaydedildi. Davacı anne ve oğul, mahkemeye yaptıkları başvuruda, medyanın bu yoğun ilgisinin kendilerini rahatsız ettiği ve olumsuz etkilediğini bildirdi. Davayı inceleyen AİHM, Türkiye’nin manevi tazminat olarak 12 bin, masraflar için de 2 bin Avro tazminat ödemesine karar verdi. Gerginlik üzerine İP Genel Başkanı Perinçek jandarma eşliğinde ODTÜ’den çıkarıldı. Olayda bir jandarma eri atılan taşla yaralandı. (Fotoğraf: AA) ‘Afet göz ardı edildi’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Jeoloji Mühendisleri Odası, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar Kurulu üyeleri, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ile ilgili kurumların yöneticilerine, ‘‘9. Kalkınma Planı Stratejisi’’nde, ‘‘afet’’ olgusunun göz ardı edildiğine dikkati çeken mektup gönderdi. Mektupta, ‘‘Bakanlar Kurulu gibi en üst siyasi irade organında afet duyarlılığının bu noktada olmaması gerektiği inancındayız’’ denildi. ODTÜ’de kavgalı gün ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek’in ODTÜ’de konuşmacı olarak katıldığı ‘‘Kemalist Devrimin Düşünsel Kaynakları’’ sempozyumunda gerginlik yaşandı. ODTÜ Tarih Bölümü, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Bilim Ütopya Kooperatifi tarafından düzenlenen sempozyum, ODTÜ Mimarlık Fakültesi amfisinde yapıldı. Sempozyumdaki konuşmalar sırasında karşıt görüşlü bir grup, yüksek sesle konuşmaları üzerine sessiz olmaları konusunda görevlilerce uyarıldı. Tartışmanın büyümesi üzerine grup salondan çıkarılmak istendi. Karşıt görüşlü grup dışarıya çıkarken amfinin camlarını taşlar, sopalar ve sandalyelerle kırdı. Burada yeni katılımların ardından grup, ‘‘Faşizme karşı omuz omuza’’, ‘‘ODTÜ faşizme mezar olacak’’ diye slogan attı. Amfidekiler ile dışarıdakiler arasında sözlü sataşmaların sürmesi üzerine gerginlik artarken jandarma biber gazı kullanarak grubu dağıttı. Olayda Perinçek’in makam arabasının camları da atılan taşlar ve sopalarla kırıldı. Jandarmanın dağıttığı grup daha sonra toplanarak üniversitenin rektörlük binasına saldırdı. Bunun üzerine jandarma öğrencilere tekrar biber gazı ve tazyikli su kallanarak müdahale etti. Öğrenciler, jandarmanın ODTÜ’den ayrılmasının ardından eylemlerine son vererek dağıldılar. Perinçek yaşanan gerginliğe ilişkin bir soru üzerine şunları söyledi: ‘‘Türkiye’de çakallardan oluşan sahte sol örgütler var. Sempozyuma taşlar ve kalaslarla yapılan saldırıların hepsi belli merkezlerden. Alparslan Arslan’ı Danıştay’a gönderenlerle aynı güç.’’ Göztepe Parkı’na moloz İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), cami yapma kararı aldığı Göztepe Parkı’na moloz yığmaya başladı. Kadıköy Belediyesi’ne ise konuyla ilgili bir bilgi verilmedi. İBB Meclisi kararı ile imar planlarında değişiklik yaparak yeşil alandan dini tesis alanına çevrilen Göztepe Parkı’na şimdi de moloz yığımı başladı. Parkın cami yapılması planlanan Bağdat Caddesi tarafına İBB ekiplerince demir ve bordürlerden oluşan molozlar yığıldı. Semt sakinleri, son birkaç haftadır, söz konusu alana İBB’ye ait kamyonlar tarafından özellikle geceleri molozlar döküldüğünü söyledi. Kadıköy Belediyesi’nden yapılan açıklamada ise Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk tarafından cami yapılmasını öngören planın iptali için açılan davada ise bilirkişi incelemesi aşamasına gelindiği anımsatıldı. Açıklamada, ‘‘İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın, cami yapılması planlanan yerin ‘‘parkın içi olmadığı, kullanılmayan mezbelelik alan olduğunu’’ öne sürmesi ise bilirkişi incelemesi öncesinde parka molozların yığılması akıllara ‘‘Bilirkişi yanıltılmak mı isteniyor’’ sorusunu getirdi’’ denildi.Öztürk, Göztepe Parkı’nın inşaata açılmasına karşı Kadıköylülerle birlikte İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurduklarını anımsatarak ‘‘Mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı istedik. Bilirkişi gelip parkı inceleyecek. Bilirkişi raporunu ve mahkemenin kararını bekliyoruz. Hukukun vereceği karara saygılıyız’’ dedi. Cabadan hastanede ? İSTANBUL (ANKA) F tipi cezaevlerinin kapatılması talebiyle başlattığı ölüm orucunu 339 gündür Gebze M Tipi Cezaevi’nde sürdüren Serpil Cabadan, sağlığının kötüleşmesi nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Mücadele Birliği dergisinden yapılan açıklamada, demokratik kamuoyuna F tipi cezaevleri konusunda duyarlılık çağrısı yapıldı. AÇIKLAMA Fortis Kurumsal İletişim Yönetimi, Atatürk Havalimanı’ndaki yangına ilişkin gazetemize bir açıklama gönderdi. Açıklamada yangına sahne olan C Terminali’ndeki kargo bölümünde Fortis’e ait herhangi bir para bulunmadığı, bu nedenle de bankalarına ait milyonlarca doların yanmasının söz konusu olmadığı ifade edildi. Siyanürlü altına tepki YUSUF ÖZKAN İZMİR Yörelerinde siyanür liçi yöntemiyle altın üretimine karşı çıkan ve Bergama’dakine benzer bir çevre savaşımı başlatan Uşak’a bağlı İnay köylüleri, seslerini duyurmak için bugün Ankara’da olacak. İnay Vicdan Hareketi Sözcüsü Avukat Tahsin Köse, köylülerin geleceklerine sahip çıkmaya çalıştıklarını belirterek ‘‘Madene karşı topladığımız 10 bin 500 imzayı başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere TBMM ve CHP Genel Baş İnay köylüleri Ankara’da kanlığı’na vereceğiz. Şirket altın üretimini sonlandırıncaya dek eylemlerimizi sürdüreceğiz’’ dedi. Uşak’ın Ulubey ve Eşme ilçeleri arasındaki Kışladağ Gökgöz bölgesinde, TÜPRAG tarafından çalıştırılmak istenen altın madenine karşı köylüler Manisa İdare Mahkemesi’ne başvurdular. Gerek tesise verilen izinlerin gerekse ÇED raporunun iptali istemiyle açılan 8 dava yaklaşık 2 yıldır sürüyor. Köylüler, Anıtkabir ziyaretlerinin ardından Uşak’a dönecekler. CUMHURİYET 09 K