19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Türk Sanayici ve İşadamları’na göre iç ve dış piyasalardaki belirsizlik daha da yoğunlaşacak 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN TÜSİAD da hükümeti uyardı Ekonomi Servisi Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), gerek uluslararası, gerekse iç piyasalarda artan belirsizlik ortamının, gidişatı yılın ikinci yarısından itibaren daha da olumsuz etkileyeceğinin tahmin edildiğini bildirdi. TÜSİAD’a göre bu durumda söz konusu çalkantıların ne kadar sorunsuz biçimde atlatılabileceği, büyük ölçüde ülkelerin kendi iç dinamiklerine bağlı olacak. TÜSİAD’ın Hanehalkı İşgücü Anketi 2006 yılı ocakşubatmart dönemi sonuçla ? İstihdam sorununu çözebilmek için yılda 550 bin değil, 1 milyon kişilik ekmek kapısı yaratılması gerektiğini vurgulayan TÜSİAD, başta işgücü piyasasına yönelik yapısal düzenlemeler olmak üzere tüm reformların hayata geçirilmesini istedi. rıyla ilgili açıklamasında, ekonominin genel gidişi bir kez daha değerlendirilerek özetle şu noktalar vurgulandı: İstihdam artışında gözlenen yavaşlama eğilimi, büyüme oranlarında beklenen gerilemeyle birlikte önümüzdeki dönemde daha da belirginleşebilir. Son dönemde dış ve iç piyasalarda artan belirsizlik ortamı, söz konusu gidişatı yılın ikinci yarısından itibaren daha da olumsuz etkileyecektir. Ekonomik koşullardaki iyileşmeyle birlikte, işgücüne katılımında son yıllarda ekonominin halihazırdaki istihdam yaratma kapasitesini zorlayacak boyutlarda arttığı görülüyor. 19902000 döneminde tarım dışında işgücüne katılım artışı yılda ortalama yüzde 2.5 idi. Bu oran son 2 yılda ortalama yüzde 5’i geçti. Tarım dışındaki işgücü 18 milyonu aştı. Önümüzdeki 10 yılda tarım dışındaki işsizliği aşağıya çekebilmek için yılda 550 bin değil, 1 milyon kişilik istihdam yaratılması gerekir. Bu, ekonominin büyüme potansiyelinin çok üzerinde bir büyüklüktür. Karşılanabilmesi için doğrudan doğruya işgücü piyasasına yönelik yapısal düzenlemelerin daha fazla zaman kaybedilmeden hayata geçirilmesi gerekir. Uluslararası konjonktürde son günlerde gözlenen bozul manın, gelişmekte olan ülke piyasaları üzerindeki olumsuz etkisinin kısa vadede ortadan kalkması beklenmemekle birlikte, söz konusu risklerin mevcudiyetini orta vadede de sürdüreceği tahmin edilmektedir. Bu nedenle Türkiye başta olmak üzere, tüm gelişmekte olan ülkelerin söz konusu çalkantıları ne kadar sorunsuz biçimde atlatabileceği, büyük ölçüde kendi iç dinamiklerine bağlı olacaktır. Bu noktada, yapısal reformların ülkemiz açısından ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Finansal Çözülmenin Kamu Maliyesine Olan Etkileri Türk finansal piyasaları mayıs ayının ortasından başlayarak bir ‘‘çözülme’’ sürecine sürüklendi. Türk Lirası yabancı dövizler karşısında yüzde 14 ile yüzde 20 arasında değer kaybına uğradı. Devlet iç borçlanma senetlerinin faizi yüzde 13.5 düzeyinden yüzde 16.28 düzeyine çıktı; İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda da sert değer kayıpları yaşandı. Birçok gözlemci, son iki haftada Türkiye’de yaşanmakta olan gelişmeleri küresel finans piyasalarındaki daralma eğilimine bağlamış durumda. Gerçekten de ‘‘Nasıl olsa finanse ederiz’’ anlayışı ile dış ekonomik ilişkilerinde büyük dengesizlikler gösteren Türkiye, küresel piyasalarda yaşanmakta olan karışıklıktan ilk elde ve en sert biçimde etkilenebilecek görünümdeydi ve ne yazık ki mayıs ayındaki finansal çözülmenin faturası en ağır biçimde Türkiye ekonomisine yansıdı. Bugünkü yazımda söz konusu çözülmenin kamu maliyesine olan etkileri üzerine eski bir öğrencim tarafından yapılan ve tarafıma iletilen bir çalışmaya değineceğim. Bu çalışmada finansal çözülüşün kamu maliyesine etkileri iki grupta toplanmaktadır: Borç stoku üzerine olan yük artışı ve borç servisinin artan maliyeti. Hazine Müsteşarlığı verilerine göre kamunun 2006’nın geri kalan aylarında ödemesi gereken toplam borç miktarı 118.8 milyar YTL’dir. Bunun 24 Mayıs sonrasına tekabül eden iç borç ödemesi 93.0 milyar YTL; 1 Mayıs sonrasına yansıyan dış borç geri ödemesi ise 18.8 milyar YTL’dir. İç borç geri ödemesinin 6.1 milyar YTL’lik bölümü de döviz cinsinden veya dövize endeksli konumdadır. Bu verilerden hareketle şu varsayımlar yapılmaktadır: (i) Haziran ve sonrasında dolar kurunda Hazine tarafından nisan ayı için kullanılmış bulunan 1.31 YTL/USD düzeyi yerine, 1.50 YTL/USD geçerli olacak, yani ulusal para yüzde 14.42 oranında değer yitirmiş olacaktır; (ii) Devlet iç borçlanma senetlerinin ortalama faiz oranı 2006’nın geri kalan aylarında yüzde 16 düzeyinde olacaktır; (iii) İç borç itfalarında değişken faizli olanların oranı yüzde 42 düzeyinde korunacaktır. Bu varsayımlar altında yaşanan finansal çözülmenin Türkiye’nin toplam borç stokları üzerine olan etkileri aşağıdaki tabloda özetlenmektedir. Yukarıdaki varsayımlar çerçevesinde yapılan hesaplamalara göre ulusal paradaki bu değer kaybı toplam borç stoklarını 28.3 milyar USD, başka bir anlatımla 42.4 milyar YTL arttırmıştır. Bu miktar milli gelirin yüzde 7.8’ine denk düşmektedir. Bu oranın yüzde 1.05’lik kısmı (3.8 milyar USD veya 5.7 milyar YTL) iç borç stokları içindeki döviz cinsinden ya da dövize endeksli borç stoklarının değerlenmesinden kaynaklanmaktadır. Ulusal paradaki bu değer kaybının toplam dış borç stokları üzerinde yarattığı olumsuz etkinin milli gelire oranı ise yüzde 6.79’dur. Bu yükün kamu dış borç stokları üzerindeki etkisi Merkez Bankası da dahil edildiğinde 11.9 milyar dolara başka bir anlatımla milli gelirin yüzde 3.31’ine karşılık gelmektedir. Sonuç olarak son dalgalanmanın toplam borç stokları üzerindeki etkisi 28.3 milyar dolar olup bunun milli gelire oranı yüzde 7.84 iken, bu dalgalanmanın kamu borç stoku üzerindeki yükü ise 15.7 milyar dolara ulaşmaktadır ki bu durum toplam kamu (iç artı dış) borç stoklarının milli gelire oranını 4.36 puan yukarı çekmektedir. Yukarıdaki verilerden hareketle, finansal çözülmenin kamu maliyesine olan toplam ek maliyeti aşağıda özetlenmektedir: GELİŞİM PROGRAMLARI Sokak konseptiyle inşa edilen merkezi Başbakan Erdoğan açtı Turkcell Akademi açıldı Ekonomi Servisi Turkcell, gelişim programlarını İstanbul Beyoğlu’nda açılan ‘‘Turkcell Akademi’’ çatısı altında topladı. Turkcell Akademi’nin yeni binasının açılışı dolayısıyla düzenlenen toplantıda konuşan Turkcell İş Destekten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Selen Kocabaş, 2005 yılında 20 binin üzerinde katılımcıya toplam 185 bin saat eğitim sağladıklarını söyledi. Turkcell Akademi Bölüm Başkanı Feyzan Sayalı ise akademinin teknik ve teknik olmayan eğitimler, web tabanlı eğitim sistemleri, sınıf içi eğitimleri destekleyen elearning (elektronik ortamda eğitim) uygulamaları ve dil eğitimlerinden oluşan geniş bir içerikte eğitim verdiğini söyledi. Sayalı, Turkcell’in çalışanlarına yönelik yıllık ortalama 54 saat eğitim olanağı sunduğunu, şirketin kendi iç eğitmenleri tarafından verilen eğitimlerle 2005’te 2 milyon dolarlık tasarruf sağlandığını kaydetti. ‘Kanyon’ müşterilerini bekliyor Ekonomi Servisi Eczacıbaşı Topluluğu ve İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı işbirliğiyle Levent’te inşa edilen ‘‘Kanyon’’ alışveriş merkezi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla açıldı. Klasik alışveriş merkezlerinin tersine sokak konseptiyle inşa edilen Kanyon’un açılışı, Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ve İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Yönetim Kurulu Başkanı Gürman Tevfik’in ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Kanyon, Türkiye pazarına yeni giren 40’a yakın marka, 160 mağaza, sinema salonları, özgün yeme içme mekânları ve açık havada alışveriş imkânı ile İstanbul’daki şehir hayatına farklı keyifler katacak. ‘‘Her yönüyle kent yaşamını tanımlayan’’ bir kon Finansal Çözülmenin Kamu Maliyesine Ek Yükü İç Borç Faiz Artışından Kur Artışından Dış Borç Toplam (Milyar YTL) 1.8 0.7 1.1 2.7 4.5 Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, bu projeye başlarken 200 milyon dolarlık proje Eczacıbaşı amaçlarının, İstanbul’a her açıdan farklı, yeni bir mekân açmak olduğunu belirtti. Hedeflerine ulaştıklarını belirten Eczacıbaşı, ‘‘Projeyi başından beri çok sevdim. İnşaatını dahi gezmek benim için keyifliydi’’ diye konuştu. (Fotoğraf: AA) Finansal Çözülmenin Borç Stokuna Etkileri Değer Etki Etki (Milyar (Milyar (Milyar US$) US$) YTL) İç Borç 26.5 3.8 5.7 Dış Borç 170 24.4 36.7 Kamu 83.1 11.9 17.9 Özel 86.9 12.5 18.8 Toplam Etki 196.5 28.3 42.4 Etki (% GSMH) 1.05 6.79 3.31 3.48 7.84 seple inşa edilen Kanyon’un tasarımı, ‘‘deneyimsel mimari’’ konusunda dünya lideri olan ve İkiz Kuleler’in nasıl yıkıldığına yönelik incelemede danışmanlık yapan Jerde Partnership ve Tabanlıoğlu Mi marlık’a ait.Toplam 4 farklı kat ve sokağın bulunduğu Kanyon’un metroya bağlantısı da bulunuyor. Dolayısıyla sürdürülen varsayımlar altında, mayıs ayında yaşanan finansal çözülmenin kamu maliyesine getirmiş olduğu ek yük, 4.5 milyar YTL olarak hesaplanmaktadır. Bu yükün 1.8 milyar YTL’lik kısmı iç borçlardan kaynaklanmaktadır. (0.7 milyar YTL’si değişken faizli iç borç ödemeleri dolayısıyla faiz artışından, 1.1 milyar YTL’si ise döviz hareketleri sebebiyle kur artışından.) Dalgalanmanın dış borç ödemeleri sebebiyle kur etkisi aracılığıyla getirmiş olduğu yük ise 2.7 milyar YTL olarak hesaplanmaktadır. Ne ilginçtir ki söz konusu 4.5 milyar YTL’lik maliyet rakamı, IMF heyetinin geçen hafta içerisinde tamamlamış bulunduğu ziyarette bütçede sağlık harcamalarından kesinti yapılarak üçüncü ve dördüncü gözden geçirme bağlamında alınmasını istediği ek tasarruf miktarına denk düşmektedir. Bu aşamada mayıs ayındaki finansal çözülüşün maliyetinin, kamunun sağlık harcamalarından karşılanmasının toplumsal adalet ve sosyal devlet ilkeleriyle bağdaşıp bağdaşmayacağı gibi ‘‘anlamsız’’ sorular sormaktan kaçınacağız. Bu gibi soruların ‘‘piyasalarca’’ ‘‘çağdışı, irrasyonel, geri kafalılık ve popülizm’’ olarak nitelendirildiğini yakın deneyimlerimizden biliyoruz. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle