23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına İLHAN SELÇUK C ? Baştarafı 1. Sayfada Genel Yayın Yönetmeni: İbrahimYıldız ? Yazıişleri Müdürleri: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu) ? Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara İstihbarat: Cengiz Yıldırım ? Ekonomi: Hasan Eriş ? Kültür: Egemen Berköz ? Spor: Abdülkadir Yücelman ? Makaleler: Sami Karaören ? Düzeltme: Abdullah Yazıcı ? BilgiBelge: Edibe Buğra ? Yurt Haberleri: Mehmet Faraç Yayın Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan), Emre Kongar (Başkan Yardımcısı), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay Atatürk Bulvarı No: 125, Kat:4, Bakanlıklar Tel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 ? İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4418745 ? Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat 1 Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15 Antalya Temsilcisi: Ahmet Oruçoğlu Cumhuriyet Meydanı Yıldız Apartmanı B Blok No: 80/5 Tel: 0242 2480057 Faks: 0242 2430509 ? İdari ve Mali İşler: Bülent Yener ? Satış: Fazilet Kuza ? Cumhuriyet Reklam: ? Genel Müdür: Özlem Ayden ? Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Tel: (0212) 251 98 74 75 /251 98 81 82 Faks: (0212) 251 98 68 Rezervasyon: (212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53 Öğle: 13.08 İkindi: 17.04 Akşam: 20.33 Yatsı: 22.18 Yayımlayan ve Yönetim yeri: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64 Yaygın süreli yayın Baskı: Merkez Gazete Dergi BasımYayıncılık San. ve Tic. AŞ Fatih Mah. Hasan Basri Cad. Samandıra Kartal/İstanbul Dağıtım: Merkez Dağıtım Pazarlama San. ve Tic. A.Ş. www.cumhuriyet.com.tr 26 MAYIS 2006 İmsak: 3.36 Güneş: 5.31 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK İktidar partisi yönetimi ile Özal arasındaki hatırı sayılır ilişki eskiye dayanıyor GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY çeviren tutumu Danıştay olayını içinden çıkılmaz hale getiriyor. Bir isim bulunuyor, daha önce filan falan çözümlenmemiş olayla birleştirilerek manşetlere yansıyor. Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner, saldırının bir örgüt işi olduğunu açıklıyor, ama örgütün adını veremiyor. Başbakan ve diğer ilgililer Aydıner ile görüşüyor. Bu görüşmeden sonra Başbakan beyefendi olayda ‘‘muarız saydıklarını’’ bağlayacak bir kanıt bulamayınca... Danıştay saldırısını ‘‘Türkiye’nin huzurunu sabote etmeye yönelik bir komplo’’ diye niteliyor. Cumhuriyete ve laikliğe saldırı yok hazretin dilinde! RTE, Cezayir’den buyurdu, ‘‘Kimse konuşmasın, AKP grubu yapılmasın, gelince ben konuşacağım!’’ Bir beklenti oluştu. Öyle ya, adam, yürütme erkinin başı. Önemli bir şeyler açıklayabilir. Konuştu. Ne dedi? Bir yığın laf. Saldırının huzuru bozma amacından başladı. Arkasında bir ihanet çetesi ve açık bir provokasyon olduğundan söz etti. (Not: Şu cümle ne müthiş bir söz dedirtebilir kimilerine.) ‘‘Bu ülkenin kaderini; aydınlıktan kaçan, karanlıktan medet uman kriz tacirlerine teslim etmeyeceğizzz!’’ ‘‘73 milyonun hükümeti’’ymiş! Protokolde öyle de, gerçekte ne? Seçimde Türkiye’yi temsil ederek oy veren seçmenlerin yüzde 66’sının karşı olduğu bir hükümet. Başında bulunduğu hükümet gerçekte ülkenin yüzde 34’ünü temsil eden bir hükümet! ??? Melih Aşık’ta okudum; eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Ceza Yasası’na göre gizli olması gereken hazırlık soruşturması ile ilgili yaşadığımız kargaşayı değerlendirirken, bir yıldan üç yıla kadar hapisle cezalandırılması gereken gizliliğin ihlalinin ötesinde bir de dezenformasyon söz konusu olduğunu, yargının bir yana atıldığını, soruşturmayı yürütmenin yürüttüğünü, Başbakan’ın, yardımcılarının, Emniyet Genel Müdürü’nün, Vali’nin olayın içinde olduğunu söylüyor. Haksız mı? Bu saptamalar bu iktidarın yüzünü kızartacak mı bilmem, kızaracağını umut da etmem. Kanadoğlu bir itirafta bulunuyor. ‘‘Ben’’ diyor: ‘‘Şimdiye kadar hiçbir hazırlık soruşturmasında dışarıya bu denli bilgi servisinin yapıldığını ve soruşturmanın tamamen dışında olması gereken kişilerin soruşturmanın içinde yer aldığını görmedim.’’ ??? Ana muhalefetimize gelince; saldırının doğrudan laik Cumhuriyete yönelik olduğunun altını çizerek sürekli yinelemesi elbette doğru. Ne ki, savunduğu doğruları zaafiyete uğratmaktan kaçınması gerekiyor. Kimse zorlamadı, kimse istemedi: Ana muhalefet sinei millete dönme olasılığını ortaya attı. Ne yazık ki iktidar sahiplerinin ‘‘Söyler ama laftır. Bakmayın sinei millete dönmez’’ savlarını haklı çıkaracak bir çizgi izliyor. Sinei millet baskısı giderek artınca, önce koşullar sıralamaya başladı. Önce Cumhurbaşkanı ülkeyi AKP’nin nereye götürdüğünü açıklayacak... Sonra (Not: Bu konuda bir araya gelmeleri olanaksız.) bütün partilerle sivil toplum örgütleri bu saptamalara katılacak... Ancak ondan sonra sinei millete gidilecek! Baykal, partisinin Parti Meclisi’nde koşullar halkasına bir yenisini eklemiş: ‘‘Sinei millet hazırsa sorun yok dönelim. Ancak toplanıyor mu Meclis’in önünde milyonlarca kişi RTE’nin cumhurbaşkanlığını önlemek için. (Not: Partiler önderlik etmezse.) Böyle bir olasılık (zaten) söz konusu değil. Biz mücadelemizi Meclis’te vereceğiz’’ diyor. Biz dediği yani CHP, mücadelesini Meclis’te verirken Çankaya’ya çıkmasını rejimsel açıdan zararlı bulduğunu birçok kez açıkladığı RTE veya o kafada başka birinin seçimini izleyecek, demektir. Bu siyaseti hayırlara vesile olur mu acaba? AKP Korkut Özal ilişkisi MİYASE İLKNUR ANAP iktidarı döneminde ‘‘Ağabeyim bu konuda şöyle düşünüyor’’ ya da ‘‘Ben ağabeyim Turgut Özal’ın yerinde olsam’’ türünden cümlelerle Turgut Özal’ın sözcüsüymüş gibi konuşan Korkut Özal, benzer tavırları, söylemleri şimdi de AKP iktidarı döneminde sergiliyor. Bu nedenle basında Tayyip Erdoğan’ın akıl danıştığı kişi olarak lanse ediliyor. Her ne kadar Başbakan Erdoğan ve İslami kesime yakınlığıyla bilinen Ahmet Hakan, ‘‘Ne danışmandır ne de akıl hocası’’ türünden açıklamalar yapsa da Korkut Özal’ın AKP’nin gerek kuruluş aşamasındaki rolü, AKP kurucuları ile ilişkileri, bürokrat atamalarındaki etkisi aralarında hatırı sayılır bir ilişki olduğunu gösteriyor. Korkut Özal’ın Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Abdülkadir Aksu, Cemil Çiçek,Ali Coşkun, Kemal Unakıtan, Egemen Bağış, Cüneyd Zapsu ve AKP’nin diğer kurucuları ile ilişkileri çok eskiye dayanıyor. AKP yönetimi ve Korkut Özal’ın yolları sık sık kesişiyor. şunu perde arkasında yapan kişi Korkut Özal. Vakfın kuruluşunun temeli Gaziantep’teki bir iftar yemeğinde atılıyor. İftar yemeğini düzenleyen üç isim; İsmail Kahraman, Hasan Kalyoncu ve Korkut Özal. Yemeğe Esat Coşan ve Fethullah Gülen de katılıyor. Hedef kadrolaşma O gün yemekte vakfın amacı şöyle belirleniyor: ‘‘İş dünyasında birliğin sağlanması, siyasette etkin olunması ve her partiye adam sokulması, bürokraside ise kadrolaşmaya gidilmesi.’’ Gaziantep’teki bu iftar yeme ra Yenilikçi Hareket, 1 Temmuz 2001’de Birlik Vakfı’nın Bolu Termal Otel’de örgütlediği bir toplantıda bir araya geldi. Toplantıya Erdoğan, Abdullah Gül, Ali Coşkun, İsmail Kahraman, Abdülkadir Aksu ve İrfan Gündüz katıldı. Birlik Vakfı dışında İlim Yayma Vakfı’nın kurucuları da AKP’nin çekirdek kadrosunu oluştuyor. Bu vakıfta da Korkut Özal’la AKP kurmaylarının yolu bir kez daha kesişti. Ağırlıklı olarak Topbaş ailesinin fertlerinin bulunduğu vakfın diğer kurucuları arasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, İstanbul Büyükşehir Belediye Baş ğu günlere dayanıyor. Emniyet teşkilatında ‘‘takunyalı’’ olarak bilinen Aksu, Korkut Özal döneminde sürekli yükseldi. Korkut Özal’ın AKP içinde yakın olduğu bir diğer isim Dışişleri Bakanı Abdullah Gül. Özal ve Gül Nakşibendi Şeyhi Mehmet Zahid Kotku’nun müridi olarak eskiden beri birbirlerini tanıyorlar. Zahit Kotku’nun ölümünden sonra bu kez damadı Esat Coşan’a bağlandılar. Ayrıca İslam Kalkınma Bankası’nda bir dönem iktisat uzmanlığı yapan Gül’ün bu göreve Korkut Özal’ın referansı ile geldiği iddia ediliyor. İslam Kalkınma Bankası’nın Cidde’deki merkez yönetiminde Korkut Özal, Nevzat Yalçıntaş ve Ali Coşkun bulunuyor. ? Başbakan Erdoğan, ‘‘Korkut Özal’dan akıl almıyorum, arada sırada istişarede bulunuyoruz’’ açıklamasını yapsa da Korkut Özal’dan akıl alacak çok sayıda bakan, milletvekili, parti üst yöneticisi, belediye başkanı ve bürokrat olduğu biliniyor. AKP yönetimi ile Korkut Özal’ın yolları sık sık kesişiyor. ğinden sonra Birlik Vakfı 29 Mayıs 1985’te İstanbul’da kuruldu. Kurucu üyeler arasında bugün AKP’nin kurmay heyetinden Recep Tayyip Erdoğan (Başbakan), Abdülkadir Aksu (İçişleri Bakanı), Cemil Çiçek (Adalet Bakanı), Ali Coşkun (Sanayi Bakanı), Zeki Ergezen (Bayındırlık ve İskân Bakanı), Ömer Dinçer (Başbakanlık Müsteşarı), İrfan Gündüz (İstanbul Milletvekili ve AKP Genel Başkan Yardımcısı), Azmi Ateş (Trabzon Milletvekili), M.Fatih Uğurlu (Başbakanlık Danışmanı), Mehmet Özyol (Adıyaman Milletvekili), Yaşar Karayel (Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı) ve AKP ile büyüyen Kalyon İnşaat’ın sahibi Hasan Kalyoncu da bulunuyordu. O dönemde ANAP’lı olan Özal’ın, vakfın her üyesi ile iyi tarikat ve iş ilişkileri vardı. Fazilet Partisi kapatıldıktan sonkanı Kadir Topbaş, Başbakanlık Danışmanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Sanayi Bakanı Ali Coşkun, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Mustafa Açıkalın, AKP Milletvekili Nevzat Yalçıntaş bulunuyor. AKP’de danışmanlar ondan soruluyor AKP’de danışmanlar da Korkut Özal’dan soruluyor. Danışmanların büyük bir kısmının referansı Korkut Özal. Bunların başında gelen isim Cüneyd Zapsu. Seçimlerden önce Tayyip Erdoğan’ın ABD’deki görüşmelerini ayarlayan Zapsu’nun ailesi de yakın ilişki içinde oldukları Topbaş ve Özal aileleri gibi Nakşibendi. Özal, İskenderpaşa; Topbaşlar ise Erenköy cemaatine bağlı. Bu iki cemaat geçmişte birbirine karşı etkinlik savaşı veren bu iki kolun koalisyonu bazı etkili kişilerin sayesinde koalisyon oluşturdu ve AKP bu koalisyonun sonucu olarak ortaya çıktı. Bu cemaatlere tarikatın Güneydoğu’daki temsilcileri olarak Aksu ve tarikatın Tillo kolundan Zeki Ergezen de monte edilince koalisyon tamamlanmış oldu. Özal ve Topbaş aileleri Tayyip Erdoğan’ın siyaset sahnesine çıkarılışında en etkin iki aile. Topbaş ailesi, Zapsu ailesinin marketler zinciri BİM’in küçük ortağı. Korkut Özal, Zapsu ailesinin sahip olduğu Azizler Holding’in de ticaretteki yol göstericisi. Tarikat ve ticaretteki bu ilişki daha sonra siyasete de taşınıyor. 1990’lı yılların başında Korkut Özal’ın genel başkanlığını yaptığı Demokrat Parti’nin genel başkan yardımcılarından biri de Cüneyd Zapsu’dur. TÜSİAD üyesi de olan Zapsu, aynı zamanda seçimler öncesinde Erdoğan’ı iş dünyası ile buluşturan kişi. Korkut Özal, son yerel seçimler öncesinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığına ‘‘Kefaletim altındadır’’ dediği Cüneyd Zapsu’yu önermişti. Erdoğan’ın en yakın danışmanlarından biri olan ve aynı zamanda milletvekili olan Egemen Bağış’ın da Korkut Özal’la tanışıklığı hayli eski. Bağış’ın ABD’de okuması için bursu Korkut Özal’ın ayarladığı söyleniyor. Korkut Özal’ın petrol işiyle ilgilendiği, Albaraka ve İKÖ’de faal olarak çalıştığı yıllarda Riyad Büyükelçisi Yaşar Yakış’ın Gül’ün Başbakanlığı sırasında Dışişleri Bakanlığı’na getirilmesi de Korkut Özal’a bağlanıyor. AKP’nin arkasında iki vakıf var AKP’nin kuruluşunda İlim Yayma ve Birlik Vakıfları ile Topbaş, Zapsu ve Özal ailesinin rolü yadsınamaz. Birlik Vakfı ile İlim Yayma Vakfı’nın kurucu üyelerine göz atıldığında ilişkilerin ne kadar eskiye dayandığı görülüyor.Tarikatların yekvücut AKP’nin arkasında olmasındaki en büyük etken bu iki vakfın AKP’yi desteklemesi. Bu vakıf kurucuları ve mütevelli heyetini oluşturan isimler arasında Saadet Partisi’nin yöneticileri de bulunuyor. Ancak iki vakfın da kurucu üyeleri ağırlıklı olarak bugün AKP içinde bakan, parti üst yöneticisi ve milletvekili olarak görev alan isimlerden oluşuyor. Bu vakıflarda ayrıca İslami sermayenin önde gelen isimleri de var. Birlik Vakfı bir ölçüde tarikatların çatı örgütü. Bu vakfın kurulu Bakanlarla yakın ilişki Korkut Özal’ın vakıflar dışında ayrıca AKP içindeki bakanlar ve parti yöneticileriyle farklı ilişkileri var. Cemil Çiçek ve Ali Coşkun’la ANAP içinde aynı kanatta politika yapan Korkut Özal’ın 28 Şubat sürecinde kesintisiz 8 yıl eğitime karşı çıkarak partiden istifa ederken yanında Cemil Çiçek vardı. Çiçek de 8 yıllık eğitimi protesto için Korkut Özal’la birlikte istifa etti. Ali Coşkun da aynı gerekçe ile partiden ihraç edildi. Korkut Özal ile Abdülkadir Aksu’nun ilişkileri Korkut Özal’ın 70’li yıllarda İçişleri Bakanı oldu sı gereken adımlar bekleniyordu. Ekonomik program kendi dengesi içinde devam ediyordu. Kısa sürede IMF’nin boyunduruğundan çıkılıp, her alanda büyümeye geçilmesi beklentisi vardı. Dış konularda neyin ne kadar yapılabileceği belliydi. Hükümetlerin, Türkiye kamuoyuna rağmen bir adım atmayacağı anlayışı hâkimdi. Halk, Türkiye’nin 2001 krizine programlı biçimde sokulmasını engelleyemeyen koalisyon hükümetinin gitmesini istiyor, yerine kim gelirse gelsin diyordu. Nasıl olsa belli bir yola girilmişti. AKP, 3 Kasım 2002’de gümüş tepsiden iktidarı aldı, hükümeti kurdu. ??? Aradan geçen 3.5 yıllık zaman dilimi şöyle özetlenebilir: AKP, Güneydoğu’ya ‘‘Bu bölgenin oylarını nasıl kendime tapularım’’ kaygısıyla baktı. Güneydoğu halkı da yerine göre ‘‘çifte tapu’’nun Türkiye koşullarında ayıp kaçmayacağını bildiği için göz kırptı. Hükümet bir bütün olarak terör ortamının bitmesinin rantını yedi, ama gereğini yapmadı. Ekonomideki kırılganlık son bir hafta içinde bir kez daha kendisini gösterdi. Türkiye’de hiçbir krizin etkisi bu kadar uzun sürmedi. Başta da vurguladığımız gibi, Şubat 2001’de yaşanan ani bir kriz değil, hazırlıklı bir operasyondu. Acil ortam içinde gerekli önlemler alındı, IMF’yle 3 yıllık plan yapıldı. 2005 sonbaharında 3 yıl doldu, hükümet istese IMF’yi gönderip ‘‘Bundan sonra kendim program yapıp büyümek istiyorum’’ diyebilirdi. Cesaret edemedi. Türkiye’den daha kötü olan Arjantin, Brezilya gibi ülkeler IMF’yle yollarını çoktan ayırdı, biz kucak kucağa devam ediyoruz. İş çevreleri, Türkiye’nin yeni bir krize sürüklenmemesi için hükümet ne derse ‘‘reform gibi’’ diyor..du. Son dönemde belli bir mesafe var ama, yine de belli bir korkunun devam ettiği anlaşılıyor. Kapkaç teröründeki artış, günlük olağan konulardan biri haline geldi. Kapkaç bir sektör oldu. Samsun’da dün iki lise öğrencisinin 25 yaşındaki bir genç tarafından öldürülmesi, toplumsal barışın halini de ortaya koyuyor. ??? Danıştay olayı sonrasında AKP’nin sergilediği davranış bozukluğu yukarıda sıraladıklarımızın tümünün üzerine tüy dikiyor. Daha ilk günden vurguladık; Danıştay saldırısını düzenleyenlerin yakalanması, onların kimlikleri elbette çok önemlidir. Ancak bundan daha önemli olan, AKP’nin devlet kurumlarını germesi, hedef haline getirmesidir. Yani böyle bir terör ikliminin oluşmasını sağlamasıdır. Eğer AKP; toplumu bir yana bıraktık, devlet kurumlarıyla güven veren bir diyalog içinde olsaydı, Danıştay’ın, Yargıtay’ın kararlarını eleştiriden öte, demeç bombardımanına tutmasaydı... Böyle bir ortamda Danıştay’a saldırı olsaydı, insanlar AKP’ye yüklenmekten çok teröre lanet okur, AKP’yi de önlem almaya çağırırdı! Hani deprem için bir söz var: Deprem değil, çürük yapı öldürür! Bunu teröre de uyarlayabiliriz: Bir ülkeyi terör değil, çürük yönetim çökertir! Şu anda AKP, Danıştay’a yönelik terörle uğraşmıyor, Danıştay’a saldırıdan içi yananların tepkisini haksız çıkarmanın kavgasını veriyor. AKP, 3.5 yıllık olanağı kullanamamış, kendi içindeki ideallere ‘kul’ olmuştur! ankcum?cumhuriyet.com.tr İKİ ÖĞRENCİ YAŞAMINI YİTİRDİ ERDOĞAN ALMANYA’DA Lisede şiddette yeni perde ? Baştarafı 1. Sayfada Genelgede türban rötuşu Dış Haberler Servisi Almanya’da bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, elçiliklere gönderilen kılık kıyafet genelgesinin değiştirileceği mesajı verdi. Berlin’deki Atlon Oteli’nde Türk sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya gelen Erdoğan, türbanlı bir kadının ‘‘Çifte vatandaşlık hakkını kazandım,Almanya’da kimlik aldım ama konsolosluğa gittiğimizde görevliler, ‘Babaanneniz gibi bağlayacaksınız ve şuradan da biraz saçlarınız gözükecek’ diyorlar’’ şikâyeti üzerine, Berlin Büyükelçisi Mehmet Ali İrtemçelik’e, olayın doğru olup olmadığını sordu. İrtemçelik’in ‘‘bu konuda yazılı talimat’’ bulunduğunu anımsatması üzerine Erdoğan, ‘‘Böyle bir genelge varsa bu genelge yazılıp nasıl gönderilmişse, aynı şekilde iptali de gönderilir’’ dedi. Tekrar söz alan İrtemçelik, kadının şikâyetinin ve genelgenin Büyükelçiliğe giriş çıkışla ilgili olmadığını ‘‘pasaportlarda kullanılacak fotoğraflarla ilgili olduğunu’’ anımsattı. İrtemçelik’e ‘‘O genelgeyi göreceğim’’ karşılığını veren Erdoğan, daha sonra ‘‘Gönlünü kırdıklarım varsa kusura bakmasınlar, kendilerinden özür diliyorum’’ diye konuştu. Erdoğan, İslami holdinglere para kaptıran yurttaşların şikâyetlerini ise Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan’a yönlendirdi. Erdoğan, Almanya Türk Toplumu Derneği Genel Başkanı Kenan Kolat’ın, ‘‘neden Avrupalı Türk Demokratlar Birliği ile tek başına görüştüğünü’’ sorması üzerine ‘‘Belirli bir derneğin hükümeti değiliz. Tüm halkımızın haklarını sonuna kadar savunan bir hükümetiz’’ ifadesini kullandı. Türkiye’de bir Alman üniversitesinin kurulması yönünde kendilerine talep geldiğini anımsatan Erdoğan, ‘‘Biz bilime duvar örmeyiz. Biz bilime her zaman destek veririz’’ diye konuştu. Başbakan Erdoğan eski Norveç Başbakanı Kjell Magne Bondevik ile bir araya geldi. Türkiye’den giden bir grup öğrenci, Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyannis’i makamında ziyaret etti. Atina’ya kardeş okulları Diamantopulu Koleji’nin davetlisi olarak gelen Bilfen Lisesi’nden 8 öğrencinin, ziyaret sırasında, üzerinde Atatürk ve Venizelos’un resimlerinin yanı sıra Türk ve Yunan bayrakları bulunan tişörtler giydikleri gözlendi. Bakoyannis,Türk öğrencilere, ‘‘Bizleri birleştiren birçok şey var.Ancak maalesef ayıran çok şey de var. Bizim neslimiz sorunların aşılması için gayret ediyor. Sizin neslinizin de aynı sorunlarla, aynı acılarla karşılaşmasını istemiyoruz’’ dedi. (AA) Bakoyannis’e ziyaret Belediyelerde de etkin Yine Özal’a yakınlığıyla bilinen hemşerisi Galip Demirel’in kızı Güldal Akşit’in bakan olması da Korkut Özal’la ilişkilendiriliyor. Özal’ın etkisi sadece parti ve kabine ile sınırlı değil. Başta Üsküdar ve Malatya olmak üzere bazı belediye başkanlarının da Korkut Özal’a yakın olması nedeniyle aday yapıldığı AKP tabanı tarafından biliniyor. Nitekim Üsküdar Belediye Başkanı Mehmet Çakır DP’de Korkut Özal’ın genel başkan yardımcısıydı. Özal’ın tavsiyesi ile Üsküdar Belediye Başkanlığı’na aday gösterildi. Korkut Özal’a diyetini de Altunizade’deki iş merkezine kaçak kat çıkmasına izin vermekle ödedi. Özal’ın iş ilişkileri de AKP’nin uygulamalarına yansıyor. Gülen’e yakınlığıyla bilinen Malatyalı Çalık Grubu’nun enerji ihalelerinde gözetilmesi ve Çalık Grubu’nun TÜPRAŞ ile enerji santralları ihalelerinde Özal’la birlikte ortaklığının gündeme gelmesi de önemli bir işaret. Bütün bu ilişkilerden de görülüyor ki, Erdoğan istediği kadar, ‘‘Korkut Özal’dan akıl almıyorum, arada sırada istişarede bulunuyoruz’’ desin, Korkut Özal’dan akıl alacak çok sayıda bakan, milletvekili, parti üst yöneticisi, belediye başkanı ve bürokrat var. Başbakan’ın Korkut Özal’a o kadar zaman ayırmasına gerek yok. Çitlioğlu,Danıştay saldırısının engellenememesinin ilginç olduğunu söyledi ‘Arslan yakalanmak istedi’ HİLAL KÖSE Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) terör masası danışmanı Ercan Çitlioğlu, gazetemize ve Danıştay 2. Dairesi’ne yönelik saldırı gerçekleştirenlerin yakalanarak suçlarını itiraf etmelerine karşın soruşturmanın saptırılmak istendiğini açıkladı. ‘‘Bazı odakların olayı emekli subaylar üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri ile (TSK) bağlantılandırmak istediklerini’’ söyleyen Çitlioğlu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in ‘‘sürprizlere açık olun’’ dediğini ancak muhalefetin ısrarı üzerine ‘‘O anki fikrimdi’’ gerekçesiyle bilgi vermediğine dikkat çekti. Çitlioğlu saldırgan Alparslan Arslan’ın ‘‘emniyetin dinlemesine takılmasına karşın eylemi gerçek leştirmiş olmasının da soru işaretleri yarattığına’’ işaret etti. Sanıkların yakalanıp suçlarını itiraf etmiş olmalarına karşın başka bağlantı aramanın normal olmadığını belirten Çitlioğlu, ‘‘Saldırının kimler tarafından yapıldığı açık. Sanıklar da itiraf ediyor.Ancak gelinen noktanın bir tür hesaplaşma aracı olduğu açık. Hazırlık tahkikatının yasalara göre gizli yürütülmesi gerekirken sanıklar gözaltında iken Başbakan ve Emniyet Genel Müdürü suçluları ilan etti’’ dedi. Soruşturma sürecinin siyasi rant elde etme yarışına dönüştüğüne dikkat çeken Çitlioğlu, ‘‘kamuoyunun dezenformasyon bombardımanına tabi tutulduğunu’’ ifade etti. Saldırılara ilişkin 5 kişinin tutuklandığını, ancak 15 kişiyle de irtibatlandırılmak istendiğini kaydeden Çitlioğlu, ‘‘Soruşturmanın gö türülmek istenildiği yer Şemdinli’de yapamadıklarını TSK ile ilişkilendirmektir’’ diye konuştu. “Saldırgan, Danıştay’daki dedektörden silahla nasıl geçti” diyen Çitlioğlu şöyle devam etti: “Eylemden sonra tabancasında 5 kurşun var. Bunları kullanmıyor, yani yakalanmak istiyor. Üstelik Arslan’ın emekli subaylarla konuşması emniyetin dinlemesine takılmış. Ayrıca Cumhuriyet gazetesine saldırı yapanların kimlik bilgileri emniyette var. Tüm bunlara karşın saldırgan nasıl oluyor da aracında 3 adet silahla İstanbul’dan Ankara’ya gidebiliyor. Bu çok ilginç’’ diye konuştu. Soruşturmanın varacağı yeri kestirmenin güç olduğunu söyleyen Çitlioğlu, olayın ‘‘TSK ve laiklik yanlılarını vurduğuna’’ dikkat çekti. rek yok. Olayın sebedüğü için kimliğini bini netleştirmeye çaaçıklayamıyoruz. En lışıyoruz. Bir kız mekısa zamanda yakala selesi olabileceği üzenacak’’ dedi. rinde duruyoEmniyet Müdüruz. Burada rü Mustafa İlöğrencilerden han da olayla iltahminimize gili şu bilgileri göre birisi heverdi: defti, diğeri‘‘Sabah evinnin de arkaden çıkıp okudaşı olduğu luna gitmek isiçin yanında teyen iki öğren Ahmet Genç. böyle bir olacimiz maalesef ya maruz silahlı bir kişi kaldığını dütarafından salşünüyoruz.’’ dırıya uğramış Failin bir ve yaralı olarak başka lisede getirildikleri okuyan 11. sıhastanede kurnıf öğrencisi tarılamamıştır. A.A olduğu Acımız bu anöğrenildi. Solamda büyük. ruşturma kapBen öncelikle C. Semizoğlu. samında Ahailelerimize Almet Genç ve lah’tan sabır, ölenlere Cihan Semizoğlu’nun de rahmet diliyorum. cep telefonları da inceBu arada olayın ar lemeye alındı. Öğrendından faili aramaya cilerin cenazelerinin başladık. Ancak he bugün kaldırılacağı nüz isim vermeye ge öğrenildi. Gürültü kurşunu: 5 yaralı ? ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde Hüseyin A adlı kişi, gürültü yaptıkları gerekçesiyle sokakta oynayan çocukların üzerine ateş açarak 1’i ağır olmak üzere 5 çocuğu yaraladı. Gözaltına alınan Hüseyin A. sorgusunda, ‘‘bahçesine giren çocukları korkutmak için havaya ateş ettiğini’’ söyledi. Görgü tanıkları ise zanlının sokakta oyun oynayan çocukların gürültüsünden rahatsız olduğu için ateş ettiğini söyledi. Savcılığa çıkarılan zanlı, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle