27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 MAYIS 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Haramzade İstanbul’da AKP’li Sarıyer Belediyesi, mahalle muhtarlarını bedava Umre’ye götürme kararı aldı. Bazı muhtarlar başkasının parasıyla Umre’ye gitmeyi kabul etmedi. ADD Sarıyer Şubesi ‘‘haramzade’’ler için dava açmaya hazırlanıyor. Ya ğ m u r E k i m Liseliler AKP toplantısına götürülmüş... ‘‘Arka bahçede çapa yapıyorlar!’’ AZ sonra okuyacağınız satırlarda anlatacağım gibi Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay saldırılarının perde arkasını çözmüş olmaktan dolayı kendimle gurur duyuyor, aklımı seviyorum. Başta Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin olmak üzere Başbakan’a da Meclis Başkanı’na da bambaşka bir sürpriz yapmanın mutluluğunu yaşıyorum. Perde Arkası 1: Cumhuriyet gazetesini İlhan Selçuk bombalatmıştır. Çünkü, Cağaloğlu’ndan Şişli’ye taşındıktan sonra yeni binamıza kimse alışamamıştır. Başka bir yere taşınma fikri ortaya çıkmış fakat ‘‘mal sahibi’’ ile yapılan kira sözleşmesi buna engel olmuştur. Süresinden önce binayı boşaltmak yüklü bir tazminat ödememizi gerektireceği için güvenlik sorununu gündeme getirmek üzere bombalama şekliyle ‘‘mücbir sebep’’ yaratma yoluna gidilmiştir. BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Gül: ‘Birbirimize sarılmalıyız.’ Boğazdan mı belden mi? Moda Süleyman Ekim: ‘‘Türbanı siyasal simge olarak takıp ‘inanç gereği takıyorum’ demek moda.’’ Proje başlangıçta başarıya ulaşmışsa da birkaç gün içinde foyamız meydana çıkmıştır. Bu arada olay, hiç de hesapta olmayan bir şekilde siyasi boyut kazanmış ve Sabah gazetesinin ‘‘Türk’ün Aklı’’ köşesinde yazılar yazan Emre Aköz’ün aklına hiç ıkınmadan geldiği gibi 12 Mart 1971’de Faik Türün ve Mehduh Ünlütürk gibi generallerin emriyle Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Ziverbey Köşkü’nde işkenceden geçirilen İlhan Selçuk’un 35 yıl sonra işkencecisinin halefiyle ittifak kurmasına yol açmıştır. Sonuçta, binadan taşınma işi yüzümüze gözümüze bulaşmış, kötü emellerimize hükümeti de bulaştırma çabalarımız ise İtiraf ayağımıza dolanmıştır. Perde Arkası 2: Danıştay saldırısının arkasında ise Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu’nun bulunduğu anlaşılmıştır. Cörtoğlu, başkanlığa seçildikten sonra binanın güvenlik kameralarının çalışmadığını tespit etmiş fakat bunları onarmak yerine kamuoyuna ‘‘Bakın istenirse bize saldırabilirler’’ diyebilmek için bir senaryo planlamıştır. Bu plan, Çörtoğlu’nun aklına Cumhuriyet’in bombalanması üzerine gelmiş ve İlhan Selçuk’tan ‘‘bombacı çocuklar’’ı Ankara’ya ‘‘tetikçi’’ olarak göndermesi için yardım talep etmiştir. Ne var ki, İlhan Selçuk’un ittifak yaptığı işkencecisinin halefi ‘‘Abi sen yorulma biz hallederiz’’ diyerek devreye girmiş ve evdeki hesap bozulmuştur. Oh olsun bize. Yaşasın iktidar ve borazanlığı! İçim Sıkılıyor... Çok evvelini bilmiyorum. Bildiğim Yıldırım Bayazıd’la başlayan iç savaş bir türlü bitmedi gitti. Timur’u çağırdı Anadolu’nun küçük beylikleri, Ahi örgütlenmeleri, Şeyh Bedrettin’ler... Timur’un zulmünü gördü Anadolu. Hoca Nasrettin mizahla anlattı yıkımı, yağmayı, yangını. Taştan kapı yaptı ev yapacağım diye, evi olmayan kapı. O gün bugündür evi oluşturamadık. Oysa ev’dir en küçük barış adacığı. Sonraki yılları, Bayazıd’ın oğulları Süleyman, Musa Çelebi savaşları, tam Mehmet Çelebi kuracakken müesses nizamı, bu sefer de Düzmece Mustafa’lar çıktı. Sonraları, Fatih, Bayazıd, Yavuz Selim, Kanuni Süleyman’lar dönemi başladı. Bir yandan yükseliş ve kuruluş sürerken bir yandan iç isyanlar, baş kaldırmalar bitmedi gitti. Her yıla bir isyan yazgı gibi geldi oturdu Anadolu’ya. Mollalarla kadılar kapıştı, Süleyman ferman buyurdu, tümünün kelleleri vurula! Neyse ki makbul olduğu zaman İbrahim Paşa zarzor ikna etti Süleyman’ı, elebaşlarının kellesi vuruldu. Babai ayaklanmalarını saymazsak, tarihimiz askeriye ile ulema çatışmalarının durağı oldu. Hepsinde de ‘‘Din elden gidiyor!’’ nidası kavgayı ateşledi. Din elden gitmedi amma.. çok çok kelleler elden gitti. Bütün bunların altında yatan temel problem iktidar savaşı. İktidarı paylaşamayanla savaş olur. Oldu da!.. Kazan kaldırmalar.. vezirvüzera, sadrazam kelleleri, nişan takısı babından ucuza gitti. ??? Tarihte adı konmamış ne savaşlar yaşandı. İktidar hırsı ile oğullarını ipe çektiren padişah analarından tutun da düşmana karşı savaşıp geri dönerken birbirinin kellesini koparan yavuz komutanlarla süslüdür tarih. Gelelim modernite sürecine. 87 yıllık Cumhuriyete 59 hükümet sığdırmışız. Hükümetlerin ortalama yaşı bir buçuk yılı geçmiyor. Uzun ömürlü hükümetler bizi bozuyor. İstikrar isteyenler, istikrarın mezarcısı kesiliyor bazen... Kolektif önderlik, kolektif yönetim uymaz pek. Biz genellikle ‘‘Mühür kimdeyse Süleyman odur!’’ düsturuyla büyüdüğümüzden Süleymanlarımız da pek sıkı çıkıyor maşallah. Bir yandan yüzde 25’lik oyla parlamentonun yüzde 75’ini kontrol eden hükümet güçsüzlükten şikâyet ediyor. Ekonomik düzlemde ne istiyorsa onu yaparken siyasi düzlemde ‘‘türban sorunu’’nu boğazına yağlı kement olarak takıyor. Durup dururken Eskişehir’den bir grup Eskişehir anasını TBMM’ye getirip televizyonlardan bütün dünyaya gösterme ihtiyacı duyuyor. Biz de anlıyoruz ki Eskişehir’de Mao usulü tek tip kıyafet giyiyor köylü kadınlarımız. Şimdi sen bunu yapacaksın, âlem de seni tiyatro izler gibi izleyecek! Adama sormazlar mı ‘‘Rahat mı battı’’ diye? Anadolu mayın tarlası gibi, borç iki buçuk kat artmış, işsizlik iki misli, siyasi olarak hâlâ azınlıksınız! Geniş kesimlerle iktidar ortaklığı kuracağınız yerde ipgerme oyunu oynuyorsunuz.. kolay gelsin! ??? Hükümetsiniz, tek başına! Bütün sorunları çözmek sizin göreviniz. Varsa komployu açığa çıkarmak, toplumun güvenliğini, dirliğini, birliğini sağlamak da sizin vazifeniz! Yılların biriktirdiği sorunlar sizi ağır ağır taşıdı iktidara! Mehter Marşı ile geldiniz, İzmir Marşı’nı da bilirsiniz herhalde. İktidar, bilgi elinizde; ya bu çeteleri dağıtırsınız ya da dağılınız! Hükümet makamı ağlama duvarı değildir! [email protected]/Faks: 0212 672 71 71 SESSİZ SEDASIZ (!) Medyanın senyörleri ve serfleri İSTANBUL Barosu Genel Sekreteri avukat Hüseyin Özbek diyor ki: ‘‘Feodal dönemde senyörler mülklerini sattıklarında, toprakla birlikte serfler de yeni senyörün tasarrufuna girer, onun malı olurdu. Serf açısından efendi dışında değişen bir şey olmazdı. O yine toprağı işler, ürüne de yeni efendi el koyardı. Hatta serf evlendiğinde, gelinin ilk gece hakkı senyörün olurdu. Günümüzde medya patronları da çağdaş senyörler olarak epeydir matbuatımızdaki seçkin yerlerini aldılar. Doğaldır ki senyörlere hizmet sunacak, gerektiğinde ilk gece hakkını tattıracak serfler lazım. Günümüz medyasında eli kalemli, dili kelamlı serften bol ne var? Senyörlere hizmet sunmaya teşne serfler gazetesiyle, televizyonuyla yeni bir efendiye kapılanıyor. Son günlerde Türk ulusu laik cumhuriyete, ulusal varlığına yönelik tehdidi nasıl algıladığını ortaya koydu. İlk şoku çok çabuk atlatan siyasal iktidar da kendi tehdit algılamasını ortaya koydu. Meğer asıl fail yükselen ulusal dalga ve ulusalcılarmış! Bu bakımdan cumhuriyeti, emperyalist ve dinsel bir temele oturtmak amaçlı gericilikle, çağdaş senyörlerin çağdaş serfleri, ulusalcı yükselişe yönelik saldırıyı aynı hızla sürdürecekler. ABD ve AB’yi yani büyük senyörleri çok üzen ülkemizdeki ulusalcı dalganın yükselişine karşı bizim küçük senyörlerin ve serflerin azmi gerçekten göz yaşartıyor.’’ Kaçak Esat Canat: ‘‘İstanbul’da AKP’li Kartal Belediyesi, Petrolİş Mahallesi’nde kiraladığı sekiz katlı binaya kaçak bir kat ekledi mi; eklediyse vatandaşın belediyeyi şikâyeti üzerine kendi hakkında ne işlem yapacak?’’ Temelden Çökertmek MERİÇ VELİDEDEOĞLU Her üç tek Tanrılı dinin şeriatında yer alan eşitsizliklerin başını, bilindiği gibi, kadınerkek ayrımcılığı çeker. Bu üç şeriatta da kadın erkek kullar arasındaki ilişkilerin düzenlenişi erkeğin yararına, kadının aleyhinedir. Musevilikte ve İslamda bu düzenlemeler dogma olarak kutsal kitapları Tevrat ve Kuran’da yer alır. Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil’de bu konudaki söylem genelde kesin yaptırım içerikli değildir. Ne var ki, dogma koyucu olarak kilise bu konuda yaptırım içeren birçok düzenleme getirmiştir. Ama 16. yüzyıldaki ‘‘Reform’’ az da olsa daha ilerki yüzyıllarda gerçekleşecek kimi budamaların yolunu açmıştır. İslamda ise kadınları ikinci sınıf kul durumuna sokan, uygulamanın ağırlığını kadınlara yükleyen, bir bakıma İslamı kadınlara taşıtan düzenleme bir buçuk milyarlık Müslüman dünyada şu veya bu yolda geçerliliğini koruyor. Dolayısıyla kadını, tesettürlü kadını yaygın bir biçimde İslamın ‘‘gösterge’’si olarak kullanan İslam dünyası, içimizdeki şeriat özlemcileriyle birlikte Türkiye’nin karşısına dikilmektedir. Bu durumda baş hedef, Türkiye’nin laik yönetiminin temellerinden biri olan Yurttaşlar Yasası’nı (Medeni Kanun) yıpratacak, daha sonra da çökertecek bir ortam yaratmak. Bu görevi, iktidar partisi AKP’nin belediyelerinin üstlendiği bu mayıs ayının başında ortaya kondu. Eyüp Belediyesi’nin, başörtüsünü İslamın baş koşulu olduğunu bildiren kitabının okullara dağıtımının ardından Tuzla Belediyesi de ‘‘Delilleriyle Aile İlmihali’’ adlı kitabını evlenen çiftlere armağan etmeye başladı. Kitap, evlenme boşanma konuları dahil kadınerkek ilişkilerinde Yurttaşlar Yasası’nda (Medeni Kanun) belirtilenlere tümüyle karşı. Kadın dokuz yaşında evlenebilir; erkek dört kadın alabilir; mahkemede tanık olarak bir erkeğe karşı iki kadın olmalıdır; tanıklar Müslüman olmalıdır; akraba evliliği caizdir; evlenme ve boşanma dini kuralla yapılmalıdır, dolayısıyla erkeğin ‘‘Boş ol!’’ demesiyle, evlilik sona ermelidir; evlilik imam nikâhıyla olmalıdır; erkeğin isteklerini yerine getirmeyen kadın, bir tür eğilim ve disiplin amacıyla bedeninde iz bırakmayacak biçimde dövülebilecektir; zina yaptığında değnekle dövülerek cezalandırılacaktır, içki içene seksen değnek vurulacaktır; evlilik gecesi, mal paylaşımı, çocukların velayeti, süt hısımlığı İslama göre düzenlenmelidir; miras, Kuran’da yazıldığı gibi, erkeğe iki pay kadına bir pay düşecek biçimde bölünmelidir; başörtüsü baş koşuldur; doğum kontrolü İslama uygun değildir, bu yönteme başvurulmamalıdır. Tüm bunlar yerine getirildiğinde, ‘‘İslam ailesini yaşamak ve yaşatmak’’ olanağı doğacaktır 635 sayfalık ‘‘Aile İlmihali’’ne göre. Ayrıca kitap, ‘‘evrim teorisi’’nden hiç söz etmeden ‘‘yaradılış’’ görüşünü anlatarak başlıyor. Yurttaşlar Yasası’na (Medeni Kanun) karşı dinsel dogmaları ortaya koyarak şeriatın bir ucundan uygulanmasını hedefleyen kitabı ve dolaysıyla AKP’li belediyeleri eleştirip suçlarken, hükümetin, ‘‘İslam Ortak Pazarı’’kuruluşunun ürünü olan ‘‘İslam Özel Sektörü’’ ile yapılacak alışverişte oluşacak sorunların bir ‘‘şeriat mahkemesi’’nde görülmesini kabul ettiğini anımsatmalıyız. Ayrıca bir devrim yasası olan Yurttaşlar Yasası’nın bu niteliğine, 1 Ocak 2002 tarihinde Ecevit hükümeti (koalisyon) döneminde son verildiğini, dolayısıyla yasanın anayasa korumasından uzaklaştırıldığını da anımsamalıyız. Dahası yeni yasaya gerekçe olarak, 1926 yılının gerekçesinin olduğu gibi alınması sakıncalı bulunduğundan kısaltılarak yer aldığını da anımsamalıyız. Oysa yasa o tarihsel gerekçe ile ayrılmaz bir bütündü. Tuzla Belediyesi’nin icraatına bir bakıma adım adım varıldı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com Esas No: 2006/1 Davacı Orman Genel Müdürlüğü tarafından, davalılar aleyhine mahkememize açılan, Kadastro tespitinin iptali ve tescil davasında mahkememizce verilen 2000/33 Esas, 2003/4 Karar sayılı, kararı temyiz edilerek, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 07/03/2005 tarih ve 2004/11771 Esas, 2005/2184 Karar sayılı kararı, ilamı ile hükmün 146 ada, 16 parsel yönünden bozulmasına karar verilmiş. Mahkememizin 2006/1 Esas numarasına kaydı yapılarak, duruşma günü: 05/09/2006, duruşma saati: 09.30, duruşma yeri: Çaykara Kadastro Mahkemesi, Tespit Maliki Salih Özen Mirasçıları. 1 Salih kızı, 01/01/1939 doğumlu, Emine Özen, 2 Salih kızı, 01/11/1955 doğumlu, Ayşe Özen, 3 Mustafa oğlu, Şeref Özen’e iş bu ilanın gazetede yayınlanmasından itibaren, 15 gün sonra duruşma gününün davalılara tebliğ edilmiş sayılmasına, duruşma tarihi olan 05/09/2006 tarihinde saat 09.30’a mahkememizde hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekil ile temsil ettirmeleri, aksi takdirde yokluklarında duruşma yapılıp, karar verileceği ilanen tebilğ olunur. 10/05/2006 Duruşma Günü: 05/09/2006 Duruşma Saati: 09.30 Duruşma Yeri: Çaykara Kadastro Mahkemesi. (Basın: 24830) ÇAYKARA KADASTRO MAHKEMESİ’NDEN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Mayıs www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Aynı adlı bitkiden elde 1 edilerek ba 2 harat olarak 3 kullanılan toz. 2/ Ka 4 dastro harita 5 larında par 6 seller toplulu7 ğu... Dinsel tören ve ku 8 ralları. 3/ Ka 9 le duvarların1 2 3 4 5 6 7 8 9 da iç yanı geniş, dış P yanı dar delik... Bir 1 P A T E T İ K L İ K A zaman birimi. 4/ Ev 2 O F İ S P İ N E S lerde süs bitkisi ola 3 R A K L A rak da yetiştirilen bir 4 T R İ Ş İ N İ T E N E K cins palmiye. 5/ Bir 5 F A işi yerine getirme... 6 Ö K R O K E T ‘‘Denizayısı’’ da de 7 Y A L A N M E Y nilen bir fok cinsi. 6/ 8 H A Z S E R A Hititlerin Anado 9 B U S E L İ K R lu’da yerleştikleri ilk kent olan ve günümüzde Kültepe olarak adlandırılan yer... ‘‘Şiirler’’ anlamında eski sözcük. 7/ Siper, hendek... Şube.. Nikel elementinin simgesi. 8/ Tıp dilinde frengiye verilen ad. 9/ ‘‘Biz kimseye kin tutmayız / âlem birdir bize’’ (Yunus Emre)... İtici neden, güdü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ ‘‘Dost, metres’’ anlamında argo sözcük. 2/ Tavır, davranış... Gevrek bir elma türü. 3/ Dövülmüş pirincin şekerli suda haşlanmasıyla yapılan tatlı... Bir nota. 4/ Galyum elementinin simgesi... Sonuçsuz, başarısız. 5/ Yunan mitolojisinde güzel sanatların dokuz perisinden biri... Felsefede, bir durumdan başka bir duruma geçme. 6/ Pulculuk. 7/ Köpek... ‘‘Git, def ol’’ anlamında argo sözcük... Bir nota. 8/ Yoğurttan yapılan içecek. 9/ İstanbul’daki Bizans kiliselerinin en tanınmışlarından biri. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle