19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 MAYIS 2006 SALI 2 ‘‘Aydınlık’’’ta Doğu Perinçek doğru şeyler yazmış: ‘‘Tarihte örgütsüz çağrılarla uyanmış bir halk, bir sınıf, bir millet yoktur, gelecekte de olmayacaktır...’’ Doğrusu, bu sözler bana, benim gibi düşünenlere mi? Günlerdir bu sütunda yazdıklarım neydi? AKP iktidarına yeni bir seçim başarısı kazandırmamanın yolu, tüm demokrasi güçlerinin bir araya gelmesi, değilse neydi? Bir adam, beş adam, yüz bin, bir milyon adam hiçbir sonuç alamazlar? Yığınlardır sonuç alabilecek! O yığınları da örgütler hazırlar, yuğurur, yetiştirir. Örgütler.. yani siyasal partiler? CHP, SHP, DSP, İşçi Partisi vb... Ben yazılarımda İtalya’da Romano Prodi’nin çevresinde partilerin, yani, örgütlerin toplanmasında yarar görmüştüm? Seçimde üstünlük kazandılarsa nedeni, önce Prodi gibi toplumca saygı gören bir insanın varlığı, daha önemlisi onu destekleyen örgütlü partiler ve onların sağduyulu liderleridir... ‘‘Hazmettire hazmettire geliyo OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL ruz diyorlar. Açık açık... On yıla kalmadan her şey değişecek.. ne anayasa, ne de ona bağlı kurumlar kalacak, laiklik ise yeni bir anlam kazanacak, yani Türkiye, bir çeşit İslam Cumhuriyeti olacak... Başbakan, Meclis Başkanı ve onların yetiştirdikleri her gün meydan okuyor! Bu durumda biz ne yapıyoruz? Yazmak, konuşmak, örgütleşmeyi desteklemek, yurttaşları o örgütlerde yer almaya çağırmak... Sayın Perinçek yazılarıyla, eylemleriyle gerçek bir yurtseverdir. Seçimlerde oy verdiğim, oy vermeye çağırdığım bir partinin başkanı!.. Ama, her seçimde ne gördük? İP’nin yüzde birleri bile zor bulduğunu... İşte İP’nin, SHP’nin, DSP’nin, öteki partilerin örgütleri, hemen her ilde, ilçede teşkilatları!.. Örgütleri İnsanlar Kurar! Ama tek başlarına bir sonuca varmaları olanaklı mı? Kaç kez kanıtlandı, bu gidişle yine kanıtlanacak... Romano Prodi ne yaptı? Partilerle, yani örgütlerle, Berlisconi iktidarını devirmek için yola çıktı... Tek başına, ya da belli bir azınlıkla yetinseydi, işi lafta, yazıda, nutukta bıraksaydı, boşuna uğraşmış olurdu! Önce örgüt dedi! ‘‘Uyan, uyan.. iş işten geçiyor, ülke karanlığa gitti gidecek’’ diyoruz? Başarının da yerleşmiş örgütlerin ortak davranışlarıyla gerçekleşebileceğini yazıyoruz... En başta da tarihsel bir örgüte sahip CHP’yi bu ortak savaşımda yer almaya çağırıyoruz... Sevgili Perinçek çok haklı: ‘‘Örgütsüz bir insanın yapabileceği bir şey yoktur. Yapılacak işlerin hepsi program ve disiplin içinde olur.’’ ??? Evet.. savaşım, örgütlerle yapılır. Ama o örgütleri kuran da yöneten de insanlardır. Sağduyulu, yurtsever insanlar!.. Görev... Abdullah TEKİN PENCERE rin yüzde 25’inin oyunu alarak iktidar olan bir partinin yüzde 66 oranında milletvekiline sahip olması hangi demokrasi ile bağdaşır diye sorulabilir... Laiklik karşıtı kadroların laik ve sosyal nitelikli hukuk devletini aşama aşama ele geçirip rayından çıkardıkları noktaya seyirci kalınmasının ne ölçüde doğru olduğu da tartışılmalıdır. Kaldı ki ufukta belirgin çizgilerle yansıyan bir alternatif de gözükmemektedir. Böyle bir alternatifin varlığı mevcut gidişe biraz olsun çekidüzen verilmesini gerekli kılabilirdi. Ülkemiz, tarihinin en ağır bunalımlarından birini yaşıyor. R. T. Erdoğan yönetimindeki hükümet, ülkeye iyilik getirmemiş; tam tersine, bölüm bölüm ortaya çıkan ve çıkacak olan kötülüklerin temelini atmıştır. Ulusal değerlerin ayaklar altına alındığı bu ortam ve koşullar, çok geç kalınmadan değiştirilmelidir. Bu bir dilek değil, bir zorunluluktur. Yarın çok geç olabilir.. Ü lkemiz çok ağır bir bunalım yaşamaktadır. Yönetimde bulunan kadronun yaptıkları ortadadır. Bunları tek tek saymaya gerek yok. Yargıtay Başsavcısı’nın yargı ve Adalet Bakanı hakkında söyledikleri bu olumsuz gidişin en somut ve çarpıcı örneği değil mi? Adalet düzeninin bozulup yara aldığı söylenirse diğer alanlarda olanları saymaya gerek kalmaz. Kuşkusuz bu noktada önemli olan, bu bunalımdan nasıl çıkılacağı sorusuna verilecek yanıttır. Yakın bir gelecekte yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ulusal değerlerden sapma olursa bu bunalımı daha da yoğunlaştıracağına kesin gözüyle bakılmalıdır. Olayların mevcut ve geleceğe dönük yapısı ve sonucu, Türkiye’yi yönetemeyeceği belli olan bu ‘‘Ali Dibo’’ iktidarının bir an önce bulunduğu noktadan uzaklaştırılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu tür bir senteze karşı söylenecek sözler, ‘‘Memlekette demokrasi var, sandık bu işe karar verecektir’’ biçiminde olur genellikle... O noktada, kayıtlı seçmenle Kavganın Özü?.. Bir okurum ‘Görülmüştür’ adlı kitabımdan aktardığı eski bir yazımı bana mektupla iletirken demiş ki: ‘‘...Bilimsel düşünceyi dışlayarak halkı gerici ideolojinin bukağısına vurmak yolunda geçmişten bugüne Türkiye’de büyük adımlar atıldı...’’ Okurumun gönderdiği yazıyı kısaltarak sunuyorum. ? ‘‘İnsan çok uzun bir zaman boyunca dünyayı evrenin merkezi sandı, güneşin çevremizde dönendiğine inandı. Galileo bu inancın boşluğunu kanıtlayınca, kişi başını göğe kaldırıp dedi ki: Yaaa.. demek ki ben evrenin merkezinde yaşamıyorum... Tanrının sevgili kulu, inancının yalanlamasına bozulmuştu; ama, karanlık çağ aşılıyordu. ? 19’uncu yüzyılda Darwin ‘Evrim Kuramı’nı ortaya atarak herkesi birbirine kattı. Adamın söylediklerine bakılırsa günümüzde gördüğümüz hayvanlar eskiden böyle değillerdi. Darwin küstahlık ediyor, hayvanlar sözcüğünün kapsamına insanı da katıyordu. Evrim Kuramı’na göre değişip gelişerek bugünkü halimize dönüşmüştük... Oysa çoğu kişi, ünlü yılan ve elma öyküsüne inandığından, Cennet’ten kovulduğumuzda bugünkü gibi olduğumuzu sanıyordu... Kimileri de öfkeleniyordu: Âdem ile Havva’dan değil de maymundan mı türedik?.. Darwin’in bilimsel yöntemle ortaya attığı kuram inançlarla çatışmıştı. ? Bir de Pavlov çıktı... 1936 yılına dek yaşayan bu bilgin, köpekler üzerinde yaptığı deneylerle, yalnız insanın değil, hayvanların da iç gerilimlere ya da deyiş doğruysaruhsal bunalımlara düşebileceğini kanıtlamıştı... Abartarak dile getirirsek köpeğin bir tür akıl hastası olabileceğini düşünebiliyor musunuz?.. Pavlov ruhun insana özgü yüceliğini hançerlemişti... ? Hem Cennet’ten kovulmuştuk, hem dünyada aşağılanıyorduk; bağnazlar Galileo’yu yargıladılar, Darwin’e karşı çıktılar, Pavlov’dan hoşlanmadılar... Ne var ki ortaçağ çoktan aşılmış, bilim düşüncesi Batı’da egemenleşmişti... İslam dünyası ise ortaçağı aşamamıştı... 20’nci yüzyılda Mustafa Kemal çıkıncaya dek çok şey değişmedi... ? Atatürk kuralı koydu: ‘ Yaşamda en doğru yol gösterici bilimdir.’ Cumhuriyet devletinin temel ilkesi ‘laiklik’ oldu; ‘Öğretim Birliği Devrimi’yle okullarda bilimsellik egemenleşti.’’ ? Okurumun gönderdiği bu eski yazı günümüzdeki çatışmanın özünü de yansıtıyor; ‘‘Evrim Kuramı’’ güncel buluş ve kanıtlarla güçlenmesine karşın bugünkü iktidarı vurgulayan irtica tarafından reddediliyor... Türkiye’de, öğretim alanında, AKP’nin çağdaş eğitimi inanca bağlamak yolundaki çabası başarı kazanacak mı?.. Soru gün geçtikçe sıcaklaşıyor. NOVITAS Turizm BoluAbantYedigöller Hitit Dünyası (AnkaraÇorumHattuşaş) Annelerimize Boğaz turu GAP’ın batısı (Uçakla) (GaziantepUrfaNemrutAntakyaAdana) Doğu Anadolu (Uçakla) İyonyaKarya GeliboluÇanakkaleAssos MoskovaSt. Petersburg : 1721 Mayıs : 1821 Mayıs : 1921 Mayıs : 0310 Haziran : 0607 Mayıs : 1214 Mayıs : 14 Mayıs Pazar : 1721 Mayıs Tel: 0212 251 28 08 (pbx) [email protected] www.novitas.com.tr CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle