27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS 2006 PERŞEMBE 6 HABERLER Yargıç, savcı ve avukatlar; rektörler ve YÖK temsilcileriyle birlikte bugün Anıtkabir’e yürüyor PERŞEMBE ORHAN BURSALI Yargı ayağa kalktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay’a yönelik saldırının ardından tepkiler çığ gibi yükselirken Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi, Bölge İdare Mahkemesi ve Ankara Adliyesi’nde görev yapan hâkim ve savcılar ile avukatlar bugün Anıtkabir’e yürüyecek. Rektörler ve YÖK de yürüyüşe destek verecek. Danıştay’ın internet sitesinden yapılan duyuruda tüm yargı mensuplarının bugün saat 11.00’de AnıtkabirAslanlı Yol’da olmaları istendi. Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi, Bölge İdare Mahkemesi ve Ankara Adliyesi’nde görevli hâkim ve savcılar buradan Anıtkabir’e yürüyerek, Atatürk’ün mozolesine çelenk koyacak, ardından saygı duruşunda bulunacak. Rektörler ve YÖK de yargı mensuplarına destek olmak amacıyla yürüyüşe katılacak. Erdoğan, Kin ve Nefret Cumhuriyet’e ‘‘Ne olmuş yani, bomba atılmışsa?’’ diyen, ülkenin başbakanlık koltuğunda oturan kişi, Danıştay’a yapılan alçakça saldırı karşısında da acaba defterleri karıştırır ve bu kurumun AKP binalarına yapıldığı iddia edilen saldırılar için geçmiş olsun deyip demediğini araştırır mı? Ne dediğinin de, kınamasının da işin gerçeğine bakılacak olursa aslında hiç önemi yok! Çünkü, bu ülkede, Cumhuriyet’e atılan bombalara da, Danıştay’ı basan avukat kılığındaki eşkıyaya da ortamı, AKP, Erdoğan’lar, Arınç’lar, ve onların gerilim politikaları hazırlamıştır. İktidara geldiklerinden beri, bu dinci ekip, Danıştay’ın kendilerini ilgilendiren hemen her kararına, yasallığına bile bakmadan verip veriştirdi; böylece kendi tabanında Danıştay’a, Cumhuriyet’e, Cumhuriyetin tüm laik kurum ve kuruluşlarına karşı kin, nefret ve düşmanlık tohumlarını ekti! Erdoğan, Danıştay’ın son toplantısından çıkarken, yeni Başkan Çörtoğlu’nun uyarı dolu, Danıştay’a yapılan haksız saldırıları kınayan konuşmasına ne tepki vermişti anımsayın: Biz bu konuşmaları çok dinledik! Sadece bu ekip mi kin ve nefret ekiyor? Hayır tabii ki, Fethullahçı, şeriatçı, destekçisi, biatçı gazeteleri ve göbek kordonunu AKP iktidarına vidalayan sözde ‘‘ortadaki’’ bazı gazeteler ve yazarları da! Cumhuriyet savcıları Danıştay’a saldırının azmettiricilerini mi arıyorlar? Gözleri mi köreldi, göremiyorlar mı? ??? AKP başından beri hukuku, adaleti gütme ve kendi dinci ideolojisine göre biçimlendirme arayışı ve pratiği içinde. Bu konuda en büyük atılımını, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde denedi! Hukuku denetimi altına alırlar ve gütmeye başlarlarsa, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti yıkılmış, çökmüş olacaktır! Türkiye’nin tam bir anormalleşme sürecine gireceğini ve kendi çukurlarını da kazacaklarını göremeyecek kadar gözleri kör, siyaset cahili, Türkiye’nin geçmişini tanıyamayan ve bu nedenle geleceğini de kestiremeyen, uygarlık bilmez ve tanımaz bir ekiple karşı karşıyayız! Sanıyorlar ki, bir seçim kazandılar, hem de sadece üçte bir oyla, bu ülkeyi dincişeriatçı bir yönetime dönüştürebilecekler! Üçte iki oy alsalar bile, Cumhuriyetin temel niteliklerini değiştirebileceklerini sanıyorlarsa, yanılıyorlar! Ustaları olan Erbakan’ı da mı gözleri görmüyor! ??? Danıştay 2. Dairesi’ni kurşunlayan eşkıyanın beyni, nesnel, bilimsel hukuk nosyonu ile mi doluydu? Bu adam neyi nerede okudu? Hukuk insanı kılığında, ama özgür beyinden yoksun, düşüncesi satılmış, kim bilir Tanrının hangi kuluna biat etmiş bir ‘‘eğitilmiş’’, hukukçuların üzerine silahını boşaltıyor! AKP liderlerinin, türban bahanesiyle, ama esas Cumhuriyetin temel kurumlarını, kuruluş ve var oluş düşüncesini hedef aldığı günbegün ortaya çıkan atakları, ülkeyi geriyor, kin ve nefret tohumları ekiyor, birliği ve bütünlüğü değil parçalanmayı kışkırtıyor! 23 Nisan’da 21 yaşındaki dinci ‘‘çocuk’’u, temsilci olarak seçme soytarılığının ardından, anayasanın başlangıç ilkelerini değiştirme niyetini ve çoğunluk diktatörlük heveslerini açığa vuran, hukukun kararlarına durmadan saldıran bir liderlik, bu ülkede ancak teröre, cinayete davetiye çıkartabilir.. Bu politikaya, büyük talanın, vurgunun da eşlik etmesi, eşyanın tabiatına çok uygundur! Ne demiş Erdoğan özetle: Olan biten bir şey yok, iktidardayız diye çamur atıyorlar, geçmiş iktidarlar döneminde de böyle oldu! Erdoğan şimdi geçmişi aklamak noktasına da mı geldi? Bu hükümet, düşünce olarak anayasal meşruiyetini çoktan yitirdi.. Danıştay’ın kurşunlanmasıyla da, ülkede yeni bir siyasal kötü geleceğin kapıları açılmış durumdadır! NOT: CUMHURİYET BİLİM TEKNİK OKURLARINA DUYURU: Derginizi bu haftadan itibaren cumartesi değil, cuma günü gazetenizle birlikte bayinizden isteyeceksiniz. 1000. sayı yeni haliyle 48 sayfa... Bu bilginin yayılmasını diliyorum.. Üniversiteler: Sabır sınırları aşıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Rektörler Komitesi, Anıtkabir’e yürüyüşün ardından bugün olağanüstü toplanacak. Toplantının ardından sert bir bildiri yayımlanacak. Saldırının ardından Danıştay’ı ziyaret eden YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, tehlikeli gidişin durdurulması konusunda herkesin sorumluluğu olduğunu vurguladı. Üniversitelerarası Kurul Başkanı Emin Alıcı’nın yaptığı açıklamada Türkiye Cumhuriyeti’nin teminatı olan kalelerin ele geçirilmeye çalışıldığı kaydedilerek ‘‘Birbiri ardına saldırılar, tahammül edilemez boyutlara ulaşmıştır. Danıştay’a saldırı, sabır sınırlarını aşmıştır’’ denildi. Ankara, ODTÜ, Çukurova ve Gazi üniversitelerinin senatoları da saldırıyı kınadı. len kararı uluorta eleştiren günün iktidarını, laik Cumhuriyete sahip çıkmaya, rejim düşmanlarını cesaretlendirecek açıklamalar ile eylemlerden kaçınmaya ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz.’’ YARGIÇLAR DANIŞTAY’A YÜRÜDÜ Ankara Adliyesi’nde görevli hâkim ve savcılar ile Ankara Barosu’na üye avukatlar dün saldırının ardından protesto için cüppeleriyle Danıştay Başkanlığı’na yürüdü. Burada bir açıklama yapan Baro Başkanı Vedat Ahsen Coşar saldırının Türk yargısına karşı utanç verici bir olay olduğunu söyledi. Coşar, şöyle konuştu: ‘‘Bu çirkin saldırıyı ve yine basın özgürlüğünü kötüye kullanmak suretiyle verdikleri karar nedeniyle Danıştay üyelerini hedef gösteren Anadolu’da Vakit gazetesini esefle kınar, hukuku siyasallaştırarak ve hatta hiçe sayarak yargı kararlarını kendi siyasi amaçlarına araç yapan, bu bağlamda Danıştay 2. Dairesi tarafından veri KARANLIĞA GÖTÜRÜYORLAR Danıştay’a düzenlenen saldırı yargı üyelerinin sert tepkisine neden oldu. ? Yargıtay Başkanı Osman Arslan Danış tay’a gelirken Yargıtay Genel Sekreteri Uğur İbrahimhakkıoğlu, ‘‘Ülkemizi karanlığa götüren eylemler’’ değerlendirmesini yaptı. ? Eski Danıştay Başkanı Ender Çetinkaya, Danıştay’ı ziyaretinin ardından sorular üzerine, dairenin türbanla ilgili kararından sonra kurumsal değil kişisel tehditlerin alındığını belirtti. ? Türkiye Barolar Birliği’nden yapılan açıklamada olayların şüphelisinin avukat olmasının tehlikeyi daha da vahimleştirdiği bildirildi. ? İstanbul Barosu Başkanı avukat Kazım Kolcuoğlu Danıştay’ın türban kararının ardından bazı basın organlarının hedef gösterici yayınlar yapmasının saldırının düzenlenmesinde rol oynadığını söyledi. Kolcuoğlu ‘‘Yürütmenin eleştiri boyutunu aşan bir tarz ve tavır, failler için cesaret konusu olmuştur” dedi. ? İzmir Barosu Başkanı Nevzat Erdemir ise Danıştay’ın yasadışı örgütlerin hedefi haline getirildiğini belirtti. ? Muğla Barosu Başkanı Ayla Kara ‘‘Darbe kanlı mı olsun kansız mı olsun’’ diyenlerin ve onların çıraklarının saldırısı olduğunu belirtti. TÜRBAN KARARI Erdoğan daireyi kınamıştı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, türbanlı öğretmenle ilgili kararından sonra Danıştay’a sert tepki göstermişti. ‘‘Efendi, bu senin işin değil, Diyanet’in işi’’ diyen Erdoğan, kararı kınadığını söylemişti. Erdoğan, ‘‘Bunlar bu gidişle evin içine de karışacaklar. Evin içinde de şöyle davranacaksın diyecekler. Kusura bakmayın, Türkiye yol geçen hanı değildir’’ demişti. Başbakan Tayyip Erdoğan, Danıştay’ın bir anaokulu öğretmeninin okula gidiş gelişlerinde türban takamayacağına ilişkin kararını partisinin Mersin Merkez İlçe Kongresi’nde değerlendirmişti. Erdoğan, Danıştay kararını şöyle eleştirmişti: ‘‘Bu kararı hukuk ilkeleri içerisinde tanımlayamıyorum. Tarif edemiyorum. Kalkıp da bir anaokulu öğretmenine, öğretmenlik yaparken başını açtın, dışarda da başın açık olarak gezeceksin deme hakkına kimse sahip değildir. Hangi makamda olursa olsun. Bu anlayış, hiçbir hukuk anlayışı içerisinde tanımlanamaz. Türkiye’de kendilerine göre alanlar belirlemek suretiyle vatandaşımızın din ve vicdan özgürlüğünü kimsenin kısıtlamaya hakkı yoktur. Bu böyle biline.’’ Bu ışık hiç sönmeyecek Danıştay 2. Dairesi’ne yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırıyı protesto eden bazı avukat ve yurttaşlar, Danıştay duvarına çiçek bırakarak mum yaktı. Ankara’da havanın kararmasının ardından ellerinde mum ve çiçeklerle Danıştay önünde toplanan avukatlar adına konuşan Avukat İbrahim Kuru, elinde yanan mumu göstererek ‘‘Bu ışık yanacak... Türkiye Cumhuriyeti’nin ışığı bu’’ dedi. Bazı yurttaşlar da duvarın önüne çiçek bıraktı. (Fotoğraf: AA) Saldırıya uğrayan Danıştay üyelerinin fotoğraflarını birinci sayfasına taşımıştı Dinci gazete hedef gösterdi İstanbul Haber Servisi Dinci Anadolu’da Vakit gazetesinin, Danıştay 2. Dairesi’nin, Aytaç Kılınç adlı öğretmenin okul yolunda türban takmasının yasaklanmasına ilişkin kararını onaylayan üyelerinin fotoğraflarını yayımlayarak hedef göstermesinden 92 gün sonra Danıştay üyelerine silahlı saldırı düzenlendi. Yıllardır dinci gazete tarafından ‘‘adeta infaz kararı’’ verircesine yapılan kasıtlı yayınlar sonucu yazarımız Ahmet Taner Kışlalı ve Gümüşhane Barosu Başkanı Ali Günday da katledilmişti. Danıştay 2. Dairesi’nin şubat ayında ‘‘İslami inanç gereği takılan türbanın çocuklara kötü örnek olduğu’’ gerekçesiyle Aytaç Kılınç adlı öğretmenin türban takmasını yasaklayan kararı vermesinin ardından dinci Vakit gazetesi, Danıştay 2. Dairesi Başkanı ile 3 üyesinin fotoğraflarını yayımlayarak hedef göstermişti. Anadolu’da Vakit gazetesinin ‘‘İşte o üyeler’’ başlığıyla manşetten verdiği haberinde, türban yasağı kararı veren BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE SIĞINDILAR akit gazetesinin yayın kurulu dün ‘‘basın özgürlüğüne sığınVhane dı’’. Gazetenin yayın kurulu yaptığı açıklamada saldırının baedilerek gazetelerinin, bazı televizyonlar tarafından, basın ahlakıyla bağdaşmayan bir şekilde hedef gösterildiğini öne sürdü. Yayın kurulu açıklamasında, her on dakikada bir gazetelerini ekrana getirerek hedef gösteren televizyon kanallarının yayınlarıyla ilgili olarak, gazete avukatlarının savcılığa gerekli suç duyurusunda bulunduğunu duyurdu. EVE DE KARIŞACAKLAR Danıştay’ın kararını ülkenin başbakanı ve evladı olarak ‘‘kınadığını’’ vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetmişti: ‘‘Bunu hiçbir yere sığdıramıyorum. İnsanın bir özel alanı vardır, kamusal alanı vardır bir de kamu alanı vardır. Bu alanlara hükmetmeye kimsenin hakkı yoktur. Bunlar bu gidişle evin içine de karışacaklar. Evin içinde de şöyle davranacaksın diyecekler. Kusura bakmayın, Türkiye yol geçen hanı değildir. Herkes yerini bilmelidir. Bu ülkede gerginlik olmasın, gerilim olmasın, bundan birileri nemalanıyor diye sabrediyoruz. Ama lütfen hukuk adına, yargı makamları içerisinde yer teşkil edenler, bu ülkede böyle bir zemini hazırlamanın gayreti içerisine girmesinler. Ben yürütme makamındayım. Yürütme makamında olduğum için sorumluluğumun gereğini yapıyorum, yapmak zorundayım. Ama yargıdan da aynı adil davranışları bekliyoruz. Bu gerilim tuzaklarına karşı uyanık olacağız. Milletimiz kavgacılardan, siyasetin düzeyini düşürmek isteyenlerden çok çekti. Din derslerine ilahiyat mezunları girecek. Bunlar ilahiyat fakültesi öğrencilerini almamak gayesiyle ilahiyat fakültelerini kapatma gayretidir. Başka bir şey değil. Diyanet İşleri 16 bin camim boş diyor. 2 yıllık var diyorlar, efendi bu senin değil, Diyanet’in işi. Düz lise mezunları fark derslerini verip meslek lisesini bitirme hakkına sahip de meslek liseliler neden bu hakka sahip değil. Danıştay bu kararı nasıl veriyor? Bu nasıl eğitimde eşitlik! İmam hatipten çekindikleri için meslek liselerini feda ediyorlar. İnsaf edin.’’ lara türbanla girmek isteyen iki avukatın barodan atılması kararına karşı da benzer bir yayın politikası izleyerek Gümüşhane Barosu Başkanı Günday’ı da hedef göstermişti. Günday, 26 Temmuz 1995’te şalvarlı ve sakallı bir kişi tarafından bürosunda kurşunlanarak katledildi. DAVA AÇILDI Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden, üyeler Yücel Özbilgin, Engin Kumrulu ve Nevin Gönenç’in fotoğraflarını 13 Şubat 2006 tarihli sayısında yayımladı. Fotoğrafların üzerine ‘‘Örtü sokakta bile yasak diyen üyeler’’ alt başlığını kullanan gazete, daire başkanı ve üyelerini açıkça hedef gösterdi. Aynı sayfada 4 üyenin özgeçmişini de ayrıntılarıyla yayımlayan gazete, kararda türbanın yasaklanmasına ‘‘ret’’ oyu veren üye Ayfer Özdemir’in fotoğrafını ise diğer üyelerden ayrı kullana rak, Özdemir’in fotoğrafı üzerine de ‘‘Muhalefet etti’’ başlığını kullanmıştı. Gazetenin yayınından 92 gün sonra Danıştay üyelerinin toplantısı sırasında saldırı düzenlendi. Gazetemiz yazarı Kışlalı da Vakit gazetesinin 13 Mayıs 1999 tarihli sayısında birinci sayfasında resminin üzerine ‘‘Yuh pişkin zorba’’ ifadesi yazılarak ve çarpı işareti konularak hedef gösterilmişti. Kışlalı, hedef gösterilmesinden 162 gün sonra bombalı saldırı sonucu öldürülmüştü. Anadolu’da Vakit gazetesi, dava Bu arada, Bağcılar Cumhuriyet Savcılığı, Anadolu’da Vakit Gazetesi Sahibi Nuri Aykon ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Harun Aksoy hakkında, dün silahlı saldırıya uğrayan Danıştay üyelerinin 13 Şubat’ta ‘İşte o üyeler’ başlığıyla gazetede hedef gösterilmesine ilişkin dava açtı. İddianamede, şüphelilerin ‘‘yargı üyelerini terör örgütlerine hedef göstermek’’, ‘‘yargı organlarını aşağılama’’ ve ‘‘hakaret’’ suçlarını işledikleri belirtildi. Şüphelilerin, 3713 sayılı TMY’nin 6. maddesi, TCK 301/2. maddesi ve TCK’nın 125. maddesi uyarınca cezalandırılmaları talep edildi. İlk duruşma gelecek ay görülecek. obursali?cumhuriyet.com.tr ERDOĞAN ÖNEMSEMEMİŞTİ Çörtoğlu tehlikeye dikkat çekmişti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Danıştay’ın kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmada, daire ve kurul kararlarına karşı bazı basın yayın organlarının ‘‘hedef gösterme girişiminde bulunduklarına’’ dikkat çekmişti. Çörtoğlu, Danıştay’ın kuruluşunun 138. yıldönümü ve Danıştay ve İdari Yargı Günü nedeniyle yaptığı konuşmada Danıştay’a yöneltilen eleştirilere değinmişti. Danıştay 2. Dairesi, laiklik konusunda hassasiyetiyle öne çıkmıştı Türbana geçit vermemişlerdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Silahlı saldırıya uğrayan Danıştay 2. Daire Başkan ve üyeleri, kamusal alanda türbana geçit vermeyen karara imza atmışlardı. Okula geliş gidişlerinde türban takan bir öğretmenin, anaokuluna müdür olmasını sakıncalı bulan daire, ‘‘anayasaya göre, çağdaş eğitimöğretim esaslarına dayanan düzenin, laiklik ilkesinin göz ardı edildiği bir ortam olmasının mümkün olmayacağını’’ vurgulamıştı. Danıştay 2. Dairesi, laiklik konusundaki hassasiyetiyle de öne çıkmış, özellikle MEB’in yurtdışı görevlendirmeleri ile yurtdışında okuyanlara denklik konularında önemli kararlar almıştı. Saldırgan, saldırıyı dairenin verdiği türban kararı nedeniyle yaptığını söyledi. Dairenin türbana ilişkin verdiği karar şöyle gelişmişti: Gölbaşı Bayrak Anaokulu Müdürlüğü’ne atanan ve başı kapalı kimlik göstererek okula girmek isteyen öğretmen Aytaç Kılınç, 2001’de görevden alınarak Mamak Kıbrıs Köyü İlköğretim Okulu’na çocuk gelişimi öğretmeni olarak atanması işleminin iptali istemiyle dava açtı. Ankara 6. İdare Mahkemesi, işlemi 2002’de iptal etti. Mahkeme, ‘‘öğretmenin okula alınmayışının, o anda başı kapalı olması değil, daha önce aldığı kimliğindeki resminde başının kapalı olmasından kaynaklandığını belirterek yalnızca bu husus esas alınarak davacının müdürlük görevine başlatılmadan öğretmenliğe atanmasında hukuka uyarlık görülmediği’’ gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal etti. Kararın Ankara Valiliği’nce temyiz edilmesi üzerine, dosya Danıştay 2. Dairesi’ne geldi. 2. Daire, idare mahkemesinin kararını bozdu. Anayasanın 130. maddesinde öngörülen ‘‘çağdaş eğitimöğretim esaslarına dayanan’’ düzenin, laiklik ilkesinin göz ardı edildiği bir ortam olmasının mümkün olmayacağına işaret edilen kararda, bu maddenin, ulusallık ve ulusal birlik için katkılarının, laikliği dışarıda bırakmasının düşünülemeyeceği belirtildi. Kararda, eğitimin, yalnız bilimsel sistemler doğrultusunda yapılması, dogmalardan ve bilime ters düşen etkilerden uzak tutulmasıyla sağlanacağı vurgulandı. HEDEF GÖSTERİLİYORUZ Çörtoğlu, şöyle konuşmuştu: ‘‘Daire ve kurul kararlarının, eleştiri sınırları dışında kalması gereken dokunulmaz ve ayrıcalıklı bir konuma sahip olduklarını düşünmüyor, bu durumu yargı bağımsızlığı kapsamında değerlendirmiyoruz. Bir hukuk devletinde yargı kararlarının eleştirilmesi doğaldır. Ancak eleştiri ve değerlendirmelerin, önyargıdan uzak, hukuki ve bilimsel gerçeklere dayalı olması gerekir. Eleştirinin, kararı veren yargı mensubunun şahsına yöneltilmesini doğru bulmuyoruz.’’ Konuyla ilgili olarak isim vermeden Vakit gazetesini de eleştiren Çörtoğlu, şunları kaydetmişti: ‘‘Kimi kararlara karşı duyulan memnuniyetsizlik, eleştiri ve yorum sınırlarını aşmış, karara katılan yargı mensuplarının kişisel bilgi ve fotoğraflarına gazete sayfalarında yer verilmek suretiyle, yıpratma, hatta hedef gösterme girişimine dönüştürülmüştür.’’ SÖZCÜSÜ ‘DÜZELTMİŞTİ’ Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki de daha sonra Erdoğan’ın, ilahiyat fakülteleri konusunda ‘‘Efendi bu senin işin değil, Diyanet’in işi’’ sözüyle Danıştay’ı kastetmediğini bildirmişti. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle