19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS 2006 PERŞEMBE 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Yalnızca iki polisle korunan Danıştay’a giren saldırgan 1 yargıcı öldürdü, 4 yargıcı yaraladı Sivil Darbenin Silahlı Güçleri AKP, siyasal iktidarın dizginlerini eline geçirmeye koyulduğu ilk andan itibaren, Türkiye’yi İran türü bir İslam cumhuriyetine dönüştürecek sivil darbenin önce hazırlık aşamasını tamamlamış, sonra da girişimini adım adım yaşama geçirmeye koyulmuştu. Türkiye’nin ‘‘liberal!’’, ‘‘demokrat!’’ kalemleriyle AKP’nin dış kurucuları ve destekleri, kamuoyumuza ‘‘askeri darbe’’ tehdidini gösterirken, İslamcı sivil darbe, hedefine doğru yürümeyi sürdürmüştür. Dün Danıştay’a yapılan saldırı, sivil İslamcı darbenin silahlı güçlerinin eseridir. Dün televizyon ekranlarında, kendisini ‘‘Allah’ın askeri’’ olarak niteleyen saldırgan, tetikçi Alparslan Aslan ile birlikte, olayın teşvikçileri, gerçek faillerinin önde gelenleri, kuzu postuna bürünmüş kurtlar gibi ekranlar önünde boy gösterdiler. Görüntüleri bir bütün olarak ele almazsanız, ne tabloyu bütünüyle görebilirsiniz, ne de gerçekte neler olduğunu anlayabilirsiniz. Dün televizyon ekranlarında, tetikçi de boy gösterdi, baş teşvikçi ve sivil darbenin lideri de... Sivil darbeyi engellemeye yetmeyen yasalarımız, benim tetikçiyi kışkırtan sivil darbe liderinin adını açıklamamı engeller maalesef. ??? Demokrasiler ve anayasalar, yalnızca silahlı güçler tarafından cebir, şiddet kullanarak devrilmezler. Kimi zaman da, şu ya da bu şekilde, devletin erkini ellerine geçirenlerin, bu erki rejimi devirmek üzere, bir manevi cebir unsuru olarak kullananlar tarafından da rejimler sivil darbe yoluyla çiğnenebilir, demokrasiye son verilebilir. Tarihin yaşadığı en büyük dikta, bir sivil darbenin ürünüdür. Adolf Hitler, devletin erkini manevi cebir unsuru olarak kullanıp, tarihin en kanlı, en gaddar diktasını gerçekleştirmiştir. Hitler yalnızca, tarihin belirli bir döneminde, Almanya’da ortaya çıkmış bir felaket değildir. Başka ülkelerde de taklitçileri türemiştir, türemektedir. Her ülkenin vatandaşı, kendi Hitler’ini doğru saptayıp, doğru tanımak zorundadır; yoksa kendi Hitler’inin kurbanı olması kaçınılmazdır. Vatandaşlarımız, artık ülkedeki Hitler’i tanımalı, uyanık olmalıdırlar. Türkiye, sivil darbenin manevi cebir döneminden, maddi cebir dönemine geçmektedir. Yani artık sivil darbenin silahlı güçlerinin devreye girdiği aşamasına geçilmiş bulunmaktadır. ??? Olayın bir bütün içinde ele alınmasında yarar var. Mahkeme kararını, kınayan, evet eleştiren değil kınayan Başbakan, sivil darbenin manevi cebir döneminde konuşuyordu. Aynı Başbakan, menfur olaydan bir gün önce, laik Cumhuriyet’in birincil kamu alanı olan TBMM’ye türbanlılar ordusunu sokarak gösteri yapıyordu. Devletin polisinin eteği dolayısıyla genç kızları dövmesi, Cumhuriyet Gazetesi’nin bir hafta içinde üç kez bombalı saldırıya uğraması ise sivil darbenin silahlı saldırı aşamasının parçalarıydı. Dün CHP milletvekili Kemal Anadol’un konuşması sırasında saldırganlaşanlar ise bana İsmet İnönü’nün tarihi bir cümlesini hatırlattı. Rejimi sivil darbe ile devirmeye çalışanlara karşı şunları söylüyordu: Suçluların telaşı içindesiniz.. Olayı hafife almaya çalışarak, pişkin bir biçimde ekran karşısında boy gösterenler de, ne kadar gizlemeye çalışırlarsa çalışsınlar, suçluların telaşı içindeydiler. Bilmiyorum, sivil darbeci iktidar dışında tehlikenin farkında olmayan kaldı mı artık? Danıştay’a kanlı saldırı ? İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat saldırgan, ‘‘Allah’ın askeriyiz, elçisiyiz. Türban davası yüzünden cezalandırılacaksınız’’ diyerek yargıçlara ateş etti. Üyelerden Özbilgin yaşamını yitirdi. Saldırgan, üyeleri türbana geçit vermeyen karar nedeniyle hedef aldığını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türban kararı nedeniyle dinci Vakit’in hedef gösterdiği Danıştay 2. Dairesi’nin başkan ve üyeleri, değerlendirme toplantısı sırasında silahlı saldırıya uğradı, başına kurşun isabet eden üyelerden Mustafa Yücel Özbilgin yaşamını yitirdi. Başkan Mustafa Birden ile 3 yüksek yargıç da yaralandı. Bir gün önce keşif yapan ve Daire Başkanı Birden’in odasının kapısını zorlayan İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat Alparslan Arslan adlı saldırgan, eylemi xray cihazında görünmediğinden ‘‘hayalet’’ olarak tanımlanan Glock marka silahla gerçekleştirdi. Türban kararı nedeniyle saldırıyı gerçekleştirdiğini söyleyen Arslan’ın aracından, Vakit gazetesinin üyeleri hedef gösterdiği kupürleri çıktı. Gazetemize yönelik 1 hafta içinde gerçekleştirilen 3 bombalı saldırının ardından dün sabah saatlerinde de türban takan öğretmenin müdür olarak atanmasını anayasaya aykırı bulan Danıştay 2. Daire üyelerine silahlı saldırı düzenlendi. Çalışma saatlerinde yalnızca 2 polisin görev yaptığı ve özel güvenliğin de bulunmadığı Danıştay’daki silahlı saldırı şöyle gelişti: Saldırgan, önceki gün sabah saatlerinde İstanbul’dan Ankara’ya kendisine ait 34 BE 0164 plakalı Opel Vectra araçla geldi. Sabah saatlerinde aracını Danıştay binasının arkasındaki Necatibey Caddesi’ne park etti. Avukat kimliğini göstererek binaya giren saldırgan, 6. kata çıktı. Buradan Danıştay 2. Dairesi’nin bulunduğu ek binanın 5. katına indi. Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Birden, üyeler Ayla Danıştay üyelerine yönelik saldırıyı gerçekleştiren Avukat Alparslan Arslan, Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde bir süre gözaltında tutulduktan sonra Terörle Mücadele Şubesi’ne götürülerek sorguya alındı (solda). Saldırıda başından yaralanan ve Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde ameliyata alınan Yargıç Mustafa Yücel Özbilgin, yapılan bütün müdahalelere karşın kurtarılamadı. (Fotoğraflar: AA) Gönenç, Mustafa Yücel Özbilgin, Ayfer Özdemir ve Kamuran Erbuğa’dan oluşan beş kişilik heyet, sabah 09.30 sıralarında gündemindeki dosyaları görüşmek üzere toplandı. Tetkik hâkimi Ahmet Çobanoğlu da dosyalarını anlatmak üzere toplantıya katıldı. Saat 09.45 sıralarında müzakere salonuna giren saldırgan, ‘‘Allah’ın askeriyiz, elçisiyiz. Türban davası yüzünden cezalandırılacaksınız’’ diyerek toplantıdakilere kurşun yağdırdı. Saldırıda daire başkanı Birden ile üye Özbilgin ağır yaralandı. Üyeler Ayfer Özdemir, Ayla Gönenç ile tetkik hâkimi Ahmet Çobanoğlu da yaralandı. diye bağırarak aşağı katlara inen saldırgana tünelin çıkışında polis ile Danıştay personeli müdahale etti. Saldırganın bu sırada bir el ateş ettiğini belirten görgü tanığı, saldırganı bir polisin yardımıyla yere yatırarak etkisiz hale getirdiklerini anlattı. Görgü tanıkları, saldırgan, Danıştay içerisinde ‘‘Biz Osmanlı çocuğuyuz, bunun devamı gelecek’’ diye bağırdı. Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde bir süre gözaltında tutulan saldırgan, buradan Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Saldırganın İstanbul Barosu’na 24760 numarasıyla kayıtlı avukat Alparslan Arslan olduğu belirlendi. Bingöl’ün Kiğı ilçesine bağlı Nacaklı Köyü’nden 1977 doğumlu Arslan’ın ailesi, daha sonra Elazığ’a yerleşti. Arslan, 1994 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. 1998 yılında mezun olduktan sonra stajını tamamlayan Arslan, 2001 yılında İstanbul Barosu’na kayıtlı olarak Üsküdar ilçesinde avukatlığa başladı. Arslan’ın bir süre Sedat Peker’in avukatı Hakkı Kurtuluş’un yanında çalıştığı bildirildi. Daha önce yanında 6 ay staj yaptığı Ahmet Kılınç isimli avukat da, Arslan’ı ‘‘dini bütün bir genç’’ olarak tanımlarken yakınları Arslan’ın Büyük Birlik Partisi’ne (BBP) üye olduğunu ileri sürdüler. lah’ın adaletine sığmıyor. Cezalandırmak istedim’’ dedi. Ankara’ya önceki gün geldiğini anlatan Arslan, geceyi otomobilde geçirdiğini belirtti. Arslan’ın önceki gün de aynı saatlerde Danıştay 2. Daire Başkanlığı’na geldiği ve başkanın odasının kapısını zorladığı, görevlilerin polise haber vermesi üzerine burayı terk ettiği öğrenildi. Olayı doğrulayan Arslan, dün de salona çaycının ardından girdiğini anlattı. Arslan’ın, kendisini ‘‘ülkücü olarak tanımladığı, türban olaylarından etkilendiğini’’ ileri sürdüğü öğrenildi. Saldırganın ‘‘olayı münferit olarak gerçekleştirdiğini ve herhangi bir örgütle bağlantısı olmadığını ısrarla vurguladığı’’ ileri sürüldü. Olayın ardından Ankara Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu ile terör ve organize suçlara bakmakla görevli Başsavcı Vekili Hamza Keleş olay yerinde inceleme yaptılar. Keleş ve Savcı Şemsettin Özcan olayla ilgili soruşturma başlattı. Özbilgin kurtarılamadı Saldırıda yaralanan üyeler, olayın hemen ardından Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılırken Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu da yaralılarla birlikte ambulansla hastaneye gitti. Akşam üzeri Hacettepe Hastanesi Rektörü Prof. Dr. Tunçalp Özgen, saldırıda yaralanan Mustafa Yücel Özbilgin’in yaşamını yitirdiğini açıkladı. Tekbirli saldırı Üyelerden Kamuran Erbuğa ise saldırganın silahla odaya girmesinin ardından kendisini yere atarak saldırıdan yara almadan kurtuldu. Erbuğa’nın daha sonra saldırıyı Danıştay Başkanlığı’na bildirdiği belirtildi. ‘‘Allahü Ekber, Allah’ın gazabı üzerinizde olsun’’ Bir gün önce de gelmiş Alparslan Arslan, Terörle Mücadele Şubesi’nde verdiği ilk ifadesinde, olayı türban kararı nedeniyle gerçekleştirdiğini söylerken ‘‘Aldıkları karar Al Aracında Vakit’in kupürü bulundu Saldırgan Alparsan Arslan’ın aracında yapılan aramada, 14’lü ikinci bir silah bulundu. Arslan’ın arabasında ayrıca, başkan ve üyelerin fotoğraflarını ‘‘İşte o üyeler’’ diye manşete çeken Vakit gazetesinin kupürü çıktığı bildirildi. Arslan’ın üzerinde özel bir televizyon kanalına ait kartvizitin de bulunduğu belirtildi. Saldırıda kullanılan silah ise balistik incelemede ‘‘temiz’’ çıktı. Polisin, Arslan’la bağlantısı olduğu bildirilen iki kişinin yakalanması için çalışma başlattıkları kaydedildi. O.Y. ve M.A. adlı kişilerin Arslan ile birlikte İstanbul’dan gelip geldikleri ya da bu kişilerin Arslan’la eyleminden önce telefonla konuşup konuşmadıkları konusunda bir açıklama yapılmadı. Yetkililer, Danıştay’ın girişi ve çevresinde yer alan kameraların belirlediği görüntülerin de incelemeye alındığını kaydettiler. Arslan’ın bir otelde kaldığının sanıldığını belirten yetkililer, söz konusu kişinin kaldığı yerde irtibatlarının belirlenmeye çalışıldığını ifade ettiler. Arslan’ın bir dönem PKK davalarına girdiği, son zamanlarda ise Hizbullah üyelerinin davalarına baktığı bildirildi. asirmen?cumhuriyet.com.tr ‘AKP MECLİS’İ YANILTTI’ Sürekli koruma istemine ret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Silahlı saldırıya uğrayan Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Birden ve üyelerin ‘‘tehdit’’ aldıkları için yakın koruma isteminin emniyetçe olumsuz bulunarak reddedildiği ortaya çıktı. Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin koruma isteğinin yerine getirildiğini savundu. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol ise Şahin’in TBMM’yi yanlış bilgilendirdiğini söyledi. Türban kararının ardından tehdit almaya başlayan Birden ve üyeler, emniyete başvurarak yakın koruma istedi. Ancak, daire üyelerinin bu istemi olumsuz karşılandı. Birden ve üyelere gönderilen yazıda, ‘‘çağrı üzerine koruma verilmesi ve çok acil durumda da 155 Polis İmdat’ın aranması’’ gerektiği yanıtı verildi. Çağrı üzerine korumada, kişi kendisini tehlikede hissettiğinde istemi üzerine koruma devreye giriyor. Edinilen bilgilere göre, Birden’in evini geçen hafta arayan bir kişi, ‘‘paket göndereceklerini’’ belirterek açık adres istediler. Ancak, Birden’in durumdan kuşkulanarak adresi vermediği öğrenildi. TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Anadol, koruma isteminin yerine getirilmediğini belirterek ‘‘Danıştay 2. Daire Başkanı ve üyelerini kurşuna dizilecek ama ona bir korumayı bile çok göreceksiniz’’ dedi. Bunun üzerine söz alan Şahin, Danıştay üyesine koruma tahsis edildiğine dair yazının elinde olduğunu söyledi. Şahin’in ardından söz alan Anadol, Şahin’in sözlerini anımsatarak ‘‘Yazıyı bana vereceğini söyledi ama vermedi. Yanına giden 2 arkadaşımıza yazıyı gösterdi. Yazıda, koruma talebi için ‘sürekli koruma verilemeyeceği, çağrı üzerine verileceği’ yazılı’’ dedi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek ise ‘‘20 Nisan 2006’da Ankara Valiliği’nin, koruma hizmetlerinin 20. maddesine göre bir karar aldığı anlaşılıyor. Karar alındıysa uygulanması gerekiyor, gerekecektir. Bir sıkıntı varsa o da zaten soruşturmanın kapsamı içerisindedir. Onun için yargıya intikal etmiş bir konuda bir şey söylemenin doğru olmadığını, sadece o tarihli bir koruma kararının alındığını söylemek istedim. Koruma kararı alınmış” dedi. Özbilgin için tören Danıştay’a yönelik saldırıda yaşamını yitiren Mustafa Yücel Özbilgin için bugün ilk tören, emekli vali olması nedeniyle saat 14.30’da İçişleri Bakanlığı önünde yapılacak. Danıştay’da saat 15.30’da düzenlenecek törenin ardından, Özbilgin’in cenazesi Kocatepe Camii’nde kılınacak ikindi namazından sonra Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Özbilgin, 1942 yılında Akçaabat’ta doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1965 yılında mezun oldu. Kaymakamlık görevlerinin ardından Adıyaman valiliği görevlerinde bulundu. Cumhurbaşkanı tarafından 30 Eylül 1999 tarihinde Danıştay üyeliğine seçildi. Bir süre Danıştay Genel Sekreteri olarak da görev yapan Özbilgin, evli ve 2 çocuk babasıydı. ‘Böyle olacağı belliydi’ Danıştay 1. Daire Üyesi Osman Alpak, olaya ilişkin bilgi verirken daha sonra saldırgan olduğunu öğrendiği kişiyle sabah asansörde birlikte çıktıklarını belirtti. Alpak, ‘‘Şık giyimli, temiz, efendi bir görüntüsü vardı. Hatta ben, tetkik hâkimi sandım. Niye selam vermedi diye de kendi kendime söylendim. Daha sonra saldırganın bu kişi olduğunu öğrendim’’ dedi. Danıştay 11. Daire Üyesi Ahmet Hamdi Ünlü de saldırganın merdivenlerden inerken 4. katta bir sekreterin ‘‘Ne oluyor’’ sorusuna ‘‘Bir şey yok, bir gürültü var’’ karşılığını verdiğini aktardı. Danıştay 11. Daire üyesi Yurdagül Dinçsoy, ‘‘Geldi, vurdu ve gitti. Bunun böyle olacağı belliydi’’ dedi. Danıştay’a girmenin çok kolay olduğunu söyleyen Dinçsoy, ‘‘Avukat kimliğini göstermiş. Türkiye’de avukatlar aranmıyor. Çok üzgünüm, diyecek ne var?’’ diye konuştu. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle