27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 MAYIS 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Yırtık Anıl Öçal: ‘‘Anı defterinden sayfa yırtanlar, anayasanın değiştirilemez maddelerini de yırtmak için gün sayıyor!’’ YAKLAŞIK 50 yıldır ‘‘Kıbrıs sorunu’’nu bir gazeteci olarak izleyen ve son yıllarda da mesleki birikimlerini ve araştırmalarını yazdığı kitaplarla kamuoyuna aktaran Orhan Karaveli geçenlerde ‘‘yavru vatan’’a gidiyor. Karaveli, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu cumhurbaşkanı ve kadim dostu Rauf Denktaş’ı ziyaret ediyor; bir televizyon programına katılıyor; köyleri geziyor; Türk Barış Kuvvetleri karargâhında subaylarla görüşüyor. Karargâhtaki sohbet sırasında yüksek rütbeli bir subayın anlattıkları karşısında donup kalıyor. Yüksek rütbeli subay, yine bir subay arkadaşıyla birlikte ve üniformalı olarak kısa bir süre önce Kuzey Kıbrıs’ta bir ören yerini gezerken yaşadıkları olayı şöyle anlatıyor: ‘‘Çevremizde yabancı turistlerin yanı sıra Polis, eteği kısa diye öğrenci dövmüş... ‘‘Din polisliği böyle başlar!’’ DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Türkiye, İran konusunda BM’ye uyacakmış. Bu BM, Buşlaşmış Milletler değil miydi? Alaka Ender Topçuoğlu: ‘‘İstanbul Devlet Tiyatrosu, gösterdikleri ilgi ve alaka nedeniyle seyircilerine teşekkür ediyor. Bu ilgi ve alaka, düştükleri durumu da gösteriyor!’’ öğretmenleri eşliğinde gelmiş Kuzey Kıbrıslı öğrenciler de vardı. Bir ara, öğrencilerin bize baktığını ve bizim duyabileceğimiz şekilde ‘İşte, gerçek düşmanlarımız bunlar’ diye konuştuklarını duyduk. Öğrencilerin yanına gittik. ‘Çocuklar, bizden niye böyle söz ediyorsunuz, bizi niye düşman görüyorsunuz’ diye sordum. Öğrencilerden biri hiç tereddüt etmeden ‘Çünkü okulda öğretmenlerimiz, bize böyle öğretiyor’ dedi. Bunun üzerine öğrencileri ören yerine getiren bayan öğretmenin yanına gittik. Düşman Öğretmene, ‘Kızım, öğrencilerinize bizi düşman olarak bellettiğiniz doğru mu? Bizler niçin sizin düşmanınız olalım’ diye sordum. Öğretmenden ‘Hayır, böyle bir şey öğretmiyoruz. Türk askeri niye düşmanımız olsun? Yok böyle bir şey’ gibi bir açıklama yapmasını bekliyordum fakat kem küm etmekle yetindi ve öğrencilerine dönerek ‘Haydi, toplanın artık gidiyoruz’ dedi ve öğrencileri bizim yanımızdan uzaklaştırdı.’’ Evet, yüksek rütbeli bir subayın yaşadığı bu olay inanılır gibi değil ama Kıbrıs’ta ‘‘yes be annem’’le gelinen sonuç ne yazık ki işte bu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmakta olan Mehmet Ali Talat’a arz edilir. Yes be Talat; düşmanları kov artık! Hangi ‘İşleri’ Zorlaşacak?!. Eskiler, ‘‘alicengiz’’ oyunu derdi... Artık modası geçti; yeni düzende en bayağı, en çarpık oyunlara yakıştırılan tanımın adı da değişti doğal olarak: Fransız oyunu!.. Oyun, iç içe geçmiş ünlü Rus ‘‘Matruşka bebekleri’’ni bile geride bırakıyor, inanın!. Gelin sıralayalım: Fransa zaten ‘‘sözde Ermeni soykırımı’’ maskaralığını uzun süre önce parlamentosundan geçirmişti. Türkiye buna karşı ağırlığını koyamamış, birkaç anlamsız protesto dışında neredeyse uzaktan seyretmişti. Bu da yetmedi ve Fransa bu kez ‘‘Hayır, Ermeni soykırımı yoktur’’ diyeni 1 yıl hapis ve 45 bin Avro cezaya çarptıran bir yasayı çıkarmaya hazırlanıyor. Fransa’nın en ünlü ve saygın tarihçileri zehir gibi bir bildiriyle bu yasayı ‘‘faşist’’, ‘‘tarih öğretmenlerini rehin alan bir anlayış’’ olarak niteledi ve karşı çıktı. Türkiye, bu kez yasanın çıkması halinde Fransa’yı ‘‘kırmızı liste’’ye alacağı, büyük ihalelerin dışına iteceği mesajını verince dev Fransız şirketleri telaşlanarak girişimlerde bulunmaya başladı. Peki, hem tarihçilerin hem şirketlerin baskıları karşısında Fransız hükümeti bu yasa tasarısının ne denli hukuk ve insanlık dışı olduğunu mu anladı?. Hayır! Peki, ne yaptı? Çok daha bayağı bir yola, şantaja başvurdu!.. Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Paul Poudade, ortaya çıkan krizden en çok Türkiye’nin zarar göreceğini belirtip Avrupa Birliği üyesi Fransa ile iyi geçinmesinin kendi yararına olacağını söyledi.. Yani Bay Poudade, büyük bir küstahlıkla Türkiye’yi tehdit etti!.. Aynı Fransa’nın, büyükelçisinin Türkiye’yi tehdit ettiği sıralarda haziran ayında yapılacak ‘‘AB Doruğu’nda’’ bundan sonraki genişleme sürecinin birliğin ‘‘hazmetme kapasitesi’’yle ilişkilendirilmesi önerisinde bulunacağı ortaya çıktı. Bunun Türkçesi, AB kapısının Türkiye’nin suratına çarpılması demektir. Şu ikiyüzlülüğe bakın; bir yandan ‘‘Benimle iyi geçin, yoksa AB’ye giremezsin’’ diye tehditte bulunan Fransa, aynı anda harıl harıl, haziran doruğunda Türkiye’yi tamamen dışlayacak öneri metni hazırlıyor!.. Bu mu çağdaş Avrupa?!. ??? Gelelim bizim bazı ‘‘aydınların’’ tepkisine... Fransa’da özellikle sol çevreler üzerindeki etkisiyle tanınan Liberation gazetesinde dün Murat Belge, Halil Berktay, Elif Şafak, Hrant Dink, Müge Gökçek, Ahmet İnsel, Etyen Mahçupyan, Baskın Oran ve Ragıp Zarakolu imzalı uzun bir bildiri yayımlandı. Üstelik ücretsiz yayımlandı!.. Bu ‘‘aydınlar’’ nasıl bir bildiriye imza attılar acaba? Satırbaşlarıyla bakalım: Ermeni kardeşlerimizin sancısı bizim de sancımızdır.. Kamuoyu 90 yıldır cehalet altında tutulmaktadır.. Son yıllarda devlet, inkârcı politikasını kendi sınırları dışına taşıyor... Nasıl buldunuz? Fransa’yı böyle bir yasayı çıkarmaktan alıkoyacak denli etkili değil mi?!. Şimdi en çarpıcı bölümü okuyun, bakın bu ‘‘aydın’’ takımı bu yasanın çıkmasına neden karşı çıkıyor: Türkiye’de ve her yerde bu sürece katkıda bulunmak isteyenlerin işleri daha da zorlaşacaktır... Ben bu isimlerden zaten bunun dışında bir bildiri beklemiyordum, ama bu kadarı da biraz fazla değil mi?.. Açıkçası bilmek isterim; Hangi işleri daha da zorlaşacak?.. Gördüğünüz gibi, artık ‘‘maske’’ yok!!! Ya ğ m u r E k i m SESSİZ SEDASIZ (!) Türkiyeli aydınların soykırım uyarısı! FRANSA’DA Ermeni soykırımını inkâr etmeyi cezalandırmaya yönelik yasa tasarısına İstanbul’daki ‘‘meşhur’’ Ermeni Konferansı’nı düzenleyen ‘‘Türkiyeli aydınlar’’dan dokuzu bir bildiri yayımlayarak karşı çıktı. Bildiriye bizim medyanın yaklaşımı, ‘‘Aydınlardan Fransa’ya soykırım uyarısı’’ oldu. Bildiriye şöyle bir göz atınca bir ‘‘uyarı’’ görülüyor. Ancak bildiri baştan sona okunduğunda ‘‘uyarı’’nın geniş kapsamlı olduğu da söylenebilir. Örneğin şöyle denebilir: ‘‘Türkiye’de konuyu belli bir kıvama getirmeye çalışırken sizin Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Düşme Süleyman Ekim: ‘‘Futbol liglerinde, küme düşmenin kaldırılması isteniyor. İktidardan düşme de kaldırılsın.’’ Katlama Akif Kökçe: ‘‘Enflasyon düşükse emlak vergisi niye iki katına kadar artıyor; vergi iki kat artıyorsa enflasyon nasıl düşük çıkıyor?’’ yaptığınız pişmiş aşa su katmak oluyor. Acele etmeyin, biraz daha bekleyin. Aksi halde bizim çalışmalarımıza sekte vurursunuz. Biz burada ‘demokrasi’ diyoruz, ‘düşünce özgürlüğü’ diyoruz, siz orada yasak koyarsanız bizim burada elimizi kolumuzu bağlarsınız. Serinkanlı ve kararlı mücadelemiz karşısında bize inanmaya başlayan halkın aklını karıştırırsınız. Halkın içgüdüsel olarak tepki vermesine neden olursunuz. Halk bizimle inatlaşmaya başlarsa bütün emeklerimiz boşa çıkar. Yapmayın, etmeyin. Biraz bekleyin.’’ Üç tarafı denizlerle, dört tarafı turistlerle çevrili ülkemizin! Soykırımda Suç ve Ceza TÜRKKAYA ATAÖV Fransız Ulusal Meclisi, birkaç gün içinde, kendine ‘‘Sosyalist’’ diyerek horlanmış kimi gruplar adına eylemi yakıştıran bir siyasetçiler takımının önayak olmasıyla, ‘‘Ermeni soykırımı’’ dediği olayları yadsımayı suç sayıp buna tutuklama ve para cezası getiren bir karar alma girişiminde. Özellikle kendini ‘‘sol’’da sayanların içinde şimdi ve geçmişte zayıf ve korumasız gördüklerine bir ölçüde sahip çıkma gibi eğilimler vardır. Ancak, Fransız, giderek Avrupa solu bu konumda kendine düşeni yalnız adını kurtaracak ölçüde yapmaktan öteye geçemiyor. Örneğin, Fransa’nın geçmişindeki devlet hunharlığı, hatta bugün AB çerçevesinde tüm Doğu Avrupa’yla sömürü ilişkisi karşısında önemli ölçüde suskundur. Ayrıca, siyasetçiler olarak da, hakkın değil, paralı baskı gruplarının buyruğundadırlar. Ön saftakiler gelecek seçim ve kişisel gelir hesabı içindeler. Tüm öteki meclislerde de durum bu. Nazilerin Yahudi soykırımına ilişkin tam 14 ülkede de bu olayı yadsıyanlara karşı yasalar geçirildi. Kuşku yok ki, TürkErmeni ilişkileri ve 1915 olayları Hitler rejiminin Yahudi düşmanlığına benzemez. Yahudilerin bir din ve etnik grup olarak yalnız Almanya’da değil, Reich askerinin girdiği Avrupa’da devlet eliyle toptan yok edilmesi bir gerçekti. Bunu yadsımak saçmalıktır. Ölü rakamlarında abartma olabilir; Müttefik askerleri de Almanlara karşı acımasızdılar. Ancak, Yahudikarşıtlığı Hıristiyan Avrupa’nın umarsız bir hastalığıydı; bugün bile öyle. İspanya, Rusya, Lehistan, Fransa ve İngiltere tarihi Yahudi düşmanlığı ve kan dökümüyle doludur. Örneğin, Rusya’da Yahudi çevrelerine yalnız 1905’te devlet destekli 700 saldırı olmuştur. Üçüncü Reich’da ise, bütünüyle ideolojik, ırkçı, kendi içinde tutarlı, resmî, hukuksal, bütüncül ve yayılmacıydı. Almanya’da tek bir kurşun sıkmamış Yahudilere karşı yaşamın her yönünü kapsıyordu. Ne var ki, bu apaçık gerçeği yadsımak bile tutuklama ve para cezasını gerektirmez. Uygar toplumlarda gerçeği aydınlatan bilim adamı ve tarihçidir, rüzgârın gücüne göre eğilen siyasi çıkarcı ve savcı değil. Saçmalayan yazarı kendi meslektaşları yanlışlarını göstererek bir ölçüde cezalandırırlar, eline kelepçe geçiren polis değil. Ama en son D. Irving adlı bir İngiliz, Avusturya’da bir konuşması için üç yıl hapis cezası aldı. Oysa, bir İngiliz yargıcı onun için ‘‘ırkçı ve Yahudi düşmanı’’ deyip geçmişti. Avusturyalı milletvekili aşırı sağcı J. Gudenus’u da hapis bekliyor. Fransa’da ‘‘Yahudi soykırımı olmadı’’ diyen Morrison’un doktora tezi de onaylanmıştı. Ermeni sorunu Nazi marifetlerine hiç benzemez. Önce, Almanya, Fransa ve Avrupa’da açık antisemitizmden bütünüyle farklı olarak, Osmanlılarda ve Türkiye’de YahudiMüslüman yan yana yaşamanın 500 yılı aşkın ibret ve gurur verici bir tarihi var. Yahudileri yok olmaktan ilk kurtaran İkinci Beyazıt ve 193945 yıllarında da Paris ve Marsilya’dan Rodos’a değin Türk diplomatlardı. Osmanlı Ermenilerinin uzun tarih, toplumsal yapı, tanınmış haklar, emperyalizmin müdahale oyunları, silahlı başkaldırmalar ve devlet kararları ışığındaki deneyimleri o denli farklıdır ki, iki olay ‘‘soykırımlar’’ genel başlığı altına sokulamaz. 1915 olaylarına ilişkin Batı’da yerleşmiş kanıları sorgulamak bilimin gereğidir. Sorun Osmanlı devletinin o tarihteki resmî tutum ve kararlarını saptamak, yani soykırım olup olmadığını belirlemekse, bunun yanıtı da arşivlerimizdedir. Misyoner raporları, yanıltıcı savaş propagandası ve peşin hükümlü Hıristiyan bakışı geçerli kanıtlar olamaz. Gerçek suçlu ‘‘böl ve yönet’’ siyaseti uygulamış ve Ermenileri de silahla ayaklandırtmış olan Rus, İngiliz, Fransız ve Amerikan emperyalizmidir. Batı kendinde beğenilemeyecek kötü yanlarını dışa çevirip başkalarına yansıtarak bu kez kendilerini iyiymiş gibi göstermek istiyor. Paris’i ziyaret edecek devlet büyüklerimize, seçkin tarihçiler Lewis, Shaw, McCarthy, Lowry, Levy’ye ya da benim gibi Türkiyeli araştırmacılara kelepçe takmaya ve evlerini sattırıp para cezası ödetmeye çalışmak acıklıgüldürü, uygarlıkdışı zorbalıktır. Hele İslam Peygamberini alaya aldıkları ve ona hakaret etmeyi ‘‘anlatım özgürlüğü’’ diye savundukları günümüzde. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr İki dev adam ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com İkisini de neredeyse çeyrek asırdır tanıyordum... İkisiyle de uzun geceler boyu aynı masaları, kederleri, kahkahaları paylaştım... İkisinin yüreğinin de bunca sevgiyi, bunca güzelliği, bunca acı ve kederi nasıl olup da taşıdığına hep hayret ettim, hep hayran oldum.. Sevgili Atıf Abi, o kalender gülüşünüzü, o bilge tevazuunuzu hep yüreğimde hissedeceğim.. Sevgili Erdal, sana hiç abi diyemedim, çünkü kızardın, çünkü hepimizden gençtin. O fıkraların tadını, o benzersiz gülüşün sıcaklığını hiç unutmayacağım. Toprağınıza yıldızlar yağsın... e posta: umitzileli?gmail.com BULMACA HARBİ SEMİH POROY SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Mayıs www.mumtazarikan.com SOLDAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SAĞA: 1/ ‘‘İtüzümü’’ 1 de denilen ve 2 yapraklı sapla 3 rı haşlandıktan sonra salata 4 olarak yenen 5 otsu bir bitki... 6 Atasözlerine dayanan didak 7 tik Çin şiiri. 2/ 8 Yaprakların 9 düz ve parlak bölümü... Tahsin Yü1 2 3 4 5 6 7 8 9 cel’in bir romanı. 3/ 1 K A P I T A Ş A ‘‘Sersem, aptal’’ anla 2 A V A R E A İ T mında argo sözcük... 3 T MA S T İ K A İrlanda’nın plaka imi. 4 R A P K A R İ 4/ Jimnastikte eller 5 A L A Y İ Ş L A üzerinde havaya kalk6 N İ A N O F E L maya verilen ad... BüZ OMA tün kutsal Hint metin 7 C A İ Z Ş E R lerinin başında ve so 8 I Ğ R I P nunda yinelenen mis 9 A S T İ K A M tik hece. 5/ Kundaktaki çocukların avucunda biriken kir. 6/ Bir nota... Portakala benzer bir meyve. 7/ Adları sıfat yapan bir yapım eki... Manisa’nın bir ilçesi. 8/ Edirne’nin Enez ilçesinde bir göl... Külhanbeyi ya da sarhoş bağırması. 9/ Küçük mağara... Saçın küçük tutamlarının değişik renklerde boyanması... Favori. Şişli civarında, 300 m2 veya üstü, kitap deposu olarak kullanılabilecek giriş katı aranıyor. Müracat : (0 212) 343 72 74 Dahili: 494 YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ekinlere zarar veren bir böcek... Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı. 2/ Hıristiyan ermişlerine verilen san... Gerçek olmayan söz. 3/ Manda yavrusu... Duman lekesi. 4/ Direk, sütun... Kemiklerin yuvarlak ucu. 5/ Kasaplık hayvanların timüs ve pankreas bezlerine verilen ad. 6/ Lantan elementinin simgesi... Marmaris ilçesinde, doğal güzelliğiyle tanınmış bir koy. 7/ Lityum elementinin simgesi... Al ile kır arası bir at donu. 8/ Bir kimsenin, herhangi bir ücretin bütününden ya da bir bölümünden bağışık tutulduğunu gösteren belge... Çanakkale Boğazı’nda, pek çok deniz kazasının meydana geldiği bir burun. 9/ İndiyum elementinin simgesi... Düz ve ensiz kılıç... ‘‘Kakım’’ da denilen kürk hayvanı. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle