23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 NİSAN 2006 CUMARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B B Y B Y B B B 20 19 20 20 25 26 26 25 16 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y B B PB Y PB 15 15 17 18 20 18 22 20 24 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB Y B Y S Y Y Y 25 24 23 30 24 22 16 17 13 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Bütün bölgelerimiz parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeyi ve doğusu, Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ve Sıvas çevreleri ile akşam saatlerinden sonra Marmara’nın güneyi, Kuzey Ege, Batı Karadeniz’in iç kesimleri ile İç Anadolu’nun kuzeybatısı yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı yurdun kuzeydoğu kesimlerinde hissedilir derecede olmak üzere tüm yurtta azalacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB Y PB PB PB PB PB 11 6 12 19 18 18 20 19 18 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB Y Y PB Y Y Y Y PB 20 18 16 19 17 18 18 20 20 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm Y B Y PB Y Y K PB PB 12 26 18 26 18 16 6 30 29 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada maları karşılamayı ön plana çektiğini, örneğin Terörle Mücadele Yasası’nı bundan aylarca önce hazırlayıp Meclis’ten geçirirken Avrupa Konseyi’nin çerçeve kararlarına uymayı aklının ucundan geçirmediğini akla getiriyor. Fakat, PKK terörü birden azınca toplumsal baskılara dayanamayan hükümet TMY’yi değiştirmeye girişirken Avrupa Konseyi çerçeve kararına uymayı aklediyor. Yeni (yasa) tasarıda örneğin gözaltına alınan tutukluların avukatlarıyla görüştürülmemesi... kolluk güçlerine öldür yetkisi verilmesi... ve örgüt propagandası nitelikli haberler veren gazetelerin ya hâkim ya da acil durumlarda savcı talimatıyla kapatılması gibi bir bakıma antidemokratik, AB’ye ters düşen maddeler yer alıyor. Hükümet, bir yıl kadar önce büyük bir şamatayla hazırlayıp Meclis’ten geçirdiği TMY’deki maddelerde neden Avrupa Konseyi kararlarına uygunluğu gözetmedi? Köprülerin altından çoook sular aktıktan sonra hükümetin aklına bugün birden bire Avrupa Konseyi kararları geliverdi. ??? Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe hükümetin çelişkili, kimi yerde anlamsız yaptırımlarına bir diğer örnek. Tuzla’da bulunan zehirli variller olayı ortaya çıktığından beri Osman Pepe’nin adı manşetlerden inmiyor. Bakanın seyir defteri hayli ilginç saptamalarla dolu. İlk variller bulunduğu zaman çok ateşli bir bakan vardı ekranlarda; radyasyon yüklü varilleri üstünkörü hizmet karşılığı oralara buralara gömen bir değil birçok firma ile öyle mücadele edecekti ki... Peki kimdi bu firmalar? Hayır Bakan isim açıklayamazdı; açıklarsa suçluyu yakalamak olanaksızlaşırdı! Velakin Bakanımız varillerin varlığından bir aydır haberdar olduklarını söyledi. Bir ay neden susmuş, müdahale etmemişti? Yanıt vermedi. Asıl sorun yeni TCY’ye konulan çevrenin ‘‘taksirli ve kasten kirletilmesi’’ ile ilgili hapis ve ağır para cezasını kesen iki maddenin iki yıl uygulanmamasıyla patlak verdi. Osman Pepe, bugün TCY’deki iki maddenin ertelenmesi olayında dahli olmadığını savunuyor. Oysa, yasadaki iki madde iki yıl ertelenmez ve hemen yürürlüğe girseydi, Pepe’ye göre ‘‘arıtma tesisleri olmayan belediye başkanları hapse girecekti’’. Yakın geçmişte belediyeleri hapisten kurtaran, arıtma tesisleri yapmaları için zaman verilmesini savunan Bakan Pepe, bugün belediyeleri suçluyor! Bu gerçekler tartışılırken Pepe ile ilgili bir başka suçlama gündeme giriyor: Arıtma tesislerinin yapımı için süre tanınmasını sağlayan Pepe’nin dününe bugüne, eski Kocaeli Belediye Başkanı (CHP Milletvekili) Sefa Sirmen’in şu açıklaması nokta koyuyor: ‘‘İzmit’e en son teknolojiye sahip çöp arıtma fabrikası kurmaya kalktığımda en büyük engelleme o sıralarda Meclis Çevre Komisyonu Başkanı olan Osman Pepe’den gelmişti. Belediye son seçimde AKP’ye geçince büyük mücadeleler sonucu kurduğum fabrikanın kapasitesini yarı yarıya düşürerek kadrolaşma uğruna felç ettiler’’. Dün ile bugünü çakışmayan bir hükümetle nasıl yönetiliyoruz ama? ABD’den nokta istihbarat ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak’ın kuzeyindeki PKK varlığına karşı adım atmama yönündeki politikasını ısrarla koruyan ABD, Güneydoğu’da yapılan iki operasyona istihbarat desteği vererek Ankara’nın gönlünü almaya çalıştı. ABD istihbarat birimleri casus uyduları bölgeye yönlendirerek Muş’ta 14, Şırnak kırsalında 17 teröristin ölü ele geçirildiği operasyonları başlatan bilgileri Türkiye’ye ulaştırdı. NTV’nin haberine göre, CIA Başkanı Porter Goss, FBI Başkanı Robert Muller ve ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace’in Ankara ziyaretlerinin ardından Türkiye ile ABD arasında gizli bir mutabakata varıldı. PKK’ye karşı istihbarat desteğini öngören bu mutabakat ile birlikte ABD, Türkiye’ye Doğu ve Güneydoğu’da sürdürdüğü operasyonlarda nokta istihbarat desteği vermeye başladı. Bu destek çerçevesinde ABD’nin verdiği bilgiler iki önemli operasyonun yapılmasına olanak tanıdı. Muş’ta 14 teröristin öldürüldüğü operasyonla Şırnak kırsalında toplam 17 teröristin öldürüldüğü operasyonları başlatan bilgi, CIA ve ABD askeri istihbaratı tarafından Türk yetkililere iletildi. ABD’nin istihbarat paylaşımını CIA, FBI ve askeri istihbarat olmak üzere üç koldan yürüttüğü belirtildi. Casus uyduların PKK’ye ilişkin hareketliliği yakın takibe almasının yanı sıra Amerika’nın dünya genelindeki tüm elektronik haberleşmeleri izlediği Echelon sistemi, PKK’nin iç yazışma sistemini izlemeye başladı. Örgütün mali kaynaklarının kesilmesi konusunda da özellikle FBI ve Emniyet Genel Müdürlüğü arasındaki işbirliğinin çok önemli bir aşamaya geldiği de dile getirildi. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Kuzey Irak’taki Kürtlerin ardından İran ve Suriye de örgüte karşı tavır alıyor PKK’ye dörtlü kuşatma MEHMET FARAÇ Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) PKK’ye yönelik kıskacı daraltırken Kuzey Irak’taki Kürtlerin ardından İran ve Suriye de örgüte tavır alıyor. Örgütün kuşatılarak çökertilmesini kapsayan operasyonun ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Türkiye ziyareti öncesi uluslararası bir işbirliğine dayandığı tahmin ediliyor. Ancak dört koldan yürütülen bu kuşatma, PKK terörünün şiddetlenmesi tehlikesini de doğuruyor. PKK’nin baharla birlikte mayınlı tuzakları, nokta saldırıları ve kentlerde şiddeti tırmandırmasının ardından Türkiye’nin İran ve Irak sınırlarında askeri hareketlilik yoğunlaşıyor. Şırnak, Diyarbakır, Bingöl, Tunceli ve Hakkâri’nin iç kesimlerinde terör gruplarını etkisizleştirmeye çalışan TSK birliklerinin sayısı da giderek artıyor. Kırsal kesimde son üç ayda 40 kadar militanın öldürülmesinin ardından Kayseri’den getirilen komando tugayı Hakkâri, Bolu’dan getirilen ise Şırnak sınırının sıfır noktasına konuşlandırılıyor. Yetkililer bölgedeki askeri varlığın 100 binin üzerine çıktığını, baharla birlikte sınırı geçen teröristlerin tamamen etkisizleştirilene kadar operasyonların süreceğini söylüyor. PKK’ye karşı yürütülen operasyonların şiddeti artarken İran, Irak ve Suriye de örgüte darbe indiriyor. Son üç yılda 50’den fazla militanı Türkiye’ye teslim eden Suriye de, ABD ‘‘terörist devlet’’suçlamalarını yoğunlaştırdığı bir dönemde PKK ve uzantılarına yönelmeye başlıyor. Nitekim Kürtlerin yoğunluklu olarak bulunduğu, Halep, Afrin, Kobani ve Kamışlı bölgelerinde örgütün bu ülkedeki uzantısı Demokratik Birlik Partisi’ne (PYD) yönelik baskılar giderek yoğunlaşıyor. Güvenlik birimleri PKK gösterilerine sert müdahalede bulunurken, PYD yönetici ve üyeleri de ‘‘yasadışı örgüt mensubu olmak ve devletin topraklarından bir kısmını parçalamak’’ suçlamasıyla tutuklanıyor. Kuzey Irak’taki Kürt gruplar da PKK’ye karşı giderek sertleşiyor. Geçen hafta Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin lideri olduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) peşmergelerinin aralarında genel başkan Dr. Faik Muhammed Gulpi’nin de bulunduğu Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK) üyelerinden oluşan 150 kişiyi şiddet uygulayarak gözaltına almasının ardından PKK’ye yönelik baskıların artacağı konusunda gelişmeler yaşanıyor. Uzun yıllardır PKK’ye göz yuman İran da, ABD’nin baskılarını arttırmasının ardından PKK’nin bu ülkedeki uzantısı Özgür Hayat Partisi’ne (PJAK) yö nelik operasyonları yoğunlaştırıyor. Son bir yıldır PJAK militanlarıyla kırsalda çatışan İran ordusunun yaklaşık 10 bin kişilik bir güçle son iki gündür Kuzey Irak sınırındaki Hacı Ümran, Xinere ve Lolan bölgelerine yönelik uçaklar ve roketlerle gerçekleştirdiği operasyonlarda 6 PKK’linin öldürüldüğü bildiriliyor. PKK ana karargâhının bulunduğu Kandil Dağı çevresi de iki gündür Katyuşa füzeleri ve Obüs toplarıyla vuruluyor. PKK’ye yönelik dört koldan yoğunlaştırılan operasyonların ABD ile geliştirilen stratejiyle yürütüldüğü, Pentagon’un hedef noktalar konusunda istihbarat verdiği ileri sürülüyor. KARARIN ALINDIĞI TOPLANTININ PERDE ARKASI İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin Şemdinli raporu: açıklıyor. IMF sosyal güvenlik sisteminin kendi istemleri doğrultusunda değişmesi gerektiğini, önceki hükümetten beri istiyordu. Ancak değişikliğin toplumsal kesimleri olumsuz etkileyecek olması, hükümetlerin elini tutuyordu. AKP yine bir cesaret örneği verdi, adeta ulustan kurtuluş savaşı verircesine apar topar Meclis’ten geçirdi. IMF’nin bu yasayla iki temel hedefi vardı: 1 Çalışanların devletin sosyal güvenlik sistemine duyduğu güveni azaltmak, 2 Emeklilerin gelirini düşürerek çalışanları özel sigorta sistemine yönlendirmek. Her ikisinde de başarılı oldu. IMF kadar erken davranamadık ama, bu anlamda biz de AKP’yi kutluyoruz! Hükümetin kutlanması gereken bir yanı daha var; yasayı çıkarma biçimi. Sosyal Güvenlik Yasası’nı temel yasa ilan eden hükümet, maddeleri paket paket görüştü. Madde başına ortalama 2025 saniyelik muhalefet payını da CHP protesto etti ve yasa paldır küldür Meclis’ten geçti. AKP’lilerle istedikleri her şeye iddiaya gireriz ki, bu yasanın kimi eksik ve yanlış yönleri kısa sürede ortaya çıkacak ve önümüzdeki günlerde değiştirilecek. ??? Çalışma yaşamı ve sosyal güvenlik sisteminin gerçeklerini rakamlarla aktaralım. Türkiye İstatistik Kurumu’nun aralık verilerine göre Türkiye’de çalışanların sayısı 21 milyon 400 bin. Bunun yüzde 48’i kayıtdışı. Yani 10 milyon 300 bin kişi sosyal güvenlik kapsamında değil, prim ödemiyor. Sosyal Sigortalar Kurumu’na prim ödeyenlerin sayısı 7 milyon 500 bin. SSK’nin emekli aylığı ödediği insan sayısı 4 milyon 300 bin. Yani 1 emekliye karşılık 2 prim ödeyen bile yok. BağKur’a prim ödeyenlerin sayısı 3 milyon 370 bin. BağKur’un aylık bağladığı kişi sayısı 1 milyon 620 bin. Emekli Sandığı’na prim ödeyen sayısı 2 milyon 400 bin. Buradan emekli maaşı alanların sayısı 1 milyon 600 bin. Bir sosyal güvenlik sisteminin sağlıklı işlemesi için en ideal rakam, 5 prim ödeyene karşılık bir emekli maaşıdır. Prim ödeyen sayısı düştükçe denge kayar. Yukarıdaki tablo, dengenin kaymaktan öte, tamamen ortadan kaybolduğunu gösteriyor. AKP’nin çıkardığı Sosyal Güvenlik Yasası’nda şu öngörülüyor: Prim kesintisini arttırmak, emekli maaşını azaltmak, emeklilik yaşını yükseltmek. Bu anlamda yasa, sepete su doldurmaya benziyor. Suyu ne kadar arttırırsanız arttırın, doldurduğunuz kap sepet olursa bu yasa da sepet havası olur çıkar! Asıl çözüm yüzde 48 kayıt dışını kayıt altına almak ve o insanların da güvenlik şemsiyesinin içine girmesini sağlamak. ??? Yazıyı bir çağrıyla noktalayalım... Yarın 23 Nisan. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ortada. Ama her şeye karşın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı en güzel şekilde kutlamak ve ulusal onurumuzun sesini yükseltmek gerekiyor. Üniversite gençlerinden Atatürkçü Düşünce Derneklerine kadar toplumun her kesiminden şöyle bir çağrı var. Aydınlık bir Türkiye’den yana olanlar, Atatürk’ün mirasına sahip çıkılması gerektiğini düşünenler, ülkenin çağdaş bir ülke olmasını isteyenler yarın saat 13.00’te Anıtkabir Aslanlı Yol’da buluşalım! Ankara’ya gelemeyecek olanlar da bulunduğu kentin Atatürk anıtı önünde buluşsun. Bu çağrıya ben de uyacağım... ankcum?cumhuriyet.com.tr ‘Sarıkaya tek yanlı’ İLHAN TAŞCI ANKARA Adalet Bakanlığı’nın uyarı istemine karşın Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) meslekten ihraç kararı almasında, Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın soruşturmada önyargılı oluşu ve ‘‘sonucu önceden bilmesi’’ belirleyici oldu. Sarıkaya’nın, Jandarma Genel Komutanlığı’na gönderdiği bir yazıda, ‘‘haber elemanlarının aynı zamanda PKK’yle ilişkili olduğunu’’ belirtirken kullandığı üslup tepki çekti. Sarıkaya’nın görev ve soruşturma yetkisini aştığı görüşü öne çıktı. Tartışmalı Şemdinli iddianamesini hazırlayan Van Savcısı Sarıkaya’nın ihraç kararının alındığı toplantının perde arkasında ilginç ve ayrıntılı tartışmalar yaşandı. Kurulda bazı üyeler sessiz kalmayı tercih ederken kimileri de verilecek ceza konusunda ilk aşamada kararsız kaldılar. Ancak bir kurul üyesinin Şemdinli olayları ve Sarıkaya’nın soruşturmadaki tutumuna ilişkin örnekli değerlendirmesi ‘‘kararsız’’ üyeler üzerinde etkili oldu. Kurulda, devlet kurumlarının rakip gibi gösterilmesi ve kimi kurumların küçümsenmeye çalışıldığı değerlendirmesi öne çıktı. Sarıkaya’nın daha soruşturmaya başladığı ilk günden itibaren olaya ‘‘önyargılı’’ yaklaştığı ve kendince sonucu belli olan bir çalışma yaparak delil toplama yoluna gittiği görüşü ağırlık kazandı. Üyeler, savcının soruşturmada izlediği tutum ve yöntemi de (örneğin yazışmalar) bunun göstergesi olarak değerlendirdiler. Kurulda, savcının terörle mücadele edenlerin isimlerini ve telefonlarını deşifre etmesi rahatsızlığa neden olurken ihbar dilekçelerinin kendi görev alanına girip girmediğini araştırmaksızın soruşturma yaparmışçasına bir havada iddianameye yansıtmasının altı çizildi. Kurulda, Sarıkaya’nın Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terörle mücadele tarzını kişisel değerlendirmelerini de ekleyerek iddianameye yansıtması ve deşifre etmesindeki sakıncaların da değerlendirildiği öğrenildi. Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın öldürülmesi olayının yargı kararıyla sonuçlanmasına ve Hizbullah’ın cinayeti kabul etmesine karşın soyut iddialara dayalı olarak cinayetin tartışmaya açılmış olması ve devlet tarafından işlenmiş gibi bir havada olayın değerlendirilmiş olması da savcının eksileri arasında sayıldı. Sarıkaya, soruşturmasını sürdürürken 24 Ocak 2006 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı’na bir yazı gönderdi. Yazıda, Orhan Tekin adlı bir kişinin kullandığı telefonun Orgeneral Eşref Bitlis Kışlası adresine kayıtlı olduğu, askeri kişilerin yanı sıra PKK üyeleriyle de görüşmeler yaptığı belirtildi. Van Cumhuriyet Başsavcısı Kemal Kaçan, Ferhat Sarıkaya’nın Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın soruşturmasında da birçok haksız suçlamayla karşılaştığını söyledi. Başsavcı Kaçan, Adalet müfettişlerine verdiği ifadesinde, Sarıkaya’nın nasıl birisi olduğunu ayrıntılı olarak anlattı. Yönetim zaf iyeti AYŞE SAYIN Savcıya 15 barodan destek ANKARA Şemdinli’de 9 Kasım’daki patlamaların ardından görevlendirilen İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı raporda, başta Emniyet Terörle Mücadele Daire Başkanı Selim Akyıldız, dönemin Hakkâri Valisi Erdoğan Gürbüz olmak üzere, il ve ilçedeki üst düzey kamu görevlilerinin olayları önlemede yetersiz kalarak, yönetim zafiyetine yol açtıkları vurgulandı. Şemdinli’deki patlamalardan 1 gün sonra görevlendirilen İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin 1128 Kasım tarihleri arasında Hakkâri ŞemdinliYüksekova’da yaptığı incelemeler sonucu hazırladığı raporu Cumhuriyet ele geçirdi. ‘‘Gizli’’ damgalı raporda, haklarında değerlendirme ya da ‘‘disiplin raporu’’ düzenleneceği belirtilen kamu görevlileriyle ilgili saptanan eksiklikler özetle şöyle: ? TERÖRLE MÜCADELE DAİRE BAŞKANI SELİM AKYILDIZ: Akyıldız başkanlığındaki heyetin (...) incelemeler yapmak üzere bulundukları ve heyetin brifing almakta olduğu, patlama sonrasında emniyet müdürlüğünün taşlanması sırasında da binada oldukları, hatta Veysel Ateş’in emniyete getirilmesinden sonra Akyıldız’ın Ateş’i gördüğü, cep telefonu ile konuşmasına engel olduğu ve elindeki cep telefonunu aldığı, (...) ilçedeki gelişmeler üzerine Akyıldız’ın Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner ile telefon irtibatı kurduğu, Aydıner’in talimatı üzerine ilçeye gelen ilk helikopterle Şemdinli’den ayrıldıkları, böyle bir ortamda terör konusunda uzman bir kişinin başkanlığındaki üst düzey heyetin kaçarcasına ilçeyi terk etmesinin uygun bir davranış olmadığı ve hiç olmazsa o gün ilçede kalarak emniyet görevlilerine moral desteği vermeleri gerektiği... ? VALİ ERDOĞAN GÜRBÜZ: İl genelinde son dönemde meydana gelen terör olayları konusunda etkili, caydırıcı tedbirler geliştiremediği, Şemdinli olayı ile ilgili olarak ilçede kaldığı üç gün içerisinde inisiyatifi ele alamadığı, bu nedenle Şemdinli’de devlet hâkimiyetinin tesis edilememesi, ilçede bulunmasına rağmen hükümet konağına gidip bu konularda yeterli tecrübesi olmayan ilçe kaymakamına destek vermesi, kontrolü ele alması gerektiği halde kriz merkezi oluşturmak suretiyle Taktik Alay’dan olayları izlemeyi ve yönlendirmeyi tercih ettiği, (...) bölgedeki askeri birliklerden EMASYA Direktifi çerçevesinde yardım istemekten kaçındığı, tüm bu hususlarda hatalı ve kusurlu davrandığı, bu konularla ilgili olarak hakkında ayrıca değerlendirme raporu düzenleneceği... ? HAKKÂRİ EMNİYET MÜDÜRÜ YAŞAR AĞDERE: Terör olayları konusunda etkili, caydırıcı tedbirler geliştirilmesi konusunda yeterli gayreti göstermediği, (...) istihbarata önem verilmesi gerektiği halde Şemdinli’de istihbarat birimi oluşturmadığı, olaylar sırasında kendisi ilçede olmasına rağmen emniyet müdürlüğüne gidip olaylara vaziyet etmek yerine Taktik Alay’dan olayları takip etmeyi yeterli gördüğü, bu konularda hatalı ve kusurlu davrandığı, bu nedenle hakkında ayrıca ‘‘değerlendirme raporu’’ düzenleneceği... ? ŞEMDİNLİ VE YÜKSEKOVA KAYMAKAMI: Şemdinli Kaymakamı Cihad Feshilan’ın, 9 Kasım patlamasının olduğu andan itibaren bilgi ve tecrübe yetersizliğine rağmen elinden gelen gayreti gösterdiği, halkın fiziki saldırı teşebbüsüne de maruz kalmasına rağmen itidalini koruduğu, (...) Şemdinli Kaymakamı için yapılan değerlendirmenin ana hatlarıyla 15 ve 17 Kasım 2005 tarihlerinde Yüksekova’da yaşanan olaylar nedeniyle Yüksekova Kaymakamı Aytaç Akgül için de geçerli olduğu değerlendirmesi yapıldı. ? ŞEMDİNLİ EMNİYET MÜDÜRÜ TACETTİN ASLAN: Olay mahallindeki ilk keşfe, yeterli güvenlik tedbiri alınmadan gidilmesi, polis noktasına zamanında takviye kuvvet gönderilmemesi, Veysel Ateş’le ilgili olarak Şemdinli Emniyet Müdürlüğü’nde birden fazla ifade alındığının anlaşılması, ilgilinin emniyete getirildiğinde usulüne uygun üst aramasından geçirilmemesi, bazı askeri kişilerin emniyette kendisiyle görüşmesi gibi hususlar bir araya getirildiğinde, ilgili adli merciler tarafından yapılacak işlemler saklı kalmak üzere Şemdinli Emniyet Müdürü Tacettin Aslan ve ve diğer görevliler hakkında ‘‘disiplin raporu’’ düzenlenmesi... Raporda, Hakkâri İl Jandarma Komutanı Albay Erhan Kubat’ın, Jandarma astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz’i ilgili yasalara aykırı olarak polis bölgesinde istihbarat çalışması yapmakla görevlendirdiği değerlendirmesine de yer verildi. Arınç: Ölçüsüz ve orantısız bir ceza ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Bülent Arınç, ihraç edilen Van Savcısı Ferhat Sarıkaya ve ailesine ‘‘Geçmiş olsun’’ dedi. İhraç kararını ‘‘ölçüsüz ve orantısız bir ceza’’ diye nitelendiren Arınç, ‘‘Vicdanları yaralar. Oh ne iyi oldu diye zil takıp oynayanlara, yapmayın, diyorum’’ açıklamasını yaptı. Sarıkaya’ya Doğu ve Günydoğu’daki barolardan destek geldi. Savcıya ihraç kararını çok ağır bulduğunu ve üzüntüyle karşıladığını bildiren TBMM Başkanı Arınç, ‘‘Ölçüsüz ve orantısız bir ceza. Hem, tek başına bir suç teşkil etmiyor, deniyor hem de en ağır ceza veriliyor. Bazı siyasetçiler, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı konuştu, savcı ihraç edildi yargısının kamuoyunda yerleşmesi durumunda yargı yara alır. İddianame bahane edilerek, bu kadar gürültü koparılması, ihraç kararı verilmesi adalete ve bağımsız yargıya güveni zedeler’’ diye konuştu. ‘Siyasi boyut yok’ AKP Grup Başkanvekili Faruk Çelik ise Sarıkaya’nın meslekten ihraç edilmesinin ‘‘siyasi bir boyutu ve bağlantısı’’ bulunmadığı söyledi. Çelik, ‘‘Hukuk çerçevesinde hareket edilmediği zaman da ilgili yasalar herkesi bağlar. Bu çerçevede alınmış bir karardır’’ dedi. Sarıkaya’nın ihracına Doğu ve Günydoğu’daki 15 baro tepki gösterdi. Barolar adına açıklama yapan Diyarbakır Barosu Başkanı Mustafa Sezgin Tanrıkulu ‘‘Türkiye’de devlet içerisinde örgütlenmiş yasa dışı örgütlenmeyi açığa çıkaracak yargıç ve savcıların bağımsız çalışabilecekleri bir ortamları olmadığı ortaya çıkmıştır. İhraç kararı,Türkiye’de demokrasi, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının geldiği aşamayı gözler önüne sermiştir” dedi. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle