25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 NİSAN 2006 CUMARTESİ AÇI MÜMTAZ SOYSAL PENCERE Türkiye’de İslamcılık Amerika’ya Yarar mı?.. Dış politika çok alengirli bir alandır; uzmanlık ister; bilgi ister; deneyim ister; tarihsel kültür ister; akıl ve zekâ ister... Yine de her zaman yanılgıya kapı açıktır... Şu sırada Çin’in tepesindeki Hu, Amerika’da Bush’la konuşuyor... Ne konuşuyorlar?.. İran’ı mı?.. ? İran deyince güncel politikada akla gelen ilk sözcük ne?.. Molla!.. Bir kimse mollalaştı mı, laik Türkiye Cumhuriyeti’ne kem gözle bakmaya başlar... Molla bir de eline nükleer silahı geçirdi mi vay Türkiye’nin başına geleceklere... Molla’nın görevlileri vaktiyle bizim en yakın arkadaşlarımızın canına kıymışlardı. İslamcı katillerin kıydığı Atatürkçü kardeşlerimiz arasında Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı en başta gelenlerden... Tahran laik Türkiye’ye temelde ters bakıyor, rejimini Anadolu’ya ihraç etmek istiyor... ? Ya Amerika ne yapıyor?.. Okunan mavallara bakılırsa Başkan Bush tayfası ‘Ilımlı İslam’a yakın, ‘Radikal İslam’a karşıtmış... Haydi canım sen de!.. Suudi Arabistan ya da Kuveyt ılımlı, İran radikal mi oluyor?.. ABD’nin ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ yani BOP’unun önü ardı petrol çıkarları üzerine kerrat cetveli hesabıdır; ama, şimdilik alınan sonuçların tümü fasarya!.. Türkiye’yi Fethullahçı siyasete uygun ‘Ilımlı İslam Devleti Modeli’ne oturtmak isteyen Amerika ilk başta büyük başarı kazandı; 2002 seçimlerinde neredeyse ‘Yeşil Devrim’i iktidara geçirdi... Ama, işin sonu fos çıktı!.. ? Amerika ne istiyordu ve Bush yönetiminin tasarımı neydi?.. Türkiye’de ‘Ilımlı İslam Modeli Devlet’... Bu arada Irak halkı da kollarını açmış Amerika’yı kucaklamak için bekliyordu; Saddam’ı devirip elbirliğiyle Mezopotamya’da demokrasiyi kuracaklardı... Irak’ın hali meydanda!.. Ya Türkiye ne âlemde?.. Ilımlı İslam Devleti Modeli’ni yemeyen ‘Devlet’ ile ABD’ye dayanıp ülkeyi dinci rejime bağlamak isteyen ‘Hükümet’ neredeyse birbirine düşman!.. Dincilerle laikler kıyasıya çatışıyorlar... Halk şimdilik şaşkın.. Ama ‘Hükümet’ Irak’ta Amerika’nın istediğini yerine getiremediği gibi İran konusunda da getiremeyecek; çünkü bu işin altına yatarsa bir daha kalkamaz. ? Peki, bu işin çıkışı ne?.. Amerika Türkiye’de iki kırmızı çizgiye saygı gösterecek: Bir: Laik Cumhuriyet!.. İki: Bölünmezlik!.. PKK’yi elinde koz gibi tutan ve Ilımlı İslam rejimini (o her neyse?) destekleyen bir Amerika’ya Ortadoğu’da Türkiye’den hayır yoktur... Amerika önce Atatürk devriminin laik Türkiyesi’ne güvence vermeli!.. Üstelik bu Türkiye, Ortadoğu’daki şeriatçı rejimlerin zaten karşısında olmak zorunda değil mi?.. Derbi Kimin Derdi? ÖNCELERİ, on sekizinci yüzyıl sonlarından beri Orta İngiltere’deki Derby kontluğunda üç yaşından küçük taylarla kısraklar için düzenlenen ve haziranın ilk haftasına rastladığı için ‘‘şık giysili soylular’’ görüntüsüyle mevsim defilesini andıran ünlü yarış için kullanılırdı. Sonra, büyük at yarışlarına hep bu ad verildi. Şimdi ise, hemen her spor dalındaki önemli karşılaşmaların ortak adı oldu. Bu akşamki futbol derbisi, ilk bakışta ‘‘FenerGa’saray’’ taraftarlarının derdiymiş gibi gözükse de, hiç değilse birkaç gün için bütün ülkenin derdi olacağa benziyor. Belki en az dertlenen, bu ikilinin hayli arkasından gelen, ama UEFA’ya katılımı garantilemiş olan Beşiktaş’tır; çünkü Kupa’da finale kaldığı ve Fener de Lig’deki yeri dolayısıyla mutlaka Şampiyonlar Ligi’ne gideceği için, UEFA’daki yer ona kalacak. Böylesine kıytırık hesaplar Beşiktaş’ın şanına yakışmazmış, o ayrı konu. Bu durumda, asıl dertlenenler, ulusal ligin son üç sırasından kurtulmak için çırpınıp da bugünkü derbiyi oynayacak olanlardan biriyle mevsim sonuna kadar maç yapma durumunda olan takımlardır herhalde. yleyse böyle bir karşılaşmanın, taraftarlar ya da doğrudan ilgili olanlar dışında bütün halkı meşgul etmesi nedendir? Her şeyden önce, futbolun, seyrine doyulmayan ve beceri, emek, şans karışımı yönleriyle gerçek yaşama çok benzeyen güzel bir oyun oluşu. Öte yandan, müthiş kazançlar sağlayan ve o bakımdan züğürt çeneleri yoran bir âlemi temsil edişi. Böyle olunca da, gelir dağılımı son derece bozuk bir toplumda, hevesli gençlerden başlayıp ailelere kadar uzanan bir ilgi alanı. Semt ve kent takımına bağlılık gibi başka bir yığın neden sayabilirsiniz. Ama, belki de bu ülke için en ilginç olanı, eğitim ve geçim koşulları yüzünden sürekli bir şeylere uymak, katlanmak ya da değişmek zorunda olan bir halk için, uymayışın, katlanmayışın, değişmeyişin, hatta zaman zaman kazanılmış bir maç dolayısıyla sevinişin, ara sıra gurur duyuşun fırsatını sağlayan bir şey: Takım tutmak. Dikkat ederseniz, bu toplumda yer, iş, meslek, inanç, sınıf, parti ve saf değiştiren çoktur da, çocukluğundan beri tuttuğu takımı değiştiren kişi pek azdır. olda ‘‘kitlelerin afyonu’’ deyimi din için kullanılırdı; şimdi ‘‘fiesta ve fado’’yla birlikte ‘‘futbol’’ için de kullananlar var. Ama, buna karşılık, hepsi için birliktelik, güzellik, disiplin, sportmenlik, centilmenlik türünden çeşitli ‘‘terbiyetkâr’’ yönler de sayabilirsiniz. Tabii, zaman zaman ‘‘iyi vakit geçirmek’’ gibi pek de kötü sayılmayacak bir nedeni daha ekleyerek. Ö S CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle