20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 NİSAN 2006 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Yeni cumhurbaşkanını seçebilmek için erken seçim senaryolarına karşı hazırlık yapıyor Demek ki Neymiş? 2 Dün bu sütunda, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ’in Merkez Bankası Başkanı’nın atama kararnamesini onaylamasını yazmış, laik Cumhuriyeti yıkmak, hiç değilse onun laik niteliğini değiştirmek isteyenlerin yalanlarının gün yüzüne çıktığını belirtmiştik. Gerçekten de, kimi kararnamelerin Çankaya tarafından onaylanmaması, hükümetin kimi icraatının Sayın Sezer tarafından benimsenmemesi ve nihayet, Cumhurbaşkanı’nın Harp Akademileri’ndeki son konuşması, laiklik karşıtı çevreler tarafından (bunlara AKP iktidarının da dahil olduğunu söylemeye gerek olmadığını sanırım) yüce makamı yıpratmak için kullanılmakta, malum basın bu amaca yönelik olarak olayları saptırmaktan, zaman zaman yalan söylemekten çekinmemekteydiler. Oysa Sayın Sezer son kararnameyi onaylayarak bütün yalanları açığa çıkarmış bulunmaktadır. Cumhurbaşkanlığı, tüm Cumhuriyet ilkeleri gibi laikliğin de savunulma makamıdır. Cumhurbaşkanı bunu yaparken mahkeme kararları ile de belirlenmiş ilkelerin ışığında hareket etmekte, tarafsızlığını korumakta, kişisel özgürlüklere saygı göstermektedir. Olaylar bu gerçeği kanıtlıyor. ??? Ama bir de madalyonun öteki yüzü var. Orada laikliği sinsi sinsi kemirmek isteyenler yer alıyorlar. Bunlar iki gerekçeden yola çıkıyorlar. Birincisi din ve vicdan özgürlüğüdür. Din ve vicdan özgürlüğü ile laikliğin, teoride de, uygulamada da çatışan hiçbir yanı yoktur. Laiklik din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi, başka bir deyişle ta kendisidir. Zaten Türkiye’de de, kimsenin din ve vicdan özgürlüğü zedelenmemektedir. Laiklik karşıtlarının ikinci savları ise milli iradedir. Milli iradenin laikliğe karşı olduğunu gösteren hiçbir belirti yoktur. Türkiye’de kadınların önemli bir bölümünün başlarını örtmeleri, türbanın siyasal bir simge olarak kamu alanına sokulmasını da istedikleri anlamını taşımamaktadır. Nitekim, bu savaşımı veren parti de kamuoyunun çoğunluğunun desteğini sağlamış değildir. Seçimlerden birinci parti olarak çıkmak başka bir şeydir, Türkiye’de milli iradenin tek temsilcisi olmak başka bir şey. Kaldı ki, bir parti oyların yarıdan çoğunu hatta tamamına yakınını alsa bile demokrasilerde yine de rejimin sınırları dışına taşmak ve her istediğini yapmak özgürlüğüne sahip değildir. Bu sütunda bıkmadan usanmadan anlatmaya çalıştığımız gibi, çağdaş demokrasi, milli iradenin de her şeye kadir olamadığı bir sistemdir. ??? Bu görüşü çok kullandığım bir örnekle açalım. Bir ülkede, başı örtülü olmayan kadınlar ile eşinin başı örtülü olmayan erkeklerin kamu hizmetinde çalışmalarını engelleyen bir yasa, oyların çoğunluğuna sahip bir parti tarafından çıkarılsa, sonra da bu yasa referanduma sunulsa ve de halkın yüzde 90 küsurunun oyunu alsa ne olacaktır? Olacağı şudur ki, yasa milli iradeye uygun ama demokrasiye aykırı olacaktır. (Bakınız İran örneği.) Demek ki, bu tür uygulamalar ardındaki çoğunluk ne olursa olsun demokratik değildir. Türkiye’de bugün için böyle bir yasa yok. Ama yasaya gerek kalmadan uygulamayla Türkiye yavaş yavaş böyle bir yola doğru sokulmaya çalışılıyor. Cumhuriyet ilkelerinin ve bunlar arasında tabii ki laikliğin savunucusu olan Cumhurbaşkanı, eşi türbanlı olan bir bürokratın, devletin en yüksek ve kritik görevlerinden birine atanmasını onaylamakta bir sakınca görmüyor. Ama karşı taraf uygulama yoluyla, eşi türbansız olanları elden geldiğince tasfiye etmenin yollarını arıyor. Bu durum, kimin demokrat, dürüst ve samimi, kimin ise baskıcı, art niyetli ve sahtekâr olduğunu bütün çıplaklığıyla herkesin gözü önüne seriyor. Öyle değil mi?.. AKP’nin ‘temmuz’ planı EMİNE KAPLAN ANKARA Erken seçim senaryolarını değerlendiren Başbakan Tayyip Erdoğan, ‘‘Eğer erken seçim baskılarına temmuza kadar direnebilirsek, seçimi zamanında yapar, cumhurbaşkanını da biz seçeriz’’ dedi. AKP’nin yeni cumhurbaşkanını seçmesini istemeyen bazı çevrelerin bu süreçte bazı gayretler içine girebileceğini kaydeden Erdoğan, ‘‘Bir erken seçim olursa MHP ve DYP’nin barajı geçmesi ve AKP’nin milletvekili sayısının 276’nın altına düşürülmesi senaryoları yapılıyor’’ diye konuştu. AKP, bir yandan da olası bir erken seçime hazırlıksız yakalanmamak için seçim yatırımlarına ağırlık veriyor. 3 Kasım seçimlerinin 4. yılı yak ? Parti yöneticilerinin yer aldığı bazı toplantılarda, erken seçim senaryolarını değerlendiren Erdoğan, ‘Cumhurbaşkanını bu parlamentonun seçmesini istemeyen bazı çevrelerin senaryolar hazırladığını ileri sürerek, ‘Bu baskılara temmuza kadar direnebilirsek seçimi zamanında yapar, cumhurbaşkanını da seçeriz’ dedi. laşırken, kulislerde hükümetin erken seçime gideceği yönündeki senaryolar yoğunlaştı. CHP ve DYP, cumhurbaşkanlığı seçiminden önce erken seçime gidilmesi, cumhurbaşkanını yeni parlamentonun seçmesi çağrısında bulunurken Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu da, partisinin son grup toplantısında iktidarın baskın seçime hazırlandığını söyledi. Mumcu, hükümetin Ramazan Bayramı’ndan sonra seçime hazırlandığını bildirdi. Ramazan Bayramı’ndan sonraki hafta sonu 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na denk geldiğinden, bu durumda 5 Kasım’da erken seçime gidilebileceği yorumları yapılıyor. Erken seçim senaryoları, AKP’de de değerlendiriliyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, parti yöneticileri ve milletvekillerinin yer aldığı bazı toplantılarda, senaryoları yorumlarken, ilerleyen süreçte yaşanabilecek gelişmelere dikkat çekti. AKP’nin yeni cumhurbaşkanını seçmesini istemeyen çevrelerin, çeşitli senaryolar hazırladıklarını belirten Erdoğan, şu görüşleri dile getirdi: ‘‘Erken seçime gidilirse DYP ve MHP’nin barajı geçeceği, bu durumda AKP’nin milletvekili sayısının 276’nın altına düşeceği hesapları yapılıyor. Bu süreçte bazı çevrelerin yoğun baskısı ve gayretleri olacaktır. Ama temmuza kadar direnebilirsek, seçimi zamanında yapar, cumhurbaşkanını da biz seçeriz. TBMM, 1 Temmuz’da tatile girer, Meclis tatile girdikten sonra bu konu unutulur, biz de rahatlarız.’’ AKP kulislerinde, Erdoğan’ın yeni cumhurbaşkanını bu parlamentonun seçmesi için direneceği, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen sonra ise erken seçi me gidebileceği konuşuluyor. Kulislerde, ‘‘Eğer MHP ve DYP, barajı geçerse, AKP’nin tek başına iktidar olması tehlikeye girer. O zaman cumhurbaşkanının kim olacağını AKP belirleyemez. Erdoğan, böyle bir riski göze alamaz, o nedenle seçimleri zamanında yapmak için elinden geleni yapacaktır’’ yorumları yapılıyor. AKP, ‘‘erken seçim kararı alınmak zorunda kalınırsa’’ olasılığına karşı seçim yatırımları için hazırlığını da yapıyor. Bu çerçevede kredi kartı mağdurlarına ödeme kolaylığı getirirken kurumlar vergisini yüzde 30’dan yüzde 20’ye indirdi. SSK ve Bağ Kur prim borçlarına af getiren hükümet, konut edindirme yardımı için çalışanlardan yapılan kesintileri ödemek amacıyla yasa tasarısı hazırladı. asirmen?cumhuriyet.com.tr PKK bombalama ve adam öldürme eylemlerini sürdürecek mi? Terörü tırmandıracak mı? Öyle görünüyor. Bunun bir yansıması olarak Türkiye’yi yönetenler tarafında da şiddet eğilimi artacak mı? Öyle görünüyor. Terörle Mücadele Yasası’nın yeni şekli, daha önce yıllarca acısını çektiğimiz yasadan daha beter demokrasi karşıtı, özgürlük karşıtı hükümler içeriyor. Bu yeni yasa tasarısı teröristle toplum arasına sınır çekmek yerine sınırı tamamen belirsiz hale getiriyor. Teröristi, bundan mağdur olan yurttaşla aynı kefeye koyan hükümler geçmişteki yanlış uygulamalara rahmet okutacak şekilde geri dönüyor. Her konuda AKP’ye muhalefet eden CHP lideri, bu yeni yasa tasarısını desteklediğini açıklıyor. İktidarla ana muhalefet arasında, özgürlük karşıtlığı konusunda bir mutabakat böylece oluşmuş durumda. CHP’lilerin buna nasıl bir tepki vereceğini En İyisi FenerbahçeGalatasaray Maçı merak ediyorum. Düne kadar AKP’yi çıkardığı yasalar için eleştiren CHP’liler, demokrasi karşıtı yasayı görür görmez neden birden AKP’ye sempati göstermeye başladılar acaba? ??? Bir devletin terörle mücadelesine kimse neden mücadele ediyorsunuz diye karşı çıkamaz. Çıksa bile inandırıcı olmaz. Burada sorun, teröristle mücadele edeceğim derken, özgürlük karşıtı güçlerin, bu mücadelenin arkasına saklanarak toplumun sindirilmesi amacıyla, statükonun devamını sağlayacak şekilde ortaya çıkmalarıdır, bundan güç almalarıdır. Bunu çok yakın geçmişte yaşadık. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın, karargâhını Şırnak’a taşımasını nasıl değerlendirmeliyiz? Sınır ötesi bir operasyon mu yapılmak isteniyor? Bu mümkün mü? Eğer sınır ötesi operasyon yapılmayacaksa böyle bir merkez kaydırmasının anlamı ne olabilir? Amaç, PKK’ye operasyon yapmaksa bu, merkezi kaydırmadan da mümkün. Zaten bölgede sürekli operasyon yapılıyor. Merkezi kaydırmanın bir başka amacı da ABD’nin İran’a yapacağı bir müdahaleye hazırlanmak olabilir mi? Silahlı Kuvvetler neden böyle bir ihtiyaç hissetti, henüz bir açıklığa kavuşmuş değil. Bu yoğunlaşmayı, Terörle Mücadele Yasası hazırlığı, Van Savcısı’nın meslekten ihraç edilmesi gibi gelişmelerle birlikte de değerlendirebiliriz. Buralarda yeni bir şeyler mi olacak? ??? Soruna neresinden bakarsak bakalım acı bir tabloyla yüz yüzeyiz. Türkiye’yi önümüzdeki günlerde çok da iyi gelişmeler bekliyor denilemez. Siyaset sertleşirken bölgenin daha da karışacağı anlaşılıyor. Yeni acılar, yeni çatışmalar dönemine giriyoruz endişesi içindeyiz. Neresinden bakarsak bakalım, iyi ve umutlu sonuçlar yaratacak bir tablo görünmüyor. O zaman ne yapalım? Zararsız bir konuya yönelelim: En iyisi FenerbahçeGalatasaray arasında bugün oynanacak maçın heyecanına kendimizi kaptıralım. Bu konu zararsız mı diye soracak olursanız, bu ortamda onun da bazı riskleri olduğunu kabul etmeliyiz. Taraftarlar bu siyasi gerilim ortamı içinde birbirlerine girebilirler. Olsun, yine de maça yönelmek sinirlerimize iyi gelebilir. Biz Fenerbahçeliler için tek seçenek var; bu maçı kazanmak. Bu nedenle Galatasaray’ın görece sahaya daha rahat çıkabileceğini söyleyebiliriz. İşin bir başka boyutu ise Fenerbahçe’nin kendi sahasındaki büyük üstünlüğü. Fenerbahçe ta raftarı, gerçekten çok etkili ve baskılı bir güç oluşturuyor. ??? Fenerbahçe uzun yıllardan sonra ilk kez kupayı ve ligi aynı anda kazanabilir. Bu şans Fenerbahçe takımını olumlu yönde de etkiliyor, olumsuz yönde de... Eğer Galatasaray’ı yenip şampiyonluk şansını yakalarsa bu kupa için de bir motivasyon haline dönüşecektir. Futbolda topu topu beş hafta kaldı. Bu beş hafta içinde siyasette pek bir şeyin değişeceğini sanmıyorum. Bildiğimiz, daha önce yaşadığımız sahnelerle yeniden yüz yüze gelebiliriz. Futbolda ise beş hafta değişik heyecanlar yaşayabiliriz. Futbolu takip etmek, siyaseti izlemekten daha iyi olabilir. Ben yarın FenerbahçeGalatasaray maçının heyecanını yaşamayı tercih edeceğim. Umarım dostluk içinde, şiddetin olmadığı bir atmosfer içinde maçı izleriz. Fenerbahçe kazanırsa mutlu olacağımı da ilave edebilirim. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle