18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 NİSAN 2006 CUMARTESİ 16 Zift düşkünlüğü Türk Eğitim Derneği’nde (TED) ABD’li uzman Prof. Dr. Jeff McWhirter’in ‘‘madde bağımlılığı’’ üzerine verdiği konferans sonrası sorulara geçiliyor. CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, ‘‘Yabancı sigaraların içerisinde nikotinin dışında bağımlılık sağlayan ne olduğunu bilmediğimiz maddeler var. Ülkemiz sigara pazarını bu sigarayı üretenler yavaş yavaş ele geçiriyor. Sizin ülkenizde bu tekeller, bu maddeler yasaklanamaz mı?’’ diye soruyor. ABD’li uzman yanıtlıyor: ‘‘Dediğiniz doğru. Bu sigaraların içinde zift dahil kimi bağımlılık getiren maddeler var. Bunlar ABD’de yasak. Bu sigaralar yani ziftli ve madde bağımlılığı getiren sigaralar rahatça Türkiye ve gelişmekte olan ülkelerde satılıyor.’’ Gazalcı, bu olayı bize aktarırken anımsatmadan edemiyor: ‘‘En son, özelleştirme kapsamında bulunan Tekel’in 42 başmüdürlüğü ve 32 yaprak işletmesi hakkında kapatılma kararı alındı.’’ Niçin kapatılıyor belli değil mi? Yabancı sigaralara düşkünlük artsın, halkımız ziftin pekini içsin diye! 17 Nisan’da, takunyalı bürokratları andık. Sosyal hakların gırtlaklanması için demokrasinin askıya alınışını andık. Bankerlere giden emeklilik ikramiyelerini, ‘‘Çankaya’nın şişmanı, işçi düşmanı’’ çığlıklarını andık. ‘‘Benim memurum işini bilir’’i, ‘‘Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz’’ı andık. ‘‘First Lady’’nin Anneler Günü’nde elini öpen gazetecileri andık, hediye Jaguar’ı, davulu delen Jaguar’ı andık... Baba ‘‘President Bush’’u, kardeş, yeğen, oğul, torun torba hepten bir aileyi andık, bir koyup hiç alışı andık. Vizyonu andık, gözümüze gözümüze dürtülen altın kalemli BOP neye yarar? SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Anma icraatın içinden’i andık, şeyhlerleşıhlarla sarmaş dolaşlığı andık. Federasyonu andık, askeri kıtayı şortla denetlemeyi andık. Liboş papağanı andık, Köşk yağdanlıklarını, görmemiş papatyaları, ithal prensleri, türedi zenginleri andık. Araplara toprak satışını, kamu kuruluşlarının göz göre göre batırılışını andık. Andık, boğaza kadar borç batağına sürüklenişimizi, yolsuzluğu, yoksulluğu, yok oluşu; pazarlanmayı, kullanılmayı, kul oluşu; tam teslim edilişi, satılışı andık. O günü anarken, bugünü anladık! DSP Genel Sekreteri Ahmet Tan’ın parti gazetesi ‘‘Güvercin’’deki ‘‘BOP Dedik’’ yazısından: ‘‘BOP’u piyasaya, bundan birkaç yıl önce bizzat Başkan Bush sürmüştü: BOP’u ileri bir özgürlük stratejisi olarak uygulamaya koyacağız! Proje tam olarak uygulamaya konulamadı: Yani ucu biraz konuldu. Ama Irak’ta ölenlerin sayısını bilen yok. ‘İleri özgürlük stratejisi’ de BOP’un yavrusu... Başbakan Erdoğan ‘gerici’ iddialarını silmek için mi nedir, ‘ileri’ stratejiye sahip çıktı: Diyarbakır BOP’un merkezi olacak! Ondan önce de Başbakan Mesut Yılmaz Diyarbakır’ı ‘Avrupa kapısı’ ilan etmişti. Aylardır Avrupa kapısı yerine Yüce Divan kapılarını aşındırmakla meşgul. Yani sevgili yurttaşlar... ‘Bu BOP, ne bopa yarayacak’ diye sormaya gerek yok! Şu veya bu biçimde bir işe yarıyor...’’ İlk Günden Koltuk Kavgası Bir değil, ‘‘iki Bülent Arınç’’! Prodi’nin başına gelen bu. İtalya’da hükümeti devralmaya hazırlanan merkezsol koalisyon ‘‘Birlik’’in iki Bülent Arınç’ı var: İkisi de ‘‘Meclis Başkanlığı’nı’’ istiyor. Başbakan Yardımcılığı, Dışişleri Bakanlığı vs. kesmiyor. İkisi de Meclis Başkanlığı’na talip! Taliplerden birinin adı Fausto Bertinotti, diğeri ise Massimo D’Alema. ‘‘Zeytin Ağacı’’ hükümetini on yıl önce el ele vererek alaşağı eden ‘‘solun mimlenmiş bölücüleri’’ bunlar. İkisi de Zeytin Ağacı’nın genişletilmiş versiyonu olan ‘‘Birlik’’ ittifakının temel direğini oluşturan eski Komünist Parti’den geliyor. Ve kendilerini, ‘‘sol kümesin horozu’’ addediyorlar. Birbirlerine tahammül edemedikleri gibi, ‘‘Profesör Prodi’’yi de küçümsüyorlar. Solun ‘düşman kardeşleri’ D’Alema, Komünist Parti’nin ‘‘sosyal demokratikleşme’’ sürecinden geçen ve ‘‘Demokratik Sol’’ (DS) adını alan bir partinin başkanı. Bertinotti ise bu dönüşümü reddederek ‘‘Komünizmin Yeniden Doğuşu’’ (KYD) isimli yeni partisiyle yoluna sol uçta devam etmeyi tercih eden eski bir sendikacı. Birlik’in bu iki partisinden ‘‘DS’’, oyların yüzde 18’ini kontrol ediyor. KYD daha küçük olmasına rağmen (yüzde 7) seçimlerde ittifaka en fazla oy artışı sağlayan parti... Bu nedenle koalisyonun ‘‘hakemi’’ konumunda. Bertinotti’den Prodi’ye hafif yollu bir ‘‘Desteğimi çekerim!’’ iması, ittifak liderini hizaya getirmeye yetiyor. Öte yandan Prodi de hükümette aşırı sol taleplerle arıza çıkarabilecek Bertinotti’yi ‘‘Meclis Başkanlığı’na’’ demirleyerek etkisiz hale getirmeyi yeğliyor. D’Alema işte bu alışverişe taş koyuyor... Egemenlik yazınca ne oluyor ki?’’ Yaşam değişmiyor AKP’nin tarım reformuyla ama, ‘‘bağımlılık’’ artıyor. Gökhan Günaydın’a katılmamak elde değil: ‘‘IMF ve Dünya Bankası’nın yönettiği tarım reformu, mevcut hükümet tarafından içselleştirilmiş ve yasa hükmü haline getirilmiştir. İktidar, tarım politikasını onlar bize öğretirler, bize de uygulaması kalır demeye getiriyor.’’ Tek dertleri ulusal egemenliğe dayalı laik, demokratik Cumhuriyet ile... Cumhuriyeti yere sermek için içte egemenliğe egemen olmak isteyen aslanlar, küresel egemenler karşısında oluveriyorlar birer süt dökmüş kedi... Son eylemlerde çalışanlar sloganı bulmuşlar: ‘‘IMF’ye yumuşak, halka Kasımpaşalı...’’ Gizlisi saklısı kalmadı, herkes biliyor artık, toplumu güdüleme peşindekiler açıkça güdülenmekte. Küresel egemen höt demeyegörsün, o yurttaşına karşı hoyratça kalkan eller teslime hazır, havada, ‘‘Kullan beni, kullan beni’’ nakaratı dillerde; ulusun onuru ve bağımsızlığı ise yerlerde... Egemenlik, ortaçağ bezirgânlarına yakışmıyor hiç... Ulus, zaman geçirmeden geri alsa iyi olacak... Reform dedikleri Reform sözünün içi epeydir boşaltılmıştı, şimdikilere de boşalanı kurutmak kalmıştı, onu başarıyla yerine getiriyorlar. ‘‘Tarım reformu’’ dedikleri şeyi, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın şöyle yorumladı: ‘‘Yaşamı değiştiremeyince yasa organize etmek ya da yasayı değiştirmek daha kolay... TBMM’de geçirilen ‘tarım reformu’, tarımsal destekler, gayri safi milli hasılanın yüzde 1’inden az olamayacağını yasaya bağladı. Şu anda zaten binde 7’si8’i kadar kaynak aktarılıyor tarıma. Olması gereken ise yüzde 4’ü. Bunu bir yasa hükmü haline getiriyorsunuz da ne oluyor, ne işe yarıyor? Ya da tarımsal desteklemeye yön verme kurulu, şu bakanlardan, şu müsteşarlardan oluşur yasa maddesi haline geldi. Zaten Maliye Bakanı’na, Hazine Müsteşarı’na danışmadan tarım politikasının parasal kaynağı oluşturulamıyor ki... Onu yasaya D’Alema ‘karizmayı çizdirmek’ istemiyor Massimo D’Alema’nın gözü, ‘‘Cumhurbaşkanlığı’nda’’. Önce Meclis Başkanlığı’na’’, oradan ‘‘Cumhurbaşkanlığı’na’’ zıplamak isteyen D’Alema; satrancın ilk hamlesinde Meclis Başkanlığı’nı kaptırırsa Cumhurbaşkanlığı şansını yitireceğini biliyor. Parlamentonun 28 Nisan’da yapılacak ilk oturumunda, ilk elden Meclisin alt kanadı ve Senato başkanlarının seçilmesi gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi, sonraki aşamada ele alınacak konu. Cumhurbaşkanlığı için D’Alema’nın Berlusconi’nin desteğine ihtiyacı var. Muhalefetin desteğini sağlayamazsa ‘‘Köşk’’e çıkamayacak. Meclis Başkanlığı’nı şimdiden sağlama alamazsa açıkta kalacak ve iki koltuktan da olacak. Karizması yara alacak. Bu, Çizme’nin topuğunda ‘‘Gallipoli’’ isimli bir güney kentinden gelen D’Alema’nın hiç affetmeyeceği, kabullenmeyeceği ve hazmedemeyeceği bir şey. ‘‘Meclis Başkanlığı’nı’’ elde edemezse Massimo D’Alema, Prodi’nin ‘‘Birlik hükümetine karşı’’ kumpas kuracak... D’Alema ve Bertinotti bu yüzden Prodi’yi ilk günden rehin alıyor. Meclis Başkanlığı tartışmasının, gündemin ilk sırasına oturmasının nedeni bu. Çevre Yasası Değişecek, Ama Nasıl? TÜRKSEN BAŞER KAFAOĞLU Önümüzdeki hafta 2872 Sayılı Çevre Yasası yeni şeklini almak üzere, TBMM’de görüşülüp kabul edilecek. ‘‘Çevre Yasası’na Dair Kanun Değişikliği’’ yasa tasarısı, iki kez çevre komisyonuna geldi. İlkinde yanlışlıkları gören ilgili gönüllü çevreciler, hazırladıkları alternatif öneri çalışmalarıyla Ankara’ya giderek görüşlerini belirttiler. Meclis alt komisyonunda yeniden ele alınan tasarı bu kez de Çevre Komisyonu’nda epeyce değiştirilerek Meclis’teki gündem sırasında yerini aldı. Önümüzdeki günlerde görüşülecek. İzlediğimiz kadarıyla, bunca süre bekletildikten sonra, bu yasa için de, hükümeti yönetenler, diğer yasa değişikliklerinde olduğu gibi, hünerlerini kurnazca kullanıyorlar. AB’ye uyum için çevre adına yapılması gerekenleri, uluslararası literatürde yer alan tanım ya da ‘‘terim’’lerin içini, kendi siyasetleri doğrultusunda ve geleceğe yönelik yasal kılıfına uydurma ustalıklarıyla sürdürüyor. Doğal varlıkların ve yaşanabilirliklerin korunması yönünde yapılan uğraşlara rağmen ne yazık ki gönüllü ve toplumsal faydadan yana görüşler, söz konusu yasaya yansıtılmadı. Ayrıca Meclis’te alelacele ortaya konan tüzük değişikliği gereği, beş temel yasa içinde, söz konusu yasa da ayrı ayrı maddeler olarak değil, birkaç bölüm halinde, sözde görüşmeye açılacak. koymaya çalıştığı ‘‘Kirletmeye devam edilse de; kirletenlere ödetiriz. Ağaçların yerine beton gökdelenler dikeriz ama çevresini lalelerle de süsleriz. Hem de kalkınırız’’ düşünceleri, kısa ömürlü bir sürdürülebilirlik aldatmacasıdır. Böyle bir anlayış, kalkınma gibi gösterilse de, AB’ye uyum oluyor gibi gösterilse de ardından çölleşmeyi, betonlaşmayı ve sağlıksızlığı getireceği için, kalkınamama ve doğal verimliliğin yok oluşu tablosuyla karşılaşmak kaçınılmazdır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ‘Küçük olsun, benim olsun!’ ‘‘Küçük olsun, benim olsun!’’ Bize çok tanıdık gelen bu hazin cümle, hükümeti devralmadan gol üzerine gol yiyen İtalyan solunun encamını özetliyor. Prodi, iki cephede savaş vermek durumunda. Dışarda, yenilgiyi kabul etmeyen Berlusconi’ye karşı savaşacak. İçerde ‘‘düşman kardeşler’’ Bertinotti ve D’Alema’yı bir arada tutmaya çalışacak. Sol; liderler ve lidercikler arasında böyle ‘‘kanlı bıçaklı’’ bir kavganın mahkumu olmasa, İtalya gibi bir ülke zaten Berlusconi’ye teslim olur mu? İtalya’nın bir numaralı sorunu ‘‘Berlusconi’’ değil gerçekte. Sorun; Türkiye’de olduğu gibi tıpkı, bir türlü toparlanamayan ve tarihi sorumluluklarını idrak edemeyen sol’da. Çevreciler uyardı Zehirli atıklar konusunda 1991’lerde Hamburg’dan ülkemizdeki büyük bir kirletici şirkete, çinko ile katılaştırılmış dioksin gibi baca gazları yükler getiren Halterman gemisini, yetkilileri uyararak geri gönderen; asbestli geminin Tuzla’da sökülmesini önleyen vb. yüzlerce zehirli atık protesto eylemi yaparak zehirli atıkları engelleyen gönüllü kuruluşlar, demek ki boşa konuşmayıp ilgililere gerçekleri işaret ediyorlarmış. Bugün işte durum ortada. Sayın Bakan uzun süredir aynı görevde olmasına rağmen, değerli çevreci gönüllülere uzak durma, danışmama yolunu seçti ve sürdürdü. Oysa zehirli atıklar konusunda günah çıkarma yerine, hiçbir ayrım yapmadan onlarla danışma ve işbirliği yolu denenseydi; çok önceden bu sorunu çözme yoluna gidilebilirdi diye düşünüyoruz. Son günlerde dikkat çeken başka bir husus da, tam Çevre Yasası’nın temel maddelerinin kuşa çevrilip kılıflar giydirilerek hiçbir engele takılmaksızın onaylanıp yasalaşması, Meclis gündemindeki en önemli ve yaşamsal konulardan biri iken kamuoyunun dikkati birdenbire nedense yeni ve bilinmeyen bir olaymış gibi zehirli atıkların üzerine çevrilmek istendi. Daha önceleri nerelerdeydiniz, demekten başka bir soru gelmiyor akla doğrusu. Ayrıca son günlerde çevre konuları görsel basında da çok tartışılır oldu. Tabii bu arada gülmeceli ya da ağlamacalı olaylarla karşılaşmamak olası değil. Yine böyle prgramlardan birinde, çevre ile ilgili bir hükümet yetkilisi, ‘‘Çevre Yasası’na ekleyecekleri yönetmelikle de belirlenecek olan ve gönüllüler içinden uygun olanları seçeceklerinden, onları ücretsiz olarak çalıştıracaklarından’’ söz ediyordu. AB uyum sürecinde, ne de demokratik bir olay değil mi? İtaatli ve kendilerine uygun kişilerden seçimler yapmayı yasayla pekiştirmek isteyen sayın yetkiliye, bu kadar seçicilik niye? Her birey tanımını, yurttaşlık görevini ve nerede duracağını kendi belirlemeli, bir de onlara danışınız, diye hatırlatma yapmakta, demokrasi adına yarar görmekteyiz. Ama tabii sıralamaya çalıştığımız bu olayların, gülmece mi yoksa ağlamaca mı olduğuna yurttaşların karar vermesi ve kararlı hareket etmesi gerekir. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com Ortak proje, ortak kimya yok... Şimdilik yalnız sözde kalan ‘‘Birlik’’(!) tabelası altında toplanan sol; ‘‘yamalı bohça’’ gibi. ‘‘Berlusconi’den kurtulmak’’ dışında; ‘‘ortak bir projesi’’ olmadığı gibi, ‘‘ortak bir kimyası’’ da yok. Prodi ittifakında, Hıristiyan Demokratların sol kanadından, Bertinotti’nin ‘‘komünistlerine’’ dek apayrı geçmişlere ve kültür miraslarına sahip çıkan geniş bir yelpaze var. Bu yelpazede ‘‘Katolik mirasa’’ sahip çıkan partiler kadar, ‘‘laiklik’’ platformu üzerinden mücadele eden partiler de yer alıyor. Başlarında ise partisi olmayan, siyasi parti desteğinden yoksun, yıpranmış bir lider, Prodi bulunuyor. Prodi’nin geçmişi de soldan değil, Hıristiyan Demokrat çizgiden geliyor. İtalyan solu bir Blair, Zapatero ya da Papandreu çıkaramıyor. Bunun nedenleri ve sonuçları pazartesiye... HARBİ SEMİH POROY Semih Poroy çizgilerine bir süre ara vermiştir. Oldu bitti Çevre Yasası böylece değişiklikleri ile birlikte tek tek tartışılmadan bir oldubitti içinde Meclis oylamasından geçiriliverecek. Önerge vermeyi de önce, iki kişi ile sınırlandırmalarının nedeni de yine yasanın istedikleri şekilde, bir an önce ve bir engelleme ile karşılaşılmadan geçirilebilmesi. Elbette Çevre Yasası’nda değişiklikler yapılmalıydı. Ama çevreci sivil toplum kuruluşlarının, meslek odalarının, üniversitelerin ayrım yapmaksızın görüşlerine açmadan böyle apar topar yapılan Çevre Yasası yarar değil zarar getirir. Çevre Yasası değişikliğindeki üstü örtülü cümleleri, hükümetin genel politika ve var olan uygulamalarına göre değerlendirmemiz son derece doğaldır. Bu bakışla örneğin, yasanın amaç maddesi dahil en önemli maddelerinde keskin bir kılıç gibi kullanılan ‘‘Sürdürülebilir kalkınma’’ terimi, yasa yapıcıların doğallar yerine yapayları nasıl oturtabiliriz ki daha çok kâr edebilelim tarzlarına yakışır görünüyor. Yoruma son derece açık olan sürdürülebilir kalkınma terimi bize göre, çevre öncelikli ve doğal varlıkları koruyarak gelişen bir kalkınma modelidir. O zaman ekonomik verimlilik, diğerinden çok daha yüksek olur. Çünkü doğa bozulmaz, yaşanabilirlik bozulmaz ve gelecek kuşağa devir payı kaybı olmaz. Bu nedenle hükümetin ortaya BULMACA hayatepik?mynet.com SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Nisan www.mumtazarikan.com BURSA CUMOK ÇAĞRISI “ÜLKENE VE BAYRAĞINA SAHİP ÇIK” “Bursa Ulustan Yana Güç Birliği”nin başlattığı “ÜLKENE VE BAYRAĞINA SAHİP ÇIK” eylemini destekliyor, tüm Cumhuriyet Okurları’nı, evlerine, işyerlerine ve araçlarına bayraklarını asmaya çağırıyoruz.. BURSA CUMOK Kimliğimi, Pasomu, Emekli maaş cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ESRA YETEK 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kürek tak1 mak için sandalın yan ke 2 narına dikine 3 yerleştirilmiş ağaç çubuk. 2/ 4 Bir işin yapıl 5 dığı belirli za 6 man... Yemiş7 lerin yenen bölümü. 3/ 8 Yırtıcı bir hay 9 van... Eylem1 2 3 4 5 6 7 8 9 leri olumsuz yapmak1 T R A V E S T İ ta kullanılan ek. 4/ A Ş I Ciltlenerek bir araya 2 R O T O R L E N F R getirilmiş harita der 3 O D lemesi... Şırası alın 4 M A L A K A R İ A N R AM İ mış üzüm posası. 5/ 5 B O T A L İstanbul’un eski ad 6 O L E larından biri. 6/ ‘‘Bat 7 N A D A S U R A man’’ da denilen es 8 O R L İ F H ki bir ağırlık ölçüsü... 9 P S İ K O L O J İ Yayla ya da bahçe kulübesi. 7/ Argoda esrar... Büyümemiş karpuz. 8/ Kumaş, halı, tablo gibi desenli nesnelerde, biçimlerin üzerinde yer aldığı renk... Uygun, tıpatıp gelen. 9/ AleviBektaşi edebiyatında bir şiir türü... İtalya’nın en uzun ırmağı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yuvarlak ve uzunca vücutlu bir balık. 2/ Bir zaman birimi... Halk dilinde yayınbalığına verilen ad. 3/ ‘‘Hamit ’’: Güreşçimiz... Kuzu sesi. 4/ Parlak yüzlü bir tür ipekli kumaş... Pamuk kozası. 5/ Büyük tekke. 6/ Bir şeyin yapılmasını yasaklama... Küçük köy. 7/ Bilgisiz, kültürsüz kimse... Tohumluk hıyar ya da domatese verilen ad. 8/ Taban, döşeme... Eski Türklerde at, köpek, keçi gibi evcil hayvanların mumyalarına verilen ad. 9/ Soluk... Polonyum elementinin simgesi. CUMHURİYET 16 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle