21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 NİSAN 2006 CUMARTESİ 6 HABERLER Osman Pepe’nin istifa etmesi gerektiğini söyleyen uzmanlar: Tehlikeli atıkların yakılması çaresizliktir ‘İmha ederken kirletiyor’ ? İTÜ Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Talınlı, tehlikeli atıkların ‘beşikten mezara’ kadar kontrol edilmesi gerektiğini vurgulayarak, konu ile ilgili çıkarılan hiçbir yasanın ve hiçbir yönetmeliğin bir tek maddesinin bile uygulanmadığını söyledi. Talınlı, atıkları yakarak yok etmenin de ‘çaresizlik’ olduğunu belirtti. ÖZLEM GÜVEMLİ CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Türkiye Türklüğünü Parçalamak(3) İlk iki yazı kısaca şöyle özetlenebilir: Türkiye Türklüğü tek bir etnisitenin değil bir etnisiteler sentezinin adıdır. Bu sentezi bileşenlerine (tek tek etnisitelere) ayırmaya kalkarsanız ülkeyi bölmüş değil parçalamış olursunuz. Bileşenlerine ayrılamayacak kadar birleşmiş, bütünleşmiş bir sentezdir çünkü bu. İtiraz seslerini duyar gibi oluyorum: Öyleyse Güney Doğu’da yaşananları, ülkenin başka yerlerindeki terörü, bir bütün olarak Kürt hareketini, özel olarak PKK olgusunu nasıl açıklayacaksınız? Bu soruların yanıtı, Anadolu’nun uzak ve yakın tarihinin irdelenmesinde, çağdaş Türkiye tarihinin oluşum süreçlerinin iyi anlaşılmasında ve yaşadığımız günlerde de ABD emperyalizmi başta olmak üzere emperyalizmin Ortadoğu politikalarındadır. Bu irdelemeler yapılmaksızın ‘‘ulusların kaderlerini tayin hakkı’’ gibi klişelerle, Türkiye gerçekliğiyle hiçbir benzerliği bulunmayan (her biri kendi içlerinde irdelenmesi gereken) İngiltere (İrlanda), İspanya (Katalan Bask), Fransa (BretonKorsika), Belçika, İsviçre, Yugoslavya, daha yakın coğrafyamızda Irak, İran (FarsAzeri) vb. örnekleriyle hiçbir yere varılamaz. Ya da sadece Türkiye’nin parçalanmasına, isteyerek ya da istemeksizin, bilerek ya da bilmeksizin hizmet edilmiş olur. ??? Dil, bir ulusu oluşturan tek ve biricik öğe değildir. Öyle olsa aynı dili konuşan farklı uluslar bulunmazdı. (Hiç kimse Avustralyalıların Amerikalı olduğunu iddia etmiyor.) Bunun gibi, ana dilleri farklı halkların tek bir ulusu oluşturmaları da pekâlâ olasıdır. Türkiye tam olarak böyle bir ulusun ülkesidir. Bu gerçeklik, ilk iki yazıda da değindiğim gibi en az bin yıllık tarihin sonucudur. ‘‘Türkiye Türklüğü’’ diye adlandırdığım sentezde, Anadolu’dan gelmiş geçmiş ve bu gün de yaşamakta olan bütün halkların katkıları vardır. Bu halklar arasında Kürt halkı, hem kimlik özellikleri, hem sayıca çokluğuyla özel bir yere sahiptir. ‘‘Türkiye Türklüğü’’ kimliğinden, bu kimliğin oluşumunda, özellikle de Cumhuriyet döneminde büyük katkısı olmuş ‘‘Kürt’’ öğesini, basit bir cerrahi işlem yapar gibi çıkarıp alamazsınız. Bunun gibi ve bundan daha da çok, Türkiye’deki Kürt kökenli halkı ‘‘Türkiye Türklüğü’’nden bağımsız olarak tanımlayamazsınız. Halk dilinin deyimlerinden ‘‘et ve tırnak gibi’’ sözü, bu olgularda, duygusal vurgusundan daha da fazla, sosyal, kültürel, psikolojik bir gerçekliğin tam olarak karşılığıdır ??? Daha çok şey söylenecek ve söylenmesi gereken konuyu ben şimdilik iki gözlemim ve belki sitemimle (ve son olarak da bir özlemimle) tamamlamak istiyorum. Mehmet Ali Aybar’ın istifasından sonra 1969 Kasımı’nda Mehmet Ali Aslan’ın Türkiye İşçi Partisi başkanı olmasıyla, partinin başına bir ‘‘Kürt’’ mü, yoksa bir Türkiye sosyalisti mi geçmiş oluyordu? Yoksa biz sosyalist gençler kandırılmış mıydık? Bunun gibi, o yılların en sevgili sosyalist ağabeylerimizden ve 1980’lerde de Paris’te sürgün arkadaşım Tarık Ziya Ekinci, nasıl oluyor da bu gün sadece ‘‘Kürt aydını’’ vurgusuyla tanımlanıyor? Yoksa bu günlerin modası, (sözüm ona demokrat, aslında ırkçı) bu ‘‘Kürt’’, ‘‘Türk’’ vurguları dışında, yaşadığımız bütün şeyler yalan mı, göz boyacılığı mıydı? Ben böyle olmadığına inanıyorum. Yaşadığımız ülkede sayısız etnisitenin, bir ırk adı değil bir sentezin adı olan ‘‘Türkiye Türklüğü’’nü oluşturduğunu, Kürt etnisitesinin de bu sentezin temel öğelerinden biri olduğunu düşünüyorum. Ve bu birleştirici anlayışın temelinde, hem farklı kültürel özgünlüklerin korunup geliştirilmesini sağlayacak, hem ulusun bütünlüğünü perçinleyecek ve belki hepsinden daha önemli olarak da aynı ulusu oluşturan halkların hızla düşman kamplara bölünmekte oluşunu önleyecek bir Türkiye sosyalist hareketinde yeniden bir araya gelinmesini özlüyorum. Köşk’ün minik konukları Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 23 Nisan Çocuk Şenliği’ne katılmak üzere Türkiye’de bulunan çeşitli ülkelerden gelen çocukları Çankaya Köşkü’nde kabul etti. Çocukları ağırlamaktan büyük mutluluk duyduğunu söyleyen Sezer, ‘‘Dünyanın dört bir yanından gelen sizler, doğduğunuzdan bu yana birbirinizi tanıyormuşçasına el ele, yürek yüreğe vererek kenetlenip insanlığa hiçbir zaman unutulmaması gereken önemli dersler veriyorsunuz.’’ dedi. Sezer, daha sonra, çocukları ülkelerine göre gruplar halinde kabul ederek birlikte anı fotoğrafı çektirdi. Bu sırada, çocuklar da Sezer’e ülkelerinden getirdikleri armağanları sundular. Kabulde, çocuklara kalem ve saatten oluşan hediye paketleri verildi. TBMM Başkanı Bülent Arınç da Meclis’te çocukları kabul etti. (Fotoğraf:AA) İ TÜ Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Talınlı, Tuzla’da ortaya çıkan tehlikeli atık dolu variller olayının ardından Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin istifa etmesi gerektiğini söyledi. Talınlı, İZAYDAŞ’ın tehlikeli atıkların gönderileceği bir adres olamayacağına dikkat çekerek, ‘‘Tehlikeli atıkların yönetim biçimleri içinde yakma en son çaredir, hatta çaresizliktir’’ dedi. Talınlı, Tuzla’da zehir yüklü varillerde tespit edilen kanserojen etkisi bulunan fenolun sadece bir madde olduğuna dikkat çekerek, ‘‘Onun fenol olması ile metilen klorür olması ile uğraşıyorlar. Bilimsel bir sahtekârlık yapılıyor. Tehlikeli maddeler 63 bin adettir. Bu varilin içinde temel olarak fenol ama 103 tane daha tehlikeli madde var. Hangisiyle uğraşacaksınız? Onların içinde fenolden daha tehlikeli maddeler var’’ diye konuştu. Pepe’nin, sularda hiçbir şey bulunmadığı yönündeki açıklamalarını anımsatan Talınlı, ‘‘Ölçemediğin mertebede bir madde var orada. Sudan devamlı içiyorsunuz, 20 sene sonra kanser oluyorsunuz. Herkes kanseri tehlikeli sanıyor. Toksitle zehirlenme tehlikelisi de var. Zehirlenme akuttur, anında öldürür’’ dedi. Tehlikeli atıkların ‘‘beşikten mezara’’ kadar kontrol edilmesinin önemine işaret eten Talınlı, 1993’te çıkarılan ‘‘Tehlikeli Madde ve Kimyasalların Kontrolü Yasası’’nın da 1995’te yürürlüğe giren ‘‘Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’’nin de bir tek maddesinin bile uygulanmadığını belirtti. Tuzla’daki varillerin yurtdışından gelmiş olabileceğini de ifade eden Prof. Talınlı, orada bulunan varillerin içinde hangi maddeler bulunduğuna dair hiçbir açıklama yapılmadığını anımsattı. Tehlikeli atıkların yakılarak bertaraf edilmesini çaresizlik olarak niteleyen Talınlı, şöyle devam etti: ‘‘Her atık yanmaz. Başka hiçbir çaresi olmayan atığı yakarsınız. Bu yakma da kontrollü olmalı, hava kirlenmesi yaratmamalısınız. Bir ülkede tehlikeli atık alanları yaparsınız. Buralar meskun mahallerden uzaktır, çevre değerleri düşük yerlerde olur. ‘10 tane daha İZAYDAŞ yapsak’ demek bilim dışıdır. ’’ İSTAÇ, kapasitesinin üzerindeki atığı düzenli depolama alanlarında imha ediyor ‘Tıbbi atığı yakıp enerji üretiyoruz’ SİBEL BAHÇETEPE AB KOMİSYONU VARİLLERİ GÖRÜŞECEK İstanbul Haber Servisi Avrupa Komisyonu Çevre Genel Müdürlüğü Genişleme ve Komşu Ülkeler Dairesi Türkiye Masası Sorumlusu Dagmar Kaljarikova, bir sonraki alt komisyon toplantısında Tuzla’da bulunan zehirli atık dolu variller olayını ele alacaklarını açıkladı. Bahçeşehir Üniversitesi’nin düzenlediği ‘‘AB Çevre Politikası ve Türkiye’nin Uyumu’’ konulu panele katılan Kaljarikova, çevre ile ilgili şikâyetlerin kendilerine iletilebileceğini belirterek ‘‘Çevre konusunda sivil toplum kuruluşlarını dinliyoruz. Türkiye’den nükleer santral yapımıyla ilgili mektuplar aldık. Yapabildiklerimiz sınırlı ama hükümete baskı uyguluyoruz’’ dedi. Müdürü Kiriş, İstanbul genelinden günde yaklaşık 27 ton tıbbi atık geldiğini belirterek, ‘‘Tesisin kapasitesinin üstünde kalan yaklaşık 3 tonluk atık ise düzenli depolama alanlarındaki özel hazırlanan bölümlerde gömülerek bertaraf ediliyor’’ diye konuştu. Kiriş, yakılarak bertaraf edilen atıklardan yüzde 58 oranında külün çıktığını ifade ederek, bunların da özel hazırlanan yerlere gömüldüğünü anlattı. Tıbbi atıkların diğer atıklardan ayrı ayrı toplanmasını ve poşetlenmesini İSTAÇ’ın tutanaklara geçtiğini dile getiren Kiriş, bunlara uymayanlara ise İl Çevre ve Orman Müdür İstanbul’daki hastanelerden günde ortalama 27 ton tıbbi atık çıktığını belirten İSTAÇ Teknik Hizmetler Müdürü Alpaslan Kiriş, merkezlerinin 24 ton kapasiteli olduğunu, geri kalan 3 tonun ise düzenli depolama alanlarındaki özel bölümlerde bertaraf edildiğini ve diğer çöplerle birlikte toplanmadığını söyledi. Kemerburgaz’daki İstanbul Çevre Koruma ve Atık Maddeleri Değerlendirme Ticaret AŞ (İSTAÇ) tesisinde, kentteki 205 hastanenin tıbbi atığı yakılarak bertaraf ediliyor. Bertaraf sonunda ortaya çıkan elektrik enerjisi ise hem çevredeki binalarda, hem de tesis bünyesindeki binalarda kullanılıyor. Tesis hakkında sorularımızı yanıtlayan İSTAÇ Teknik Hizmetler lüğü tarafından cezai işlem uygulandığını kaydetti. Bu atıkları yakarak bertaraf etmenin daha sağlıklı olduğunu vurgulayan Kiriş, özel hastanelerin tıbbi atıklarını toplarken bazı sıkıntılar yaşadıklarını, denetimin yapılması ve cezalarla bunun önlendiğini söyledi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları ile Trakya bölgesi sınırları içerisinde endüstriyel tesislerden kaynaklanan atıkların bertarafı için bir projelerinin olduğunu söyledi. Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesi ve Katı Atık Türk Milli Komitesi Başkanı Prof. Dr. Günay Kocasay ise yaptıkları araştırmaya göre İstanbul’da bir günde 34 ton tıbbi atık çıktığını, İSTAÇ’ın da bu atıkların bertarafı noktasında yetersiz kaldığını öne sürmüştü. ataol b?cumhuriyet.com.tr. Faks: (0212) 513 85 95 TÜRMOB SAYMANI YILDIZ ‘Muhasebe kariyer mesleği oldu’ tirilmiştir. Artık İstanbul Haher ülkedeki işber Servisi letmelere ait maTürkiye’de muli tabloların ayhasebe meslenı muhasebe ğinin bugünü standartlarıyla ve geleceği, ‘‘1. düzenlenmesi Türkiye Muhasebe Foruzorunluluğu ormu’’nda tartı Hüseyin Yıldız. taya çıkmıştır. şıldı. Türkiye Dolayısıyla muSerbest Muhasebeci Ma hasebe sisteminden bekli Müşavirler ve Yemin lenen fonksiyonlar artli Mali Müşavirler Oda mıştır. Bunların başında sı Birliği (TÜRMOB) risk yönetimi, kurumsal Genel Saymanı İrfan yönetim, yönetim danışHüseyin Yıldız, muhase manlığı, vergi danışmanbe mesleğinin giderek lığı, derecelendirme ve önemli bir kariyer dalı değerlendirme uzmanlıhaline geldiğini söyledi. ğı gibi konular gelmekteİstanbul TİM Show dir. Bu durumda muhaCenter’da gerçekleştiri sebe mesleği üyelerinin len forumda, muhasebe farklı alanlarda uzmanmesleği masaya yatırıldı. laşma gereği ortaya çıkForumun değerlendirme mıştır’’ diye konuştu. sini yapan Yıldız, ‘‘ÇoSon yıllarda muhasekuluslu şirketlerin tek be mesleğine yönelik tadünya pazarı üzerinde lepte artış olduğuna işaki hâkimiyetleri ile bir ret eden Hüseyin Yıldız, likte ekonominin kayda ‘‘Bu durum mesleğin gialınarak sağlıklı finansal derek kariyer mesleği haverilere dönüştürülme line geldiğini göstermeksinde yeni standartlar ge tedir’’ dedi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle