25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 ŞUBAT 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Doğan Öz’ün kızı Bengi Heval Öz’e göre babası devlet içindeki çeteleşmeyi gördüğü için öldürüldü Devlet yararına faili meçhul! ‘ Bizim davanın sanığı İbrahim Çiftçi, Susurluk olayından hemen sonra gazeteye ilk demeç verenlerden oldu ‘‘Biz kullanıldık’’ diye. Şimdi ise hepsinin ağzından aynı özür çıkıyor. ‘‘Biz memleketimizin iyiliği için savaştık. Biz kullanıldık. Bizi devlet kullandı, sistem bizi yarattı’’ vs. Yani dilim de varmıyor ama ‘‘Bizim babalarımızın ölmesinin sorumlusu devlet mi oluyor?” Benim içinde yaşadığım bu topraklar üzerindeki bu devlet, benim katilim mi?.. BENGİ HEV AL ÖZ A slında binlerce defa tekrarlanmış bu ‘faili meçhul’ ama ‘faili belli’Doğan Öz katliamını bir kez daha anlatmak zorunda olmak çok güç benim için. Ama biliyorum ki bu benim görevim: Olan olayları, yaşanan acıları unutturmamak, hep haykırmak ve hesap sorulmasını istemek. Biz ve bizden sonra yaşanan ve yaşanacak olan nice benzer olaylar için. Unutmaya, geçiştirmeye ve kabullenmeye çok yatkın bir milletiz. Ama maalesef bunun bedeli çok ağır ödeniyor. Toplumsal belleği olmayan, hafızasını yitirmiş bir millet, kimliğini ne kadar koruyabilir ki? Oysa herkes ne hatırlıyorsa anlatmalı. Babam kimseyi idama mahkum etmemişti ama yolunu tıkıyordu belli ki bazı insanların. Yargısız bir infaza ya da ‘‘başka türlü bir yargı sisteminin infazına’’ kurban gitti. Bu artık mafya mıydı, üstdevlet’in özel emri miydi, derin devlet miydi, devletin ta kendisi midir, bilmem. Ama babam ölüm cezalarına, yani insanın en birincil hakkı olan yaşama hakkının elinden alınmasına karşı çıkan ilk savcıdır. Bizler, yani ölenlerin yakınları için yitirdiklerimiz öncelikle birer baba, koca. Toplumdan ise değerli savcı, emniyet müdürü ve gazeteciler yitip gitti. Ne olurdu baba ‘Cinayet çözülseydi acımız hafiflerdi’ İki torunu ve geliniyle öldürülen Hamit Fendoğlu’nun eşi Mukaddes Fendoğlu: “Süleyman Demirel ve Kenan Evren’in ‘Failleri bulacağız, içiniz rahat olsun’ sözlerine karşın bugüne kadar bir arpa boyu yol alınamamış olması acımızı katlıyor” İLHAN TAŞCI SELAHATTİN GÖKATALAY M ALATYA Hamit Fendoğlu’nun torunlarıyla birlikte ölümüne neden olan paket, Yassıada’da 3 yıl aynı koğuşu paylaştığı Kasım Önadım adına gönderilmişti. Paket, TBMM çıkışlıydı. Ne de olsa hapishane arkadaşından geliyordu paket. O dönemin ünlü ‘‘Meclis sigarasını’’ göndermiş olabilirdi yine... Onun için kimse kuşkulanmamıştı ölüm getiren paketten... Ölen unutulmuyordu ama zamanla anılarıyla avunmayı öğreniyordu insan... Hamit Fendoğlu’nun eşi Mukaddes Fendoğlu gibi. Hamit Fendoğlu’nun öldürülmesinin üzerinden geçen 28 yılda Mukaddes Fendoğlu’nun acısı dinmiş miydi? Dile kolay, bir eş, 2 torun, bir de torunlarının annesiydi kaybettiği. Hamit Fendoğlu ile birlikte gelini Hanife, 3 yaşındaki Bozkurt ile 1 yaşındaki Kürşat da yaşamını yitirmişti. ‘‘Koca bir kentin belediye başkanı öldürülmüştü’’ ama failleri bile bulunamamıştı, geçen onca zamana karşın. Mukaddes Fendoğlu’nun, ölüm paketini gönderenler bulunmadıkça üzüntüsü dinmediği gibi artıyordu... Mukaddes Fendoğlu, sözlerini ‘‘Olayın aydınlatılması bugüne kadar çektiğimiz üzüntüleri bir ölçüde de olsa giderebilirdi belki. İçimizde bir uhde kalmazdı. Devlet zaten olayın faillerini bulduğunda gerekli cezayı verecektir. Her suçun bir bedeli olmalıdır’’ diye sürdürüyor. KENAN EVREN’İN SÖZÜ Eski Başbakan Süleyman Demirel, Fendoğlu ailesiyle yakından ilgiliydi. Mukaddes Hanım’a göre, ‘‘Demirel siyasi yasaklıydı ve yapacağı da fazlaca bir şey yoktu’’. Mukaddes Fendoğlu, kalkar Malatya’dan Ankara’ya gelir, bir umut. Cinayeti çözeceğine söz veren devletin en tepesindekilerle görüşmek üzere. Mukaddes Fendoğlu, Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Ke YARIN: SEZEN ÖZ: DOĞAN ÖZ, TÜRKİYE ÜZERİNE OYNANAN OYUNLARIN FARKINA VARDIĞI İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ CUMHURİYET 09 K ‘ Kızı Bengi Heval Öz’e göre Savcı Doğan Öz, başka türlü bir yargı sisteminin infazına kurban gitti. ma hâlâ ‘‘Baba’’ diyebiliyor olsaydım? Ne olurdu Cevat Amca’yı emniyette odasında ziyaret edebilseydim? Ne olurdu Abdi Amca’nın gazetesinde arada sırada yazılarım çıksaydı? Ne olurdu Uğur Ağabeyime takıldığım bir şey hakkında soru sorabilseydim? Ve daha niceleri; öğretim üyeleri, araştırmacı yazarlar, doktorlar... Şimdi elimden tek gelen şeyi yapıyorum. Cevat Amcamın eşi Ülker Yurdakul’la konuşuyorum, annemle, ağabeyimle röportaj yapıyorum. Ve herkesi artık temiz bir Türkiye’ye davet ediyorum. DGM’lere karşıydı Babam cumhuriyetin savcısıydı. Savcılar devlet düzenini ve cumhuriyeti korumak için vardır. ‘‘...Biz yeni bir tür iyi insan, iyi insan, yaratıcı insan olmaya yürüyelim’’ derdi bize. İyi insan? Tüketici değil, üreten. Öldüren değil, yaratan. Onun Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ne de karşı çıktığını, bunun Cumhuriyet yasalarına aykırı bir uygulama olduğunu, ülkede demokrasiyi çökertebilecek kadar tehlikeli olduğunu savunan bir savcı olduğunu hatırlatmadan edemeyeceğim. Ama asıl neden öldürüldü babam? ‘‘Kontrgerilla’’ diyorlar. Ne güzel bir isim değil mi? Kontrgerilla! Masal kahramanı gibi! Mesela ‘‘Sindrella’’ gibi! Bu kahramanı kimse görmüyor ama her yerde varlığını hissediyor... Devletin içinde, kuytu köşelerde saklanan bir tür ‘‘üst yargı mercii!’’ olsa gerek. Koruyucu melek misali! Üst yargı dedim ya, karanlıkta ansızın hiç beklenmedik bir anda olaya el koyup, kendine göre yargısını verip infazını doğrudan uygulayan sistem! Ve sonuç: ‘‘Faili meçhul cinayet’’... Kuşkusuz devlet yararına! Peki, ben ne yapayım, neye inanayım? Babam bu devlet için görev yaparken, devlet yüzünden öldü diye dava açsam, davayı nereye yönelteceğim? Kimden ve nasıl bir cevap, bir sonuç alacağım? Adalet? Kanun?.. Bugün başıma bir iş gelse kendi yöntemlerimle mi çözmeye çalışırım, yoksa güvenmediğim güvenlik görevlilerinden yardım mı isterim? Şimdi artık dünyanın en doğal şeyiymiş gibi kanıksanmış, normal karşılanan devletmafyaçete ilişkisi ve bunun altında yatan bir derin devlet yapısı ne dün ne önceki gün, ne Özal zamanı ne de Evren zamanında ortaya çıkmış, taa 1978 yıllarında bir savcı görmüş ve bu yüzden de susturulmuştu. Oysa ki artık bir yolsuzluk haberi manşetten bile girmiyor haber kaynaklarımıza. O kadar alelade, sıradan... Babam sağ olsaydı? Babam susturulmasaydı ve sadece ve sadece görevini yapmasına izin verilseydi namuslu bir biçimde! Tetikçi belli, gerçekler gizli Babamı katledenlerin tetikçisi bellidir. Şu anda hayattadır ve beraat ettirilmiştir. Hiçbir zaman idam edilmesini istemedik zaten ama gerçekler ortaya konsun istedik. Gerçekler ortaya çıksın ve tetikçilerin arkasında kim var, bilmek istedik. Bizim davanın sanığı İbrahim Çiftçi, Susurluk olayından hemen sonra gazeteye ilk demeç verenlerden oldu ‘‘Biz kullanıldık’’ diye. Bu haber 13 Kasım 1996’da Milliyet gazetesinde manşetten yayımlandı. Şimdi ise hepsinin ağzından aynı özür çıkıyor. ‘‘Biz memleketimizin iyiliği için savaştık. Biz kullanıldık. Bizi devlet kullandı, sistem bizi yarattı’’ vs. Yani dilim de varmıyor ama.. ‘‘Bizim babalarımızın ölmesinin sorumlusu devlet mi oluyor? Benim içinde yaşadığım bu topraklar üzerindeki bu devlet, benim katilim mi?.. Peki öyle olsun. Ama bu kullanılanlar neden hâlâ konuşmuyorlar? Neden hâlâ arkalarını aynı mekanizmaya dayayıp üstü kapalı üç beş cümle kuruyorlar? Hepimiz çıkalım ortaya, bildiğimiz ne varsa anlatalım desem? Olmaz mı, olamaz mı?” SÜRECEK nan Evren ile görüşür. Kenan Evren, eşini kaybeden Mukaddes Fendoğlu’na, ‘‘Hanımefendi biz araştırıyoruz, bulacağız, içiniz rahat olsun. Siz karışmayın’’ der. Demirel’in siyasi yasağı bitip de Doğru Yol Partisi’nin başına geçince, Mukaddes Fendoğlu’nun cinayetin çözüleceğine ilişkin umutları yeniden filizlenir... ‘ÇÖZECEĞİZ AMA DELİLLER KAYIP’ Eşi ve torunlarını kaybeden Mukaddes Fendoğlu’nun taze acısına bir yenisi daha eklenir. Ankara’dan haber gelir: Cinayeti çözme kararlılığımız var, çözmeyi de istiyoruz, ama devlet arşivinde deliller yok! Mukaddes Hanım, küser yeniden yaşama... Bombalı paketi ‘‘teslim alan’’ Emek Postanesi’ndeki iki görevlinin ifadesine başvurulacaktır. Birisi Amasya’da ‘‘trafik kazasında’’ ölmüştür, bir diğeri yurtdışında... Ölüm paketinde ismi geçen dönemin Bursa Milletvekili Kasım Önadım ise olayı duyunca kalp krizi geçirir... Mukaddes Fendoğlu, gazetecilere de kırgındır. Eşi Hamit Fendoğlu ile birlikte aynı karede yer aldıkları fotoğraflardan bir teki bile kalmamıştır geriye. Oysa ‘‘hepsi söz vermişti, tekrar size iade edeceğiz’’ diye... Geri dönen olmadı. Hepsi de yaşanmışlıklardan geri kalanlardı... Ne de olsa ‘‘İnsan bazen istiyor şöyle bir bakmayı...’’ 80’li yaşlarını süren Mukaddes Fendoğlu, yaşadıklarının ardından küsmüştür artık yaşama. Ama ziyaretçisi de eksik olmaz... Milletvekilliğine aday olacaklar, belediye seçimlerine girecek olanlar Mukaddes Fendoğlu’nun kapısını çalarlar; ‘‘Hacı teyze, ‘şu partiden aday olacağım’ izninle’’. Aslında, bu davranış, ‘‘Hamit Fendoğlu’na karşı saygının ve vefa borcunun göstergesidir’’ ona göre... Cinayet aydınlatılamamış, eşi ve torunları ‘‘boşu boşuna gitmişti’’. Artık yorgun bedeni hayal kırıklıklarını ve daha fazlasını kaldıramıyordu... Hamit Fendoğlu. Hamit Fendoğlu, PORTRE / HAMİT FENDOĞLU tığı belirlenen 177 ki1919 yılında Malatşi yakalandı. Elazığ ya’da doğdu. Siyasetteki takma adı ‘‘Hami Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’ne sevk edildo’’ idi. Hamit Fendoğlu, Malatya Belediye diler ve 21’i tutuklandı. Ancak Fendoğlu’nun Başkanlığı görevini yürütürken 17 Nisan öldürülmesi olayına karışan kişilerle ilgili 1978 tarihinde, Ankara’dan milletvekili Ka aradan geçen 28 yıla karşın bugüne değin sım Önadım adıyla gönderilen bombalı pa sonuç alınamadı. Malatya’da, 1977 yılınketin evinde patlaması sonucu gelini ve 2 to daki yerel seçimlerde MHP, MSP ve AP tarunu ile birlikte yaşamını yitirdi. Fendoğ rafından desteklenen Hamid Fendoğlu balu’nun ölümü üzerine Malatya’da çıkan olay ğımsız aday olarak girdiği seçimlerde Malarda bazı işyerleri tahrip ve talan edildi. latya Belediye Başkanlığı koltuğuna oturmuşOlayların artması üzerine 18 Nisan’da va tu. Ölümünün, 12 Eylül öncesinde ülkede lilik tarafından sokağa çıkma yasağı konul yaşanan olayların Malatya’da tırmanmasıdu. Soruşturma sonucunda olaylara karış na zemin hazırladığı da hep konuşuldu. KARDEŞ İBRAHİM FENDOĞLU Haksızlıklara karşı savaşmayı miras bıraktı amit Fendoğlu’nun kardeşi İbrahim Fendoğlu, eski futbolcudur. İbrahim Fendoğlu, ‘‘Ben 1 yıl İstanbulspor’da, 3 yıl da Beşiktaş’ta futbol oynadığımda İtalya’ya transferim söz konusuydu. Ancak ağabeyim Hamit Fendoğlu Malatya’ya dönmemi istedi’’ diyor. Bunun üzerine İbrahim Fendoğlu, Malatya’ya döner. Ne de olsa ağabeyi kendilerine hep ‘‘babalık’’ yapmıştır, dönmese olmaz. Ağabeyinden kendilerine kalan ise ‘‘haksızlıklara karşı seslerini yükseltmektir’’. ‘‘Siyasetten çok çektiklerini’’ söylemeden de edemeyen İbrahim Fendoğlu’nun duyguları özetle şöyle: ‘‘O hep haksızlıklara karşı sesini yükseltmiştir. Milletvekilliği döneminde parlamentoda da haksızlıklara karşı olmuştur. Ağabeyimin bu tutumunu aile olarak hepimiz benimsedik ve bizler de haksızlıklara karşı mücadele ettik. Onun, Yassıada’nın ardından Malatya halkına hizmet için partiler üstü bir anlayışla bağımsız olarak girdiği ve MHP, MSP ve AP’nin desteğiyle kazandığı belediye başkanlığı görevinde halka hizmetini engellediler. Tabii onun aramızdan ayrılması, sadece o değil gelini ve 2 torununun da aynı olayda yaşamını yitirmesi aile olarak bizleri derinden üzdü.’’ Ağabeyinin öldürülmesinin ardından yapılan ara seçimde İbrahim Fendoğlu, MHP, MSP ve AP’nin desteğiyle ‘‘bağımsız aday’’ olarak girdiği seçimi kazanır. İbrahim Fendoğlu, anlatmayı sürdürüyor: ‘‘Onun bize ‘hep haksızlığa karşı olun’ telkinlerini en iyi şekilde yerine getirmek ilkesiyle başladığımız görevde yaklaşık 78 ay kalabildik. 12 Eylül müdahalesi ile bizler görevden alındık..’’ H Hamit Fendoğlu’nun öldürülmesinin ardından Malatya’da olaylar çıktı. Olayların artması üzerine valilik 18 Aralık’ta sokağa çıkma yasağı ilan etti. MEHMET FENDOĞLU: Bugüne kadar bir arpa boyu yol alınamadı A mcasını 17 yaşındayken kaybeden Mehmet Fendoğlu, aile olarak manevi sıkıntı yaşadıklarını söylüyor. Aile büyüğünü kaybetmenin yanı sıra olayın faili meçhul kalmasının, ailenin yaşadığı üzüntüyü arttırdığını anlatıyor. Fendoğlu, ‘‘Amcam belediye başkanı seçildikten hemen sonra bizlere ‘Kamuoyunda yanlış anlaşılmasını istemiyorum. O nedenle yakınlarımın, soyadı Fendoğlu olanların belediyenin 100 metre yakınından bile geçmesini istemiyorum’ sözünü unutamıyorum’’ diyor. Mehmet Fendoğlu, Hamit Fendoğlu’nun seçimi kazanmasının ardından ‘‘Ben bağımsız seçildim. Tüm halka eşit mesafedeyim. Ben Malatyalının belediye başkanıyım’’ dediğini de aktarıyor. Amcasının kaybını ‘‘Büyük kayıp yaşadık’’ sözüyle açıklayan Mehmet Fendoğlu, ‘Yetimin hakkını yemeyin’ derdi. Bize bıraktığı yetim hakkı yemeyin ifadesini bizler de yaşamımıza felsefe edindik. Babam İbrahim Fendoğlu’nun belediye başkanı seçilmesi, rahmetliye verilen oylardı’’ diye konuşuyor. Mehmet Fendoğlu, amcasının öldürülmesinin ardından yetkililerin faillerin bulunacağına ilişkin açıklamalarına karşın bugüne kadar bir arpa boyu yol alınamamış olmasına da üzülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle