27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2006 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI dishab?cumhuriyet.com.tr Dil yasağı nasıl uygulanacak... evgili okurlar, artık gün geçmiyor ki bu küçük ve şirin Avrupa ülkesi Hollanda’da bir orijinallik, bir gariplik yaşanmasın. Hollanda’nın duyarlı kesimi bile artık olaylara ne yönden bakıp nasıl değerlendirebileceğini şaşırma noktasına geldi. Hollanda, bugüne kadar ‘‘özgürlük ve hoşgörü’’ gibi konularda hep öne çıkmaya çalışan, bu konularda yapmış olduğu yeniliklerle tüm dünyada adını duyuran bir ülke olmayı başarmıştı. Ama artık rüzgârın tersine döndüğünü anlatan birçok haber ve yorum okumuş olmalısınız. Sanırım son dönemde yaşananlardan sonra Hollanda ‘‘özgürlük ve hoşgörü’’ yerine ‘‘kısıtlamaları’’ ve ‘‘katılıkları’’ ile gündeme gelmeye başlayacak. Tüm dünya, artık Hollanda’yı insan hakları konusunda attığı geri adımlar, aldığı ilginç kararlarla tanıyacak ve S yanaşıp ‘‘Alooo!.. Birader Hollandaca konuşun konuşacak. Sizin de izlediğiniz gibi, şu sıralar Hollanda yeni bir öneri ve acayipliği tartışıyor. bak atarım içeri...’’ mi diyecek? Trafik cezaları gibi insanlara, ‘‘kuralları ihlal etme, kamu İnsanı hayretlere düşürüp şaşkına çeviren düzenini bozma ve Hollandaca konuşmama’’ konu, Azınlıklar Bakanı tarafından gerekçeli cezalar mı kesilecek? Denetlemeler savunuluyor. Bakan, sokakta yabancı dil nasıl olacak? Yan yana yürüyen iki konuşulmasının rahatsızlık yarattığını belirterek Hollandaca AMSTERDAM yabancı, ‘‘her an kendi dillerinde diyaloğa girip yasayı ihlal konuşulmasını istiyor. Peki edebilirler’’ düşüncesi ile takip mi uygulama nasıl olacak; İngilizler, edilecekler? Diyelim cezaya Fransızlar, İspanyollar ve de itiraz oldu ve suçlanan kişiler, İtalyanlar, hatta ve hatta Yunanlar ‘‘Yooo, valla biz Hollandaca bu uygulama kapsamında Hollandaca konuşmak zorunda YAKUP KARAHAN konuşuyorduk!’’ dediler. Bu durumda bant kayıtları mı kalacaklar mı?.. Yoksa gene bu dinlenecek?.. Yukarıda belirttiğim öneri sadece ve sadece Türkler ve gibi Türkler ve Faslılar dışında diğer etnik Arapları mı kapsayacak? Tam olarak belli değil. Ya da cezai yaptırımları ne olacak? Hani kökenlerden insanlar da Hollandaca konuşmaya zorlanacaklar mı?.. Arapları iki yabancı yan yana kendi dillerinde sohbet bilemem ama Türklerin bu konularda pek ederek yürürken yanlarına görevli memurlar taviz vereceklerini sanmıyorum. Birincisi, Türkler kendi dillerine aşkla bağlı ve de farkında olmadan Türkçe konuşmaktan çok zevk alan insanlar. İkincisi de zaten Türkçeden başka dili büyük bir çoğunluğun bilmiyor olması. Bu durum da aslında Türkçeye bağlılıktan kaynaklanmakta. Onun için de herhangi bir dili öğrenmek veya konuşmak, bizimkilere acı veriyor. Küçük bir örnekle toparlamak gerekirse. Bu bir gerçektir ki, dil kurslarının verildiği okullarda, sınıflarda birden fazla Türk varsa, oradaki Türklerin hiçbiri, öğrenmeye gittikleri ‘‘dili’’ öğrenemezler. Nedeni de, dil öğrenmek amaçlı orada bulunduklarını unutup kendi dillerinde muhabbete dalmalarıdır. Bunlar sabahtan akşama kadar ‘‘Hah, ne güzel bir Türk daha buldum’’ düşüncesi ile derste, kantinde, sırada, koridorda durmaksızın Türkçe konuşurlar. Bu durum yarı şaka yarı gerçek böyledir. Durum böyle olunca, bizimkilerin Türkçe konuşmasını yasaklamak, kontrol etmek biraz zor olacaktır. Hatta yıllar önce buralara çalışmak için gelmiş amca ve teyzeleri buna zorlamak ciddi krizlere neden olacaktır ve mümkün de değildir. Bir süre önce okullarda Türkçe anadil eğitimini de kaldıran Hollanda, Hollandaca dışında bir dilde konuşmayı, yârenlik etmeyi yasaklarsa sakın şaşırmayın. Önerinin yaşama geçirilip geçirilemeyeceği, geçirilirse başarılı olup olamayacağı tabii ki tartışmalı, hatta şüpheli. Yalnız bir tek konuda şüphe yok, o da bu gibi acayipliklerle yerli ve yabancıların ilişkilerinin daha da gerileceği, tatsızlıkların artacağı, bu gibi politik oyunlar sayesinde hoşgörünün zamanla yok olup şiddetin yaşama gireceği. karahan@wanadoo.nl Basın özgürlüğü nerede biter... D veya diğer inanç sahipleri, araştırma, animarka gazetesi Jyllandsalay etme ve sorgulama hakkını veto Posten’de 30 Eylül 2005’te etme hakkına sahip değillerdir.’’ yayımlanan ve Hazreti İsveçli uluslararası politika araştırmacısı Muhammet’i konu alan 12 karikatürün ve köşe yazarı AnnSofie Dahl ise bir yarattığı tepkiler ve başlattığı tartışmalar süredir Kopenhag’da yaşıyor. Dahl, İsveç bütün hızıyla sürüyor. Hiç kuşkusuz, gazetesi Expressen’de ‘‘İşte bu yüzden coğrafi bakımdan İskandinavya’dan ne minik Danimarka korku içinde’’ başlıklı kadar uzaklaşılırsa, ‘‘Danimarka yazısında (31 Ocak), Danimarka’da mizahını’’ anlamak o kadar zor oluyor. yabancı düşmanlığının giderek aşırı Ben bu nedenle sizlere, Danimarka’nın boyutlar aldığı şu sıralarda söz konusu komşusu İsveç’te bu olayın nasıl karkatürlerin yayımlanmasını, ‘‘Yalnızca yorumlandığını aktarmak istiyorum. uzak ülkelerde değil, körfezin karşı Öyle ya, oldukça kanlı tarihi olaylar ve kıyısındaki İsveç’te bile pek anlaşılmayan uzun süredir yaşanan iyi komşuluk ve takdir edilmeyen Danimarka ilişkilerinden dolayı Danimarkalıları hiç mizahına’’ bağlıyor. Bu ülkede başta değilse İsveçlilerin anlayabilmesi gerekir. Müslümanlar olmak üzere yabancılara Dagens Nyheter gazetesinde, giderek daha kötü davranılmasının ‘‘Hoşlanmadığın şeyi savunma sanatı’’ başlığıyla yayımlanan başyazıda (1 Şubat) nedenini ise şöyle açıklıyor: ‘‘Danimarkalılar artık başka halklardan şu görüşe yer veriliyor: ‘‘Fundamentalist hoşlanmaz oldukları için değil. Minik ülke tehlikeye karşı ifade özgürlüğü her ne Danimarka, küreselleşen ve konuda olursa olsun savunulmalıdır. uluslararasılaşan bir dünyada Bu Salman Rüşdi’nin Şeytan Ayetleri adlı kitabı, STOCKHOLM kaybolmaktan korkuyor.’’ Adını kentin eski İsveççedeki başörtüsüyle ilgili belgesel bir şekliyle yazan Uppsala film, kadın hakları konusunda gazetesi Upsala Nya Tidning da olabilir, saçma sapan birkaç ise 1 Şubat günündeki karikatür için de. Bir şeyin başyazısında olayın başka bir sanat değil, salaklık ve onur yönüne dikkat çekiyor: kırıcı olduğu, ancak açık ve serbest tartışma ortamında dile GÜRHAN UÇKAN ‘‘Gazze’de gösteri yapan kişiler, Hamas’ın köktendincileri değil, getirilebilir. JyllandsPosten’in Filistin seçimlerini kaybetmiş olan laik genel yayın yönetmeninin, ‘Gazetemiz, kişilerdir. Bu kişiler, seçimleri kazananlara belirli ulusları, dinleri veya halk değil çünkü onlar tepeden tırnağı silahlıgruplarını hedef alan simgesel dışarıdaki bir ‘düşmana’ saldırarak davranışlara karşıdır’ demesi iyi kendilerini teselli etmeye çalışıyorlar.’’ oldu. Ama bunu biraz daha önce İsveç’in en büyük gazetesi Aftonbladet’in düşünmüş olmalıydı.’’ aynı günkü başyazısında ise hüküm kesin: Svenska Dagbladet gazetesi ise 31 ‘‘Satılık: Tereyağı ve basın özgürlüğü.’’ Ocak’taki başyazısında ise şu yorumda Yazıda, Danimarka Başbakanı’nın, bulunuyor: ‘‘Açık ve demokratik Arap Yarımadası ve Ortadoğu’nun, içinde toplumlarda, basın özgürlüğü dahilinde İsveç sermayesi de olan Danimarka faaliyet gösteren medyayı kınamak mandıra şirketi Arla için önemli hükümetlerin görevi değildir. Jyllandsbir pazar olmasından dolayı özür Posten’in söz konusu karikatürleri hangi dilediği vurgulanıyor ve ‘‘Basın amaçla yayımladığı tartışılabilir. özgürlüğünün bedeli, tereyağı, süt ve Gazete, böylelikle Danimarka’daki basın özgürlüğü konusunda bir tartışma tehditlerle hesaplanıyor’’ ifadesi başlatmayı amaçladığını söylüyor. kullanılıyor. Yazı şöyle bitiyor: ‘‘Başka Bu gazete, Danimarka halkını veya inançlarda olan kişileri şiddet kullanarak hükümetini temsil etmemektedir. yok etmeye hazır insanları da içeren İnsanların öfkesiyle alay edilemez. karanlık güçler, ihracat gelirlerinin liberal İnananlar için kâfirlik ciddi bir şeydir. ve demokratik ilkelerden önce geldiğini Ama açık toplumlarda Müslümanlar artık öğrenmiş oldular.’’ Fransa’da aile devrimi ‘‘Günümüzde çift hayatı süren cüzdanına sahip olmayan bir kadınerkek sayısı 60’lı, 70’li anneden doğuyor. Babaların yıllardan daha az değil. Büyük yüzde 95’i de çocuklarını değişiklik de zaten bu noktada sorunsuz tanıyor. Böylece yatıyor. Artık birliktelik, yüzyıllar boyu tüm dini, sadece evlilik kurumuna ahlaki değerlere, toplumsal indirgenemiyor. Nikâhsız ölçütlere aykırı bir durum çiftler hangi temelde kendiliğinden birbirlerine bağlanacaklarını sıradanlaşıveriyor. gayet iyi biliyorlar. Ortak bir Zihniyetlerdeki evrimi gelecek, aile kurmak için tescilleyen başka bir değişim çocuk dünyaya getirmekten de Adalet Bakanı Pascal daha sağlam ilk adım ne Clement’nın 2004’te Medeni olabilir ki? Örneğin, Medeni Yasa’dan ‘‘meşru’’ ve ‘‘tabii Dayanışma Sözleşmesi çocuk’’ kavramlarını (PACS *) yeni bir karşılıklı çıkarması. Kaldı ki bu taahhüt biçimi yarattı. PACS değişimlere 1970’lerde her 6 nikâha rakip değil alternatif çiftten 1’inin özgür oldu...’’ birlikteliği seçerken bu oranın Fransız Ulusal Bilimsel bugün 10’da 9’a çıktığını veya Araştırmalar Merkezi PACS’lı çiftlerin sayısının 5 (CNRS) araştırma yılda 170 bini aştığını müdürlerinden, sosyolog, aile eklersek acaba değişime bir sosyolojisi ve sosyal başka inandırıcılık politikalar uzmanı Claude kazandırabilir miyiz? Bir Martin, Meclis diğer olgu da tek ebeveynli Komisyonu’nca hazırlanan çocuklar. Son 30 yılda varılan ‘‘Aile ve Çocuk Hakları noktada 3 milyon çocuk tek Raporu’’ hakkındaki ilk büyüğüyle (yüzde 63.2’si yorumunu bu cümlelerle annesiyle) yaşıyor. Bu yapıyordu. Meclis rakamın 800 bini, yuvasını Komisyonu 1 yılı aşkın üvey bir anne veya baba ve çalışması süresince son yarım belki kardeşlerle paylaşmak yüzyılın istatistiklerini analiz zorunda. Psikolog ve çocuk etmekle kalmamış, yüzlerce doktorları ayrı yaşayan gerçek sivil toplum kuruluşu anne veya babaların sevgi, yöneticisi ve sahada çalışan saygıyı doğru verebilmeleri eleman, hatta militanla da durumunda çocukların diğer görüşmüş. 26 Ocak’ta çocuklardan hiçbir farklarının kamuya sunulan 400 sayfalık olmayacağını, hatta zaman rapor, gerçekler ve hükümete zaman çifte yuvaya sahip sunulan 100 öneriye bakınca, olmanın çocuk açısından iki nesilde avantajlı bile Fransa’nın kılınabileceğini PARİS gerçekten bir ‘‘aile savunuyorlar. devrimi’’ Oralarda ‘‘saygı’’yı yaşadığını katıksız itaat ve görüyoruz. tevekkül; Rakamların dili ‘‘hoşgörü’’yü kol yoruma yer kırılır yen içinde UĞUR HÜKÜM bırakmayacak kalır; kadar açık ve aydınlanmanın, çarpıcı. 1960’ların sonunda gelişmenin motoru ‘‘eleştirel yılda 400 bin nikâh kıyılırken düşünce’’yi şeytani Hıristiyan bu sayı 2005’te yüzde 30’luk zihniyeti diye algılayan bir azalmayla, artan nüfusa çağdaş İslamcılar (!), çocuk rağmen 280 bine düşmüş. doğurması ve işsiz sayısının Fransa doğurganlık oranında azalması niyetiyle liberal İrlanda’dan (yüzde 2) sonra ekonomi beslemeli AB ülkeleri arasında yüzde hocalarından aldıkları 1.9 ile ikinci sırada. derslerle kadınlarını Fransa’nın ardından ‘‘kapatma’’ya devam İskandinav ülkeleri geliyor. edegelsinler, kadınlar 15’li AB ortalaması yüzde buralarda her geçen gün daha 1.5’te seyrederken fazla aktif hayata katılıyorlar. Katoliklikte mangalda kül Ulema ne buyurur bilemeyiz, bırakmayan İtalya ve ama bilim insanlarından İspanya’da 1.3. Ortodoks Martin der ki: ‘‘Doğurgan kilisesinin alikıran kadın nüfusun, yani 2550 yaş başkesenliğinden dirhem grubundaki kadınların yüzde düşürmediği Yunanistan da 80’i çalışmaktadır. Ekonomik aynı. Yeni üyelerden, ultra bağımsızlığın verdiği güç ve tutucu (!) Katolik Polonya ise kişilikle kadın, evde erkekten hepsinden beter. Nüfusu hızla iki misli didinmesine rağmen azalıyor. Üstelik Fransa’da hem çocuk yapabilmekte hem 1970’te her 100 evlilikten de toplum içerisinde giderek ancak 12’si boşanmayla daha etkin olmaktadır.” sonuçlanırken bugün 42 çift Beyler titreyin! Aile nereye boşanıyor. Halbuki gider bilinmez, ama şair yine evlenmenin yaş ortalaması 35 haklı, ‘‘insan(lığ)ın gittiği yer senede 6 yaş büyümüş. kadın’’da. 1970’te kadınlar için ortalama * PACS: Pacte Civile de evlenme yaşı 22.6 iken 2004 Solidarite 1999’da sonunda 28.8’e, erkekler için yasalaşan bir hakla, cinsiyeti ise 24.7’den 30.9’a sıçramış. ne olursa olsun, evlenemeyen Ama hepsinden anlamlısı, veya evlenmek istemeyen iki evlilik dışı, daha doğru bir kişi, emniyet müdürlüklerine deyişle nikâhsız izdivaçlardan başvurarak birlikteliği doğan çocuk sayısı. 1970’te hukuken geçerli kılabilir. bu oran yüzde 7 iken bugün PACS, evlilik kurumundaki dünyaya gelen her 100 hak ve yükümlülükleri tanır. çocuktan 48.3’ü evlilik ugur.hukum@paris.com Filipinler’de izdihamdan 88 kişi öldü Filipinler’in başkenti Manila’da bir televizyon kanalının ödüllü programına katılanların yarattığı izdihamda çoğu yaşlı kadın 88 kişi öldü 280 kişi de yaralandı. ABSCBN TV adlı kanalın ödüllü gösterisini izlemek için stadyumun kapısında bekleyen yaklaşık 30 bin kişi, stadyum kapısının açıldığının sanılmasıyla arkadakiler öndekileri kapıya doğru itti. Bu sırada çıkan izdihamda çoğu yaşlı kadın 88 kişi ölürken 280 kişi de yaralandı. Bazı tanıklar ise izdihama kalabalık içinde bir kişinin ‘‘bomba’’ diye bağırmasının yol açtığını ileri sürdü. Filipin muhalefeti faciaya yoksulluğun neden olduğunu belirterek, yoksul insanların televizyonların ödülüne muhtaç hale getirildiğini açıkladı. (Fotoğraf: AP) Kemanımızla Avrupa’ya ses vermek! elçika’daki 1 aylık deneyimi sonrası geri döndüğü Türkiye’den izlenimlerini kaleme alan gazeteci Şenay Yıldız, Belçika’da yayımlanan Binfikir gazetesindeki yazısına ‘‘Göçmenler Uzaylı Değil’’ başlığını atmıştı. Gazeteci Rik Van Puymbroeck ve fotoğraf sanatçısı Luc Daelemans’ın ortak çalışmaları olan ‘‘Thuis en Ver van HuisEvde ve Evden Uzakta’’ adlı fotoğraf sergisi Belçika’nın Limburg bölgesinde Türklerin yoğun olduğu HeusdenZolder’da ilgi gördü. Sergi aslında Van Puymbroeck’un yazmış olduğu ‘‘Thuis en Ver van Huis’’ adlı kitabın fotoğraflarından oluşuyor. Van Puymbroeck ve Daelemans, Heusden Zolder’da oturan Türk kökenli Belçikalı iki ailenin yaşamını bir yıl izlemiş, birlikte Türkiye’ye seyahat etmiş; doğum, ölüm, düğün merasimlerini yazmış ve fotoğraflamışlar. Kitap, serginin açılış günü olan 15 Ocak’ta yayımlanmış. Kitap Heusden Zolder’da oturan Ergül B sergilenecek. Festivalde genç, Yıldız Özcan ailesi ile Orhandinamik ve deneysel çalışmalara Tülin Çakar ailesinin önem verilmiş. Müzikte Baba yaşamlarının gözlemi ve kaydıyla Zula ve Tango Spirit; tiyatroda 5. aslında bir Belçikalının kapı Sokak Tiyatrosu’ndan Kassandra, komşusu olan Türkleri tanıma Anvers’ten amatör tiyatro grubu çabası. Sergi, aynı evde oturur Sesimiz’den Flamanca çocuk gibi yakınken başka bir evde oyunu Çiçekçi Kız, Ve Diğer oturur gibi de uzak olan Türk Şeyler Topluluğu’ndan Playback; asıllı Belçikalılarla yerli Belçikalıların tanışması belki de... dansta Aydın Teker’den Momentum, Ziya Yine ‘‘aynı evde oturur gibi yakınken başka bir B R Ü K S E L Azazi’den Dervish in Progress, İlyas evde oturur gibi de Odman’dan Tried II uzak olan Türk asıllı ve Tried III, Tried Like Belçikalılarla yerli a Pillow, Taldans’tan Belçikalıların Dolap ve Solum yer tanışmasına’’ olanak alıyor. Sinema sağlayan bir özgün ERDİNÇ UTKU bölümünde ise Yılmaz çalışma da 0090 Sanat Güney ön plana Festivali. Türk ve çıkarken deneysel çalışmalara da Belçika kültür sanatının şans verilmiş. Kutluğ Ataman’ın karşılaşmasını ortak yapımlarla Lola+Bilidikid, İki Genç Kız, da destekliyor bu festival. 2004’te Fatih Akın’ın İstanbul Hatırası, ilki yapılan Festivalin ikincisi 2 Yılmaz Arslan’ın Fratricide, Şubat’ta Anvers’te başladı. 12 Yılmaz Güney’in Umut, Duvar, Şubat’a kadar sürecek festivalde Zeki ÖktenYılmaz Güney’in müzik, tiyatro, dans, film ve plastik sanatlar dallarında Türkiye Sürü, Şerif GörenYılmaz Güney’in Yol filmleri ile bağlantılı sanatçıların beyazperdeye yansıyacak. çalışmaları kültür merkezlerinde ‘‘Seyredilen sanatın yorumlanmasında yaşanılan kültürün ve kişisel birikimin etkisi’’ konulu konferansta ise yazarımız Zeynep Oral konuşacak. Festivalin açılış konseri olan Tango Spirit, taş plaklarda kalan eski İstanbul şarkılarının Arjantinli, Belçikalı ve Romen müzisyenlerle yeni denemeleri olarak ifade edilebilecek tangolardan oluştu. Sema Moritz 19051940 arasında İstanbul’da dinlenen tango müziğini tekrar yorumladı. Genç Arjantin tango grubu Juntacadavres, hüzün ve duygusallık içeren bu asırlık yankılardan yola çıkarak yeni düzenlemeler yapmış. Sema’nın sesine elektronik ritimler ve klavye eşlik etti ve akordeon ustası Rony Verbiest, Rumen kemancı Daniela Rapan ve tango gitar uzmanı Carlos Diaz, bu müzikal karışıma kendi ezgilerini katıp farklı bir sentez yarattılar. Sema Moritz, ‘‘19051940 arşiv kayıtlarında kendimi gördüm’’ diyor. Hafife, Mürşibe, Seyyan, Deniz Kızı Eftalya, Şamran Hanım, Lale Hanım ve Nergiz Hanım’ın bir asır önce seslendirdikleri şarkıları Avrupa’da Avrupa, Latin Amerika ve Rumen etkileşimiyle yine bir Türk kızından dinlemek ilginç bir deneyim. Moritz söylerken sahne arkasında tango örnekleri sergileyen dansçılar ve İstanbul, Anvers ve Buenos Aires sokaklarından görüntüler sergileniyor. TürkBelçika ortak yapımı projeyi Moritz, Anvers’te yaşayan tiyatrocu Mesut Arslan ile tasarlamış. ‘‘Aynı evde oturur gibi yakınken başka evde oturur gibi de uzak olan Türk asıllı Belçikalılarla yerli Belçikalıların tanışması’’ ve olumsuz Türk imajının kırılmasında en önemli etkiyi, 0090 gibi Avrupalı Türklerin önayak olduğu kültürsanat çalışmaları yapıyor. Kemanımızla Avrupalılara bir ses vermek, milyonluk lobi çalışmalarını gölgede bırakıyor. Türklerin uzaylı olmadığını artık Belçikalılar daha iyi anlıyor. erdincutku@binfikir.be CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle