14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 2006 CUMA 4 HABERLER HYP Genel Başkanı Prof. Öztürk, canlı yayında Prof. Yıldırım’ı sert sözlerle eleştirdi fakat yanıt alamadı DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Vekil Çocuğuna Kırmızı Pasaport Geçenlerde, NTV Radyo’nun ‘‘Halkın Sesi’’ programına konuktum. Yolsuzluklar ve bunlar karşısındaki tepkisizlik veya tepki azlığı konusunun işlendiği programda, dinleyicilerden biri, milletvekillerinin hep kendilerine ‘‘kıyak geçtikleri’’ni belirtip vekillerimizin emekli maaşını getirdi gündeme. Milletvekili maaşları ve emekli aylıkları, kamuoyunun en çok ilgisini ve de doğrudan tepkisini çeken konulardan biridir. Ben, dinleyicinin sorusuna, sanırım pek hoşuna gitmeyen bir yanıt verdim ve milletvekili maaşları ile emekli aylıklarının, Türkiye’de göz yumulan, hasır altı edilen, dokunulmazlık zırhıyla korunan yolsuzlukların yanında hiç olduğunu, Türkiye’nin kirlenmişlik tablosundaki büyük yolsuzluk denizi içinde, sözü edilen alanlardaki paranın okyanusta bir damla olarak nitelenebileceğini söyledim. Doğrusunu isterseniz, milletvekili maaşlarının ve emekli aylıklarının görece yüksekliklerini bir yolsuzluk veya kendine yontma olarak görme eğiliminde de değilim. Kırk yıllık köşe yazarlığım süresince de, en başından başlayarak bu konuya popülist değil, akılcı bir biçimde yaklaşmaya çabaladım hep. ??? Vekilin de vekâletini aldığı halk gibi yaşaması özlenen ama insanlarının çoğunluğunun çağdaş normal yaşam standartlarının altında yaşadığı bizim konumumuzdaki ülkelerde gerçekleşmesi güç olan bir husustur. Milletvekilinin, görevini yaparken bir siyasi sponsora ihtiyaç duymayacak düzeyde aylık alması, emekli olduğu zaman, kendisini ele güne muhtaç etmeyecek bir gelire sahip olması, onun bağımsızlığını sağlayabilecek hususlardır. Böyle bir ekonomik düzey onun bağımsızlığını illa sağlar demiyorum, ama sağlayabilecek olanakların oluşturulmasının kendisine yardımcı olacağını, aslında bu yardımın kişinin kendisine değil, yasamanın bağımsızlığına, dolayısıyla toplumun yararına yönelik olduğunu düşünüyorum. Eğer vekil bunlarla da bağımsız olamayacaksa, o zaman sorgulanması gereken onu seçen asilin seçiminin isabetidir. Milletvekillerinin bundan başka kamu araçlarında indirimli seyahat etmeleri, yüksek kiralar karşısında ezilmemeleri için görevleri sırasında lojmanda oturabilmeleri de sağlanmalıdır. Ayrıca, araştırmaları için büroları ve kadroları olması da yararlı olur. Bu durumu onlara sağlanmış bir olanak değil de, yasama görevinin daha iyi, daha düzeyli yapılması için bir imkân olarak görmek daha yararlıdır. ??? Popülist olmadığı için geniş kitlelerce ilk bakışta garip görünen bu görüşü bütün gazetecilik yaşamım boyunca savundum. Ama bunun dışında, milletvekilinin halkla birlikte onun taşıt araçlarında gezmesi ki, bazı Batı ülkelerinde bu örneklere rastlamak mümkündür, çok iyi ve yerinde olacaktır. Vekilin kendisini seçen asille iç içe olması yararlıdır. Eğer bu iç içelik de sorunu çözmüyorsa, o zaman kabahati vekilde değil asilin asaletinde aramak daha doğru olur. Ancak, Pasaport Yasa Tasarısı’nın görüşülmesi sırasında İçişleri komisyonunda milletvekillerinin reşit olmayan veya reşit olup da eğitimine devam eden çocuklarına 25 yaşına kadar kırmızı pasaport verilmesini öngören kararı çok yadırgadığımı belirtmek isterim. Halkın böyle bir uygulamayı, milletvekillerinin yakınlarına ayrıcalık sağlama girişimi olarak algılaması çok yanlış olmayacaktır. Milletvekiline sağlanacak her kolaylığın ölçütü yasama görevi ile milleti temsil niteliğinin daha sağlıklı olmasıdır. Bunun dışındaki her avantaj, haksız ayrıcalık olarak algılanabilir. Milletvekili çocuklarına verilecek kırmızı pasaportun, yasama ve temsil görevinin daha kaliteli, daha bağımsız ve daha sağlıklı yapılmasına ne gibi bir katkısı olabilir ki? ‘BOP İslamına hazırlık’ MEHMET FARAÇ Fethullah Gülen yanlısı din adamları, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Suat Yıldırım’ın Kuran meailine Tevrat ve İncil’den bölümler eklemesi nedeniyle başlayan ‘‘Kuran İncilleştiriliyor’’ konusunun tartışıldığı Ceviz Kabuğu programına katılmaktan kaçındı. Yıldırım’ın hatasını düzeltmesini isteyen Halkın Yükselişi Partisi (HYP) Genel Başkanı Prof. Yaşar Nuri Öztürk, ‘‘Bu işi sonuna kadar irdeleyeceğiz. Bu mealler, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) İslamına mukaddes kitap hazırlama şeklidir’’ dedi. ‘‘Kuran İncilleştiriliyor’’ tartışması, Kanal Türk televizyonunda Hulki Cevizoğlu’nun sunduğu Ceviz Ka ? Dinlerarası diyalog propagandasıyla Müslümanlara korkunç bir oyun oynandığını belirten Yaşar Nuri Öztürk, ‘‘Nurcular bunun için bizi de kullandılar. Şeytanın değirmenine su taşımaya alet edildiğimizi gördük ve bunlarla ilişkimizi kestik’’ dedi. buğu programında önceki gece yeniden ele alındı. Prof. Yaşar Nuri Öztürk’ün konuk olduğu programa, Cevizoğlu’nun ısrarlı çağrılarına karşın ‘‘Kuranı Hâkimin Açıklamalı Meali’’ adlı kitabıyla tartışmalara yol açan Suat Yıldırım katılmadı. ‘‘Kuran mealinde İncil ve Tevrat’a yer verilir mi’’ ve ‘‘İslamiyete göre Hz. İsa dönecek mi’’ sorularına yanıt aranan programda konuşan Öztürk, İncil ve Tevrat’tan yapılan alıntıların Kuran ayetlerinin arasına konulmasının kutsal kitabı İncilleştireceğini söyledi. Suat Yıldırım’ın yaptığı alıntıları dipnota indirmesini ve hatalarını kitabın yeni baskısında düzeltmesini isteyen Öztürk, şöyle konuştu: ‘‘Bu tür bir yapılanma Kalvinist İslam propagandasıdır. Bu mealler bir yıkım getirir. Bu mealler, BOP İslamına mukaddes kitap hazırlamanın bir şeklidir. Kalvinizme ve Protestan mezhebinin kurucusu Martin Luther’e hizmet ediyorlar. Suat Yıldırım mealinde Saint Paul’ün yazdıklarını da çıkarsın. Yıldırım bunu yapmıyorsa, bu olayı sonuna kadar irdeleriz.’’ Öztürk, dinlerarası diyalog konusunun ise İslamı ve Müslümanlığı tahrip eden bir propaganda olduğunu söyledi. 19851987 yıllarında ünlü ilahiyatçılarla birlikte İslamı anlatma uğruna iyi niyetle Nurcu toplantılarına katılarak dünyanın birçok ülkesinde konuşma yaptıklarına dikkat çeken Öztürk, şöyle devam etti: ‘‘Dinlerarası diyaloğa hayır!.. Müs lümanlara korkunç bir oyun oynanıyor. Bunun için bizi de kullandılar. Şeytanın değirmenine su taşımaya alet edildiğimizi gördük ve bunlarla ilişkimizi kestik.’’ Fethullah yanlıları kaçtı Zaman gazetesine yaptıkları açıklamalarda Suat Yıldırım’a iftira edildiğini öne süren Fethullah Gülen yanlısı ilahiyatçı profesörlerVeli Ulutürk, Yakup Çiçek, Lütfullah Cebeci ve Hayrettin Karaman da Ceviz Kabuğu’nda Yaşar Nuri Öztürk’ün karşısına çıkmadı. Cevizoğlu, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu’nun ise tartışmalara girmek istemediği için programa katılmadığını açıkladı. Programa telefonla bağlanan İstanbul Müftüsü Prof. Mustafa Çağrıcı da, Zaman gazetesindeki sözlerinin aksine Suat Yıldırım’ın, kitabının yeni baskısında hataları düzeltmesini ve İncil ile Tevrat’tan yaptığı alıntıları dipnota indirmesi gerektiğini söyledi. Çağrıcı, Cevizoğlu’nun, “İslama göre Hz. İsa dönecek mi’’sorusuna ise ‘‘Kişisel temayülüm bunların yorum olduğu şeklindedir’’ diyerek yanıt vermekten kaçındı. A NAVATAN’LI EMİN ŞİRİN: Diyanet konuşmak zorunda Yurt Haberleri Servisi Bakan Mehmet Aydın, ANAVATAN İstanbul Mil 17 Ocak 2005’te verdiği letvekili Emin Şirin’in, yanıtta, 50 adet meal ve 20 Prof. Dr. Suat Yıldırım ile adet tefsir bulunduğunu ilgili 1.5 yıl önce Meclis’e belirterek ‘‘Yurtiçi ve yurtsoru önergesi verdiği be dışında gerçekleşen dini, lirlendi. Şirin, Diyanet’in ilmi faaliyetlerin, neşriyakonuyla ilgili görüş belirt tın ve dini propaganda mamemesini de eleştirerek hiyetindeki çalışmaların ‘‘Suat Yıldırım’ın mealini tamamının kurulun mevtetkik etmek ve cut personeli, bütgörüş bildirmek çe ve teknik imDiyanet’in kanukânları ile takip ni ve asli göreviedilmesi mümdir’’ dedi. kün değildir. AnEmin Şirin, 21 cak kişi ya da kuAralık 2004’te rumlarca incelenDevlet Bakanı mesi talep edildiMehmet Ayğinde veya bir dın’ın yanıtlaaçıklamaya ihtiması istemiyle yaç duyulduğunverdiği soru da başkanlığımız Emin Şirin. önergesinde Digerekli değerlenyanet İşleri Başkanlığı’nın dirme ve açıklamayı yapKuruluş ve Görevleri Hak maktadır’’ dedi. kındaki 633 Sayılı KaBakan Aydın, Suat Yılnun’un 5. maddesine gö dırım’ın hazırladığı mere Din İşleri Yüksek Ku alde, kâfirler konusunda rulu’nun, ‘‘yurtiçindeki ve değişiklik yapıldığına ilişyurtdışındaki dini, ilmi fa kin bilgiye rastlanmadıaliyetleri, neşriyatı ve dini ğını açıkladı. propaganda mahiyetindeŞirin, Cumhuriyet’e ki çalışmaları takip etmek, yaptığı yazılı açıklamada, bunları değerlendirmek Diyanet İşleri Başkanı Ali ve sonucunu başkanlığa Bardakoğlu’nun, Kuran sunmak ile tetkiki istenen mealinde Tevrat ve İnbasılı, sesli ve görüntülü cil’den alıntı yapılmasıyeserler hakkında mütalaa la ilgili açıklama yapmavermek’’le görevlendiril masını da şöyle değerlendiğini anımsattı. dirdi: Şirin, Suat Yıldırım’ın ‘‘Bu husus son derece hazırladığı Kuran mealin manidar. Görüş belirtmede ‘‘kâfirler’’konusunda mesi taraf tutmaktır. Ali değişiklikler yapıldığı id Bardakoğlu’nun da birtadialarını gündeme getire kım bağlantıları her zarek Türkiye’de kaç adet man konuşuldu. Kanunun Kuranıkerim meali ve tef amir hükmü ortada. Susiri olduğunu, bunların Di at Yıldırım’ın mealini tetyanet tarafından değerlen kik etmek ve görüş bildirdirilip değerlendirilmedi mek Diyanet’in kanuni ve ğini öğrenmek istedi. asli görevidir.’’ Sarıgöl Mahallesi’nde çeşitli suçlardan aranan 15 kişi gözaltına alındı. (Fotoğraf:AA) Aksiyon’un İsa aşkı!.. Hulki Cevizoğlu, Zaman yazarı Ali Bulaç ile Yeni Çağ gazetesi yazarı Arslan Bulut’un da telefonla katıldığı programda, üzerinde Hz. İsa’nın resmi ile ‘‘İnsanlık onu bekliyor’’ başlığının bulunduğu Fethullah yanlısı Aksiyon dergisinin 8 Aralık 2003 tarihli sayısını gösterdi. Suat Yıldırım’ın dergide yer alan, ‘‘Müslüman ve Hıristiyan ümmetlerinin Hz. İsa’nın şahsiyeti etrafında bütünleşerek hem kendilerini hem de bütün insanlığı kurtarmaya yönelmeleri hepimizin ideali olmalıdır’’ şeklindeki açıklamasını da okuyan Cevizoğlu, ‘‘Bizim peygamberimize karikatürlerle hakaret edilirken biz Hz. İsa’nın etrafında mı toplanacağız’’ diye sordu. İstanbul Müftüsü Çağrıcı, ‘‘Batı, Hz. Muhammet’ten haberdar olduğundan bu yana hakaret içindedir’’ demekle yetindi. Polis mahalle bastı İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Asayiş, Narkotik, Özel Tim ve Çevik Kuvvet şubelerinde görevli 1500 polis tarafından Gaziosmanpaşa’nın Sarıgöl Mahallesi’ndeki 30 eve mahkeme kararı ile düzenlenen operasyonda, biri cinayet olmak üzere çeşitli suçlardan aranan 15 kişi yakalandı. Sabah saatlerinde Sarıgöl Mahallesi’nin giriş ve çıkışları kapatılarak gerçekleştirilen operasyona narkotik maddeler konusunda eğitimli köpekler de getirildi. Önceden belirlenen 30 ayrı evde arama yapıldı. Operasyonda, uyarılara karşın bazı evlerin kapılarının açılmaması üzerine demir kapılar balyozlarla kırıldı. Polise direnen ve durumları şüpheli görülen çok sayıda kişi ile biri cinayet olmak üzere çeşitli suçlardan aranan 15 kişi gözaltına alındı. Aramalarda, 1 av tüfeği, 5 tabanca, kesici aletler, uyuşturucu maddeler ve bazı çalıntı oto teybi ile televizyona bağlı halde olan bir kamera ele geçirildi. Operasyonlar sürecek Yaklaşık 3 saat süren operasyonu yöneten asayişten sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Tayfur Erdal Ceren, ‘‘Mahkemelerden alınacak kararlar doğrultusunda bu tür uygulamalar kentin değişik semtlerinde de sürecek’’ dedi. Diyanet, dergisindeki ‘başı açık namaz’la ilgili bölümü ilginç bir yöntemle değiştirdi 70 bin sayfa yırtılarak sansürlendi ANKARA (ANKA) Diyanet İşleri Başkanlığı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Danışmanı Cüneyd Zapsu’nun eşinin görüntüleriyle de tartışma konusu olan ‘‘başı açık namaz’’ konusunda alınan kararda çıkan bir anlaşmazlık nedeniyle kendi yayın organını sansürledi. Diyanet’in kendi yayın organında ilgili karara ilişkin metnin yer aldığı iki sayfayı tek tek yırtarak sansürleme yoluna gitmesi şöyle gelişti. Geçen haftalarda Üsküdar Subaşı Camii’nde kadınların erkeklerle aynı safı paylaşıp başları açık olarak namaz kılmaları nedeniyle Din İşleri Yüksek Kurulu, konuyla ilgili görüşlerini açıklamıştı. Kurulun tek kadın üyesi Prof. Dr. Muaalla Selçuk, 15 üyenin ‘‘hayır’’ dediği karara, ‘‘Evet kadınlar başı açık namaz kılabilir’’ diyerek şerh koydu. Bu karar, dergide şerhli olarak basıldı. Baskı sayısı olan 70 bin dergide ‘‘kadınların başı açık namaz kılamayacaklarına’’ ilişkin karar, 47 ve 48’inci sayfalarda yerini aldı. Ancak Başkanlık, son anda karar değişikliğine giderek sayfaları dergiden çıkarma yoluna gitti. Basımı tamamlanan derginin şerhli sayfasını dergilerin basıldığı matbaaya talimat vererek tek tek yırttırdı. Yırtılan 2 sayfanın yerine üzerinde cami silueti olan ve Diyanet’in başı açık namaz konusunda yaptığı basın açıklaması konuldu. asirmen?cumhuriyet.com.tr Tüm yaşamının özünde sevgi, barış ve uzun soluklu bir demokrasi savaşımı yatan, Türk Medeni Kanunu’nu (Yurttaşlar Yasası’nı) “Laik hukuk devriminin can noktası ve din alanında bir reformasyon çağını açan” yasa olarak tanımlayıp, kendisinden sonraki kuşaklara öğreten, Atatürk Devrimlerinin tanığı ve belgeleyicisi, değerli hocamız Ord. Prof. Dr. HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU’nu aramızdan ayrılışının 14. yılında sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. Işıklar içinde yatsın. Kadın Araştırmaları Derneği İstanbul Kız Lis. Mez. Der. ve Vakfı Ayça Tolun, Almanya’nın ünlü TVRadyo kuruluşu WDR’in Almanca haberler bölümünde çalışan bir gazeteci meslektaşımız. Önceki sabah telefon etti ve Almanya’da gösterimi başlayan ‘‘Kurtlar VadisiIrak’’ filmine ilişkin tartışmaları şaşkınlıkla izlediğini anlattı. Alman kamuoyu, filme karşı ayaklanmış ve filmin gösteriminin durdurulmasını talep etmeye başlamıştı. Ayça, anne Alman baba Türk olduğu için olaylara her iki taraftan da bakabilme üstünlüğüne sahip. Kurtlar Vadisi filmini beğenmemiş, içindeki şiddet öğelerini de onaylamıyor. ‘‘Ancak’’ diyor, ‘‘Her gün izlediğimiz Amerikan filmlerinden ne farkı var?’’ Tepkilerini ve Almanya’da yaşananları onun kaleminden sizlere aktarmak istiyorum. İşte Ayça’nın yazdıkları: Kurtlar Vadisi filmi Almanya’da 9 Şubat’ta vizyona girdi ve filmi o tarihten geçen pazar akşamına kadar toplam 266 bin kişi seyretti. Filmin yapımcıları bütün Avrupa Almanya’da ‘Kurtlar Vadisi’ Krizi için toplam 550 bin seyirci hedeflemişlerdi ama şimdi bu rakamı sadece Almanya’da yakalama şansları doğdu. ??? Kurtlar Vadisi gösterime girdiği günden beri Alman medyasının ana konusu haline geldi denilebilir. Bavyera Eyaleti Başbakanı ve iktidardaki CDU’nun kardeş partisi CSU’nun Başkanı Edmund Stoiber, filmin vizyondan çekilmesini talep etmekle kalmadı, ‘‘Türkiye’nin AB adaylığının da bu filmin savunduğu değerler açısından yeniden değerlendirilmesini’’ istedi. Aynı partinin genel sekreteri Markus Söder ise Alman Birinci Kanalı ARD’nin ana haber bülteninde filmin Türkiye’deki ilk gösterimlerinde Türk politikacıların yaptığı açıklamaları hatırlatarak ‘‘Böylesine ırkçı, ABD ve Hıristiyanlık karşıtı bir filme hükümetiyle birlikte destek veren bir Türkiye’nin AB adaylığının olumsuz etkileneceğini’’ ifade etti. ??? Yeşiller Partisi Başkanı Rainhard Bütighofener ise filmin gösterildiği sinemaların işletmecilerine yaptığı çağrıda ‘‘Amerika ve Musevi düşmanlığı yapan bir filmin sırtından para kazanmaktan vazgeçmelerini’’ istedi. Bütighofener, Alman sinema işletmecilerinin Kurtlar Vadisi’ni gönüllü olarak vizyondan kaldırmalarını istedi. Kurtlar Vadisi Almanya’nın 9 kentinde toplam 65 sinemada gösteriliyor ve bu hafta Almanya’da en çok izlenen filmler sıralamasında 5. sırada bulunuyor. Filmin asıl seyircileri Almanya’da yasayan Türkler. Filmle ilgili olarak medyada çıkan haberler ve ağır eleştiriler aslında hem dizinin meraklısı olmayan, dolayısıyla filmi de seyretmeye niyetleri olmayanları, hem de bu vesileyle Almanya’da Türk sinemasının varlığından haberdar olmayanları da sinemalara çekiyor artık. ??? Ayça Tolun, filme yönelik eleştirileri ise çifte standartlı bularak tepkiyle karşılıyor: Kurtlar Vadisi’nin yakaladığı ticari başarı, filmin Türkiye açısından ve de Almanya’daki Türklerin durumu açısından yarattığı tartışmanın sakatlığını da örtmüyor tabii. Filme yöneltilen en önemli eleştiri, filmin koyu bir Amerika ve Musevi düşmanlığı yaptığı iddiası. Kurtlar Vadisi’nin Museviler, Hıristiyanlar ve Amerikalılar üzerinden Batı dünyasını aşağıladığı, medeniyetler çatışmasını tetiklediği, filmi seyreden Almanya’daki Türkleri de Batılı değerlere karşı kışkırttığı ileri sürülüyor. Bu iddialar tam iki haftadır Almanya’nın en saygın gazetelerinin politika ve kültür sayfalarını dolduruyor. Karikatür krizinde ‘‘düşünce ve ifade özgürlüğünü’’ savunanlarla, Kurtlar Vadisi’nin vizyondan çekilmesini talep edenlerin aynı kişiler ve aynı dü şüncede olanlar olması ilginç. Filmin Irak’taki gelişmelerle ilgili olarak ABD’yi suçlaması, Irak’ta olup bitenlere göz yuman Avrupa’yı eleştirmesinin de bu tepkilerde payı var. Kurtlar Vadisi belki bir İngiliz ya da Fransız filmi olsa, Hollywood yapımı olsa ‘‘özeleştiri yapıyor’’ gerekçesiyle Almanya’da övgüye değer bile bulunabilirdi. Kurtlar Vadisi bir Türk filmi. Üstelik Almanya, Kürtler ve azınlıklar konusunda Türkiye’yi eleştirmeye alışık. Bu kez eleştiren tarafın Yeşilçam aracılığıyla da olsa Türkiye olması pek alışık olunmayan bir durum. Almanya’da her türlü Amerikan aksiyon filmi gösteriliyor. Üstelik o filmlerdeki kötüler genelde Arap ya da Afgan kılıklı tipler ya da adları uydurulmuş ama Müslüman olduğu belli ülkeler. Ama kimse o filmler dünya barışını tehdit ediyor mu, medeniyetler çatışmasını tetikliyor mu, seyircisini belli bir gruba düşman ediyor mu, yanlış değerler aşılıyor mu diye tartışmıyor. İlginç... CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle