18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ŞUBAT 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Çare Zehra Top: ‘‘Krizdeki tekstil ve turizm sektörü vergilerin indirilmesini istiyormuş. İstemekle olmaz. Unakıtan ailesinin bu sektörlerde de iş kurmasını beklesinler!’’ Ya ğ m u r E k i m Hükümet doktor ithal edecekmiş... ‘‘Bunun adı; mecburi hezimet!’’ MATEMATİK profesörü Ali Nesin, ki Aziz Nesin’in oğludur; geçenlerde keyif amacıyla birkaç günlüğüne İsveç’e gitmek istemiş. Vize için ilk aşamada İsveç’ten bir davetiye ve otel rezervasyonu istenmiş. Bunun üzerine Nesin, İsveç’in İstanbul’daki konsolosluğuna bir faks çekmiş: ‘‘Birkaç günlük İsveç ziyareti için konsolosluğunuza başvurdum. Doldurduğum formda ziyaretimin kişisel nedenlerle olduğunu bildirdim. Karda kıyamette konsolosluğunuzun kapısı önünde bir saatten fazla bekletildikten sonra, gişedeki memur benden bir davetiye ve bir otel rezervasyonu istedi. Ayrıca, bu belgeleri sunmadan vize verilmeyeceğini de belirtti. Pasaportumdaki vize sayısından ve kendim hakkımda verdiğim bilgilerden İsveç’e göç etme niyetiyle gitmediğim apaçık ortadayken, bu tür DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ İsveç sorulara muhatap olmayı onur kırıcı bulduğumu belirtirim. Bir üniversite profesörü, kimse tarafından davet edilmeden İsveç’e gidebilmeli ve kalacağı oteli İsveç’e vardıktan sonra seçebilmeli diye düşünüyorum.’’ Yanıt gelmiş: ‘‘Konsolosluğumuzun kapısında o kadar uzun süre beklediğiniz için çok üzgünüz. O kadar fazla başvurunun aynı anda olması pek enderdir. Ancak iş kurallara gelince, şunu söylemek isterim ki biz kuralları yapmayız, sadece uygularız. İsveç’e birini ziyarete gitmeyen ender başvurulardan uçak ve otel rezervasyonları isteriz. Çalışanlarımızın kime hangi kuralın uygulanacağına karar vermeye zaman ve Korkut Özal: ‘‘Köşk, Erdoğan için hüsran olur.’’ Ya Türkiye için! AKP Hüseyin Baş, bir Fransız gazetesinde okumuş; Müslüman Kardeşler örgütünün Fas’taki uzantısı bir siyasi parti 2007’de iktidar olmayı umuyormuş. Partinin Fransızca adı; Parti de la Justice et du Developpement. Türkçesi; Adalet ve Kalkınma Partisi! olanakları olmadığından kurallar herkes için aynıdır.’’ Biraz küstahça bir tavır... Ali Nesin diyor ki: ‘‘Vize başvuru sayısının birinci paragraftan ikinci paragrafa dramatik bir artış gösterdiği bu yanıtta öne sürülenin gerekçe değil bahane olduğu ortadadır. Nitekim istenen tüm belgeleri sunup gene vize alamayan onlarca kişi tanıyorum. Demek ki kime vize verilmeyeceğine karar vermeye zaman ve olanak bulunuyor! İsveçlilerin ‘En temel özgürlüklerinizi hiçe saymak ve onurunuzu ayaklar almaktan başka çaremiz yok’ sözleriyle özetlenebilecek bu zihniyetin vahim sonuçlarını son yıllarda maalesef pek sık gördük.’’ Ali Nesin, bana katılır mı bilmiyorum, ama İsveç Krallığı’na gitmek çok kolay: Sahte bir ‘‘aranıyor’’ kâğıdıyla birlikte Kürt ‘‘kimliği’’ göstermek! Helal Olsun!.. Özellikle son yıllarda başıma sık sık gelmeye başlamıştı... Örneğin, yenilip yutulması olanaksız görünen bir olayla karşılaştığımda; önce ‘‘yok canım, mümkün değil, yok artık, bu kadarı da olmaz’’ sözcüklerini sıralıyor, ardından ‘‘mümkün olduğu’’, ‘‘bu kadarının bile bal gibi yapıldığı’’ su götürmez biçimde ortaya çıkınca bu kez, ağzım açık bir şekilde ve de büyük olasılıkla bilinçaltımda Tayyip Bey’e özenip, ‘‘vay anasını, bu da oldu ha, bunu da kotardı ha’’ sözcüklerini sürekli yineleyerek şoke olmuş vaziyette ortalarda dolaşıyordum!.. Biraz kendime gelir gibi olduğumda ise, bu kez, ‘‘böylesi bugüne dek görülmedi, bundan böyle de görülmez’’ diye her önüme gelenle iddialaşıyordum... Ve her defasında da kaybediyordum!.. Ama artık akıllandım; en azından çenemi kapayıp büyük konuşmamayı öğrendim... Üstelik bu tecrübeler yaşamıma iki sözcük armağan etti... Böylesine durumlarla karşılaştığımda artık yukarıdaki modası geçmiş sözcükleri kullanmıyorum; döneme uygun, her şeyi olduğu gibi anlatan o iki sözcüğü ağzımı doldura doldura, üstüne bastıra bastıra ve de iyice uzatarak kullanıyorum, çok rahatlıyorum: Helalll olsunnn!.. ??? Bence, siz de kullanın bu iki sözcüğü, hem de avurtlarınızı doldura doldura... Çünkü hak ediyor! Kemal Abi’den söz ediyorum; düşünsenize adamın hakkında gensoru var, ortalık ‘‘kaçak villalar’’, ‘‘haksız kazanç’’, ‘‘ihaleye fesat karıştırmak’’, ‘‘görevi kötüye kullanmak’’ iddialarıyla çınlıyor. Kamuoyunda ve dahi parti içinde bile büyük tepki alıyor. Neyse ki Tayyip Bey’in engin desteğiyle gensorudan kurtuluyor. Aynı gün ne oluyor?.. Kabuksuz yumurtada KDV’nin durup dururken yüzde 18’den yüzde 8’e indiği ortaya çıkıyor!.. Tabii ‘‘durup dururken’’ lafın gelişi, siz öyle zannediyorsunuz! Hemen ardından anlaşılıyor ki; Kemal Abi’nin mahdumu Abdullah Unakıtan’ın 20 milyon dolara kurduğu ‘‘kabuksuz likit yumurta üreten’’ fabrikasının satışları bu kararla birlikte patlayıvermiş, hasılat rekorları kırıyormuş!... Siz, benim yaptığım hataya düşüp, ‘‘pes, bu kadarı da olmaz’’ diye dumura uğramış bir halde dolanırken, hatta ‘‘bu çocuk 20 milyon doları nereden bulmuş’’ diye sormayı bile düşünemezken art arda iki şokla daha sarsılıveriyorsunuz; Kemal Abi’nin mahdumu, büyük vergi indirimi ile yüz milyarları cebe indirdiği 4 bin tonluk mısır ithalatından sonra ikinci kez ve yine mısır ithalatından voliyi vurmuş... Üstelik bu kez ithalat bile yapmamış!.. Ya ne yapmış? ABD’den 18 bin ton mısır ithal eden Akel adlı şirketin gümrük alanına yığdığı maldan satın almış!.. Zekâya bakın, uğraşmamış bile!.. Bitmedi! Mahdum Unakıtan, 31 Mayıs 2005 tarihinde de ‘‘rafine fosforik asit’’ yatırımı yapmak üzere devletten tam 2.5 trilyon lira teşvik aldı. Tabii yanında KDV istisnası ve yüzde 100 gümrük muafiyeti de olmak üzere!.. Şapkanızı çıkarıp, ‘‘helalll olsunnn’’ demeyecek misiniz?!.. eposta: umitzileli?gmail.com SESSİZ SEDASIZ (!) Kadıköy’ün ‘korsan’ları meşhurdur TÜRKİYE’NİN en büyük korsan CD ve kitap satış merkezlerinden biri Kadıköy’ün tam göbeğidir. Bunu herkes bilir ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu dahil hiç kimse engelleyemez. İkbal Kaynar, yine de şansını denemek istemiş. İskele Caddesi’nde Kadıköy Belediyesi’nin ‘‘zabıta’’ aracını görünce, az ötede satış yapan ‘‘korsan’’ları şikâyet etmiş. Zabıta memurunun yanıtı, ‘‘Kaç arkadaşımız bıçaklandı biliyor musunuz? Siz en iyisi şuradaki polise gidip söyleyin’’ olmuş. Kaynar, polise gitmiş. Polis, ‘‘45 Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Liman Mustafa Saraç: ‘‘ABD uçak gemisi Marmaris’e açıkta demirlemek yerine Kuşadası Limanı’na yanaşabilirdi. Hem limanın yeni sahibi Ofer, hemşerileri sayılır; sıla hasreti ve yabancılık çekmezlerdi.’’ yeni lira cezası var. Parayı ödeyip işe devam ediyorlar. Bunlarla artık akraba gibi olduk, uğraşmaya değmez’’ demiş. İkbal Kaynar şikayetinde ısrar edince, polis memuru mecburen birkaç metre ötedeki ‘‘korsan’’ların yanına doğru gitmek durumunda kalmış. Ama bu öyle bir gidiş olmuş ki sanki ‘‘Geliyorum, dağılın’’ mesajı verir gibiymiş. Zaten öyle de olmuş; bir anda çevrede bir tek ‘‘korsan’’ kalmamış. Kaynar’a da ‘‘Eşkıya dünyaya hükümdar mı oluyor ne’’ demek kalmış. Oldu bile. Aksini söyleyen varsa çıksın ortaya! Eskiden gerçekte başkaldırırdık, şimdi sadece filmlerde başkaldırabiliyoruz emperyalistlere! Askerlik Sisteminde Yeni Düzenleme *Dr. MUSTAFA TARAKÇI Zorunlu askerlik sistemi her Türk erkek vatandaşının görevidir. Bu görev süresi Silahlı Kuvvetler’in ihtiyaç durumu ve askere alınacak genç nüfus sayısına göre değişebilmektedir. 24 aylık askerlik süresi bugün 16 aya inmiştir. Bugün gençlerimiz askere babaları, dedeleri gibi istekli gidiyorlar mı? Bu soruya evet cevabını vermek iyimserlik olur. Askerlik sistemimizde değişikliğe gitmenin zamanı gelmiştir. Bedelli askerlik, kısa dönem askerlik gibi geçici ve adil olmayan tedbirler çözüm olmaktan çıkmıştır. Eski bir kurmay subay ve bu konularda geçmişte düşünmüş, komuta kademelerine projeler üretmiş biri olarak aşağıdaki çözüm yolunu bir hal tarzı olarak sizlerle paylaşmak istiyorum: Askerlik Kanunu’nda küçük bir değişikliğe gidilerek ‘‘Askerlik hizmeti yalnız hizmet mükellefiyetliği değil, bunun yanı sıra isteğe bağlı olarak maddi mükellefiyetliktir’’ şeklinde bir tanıma gidilebilir. Her Türk genci zamanı geldiğinde askerlik hizmetine çağrılacaktır. Herkes 3 ay temel askerlik hizmetini yapacak, bu süre içinde askerliğin temel kurallarını öğrenecek, üç ayın sonunda herkes noterin de bulunduğu bir heyet huzuruna çıkarılacaktır. Askerin velisinin de hazır bulunduğu bu görüşmede asker gence ‘‘bundan sonraki askerlik hizmetini maddi mükellefiyet şeklinde mi, yani her ay para ödeyerek mi, yoksa hizmete devam ederek mi yapmak istediği’’ sorulacaktır. Fiili askerliğim burada bitsin, diyenler kalan süresi kadar, yani 13 ay boyunca her ay belli bir bedeli ödemeyi kabul eder. Bu para her yıl Bütçe Kanunu’yla belirlenir. Kalanlar hizmete devam ederler. Bu sistem uygulandığında mevcut askerlerin 3/4’ünün her ay para ödeyerek sistemden çıkabileceği tahmin edilmektedir. Devam eden 1/4, kısmen vasıfsız ve fakir aile çocukları olacaktır. İhtiyaç duyulacak olan 3/4 miktar karşılığı ‘‘sözleşmeli asker’’ istihdam edilecektir. Sözleşmeler 5 ve 10’ar yıllık olabilir. 5 yıllık sözleşmelerle; manga mürettebatları, tankkundağı motorlu topuçaksavar şoförleri, bütün silahların nişancıları gibi daha genç, eğitimli ve kalifiye personel istihdam edilir. Gerekirse ikinci bir beş yıl sözleşmeleri uzatılır. Ancak bu personelin yaşı 30’u geçmez. İkinci grup sözleşmeli asker 10 yıllık olur. Bu personel de bakım elemanı, karargâh hizmetinde çalışan personel, santral operatörleri, idari personel gibi görevlerde istihdam edilir. Bunların da süreleri arzu edilmesi halinde bir 5 yıl daha uzatılır. Ancak 35 yaşını geçmezler. Tüm bu sözleşmeli askerler sosyal güvenlik olarak Emekli Sandığı değil SSK’ye bağlı kabul edilip primleri ödenecektir. Bu düzenleme ile ne gibi kazanımlar elde edilecektir? Her şeyden önce uzun süreli askerlik hizmeti ile askerlik, daha profesyonelce yapılan bir hizmet olur. Yeni personele eğitim ve öğretim vermek için çok pahalı silah olan sistemler kısa sürede elden çıkmamış olur. Ordumuz eskisinden daha çok her an muharebeye hazırlıklı bulunur. Bu sistem işsizliği önlemede önemli bir katkı sağlayacaktır. Her ay bedel ödeyerek askerlik yapmayanlardan toplanacak para, sözleşmeli askerlere ödenecektir. Bu sistem rasyoneldir. Ancak tek mahzuru, üç aylık askerlik hizmetinin dışında kalan uzun sürede, parası olanın bu hizmeti yapmayabileceği gibi bir durum yaratmasıdır. Hayatın her dalında gücünü gösteren para burada da kendini hissettirebilir. Akılcı ve gerçekçi olmak zamanıdır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Konya’nın 1 Akşehir ilçesine özgü, kuş 2 başı et, arpacık soğanı ve no 3 hutla yapılan 4 bir yemek. 2/ 5 Sahip, malik... İlkel toplum 6 larda toplulu 7 ğun kendisinden türediği sa 8 nılarak kutsal 9 sayılan hayvan, 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ağaç gibi şey. 3/ Van Gölü’ne dökülen bir 1 S A N S A R A K akarsu. 4/ Afrika’da bir 2 O L E S A L A Ş ülke... Vilayet. 5/ ‘‘Al 3 Ğ K R A K E L E tınkökü’’ de denilen 4 M İ R İ L U E L kusturucu bir kök... 5 A T O M N A P Muğla’nın bir ilçesi. 6/ 6 T E F S K L E İtalya’da bir liman kenti... İşaret. 7/ Dolma 7 A N O R E K S İ A L İ yapmak için hazırla 8 R E B A P K İ L İ ZMA N nan karışım... Tırtılları 9 aşınmış taşıt lastikleri için kullanılan sözcük. 8/ Kanatlarının üstü ve boynu kırmızı renkli küçük bir kuş. 9/ Süs için yapılmış giysi kıvrımı... Geçici, eğreti. *Haliç ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Görevlisi HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ ‘‘Bızbız’’ da denilen ve davula sol elle vurulan ince değnek. 2/ Bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri... Ekmek yapmak için çeşitli tahılların yasaca gerekli karışım oranı. 3/ Yayvan ve kenarları geniş, büyük bakır kap... Lityum elementinin simgesi. 4/ Bir zaman birimi. 5/ Özen... Gözleri görmeyen. 6/ Denizcilikte kullanılan, üç ya da dört kollu halat... Avrupa’da büyük bir yarımada. 7/ Derebeylik Japonyası’nda en aşağı sınıfı oluşturan halk... Küçük çocukları korkutmak için uydurulmuş yaratık. 8/ Bir işi yapmakta usta olan... Defa, kere. 9/ Nişastayı parçalayarak şekere çeviren enzim... İlgi eki. ACI KAYBIMIZ Yüreği insan sevgisiyle dolu, hoşgörü ve iyi niyet sembolü, her zaman sevgiyle ve saygıyla anacağım eşim, MİMAR ACI KAYBIMIZ Derneğimiz üyesi, gözbebeğimiz Atatürk Kültür Merkezi’mizin açılışında büyük katkıları olan 68 kuşağı, MİMAR M. CENGİZ ERGÖK’ü kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Cenazesi; 23 Şubat 2006 Perşembe günü (bugün) Londra Shaklewell Lane Camii’nde kılınacak öğle namazı ve kuruluşunda katkı verdiği İngiltere Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılacak anma töreninden sonra, 25 Şubat 2006 Cumartesi günü İzmir Alsancak Hocazade Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Urla Zeytinalanı Köyü Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Sevenlerine duyurulur. NİLGÜN ERGÖK Not: Çelenk gönderilmemesi, arzu edenlerin TEV’e bağışta bulunmaları rica olunur. M. CENGİZ ERGÖK’ü TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Şubat www.mumtazarikan.com kaybetmiş bulunuyoruz. Acımız sonsuzdur. Artık O, anılarımızda yaşayacak... Capcanlı, sımsıcak... Kendileri ile birlikte ölüp gitmemesi gereken yaşantılardan biriydi Cengiz’inki... Geçip, gitmemeli bilinmezliğe... Yakalamalı ve dipdiri yaşatmalıyız onları... Neden mi? Sevecenlik, hoşgörü, iyi niyet... Artık 21. yy’da neredeyse hiç rastlayamadığımız tüm bu erdemleri kişiliğinde özümseyen, zarif, insan gibi bir insan olduğu için unutulmayacak Sevgili Cengiz... Buruk bir özlemle de olsa içimizi ısıtacak anıları... Sensiz bu dünya daha az sevecen, daha bir eksik... Güle güle Sevgili Cengiz... Yolun açık olsun... Mekânın ışıkla dolsun... Başta sevgili eşi, Başkanımız NİLGÜN ERGÖK olmak üzere tüm yakınlarına sabır ve başsağlığı dileriz. İNGİLTERE ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle