25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 2006 PERŞEMBE 10 Eski Rum lideri Yorgo Vasiliu, Kıbrıs temsilcimiz Reşat Akar’ın sorularını yanıtladı. DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr Mersin Limanı’na izinsiz ve habersiz gelen Rum bandıralı gemi krize neden oldu Rumların tanınma oyunu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Birliği’nin, Türkiye’nin limanlarını Rum gemilerine açması yönünde peş peşe yaptığı açıklamalar sürerken Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne ait bir konteynır gemisi, dün sabah erken saatlerde Mersin Limanı’na yanaşmak isteyince sıkıntılı saatler yaşandı. Ankara’nın kesin tutumu karşısında gemi, Türk karasularında yaklaşık 13 saat bekledikten sonra ayrılmak zorunda kaldı. Geminin Türkiye ile Yunanistan arasında Ege sorununun çözümüne yönelik keşif amaçlı görüşmelerin 33.’sünün yapıldığı saatlerde Türk karasularına girmesi dikkat çekti. ‘‘Cumhuriyet’’e ulaşan bilgilere göre kriz şöyle gelişti: Sabah 04.00 sularında bir Rum armatörün sahibi olduğu ‘‘ABLEF’’ isimli, Rum bayraklı ‘‘yük konteynırları’’ taşıyan bir RoRo gemisi Mersin Limanı’nın ağzına geldi. Sabah 09.00 sularında, bağlı bulunduğu acente ‘‘ATAKO’’, Mersin Liman Başkanlığı’na yanaş Eski Rum lider Vasiliu: ‘Kurallara aykırı hareket etti’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanlığı, Mersin Limanı’na yanaşmasına izin verilmeyen Rum gemisinin uluslararası kurallara aykırı hareket ettiğini kaydetti.Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, uluslararası kurallar ve teamüle göre, bir geminin herhangi bir limana girebilmesi için ilgili liman başkanlığına, acentesi aracılığıyla ‘‘yanaşma müsaadesi’’ talebinde bulunması gerektiği anımsatıldı. ma başvurusu yaptı. Liman başkanlığına verilen belgelerde geminin ‘‘Rum bandıralı’’ olduğu görülünce, acente yetkililerine, ‘‘Söz konusu gemi gelmesin, yanaşma izni vermiyoruz’’ denildi. Aynı zamanda acenteye neden 24 saat önce müraacat etmediği de soruldu. Acente yetkilileri, ‘‘Bizim de geminin geleceğinden geç haberimiz oldu’’ gerekçesini ortaya koydu. Bunun üzerine liman başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile Açıklamada, Rum bayraklı geminin uygulamaya aykırı olarak ve acentesinin ikazına rağmen kendiliğinden Mersin Limanı açıklarına gelerek ‘‘bir oldubittiyle limana yanaşma başvurusunu acentesine ilettiği’’ belirtildi. Açıklamada, Rum gemisinin yanaşma müsaadesi talebinin karşılanmasının mümkün olmadığının, Mersin Liman Başkanlığı’nca acentesine bildirildiği kaydedildi. nın 2 mil dışına çıkarılması gerektiğini de iletti. Ancak gemi kaptanı önce bu isteme olumlu yanıt vermedi. Bu sırada Sahil Güvenlik botları Ankara’dan aldıkları talimatlar uyarınca geminin etrafını sardı. Gemi kaptanı 3 saat boyunca kıyıya, ‘‘Yanaşma izni istiyoruz’’ diyerek telsiz mesajı gönderdi. Ancak liman başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı’nın talimatı doğrultusunda gemiyle hiçbir iletişime geçmedi. Gemi Çözümün önündeki engel: Korku kildi, Rumların korkusu giderildi ve çözüm oldu. Siz, iki LEFKOŞA Eski Güney toplumun yeniden bir arada, Kıbrıs Rum Yönetimi Cum kavgasız, tam bir güvenlik hurbaşkanı Yorgo Vasiliu, içerisinde yaşayabileceğine Kıbrıslı Rumların ve Kıb inanıyor musunuz? rıslı Türklerin ‘‘korku’’ ne Evet, inanıyorum. Hatdeniyle birleşemediğine dik ta yüzde bin oranında gakat çekerek bunu yenmek ranti veriyorum. Bugüne kaiçin çaba sarf edilmesini is dar 7 milyon karşılıklı geçiş tedi. Cumhuriyet’e konuşan yapıldı ve önemli bir sorun Vasiliu’ya göre, Kıbrıslı yaşanmadı. Ülkemizi fedeRumlar Türkiye’den korku rasyon temelinde yeniden yor ve Türk askerinin Kıb birleştireceksek korku zinrıs’taki varlığından rahatsız cirini kırmamız gerekir. AB lık duyuyor. Kıbrıslı Türk üyeliği ile tüm Kıbrıslılar lerin ise sayıca daha fazla olarak, korkuları aşabileceolan Kıbrıslı Rumlardan ğimize inanıyorum. Karşılıkkorktuğunu belirten Vasiliu, lı güven ve işbirliğine giden ‘‘Korkuyu atmamız ve ada yolu açabilmeliyiz. Avrupa ya çözümü getirmemiz halin ödevi, modernleşme ve yede iki toplumun kavgasız bir ni uluslararası verilere uyum şekilde yaşayacağından emi sağlama ödevidir. nim’’ dedi. Vasiliu, ‘‘Fırsat Ankara’nın önerilerini lar ve tehlikeler arasında sa nasıl karşılıyorsunuz? dece tehlikeleri Çok kurnazseçtiğimizde tehca bir girişimlike daha büyük dir. Türkiye’nin ski Güney bu girişimine olur’’ diye konuştu. Kıbrıs Rum ‘‘aferin’’ çeken Denktaş’ın çoktur. Fakat Yönetimi yıllarca Kıbrıslı Cumhurbaşkanı önerileri inceleTürklerin, Rumzaman, Yorgo Vasiliu, diğimiz lara karşı korkuiçinde yeni bir ‘‘Korkuyu larından faydaaçılımın olmayenemezsek landığını öne südığını görürüz. ren Vasiliu, Türkiye’nin lifelaket çok manlarını aç2004 referandudaha büyük ması AB’ye mu öncesinde olur’’ dedi. karşı bir yüde Rumlar üzekümlülüğüdür. rinde Türk tarafının yükümlülüklerini yeri Bu adımı atması için karşıne getirmeyeceğine ilişkin lık talep etmemesi gerekir. Straw’un ziyareti sonrabir korku yaratıldığını vurguladı. Vasiliu, ‘‘Sorun, kor sındaki fırtınayı nasıl karşıkunun var olması değil, uzun ladınız? Taksim ve tanınma süreli korkunun bizi içe ka uyarısı yapıyor... panıklığa mahkum etmesi‘Taksim seçenek değil’ dir’’ şeklinde konuştu. Taksim bir seçenek de Peki, Kıbrıslılar bu korğildir. Kıbrıslı Türklerin çokuyu nasıl yenecek? V ASİLİU İkili ilişkileri ve ğunluğunun da taksim istetemasları arttırmalıdırlar. Şu diğine inanmıyorum. Takanki ilişkiler yeterli değil simin yaratacağı sorunlar dir. Kıbrıslı Rumlar, Türk çok büyük olur. Yapılması tarafına geçtikleri zaman gereken, AB çerçevesinde kendi aralarında konuşuyor bir barışı sağlamaktır. Bunu ve eğleniyorlar. Güney’de başarırsak inanıyorum ki çalışan Kıbrıslı Türk işçiler Kıbrıslı Türklerin yaşam sede kendi aralarında toplanı viyesi çok yükselecektir. Çözüm için de görüşmeyor. Bu tavrı değiştirmeliyiz. Ayrıca Türkiye, Kıbrıs lerin başlaması gerekiyor. Salı Rumların korkularını an yın Talat’ın eli havada kaldı. layarak bazı adımlar atma Siz olsaydınız Sayın Talat’la lıdır. Mesela Ledra yolunun çözümü sağlar mıydınız? Herhangi bir lider Kıbaçılması. O köprü olmasaydı yol çoktan açılacaktı. Led rıs sorununu çözebilir. Papara’nın açılması, ikili ilişki dopulos, ‘‘hazırlık yaparak’’ lerin gelişmesine büyük kat görüşmek istiyor. Ben buna karşıyım. Sosyal toplantıkı sağlayacaktır. Diyelim ki Türk askeri çe larda da buluşabilmeliyiz. REŞAT AKAR kaptanı hiçbir yanıt alamayınca acentesinin istemi doğrultusunda limanın 2 mil dışına çıktı. Burada beklemeyi sürdüren Rum gemisi, Mersin Limanı’na yanaşamayacağını anlayınca yaklaşık 13 saat kaldığı Türk karasularından ayrıldı. ‘Siyasi tanıma olurdu’ Konuya ilişkin Cumhuriyet’e bilgi veren kaynaklar, normal şartlarda bir geminin bir limana yanaşması için, bağlı bulunduğu acente aracılığıyla en az 24 saat önce müracaat etmesi gerektiğini dile getirdiler. Müracaat edildiği zaman geminin ‘‘yükü, bandırası, bayrağı, armatörü, teknik özellikleri, hangi limandan kalktığı ve takriben saat kaçta limanda olacağı’’ gibi bilgilerin liman başkanlığına iletilmek zorunda olduğunu dile getiren aynı kaynaklar, uluslararası hukuka göre, bir ticaret gemisinin limana kabul edilmesinin bayrak devletinin ‘‘siyasi olarak tanınması anlamına geleceğine’’ vurgu yaptılar. iletişime geçti ve gelişmeler hakkında bilgi verdi. Aynı dakikalarda hem Dışişleri Bakanlığı hem de Genelkurmay Başkanlığı’nın ilgili birimlerinde değerlendirme yapıldı. Krizi, konu siyasi olduğu için baştan sona Dışişleri Bakanlığı yönetti. Görüşmelerin ardından acenteden, gemi ile bağlantıya geçip limana yanaşmasının mümkün olmadığı bilgisini aktarması istendi. Liman yetkilileri, acenteye, geminin liman ağzı A VUSTURYA E RDOĞAN’IN KIBRIS YANITI E Rumları tanıyın baskısı Dış Haberler Servisi Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel, Türkiye’nin yıl sonuna kadar Kıbrıs Rum kesimini tanıması gerektiğini söyledi. Avrupa Birliği dönem başkanlığını yürüten Avusturya lideri, Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, Türkiye’nin limanlarını da Rum gemi ve uçaklarına açması gerektiğini belirtti. Avusturya Başbakanı, Ankara’nın Avrupa Birliği’ne katılım müzakerelerine başlamak için bu sözü verdiğini hatırlattı. Papadopulos ise Ankara’nın bu yönde adım atacağına dair bir işaret görmediklerini belirtti. Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas da, Türkiye’nin Kıbrıs konusunda büyük bir ikilemle karşı karşıya olduğunu ileri sürdü. Papulyas, Türkiye’nin Kıbrıs Rum kesimine karşı politikasını gözden geçirmesi gerektiğini, aksi takdirde üyelik müzakerelerinin tehlikeye gireceğini söyledi. Yunanistan Cumhurbaşkanı, Türkiye’ye açık çek vermediklerini de söyledi. Papulyas, ‘‘Diplomasi zaten bir ahlak ve adalet değil, güç ve çıkar meselesidir. Yunanistan ve Rum kesimi, Gümrük Birliği anlaşmasının Kıbrıs’ı da kapsayacak şekilde genişletilmesini başardı. Bu şart, ne kadar baskı yapılırsa yapılsın zamanaşımına uğramaz’’ dedi. Kıbrıs Rum yönetimi, Türk limanlarının Rum gemi ve uçaklarına açılmaması durumunda, Türkiye’yi veto edebileceğini açıklamıştı. ‘Tehditlere boyun eğmeyiz’ HAKAN DİRİK y üreğindeki iz geçer mi? Milletler (BM) Afganistan’da küçük yaşta evliliklerin sıkça yaşandığını ve daha pek çok Gülsüme gibi çocuğun olduğunu belirtiyor. BM raporları bu ülkedeki evliliklerin yüzde 45’inin 16 yaşın altındaki kızlarla yapıldığına dikkat çekiyor ve çoğunun şiddete uğradığını vurguluyor. Gülsüme şimdi bir yetimhanede yaşıyor. Afgan kız sırtındaki, kolundaki darbe izlerini gazetecilere gösterirken insanın aklına, ya yüreğindeki izlerin nasıl silineceği takılıp kalıyor... (Fotoğraf: AFP) Afgan kızı Gülsüme henüz 12 yaşında. Onun acı dolu yaşam hikâyesi henüz 4 yaşındayken ailesinin para karşılığı kendisini evlendirmesiyle başlamış. Gelişmiş ülkelerdeki pek çok yaşıtı okula gidip oyun oynarken ‘‘çocukkadın’’ Gülsüme 7 yıl boyunca satıldığı yeni ailesi tarafından şiddete uğramış, dövülmüş, üzerinde ateş söndürülmüş. Taliban dönemi zamanı kaçmaya çalışan Gülsüme’nin sırtına bu kez de karanlık Taliban’ın ağır sopaları inmiş. Birleşmiş KUŞADASI/AYDIN Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği’nin (AB) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ilişkin Türkiye’ye yönelik tehditlerine boyun eğmeyeceklerini bildirdi. Erdoğan, dün Kuşadası’nda Kuzey Kıbrıs’a ilişkin taleplerin Türkiye’nin müzakere sürecini aksatacağı tehdidini şöyle yanıtladı: ‘‘Çok açık ve net söylüyorum. AB’de, özellikle KKTC ile alakalı olarak bizim müzakere sürecimizi aksatma tehdidini sallamayız, kusura bakmasınlar, biz hiçbir zaman kale almayız. Bunu niye söylüyorum. Biz, bir defa AB’ye katılım süreciyle ilgili olarak, gündemde olmayan, ne Kopenhag siyasi kriterleri içinde yer alan, ne Maastricht kriterleri içinde yer alan bu maddeyi devamlı olarak bizim önümüze sürdükleri zaman, bunu etik açıdan doğru bulmuyoruz. Dolayısıyla böyle bir şeye evet dememiz mümkün değildir. Bunu Avrupalı dostlarımız bilmelidir. İster verirler bu kararı, ister vermezler. Kıbrıs’la ilgili, biz Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak her şeyi açık, net söyledik. Annan Planı’nda biz AB’yi aldatmadık, Güney Kıbrıs Rum yönetimi aldattı. Kuzey Kıbrıs yönetimi samimi davrandığı halde, Güney Kıbrıs Rum yönetimi AB ülkelerinin talebine muhalefet ettiği halde, ‘Kıbrıs’ta barışı istemiyoruz’ dediği halde, onlar kalkıp bir hafta sonra AB’ye dahil ettiler. Kuzey Kıbrıs’ı yine ambargoya tabi tuttular. Biz bu anlayışa diyoruz ki; önce yanlışınızı düzeltin, yanlışınızı düzeltmedikten sonra bize gelip de Kuzey Kıbrıs’la ilgili herhangi bir talepte bulunamazsınız.’’ Erkekler Günü ugün erkekler güB nü. Aslında böyle bir bayram yok! Kızıl Ordu’nun 23 Şubat 1918’de kurulduğu kabul edilir. Sovyetler Birliği’nde ‘‘Ordu Günü’’ giderek ‘‘erkekler bayramı’’na dönüşmüştür. Rusya bir kadınlar ülkesi. Bunun nedeni, yalnızca ülkedeki kadınların sayısının erkeklerden tam 10 milyon fazla olması değil. Rusya’da ailenin fiili reisi kadındır. İşyerinde de kadın daha güvenilirdir. Yarı yolda koymaz, görevini iki kadehe değişmez. Erkekler zaten kadınlara göre zayıftır. Duyarlılıkları daha azdır. Adapte olma yetenekleri sınırlıdır. Rus erkekleri ise daha bir narindir. Kimisine göre bunun nedeni, dünya savaşlarında, devrimlerde, baskı ve sürgün yıllarında yok edilen milyonlarca erkeğin hüzünlü genlerinde yatar. Ülkenin büyük sarsıntılardan geçtiği son 15 yıl içinde ise Rus erkeği iyice hırpalanmıştır. Çoğu, yüzeysel keyiflerle sorumluluktan kaçmaya alışmıştır. Ne iş alanında başarı, ne aşk, aile ve çocuk, ne derinlemesine bir düşünsel faaliyet, ne de kendine karşı özen... Bugün erkekler bayramıdır. Erkek olmanın dayanılmaz hafifliğini doyasıya hissetme günüdür. Ve bu bayram, 8 Mart öncesinde erkeklere verilen bir tür rüşvettir burada... PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY aksay@rusya.ru Hangisini Seçelim? ir yana kara çarşaf konuyor. ‘‘Bir karikatürü bile hoşB görmeyen’’ katı bir anlayış... Çizgilere karşı ölüm tehditleri... Bütün bunların ardında geri kalmışlık ve yoksulluk... Öte yana ‘‘özgürlük ve demokrasi’’... ‘‘İnsan hakları’’... Gelişmiş mizah duygusu ve tartışma kültürü... Bunların gerisinde ekonomik kalkınma ve çağdaş yaşam... Bir yanda İslam... Öte yanda Batı demokrasisi... Hangisini seçelim? ??? Özgürlük, bir başka dinin sembollerini aşağılamak, o dini benimseyenlere tepeden bakmak mı? luluk, insanlar Tarih karşısındaki sorum n sıyrılma karşısındaki sorumlulukta ışlıdır. lan olanağı verdiği için kul Albert Camus Kalite İstiyoruz! üf kokulu, kasvetli bir hava gırtlağımızdaki pençeK sini daraltıyor. Her şeyi olağan karşılamaya alışkın edamızla, göğüs kafesimizi genişleterek bulabildiğimiz oksijenle durumu idare etmeye çalışıyoruz. Susuyoruz. Sabrediyoruz. Gören de yedeğimizde ikinci bir hayat olduğunu sanır. Ama sahip olduğumuz ömür, kum saatinin tanecikleri gibi yavaş yavaş azalıyor. Havayı temizleyecek, soluğumuzu açacak şeyin adı, kalite. Her yerde, her konuda kaliteye ihtiyaç duyuyoruz. Yıllar boyu bize ‘‘siyaset’’ diye dayatılan bezirgân sofrasına, ‘‘Ben yaptım oldu’’ ve ‘‘işi kitabına uydurma’’ hokkabazlığına karşı, gerçek hukuk devletinin egemen olmasını istiyoruz. Dış politikada güçlüler önünde el pençe divan duran ezikliğin ve bunu gizlemeye çalışan süper aktif kimlik ispatlama çabalarının yerine, sürekli, onurlu ve akılcı bir yol izlenmesini istiyoruz. Ekonomide siyasi reklam verileri yerine, 21. yüzyıla yakışmayan utanılası yoksulluğun ortadan kaldırılmasını, insanların insanca yaşayabilmesini istiyoruz. Üretimde ve hizmette ‘‘bugünü kurtarmak’’ ve ‘‘müşteri kurdu olmak’’ yerine, toplumsal yaşam düzeyinin yükselmesine katkıda bulunmanın önünün açılmasını istiyoruz. Medyada ve sanatta ‘‘reyting avcılığı’’na ve ‘‘ucuz popülarite’’ arayışlarına son verilmesini, her türlü yayında ve yapıtta zamanın ve estetiğin sorumluluğunun hissedilmesini istiyoruz. İnsani ilişkilerin düzeysizlikten; akrabalık, arkadaşlık ve hatta aşk bağlarının yüzeysel, mülkiyetçi ve çıkarcı yaklaşımlardan arındırılmasını istiyoruz. Ulusal değerlerin demagoji aracı yapılmamasını; din, bayrak, ırk ticaretine son verilmesini istiyoruz. Sözde demokratların söylemlerindeki parlak ilkeleri en başta evde, işte, okulda, sokakta uygulamaları gerektiğini savunuyoruz. AB için falan değil, kendimiz için istiyoruz kaliteyi. Çünkü kalitesizliğin giderek daralan mengenesini biz parçalayamazsak eğer, kimse bize yardım etmeyecek. Kum saatinin tanecikleri tükenmeden önce kabuğumuzu kırmak zorundayız. Çünkü yedeğimizde bir başka hayat yok. Bu aşağılamanın gerisinde ‘‘Batı demokrasisi’’nin ekonomik, siyasi ve askeri gücü yatmıyor mu? ‘‘Çağdaş Batı’’ dünyadaki açlık soru Ajan Yarışması CIA, KGB ve MİT arasında bir ‘‘istihbarat yarışması’’ düzenlenmiş. Her birinden 10’ar kişi seçilmiş ve Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında en kısa sürede bir zürafa bulup getirenin kazanacağı açıklanmış. Önce CIA grubu gitmiş, 15 dakika sonra bir zürafa ile dönmüş. Ardından KGB’liler 10 dakika içinde bir zürafa getirmiş. En sonunda MİT’çiler gitmiş, 5 dakika sonra bir fille dönmüş. Yarışma jürisinin itirazlarını bizzat fil atılıp cevaplamış: ‘‘Abi, itiraf ediyorum, ben bir zürafayım!’’... nuna karşı ne kadar duyarlı? Ya doğal kaynaklarına aç gözlülükle baktığı ülkelerin halklarına ne kadar değer veriyor? Irak’ta kim, kimin ülkesini işgal etti? Bu koşullarda ‘‘özgürlük ve demokrasi’’, güçlü olanın istediğini zorla başkalarına dayatması ve kendi değerlerini savunurken hiçbir ölçü tanımaması olarak algılanmaz mı? Sonuçta, Batı, ‘‘geri kalmış Müslümanları adam etmeye çalışırken” onların da Batı’nın kurallarıyla oynamaya karşı çıkmasında şaşılacak bir şey var mı? ??? Karikatürlerin başka yayınlarda yeniden yayımlanması bir meydan okuma idi. Üstelik Fransa’daki etnik çatışma kıvılcımlarından kısa süre sonra... Ya bir İtalyan bakanın üzerinde bu karikatürlerin çizili olduğu bir tişörtle ekrana çıkmasına ne demeli? Birileri açıkça provokasyonu deniyor. Ve İslamcı köktendinciler istenen cevabı vererek şiddeti azdırıyor. Sonuçta dünya ‘‘uygarlıklar savaşı’’na itilirken hem Müslüman ülkelerde, hem de Batı’da radikal, şovenist, fanatik çevreler güçleniyor. Bu koşullarda ‘‘kara çarşaf’’ ile ‘‘özgürlükçü Batı’’ arasında bir seçim yapılabilir mi? CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle