18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 ŞUBAT 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kullandığı argo kelimelerle ünlenen Başbakan, muhalefetin üslubunu eleştirdi POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 5 Erdoğan ‘seviye’ arıyor ? Son olarak bir çiftçiye ‘lan’ diye seslenerek tepkileri üzerine çeken Erdoğan, partisinin siyasete seviye getirdiğini ileri sürdü, muhalefeti de el kol hareketleri ile konuştuğu için eleştirdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bugüne kadar birçok kez kullandığı argo üslubuyla tartışma yaratan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin üslubunu eleştirdi. AKP’nin siyasete ‘‘seviye’’ getirdiğini savunan Erdoğan, ‘‘Meclis’te izlediniz. Dilleriyle konuşamayanların el kol hareketleriyle nasıl konuştuklarını gördünüz. Çünkü rahatsızlık var. Rahatsızlık belli yerlere vuruyor ve artık mızrak çuvala sığmıyor’’ dedi. Erdoğan, önceki gece AKP Ankara İl Başkanlığı Siyaset Akademisi’nin Kocatepe Kültür Merkezi’ndeki 4. Dönem Eğitim Programı Mezuniyet Töreni’ne katıldı. Onlar da İnsandı... O fotoğrafları görünce yüreğimde fırtınalar koptu... İşte o fotoğraflar barbarlığın kanıtıydı!.. Hazreti Muhammet karikatürleriyle ayağa kalkan, elçilikleri ateşe veren Müslümanlar nedense, işkence, cinsel aşağılama görüntülerinden, ölümlerden hiç tedirgin olmadılar... Boğazı kesilmiş, dışkıya bulanmış, bedenlerinde yanık ve çürükler bulunan çırılçıplak erkeklerin hepsi Müslümandı... Onlar da insandı!.. Onların da düşleri, aşkları vardı... Avustralya’nın SBS televizyonu yayımladı vahşet görüntülerini... Cinayet vardı, işkence vardı, cinsel aşağılama vardı... ABD askerleri Ebu Garib Cezaevi’nde onlarca Iraklı tutsağa insanlık dışı uygulama yapmış, onları çırılçıplak soymuştu... Hamit Zabar ve 16 yaşındaki oğlu... Baba bir sandalyeye oturtulmuş... Hamit, oğluna yapılan işkenceyi seyrediyor... İnsanlığın yüz karası görüntüler... İşgalci ABD askerleri vahşet görüntülerinde sırıtıyorlar... O anda Irak’ın işgalini düşünüyorum... Havadan Bağdat’a düşen alev toplarını... Milyonlarca insan evlerinde bilgisayar oyunu gibi seyretmişti ABD’nin Bağdat’ı nasıl yakıp yıktığını... Kaç bin çocuk ölmüştü? Kaç bin kadın, erkek, genç ve yaşlı masum insan? ??? Kaç gündür o fotoğraflara bakıyorum... İçim acıyor fotoğraflara baktıkça... Bazı geceler Abdüllatif’in dizelerinde çıkıyorlar karşıma çocuk gözleriyle. Bazı geceler ürkek bakışlarıyla el sallıyorlar... Bir çılgın kabarcığı kovalıyorum Akdeniz’in taştığı yerde. Abdülvahap El Beyati’nin fırtına vadisinde ‘‘ölümle zamanı’’ görür gibi oluyorum... Eski zamanda Paris gecelerinde orkide satan Bağdatlı küçük kızın kapkara gözlerinde Saddam’ın zalimliği fışkırmıştı, şimdilerde Bush’un kan emicileri ağızlarını açmış bakıyor sanki. Rüzgârın geçidinde ağlayan kadınlar görüyorum Bağdat bombalanırken... Güneş her gün doğuyor ve batıyor oralarda... Kış akşamlarında üşüyor çocuklar... Ey çocuğum, çocuklar ağlamayın, ne olursunuz!.. Ağaçsız sahralarda, yıldızsız göklerde bir çığlıksın sen; sesin duyulmaz sen de bilirsin. Unutulmuşsun sen çocuğum, unutulmuşsun... El Garib Cezaevi’nde işkence görüyor baban, ağabeyin... Zalimler bunu yapan, sakın unutma... Gökyüzünden ateş yağarken gecenin karanlığına, sen uyuyordun, biliyorum... Annen kollarına almıştı seni, baban kapıyı sımsıkı kapatırken... Süt bulamamıştı aylarca annen sana, ilaç bulamamıştı, ekmek, su bulamamıştı. Kekikten ve kararmış taştan o küçük ellerin bir çığlıktır, unutulmuşluğun ve yalnızlığın ortasında... Kül olmuş kentlerde bir hüzün ve acıdır... ??? Ebu Garib Cezaevi’ndeki işkence, cinayet, cinsel aşağılama ne Arap ülkelerinde ne de Avrupa ülkelerinde tepkiye neden oluyor... Niye bu suskunluk? Avustralya SBS televizyonunun tüm dünyaya yaydığı o görüntüler, insan hakları kuruluşlarının kılını bile kıpırdatamıyor... Irak’ı işgal eden ABD uluslararası hukuku çiğniyor... Ebu Garib Cezaevi’nde tüm insanlık aşağılanıyor, işkenceden geçiyor... Olup bitenleri ise tüm dünya, tüm insanlık sadece izliyor... Başbakan’a ‘terbiyeli ol’ diye bağırdıkları için gözaltına alınan Halkevciler Dilşat Aktaş ve Hasan Kurt, eylemi AKP’nin ‘‘piyasacı uygulamalarının’’ ve Başbakan’ın ‘‘Kasımpaşalı’’ üslubunun artık bir son bulması için yaptıklarını söylediler. ‘Modern hırsızlar girmiş’ Geçmişte, Türkiye’de ‘‘modern hırsızların’’ bulunduğunu anlatan Erdoğan, yurttaşların bu hırsızları fark edemediklerini söyledi. Erdoğan, ‘‘Niye? Bakıyordu ki cebindeki para yerinde duruyor. Para aynı para. Kaybolan ne? Çarşıya, pazara gittiği zaman bir yıl önce aldığını, aynı parayla bir yıl sonra alamıyordu. Niye? Modern hırsızlar girmiş, oradan alacaklarını çekip almışlar’’ diye konuştu. Derste, AKP’nin siyasete yeni bir soluk, yeni bir anlayış getirdiğini ifade eden Erdoğan, ‘‘AKP siyasete kalite, seviye getirmiştir. Meclis’te izlediniz (Maliye Bakanı hakkındaki gensoru görüşmeleri); dilleriyle konuşamayanların el kol hareketleriyle nasıl konuştuklarını gördünüz. Yerlerinde duramayıp kalkarak el kol hareketleriyle nasıl konuştuklarını gördünüz. Çünkü rahatsızlık var. Rahatsızlık belli yerlere vuruyor ve artık mızrak çuvala sığmıyor’’ diye konuştu. Bugüne kadar kerelerce argo üslubuyla tartışma yaratan Erdoğan’ın böyle bir şikâyette bulunması dikkat çekti. ‘Dur dememiz gerekiyordu’ Başbakan’a yönelik protesto eylemlerinin gerekçelerini açıklayan Kurt ve Aktaş, ‘Ayyuka çıkmış kepazeliklere dur demeye çalışıyoruz’ dedi. FIRAT KOZOK ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı önceki gün ‘‘Vatandaşa hakaret özgürlüğünüz yok. Mersinli çiftçiden özür dile, terbiyeli ol’’ diye bağırarak protesto eden Halkevleri üyesi iki genç, ‘‘AKP’nin uygulamalarına artık dur dememiz gerekiyordu. Ayyuka çıkmış rezilliğe dur demeye çalışıyoruz’’ dedi. Açıköğretim lisesi öğrencisi Hasan Kurt ve Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü öğrencisi Dilşat Aktaş, Başbakan’a yönelik protesto eylemlerinin gerekçelerini gazetemize anlattı. Eylemin, örgütsel bir karar olmadığını belirten Kurt, ‘‘Bu tarz ey lemler daha önce de yapıldı. AKP, belli kesimlerin çıkarları doğrultusunda bir politika izliyor. Başbakan, çiftçiye ‘Gözünüzü toprak doyursun’ diyebiliyor. Bu eylemler, sürekli aşağılamaların sonucu’’ dedi. Halkevleri’nin halkın temsilcisi olduğunu ve bu görevini her zaman yerine getireceğini belirten Kurt, ‘‘AKP’nin yargı üzerinde bir baskısı söz konusu. Konya’da gazeteci taşlanıyor, bir şey yapılmıyor, Ermeni Konferansı’ndaki yumurta olayına ses yok. Ama halkın taleplerini dile getiren Halkevciler Mersin’de tutuklanıyor’’ diye konuştu. AKP’nin ‘‘piyasacı uygulamalarının’’ ve Başbakan’ın ‘‘Kasımpaşalı’’ üslubunun artık bir son bulması gerektiğini vurgulayan Kurt, şöyle konuştu: ‘‘Protestomuzda salondakiler bize tepki gösterdi ama oradakiler örgütlü bir topluluktu. Aslında halkımız, yöneticilerin bu tavırlarını kabul etmiş değil. 3 senedir toplumda bir homurdanma var ama örgütlü bir ifadeyle tepkilerin yansıtılmasında sıkıntı yaşanıyor. Biz artık ayyuka çıkmış rezilliğe, kepazeliğe ‘dur’ demeye çalışıyoruz.’’ ‘Linç edilmeyi göze aldık’ Dilşat Aktaş da Halkevleri’nin geçmişten beri, halkın sıkıntısını içinde hissettiğini ve bunu dile getirdiğini söyledi. ‘‘Başbakan Kasımpaşalı edasını sürdür dükçe tepki görecek’’ diyen Aktaş, toplantıya girerken neler söyleyecekleri konusunda hazırlık yaptıklarını anlattı. Aktaş, şöyle konuştu: ‘‘Başbakan’ın bu zamana kadar yaptıklarını anlatıp öfkeyi dile getirecektik. Başbakan daha öncekiler gibi bize cevap verseydi neler söyleyeceğimizi de düşünmüştük. Korumalardan çekinmedik, çünkü biz linç edilmeyi bile göze almıştık.’’ Eylemlerinin ardından korumaların kendilerini tartakladıklarını anlatan Aktaş, emniyete götürüldükleri sırada da bazı AKP’lilerin tutuklanmaları yönünde polislere baskı yaptıklarını söyledi. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 CUMHURİYET 05 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle