27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ŞUBAT 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Şenol Yorozlu’nun son çalışmaları Tevfik İhtiyar Sanat Galerisi’nde 25 Şubat’a kadar görülebilir 15 ‘Frida’ bugün Oyun Atölyesi’nde ? Kültür Servisi Ateş Tiyatrosu’nun Oyun Atölyesi’nde konuk olarak sahneleyeceği, Beliz Güçbilmez’in yazdığı, Jülide Kural’ın yönetip oynadığı tek kişilik oyun ‘FridaYaşasın Hayat’ bugün saat 20.30’da sahneleniyor. Oyun, yaşama veda edip çekip giderken ‘Yaşasın Hayat’ diyebilen kırlangıç kaşlı, bıyıklı, büyüleyici, küçük ama kocaman bir kadın olan Frida Kahlo’nun yaşamını konu alıyor. (0 212 216 40 70) Soyutpolitik bir bakış... KAYA ÖZSEZGİN İnsan eylemlerinde de karşımıza çıktığı gibi, açık biçimde görünsün ya da görünmesin, sanat yapıtının arka planında, onu üreten sanatçının yorumuyla bağlı olarak ‘‘politik’’ bir bakış söz konusudur. Sanatçının dünya görüşü bunu gerektirir çünkü. Bu yöndeki değerlendirme ölçütleri, postmodernist düşünceyle de sınırlı değil. Yönetici kesimin ya da seçkinlerin koruyucu kanatları altında gelişme aşamaları yaşamasından bu yana, ‘‘tavır’’ almakla belli bir temsiliyet işlevi yüklenen sanatçı, aynı zamanda politik bir tercih de yapmış oluyordu. Burada sözünü ettiğimiz politik tercihin kapsamını geniş tutmak gerekir ve onu salt siyasal bağlamda düşünmek doğru olmaz. İnsanın günlük yaşamda bütün yapıp ettikleri bile, politik anlamda bir yan tutmanın sonucu olduğuna göre, biçimden içeriğe böyle bir eğilimin zaten içinde bulunan sanatçıyı, bu eylemin odağında düşünmekten daha doğal ne olabilir? Modernite ile gelenek arasında Şenol Yorozlu, sergisinde büyük boyutlu tuallerinin yanında, onu bu tür çalışmalara yönlendiren ‘‘düşünce’’ notlarına da yer veriyor. enol Yorozlu, yerelliğin kalıpçı ve bağlayıcı unsurlarını değil, kendi dışımızda gelişen, ama kendi kültür geleneklerimizle de dönüşümsel bağ kuran yanlarını dikkate alıyor. Arayışın yollarını açık tutuyor; çağdaş biçimler gibi, geleneğin yaşayan özlerini kullanmaktan yana bir tutum benimsiyor. Örneğin klasik Osmanlı mimarlığını yaşatıyorum diyerek onun kullanmış olduğu mimarlık dizaynını iğdiş edenleri karşısına alıyor, resim planında yöneldiği deneysel tutumla, onları bir özeleştiri yapmaya çağırmış oluyor. verecek bir ilişki zemini aramak, aslında çağdaşlığın evrensel değer kalıplarını sorgulayıcı bir anlam da içermektedir. Yorozlu, böyle bir sorgulamaya girişirken, yerelliğin kalıpçı ve bağlayıcı unsurlarını değil, kendi dışımızda gelişen, ama kendi kültür geleneklerimizle de dönüşümsel bağ kuran yanlarını dikkate alıyor. Yani bağnaz değil bu konuda; arayışın yollarını açık tutuyor. Çağdaş biçimler gibi, geleneğin yaşayan özlerini kullanmaktan yana bir tutum benimsiyor. Örneğin klasik Osmanlı mimarlığını yaşatıyorum diyerek onun kullanmış olduğu mimarlık dizaynını iğdiş edenleri karşısına alıyor, resim planında yöneldiği deneysel tutumla, onları bir özeleştiri yapmaya çağırmış oluyor. (Şenol Yorozlu’nun sergisi, 25 Şubat’a kadar görülebilir. Tel: 0212 224 74 31) Ş ‘Bizans Uygarlığı’na Çapraz Bakışlar’ ? Kültür Servisi Fransız Kültür Merkezi’nde her ay gerçekleştirilen konferans dizisi kapsamında 22 Şubat saat 19.00’da Bizans Tarihi Merkezi’nden araştırmacı ve Tarih Profesörü JeanPierre Grelois’nın ‘‘Kaybolmuş ve yeniden bulunmuş Bizans anıtları: Seyyahların katkısı (XVI.XVIII. yüzyıllar)’’ konulu konferansı yapılacak. Dizinin bir sonraki, AixMarseille I Üniversitesi’nden Bizans Tarihi Profesörü Elisabeth Malamut’un ‘‘I. Alexis hükümdarlığında Konstantinopolis’’ konulu konferansı ise 22 Mart’ta yapılacak. (0 212 34 87 40) Sinema tarihe tanık ? Kültür Servisi Osmanlı Bankası Müzesi Sineması’nda ‘‘Toplumsal Hafıza / Belgesel Sinema’’ başlığı altında, ‘Tramvayın Tanıklığı: Sofya’da Yüz Yıl’ adlı Bulgar yapımı belgeselin gösterimi 16 Şubat saat 19.00’ da. 50 dakikalık belgesel, Sofya Tramvayı’nın 100 yıllık tarihi boyunca tanıklık ettiği olayları, sokakları, insanları ve yazgılarını yansıtıyor. Belgeselde, kentin savaşlardan, devrimlerden ve sosyalizmin kuruluş sürecinden geçip demokrasiye adım atması anlatılıyor. Yönetmenliğini Milan Ognianov’un üstlendiği belgeselin gösterilmesinin ardından, yönetmen Mustafa Ünlü ‘Belgesel Sinema ve Tarihe Tanıklık’ başlıklı bir söyleşi gerçekleştirecek. (0212 334 22 70) Her yeni sergisinde, yeni biçimsel bir yönelişle karşımıza çıkan, ama bunların tümünde de ortak bir çizgi belirleyerek temel yaklaşımının ana ölçütleri konusunda dağılmaktan kaçınmış olan Şenol Yorozlu, büyük boyutlu tuallerinin yanında, onu bu tür çalışmalara yönlendiren ‘‘düşünce’’ notlarının da yer aldığı son sergisine ‘‘Osmanlı 2005’’ gibi oldukça anlamlı bir başlık koyuyor. Bu konudaki sanat görüşünü açıkladığı ve günlük olayları dipnot olarak düştüğü katalog yazısında, olayların karmaşık ve çelişik yanlarından esinlenerek ilginç bir tablo çiziyor. Bu tablonun ayrıntılarına inildiğinde, Osmanlı’dan günümüze, modernite ile gelenek arasında sıkışıp kalmanın açmazlarına satırbaşı göndermelerde bulunan Yorozlu’nun, sanatta sığ bir modernite anlayışına tutsaklığın ve geleneği yeterince kavrayamamış olmanın yarattığı sorunlar karşısında ‘‘ne yapılabilir’’ sorusuna yanıt aradığını görüyoruz. Kuşkusuz bu aşamada yapılabilecek şeyler, sanat kapsamında söz konusu olacaktır; onun ötesi, toplumsal kültür ve siyasetle ilgili yeni ve tutarlı çözümleri gündeme getirir ki bu da dirayetli(!) büyüklerimize, devlet adamlarımızın sağduyusuna kalmış bir iştir. Sözlük anlamıyla politik içerikli sanat yapmıyor Yorozlu, böyle bir amacı yok. Ama sanat anlayışının arkasını besleyecek ve onu sağlam bir içerikle dolduracak olan ‘‘bakış’’la yükümlü sayıyor kendini. Birkaçını köşelemesine yerleştirdiği ve zeminini küçük lekesel ayrıntılarla dekoratif olmaktan bilinçli bir şekilde uzak tuttuğu resimleri, iki ana unsur çevresinde biçimleniyor: Bunlardan biri, tipik örneğini Mondrian’da gördüğümüz yataydikey bölünmeler, diğeri ise Osmanlı kaftanlarını süsleyen çintemani motiflerin bir uzantısı sayabileceğimiz ya da Osmanlı mimarisinin kubbesel eğrilerini akla getiren yarım daire formunda dizisel ayrıntılar. Yorozlu, sergide de izleklerini gördüğümüz Mondrian kökenli saltsoyut düzenleme anlayışını, bir Mondrian tutkusu olarak ele almıyor. Frank Elgar’ın bu ressamla ilgili kitabının kapağına koyduğu çizim notlarının altına, ayrıca ‘‘olabilir mi’’ diye bir başka not düşmüş. Söz konusu çizimlerde ve sergi alanına yerleştirilmiş başka tasarımsal desenlerde, yarım daire formunu Hollandalı ressamla ilişkilendirerek dolaylı bir yorum tarzına yöneliyor. Yine tual bezinden keserek resim yüzeylerine tel zımbayla koyduğu kolajlarda, soyut biçim nesnelerinin satıh soyutlamasıyla nasıl bir beraberlik oluşturabileceği sorununa çözüm seçenekleri aramakla kalmıyor, düz çizgi ve eğri çizgi arasındaki farklılaşmanın da altını çizmiş oluyor. Geometrik soyutlama... duğumuz, ‘‘Postpainterly absraction’’ (Ardressamca soyutlama) akımının 1950’li yıllarda denemiş olduğu, geometrik soyutlama yönündeki uzantının örneklerine yeni bir göndermede bulunmaktan çok, daha yerel bir bakış bağlamında konuyu bir kez daha irdelemek. Bursa Yeşil Türbe imgesinden aldığı esinle, diagonal yerleştirilmiş bir tualin yataydikey uyumu çerçevesinde yeni bir konsepte olanak Sanatçı yaşadığı kentin dingin bir görünümünü çiziyor Devrim Erbil’in İstanbul arayışları... Kültür Servisi Dirimart’ta, önceki gün açılan ve kent ile doğa görünümlerini soyutlamacı özellikler içinde yorumlayan Devrim Erbil, İstanbullu sanatseverlerle buluştu. Son dönem İstanbul resimlerinden oluşan ‘İstanbul’a Bir Bakış’ sergisi 2 Mart’a kadar izlenebilecek. İstanbul’un dingin bir panoramasını çıkaran sanatçı, resmettiği alanları büyütürken belirgin seçkilerle şehri simgeleştiriyor. Zaman zaman tek rengin egemenliğiyle de belirlenen bu yapıtlar, aynı zamanda sanatçının plastik dilde farklı anlatım olanaklarını denediği bir araç olarak da değerlendirilebilir. 1937’de Uşak’ta doğan Erbil, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde, galeride Halil Dikmen, atölyede Bedri Rahmi Eyüboğlu ile çalıştı. 1962 yılında Akademi’ye asistan olan sanatçı, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cemal Tollu ve Cevat Dereli atölyelerinde görev aldı. 1956 yılından bugüne kadar seksenin üstünde kişisel sergi açan Devrim Erbil, İskenderiye, Belgrad, Sofya ve Kuveyt olmak üzere yurtdışında ve yurtiçinde Türk sanatını tanıtan pek çok serginin komiserliğini de yaptı. Eserleri İstanbul, Ankara, İzmir Resim ve Heykel Müzeleri’nde, Ankara Milli Kütüphane Koleksiyonu’nda, İzmir Selçuk Yaşar Müzesi’nde, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Çağdaş Sanatlar Müzesi’nde, Bükreş Modern Sanatlar Müzesi’nde, Minnesota Ben and Abby, Grey Foundation Koleksiyonu’nda, İskenderiye Güzel Sanatlar Müzesi’nde, Yugoslavya Banja Luka, Umjetnicka Garerija’da, resmi kurum ve özel koleksiyonlarda bulunuyor. (0212 291 34 34) BUGÜN ? AKM’de 20.00’de İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin ‘Guguk Kuşu’ dans tiyatrosu. (0 212 251 56 00) ? CRR’de 20.00’de ‘Tanburi Cemil Bey Efsanesi’ adlı konser. (0 212 232 98 30) ? BABYLON’da 21.30’da Göksel’in konseri. (0 212 292 73 68) Düz çizgi ve eğri, geometrik soyutlamanın temel elemanları olarak, bu eğilim içinde yer almış sanatçıların ilgi alanlarına çokça girmiştir. Ancak Yorozlu’da tanık ol Sami Solmaz’ın sergisi Fotoğraf Vakfı’nda Yıllara meydan okuyanlar Kültür Servisi Fotoğraf sanatçısı Sami Solmaz’ın ‘Yılların İzi Fotoğraf Sergisi’ 3 Mart’a dek Fotoğraf Vakfı Galerisi’nde görülebilir. Sanatçı ‘Yılların İzi’ sergisi için şunları söylüyor:‘‘Birbiri ardına akıp giden yıllar... Sahip olunamayan zaman... Bir yaşamın izi en çok nerededir? Yüzlerimiz değil midir yaşadıklarımızı bize anımsatan? Farklı bakışlar, çizgi üstüne çizgi, kesik üstüne kesik eklenip durur yıllarla birlikte yüzlerimize. Elbette eğer yaşıyorsak. Yaşam zenginliğiyle birlikte derinliği artar izlerin... Kimi acı, kimi tatlı yılların izleridir bunlar.’’ Sami Solmaz, ‘Yılların İzi’ adını taşıyan sergisinde, zamanın yirmi ayrı yüzde bıraktığı etkileri yansıtmaya çalışıyor. Yılların harabe haline getirdiği, yaşamın acılarını ekleyerek farklılaştırdığı portreler bunlar. Bize bakan yüzler Erbil’in son sergisindeki yapıtlarında zaman zaman tek rengin egemen olduğu görülüyor. SERGİ SABANCI ÜNİVERSİTESİ KASA GALERİSİ’NDE Çizime Farklı Yaklaşımlar Kültür Servitaccuino’) ise si Sabancı ÜniFato’nun tek kulversitesi Kasa lanıcısı olduğu Galeri’nin ‘İşin bir internet sayBaşı: Çizime fası kurgusu yer Farklı Yaklaalıyor ve izleyici şımlar’ dizisinin küçük bir deftebu yılki sergisi rin sayfalarında22 Şubat’ta açılıki notlara ve çiyor. zimlere göz gezSeda Özen ve dirmeye davet Matteo Faediliyor. to’nun ikişer yaSeda Özen pıtından oluşan ‘Resim Defteri’ sergi 18 Mart’a adlı çalışmasınkadar görülebileda 80’li yılların cek. Matteo Fa Seda Özen’in ‘Resim Defteri’nden bir sayfa. politikası, yaşam to’nun ‘Yeniden tarzı, müziği, kiTornatore’ (‘ri... Tornatore’) videosu tapları, modası, eğlence dünyası ve İtalyan yönetmen Giuseppe Tornato daha birçok ayrıntıyı kapsayan bir yare’nin ‘Okyanustaki Piyanist Efsa kın tarih belgeseli oluşturuyor. İnternesi’ adlı filminin bir bölümü üzerine netten ulaşılmış ve seçilmiş 80’lere ait kurulmuş. Videoda filminden alınan görüntüler, bağlamından koparılarak bölüm, 807 çizimden oluşan acan ilkokul resim defterleri ve kurşun kalandırmayla dönüşümlü olarak akıyor. lemle yeniden üretilmiş. Öykü iki farklı anlatım dili arasında Özen’in ikinci işi ‘Bugün Hava Yigidip gelerek anlatılıyor. Fato’ya göre ne Yağmurlu’da ise; galerinin bir dubu yapıt bir canlandırma filmiden çok varını boydan boya kaplayan çizimle her çizimin başlı başına birer portre ‘meteorolojik’ bir metafor oluştuolarak ele alınabileceği resimsel bir iş ruluyor. olarak kabul ediliyor. ‘Defter’de (‘Il (0 212 292 49 39/1508) Fotoğraflardan bize bakanlar arasında Balatlı bir Rum kadını, Antep’teki son yemenici, Mardin’de kazma sapı yapan bir adam, Diyarbakır Hançepek’te girilemeyen bir mahallenin bıçkın çocukları var. Kimi yüzler gülümsüyor, kimi şaşkınlıkla bakıyor, kimiyse çılgınca bir acının derin izlerini yansıtıyor. Ve fotoğraflarla birlikte, hepsi de yıllara ve onun izlerine meydan okuyor. 1963 yılında Diyarbakır’da doğan Solmaz, 1984 yılında fotoğrafa başladı. Uzun yıllar serbest gazetecilik ve reklam fotoğrafçılığı yapan Sami Solmaz, 1995 yılından bu yana Ortadoğu üzerine çalışıyor. Solmaz, altı yıl boyunca gittiği İran’da Zerdüştileri inceledi. Ortaya bir belgesel, bir sergi, bir de kitap çıktı. ‘Vitrinde Yaşayanlar’, ‘Balığın Gözünden’ gibi farklı çalışmalara imza atan sanatçı, yeni tasarılarla çalışFotoğraflar yüzlerdeki ‘Yılların İzi’ni malarını sürdürmekte. (0 212 292 19 39) yansıtıyor. CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle