25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 ARALIK 2006 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Ordu’da fındık mitingi düzenleyen Ziraat Odalarının yaptığı seçimler iptal edildi ‘Tete De Turc’ Olmaya Layık mı Türkiye? Fransa’da yüzyıllardır panayır yerlerinde, bezden yapılmış, üstünde sarık olan bir kafaya top atarak devirmek oyunu vardır. Oyunun ve hedefin adı, “Tete de TurcTürk kafası”dır. Fransız, taa ortaçağdan kalan zihniyetle, Türk’ten hıncını böyle alır. Türk kafasını düşürmek bir keyif aracıdır. Zamanla, bez kafanın üstüne sarık kondurma zorunluluğu da kalmamıştır. Çıplak da olsa, artık onu herkes Türk kafası olarak algılamaktadır. Tete de Turc’ün mecazi karşılığı ise “şamar oğlanı”dır. Üzülerek itiraf etmek gerekir ki, Osmanlı İmparatorluğu yüz yıl kadar sürmüş olan çöküş dönemindeki hali pürmelali ile bu deyimi haklı kılmıştır. Avrupa’nın hasta adamı, aynı zamanda Avrupa’nın şamar oğlanı olmuş, savaştan savaşa yenilirken, dayak arsızı haline düşmüş, her baskıyı, her horlamayı, her istiskali sineye çekmiştir. Türkiye, cumhuriyet ile silkinmiş, bu konumdan çıkmıştır. Daha doğrusu çıkmıştı... “Şimdilerde durum nedir” diye soracak olursanız, “Tıpkı Osmanlı’nın son dönemi gibi” dersem herhalde bana kızmazsınız sanırım. ??? Tete de Turc, Fransa’nın panayır meydanlarından AB kulislerine taşındı. Bu taşınmanın mimarı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Artık 25 üyeli Avrupa Birliği’nin de, durmadan kafasına bir şeyler attığı bir şamar oğlanı var: Türkiye Cumhuriyeti. Her isteneni vermeye amade, her baskıya açık, her isteğe yatkın, iki kırıntı karşılığında on perende atmaya teşne bir ülkeyi şamar oğlanı olarak algılayanlara mı kızalım, yoksa Türkiye’yi bu hale getirene mi? Daha 17 Aralık 2004 günü söyledi İsveç Başbakanı, Türkiye’ye yapılan bu muameleyi ve önerilenleri içine sindiremediğini, sonra da ekledi: Ama Türkiye yeterince direnmeyince, biz de yardımcı olamadık. Söyleyin şimdi, kime kızalım? Avrupa Birliği görünür bir gelecekte, Türkiye’yi içine almaya hazır olmadığını açık açık belirtiyor. O kadar açık söylüyor ki, yalnızca 3 Ekim 2005’i bir zafer olarak gören ahmaklar dışında bu gerçeği herkes kavrıyor. Ama AB, buna karşın yine istekleri sıralıyor ve de istediklerini elde ediyor. Ne isterlerse, ama ne isterlerse alıyorlar. “Dua edelim ki İstanbul’u istemiyorlar” demeyin sakın. Ömrü olanlar, onun en işe yarar yerlerinin de, çaktırmadan, taksit taksit nasıl elden gittiğini yaşayıp görecekler. ??? Çevirin sokaktan bir lise 1 öğrencisini, AB ve Kıbrıs sorununu sorun, size vereceği yanıt açıktır: Yok be amca!.. Bunlar esasta bizi istemiyorlar, Kıbrıs bahane... Bu gerçeği herkes görüyor, ama AB yine de oyunu oynuyor. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan iktidarı, bu oyunda şamar oğlanı rolünü kabul etmiş; öbürleri ellerine geçen fırsatı neden tepsinler ki?.. Nitekim cafcaflı çıkışların ardından, Kıbrıs Rum Kesimi’ne, bir liman ile bir havaalanının açılması koşulu önceki gün kabul edildi. Görünüşü kurtarmak için ise “Siz de Ercan üzerindeki ambargoyu kaldırın, orası da uluslararası ulaşıma açılsın” dendi. Papadopulos bunu kabul etmedi. AKP’li Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger bile, İyi ki Rumlar bu öneriyi reddetmişler, dedi. Recep Tayyip Erdoğan, bu ödünü ile AB konusunda bir adım bile ilerleme sağlayamayacak, verdiğini vermekle kalacaktır. Ama olsun, piyasa rahatladı ya! Türkiye her türlü baskıya hazır bir ülke görünümünü vermiştir. Karşı taraf mesajı çoktan almıştır. Bundan sonra baskılar daha da artacaktır. Yakında, dayak arsızlığı psikolojisi içinde, artık bu kadar tepki de doğmayacaktır, iktidar çevrelerinde. Türkiye AB’nin şamar oğlanı haline geldiğine göre, her şeye hazırlıklı olmalıyız. Tam bu noktada, “Türk halkı buna layık mı” sorusunu sormadan önce, durup bir düşünün! Unutmayın ki, bizi bu hale sokanlar, anayasal olarak bizi temsil hakkına sahip olanlardır. Hadi diyelim ki, tezgâh dışarıda hazırlanmıştır, peki ama onları kim seçip oraya getirdi?.. AKP çiftçiden öç alıyor ERDOĞAN ERİŞEN ORDU Çıkardığı bir yasa ile genel başkan, birlik başkanları ve yüzlerce odanın başkan ve yönetim kurulu üyelerinin seçilmesini önleyerek Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) ile teşkilatlarını el geçirmesi çabası Anayasa Mahkemesi’nden, FİSKOBİRLİK’i ele geçirme girişimi ise delegeden dönen AKP hükümeti, bu kez de büyük fındık mitingini düzenleyen Ziraat Odalarını hedef seçti. Ordu’da birçok yerleşim biriminde yapılan seçimler kaymakamlık ve valilikçe iptal edildi. ? 30 Temmuz’da Ordu’da düzenlenen ve TZOB’nin organize ettiği fındık mitinginin rövanşını almak isteyen AKP, tek adayın seçime girdiği kritik yerleşim birimlerinde oda seçimlerini iptal ettirmeye başladı. Gölköy Kaymakamlığı ilçedeki tüm seçimleri iptal ederek “Delegeler tarafımızdan atama yoluyla belirlenecek” şeklinde bir yazı yazarak Ziraat Odası’na gönderdi. Mitinge ev sahipliği yapan Ordu Ziraat Odası’ndan işe başlayan AKP, tek adayın seçime girdiği kritik yerleşim birimlerinde seçimleri iptal ettirmeye başladı. Gölköy Kaymakamlığı da ilçedeki tüm seçimleri iptal ederek “Delegeler tarafımızdan atama yoluyla belirlenecek” şeklinde bir yazı yazarak İlçe Ziraat Odası’na gönderdi. Ziraat Odası delege seçimlerine yönelik çalışma için AKP’liler Ordu Valiliği ile Tarım İl Müdürlüğü’nde adeta karargâh kurdu. Kanunen bu seçimler üzerinde hiçbir yetkisi olmayan Tarım İl Müdürlüğü, Ordu Ziraat Odası’na bir yazı göndererek oy kullananların listesini istedi. Ziraat Odası ise buna yanıt yazısında seçimlerin kesinleştiğini ve böyle bir listenin ancak seçime itiraz olabilecek bölgeler için verilebileceğini bildirdi. Ordu merkezde 109 yerleşim biriminde yapılan Ziraat Odası delege seçimleri sırasında sandık kurullarına hiçbir itiraz yapılmamasına karşın Ordu Valiliği, kent merkezinde 13 yerleşim birimindeki delege seçimlerini iptal etti. Bu seçimlerin büyük bölümüne tek adayın katılması ise dikkat çekti. Ordu Valiliği’nce iptal edilen ve tek adayla seçime girilen bu yerleşim birimlerinden biri de Fındık Mitingi’nde bölge sorumlusu olarak görev yapan TZOB Genel Merkez Muhasibi Necat Avcı’nın seçim bölgesi oldu. Avcı’nın karşısına hiç aday çıkmamasına ve sandık kuruluna hiçbir itiraz olmamasına karşılık valilik, “itiraz var” gerekçesiyle Avcı’nın delegeliğini iptal etti. Ordu Ziraat Odası’nın kurulduğu 1963 yılından bu yana Zaferi Milli Mahallesi’nden aralıksız delege seçilen, yıllarca Ziraat Odası Meclis Başkanlığı yapan Ayhan Yılmaz’ın da karşısına hiç aday çıkmamasına karşın valilik delegeliğini iptal etti. AKP’nin valilik ve kaymakamlıklarca seçimlere müdahale etmesi ilde büyük gerginlik yarattı. Valilik ve kaymakamlıkların tutumu karşısında TZOB hukuki süreç başlattığını duyurdu. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Kadir Topbaş ve Coşkun Özden’e... Adalar’a doğalgaz geldi. Bu kış adalılar doğalgazla ısınabilecekler. Geçen kış büyük dertlere neden olan kazıların bir kısmı devam etse de doğalgazın gelişi adalıların çoğunu mutlu etmişti. Şimdi kış geldi, kaloriferlerini yaptıranlar, doğalgazı bağlatmak için Büyükada’da konumlanan İGDAŞ’a başvuruyorlar. Başvurdukları andan itibaren de akıl almaz bir uygulamayla yüz yüze geliyorlar ve mutlulukları endişeye dönüşüyor. Heybeliada’dan Deniz Tüfekçi bu uygulamayı bakın nasıl anlatmış: “Adalar’a doğalgaz bağlandı. Abone olup gaz verilince, size daha önce söylenmemiş bir özel uygulama ile karşılaşıyorsunuz. Önce Büyükada’ya gideceksiniz. Hafta içi gitmek zorundasınız, bir özel bankaya parayı yatıracaksınız, dekontu alıp İGDAŞ’ın yolunu tutacaksınız, elinizdeki karta yatırdığınız para kadar kontör yükleyecekler, eve gidip sayacınıza bu kartı okutup gazın gelişini sağlayacaksınız. Kınalı, Burgaz ve Heybeliada’da oturanlar eğer çalışıyorlar ve hafta içi bu işlerini takip ettirecekleri birilerini bulamıyorlarsa doğalgaz hizmetinden yararlanamayacaklar demektir. Bu işlemi her kontör bitişinde tekrarlamak zorunda bütün adalılar. Ya işe yarım gün geç gidecekler ya da gazsız kalacaklar. Gazı tüketmeden parayı ödüyorsun, bu tüm İstanbul’da sadece Adalar’da oturanlar için geçerli uygulama. Kartı doldurmak için sadece Büyükada İGDAŞ görevlendirilmiş. İstanbul’un bir başka yerinde bu mümkün değil. Fatura gönderilse, otomatik ödemeye alsam. Gaz kesildi, gece yarısı soğukta kaldım korkusu yaşamasak. Önce tüketip sonra ödesek, bir gaz parası ödemek için tüm aboneleri adadan adaya koşturmaktan, en az yarım işgünlerini çalmadan çağdaş bir hizmet getirsek. Yaptığımız uygulama vatandaşa kolaylık getirmekten uzak, eziyet edici bir uygulama deyip bir an önce vatandaşa kolaylık sağlayıcı başka bir uygulamaya geçsek diye düşünen bir İGDAŞ yöneticisi acaba var mı? Yoksa, bu sistem bizim işimize geliyor, gaz istiyorsan katlanacaksın mı diyecekler? Sorunu İGDAŞ Beyaz Masa’ya, Halkla İlişkiler Müdürü’ne ilettik. Sağ olsun ilgilendi, yarım saat sonra teknik departmandan aradılar: Ne gibi bir arıza var? Yoksa arızalı olan biz miyiz?” ??? Biz adalılara İGDAŞ özel bir muamele, özel bir eziyet uyguluyor. İstanbul’un her yerinde doğalgaz faturası adreslere gönderilir, aboneler de bunu gidip ilgili bankalara öderler. Daha da kolayı, bankaya bir talimat verirsiniz, kullandığınız doğalgazın bedelini hesabınızdan öder. İstanbul’da bunu yapan bizler, şimdi Adalar’da doğalgaz kullanmak için banka banka dolaşacağız, eğer kontörümüz gece yarısı ve hafta sonu biterse soğukta donup kalacağız. Kadir Topbaş’ın ve Coşkun Özden’in bu uygulamadan haberleri var mı? Varsa bu anlaşılmaz saçmalığı nasıl onayladılar, merak ediyorum. ??? Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Abdullah Eraçıkbaş bir açıklama gönderdi. Yayımlıyorum: “Sayın Çalışlar, 3 Aralık 2006 tarihli yazınızda gazetemiz Yeni Asya için yaptığınız değerlendirmelerle ilgili olarak bazı noktalara dikkatinizi çekmek istiyoruz. Birincisi: Yeni Asya için kullandığınız ‘Nurcuların yayın organı’ nitelemesi doğru, ama ‘radikal sağ kesimin sözcülerinden, milliyetçi ve İslamcı’ ifadelerine itirazımız var. İkincisi: ‘AB: Kapıyı kapatmıyoruz’ manşetini aktardığınız Yeni Asya’yı, ‘AB’ye tepki gösterme konusunda ortak tutum’ içine girdiklerini yazdığınız ‘milliyetçi ve İslamcı’ gazetelerle birlikte göstermeniz, aktardığınız manşetle de çelişen bir yanılgının ifadesi. Oysa Yeni Asya başından beri Türkiye’nin AB’ye girmesini kararlılıkla savunan bir gazete ve bu özelliği başka yayın organlarında da zaman zaman vurgulandı. Üçüncüsü: Papa’nın ziyaretine bakışı da zikrettiğiniz diğer gazetelerden farklı olan Yeni Asya, bu ziyareti, talihsiz Regensburg konuşmasının MüslümanHıristiyan diyaloğuna verdiği zararı telafi fırsatı olarak değerlendirdi ve bu amacın önemli ölçüde gerçekleştiği görüşünde. Sultanahmet’in cemaate kapatılmasıyla ilgili haberimiz ise Papa’ya değil, güvenlik tedbirlerini abartan yetkililere yönelik bir eleştiri niteliğinde. Selamlar, saygılar.” asirmen?cumhuriyet.com.tr namikzafer@yahoo.com CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle