27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ARALIK 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Savaş, açlık ve AIDS ile boğuşan Zimbabve’de enflasyon yüzde 1200’lere fırladı, IMF alacak peşinde 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Kasap et, koyun can derdinde Ekonmi Servisi Kişi başına ortalama 340 dolarlık geliriyle dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Zimbabve’de yıllık enflasyon yüzde 1200’leri bulunca Uluslararası Para Fonu (IMF), Zimbabve’den tahsil edemediği alacakları konusunda ne yapacağını belirlemek üzere ülkeye bir heyet gönderdi. 13 milyon nüfusluk ülkede 4 milyondan fazla insan açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalırken, IMF 125 milyon dolarlık alacağı için harekete geçti. Ülkede işsizlik oranı ise yüzde 80. Zimbabve geçen yıl IMF’ye 9 milyon dolar borç öde Altın Vuruş(!) Hani AB’den birileri, görüşmeleri askıya alma anlamına gelen Komisyon kararını Türkiye’ye pazarlamak üzere, ‘‘Şimdi top Türkiye’de, umarız Türkiye altın vuruşunu yapar’’ demişti. Sonra da bizden birileri çıkıp çok ağır yaptırımlar karşısında, Türkiye ile alay edilmesi, mutlaka ödün beklenmesi anlamına gelen bu üsluba içerlemiş olarak ‘‘Altın vuruş bekliyorlarmış. Yani kendi kalemize gol atmamızı isteyebiliyorlar’’ sözleri ile isyan etmişti. Hükümetin yine parlamentodan, muhalefetten habersiz kapalı kapılar arkasında yaptığı görüşmeler sonunda, ‘‘Bire bir’’sloganı ile, koşullu liman ve havalanı açma kararı dış kaynaklı haber olarak, bomba gibi kamuoyunun gündemine düşünce; hükümet yandaşı bir yorumcu, iki sözcüğün kazanmış olduğu olumsuz anlam yüklemesini atlamış olarak heyecanla, ‘‘İşte beklenen altın vuruş’’ yorumunu getirmez mi? Güleriz ağlanacak halimize... Ben en çok dış kaynaklı Türkiye gündemine düşen haber sonrası, AKP ve AB için olumlu sonuçlar çıkarmak üzere çırpınan medya yıldızları, borsa yupilerinin ağlanacak hallerine güldüm... Henüz Komisyon kararı sonrası, görüşmelerin askıya alınması içeriğindeki kararın ne kadar Türkiye lehine, aslında durmuş görüşmeleri yürütme içeriğinde bir uzmanlar taktiği olduğunu anlatma, bizleri de buna inandırma çırpınışları sürmekteydi ki... ??? AB’den siyasi liderlerin zehir zemberek açıklamaları peş peşe geldi. AlmanyaFransa AB merkez ittifak cephesi, Komisyon raporunun sadece başlangıç metni olacağını, masaya oturmanın yeniden pazarlık konusu yapılacağı, aslında üyelik görüşmeleri masasından kalktıktan sonra, Türkiye’nin durumunun sil baştan değerlendirilmesi gerektiği vuruşları ile bizi alabora ettiler. Bizim kadrolu AB’ciler bu kez onların açıklamalarının da fazla karamsar yorumlandığı, aslında zaten her aşamada bir durum değerlendirmesinin AB müktesebatı gereği olduğu, dolayısıyla işler iyi gitmese de paniğe kapılacak bir durum olmadığını, Başbakan Erdoğan’ın serinkanlı duruşunun, artık verilecek ödün olmadığı çıkışının çok doğru olduğunu kamuoyumuza anlatmaya çalışıyorlardı ki.. Dış kaynaklı ajans haberi, bizim hükümetin limanhavalanı açma önerisi, bu türden tartışmaların, yorumların içine damdan düşer gibi indi... Tepkilerini dikkatle izledim; kimi meslektaşlarımın aslında olayı bildikleri, ancak hükümet adına erken duyulduğu kaygısı ile saklamaya çalışmalarını, gevelemelerini iç burukluğu ile kaydettim. Tabii ana muhalefetin bu konudaki en yetkin ismi, üstelik dönem dönem ülke yararı adına hükümet içinde bir elemanmış gibi hizmet de veren, Onur Öymen habersizdi. Hem hükümetin bu kadar yaşamsal bir ülke sorununda, Kıbrıs üzerinde, tek başına pazarlık yapması, kararlar vermesine sitem etti, hem de gelen ilk bilgilerin içeriği kadarı ile çok ciddi bir ödün verme niteliğini taşıdığını söyledi. Kıbrıs için bir bütünlük içinde sağlıklı çözüm arayışı, ülkenin tam desteğinde pazarlıkların ancak tek çözüm olduğunu söyledi. Parça parça ödün verilişin; her birinde hükümet olumlu savunma yapıp gerekçe yaratsa da; Kıbrıs gibi ulusal bir davanın sonuçta adım adım kaybedilmesi anlamına geldiğinin altını çizdi. AB görüşmelerini başlatılabilmesi uğruna hükümet adına atılan imzanın, bugünkü çıkmazı doğurmasını, haklı olan Türkiye’yi haksız konuma düşürüşünü, çamura yatmak isteyen ülkelere koz verilişini anımsattı. ??? Arkasından sıraya dizilen AB cephesi yorumcularının ortak görüş bileşkesi ise; en hafif yorumuyla, Erdoğan Hükümeti’nin nasıl usta bir manevra ile, altın vuruşla, topu karşı tarafa atmayı başardığı üzerine idi. Gerçi hiçbiri bu manevradan bir sonuç alınabileceğini söyleyemiyordu. Çünkü koşullu havaalanı, liman açma önerisinin karşı taraftan ret edilmesinin kesin olacağını kabul ediyorlardı. Yine de Türkiye’ye yönelik ceza niteliği kesin AB sonuç kararının haifletilmesine yarayacağını varsayıyorlardı. Türkiye’nin attığı imzanın gereğini yerine getirmeyen suçlu konumunun hafifleyeceğini, bu kez izolasyonların kalkması konusunda kendi ödevini yapmayan AB ve sürekli veto eden Rum cephesinin ayıplı konumlarının ortaya çıkmış olacağını savlıyorlardı. Uçan olumlu yorumlar, pompalama ile iyimserlik balonu şişirilmekteydi ki.. Hevesleri kursaklarda bırakan AB kaynaklı olumsuz haberler devreye girdi; Türkiye’nin daha önce söylediklerine eklenmiş yeni bir durum olmadığı AB kaynaklı yorumlara, Rumların alaycı ‘‘kabul edilemez’’ vurgulaması aradan saat bile geçmeden eklenmiş oldu... Sonrasında çelişkili haber ve yorumlar arasında, ben altın vuruşun hangi taraftan hangi tarafa atıldığını izleyemez oldum. Siz farkında mısınız, son altın vuruşu kim attı? Top kimin elinde kaldı? soner?cumhuriyet.com.tr ? Dünyanın en yoksul ülkelerinden. Nüfusun yüzde 80’i işsiz. 4 milyondan fazla insan açlık nedeniyle ölümle karşı karşıya. Yetişkin nüfusun beşte biri HIV virüsü taşıyor. Ama milyarlarca dolarlık paranın patronluğunu yapan IMF, 125 milyon dolarlık bir alacağını unutmuyor. mesi yaparak üyelikten atılmaktan son anda kurtulmuş ancak kurumdaki oy hakkı askıya alınmıştı. BBC’nin haberine göre IMF heyeti, 10 gün sürecek temaslarından sonra bir rapor hazırlayacak. Bu rapor, şubat ayında Washington’da, tahsil edilemeyen alacakları değerlendirmek üzere toplanacak IMF İcra Kurulu’na sunulacak. Kurul, bunun sonunda Zimbabve’yle ilgili nihaî kararını açıklayacak. Batılı kredi kurumları, Cumhurbaşkanı Robert Mugabe’ye baskı için 6 yıl önce ülkeye yardımları durdurmuştu. Batılı kurumlar, devletin ekonomideki rolünün azaltılmasını ve kur rejiminin gevşetilmesini isterken, Mugabe ise uyguladığı toprak reformu nedeniyle Batı’nın kendilerini sabote etmeye çalıştığına dikkat çekiyor. Zimbabveliler, bir ürün ya da hizmet için geçen yıla göre 13 kat daha fazla para ödüyorlar. Birleşmiş Milletler verilerine göre, 13 milyon nüfuslu ülkede 4 milyondan fazla kişi açlık tehlikesiyle karşı karşıya. Zimbabve’de ortalama ömür 30 yıl iken, yetişkin nüfusun yüzde 20’si AIDS’e yol açan HIV virüsü taşıyor. Yaklaşık 5 ay önce tedavüle giren 100 bin Zimbabve Doları’nın değeri resmi kurdan 1 dolara tekabül ediyor. Ancak 100 bin Zimbabve Doları’nın serbest piyasadaki karşılığı sadece 0.30 sent. 2006’nın başında çıkarılan 50 bin Zimbabve Dolarlık banknotla, ancak bir ekmek alınabiliyor. Yaklaşık 3 milyon Zimbabveli, Güney Afrika’dan sığınma talep ederken, Birinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’da olduğu gibi (1 ABD Doları 4 trilyon marka eşitti) Zimbabveliler, bir sepet manav alışverişi için bir çanta dolusu para taşımak zorunda kalıyor. BİRLEŞİK METALİŞ ARAŞTIRDI Macaristan ile AB’ye giren Çelebi, Orta ve Doğu Avrupa’ya göz dikti Dar gelirlinin enflasyonu çift ... ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş Sendikası tarafından yapılan bir araştırma, enflasyonun en çok dar gelirliyi vurduğunu gösterdi. Toplumun en yoksul yüzde 20’lik dilimi için son bir yıllık enflasyon yüzde 10.60’ı bulurken, en zengin yüzde 20’lik dilim için bu oran yüzde 10.13 oldu. Geçen yılın kasım ayına göre doğalgaza yüzde 24, kömüre yüzde 26, kiraya yüzde 21, ekmeğe de yüzde 17 zam geldiğine dikkat çekildi. Toplumun dar gelirli kesimi için enflasyon çift haneli rakamlara ulaşırken, TÜFE yıl başından bu yana en yoksul yüzde 20’lik dilim için yüzde 10.19’a ulaştı. TÜFE, bir önceki aya göre en yoksul yüzde 20’lik kesim için yüzde 1.68 olarak gerçekleşirken en zengin yüzde 20’lik kesim için yüzde 1.13 düzeyinde kaldı. Son bir yılda harcama kalemlerinin büyük ağırlığını oluşturan, kira, ekmek, et ve yakacak fiyatlarındaki artış ise enflasyonu ikiye katladı. Söz konusu fiyatlardaki artış, geçen yılın kasım ayına göre doğalgazda yüzde 24, kömürde yüzde 26, kirada yüzde 21, ekmekte yüzde 17, makarna ve şehriyede yüzde 16, pirinçte de yüzde 10 oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Daha az süt, makarna, yumurta, ekmek alıyorsanız, AKP’ye oy vermeyin’’ sözlerinin anımsatıldığı Birleşik Metalİş’ten yapılan yazılı açıklamada, “Başbakan hesabını iyi yapsın, yoksa kendisine oy verecek kimseyi bulamayacak’’ dendi. Çelebi Avrupa’ya adım attı ? Budapeşte Ferihegy Havalimanı yer hizmetleri ihalesine 30 milyon, ekipman için de 9 milyon Avro bedel ödeyen Çelebi, kargo yatırımı da planlıyor. Çelebi’nin Budapeşte’deki şirketinde 608 kişi çalışıyor. Ekonomi Servisi Kısa bir süre önce Macaristan’ın Budapeşte Ferihegy Havalimanı yer hizmetleri ihalesini kazanarak ekimden bu yana hizmet vermeye başlayan Çelebi Grubu, Doğu ve Orta Avrupa pazarında yeni fırsat peşinde. Yer hizmetleri için 30 milyon ve ekipman bedeli için de 9 milyon Avro ödeyen Çelebi’nin Budapeşte’deki şirketi 608 kişiyi de istihdam ediyor. Macaristan’ın milli havayolu şirketi Malev’in yer hizmetleri şirketi ayrı tutulduğunda, Çelebi’nin bu havalimanındaki pazar payı bugün yüzde 53. Ancak, şirket 15 Ocak 2007’den itibaren 30 yıllık müşterisi Lufthansa Havayolları’na da, burada hizmet vermeye başlayacak ve pazar payı yüzde 65’e çıkacak. Bu nedenle Çelebi, 3 milyon Avro daha yeni yatırım yapacak. Ayrıca, Türk charter şirketi Freebird de, Budapeşte Havalimanı’nda artık Çelebi’den hizmet alacak. Çelebi Grubu, Budapeşte’deki faaliyetinden, 2007 için 25 milyon Avro ciro hedefliyor. Grup, burada kargo yatırımı da düşünüyor. Devlerle yarıştıkları Budapeşte Havalimanı işini alarak Avrupa Birliği’ne girdiklerini vurgulayan Çelebi Holding Yönetim Kurulu Başkanı Can Çelebioğlu, şirketin uluslararası çalışmaları hıkkında şöyle konuştu: “350 milyon dolarlık Ürdün havalimanı ihalesinde biz de varız. Hindistan ve Çin’de fırsat kolluyoruz. Rusya, Kuzey Afrika ülkeleri, Ortadoğu’da çalışmalar yapıyoruz.” Gürcistan’da tercih politik Yurtiçi faaliyetleri ile ilgili olarak 22 havalimanında hizmet verdiklerini söyleyen Çelebi, diğer sektördeki şirketleriyle birlikte 4 bin kişiye de istihdam sağladıklarını belirtti. Çelebi Hava Servisi Genel Müdürü Samim Aydın’ın verdiği bilgiye göre Çelebi, dünyada bağımsız yer hizmeti veren şirketler arasında ilk 7’de yer alıyor. Çelebi Grubu, geçen yıl Gürcistan Tiflis Havalimanı’nın ihalesini 62 milyon dolara kazanmış, ancak daha sonra bu ihale Gürcistan hükümeti tarafından, grubun taahhütlerini yerine getirmediği iddiasıyla iptal edilmişti. Bu ihale daha sonra yine bir Türk şirketi olan TAV’a verilmişti. Sorular üzerine, bu ihale sürecini değerlendiren Can Çelebioğlu, şunları söyledi: “Bu tür ülkelerde farklı ihale süreçleri yaşanıyor ve benzer riskler olabiliyor. Gürcistan’daki politik güç dengesi bizi etkiledi.” HALKBANK GENEL MÜDÜRÜ AYDIN: CHP: Finans sektörü yabancılara geçecek Özelleştirme için yeni yasa gerekli Ekonomi Servisi Halkbank Genel Müdürü Hüseyin Aydın, Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı sonrasında bankanın özelleştirme sürecini değerlendirdi. Banka olarak sürecin doğrudan içinde olmadıklarını belirten Aydın, özelleştirme tamamlanana kadar benzer iniş çıkışlara yol açacak gelişmeler olacağını vurguladı. Bu tür durumlara hazırlıklı olduklarını anlatan Aydın, “Bankanın performansını böyle durumlarda da en üst seviyede tutmaya çalışıyoruz” dedi. Aydın, Danıştay kararının bankanın piyasadaki algılanışı açısından umutsuzluk yaratmadığını söyledi. Aydın, “Süreyi 2008 ve sonrasına uzatan tek maddelik bir yasa yeterli olur” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Gaziantep Milletvekili Abdülkadir Ateş ve arkadaşları, bankacılık sektörünün yabancılaşması konusunda araştırma önergesi verdi. Ateş, bankacılık sektöründe yabancı sermaye oranının yüzde 35’lere çıktığına dikkat çekti. CHP Gaziantep Milletvekili Abdülkadir Ateş dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısında bankacılık sektöründeki yabancılaşma konusundaki araştırma önergesi hakkında bilgi verdi. Son iki yılda Demirbank, Sitebank, TEB, Yapı Kredi, Dışbank, Garanti Bankası, C Bank, Finansbank, Tekfenbank, Denizbank, Adabank, MNG Bank, Şekerbank, Akbank, Alternatifbank gibi bankaların bazılarının kontrol hisselerinin bir bölümü, bazılarının da yüzde 50 veya üzerinin yabancılara geçtiğini vurgulayan Ateş, “duyumlarına göre, Oyakbank’ın yabancıya satıren 12 banka içinde sadece İş Bankası, Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank olmak üzere 4 yerli bankanın kaldığını anımsattı. Ateş, 3 bankanın daha özelleştirilmesi durumunda sadece İş Bankası’nın yerli banka ? Bankacılık sektöründeki yabancı payının yüzde 35 çıkması üzerine bir araştırma önergesi veren CHP Gazinantep Milletvekili Aldülkadir Ateş, bu gidişle bir tek İş Bankası’nın yerli kalacağını savundu. şının da tamamlanmak üzere olduğunu” bildirdi. Ateş, “Halkbank’ın satışının son anda yargı tarafından direkten döndürüldüğünü” anımsatırken, Türkiye’de “piyasa yapıcısı” olarak işlev göolarak kalacağının altını çizdi. Ateş, sektördeki son durumu şöyle özetledi: “Satışa çıkarılan veya çıkarılacağı kapalı kapılar arkasında konuşulan Oyakbank ve Ziraat Bankası’nın tamamı, Halkbank ve Vakıfbank’ın yüzde 51’inin de yabancıların eline geçmesi halinde sektördeki yabancı sermaye oranı borsa payları da eklendiğinde dörtte üçün üzerine çıkacaktır.Yabancılaşma oranı Meksika’da yüzde 82, Arjantin’de yüzde 48, Şili’de yüzde 45. Gelişmiş AB ülkelerinde bu oranlar oldukça düşüktür. Almanya’da yüzde 5, İtalya’da yüzde 8, İspanya’da yüzde 10, Fransa’da yüzde 19, Yunanistan’da yüzde 20’nin altındadır. Yerli bankaların yabancılara satılması iyi bir şey ise, gelişmiş Avrupa hükümetleri çok mu aptallar ki bankalarının milli sermaye elinde kalması için uğraşıyorlar?” TOBB’DEN HÜKÜMETE E M E K L İ U YA R I S I Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe girecek Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’yla çalışan ve işyeri kuran emeklilerden kesilen destekleme prim oranının yükseltilmesinin Türkiye’deki sosyal barışta çatlamalara yol açacağını bildirdi. TOBB, toplumsal barışa zarar verebilecek böylesi bir yanlıştan bir an önce dönülmesini istedi. TOBB’den yapılan yazılı açıklamada, söz konusu kanun yürürlüğe girdiğinde emeklilik aylığı almakta iken sosyal güvenlik kapsamındaki mevcut işlerini devam ettirmek isteyen ticari kazanç veya serbest meslek kazancı elde eden gelir vergisi mükellefleri ile anonim şirketlerin kurucu ortakları ve yönetim üyesi ortakları, limitet şirket ortakları, diğer şirket ve donatım iştiraki ortaklarının, meri kanuna göre yüksek oranda sosyal güvenlik destek primi ödemek zorunda kalacakları belirtildi. Dürüst kurum ve insanların daha fazla cezalandırılmasının hiç kimseye yarar sağlamayacağı kaydedilen açıklamada, “Yeni yasanın uygulanabilirliğinin mümkün görünmediği’’ de vurgulandı. S A N AY İ Ü R E T İ M İ N D E YÜZDE 2.5 ARTIŞ Türkiye’nin sanayi üretimi, bu yılın ekim ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2.5 oranında arttı. 2005 yılının ekim ayında sanayi üretimi yüzde 7 artmıştı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2006 Ekim ayı Sanayi Üretim Endeksi sonuçlarını açıkladı. Buna göre ekimde, madencilik sektöründe üretim yüzde 13.3 oranında azalırken imalat sanayi sektöründe yüzde 3.3, elektrik, gaz ve su sektöründe de yüzde 2.5 oranında üretim artışı yaşandı. Sanayi üretimi eylül ayında ise yüzde 3.5 artmıştı. Bu arada sanayi üretimi bu yılın ocak ayında yüzde 6 azalırken şubatta yüzde 5.9 , martta yüzde 9.8, nisanda yüzde 7.1, mayısta yüzde 9, haziranda yüzde 11.4, temmuz ayında yüzde 9.5 ve ağustosta yüzde 4.8, eylülde de yüzde 3.5 artmıştı. İ M K B ’ D E B AY R A K L I LİMAN TEPKİSİ Türkiye’nin liman önerisine tepki gösteren bazı broker’lar Türkiye ve KKTC bayrakları açtı. Hükümetin Kıbrıs konusundaki açılımı en somut etkisini mali piyasalarda gösterdi. Dün borsaya olumlu etki eden gelişmenin İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’ndaki (İMKB) yankısı dün farklı şekilde sürdü. Borsada işlem yapan bazı üye temsilcileri bu sabah, hükümetin Rum kesimine yönelik teklifine bireysel olarak tepki gösterdiler ve seans salonunda Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayrakları açtılar. Öte yandan Türkiye ile AB arasında yaşanan liman trafiğiyle haraketli günler yaşayan piyasalarda, önceki gün yüzde 4.4 yükselen İMKB Ulusal 100 Endeksi, dün gelen kâr satışlarıyla geriledi. Hisse senetleri ortalama yüzde 1.35 değer yitirirken, endeks 537 puan düşüşle 39 bin 320 puana düştü. Son gelişmelerle son 7 ayın en düşük seviyesine gerileyen dolar, dün tekrar yükselişe geçti. Serbest piyasada dolar 1.4400 YTL’den, Avro ise 1.9150 YTL’den satıldı. A R Ç E L İ K ’ T E N 1 M İ LY O N U N C U BULAŞIK MAKİNESI Arçelik’in bu yıl içinde, Ankara İşletmesi’nde üretilen bulaşık makinelerinin sayısı 1 milyon adedi aştı. Türkiye’nin ilk bulaşık makinesi tesisi olan Ankara Bulaşık Makinesi İşletmesi, ürünlerini, çoğu AB ülkesi olmak üzere 63 ülkeye ihraç ederken, ihracat yapılan ülkelere bu yıl Çin, ABD ve Kanada’yı da ekledi. Bu yıl 1 milyonun üzerinde üretim yapan ve son 5 yıl içinde 5 kat büyüme gerçekleştiren Arçelik Ankara Bulaşık Makinesi İşletmesi, 2007 yılında da yüzde 30 büyüme hedefliyor. 2010’a kadar kendi sektöründe dünyanın en çok tercih edilen ilk 10 markasından biri olmayı hedeflediklerini söyleyen Arçelik Üretim ve Teknoloji Genel Müdür yardımcısı Atilla İlbaş, Bu yıl toplam 125 milyon Avro’luk yatırım yapıldı. Önümüzdeki 5 yıl içinde toplam satışlarımızın yüzde 50’sinden fazlasını yurtdışı satışlarımız oluşturucak” diye konuştu. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle