17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 ARALIK 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Çocuk Koruma Yasası’nın uygulama yönetmeliği Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi 5 Çocuğa kelepçe yasak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çocuk Koruma Yasası Uygulama Yönetmeliği uyarınca, suç işleyen çocuklara kelepçe takılamayacak, cumhuriyet savcılıklarında “çocuk bürosu” kurulacak. Mağdur çocuklar tanıklık yaparken psikiyatri ve eğitim alanından uzmanlar da bulunacak. Suça itenin ailesi olduğu tespit edildiğinde, çocuk cumhuriyet savcısının talimatıyla yakınlarına değil, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’na (SHÇEK) teslim edilecek. Çocuk Koruma Yasası’nın Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, dünkü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelik, 18 yaş altındaki herkesi çocuk kabul ederken “bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan ihmal veya istismar edilen ya da suç mağdu Enerji Bakanı’ndan “soba, kuzine”! ? Yönetmeliğe göre, suça sürüklenen çocuğun ifadesinin alınması veya çocuk hakkındaki diğer işlemler sırasında, çocuğun yanında sosyal çalışma görevlisi bulundurulabilecek. ru çocuk’’ları da “korunmaya ihtiyacı olan çocuk” kabul ediyor. Yönetmeliğe göre, suça sürüklenen çocuk hakkındaki soruşturma çocuk bürosunda görevli cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılacak. Suça sürüklenen çocuğun ifadesinin alınması veya çocuk hakkındaki diğer işlemler sırasında, çocuğun yanında sosyal çalışma görevlisi bulundurulabilecek. İşlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş mağdur çocuk, bu suça ilişkin soruşturmada tanık olarak bir defa dinlenebilecek. Mağdur çocuğun tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişi bulundurulacak. Cumhuriyet savcısı, soruşturmayı yürütürken aynı zamanda tedbir kararı alınabilmesi için korunma ihtiyacı olan çocuğu, SHÇEK’e bildirmekle yükümlü olacak. SHÇEK’in de gerekli incelemeyi derhal yapması gerekecek. Gözaltına alınan çocuklar, kolluğun çocuk biriminde tutulacak. Çocuk biriminin bulunmadığı yerlerde çocuklar belirtilen konulara uygun olarak yetişkinlerden ayrı yerde tutulacak. Çocukların yetişkinlerle birlikte suç işlemesi halinde, adli kolluk tarafından çocuklar hak kında ayrı evrak düzenlenecek, soruşturma ve kovuşturma ayrı yürütülecek. Çocuklara zincir, kelepçe ve benzeri aletler takılmayacak. Ancak zorunlu hallerde, çocuğun kaçmasını, kendisinin veya başkalarının hayat veya beden bütünlükleri bakımından doğabilecek tehlikeleri önlemek için kolluk tarafından gerekli önlem alınabilecek. Adli kontrol tedbirlerinden sonuç alınamaması, sonuç alınamayacağının anlaşılması veya tedbirlere uyulmaması durumunda suça sürüklenen çocuk hakkında yetkili yargı mercii tarafından tutuklama kararı verilebilecek. Üst sınırı 5 yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren fiillerden dolayı 15 yaşını aşmamış çocuklar için tutuklama kararı verilemeyecek. Çocukların duruşmaları kapalı yapılacak, hüküm de kapalı duruşmada açıklanacak. Unakıtan: Babalar gibi sattık ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda, Maliye Bakanlığı, Kamu İhale Kurumu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 2007 yılı bütçeleri ile Gelir Bütçesi kabul edildi. Görüşmeler sırasında söz alan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, özelleştirmelerin şeffaf yapıldığını savunarak “Özelleştirmeyi, hakikaten babalar gibi yaptık. Özelleştirme ihalelerine girip de ‘Benim hakkım yendi’ diyen bir kişi duydunuz mu? Bu muhalefetten başka bir kişi duydunuz mu” dedi. Muhalefetin “IMF bütçesi” eleştirilerine de tepki gösteren Unakıtan, “Bu hükümet milletin parasına sahip çıktı. Bu mu IMF bütçesi” dedi. AVUKAT AŞÇI Ölüm orucunda 265. gün ? Behiç Aşçı, el ve ayaklarında yanma hissi, gözlerinde görme kaybı ve kalbinde ritim bozukluğu yaşıyor. İmza gününde konuşan Aşçı, eylemin arkasında örgüt aranmamasını istedi. (ÖZLEM GÜVEMLİ) CİHAN ORUÇOĞLU Düzkan, ‘Aşçı Kitabı’nı imzaladı İstanbul Haber Servisi Gazeteciyazar Ayşe Düzkan, F tipi cezaevlerinde tecride karşı ölüm orucu eylemindeki avukat Behiç Aşçı için yazdığı “Behiç Aşçı Kitabı” nı imzaladı. İmza gününde konuşan ölüm orucunun 265. günündeki Behiç Aşçı, “Bu eylemin arkasında bir örgüt aramasınlar. Adalet Bakanlığı ille de birilerine terörist demek istiyorsa kendisine desin. Çünkü bizi ölüm orucuna zorlayan Adalet Bakanlığı” dedi. Ayşe Düzkan’ın kitabının imza günü, dün Behiç Aşçı’nın ölüm orucunu sürdürdüğü Şişli’deki evinde gerçekleştirildi. İmza gününde kısa bir konuşma yapan Aşçı, kitabın böyle süreçte gerekli olduğunu ve tecride karşı güçlü bir ses çıkardığını söyledi. Taleplerinin, en başından beri insanların cezaevinde bir arada bulunmalarını sağlayacak bir kombinasyon olduğunu belirten Aşçı, “3 kapı 3 kilit konusunda direnmiyoruz. Bu sadece bir öneridir” dedi. Aşçı kendisi için “terörist avukat” demogojisi yapılmasını eleştirerek “Bu çok klasik ve bayat bir söylem. Tecride karşı güçlü bir mücadele var. Bakanlık, bu desteği azaltmaya çalışıyor. Bu eylemin arkasında örgüt aramasınlar” dedi. Ayşe Düzkan da bu kitabın sadece Behiç Aşçı’nın hayatta kalmasına değil, F tipi cezaevleri sorunun çözülmesine de yararı olacağını umduğunu söyledi. Ayşe Düzkan da bu kitabın sadece Behiç Aşçı’nın hayatta kalmasına değil, F tipi cezaevleri sorunun çözülmesine de yararı olacağını umduğunu söyledi. Kutan: Niye korkuyorsunuz? ? ANKARA (AA) Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, “Değiştirin anayasayı, cumhurbaşkanını halk seçsin. Niye korkuyorsunuz milletten?’’ dedi. Recai Kutan, partisinin Ankara il başkanlığında düzenlenen Ankara ilçe başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, ülkenin tehlikeli bir dönemden geçtiğini, manevi bunalım yaşandığını ileri sürdü. İstanbul Barosu avukatlarından Behiç Aşçı, 5 Nisan “Dünya Avukatlar Günü”nden bu yana tam 265 gündür Şişli’deki evinde F tipi cezaevlerinde tecrit uygulamasının kaldırılması talebiyle ölüm orucu eylemini sürdürüyor. TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın ölüm orucu eylemine son vermesi için devreye gireceği belirtiliyor. “Adaletin olmadığı yerde direnmek haktır”, “Hukukun ve adaletin yok edildiği bir ülkede yaşam hakkı için ölüm orucundayım” diyen Aşçı, eyleminin 265. gününde el ve ayaklarında yanma hissi, gözlerinde görme kaybı ve kalbinde ritim bozuklukları yaşıyor. Denge problemi de yaşayan Aşçı, yardımla yürüyebiliyor. TBMM Genel Kurulu’nda Enerji Bakanlığı bütçesi görüşülürken, muhalefet milletvekilleri sık sık kürsüdeki Bakan’a laf attı. CHP Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır, “Sayın Bakan, siz iktidara geldiniz geleli yağmur da yağmıyor, kar da yağmıyor”.. “Kırşehirli yemeğini mum ışığında yiyor” derken, CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan, “OECD ülkelerinden üçüncü en pahalı enerji kullanan ülkeyiz” dedi. Enerji Bakanı Hilmi Güler ise, bol rakamlı bilgiler verirken, “Bunlar böyle bir daldırıp çıkartmakla olmuyor, çalışmayla oluyor, bunlar bilgiyle oluyor, bunlar riskle oluyor. Bakınız, şu anda, yedi yüz tane dava var bizim aleyhimizde, yedi yüz dava var. Bu yedi yüz davadan başkaları gibi korksaydık, biz bu işlerin üzerine gidemezdik. Bu iş cesaret istiyor, yürek istiyor, bilgi istiyor bu iş” diyerek konuşmasını sürdürmeye çalıştı. Ancak CHP Antalya Milletvekili Feridun Baloğlu, Bakan Güler’in “delikanlı” söylemine tepki gösterdi: “Kuzu gibisiniz Avrupa Birliği’nin karşısında.” Hüseyin Bayındır da bir anımsatmada bulundu: “Sayın Bakan, Melih Gökçek’ten para tahsil edebiliyor musunuz? Melih Gökçek size kafa tutuyor.” Enerji Bakanı Güler, laf atmaları “Benim şimdi anlatma stilimi bozmak istiyorsunuz” diye geçiştirmeye çalıştı. Ancak laf atmalar dinmeyince, “Farkındayım ne yapmak istediğinizin, ama mühim değil.. ben, sizin istediğiniz makamdan da söylerim” karşılığını verdi. CHP’li Harun Akın, seçim bölgesi Zonguldak’la ilgili sorular sorarken, Ordu Milletvekili Sami Tandoğdu, “Sayın Bakan, ondan evvel bir de Ordu’ya gel, şu doğalgaz ne zaman gelecek” diye sordu. Güler bu soruyu yanıtlarken renkli atışmalar yaşandı: Sami Tandoğdu Sayın Bakan, Akkuş’tan arıyorlar Akkuş’tan. Soba da istiyorlar soba. Hilmi Güler (Devamla) – Soba değil, ben ona kuzine de göndereceğim. Sami Tandoğdu (Ordu) – Soba, soba… Hilmi Güler (Devamla) – Kuzine de göndereceğiz, merak etmeyin. Benim hemşerilerim sobayla yetinmiyor, kuzine de istiyor. İçinde patates de pişecek kışın, tamam mı? (AKP sıralarından alkışlar) Sami Tandoğdu – Fındık kabuğunu ben gönderirim! Hilmi Güler (Devamla) – Tamam, beraber yapacağız. Senin döktüğün o fındığı da kavurup yiyecekler! “Böyle soru görülmedi...” AKP Konya Milletvekili Ahmet Işık, TBMM’nin ilginç simalarından biri. Her salı günü grup toplantısında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın arkasında oturabilmek için sabahın erken saatlerinde salona gelmesiyle bilinen Işık, TBMM Genel Kurulu çalışmaları sırasında da CHP’lilerin muhalif sorularını engellemek için bakanlara yönelttiği “çanak soruları”yla tanınıyor. TBMM Genel Kurulu’nda, geçen hafta Ulaştırma Bakanlığı’nın bütçesi görüşülürken, Işık yine sahnedeydi. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a soru sormak üzere söz alan Işık, “Sorumdan önce Sayın Bakanım, özel bir şey ifade etmek istiyorum. Bugün sizin için ve sevdikleriniz için önemli bir gün. Bugün sizin doğum gününüz. Doğum gününüzü 2.5 milyon Konyalı hemşerim adına tebrik ediyorum” deyince salonda gülüşmeler oldu. CHP’li Halil Tiryaki, “Ayıp, ayıp” diye laf attı, ancak Işık sözlerini sürdürdü: “2.5 milyon Konyalı hemşerim adına yaptırmış olduğum pastayı ve hazırlattığımız gülleri size birazdan takdim edeceğim.” Bu kutlamadan sonra KonyaAnkara arası hızlı tren projesiyle ilgili sorusunu yönelten Işık, konuşmasının sonunda kuliste pasta ve güllerin hazır olduğunu yineledi. CHP’li Muharrem İnce, Işık’a takılmadan edemedi: “Sayın Başkanım, 1920’den beri bu Meclis böyle soru görmedi, hatta 1071’den beri.” Bir süre sonra Işık’ın Yıldırım için kuliste hazırladığı doğum günü partisi başladı. Yıldırım, Işık’ın özel olarak getirttiği ve üzerinde “Sayın Bakanım, doğum gününüz kutlu olsun” yazılı pastayı bakan ve milletvekili arkadaşlarının alkışları eşliğinde kesti. Işık, bütün milletvekilli arkadaşlarına doğum günlerinde kutlama kartı, bakanlara ise çiçek ve pasta gönderdiğini söyleyince AKP Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa, takıldı: “Valla bunca yıldır Meclis’teyim daha bir tane pasta almadım.” Işık, bunun üzerine pastayı yalnızca bakanlara gönderdiğini söyleyerek Fatsa’nın gönlünü almaya çalıştı. Işık’ın sözlerine bu kez Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’den itiraz geldi: “Sayın vekilim, ben pasta falan almadım.” 6 yılda 122 ölüm F tiplerinde 6 yılda 122 insan hayatını kaybetti. 600’den fazla kişi sakat kaldı. Yüzlerce adli ve siyasi tutuklu ve hükümlü de tecrit hastalıklarına yakalandı, bu hastalıkları ile yaşıyor. Bugüne dek tecridin kaldırılması için açılan davalar, şikâyetler, suç duyuruları, basın açıklamaları, mitingler, sempozyumlarla bu gerçek kamuoyuna anlatıldı, ancak bir gelişme sağlanamadı. Behiç Aşçı, sivil toplum örgütlerinin 3 kapı 3 kilit önerisini benimsiyor. Ancak Adalet Bakanlığı’nın da sunulacağı somut çözüm önerilerine açık olduğunu ifade ediyor. Tutuklu ve hükümlüler ile avukat Aşçı’nın da kabul ettiği 3 kapı 3 kilit önerisi özetle şöyle: F tipi hapishanelerin mimarisi gereği bir koridorda 3 kişilik 3 hücre bulunuyor. Dolayısıyla her koridorda 9 kişinin bir araya gelme olanağı var. Koridorun iki tarafındaki kapılar nedeniyle güvenlik sorunu da yok. Gün içinde hücre kapılarının açılıp kapanması şeklindeki bir uygulama ile 9 kişi yine yaşamlarını hücrelerinde sürdürecekler. Ama istedikleri zaman bir araya gelerek birbirlerini görecekler. Avukat Aşçı da “3 kapı 3 kilit” önerisini “en makul, en ekonomik ve en hızlı” çözüm olarak nitelendiriyor. Aşçı yönünden, “insanların birbirlerini görmelerinin sağlanması’’ bu eyleminin son bulması için yeterli olacak. ‘Mayınlar temizlensin’ Hatay Milletvekili Amber, verdiği soru önergesinde Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesini istedi AKIN BODUR Gül: Topyekun çaba şart ? ANKARA (AA) Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Ermeni iddialarıyla mücadelenin, devletin kurum ve kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin işbirliği içinde topyekun bir çaba gerektirdiğini belirtti. ANAVATAN’lı Züheyir Amber’in önergesine yanıt veren Gül, Dışişleri Bakanlığı ve dış temsilciliklerinin, Ermeni meselesi hakkındaki gerçeklerin anlaşılması amacıyla çok yönlü çalıştığını bildirdi. Perinçek yeniden İP Başkanı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İşçi Partisinin 7. Genel Kongresi, Dedeman Oteli’nde yapıldı. Seçimlerde, Doğu Perinçek, oybirliğiyle yeniden genel başkanlığa seçildi. Perinçek’in merkez karar kurulu adayları arasında, emekli generaller Yaşar Müjdeci ve Servet Cömert, emekli Emniyet Müdürü Adnan Konukman, eski Fenerbahçeli futbolcu Kemalettin Şentürk, eski MHP Yozgat Senatörü Servet Bora, avukat Ceyhan Mumcu gibi isimler yer alıyor. İSKENDERUN Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Hatay Milletvekili Züheyir Amber, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin Afganistan’da da benzer bir çalışma yürüten NATO’ya bağlı olan NAMSA (NATO Maintenance And Supply Agency) tarafından temizlenmesini önerdi. Amber, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde Ottawa Sözleşmesi uyarınca Suriye sınırındaki mayınları temizlemesi gerektiğini vurguladı. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin böyle bir çalışma yapma olanağı olduğu halde maliyet bahane edilerek arazilerin İsrail, İngiltere ve İsveç gibi yabancı ülkelere yapişletdevret modeliyle 49 yıllığına kiralanmak istendiğini anımsatan Amber, kamuoyunun baskısıyla ihalenin iptal edildiğini ve Bakanlar Kurulu kararıyla mayın temizleme işinin 13 Haziran 2005’te Maliye Bakanlığı’na devredildiğini belirtti. Amber, önergesinde “Devir tarihinden bu yana Suriye sınırımızdaki kara mayınlarını temizleme konusunda yapılan iş ve işlemler nedir” diye sordu. Suri ye sınırındaki temizlenecek kara mayınlarının sayısını ve alan olarak net miktarını öğrenmek isteyen Amber, bugüne kadar temizleme çalışmaları için hangi kurum ve kuruluş tarafından ne kadarlık bir maliyet çıkarıldığının açıklanmasını talep etti. Amber, önergesinde “NAMSA’nın giderleri, NATOENF bütçesinden karşılanıyor. Bu da ilgili ülke açısından maliyeti çok düşürmektedir. Bakanlık olarak böyle bir organizasyona; bu temizleme işini, ülkemiz çiftçilerinin lehine olarak yaptırma düşünceniz var mıdır” sorusunu yöneltti. ‘Halimize şükredelim’ TBMM Okullardaki Şiddeti Araştırma Komisyonu, geçen hafta çalışmalarına başladı. Komisyon ilk olarak Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’i dinledi. Çelik, okullardaki şiddeti pek de önemsemeyen bir konuşma yaptı. Şiddetin sadece Türkiye’de olmadığını söyleyen Çelik, ABD, Japonya, Almanya ve diğer Batı ülkelerinden örnekler verdi. Çelik’e göre, Türkiye’deki şiddet olayları bu ülkeler ile kıyaslanmayacak kadar az: “Onlara göre çok çok iyi durumdayız. Lise düzeyindeki okullardaki öğrencilerimiz, karşı tarafla kıyaslandığında itaatkâr ve kurallara bağlıdır. Kız çocuklarımız hanımefendi, erkekler beyefendi. Tabii istisnalar da var.” ABD’deki şiddet olaylarını da anımsatan Çelik, oradaki liselerde öğretmenlik yapmanın cesaret işi olduğunu, özellikle kadın öğretmenlerin çok büyük zorluk çektiğini söyledi. CHP’li Muharrem İnce, “Konuşmalarınızdan ‘halimize şükredelim’ gibi bir mesaj aldım” deyince Çelik, bu kez ortadan konuştu: “İşin başında önlem almazsak, onlar gibi oluruz. Meclis’ten başlayarak şiddeti yok etmek lazım.” Çelik, aldıkları önlemlerle ilgili bilgi verirken İlk ve Ortaöğretim Kurumları Disiplin Yönetmeliği’nde değişiklik yaptıklarını, şiddet olaylarına karışan öğrencilerin örgün eğitimden alınarak açıköğretim lisesine kaydırılacağını söyledi. Bunun üzerine komisyon Başkanı Halide İncekara, bunun doğuracağı sakıncalara dikkat çekti: “Eğer açıköğretim lisesine kaydırılırsa bu öğrenciler daha çok boş vakit bulacaktır. Gençlere bakarken, kendimize bakacağız. Bizler ne yaptık ki gençler bu davranışlar içinde buldular kendilerini?” AKP’li Ömer Özyılmaz, okullardaki şiddetin nedenlerini anlatırken ABD’li bir psikoloğun “ahlak ve din eğitimindeki zayıflığın şiddeti doğuracağı” yönündeki görüşünü anımsatarak, bu konuda araştırma komisyonu kurulması için teklif veren İstanbul Bağımsız Milletvekili Zülfü Livaneli’nin değerlendirmesini almak istedi. Livaneli, bir tümcelik yanıtla yetindi: “Sorun din eğitimiyle çözülseydi Ortadoğu’da hiç şiddet olmazdı.” TAYAD’dan İngilizce mektup Tutuklu Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) üyeleri her hafta yaptıkları F tipi cezaevindeki tutuklulardan gelen mektup okuma eylemini dün Galatasaray’da gerçekleştirdi. Adalet Bakanlığı’nın Türkçe açıklamalara duyarsız kaldığı için bu hafta İngilizce olarak “122 kişi F tipi cezaevlerinde tecrit yüzünden öldü” pankartı açan TAYAD’lılar, “Mücadelemizi Adalet Bakanlığı hangi dilden anlar ve çözüm bulmaya karar verirse eylemlerimiz o zamana kadar sürecek” dediler. Kandıra F tipi cezaevinden Ümit İlter’in yolladığı mektupta, yazı yazmanın dahi tecrit altında olduğunu anlattığına dikkat çekildi. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) Türey Köse, Emine Kaplan [email protected] CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle