17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 2006 CUMA 4 Dün, çoğu kimsenin ayırdına bile varmadığı son derece olağan ve aynı derecede olağanüstü bir şey oldu. Dün 21 Aralık günü, gün geceyi kemirmeye başladı. Varsın güneş 16.30 sıralarında batsın! Varsın, uzun gecelerde sıkıntı bassın! Varsın yağmur ve karanlık ruhumuzu da karartsın! Değil mi ki, biliyorum artık günün önce yavaştan, sonra hızlanarak geceyi kemirmeye başlamış olduğunu, değil mi ki, biliyorum bu sürecin sonu aydınlık, bir çocuk gibi seviniyorum her yıl, bu çok olağan mucizeye. Hep düşünmüşümdür, Noel’in de, pagan dönemden kalan ve günün uzamasına rastlayan bir gün olduğunu. İçim ısınıyor, gelecekte günlerin giderek uzayacak olduğunu bilmekten. Belki de uzun günlerin tümünü göremeyeceğim, belki de, büyük karanlık en aydınlık günü görmemden önce yakalayıp götürecek beni. Biliyorum, yarın kimseye vaat edilmiş değil. Ama o umut yok mu, o umut!.. Hani günün küçücük de olsa, geceyi kemirmeye başlamasıyla filizlenen ve o uzun aydınlık günleri müjdeleyen o umut... İşte o her şeye değiyor. Yılbaşı benim için 31 Aralık gece yarısında değil, 21 Aralık günü başlıyor. Takvimler ne gösterirse göstersin, yeni yıl başlamıştır artık... Ama korkarım avukat Behiç Aşçı 2007’yi göremeyecek. Behiç Aşçı 287 gündür ölüm orucunda, yolun sonuna geldi bile... ??? Behiç Aşçı, F tipi cezaevlerindeki tecrit uygulamasını protesto etmek, bunların önüne geçmek, kendi deyişiyle insanın insansızlaştırılmasını engellemek için, yaşamını feda etmeye, kendisini yok etmeye koyulmuş. HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Behiç Aşçı Belki de 2007’yi Görmeyecek Bir adam ölüyor, gözümüzün önünde, kimsenin kılı kıpırdamıyor. Bu ölümü engellemek, insanlık dışı uygulamayı durdurmak için, küçücük bir önlem alması bile yeterli olan Adalet Bakanlığı hiçbir şey yapmıyor. Tecrit can almayı sürdürüyor. Bir insan ne suç işlemişse işlesin, insandan soyutlaştırılarak, insansızlaştırılarak, yaşamaya mahküm edilemez. Ölüm cezasının insanlık dışı olduğunu en sonunda toplum da kabul etti. Siyasi iktidarların bağnazlığı, katılığı, siyasetin insancıllıktan uzaklığı yüzünden ne yazık ki, yöneticilerimiz kamuoyundan sonra vardılar bu noktaya, bize de sırtımızda, “Avrupa istedi de, nihayet yaptılar” ayıbını taşıtarak... Ama, tecrit, her gün ufaktan ufağa uygulanan bir idamdan başka nedir ki? Suçluların da suçlu olmalarına karşın hakları var, onları insanın en temel hakkından yoksun kılan bir uygulamayı hâlâ sürdürmenin anlamı nedir, söyler misiniz? Kimse çıkıp da “Bildiğin gibi değil, bu kampanyaların ardında kimler, hangi örgütler var bir bilsen...” demesin; biliyorum. Arkasında kim olursa olsun, tecride karşı yürütülen kampanya haklıdır, yöntemlerini onaylamasanız da... ??? İnsanın tecridin insanlık dışılığını anlaması için, yaşamının bir bölümünü hapiste geçirmesi gerekmez. Bu gerçe ği insan olan her insan anlayabilir. 18 yıl önce, özgürlüğüme kavuşmamın üzerinden iki sene kadar geçmişken ABD’nin dört bir yanında en eski kuşaktan en yenisine kadar bir sürü hapishaneyi gezdim. İçlerinde Şeytan Manson’un ölüm hücresinde bulunduğu St. Quentin de vardı. Ama hiçbirisinde, suçun niteliği veya güvenlik gerekçesiyle bizim F tipi hapishanelerimizde uygulanan tecrit modeli yoktu. Yıllardır yazılıyor, çiziliyor, insanlar ölüyor, insanlar sakat kalıyor, yine de tecrit uygulaması değişmiyor. Oysa göreceksiniz, bu uygulamanın değişmesini kimse engelleyemeyecek, eninde sonunda başka güvenlik yöntemleri bulunacak, ama tecrit mutlaka kalkacak. Peki öyleyse, şimdiye dek bunca insan niye öldü? Hâlâ niye ölmekteler, Behiç Aşçı niye ölüyor? Tecridin kalkmasını istemek doğrudur. Bunu isteyen kampanya yapan insanlar varsayalım ki, başkalarının, belki de terör örgütlerinin kışkırtmasıyla, velev baskısıyla bu yola başvuruyorlar... Peki , bu uygulamayı sürdürenlerin bu olaylarda hiç sorumluluğu yok mu? Onları ölüme gönderenler, hangi yanda olurlarsa olsunlar, aynı insanlık suçunu değişik gerekçelerle işlemiş olmuyorlar mı? Behiç Aşçı belki de takvim yapraklarının 2007’yi gösterdiği günü görmeyecek, bizler hepimiz, birbirimizin yeni yılını kalp huzuruyla kutlayabilecek miyiz? Gericiler tarafından şehit edilen devrim şehidinin 76. ölüm yıldönümü Kubilay’la buluşma İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Gericiler tarafından katledilen Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, 76. ölüm yıldönümünde Menemen’deki anıtı başında yarın törenlerle anılacak. Daha sonra ADD tarafından düzenlenen “Menemen’den Çankaya’ya Laik Cumhuriyet Mitingi” gerçekleştirilecek. Devrim şehidi Kubilay’ın anma törenleri, bu yıl laik demokratik cumhuriyete sahip çıkan kesim tarafından düzenlenen mitinge de ev sahipliği yapacak. Kubilay’ın Anıttepe’deki anıtı başında saat 10.00’da başlayacak resmi törenin ardından saat 12.30’da da Büyükpark önünde miting gerçekleştirilecek. Mitingde ADD İzmir Temsilcisi Mükerrem Demir, gazeteciyazar Tuncay Özkan, ADD Genel Başkanı Şener Eruygur konuşacak. Törene DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın ve DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’in katılımı beklenirken o gün İzmir’e gelecek olan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın törene katılmayacağı kesinleşti. Baykal’ın Kubilay’ı anma törenine katılmayacak olması örgütte sıkıntı yarattı. CHP İzmir İl Başkanı Selçuk Ayhan, programı Baykal’a danışarak yaptığını vurgulayarak şunları söyledi: “Baykal, İzmir’e ESİAD’ın Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Adana’da da çok sayıda parti, demokratik kitle örgütü ve bazı dernekle? Devrim şehidi Kubilay’ın anma törenleri, bu yıl rin birlikte düzenlediği etkinlikle anılacak. Kulaik demokratik cumhuriyete sahip çıkan kesim bilay; CHP, DSP, ADD, tarafından düzenlenen mitinge de ev sahipliği CUMOK, ÇYDD, Eğiyapacak. Kubilay’ın Anıttepe’deki anıtı başında timİş, EğitDer, Hacı Bektaşı Veli Derneği, Hasaat 10.00’da başlayacak resmi törenin ardından cı Bektaş Anadolu Külsaat 12.30’da da Büyükpark önünde miting tür Vakfı, Pir Sultan Abgerçekleştirilecek. Mitingde Mükerrem Demir, dal Kültür Derneği ve Tuncay Özkan ve Şener Eruygur konuşacak. Tuncelililer Derneği’nin katılımıyla yarın 12.00’de ısrarlı daveti üzerine geliyor. konuda Baykal’a karşı gele Atatürk Parkı’ndaki Atatürk Sabah saatlerinde de Büyük bilecek her türlü eleştiriyi de Anıtı önünde düzenlenecek “Tam Bağımsız Laik Cumşehir Belediyesi’nin prestij göğüslemeye hazırım.” huriyet İçin” toplantısında anıprojesinin temelini atacak. lacak. Kocaeli’nde de ADD KoGeçen yıl Menemen Belediye ADD miting yapacak Atatürkçü Düşünce Derneği caeli Şubesi ve Kocaeli YükseBaşkanı Tahir Şahin bana söz vermiş olduğu halde sözünü (ADD) kitlesel katılım sağla köğrenim Derneği (KYÖD) yatutmadı ve Baykal’ı bekleme yacağı anma töreninin ardın rın saat 12.00’de KYÖD Saloden Şişli Belediye Başkanı dan Atatürk Caddesi’nde ‘Me nu’nda sinevizyon sunumu ve Mustafa Sarıgül’le birlikte ‘De nemen’den Çankaya’ya La ortak basın açıklamasıyla Kumokrasi ve Laiklik Yürüyü iklik Mitingi’ yapacak. ADD bilay’ı anacak. şü’nü başlattı. Yürüyüş sırasında Sarıgülcülerin provokasyonu nedeniyle kavga çıktı. Genel başkanı böyle bir tartışmanın içine sokmak istemiyoruz. Törenlere zaten partililerin yanı sıra parti genel başkan yardımcılarından birinin öncülüğündeki 10 milletvekiliyle üst düzeyde katılım sağlayacağız. Ayrıca bu Genel Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur, 23 Aralık’ta tüm İzmirlilere evlerine ve araçlarına Türk bayrağı asmaları çağrısında bulundu. Adana ve Kocaeli’nde de anılacak asirmen?cumhuriyet.com.tr İ SİM VERMEDEN SEZER’İ ELEŞTİRDİ Arınç: Sinei millet tartışmaları yapay ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Bülent Arınç, “sinei millet” tartışmaları konusunda, “Okuma yazma bilen herkes, anayasanın ilgili hükümlerini okuduktan sonra bu konudaki tartışmaların ne kadar yapay olduğunu açıkça bilir’’ dedi. Arınç, TÜBİTAK’ın, “2006 Yılı Bilim, Hizmet ve Teşvik Ödülleri Töreni’’ne katıldı. Ödülleri kazananları tebrik eden Arınç, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in törene katılamamasını da üstü kapalı eleştirdi. Arınç, Cumhurbaşkanı’ndan halka herkesin bu törene katılması gerektiğini, hiçbir şeyin buna engel olamayacağını belirtti. Arınç, törenden ayrılırken de sinei millet tartışmaları ve Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin soruları yanıtladı. Arınç, “Sinei millete dönme vakti geldi mi’’ sorusu üzerine, bu konunun ayaküstü konuşulacak bir konu olmadığını ifade etti. Anayasadaki hükme göre, milletvekilinin istifa edebileceğini ve bunun da genel kurulun kabul etmesine bağlı olduğunu anımsatan Arınç, “İster bir milletvekili istifa etsin, ister yüz milletvekili istifa etsin her biri için yapılacak işlem bundan farklı değildir’’ diye konuştu. Arınç, 100 milletvekili bile istifa etse, erken seçime karar verecek kurumun TBMM olacağını söyledi. Arınç, “Genel seçimlere 1 yıl kala ara seçimlerin yapılmayacağı da anayasa hükmüdür. Okuma yazma bilen herkes, anayasanın ilgili hükümlerini okuduktan sonra bu konudaki tartışmaların ne kadar yapay olduğunu, eğer ciddi ise yapılması gereken işlemlerin ne olduğunu çok açıkça bilir” dedi. Erken Seçim Olur mu? Cumhurbaşkanlığı seçiminin yaklaşmasıyla iç siyasette gerginlik yaşanacağı ve bu gerginliğin kamplaşmayı daha da sertleştireceği hep söylenegeldi. Bir süredir Cumhurbaşkanlığı seçimi “sathı maili”ne girmiş bulunuyoruz. Başını Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’in çektiği bir kesim, nisan ayında erken seçim yapılması amacıyla düğmeye bastı. Cumhurbaşkanı’nın kamuoyuna yansıyan açıklamaları açıktan bu çağrıyı yapıyordu. Tabii bu startı vermek tek başına bir anlam ifade etmiyor. Erken seçim kararını Meclis alacağına göre, Meclis’teki partilerin sürece katılması olmadan bu girişimin bir netice vermesi mümkün değil. Gözler CHP’ye döndü. CHP’nin “sinei millet”e dönmesi yani Meclis’i terk etmesi gerekiyor. Bu noktadan itibaren çağrılar CHP’ye yöneldi. CHP ne yapacaktı? Deniz Baykal’ın başından beri bu konuda temkinli bir tutum aldığını biliyoruz. CHP , erken seçimden çok Cumhurbaşkanlığı konusunda uzlaşmayı tercih edeceği yönünde mesajlar veriyor. Zaten CHP’nin 150’nin üzerinde milletvekili bulunuyor. 550 üyeli bir Meclis’te bu kadar milletvekilinin tamamı Meclis’i terk etse bile yasal olarak bir seçim şartı doğmayabilir. O da ayrı bir konu. ??? 15 gündür süren “erken seçim” çağrıları, “sinei millet” davetleri görüldüğü kadarıyla Meclis içinden çok kuvvetli bir destek bulmakta zorlanacak. Mersin milletvekili Ersoy Bulut’un “Ben millete dönüyorum, siz de arkamdan gelin” çağrısının ne kadar ilgi göreceğini önümüzdeki günlerde anlarız. Bu işe CHP katılmazsa zaten çağrılar tamamen boşa yapılmış olur. CHP katılsa bile yine birçok engel bulunduğu da bir gerçek. Çünkü bir milletvekilinin istifa etmesi ancak Meclis’in onayıyla mümkün olabiliyor. Meclis’in çoğunluğu AKP’nin elinde bulunduğuna göre, onların da böyle bir istifayı ve ayrılmayı onaylaması beklenemez. Buna rağmen CHP’liler toptan Meclis’i terk edebilirler. Üyelikleri düşmese de Meclis’e gitmeyebilirler, çalışmalara katılmayabilirler ve AKP’yi kendi başına bırakabilirler. Bu bir manevi baskı yaratabilir. Tabii Meclis’te başka milletvekilleri de bulunuyor.. ANAVATAN’lı, DYP’li ve SHP’li, onlar ne yaparlar? Diyelim ki onlar da katıldılar. O zaman AKP’nin dayanma gücü gündeme gelir. Görünen o ki, iş çevreleri olsun, Batılı ülkeler olsun, Türkiye’de bir kriz çıksın istemiyorlar. Bu nedenle Meclis’i tamamen kilitleyecek bir krizin uluslararası alanda fazla bir desteği olacak gibi görünmüyor. İçeride ise genel eğilim şöyle özetlenebilir: “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olmasın, bir başka isim üzerinde uzlaşma sağlansın.” ??? AKP içinde yapılan yoklamalarda da görüldüğü kadarıyla Tayyip Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmasını istemeyenler daha çok. Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olmak istiyor mu, diye sorarsanız, “evet” cevabını verebilirim. “Her şeye rağmen olmak ister mi?” derseniz, “Hayır, sanmıyorum” derim. Nisanda erken seçim çağrısının güçlü bir destek sağlaması mümkün görünmüyor. Bu Meclis’in cumhurbaşkanını seçmesi galip ihtimal. Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olabilir mi sorusu yanıtı ise henüz net değil. Zaten kendisi de gazetecilere verdiği demeçte, bu konuda gelişmeleri izleyeceğini, genel eğilimi dikkate alacağını söylüyor. Siyasette dört ay çok uzun bir süre. Bugün böyle gözüken ihtimaller başka gelişmelerle birleşerek değişebilir. Nisan ayına geldiğimizde çok farklı bir tablo ortaya çıkabilir. Bu nedenle yine de kesin konuşmamalı ve ihtiyatı elden bırakmamalı... Dün itibarıyla erken seçim çağrısı, yeteri kadar destek bulmuş görünmüyordu. Sinei millet çağrısının arkasında Meclis içinde ciddi bir güç yoktu. Dün itibarıyla Tayyip Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkıp çıkmayacağı ise net değildi. Bu konu uzunca bir süre netlik kazanmadan devam edecek gibi görünüyor. Yarın karşımıza neler çıkar onu da bilmiyoruz. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle