23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ARALIK 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr 11 Türkmenistan’ın kendisini ömür boyu lider ilan eden devlet başkanının kalp krizinden öldüğü açıklandı BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Türkmenbaşı Niyazov öldü ? Niyazov’un ölümünün ardından, yıllardır tek adamla yönetilen ülkede iktidar kavgası çıkmasından korkuluyor. Halkı yoksul, enerji zengini ülkede rakip gruplarla dış güçlerin nüfuz mücadelesine girişebileceği belirtiliyor. Dış Haberler Servisi Türkmenistan Devlet Başkanı Türkmenbaşı Saparmurat Niyazov dün sabaha karşı yaşamını yitirdi. Devlet televizyonu 66 yaşındaki “Büyük Türkmenbaşı”nın, kalbinin aniden durması sonucu sabaha karşı öldüğünü duyurdu. Niyazov, kendini yaşam boyu lider ilan etmiş ve kendisine “bütün Türkmenlerin lideri” anlamına gelen Türkmenbaşı adını vermişti. 21 yıldır iktidarda olan Niyazov’un 24 Aralık’ta doğum yeri Kıpçak köyünde toprağa verileceği açıklanırken devlet başkanlığına vekâleten Başbakan 1. Yardımcısı Gurbangulu Berdimuhammetov getirildi. Destek Verenler ve Karşı Çıkanlar... “AB’ye destek verenler ve karşı çıkanlar” biçimindeki değerlendirmeler bana göre doğru değil. Bu sorgulama halkı yanıltıyor; yanıltmaktan öteye kandırıyor. Neden mi? Karşı mısınız? Yoksa yanında mısınız biçiminde sorulduğunda şu olasılıkları akla getiriyor. Türkiye’nin AB’ye alınmasına destek veriyor musunuz? Yoksa AB’ye girilmesine karşı mısınız? Böyle sorulduğunda “AB ile Türkiye arasında yürütülmekte olan ilişkilerin ve görüşmeler” sürecinin, “olağan seyri içinde gittiği düşüncesi” pazarlanmış oluyor. Türkiye sömürülmüyor, tek yanlı bağlanmıyor; karşılıklı iktisadi ve siyasi çıkarlar korunuyor; her şey yolunda; “siz şimdi söyleyin bakalım, Türkiye’nin AB’ye alınmasının karşısında mısınız? Değil misiniz?” “Canım, kimileri destekliyor kimileri de karşı çıkıyor, ne var bunda” gibi bakılmasını istiyorlar. Soru böyle yanlış sorulduğunda bile; meselenin içyüzünü tam olarak bilmeyenler bile AB karşıtlığını yüzde 70’e çıkarmışlar. Oysa doğru soruyu şöyle sormak gerekir; Türkiye’nin AB’ye, giderek tek yanlı bağlanmasına ve 1015 yıl sonra parçalanarak AB’nin arka bahçesi durumuna sokulmasına destek veriyor musunuz? Yoksa Türkiye’nin, AB’nin parçalanmış bir sömürgesi olmadan onunla yan yana yaşamasına; mevcut tek yanlı ilişkilerin ve belgelerin bir kenara atılıp AB ile ilişkilerin normalleştirilmesine mi yandaşsınız? İşte, soruların böyle sorulması gerekir. AB’ye karşı mısınız değil misiniz sorgulaması, “mevcut sömürgeleşme sürecini örtmeye yönelik bir kurnazlıktır.” Türkmenistan’da yas Halk Maslahatı, Türkmenbaşı’nın yerine kimin geleceği konusunu görüşmek üzere 26 Aralık’ta toplanacak. Niyazov’un ölümünün ardından bayraklar yarıya indirildi. Niyazov’un kalp ya da şeker hastası olabileceği söyleniyordu. Türkmenbaşı ekimde kalp hastalığı yüzünden günde 3 kez ilaç aldığını ve Almanya’da 1997’de kalp ameliyatı olduğunu açıklamıştı. Devlet televizyonu, Türkmenbaşı’nın iç ve dış politikasının değişmeyeceğini bildirdi. Siyasi gözlemciler, yıllardır tek adamla yönetilen, değişime alışık olmayan ülkede ani iktidar boşluğunun kargaşaya yol açabileceğine dikkat çekiyor. 32 milyar varil petrol ve 159 trilyon metreküp doğalgaz rezervi ile dünyanın enerji bakımından en zengin ülkelerinden biri olan 5 milyon nüfuslu Türkmenistan’ı belirsizliğin beklediği, ülkedeki rakip gruplarla dış güçlerin nüfuz mücadelesine girişebileceği belirtiliyor. Sürgündeki muhalefet dönüyor Washington ve Avrupa başkentleriyle birlikte Moskova da yaşanacak gelişmeleri yakından takip ediyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Orta Asya’da istikrarsızlık yaşanmaması için Türkmenistan’da iktidar değişiminin yasal çerçevede yapılması, Rusya’yla iyi ilişkiler kurulması çağrısında bulundu. Türkmenbaşı’nın ölümüyle sürgündeki muhalefet de geri dönmek üzere harekete geçti. İsveç’teki muhaliflerden Parakhad İklimov, ülkede tüm muhaliflerin cezaevlerinde ya da ev hapsinde olduğunu öne sürerek “Ancak ülke dışında muhalefet var ve geri dönüyor’’ dedi. Türkmenistan Yüksek Sovyeti adlı sürgündeki grupla Cumhuriyet Partisi’nin üyesi olan İklimov, “Niyazov’un çevresindekiler arasında ekonomi ya da politika alanında deneyimli kimse yok. Bizimse ülkeyi yönetebilecek insanlarımız var” dedi. Muhaliflerden eski Türkiye Büyükelçisi Nurmuhammed Hanamov, bölünmüş muhalefetin birleşmesi çağrısı yaptı. CENAZEYE TAM KADRO KATILIM ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümet, Türkmenbaşı’nın pazar günü düzenlenecek cenaze törenine üst düzey katılım gerçekleştirecek. Cenazeye Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül katılacak. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türkmenbaşı’nın ölümü üzerine Başbakan 1. Yardımcısı Berdimuhammedov’a başsağlığı mesajı gönderdi. Sezer, mesajında şunları kaydetti: “Türkmenbaşı, Türkmenistan’ın bağımsızlığına ve istikrarlı bir ülke olarak uluslararası alanda yerini almasına büyük katkıları olan yetkin bir devlet adamı olarak anımsanacaktır... Kendisine Allah’tan rahmet, kardeş Türkmen halkına başsağlığı diliyorum.” Dışişleri Bakanı Gül de ölüm haberinin kendilerini derinden üzdüğünü belirterek “Ümit ediyoruz ki böyle kritik bir süreçten Türkmenistan, büyük bir dirayetle geçer ve yeni dönem başlar. Türkmenistan gibi tabii kaynakları dünyanın ilgisini çeken bir ülkenin istikrar içerisinde devam etmesi çok önemlidir. Biz, Türkmenistan’ın bu dönemden sağlıklı bir şekilde çıkması için gereken her şeyi yapacağız’’ diye konuştu. Sadece iki seçenek var Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde iki seçenek kalmıştır: 1) Ya Türkiye’deki yönetimler mevcut ilişki düzenini aynen sürdürüp 1520 yıl içinde ülkenin tamamen sömürgeleştirilip parçalanmasına yol açacaklardır. 2) Ya da Türkiye, ulusal meclisler oluşturarak bir yandan AB ile ilişkilerini normalleştirirken öte yandan da Rusya, Çin, Hindistan, İran gibi ülkelerle iktisadi, siyasi ve askeri anlaşmalar yaparak dış politikasını dengeleyecektir. Bu “dengeleme ve dış politika değişikliği” yapılmadığı takdirde Türkiye yavaş yavaş sömürgeleşecek ve parçalanacaktır. Kuzey Irak’ta ve Kıbrıs’ta ABD ve AB operasyonları sonucu maydana gelen gelişmeler; Kürdistan, Ermenistan ve Patrikhane projelerinin fiilen yürütülmekte oluşu; İktisadi olarak “serbest piyasa, özelleştirme ve yabancılaştırma” politikalarıyla ekonominin felç edilmesi ve tamamen dışa bağımlı duruma sokulmaya başlanması; AB ile ilişkilerde, “görüşmeler süreci” ile, aracılığı ile Türkiye’nin kıskaca alınması ve tek yanlı anlaşmalarla bağlanmakta oluşu yukarıdaki tezi doğrulamaya yeter. Bu faktörlere daha onlarcası eklenebilir; ama bunlar bile felaketin gelmekte olduğunu gösteriyor. En yoksul ülkelerden Niyazov, büyük atılımlar sözüyle iktidara gelmişti ama Türkmenler bugün Orta Asya’nın en yoksulları arasında. Türkmen lider, “tarafsızlık” adını verdiği dış politika anlayışıyla ülkesini Batı’ya ve komşularına kapattıkça zengin ülke hedefi gerçekleşmedi. Türkmenler Orta Asya’nın yaşam standartları en kötü, maaşları en düşük halkı haline geldi. Türkmenbaşı, 1999’da yaşam boyu başkan seçilerek iktidarını sağlamlaştırdı. Ardından da insan hakları ihlalleri ile en fazla eleştirilen liderlerden biri haline geldi. Türkmenistan, Orta Asya’da Kazakistan’dan sonra Türk işadamlarının en fazla yatırım yaptığı ülke. Rusya ile Mavi Akım Projesi’ni imzalaması Türkmenbaşı’nı kızdırsa da 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la sıcak ilişkileri oldu. Türkmenbaşı, Sovyet döneminde Aşkabat’ta yapılan Puşkin Tiyatrosu’nu yıkarak, yerine Türk ozanı Karacaoğlan’ın heykelini diktirdi. Her meydanda resimleri ve heykelleri bulunan Saparmurat Niyazov’un başkent Aşkabat’ta da 75 metre yüksekliğinde altın kaplama bir heykeli yükseliyor. (Fotoğraflar: AP) Ortalama ömrün 60 yıl olduğu ülkede bir insan 85’inden itibaren yaşlı sayılabiliyor Aylara, gezegene, kratere adını verdi Dış Haberler Servisi Türkmenbaşı Saparmurat Niyazov, 1940’ta bir işçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasını 2. Dünya Savaşı’nda, ailesinin diğer üyelerini de 1948 Aşkabat depreminde kaybeden Türkmenbaşı, Komünist Partisi’nde Merkez Komite 1. Sekreterliği’ne seçildi. Türkmenistan’ın Moskova’dan bağımsızlığını ilan etmesinden önce 1985’ten bu yana iktidarda olan Türkmenbaşı, 1990 seçimlerinde Türkmenistan’ın ilk cumhurbaşkanlığına seçildi, 1992’de oyların yüzde 99.9’unu aldı. Yazdığı Ruhname’yi yeni bir dini kitap gibi yaygınlaştırmasıyla kimilerince “son Sovyet lider”, kimilerince “son peygamber”, kimilerince de “son padişah”tı. Okullarda okutulan Ruhname uzaya yollanmış, Türkmenbaşı kitabı 3 kez okuyanların cennete gideceğini ilan etmişti. Okullara, havaalanlarına, meydanlara, çiftliklere, bir at cinsine, Boğa Takımyıldızı’ndaki bir gezegenle Ay’daki bir kratere, ülkenin en yüksek dağına bile kendi ismini koyan Türkmenbaşı ay ve gün isimlerini değiştirdi. OcakTürkmenbaşı, NisanAnne, EylülRuhname oldu. Günler ise, Başgün, Yaşgün, Boşgün, Ruhgün, Dinçgün diye sıralanıyordu. Niyazov, yaş dilimlerini de değiştirmiş, insan ömrünü 12 yıllık bölümlere ayırmıştı. Yeni kararnameye göre, ülkede ortalama yaşam süresi 60 yıl olmasına karşın bir insanın yaşlı sayılabilmesi için 85 yaşında olması gerekiyor. Türkmenbaşı, canını sıkan bakanları kameralar önünde azletti, meteoroloji müdürünün maaşını, yanlış tahminde bulunduğu için kesti. Ülkenin tek opera ve balesini halkın maneviyatını bozduğu için, kırsal kesimlerdeki kütüphaneleri “Türkmenler kitap okumuyor”, başkent dışındaki hastaneleri de “Hasta olanlar başkente gelsin” diye kapattı. Altın dişi, video oyunlarını, gençlerin uzun saç ve sakal bırakmasını yasakladı. Mücevher ve değerli taşları seven Türkmenbaşı, taktığı büyük yüzükler ve değerli taşlarla süslü kravat iğneleriyle dikkat çekiyordu. 1997’deki kalp ameliyatından sonra sigarayı bırakan Türkmenbaşı, parklar dahil, tüm kamusal alanlar ve binalarda sigarayı yasakladı. Türkmenbaşı, doktorlara da Hipokrat yemini değil, kendisine bağlılık yemini ettiriyordu. Tony Blair niçin geldi? Blair Ankara’ya, “Türkiye’nin uçuruma giden raydan çıkmasını önlemek için” geldi. AB’ci medyanın kullanması için de “Kuzey Kıbrıs’a uçabiliriz” havucunu uzattı. Halkın gözünü bağlamak için 10 yaşında çocuğu kandırır gibi böylesi malzemeler sundu. Önceki İngiliz Dışişleri Bakanı Straw Papadopulos’a ne demişti: “Sus, gürültü çıkarma, yoksa Türk askerlerini adadan çıkaramazsın...” Daha önceki bakan Robin Cook ağzından kaçırdı mı? “Türkiye’nin Güneydoğu sınırları bizim için belirsizdir...” Tony Blair birinci olasılığın, yani “Türkiye’nin sömürgeleştirilerek parçalanması yolundan çıkmaması için” Ankara’ya geldi, elma şekeri verdi. Bizim “Mütareke ve Müzakere Medyası” da bu elma şekerini afiyetle yaladı. Soruyu doğru soralım: Türkiye göz göre göre AB’nin bekleme odasına hapsedilip yavaş yavaş parçalansın mı? Ey millet bunu ister misiniz? Yoksa ulusal bir meclis ve ulusal bir hükümetle, “AB ile ilişkilerin normalleştirilmesini; Asya ülkeleri ile ilişki kurularak Batı’dan gelen büyük tehdidin dengelenmesini mi desteklersiniz?” Sorulması ve sorgulanması gerekenler bunlardır. Atatürkçü olduğunu; Cumhuriyetçi ve laik olduğunu; Cumhuriyetçi ve laik olduğunu; Türkiye’nin tarafında durduğunu söyleyen partilerin de tutumlarını bu seçenekler doğrultusunda belirlemeleri gerekir. Tarihçi Thibaux: Soykırım yok ? ANTALYA (AA) Fransız Ulusal Meclisi’nin Ermeni soykırım iddialarını tanımayanlara para ve hapis cezası verilmesini öngören tasarıyı kabulünün ardından Türk yurttaşlığına geçme başvurusu yapan ve “Atakan Türk’’ adını almak isteyen Fransız tarihçi Jean Michel Thibaux, yaptığı araştırmalarda Ermeni soykırımı olduğunu gösteren hiçbir belge bulamadığını söyledi. Thibaux, Akdeniz Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu’nda “İlk Haçlı Seferi ve Dinler Çatışması’’ konulu konferans verdi. Thibaux, “Ne Rus arşivlerinde, ne Türk arşivlerinde, ne Ermeni ne de Fransa’daki Ermenilerin arşivinde böyle bir olayın olduğunu gösteren belge bulunuyor’’ diye konuştu. BAŞSAĞLIĞI Nesin Vakfı yöneticilerinden TARIK AKAN annesi yitirmiştir. Kendisine, kederli ailesine ve dostlarına başsağlığı ve sabır dileriz. NESİN VAKFI GÖNÜLLÜLERİNDEN AYTEN TARGAN ve AİLESİ TİRE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ İLAN 2006/425 E / 2006/486 k Davacı Mehmet Cavaş tarafından davalı Nüfus müdürlüğü aleyhine açılan nüfusta soyadı tashihi davasında verilen karar gereğince, KARAR: DAVANIN KABULÜ ile, 1 İzmir İli, Tire İlçesi, Dere Mah., cilt 6, hane bsn 16’da nüfusa kayıtlı Tahir ve Kevser oğlu Tire 01.03.1973 doğumlu 38254680006 kimlik nolu davacı Mehmet Cavaş ile eşi Rahmi ve Aliye kızı Gaziantep 31.5.1978 doğumlu bsn 19’da nüfusa kayıtlı 42205225888 TC kimlik nolu Hasret Cavaş’ın nüfus kayıtlarında Cavaş olarak geçen soyadlarının Çavaş olarak düzeltilmesine, İlişkin karar davalının adresi meçhul olduğundan, kararın trajı 50.000’in üzerinde olan ulusal gazetede ilanına, 23.11.20906 tarihinde karar verilmiştir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun sayılı Tebligat Kanunu’nun 28. ve mütakip maddeleri gereğince kararın ilanen tebliğine, hüküm fıkrasının ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra muhataba tebliğ edilmiş sayılacağı tebliğ olunur. (Basın: 63299) YAŞAR ÜREGÜL’ü Polonya’da ilginç tasarı ? VARŞOVA (AA) Polonya Meclisi’ne sunulan karar tasarısında, Hz. İsa’nın “Polonya Kralı” ilan edilmesi istendi. Aile Birliği, Hak ve Adalet Partisi ile Köylü Partisi’nden 46 milletvekilinin imzasını taşıyan karar tasarısı, din adamlarının tepkisini çekti. Tasarıyı hazırlayanlar, Hz. Meryem’in 350 yıl önce Kral Yuhan Casimir tarafından “Polonya Kraliçesi” ilan edilmiş olmasını, bugün Hz. İsa’nın “kral” ilan edilmesi isteklerine “tarihi ve teolojik” kanıt olarak sundular. Krakov’daki ilahiyat akademisinin rektörü Tadeusz Pieronek ise tasarıya tepki gösterdi ve “Hz. İsa’nın meclisin ilanına ihtiyacı olmadığını” belirtti. Rum elçi tacizden suçlu bulundu ? LEFKOŞA (Cumhuriyet) Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin İsveç’teki büyükelçisi Kostas Papadimas, büyükelçilikte görevli iki kadın memura yönelik cinsel taciz ve istismarda bulunmaktan suçlu bulundu. Rum basınına göre, söz konusu suçlamalarla ilgili olarak Lefkoşa Rum Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Rum büyükelçi Papadimas, yöneltilen 24 suçlamadan 23’ünden suçlu bulundu. Papadimas’a verilecek ceza 5 Ocak 2007’deki duruşmada belirlenecek. SAYI: 2006/9 Satış İzalei şüyu suretiyle satılarak ortaklığının giderilmesine karar verilen İstanbul, Kartal, Yakacık Mahallesi, Aydos mevkiinde kain 1 pafta, 18 parselde kayıtlı 6218 metre kare miktarlı Taşren Su Menbaa ve Müştemilatı olan tarla vasıflı taşınmaz İ.İ.K.’nin HÜKÜMLERİNE TEVFİKAN AÇIK ARTTIRMA SURETİYLE SATILACAKTIR. GAYRİMENKULUN EVSAFI: Gayrimenkul tapuda, İstanbul, Kartal, Yakacık Mahallesi, Aydos mevkiinde kain l pafta, 18 parselde kayıtlı 6218 metrekare miktarlı Taşren Su Menbaa ve Müştemilatı olan Tarla vasıflı ise de üzerinde yapılar ve su şişesi temizleme binası, su şişesi dolum binası, su şişesi ambalajlama binası, Yazıhane binası, su şişesi kasa depo binası, su deposu, kazan dairesi, su kaptajı binaları olmak üzere su membası bulunun hafif eğimli, orman içerisinde asfalt yolla ulaşılmakta olan orman yoluna cepheli uzun (L) harfine benzer çokgen geometrik şekilli eğimlidir. Binalardan su şişesi temizleme binasının içinde saatte 9000 adet 30 Clt. Su şişesi yıkama kapasitesinde şişe yıkama makinesi mevcuttur. Binalar tek katlı olup, bir kısmı betonarme karkas bir kısmı yığma bina olarak yapılmıştır. GAYRİMENKULUN İMAR DURUMU: Kartal Belediye Başkanlığı İmar Müdürlüğü’nün 07.08.2006 tarih ve 4894 sayılı imar durum yazısında taşınmazın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 14.10.1999 tarih 5348 sayılı kararı ile Aydos Bölgesi doğal sit alanı ilan edilen bölgede orman alanında kalmaktadır denilmektedir. GAYRİMENKULUN MUHAMMEN KIYMETİ: Bilirkişi beyanına göre taşınmazın tamamına 280.042,98 YTL kıymet takdir edilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Satış günü 16.02.2007 günü saat 13.30’da 13.50’ye kadar. Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkimliği’nin Duruşma Salonunda yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartıyla ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmaz ise en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 26.02.2007 günü aynı odada saat 13.3013.50 de ikinci arttırmaya çıkartılacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağının ve satış masraflarını geçmesi şartıyla % 40’dan fazla arttırana ihale olunur. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lâzımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Dellâliye resmi, İhale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (+) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile 15 gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi taktirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İİK.’nun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesuldürler. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairece kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname ilân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, masrafı verildiği taktirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları başkaca bilgi almak isteyenlerin mahkememizin 2006/9 satış sayılı dosya numarası ile memurluğumuza baş vurmaları ilan olunur. 08.12.2006 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 63371 GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI KARTAL 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN AB’nin metresi miyiz? Yoksa kuması mı? İngiliz The Guardian’da Geoffrey Wheatcroft, “Türkiye AB’nin metresi oldu” demiş. Ben 6 Mart 1995’ten beri “kuma durumuna sokulduk” diye haykırıyorum. 2 3 yıl önce Alman Die Welt benimle yaptığı söyleşi sonrası “Türkiye Avrupa’nın metresi oldu” başlığını atmıştı. Deniz Som da Vaziyet köşesine taşıdı. Bugünlerde kimileri, “AB ile onurlu beraberlikten” söz eder oldular. J. P. Sartre’ın ‘Saygılı Yosma’sı misali, onurlu bir metres hayatını kastediyor olmalılar!.. www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali İsrail, havaalanına mescit açıyor ? KUDÜS (AA) İsrail’in uluslararası Ben Gurion Havaalanı’nda ilk kez mescit açılacak. Kararın, ülke nüfusunun önemli bölümünü oluşturan Müslüman Araplarla ilişkileri geliştirme amacıyla alındığı belirtildi. İsrail’de Araplar, nüfusun yüzde 20’sini oluşturuyor ve Arapça devletin ikinci resmi dili. Bir Varmış... Bir Yokmuş... TEMA Ormanlarımız Yanıyor. Seyirci Kalmayın. Fidan Dikim Hattı: (0 212) 284 80 00 www.tema.org.tr 2004884 Davacı Sultan Serpil Akandere vekili Av. Duygu Buğdaycıgil tarafından davalı Ahmet Çalışkan aleyhine açılan Nesebin Tashihi davasında verilen ara kararı uyarınca Davacı Sultan Serpil Akandere davalı Ahmet Çalışkan’ın kızı olduğu annesi Nalan Akandere davalı ile belli bir süre evlenme vaadi ile birlikte yaşadıklarını Sultan Serpil Akandere 29.07.1994 tarihinde dünyaya geldiğini anne Nalan Akandere’nin evlilik hazırlıkları içindeyken vize verilmediği için doğuma az bir süre kala Türkiye’ye dönmek zorunda kaldığını davalı telefon görüşmeleri devam ederken anne Nalan Akandere iki yıl sürekli olarak davalının kendisi ile evlenmesini ümit etmiştir, doğumdan iki yıl sonra davalının anne ile irtibatı tamamen kestiğini bir daha hiç arayıp sormadığını fiilen hiçbir şekilde irtibata geçmediğini, anne Nalan Akandere kızının bu durumunu hukuken ve ahlaken sorun yaratabilecek bir durum olarak kızı adına velayeten nesebin düzeltilmesi velayetin annede devamı, nafaka takdiri ve velayeten kızı Sultan Serpil Akandere adına maddi manevi tazminat davası açmak zorunda kaldığını ileride oluşabilecek durumlar karşısında fazlaya ilişkin sair tüm hakları saklı kalmak üzere Sultan Serpil Akandere’nin davalı baba Ahmet Çalışkan’dan olduğunun tespiti nesebinin tashihine dava tarihinden itibaren tedbiren iştirak nafakası ile davalıdan manevi 5.000.000.000TL ile maddi 15.000.000.000TL tazminat talep etmiş olmakla; dava dilekçesi Ali e Emine oğlu Karahüyük 01.07.1955 Davalı AHMET ÇALIŞKAN’IN Çarşı içi Kapı camii karşısı Sarraflar sırası Bila no KONYA adresi meçhul olması sebebi ile tebliğ edilemediğinden dava dilekçesinin davalıya ilanen tebliğine karar verilmiş olup, işbu ilanın neşir tarihinden itibaren 10 gün içerisinde davaya cevap vermeniz gerektiği 28.02.2007 saat 09.30’da mahkememizde hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, aksi takdirde HUMK’nun 213 ve 377. maddesi gereğince yargılamaya yokluğunuzda devam edileceği ve hüküm verileceği ilanen tebliğ olunur. (Basın: 63407) İSTANBUL l. AİLE MAHKEMESİ İLANDIR Din polisi güzellik salonlarını bastı ? BANDA AÇE (AA) Endonezya’nın yarı özerk Açe eyaletinde şeriat kurallarını uygulayan din polisi, güzellik salonlarını bastı. Şeriat Polisi Şefi Bahagia Hadi, güzellik salonlarının çoğunlukla fuhuş için kullanıldığını, bu salonlara baskınların artacağını söyledi. Polis baskınında uygun giyinmedikleri gerekçesiyle gözaltına alınan güzellik salonlarında çalışan 13 kadın ve kadın kuaförlere saç kestiren iki erkek müşteri, Şeriat Kurumu’nda “öğüt verildikten sonra” serbest bırakıldı. Radikallerin, şeriat kurallarının ülke genelinde uygulanması yönündeki girişimleri başarısız olurken özel bir özerklik statüsü bulunan Açe’de 2001’den bu yana şeriat uygulanıyor. CUMHURİYET 11 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle