19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 ARALIK 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA ORMAN TALANI 9 A AKP’li başkanlar kaçak lojmanda TATÜRK ORMANI ‘Balık baştan kokarmış’ atasözü tam da AKP hükümetinin orman politikasına denk düşüyor Pepe önce yanı başına baksın MİYASE İLKNUR ? Florya Atatürk Ormanı İstanbul Büyükşehir Belediyesi mülkiyetindeyken araziye belediye başkanlarının kullanması için tek katlı lojmanlar yapıldı. aşbakan ve Maliye Bakanı ormana kaçak ev yapar da İstanbul’un mülki amirleri durur mu? İstanbul’da görevi kaçak yapılaşmayla mücadele etmek olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile 11 AKP’li ilçe belediye başkanı Florya Atatürk Ormanı’ndaki kaçak lojmanları konut olarak kullanıyor. Florya Atatürk Ormanı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi mülkiyetindeyken araziye belediye başkanlarının kullanması için tek katlı lojmanlar yapıldı. İstanbul 1 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu 1999’da araziyi 2. derece doğal sit alanı kapsamına aldı. Orman Kadastro Komisyonu, park olarak görülen bu arazinin yaklaşık 53 hektarını orman olarak tanımladı. Sosyal konutların bulunduğu bölüm ise orman alanı dışında bırakıldı. Belediye park olarak savunduğu bölgenin orman olarak tescil edilmemesi gerektiğini öne sürerek Bakırköy Kadastro Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkemenin atadığı bilirkişi, arazinin park olamayacak kadar büyük olduğunu ve lojmanların bulunduğu 15 hektarlık arazinin de orman kapsamı dışında tutulmasının yanlış olduğunu bildirdi. Mahkeme belediyenin itirazını reddetti. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin isteğini uygun bulmadı ve 2004’te yerel stanbul Büyükşehir mahkemenin kararını Belediye oybirliği ile Başkanı onadı. Ormanlık Topbaş. alanda turistik amaç dışında her türlü yapılaşmaya yasak getirdi. Alan sit olarak tescillendi. B aşbakanının devlet ormanından açma yaparak gecekondu yapma suçundan mahkum olduğu, kaçak bir binada oturduğunu resmen ilan ettiği, bakanlarından birinin sit alanına kaçak villa yaptığı ve doğal sit alanı ilan edilen bölgede tapusuz orman arazisi satın aldığı, bu araziden rant elde etmek için 2B yasasına sığındığı bir ülkede ormanların yağmalanmasının önüne geçilebilir mi? Bir ülke düşünün ki, Orman Bakanı orman yağmacılarının karşısında aciz kaldıklarını itiraf etmek zorunda kalıyor. Bir ülke düşünün ki, aczini itiraf eden o bakanın bulunduğu kabineyi orman yasasına muhalefetten ceza almış bir başbakan yönetiyor. Yine aynı hükümetin bakanlarından biri kaçak villa yapıyor ve villaları hakkında yıkım kararı bulunmasına karşın ancak olay basına yansıdıktan sonra yıkım kararı uygulanıyor. Yine aynı bakan doğal sit alanı ilan edilmiş bir beldede kadastrosu yapılmamış tapusuz orman arazisi satın alıyor. Bu ülke neresi diye düşünmeye gerek yok. Siyasetin ve bürokrasinin ticaretin emrine girdiği bu ülke Türkiye. B ERDOĞAN RUHSATSIZ EVDE OTURDU İstanbul’daki orman yağması, Orman Bakanı Osman Pepe’nin PlanBütçe Komsyonu’nda yaptığı konuşmayla gündeme geldi. Pepe, bu konuşmasında, bakanlığı ormanları yağmalayanlara karşı mücadele verirken tehditlerle karşılaştıkla li’de orman arazisine rını söyledi. Orman Bakaçak villa yaptığı için kanı’na göre ormanlardoğan, 1986’da Sultanbeyli’de ceza almıştı. Yine ayrı yok edenler, orman ormanlık araziye kaçak villa nı Başbakan kaçak ve içine lüks siteler kuran yaptırmaktan dolayı yargılandı ve suçlu iskân ruhsatı olmayan müteahhitlik şirketlebulundu. Maliye Bakanı Unakıtan ise sit bir evde oturduğunu riydi. Günlerdir konuşuyor alanına yaptırdığı kaçak villalarını (üstte), ilan etmişti.Erdoğan, Orman Bakanı. Oysa yıkım kararına karşın ancak olay basında 1986 yılında Sultanbeykendisinin ormanları li ilçesinin Şalgamlı bölyer alınca yıktırmak zorunda kaldı. yapılaşmaya açan 2B gesinde ormanlık araziyasası, Cumhurbaşkaye kaçak villa yaptırnı’nın, muhalefetin, konuyla ilgili mühendis ve mi maktan dolayı Kartal 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde mar odalarının karşı çıkmasına karşın kendi dö yargılandı ve mahkeme tarafından “…devlet ornemlerinde Meclis’ten geçirildi. manından açma yaparak gecekondu inşa ettiği…” “Balık baştan kokarmış” atasözü tam da AKP gerekçesiyle 1990’da 10 aylık cezaya çarptırıldı. Mahhükümetinin orman politikasına denk düşüyor. kemenin verdiği ceza tecil edildi. Erdoğan, SultanBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sultanbey beyli’de yaptırdığı kaçak villanın dışında Beyler E beyi’nde kaçak bir binada oturduğunu bizzat kendisi ilan etti. 24 Mayıs 2003’te İstanbul Sanayi Odası’nda yaptığı konuşmada “Bakın ben Beylerbeyi Burhaniye’de oturuyorum. Bu evin tapusu ve ruhsatı yok. Çünkü imarı yok…” dedi. Başbakan, oturduğu kaçak evin ağabeyine ait olduğunu gizledi. Bu iki olay da Erdoğan ailesinin kaçak yapı konusundaki hassasiyetlerini ortaya koyuyor. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, sit alanına kaçak villa yapmış ve yıkım kararına karşın kaçak villaları ancak olay basında yer alınca yıkmak zorunda kalmıştı. Unakıtan, doğal sit alanı ilan edilmiş bir beldeden tapusuz orman arazisi satın almıştı. 2B yasasından “25 milyar dolar bekliyorum” diyerek kamuoyu oluşturmaya çalışırken aslında yasa kapsamına girecek kendi arazisinden elde edeceği rantın peşinde olduğunu gizliyordu.. UNAKITAN DA ORMAN SEVİYOR Maliye Bakanı Unakıtan da tam bir orman sevdalısı. Orman içinde arazi almayı ve sit alanı ilan edilen orman arazisine kaçak da olsa villa yaptırarak bu sevgisini fazlasıyla kanıtlıyor. Unakıtan, ilk olarak 1997’de Çiller hükümeti döneminde doğal sit alanı ilan edilen Beykoz’a bağlı Çavuşbaşı beldesinde 52 bin metrekare orman arazisini zilyetlik belgesiyle satın aldığını bizzat kendisi söyledi. Zilyetlik hakkı, bilindiği gibi o bölgede muhtar ve iki yalancı tanıkla elde edilebiliyordu. 1996 yılında belediye olan Çavuşbaşı, artık 3030 sayılı kanuna tabi bir yerleşim merkezi oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Erdoğan döneminde Harita Müdürlüğü kanalıyla Çavuşbaşı’nda orman vasfını yitirmiş 2B arazilerinin kadastrosu için yasal yetkisi olmadığı halde 1997 yırman lında ihale açtı. Bu çalışma ile orman yağmasının arazilerine yönelik işgaller ve katemelleri, çak yapılaşmalar artış gösterdi.Öngeçmişi ce İSKİ, 7 Ekim 1988 tarihinde de 1970’lere 116353 sayılı yazısıyla Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstandayanan 2B bul Şubesi, İstanbul Büyükşehir Beuygulamaları lediyesi Harita Müdürlüğü eliyle sürile atıldı. dürülen faaliyetlerin durdurulmasıDaha sonra nı ve ihalenin iptalini istedi. Bu isTurizm temlerin hiçbiri yerine getirilmedi. Sonuç olarak Unakıtan’ın ÇavuşTeşvik Yasası, başı’nda aldığı orman arazisinin kaormanların dastrosu TapuKadastro Müdürlümaden ğü’nce değil belediye tarafından yapocaklarına tırıldığı için tapu siciline tescil edilaçılması, özel medi. Yani tapusuz orman arazisi yaormanlara sadışı yollardan satın alınmış oldu. 2B yasasıyla 1997 yılında 40 milyayapılaşma ra satın aldığı arazi, bugünkü kurdan izni gibi yasal hesaplandığında 370 bin dolar ediyollarla yor. Muhtarlık senediyle satın aldığı yağma 50 dönümlük tapusuz arazi, 2B yasabugünlere sı çıktığında yaklaşık 20 milyon dolarlık değere ulaşacak. kadar geldi. O İ İstanbul ormanlarına yasal yağma ÖZLEM GÜVEMLİ KAÇAK VİLLALAR YIKILAMADI Maliye Bakanı Unakıtan’ın, 1981’de Üsküdar Çamlıca’da aldığı arsa da orman arazisi. Dolayısıyla doğal sit alanı kapsamında. 3 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıkları’nı koruma kurulunun izni olmadan bu arazide yapılaşma mümkün değil. Orman Yasası’na göre yüzde 6 inşaat izni var. Ancak Unakıtan FP’li ve AKP’li belediye başkanları sayesinde kaçak villayı kondurdu. 1981’de arazisine bir villa yapan Unakıtan, çocukları için kaçak olarak ikinci bir villa yaptı. Kaçak olan bu villa için 1991, 1998 ve 1999 yıllarında 3 kez yıkım kararı verildi. Üçünde de yıkım yapılmadı. İnşaat, belediye ekiplerince mühürlendi. Ancak Unakıtan, mührü söktürerek inşaatı sürdürdü. Yıkım kararını alan Belediye Encümeni’nin kararı, Üsküdar’daki FP’li Yılmaz Bayat tarafından yıllarca “elimizde yeterli araç gereç yok” denilerek uygulanmadı. İçişleri Bakanı müfettişleri, Başkan Bayat’ın savunmalarına itibar etmeyip cezalandırılmasını istedi. Raporda, “Belediye Başkanı’nın 3 ayrı yıkım kararının uygulanması için herhangi bir gayreti olmamıştır. Belediye Başkanı bu olayda görevini kötüye kullanarak, adeta ruhsatsız inşaatın bitirilebilmesi için gayret göstermiştir” denildi. Bu suçlamaya karşın, Üsküdar Belediye Başkanı Yılmaz Bayat, İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı ve 2003’te beraat etti. Kemal Unakıtan’ın villası Bayat’ın yerine Üsküdar Belediye Başkanlığı’na gelen AKP’li Mehmet Çakır tarafından da kollanarak yıkılmadı. Ta ki, konu basına yansıyıp TBMM’de CHP’li milletvekilleri tarafından soru önergeleriyle dile getirilinceye kadar bu konuda bir gelişme olmadı. CHP İzmir Milletvekili Erdal Karademir konuyu birkaç kez Meclis kürsüsünden dile getirdi. Unakıtan, “Villayı yıkıp yerine yenisini yapacağım” diyerek yeni bir proje hazırladı ve bu projesi 3 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından onaylandı. KAT ÇIKTILAR Hukuki süreç tamamlanmadan belediye başkanları ruhsatı olmayan kaçak lojmanlara bir de kat çıktı. Bakırköy Belediyesi kayıtlarında hiçbir binanın görünmediği ormanda yeni yapılaşma için de izin almadı. Florya ormanında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Başkanvekili İdris Güllüce, AKP’li Bağcılar Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık, Bayrampaşa Belediye Başkanı Hüseyin Bürge, Üsküdar Belediye Başkanı Mehmet Çakır, Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Sarıyer Belediye Başkanı Yusuf Tülün, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Genç, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Erhan Erol, Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın ve Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay için lojman, hizmetli evi ve idari bina kaçak olarak yapıldı. stanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Erdin, İstanbul’daki orman yağmasının tohumlarının; 1970’li yıllarda başlayan orman özelliğini yitirmiş alanların orman dışına çıkarılmasını öngören 2B uygulamaları ile atıldığını, bu sürecin Turizm Teşvik Yasası, ormanların madencilik faaliyetlerine açılması, özel ormanlara yüzde 6’lık yapılaşma izni ile özellikle 1990’lı yıllarda ivme kazandığını vurguladı. İstanbul ormanlarının “yasal yollarla” yağmalandığına dikkat çeken Erdin, bu sürecin en korkunç örneklerinin de Koç Üniversitesi, Kemer Country, Acarkent, Casaba Evleri ve F1 pisti olduğunu söyledi. 19982002 döneminde Orman Mühendisleri Odası Marmara Şube Başkanlığı’nı da yürüten Erdin, Acaristanbul olayı ile yeniden gündeme gelen kentteki orman yağmasına ilişkin sorularımızı yanıtladı. İstanbul ormanlarının uzun süredir yasal ve yasadışı yollarla yok edildiğini, kentin doğasının büyük bir yıkım altında olduğunu anlatan Erdin, “Yasadışı yollarla ormanların yok edilişi işgaller, kaçak yapılaşma, açmalar gibi uygulamalarla yapılıyor. Ancak Anadolu’nun herhangi bir yerinde orman köylüsünün toprak gereksinimi için orman işgali gerçekleştirmesi ile kıyılarda ve büyük kent çevrelerinde orman alanlarının işgali arasında büyük rant farkı var” dedi. Bu yasadışı işgallerin boyutlarının seçimden seçime değiştiğini belirten Erdin, asıl büyük orman yağmasının yasal yollarla gerçekleştirildiğini dile getirdi. Prof. Erdin, 1970’lerden bu yana tüm siyasi iktidarların bu “yasal talana” ciddi İ katkılarda bulunduğunu vurgulayarak “Orman alanlarının rant kaynağı olarak kullanılmasından o kadar korkuyoruz ki anayasamızın maddelerinden 2 tanesi orman alanlarının korunmasına yönelik. Dünyanın hiçbir ülkesinde orman alanlarının korunmasına yönelik anayasa maddesi yoktur. Çok af çıkarılamaz. Orman alanları başka amaçlı kullanılamaz, üzerindeki bitki örtüsü kaldırılmış olsa dahi topraklar orman alanı kabul edilir. Yani üzerindeki örtüyü kaldırdığınızda sahiplenemezsiniz. Bunlar anayasal güvence altına alınmıştır” dedi. için iyi niyetli yaklaştığım bu yasa, büyük kent çevreleri ve kıyılara gelindiğinde ne olacak’ diye düşündüğümde dikkatli olmak gerekir, hatta buralar yasanın dışında tutulmalı diye tavır geliştirdim. Fakat siyasi iktidarlar yasa bölgesel değişiklik göstermez diyerek 1744 sayılı yasayı çıkardı. 12 Mart döneminde yasa değişikliği, ardından 2B uygulamalarının başlaması ile şimdi orman alanlarının büyük kent çevrelerinde, kıyılarda, özellikle de İstanbul’da yağmalanması pompalandı. O gün karşı çıkmaya çalıştığım yasal değişikliğin sonuçlarını 2B TALANI Orman Mühendisleri POMPALADI Odası Marmara Şubesi RDİN: Örneğin, Başkanı olduğumda Erdin, İstanbul ormanlarının yağma Beykoz’un köylerinde kucağımda buldum. Çünkü Anadolu’daki sürecinin temeli olarak oturan bir kişiyi çalışmalar bitmişti ve nitelenen 2B sürecini orman köylüsü şöyle anlattı: büyük kent saydılar ve adına “1970’lerin başında çevrelerinde 2B orman alanı siyasi iktidar, orman uygulamaları çıkardılar. Boğaz’ın niteliğini bilim ve fen yapılıyordu. sırtlarında birçok alan Ege ve Akdeniz sahilleri bakımından kaybetmiş 2B ile orman alanı alanları orman alanı ile İstanbul çevresinde dışına çıkarılarak bir 2B uygulamasına dışına çıkaralım mı kişi adına yazıldı. sorusu ile Meclis’i geçilmişti. 1744 sayılı yasaya çıkarılan ek zorlamaya başladı. yönetmelikte 15 kriter vardı bir 1973’te bu amaçla 1744 sayılı yasa alanın orman özelliğini yitirip çıkarıldı. 2B’nin temelleri bu yasa yitirmemesi ile ilgili ve çok katıydı. ile atıldı. Asistan olduğum dönemde Hemen hemen hiçbir alanı orman bu yasa taslağı fakültemize geldi. dışına çıkaramıyordunuz. Ama Ben neden olmasın diye düşünmüştüm. Çünkü Anadolu’nun sonraki siyasi iktidarlar, yavaş yavaş bu kriterleri törpülemeye başladılar herhangi bir yerindeki orman ve geriye bu ölçütlerden hiçbiri köylüsünü düşünerek yaklaşmıştım kalmadı. İlk başlarda orman olaya. Ama hemen ardından ‘Peki, alanları Hazine adına orman dışına orman köylüsünün topraklandırılması çıkarılıyordu. Sonra orman köylüsüne ucuz bir şekilde devredilmeye başlandı. Tabii orman köylüsü olma koşulu getirildi ki, toprak el değiştirilmesin, rant kaynağı olmasın. Sonraki iktidarlar bu uygulamayı o kadar laçkalaştırdılar ki orman köylüsü olmasın ama orada en az 5 yıldır oturması gerekir gibi şartlar getirdiler. Mülk edinecek kişinin özelliklerini azalttıkça bu alanda rant oluşmaya başladı. Bu sırada da 2B uygulamaları büyük kent çevrelerine dayandı.” AMACINDAN SAPTI Erdin, kentlerdeki uygulamaların, orman köylerindeki uygulamalarla aynı olması nedeniyle ciddi sorunlar yaşandığını ifade etti. İstanbul’da orman köylüsü bulunmadığını, bu yüzden 2B uygulamasının amacından saptığını anlatan Erdin, bu sırada ilginç olaylar yaşandığını söyledi. Erdin, “Örneğin, Beykoz’un köylerinde oturan bir kişiyi orman köylüsü saydılar ve adına orman alanı çıkardılar. Boğaz’ın sırtlarında birçok alan 2B ile orman alanı dışına çıkarılarak bir kişi adına yazıldı. Topraktan rant sağlayanlar, müteahhitlik yapanlar hemen adına yer çıkarılan bu kişiyi buldular ve dediler ki ‘Sen bu alanı bize devredeceksin.’Devlet bu kişiye örneğin 1 milyara verecekti o yeri, bu adamlar ona 50 milyara verdiler. Tapu bu kişinin üzerine geçince noter devri ile ikinci kişilere bütün haklarını devretti. Rant oluşmaya başladı. Ve bütün bunların hepsi yasalar çerçevesinde gerçekleşti” diye konuştu. SÜRECEK E CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle