19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 ARALIK 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Sabancı Müzesi’nde ‘Cengiz Han ve Mirasçıları’ sergisiyle uzak geçmişe yolculuk: 15 KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR Bozkırların çokkültürlü sesi... İstanbul’un ışıl ışıl güneşli bir sabahında, Sabancı Müzesi’nden içeri girip “Cengiz Han ve MirasçılarıBüyük Moğol İmparatorluğu” sergisini dolaşmaya başladığımda, elimdeki rehber kulaklıktan gelen nal sesleri ve bozkır rüzgârının uğultusuyla yolculuğum başlamıştı bile. Uzak bir geçmişe, Orta Asya bozkırlarına uzanan bir yolculuk... Bugüne dek tarihin kaydettiği en büyük, en güçlü, toprakları en geniş alana yayılan (Pasifik Okyanusu’ndan Macaristan ovalarına, Rusya steplerine yayılan) bir dünya imparatorluğuna, Moğol İmparatorluğu’na yolculuk... Doğrusu benim için, yolculuk heyecanının önemli payını, bu “en büyük”, “en güçlü”, “en geniş alana yayılma” tanımlamaları değil, Müze Müdürü Nazan Ölçer’in şu sözleri oluşturuyordu: “Cengiz Han ve Mirasçıları sergisini ülkemize getirmeye karar verdiğimiz zaman, büyük bir sorumluluk aldığımızın bilincindeydik. Çünkü bozkırların bu büyük cengâveri ile birlikte, bize ait bir dizi efsane de, neredeyse ete kemiğe bürünerek karşımıza gelecekti. Projeyi bizler için çekici kılan bu husus, aslında eski bir rüyamızın, ‘Türk’ kimliğinin peşine düşerek iz sürme hayalimizin de bir bölümünün gerçekleşmesi demekti...” İşte, şimdi “efsanelerin”, ete kemiğe bürünmüş halleri karşımdaydı ve ben de iz sürüyordum! Karakurum ve çevresinden getirilen bulgulara baktığımda, günümüzde çok moda olan “çokkültürlülük” deyimini rahatlıkla kullanabileceğimizi görüyorum. (Karakurum: Türkçe karşılığı “kara kaya” ya da “kara taş yığını”. Cengiz Han’ın uzun kabile savaşlarından sonra dinlendiği bu yere, ilk kenti kuran kendi değil, oğlu Ögeday.) Askeri ve sivil yönetim kadrolarının yanı sıra Müslüman tüccarların, Çinli zanaatkârların, imparatorluğun her yanından gelen insanların yaşadığı Karakurum aynı zamanda maden işleyen atölyelerin, camcıların, mücevhercilerin, ahşap gündelik eşyalar yapan atölyelerin, seramik atölyelerinin, sikke yapımının da merkezi... Ticaretin teşvik edilmesi, ileri bir haberleşme ve ulaşım sistemiyle, dinsel hoşgörüyle (Şamanizm, Budizm, Müslümanlık bir arada) Doğu Batı arasındaki düşünce ve kültür değiş tokuşuyla tam bir çokkültürlülüğün egemen olduğunu görüyoruz. Şu son iki paragrafta söylediklerimin izlerini, sergi vitrinlerinde izlerken kulaklıktan müziklerini bile dinlemek olanağını buluyorum. Moğolların yaşamını belirleyen üç öğeye; bozkıra, ailelerine ve hayvanlarına duydukları sevgiyi dile getiren türküleri dinliyorum. (“Hurrah” sözcüğünün Moğolcadan geldiğini bilir miydiniz?) Sergide yer alan 600 eser arasındaki yolculuğumla, tarihteki, Asya bozkırlarındaki, daha önce gitmiş olduğum Altay Dağları’ndaki, Uygur topraklarındaki, Tibet’teki yolculuklarım iç içe geçtiğinde, bir kez daha yeryüzünün harikuladeliği içime gelip yerleşmiş, biraz daha zenginleşmiştim. Moğol İmparatorluğu’nun kuruluşunun 800. yılında bu serginin gerçekleştirilmesi, çeşitli Alman müze ve kurumlarının, Sabancı Üniversitesi’nin işbirliği, Garanti Bankası sponsorluğuyla sağlanmıştı. Hem dünyanın dört bir yanındaki müzelerden hem de Türk müzelerinden eserler bir araya getirilebilmişti. Başta sergiyi kurgulayan Nazan Ölçer, Filiz Çağman, Semlin Kangal olmak üzere emeği geçen, katkıda bulunan herkese, bu yazıda yararlandığım sergi kataloğunu oluşturanlara, çabaları, emekleri için teşekkür ederim. [email protected] Faks: 0 212 257 16 50 Kültür Köprüleri “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” sözünün her gün farklı nedenlerle hatırlatıldığı şu günlerde, bu paranoyadan korunmanın tek yolu, kültürler arasındaki ilişkileri ve kardeşliği vurgulayan etkinlikler galiba. Şu sıralar Türkiye’nin farklı köşelerinde düzenlenen kültür etkinliklerinden söz etmek istiyorum bugün. Kars’ta başlayıp Azerbaycan ve Ermenistan kentlerinde devam eden “Avrupa Gezici Film Festivali”nin ardından Bursa’da başlayan “İpek Yolu Film Festivali”ni bu bağlamda değerlendiriyorum. Söz konusu etkinliğin ana destekçisi Bursa Büyükşehir Belediyesi, son belediye seçimlerine dek aralıksız süren ve Bursalı sinemaseverlerin büyük desteğini kazanan “Bursa Sinema Şenliği”ni sonlandırmış ve beşinci yıl için anons edilen “Balkan Film Festivali”ni engellemiş olsa da… AKP’li belediye başkanı herhalde kendi siyasal çizgilerini benimsemediğimiz için olsa gerek bu projeyi durdurduktan bir yıl sonra, uygun buldukları bir şirketle yeni bir festival düzenleme kararı almış (Neyse ki, projenin başında Burçak Evren gibi saygın bir sinema yazarı var) . Biz, “Balkan Festivali”ni başka bir kentte gene yaparız. “İpek Yolu Festivali”ne uzun ömürler diliyorum. Ve sırası gelmişken, festivalin ilk yıl programında dikkatimi çeken bir noktayı vurgulamak istiyorum. Eğer tematik bir festival yapılıyorsa, seçilen temaya uygun düşmeyen filmlere yer vermemekte yarar var. Örneğin, “İpek Yolu Festivali”nde bir Kanada filmi görmesek de olurdu… Aynı hatayı, TÜRSAK da “Uluslararası SinemaTarih Buluşması”nda yapıyor yıllardır. ??? Kültürleri buluşturan bir başka etkinlik de, geçen hafta sonu başlayan ve British Council, Kültürlerarası İletişim Derneği, Anadolu Kültür işbirliği ile Anadolu’da on kentte düzenlenecek olan “İngiltere’den Genç Filmler” toplu gösterimi. Diyarbakır, İzmir ve Eskişehir ilerimizdeki gösterimlerle başlayan proje, Gaziantep, Kahramanmaraş, Malatya, Kayseri, Van, Mersin ve Samsun’da yıl sonuna dek sürecek. Hafta başında, İzmir’de Konak Belediyesi’nin Güzelyalı Kültür Merkezi’nde gerçekleşen gösterimler çerçevesinde İngiliz sinemacı Kishore Verma ile bir söyleşi yaptık. Verma, İngiliz sinemasındaki bağımsız yapımcıların sorunlarını anlatırken, 50’lerin sonu, 60’ların başındaki ‘Özgür Sinema’ akımından övgüyle söz etti. Günümüzde, politik film yapmak adına yola çıkanların bile duygusallığa yaslanıp sistemi sorgulamaktan kaçındıklarını söyledi. British Council gibi resmi bir kurumun düzenlediği programda, İngiliz hükümetini eleştiren filmlerin yer alması ise, hiç kuşkusuz projenin en dikkate değer yanlarından biriydi. İzmir, Anadolu’nun kültür ve sanat açısından en şanslı kentlerinden biri (Eskişehir’le birlikte). Bunda en büyük pay ise Konak Belediyesi’ne ait. Güzelyalı, Eşrefpaşa ve Alsancak’taki kültür merkezleri bir gün bile boş durmuyor. Tüm sorumlulara buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Anadolu’nun diğer kentlerindeki kültür etkinlikleri ise aynı yoğunlukta değil, ne yazık ki. Tabii, kültür merkezlerinde düzenlenen ‘umre’ seminerlerini saymazsanız... ??? Bugün Gaziantep’te “İngiltere’den Genç Filmler” gösterimi ile başlayacak ve sinema alanında (“Ölmüş Bir Koyunu Değerlendirmenin 37 Yolu” adlı belgeselin yönetmeni Ben Hopkins, Işıl Özgentürk, Nurdan Arca ve Reis Çelik’in katılacağı) söyleşi ve atölye çalışmaları ile sürecek olan “II. AvrupaAnadolu Kültürleri Buluşması”nın ikinci etabında, dört coğrafi bölgemizin dört kentinde sanatseverlerle buluşacağız. Geçen yıl, İtalyan müzisyenlerle yollara düşmüştük. Bu yıl İngiliz sinemacıları var yanımızda. Gaziantep’ten Kahramanmaraş’a, oradan Malatya ve Kayseri’ye uzanacağız. Bu dört ilimizin üniversitelerinin ev sahipliğinde gerçekleşecek etkinlikler. “II. Buluşma”nın ilk etabında bu yıl haziran ayındaG.Antep ve K.Maraş’a müzik grupları ve Akbank Yeni Kuşak Tiyatro’nun Pinter oyunları ile gitmiştik. Bu kez, Malatya ve Kayseri’ye bir başka İngiliz yazarın, Tom Kempinski’nin bir oyununu götürüyoruz. Devlet Tiyatroları işbirliği ile… İki müzik grubu, Batı ve Doğu müziklerini buluşturan konserler verecek. Maraş’ta resim ve tiyatro, Malatya’da müzik, Kayseri’de plastik sanatlar, fotoğraf atölyeleri gerçekleştirilecek. Yazarlarımız, üniversiteli gençlerle söyleşiler yapacak. Gittiğimiz her kentte kentin kültür sanat alanındaki sivil toplum örgütleri, profesyonel, amatör sanat kuruluşları ile toplantılar yapacağız. Anadolu’daki sanatçıların yalnızlığına bir çare aramak, seslerinin İstanbul’a ulaşmasını kolaylaştırmak için… Yeni kültür köprülerinin kurulmasına ortam hazırlamak için… Bozkırda iktidar ilişkileri Moğol İmparatorluğu’nun tüm nitelikleri ve özellikleri elbet ki yalnızca kurucusu efsanevi Cengiz Han’a bağlanamazdı. (1162 – 1227 yıllarında yaşadı. Asıl adı Temucin, “Yüce Han’’ seçildikten sonra Cengiz Han adını aldı. Moğolca “Çinggis”, öylesine engin anlamlı bir sözcük ki, başka dillere “Okyanus benzeri hükümdar” olarak çevriliyor.) Sergideki yolculuk, İÖ 4. yüzyılla başlıyor. Bizim “Hunlar” dediğimiz Hiongnuların bugünkü Moğolistan topraklarında yayılmaları... “At sırtında ok atma sanatını” geliştirmeleri... Çin’i korkutan örgütlenmelere girmeleri... Biz onları hep yalnızca savaşan, akınlar düzenleyen göçebe kavimler, boylar olarak bilirdik. Oysa burada, göçebe kavimlerin yerleşik uygarlıklarla tek ilişkisinin savaş olmadığını görüyoruz. Göçebe ekonomisi kendine yeterli değil, yerleşiklerle ticaret ilişkisi kaçınılmaz. Karşılıklı haraç alıp verme, armağan gönderme politikaları, stratejik evlilik anlaşmaları, güç dengesi ve iktidar ilişkisi açısından çok önemli. Hunlar içinde Türk kabileler, topluluklar da var. Ve bunlar güç hiyerarşisinde zamanla yükseliyor. 6. yüzyılda “Türk” adıyla anılan ilk siyasal birliği Kök Türk Kağanlığı’nı kuruyorlar. Kök Türk Kağanlığı’nın Hunlardan çok daha ileri, sosyolojik anlamda “devlet” diye tanımlanabilecek, gelişmiş bir kültüre sahip olduklarının kanıtları sergide önemli bir tutuyor. Heykel sanatından örnekler, ziynet eşyaları, yazıtlar... Önemli hükümdarları Bilge Kağan ve ünlü kardeşi Kül Tigin (ordu komutanı) ve Tonyukuk (Baş danışmangünümüz başbakanı) adlarıyla anılan yazıttan bir örnek: (Yalınlaştırılmış çevirisi:) “Gök bağışlayıcı olduğundan, seçilmiş mutlu olduğumdan, payım olduğundan, ölmekte olan bir halkı canlandırdım, çıplak halkı kuşattım, (...) göğün dört bir yönündeki halkları barıştırdım ve onları düşmansız kıldım. Hepsi bana boyun eğer.” Gelin görün ki, herkesin boyun eğmesi yetmiyor... Zamanla Kök Türklerin yerini, tarım ve kent kültürü daha gelişmiş, yerleşik düzeni daha güçlü, bürokrasisi daha devamlı olan Uygur devleti alacaktı… Çokkültürlü imparatorluk Sizleri, kronolojik sıra ve tarihsel gelişimin tanıklıkları objeler arasında dolaştırmaya bu köşe yetmez. Cengiz Han, Moğol kabileleriyle Türk boylarını, sonradan Büyük Moğol İmparatorluğu’na dönüştürecek konfederasyonda birleştirdiğinde toplumsal ve politik düzende önemli bir değişiklikle işe başladı: Yönetimde kan bağını değil, görev ve hizmetlerin belirleyiciliğini benimsedi. Bu dev imparatorluğun özellikle başkenti Bilkent Senfoni’den Barok Müzik ? Kültür Servisi Bilkent Senfoni Orkestrası (BSO) yarın Bilkent Konser Salonu’ndaki konserde barok müziğin seçkin yapıtlarından bir seçki sunacak. Orkestra, Müzik Yönetmeni Emil Tabakov yönetimindeki bu konserinde, J.S. Bach’ın 3 ve 4 numaralı “Brandenburg Konçertoları” ile G.F. Haendel’in “Su Müziği”ni seslendirecek. Henüz 18 yaşındayken Rusçuk Devlet Senfoni Orkestrası’nı yöneten ve profesyonel anlamda ilk bestesini yapan Emil Tabakov, çağımızın önemli Bulgar bestecilerinden ve önde gelen orkestra şeflerinden biri. Fransa Ulusal Orkestrası, Avignon Orkestrası, Metz Orkestrası ve Moskova Radyo Senfoni Orkestrası’nın daimi konuk şefi olan Emil Tabakov, tüm dünyada seçkin orkestralarla konserler veriyor. [email protected] II. AVRUPAANADOLU KÜLTÜRLERİ BULUŞMASI Dört kente sanat köprüsü tolia” konserleri, yaKültür Servisi Külzar Pınar Kür’ün türlerarası İletişim Dersöyleşisi İnönü Ünineği’nin ilkini geçen yıl versitesi Kongre ve gerçekleştirdiği “AvruKültür Merkezi sapa – Anadolu Kültürlelonlarında düzenleri Buluşması”, bu yıl necek. A.Adnan Saydört kentte 1529 Aralık gun Salonu’ndaki tarihleri arasında, dört atölyeler ise, müzik bölgemizin dört kentintemasında odaklanade, Gaziantep, Kahracak: Oğuz Kaplangı manmaraş, Malatya ve Kayseri’de, Gaziantep, Ben Hopkins’in ‘Ölmüş Bir Koyunu Değerlendirmenin 37 ve Lari Dilmen’in yapacağı atölyenin Sütçü İmam, İnönü ve Yolu’ adlı filmi. konusu ‘Müzik ProErciyes üniversiteleri işBen Hopkins’le yapacağı söyleşi, düksiyonu’ ; Richard Lenoir ve birliği ile düzenleniyor. Tasarının ikinci etabında, dört Nurdan Arca’nın “Simavnalı Bed Aslı Doğan ise ‘Müzik ve Mizanreddin” filminin gösterimi ve bel sen’ konulu bir atölye çalışması gerkentte British Council ve Anadolu gesel film atölyesi, yazar Işıl Öz çekleştirecek. MS hastalığına tutuKültür işbirliği ile düzenlenecek gentürk’ün senaryo atölyesi ve yö lan bir müzisyenle, doktoru arasın“İngiltere’den Genç Filmler” top netmen Reis Çelik’in “Belgeselden daki ilişkileri konu alan ve Ayşen lu gösterisi, İstanbul Devlet Tiyatro Kurmacaya” başlıklı atölye çalış İnci ile Erdoğan Ersever’in rol alsu’nun sergileyeceği İngiliz yazar ması var. dığı DT prodüksiyonu “Tek KişiTom Kempinski’nin “Tek Kişilik lik Oyun” ise Malatya Sabancı KülDüet”oyunu ve sanat atölyeleri yer Atölyeler... tür Merkezi’nde sergilenecek. alıyor. “İngiltere’den Genç Film2529 Aralık tarihleri arasındaki ler” programında İngiliz sinemasıKahramanmaraş’ta 1822 Aralık Kayseri etkinlikleri kapsamında, nın son iki yılda ürettiği beş yapım tarihleri arasında, “İngiltere’den Devlet Tiyatrosu’nun oyunu Kayseyer bulunuyor: Winterbottom – Genç Filmler” gösterisi Sütçü ri Kültür Merkezi’nde sergilenirken, Whitecross’un “Guantanamo Yo İmam Üniversitesi Konferans Salo İngiliz filmleri ve sanat atölyeleri lu”, Sean McAllister’in “Bağdat nu’nda gerçekleştirilirken, Şahika Erciyes Üniversitesi İ.B.F. Konfelı Liberace”, Ben Hopkins’in Sanat Evi’nde Arzu Başaran’ın rans Salonu ve Güzel Sanatlar Fa“Ölmüş Bir Koyunu Değerlendir ‘Resim’, Aliye Uzunatağan’ın kültesi’nde yer alacak. Kayseri’deki menin 37 Yolu”, Julien Temple’ın ‘Oyunculuk’, Emre Koyuncuoğ sanat atölyelerini, ‘fotoğraf’ ala“Glastonbury” ve Gaby Dellal’ın lu’nun ‘Tiyatroda Beden Dili ve nında İsa Çelik, ‘plastik sanat“Güneşli Bir Günde” adlı filmi. Koreografi’ konulu atölyeleri yer lar’da Mehmet Güleryüz yöneteFilmlerden önce, British Council’ın alacak. cek, Uluslararası Tiyatro Eleştiraçtığı digital video film yarışmasın1923 Aralık tarihleri arasında menleri Birliği Türkiye Merkezi dan seçmeler ve İngiliz video klip gerçekleşecek Malatya programın Başkanı ise, “Rolünden Korkan da yer alan İngiliz filmleri, “Tech Tiyatro Eleştirmeni” başlıklı bir leri gösterilecek. Vecdi Sayar’ın İngiliz yönetmen no Roman Project” ve “Balkana söyleşi düzenleyecek. CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle