25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 2006 PERŞEMBE 6 HABERLER Apronda kurban kesilmesi olayıyla ilgili olarak genel müdür Kotil’den sözlü izin alındığı iddia edildi PERŞEMBE ORHAN BURSALI Devenin faturası THY’ye ÖZCAN YAŞAR Devlet, Kemalist mi? Analiz denen düşünme antrenmanı çoğu okur için sıkıcı olabilir, günlük gelişmeler üzerine şöyle militanca bir şeyler yazmanın reytingi fazladır, içeriği o kadar önemli olmasa da... Ne yazık ki yazarınız bugün de aklının dikine gidecek ve salı günkü konuyu bugün geçici olarak noktalayacak: Bugünkü devlet Kemalist mi? Bu soruyu neden soruyorum? Çünkü bugün AKP ile birlikte hareket, hatta bazıları AKP’leşen eden liberalbir kısım solyazar ve köşe yazarının oluşturduğu ilginç ittifak (Star, bu ittifakın bire bir aynısı oldu!), devlet=Kemalist denklemine inanıyor. “Devletin arkasındaki en önemli güç de askerler olduğuna göre, askerin çatıştığı her şey bizim dostumuz ve müttefikimizdir” düşüncesiyle güdülüyorlar! Bugün, bu tezi tartışacağız. ??? 1) Bugünkü devlet, Kemalist mi? Bu görüş, bir kısım solculiberal ve özellikle İslamcı/dincilerin ortaya attığı, ama etkisi büyük bir “siyaset efsanesi”dir. Yani kasıtlı palavradır! Nedenlerine gelince: a) Kemalist demek, Mustafa Kemal Paşa’nın devlet aygıtı, o aygıtın “şaşmaz siyaseti” anlamına gelir. Allahaşkına bugün böyle bir şey mi kaldı? Kaç yıldır yazarım: Atatürk’ün devleti veya Cumhuriyeti’nin üzerinden 1938’den bu yana neler geçti neler! Paşa’nın ölümüyle, Atatürk Devleti ve Cumhuriyeti bitmiştir (1. Cumhuriyet) ve sonraki Cumhuriyet başlamıştır. Bu, sadece Atatürk’le kapanan ve başlayan yeni bir dönem anlamına gelmiyor. Aynı zamanda siyaset ve Cumhuriyet anlamıyla da büyük değişimler yaşadık. Demokrasi geldi! Parlamenter demokrasiye geçtik! Anayasa birkaç kez değişti! b) Devlet ve yönetimi de değişti: 19381950 arası bir savaş ve geçiş dönemidir. 19501960 arası devlet sağcımuhafazakâr yönetimine girdi! 1960’larda kısa süreliğine “merkez”, “demokrat” bir ara yönetimi saymazsak, Demirel hükümetleri, arkasından Milliyetçi Cephe hükümetleri, Özal hükümetleri ve yine DYP ANAP hükümetleri, esas olarak devleti yönetti. 10 yıl Menderes’ten sonra yaklaşık 11 yıl Demirel, 6 yıl Özal, 4 yıl Çiller, 4 yıl kadar Mesut Yılmaz, Erbakan ve 5 yıldır Erdoğan yönetiyor!.. Bunlar ve ara iktidarların da hepsi sağcımuhafazakâr, merkez ve sağ yani. Merkez sağ iktidarda hep çuvalladı ve askeri darbelere ortam hazırladı. Ülkeyi “demokrasi” çerçevesinde yönetemeyince, iktidarı askerlere devretti! 1971 ve 1980 askeri diktatörlüklerin kurduğu “sivil” iktidarların hemen hepsi de merkez sağ eğilimli. Nihat Erim’ler, Irmak’lar, Talu’lar, Öztrak’lar falan. Yani 1950’den itibaren 56 yıldır, temelde, merkez sağ ve İslamcı partiler iktidarda (Ecevit’in kendi adıyla hükümet ortaklıkları 4 yıl kadardır!) Bu süre içinde devlet, sağ merkez karakterine dönüştü ve ülkede her şeyi belirledi. Yani Kemalist devletin, ne devleti kaldı ne de ana politikaları, ne de Anayasası! Safsatayı bırakalım! ??? 2) Peki Kemalizmden kalan nedir geriye? Bir ülke ve sınırları, Cumhuriyet ve laikliği! (Anayasa maddesi olarak (yani kâğıt üzerinde) ve uygulamada ise kısmen, çünkü merkezsağ adım adım eğitimi vb. İslamlaştırdı!) 3) Askerler Kemalist mi? Yukarıda, “Kemalizmden geri kalanları” savunmak anlamında, evet! Bir de Atatürk sevgisi ve liderliği (manevi olarak). 4) Yani ortada merkez ve merkez sağ bir devlet yapısı var. Askerler de bu yapının bir parçası. Merkezmerkez sağ politikaların destekleyicisi oldu. (27 Mayıs bir yana!) 5) Demokrasi ve insan hakları konusunda yaşadığımız sorunların hepsi, bu merkezmerkez sağ karakterli devlet ve siyasal iktidarlardan kaynaklanıyor. Partilerin otokratikliderlik yapısı da. 6) Türkiye’nin ekonomik sorunlarının temelde hemen hepsi de merkezmerkez sağ politikalardan kaynaklanıyor! 7) Peki AKP? “Dava Partisi” karakterli. Dinci karakterli bir merkez sağcı. AKP, diğer merkezsağ partilerden ideolojik olarak ayrılıyor. Hedefi, bugüne kadar izlediği, eğitimbilim, kısmen ekonomi ve bütünüyle kadro politikaları, İslami Cumhuriyet kurmaya yönelik. Kendisinden önceki sağ politikaların biçimlendirdiği devleti, şimdi köktenci bir adım daha geriye götürecek! 8) İşte çatışmanın kaynağı. Kemalizmden geri kalan devletin Laik Cumhuriyet karakteri yıkılmalı ki ilerleyebilsin. DYP ve ANAP, (siyaset) fazla problem çıkarmayabilir AKP’ye. Ama devletin asker kanadı, yargı ve üniversite gibi temel birimleri sorun çıkarıyor! AKP (dincişeriatçılar) en çok bu sorun çıkaran kurumların üzerine gidiyor ve onları da bu “değişime” hazırlamaya zorluyor! 9) AKP ve dincilere, liberal kısmi solcubazı entelektüel yazar çizer ekibi de en büyük yardımcı! Onlar bu savaşı, özgürlük, insan hakları savaşı sanıyor! 10) Bu ittifakın bir “yeraltıillegal” anlaşması var: Gerektiğinde ülkenin sınırları da değişebilir! Yani Kürt meselesi! Asker, üniversite, yargının, direncinin kırılması ve seçilmişlerin mutlak diktatörlüğünün kurulmasıyla, bu süreç ilerleyebilir! “Kutsal ittifak” bugünün ve yarının hesaplarına, Mustafa Kemal Paşa’yı alet ediyor. Bu yazıyı da esas buna sinirlendiğim ve Paşa’ya haksız saldırılara dayanamadığım için yazdım!!! AB Komisyonu’nun müzakereleri dondurma kararını sert bir şekilde eleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın işbaşına getirdiği THY yöneticileri uygulamaya koydukları işlerle Türkiye’yi çağdışı bir görüntüye sürüklüyor. THY’yi yönetenlerin, Türkiye’nin dışa açılan en önemli kapısı olan Atatürk Havalimanı Apronu’nda adak uğruna bir deveyi kurban etmeleri, bu uygulamalara en çarpıcı örnek olarak Atatürk Havalimanı’nın kayıtlarına geçti. Süsledikleri deveyi apronda kesen THY, bu işin sorumlusu olarak gördüğü Uçak Bakım Başkanı Şükrü Can’ı, basında yer alan haberlerden hemen sonra görevden aldı ve geçici görevle genel müdürlük bünyesine çekti. Ancak, deve kesilmesi olayından hemen tüm üst düzey yöneticilerinin haberi olduğu, Şükrü Can’ın Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin ve Genel Müdür Temel Kotil’i konuyla ilgili bilgilendirdiği ve deve kesilmesi konusunda sözlü izin aldığı ortaya çıktı. Sıkı korunmaya çalışılan Atatürk Havalimanı’na böyle bir izin alınmadan aprona deve sokulması ve kesilmesi gibi bu tip organizasyonun gerçekleştirilemeyeceği de emniyet yetkililerince vurgulandı. Avrupa Birliği standartlarına göre açık alanlarda canlı hayvan kesilmesinin Kurban Bayramlarında, köylerde ve kırsal alanlarda bile yasaklandığı bir süreçte, uluslararası bir terminalde deve kesilmesine izin veren THY’nin üst düzey yöneticilerinin tutumu şaşkınlık yarattı. Oysa bu olaydan 2 gün önce de THY’nin, Star Alliance Grubu’na katılmasıyla ilgili bir toplantıda çoğunluğu Avrupalı havayolu kuruluşlarının en üst düzey yöneticilerinin önünde sergiledikleri tutum, davranışları ve sözleri deve kesilmesi olayıyla tam bir tezat oluşturdu. Devenin adak olarak belirlenmesinde Karlıtekın ve Kotil’in “olumlu görüş” belirtmelerine karşın bu olayda adlarının yer almaması da işin “planlı ve programlı” yürütüldüğünü akıllara getirdi. Deve kesilmesi olayına sıcak bakan ve işin resmiyete dökülmesinden çekinen ve adlarının bu işte yer almasını istemeyen Yönetim Kurulu Başkanı Karlıtekin ve Genel Müdür Kotil, Uçak Bakım Başkanı Şükrü Can’ı bu işle adeta dolaylı olarak görevlendirdiler. . Bakan Yıldırım: Densizlik ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Atatürk Havaalanı’nda Türk Hava Yolları (THY) görevlileri tarafından deve kesilmesini “densizlik” olarak nitelendirdi. Yıldırım, THY’nin 75 yıllık, tarihi ve milli bayrak taşıyıcı bir kurum olduğunu anımsatarak, olayın onaylanacak bir yanı olmadığını vurguladı.Yıldırım, şöyle konuştu: “Orada aklıevvel bir arkadaşın yaptığı hatayı koca bir kuruma, camiaya mal etmek yanlıştır. Gerekli talimatlar verildi ve bu arkadaş açığa alındı. Soruşturma devam ediyor. Türk Hava Yolları’nda bazıları, herhalde Kurban Bayramı’na erken girdi. Öyle anlaşılıyor. Deve kesmek marifet değil. Şirketin görevini en iyi şekilde yapması ve vatandaşın şikâyetini kesmesi ondan daha önemlidir. Onun için, bir tane yapılan densizlikle, iki tane yapılan densizlikle koca bir asırlık kurumu aynı görmek, çok insaflı bir şey değildir. Kaldı ki gereği de yapılmıştır.’’ Yıldırım, başka bir soru üzerine, söz konusu olayın teknik kısımda meydana geldiğini, inceleme sonucunda olayın ortaya çıkacağını ve sorumlunun belirleneceğini ifade etti. THY’DE AKP’Lİ YILLAR ? Kadrolaşma olaylarının yaşandığı dönemde 2006 yaz başında rötar ve iptaller doruk noktaya ulaştı. İşi bilmeyen personelden kaynaklanan uygulamalar rötara neden oldu. ? Erkek kabin memurlarının sayıları görülmemiş bir şekilde artış gösterdi. Bazı kabin memurları içki servisi yapmadığı için yolcularla tartışmalar yaşandı. Fethullah Gülen’in okulu olan noktalara yolcu oranı düşük bile olsa Yemen’de Sana ve Müslüman Afrika ülkeleri gibi yeni güzergâhlar oluşturuldu. Bu noktaya uçan uçaklar çoğu zaman 1015 yolcuyla uçtu. ? Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu’ndan mezunlar varken, imam hatip kökenli lise mezunu çok kişiye harekâtçı olarak görev verildi. ? Kombassan’ı iflas ettiren üst düzey bir kişi atandı. ? Atatürk rozeti takan kabin memurlarına sözlü uyarılar yapıldı. ? Bazı THY temsilciliklerinde cuma namazı saatleri telsiz anonslarıyla duyurularak manevi baskı yolu izlendi. ? Ermeni asıllı Türk Vatandaşı S.A’yı yazılı ve sözlü sınavları kazandığı halde 8 ay oyaladıktan sonra kabul etti. ? THY yine benzer bir uygulamada hosteslik sınavlarını kazanan 2 hostes adayını uçuş eğitimlerine çağırmadı. Bu kişilerin Türk vatandaşı olmalarına karşın, kimlik bilgilerindeki din bölümünde “Musevi” yazmasının etkili olduğu görüşü basına yansıdı. ? Atatürk Havalimanı’nda adeta bir sarayı çağrıştıran CIP Salonu’nu hizmete açan THY, Osmanlı dönemine ait figürlerle süslediği ana salonda Atatürk’ün resmine yer vermedi. Gelen tepkiler üzerine, Atatürk’ün posteri, sık kullanılmayan bir odaya asıldı. THY’nin kestiği deve için THY Yönetim Kurulu Başkanı Karlıtekin ve Genel Müdür Kotil’den izin alınmış. Adak devenin kesilmesi sürecini başlatan ve işlemi tamamlayan kişi olarak gözüken Şükrü Can ise THY’nin ivedi bir kararıyla görevinden alındı. THY tarafından basına geçilen görevden alınma yazısında olayla ilgili olarak yapılan kısa açıklamada şöyle denildi: “Son RJ 100 uçağının geri tesliminin belirlenen süreden önce tamamlanması sebebiyle THY Teknik AŞ çalışanları kendi inisiyatifleriyle, kendi aralarında para toplayarak adak kurbanı kesmişlerdir. Konuyla ilgili ayrıntılı inceleme başlatılmış olup, inceleme sonuçlanıncaya kadar Uçak Bakım Başkanı Şükrü Can görevden alınarak genel müdür emrine çekilmiştir.” THY’den yapılan yazılı açıklamada kesilen devenin parasının çalışanlar arasında toplanarak ödendiği bildirilirken, bu paranın THY yönetiminin bilgisi dahilinde Şükrü Can ta. rafından ödendiği öne sürüldü. Olaydan çok kısa bir süre sonra THY’nin açıklamasını yalanlayan bir fatura ortaya çıktı. Alıcı olarak THY’nin adının yer aldığı deve satış faturasının düzenleyicisi bölümünde ise “Küçükoğlu İnşaat Petrol Ürünleri Tekstil Tic. Limited Şirketi’ne ait bilgiler yer aldı. THY’ye düzenlenen faturada 735 kilogram ağırlığındaki deve için ödenen paranın 5 bin 10 YTL olduğu bilgisine ulaşıldı. İMAMLIK TESTİYLE PERSONEL SEÇİMİ AMAÇLARI THY’DE KADROLAŞMAK T HY’nin, kokpit ve kabin ekibi seçimlerinde kullandığı Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI) testinin, VIP ve CIP Salonları’nda görev yapacak personelin seçimi için çalışanlara uygulanması büyük tepkiye yol açtı. Testte, “kıyamet gününe inanıyorum’’, “ahirete inanırım’’, “birçok kimseden daha çok dindarımdır’’, “namazımı hemen hemen muntazaman kılarım’’, “kendi cinsinden olanları oldukça çekici bulurum’’, “mastürbasyonda kendi cinsimle ilgili hayal beni tahrik eder’’ şeklinde dini ağırlıklı ve özel hayatı kapsayan sorular dikkat çekiyor. Çalışanlar, uygulamayı “fişleme’’ olarak değerlendirdi. THY yönetimi ise soruların tepki görmesi üzerine, ikinci bir grup için uygulanacak testi iptal etti. THY çalışanlarına 566 soru yöneltilerek karşılık olarak “doğru (D)’’ veya “yanlış (Y)’’ yazılması, sorunun kişinin durumuna uymaması halinde yanıt bölümünün boş bırakılması istendi. THY Basın Müşavirliği yetkilileri ise testin uluslararası standartlarda bir kişilik envanteri olduğunu söyledi. Sorulardan birkaç örnek şöyle: “Gençliğimde bir devre ufak tefek şeyler çaldım. Hocaların dua okuyup üflemesi hastalığı iyileştirir. Cinsel konularda sıkıntım var.” . T HY yönetimi “verimliliğin artırılması ve fiyat rekabeti’’ gerekçeleriyle 355 çalışanı emekliye sevk etti. Zorunlu emeklilikle karşı karşıya kalan çalışanlardan henüz 40’lı yaşlarda olanlar da bulunuyor. Emeklilik listesinde teknik personel, yolcu hizmetleri çalışanları ile uçak teknisyenlerinin yanı sıra 44 “kabin amiri’’ ve 11 uçuş hareket uzmanı da bulunuyor. Kabin amirlerinin çoğu deneyimli görevlilerden oluşuyor. Kurumun basın danışmanlığı, görevde 25 yılını dolduran personelin emekli edilmesinin şirket politikası olduğunu söyledi. Zorunlu emekliliğin olmadığını ileri süren kurumun basın danışmanı Ali Genç, kadrolaşma iddialarını şöyle yanıtladı: “THY verimliliğin arttırılması, fiyat rekabetinin sürdürülebilmesi, işletmenin yaşatılabilmesi için personel değişikliğine gidiyor. Zorunluluk yok. Ayrıca emekliliğe ayrılacak bayan personel sayısı sadece 43.’’ Havaİş Sendikası Başkanı Atilay Ayçin, zorunlu emekliliğin yasal olmadığını ve bunun AKP kadrolaşmasının sonucu olduğunu söyledi. Emekli edileceklerin yaş ortalamasının 43 olduğunu ifade eden Ayçin, “Uçuş görevlilerinin emeklilik yaş sınırının 50 olmasına rağmen emekli edilenler arasında 40’lı yaşlarda olanlar bile var’’ diye konuştu. . obursali?cumhuriyet.com.tr ‘SÜRGÜN’LE TEHDİT ETMİŞTİ 20 YILDIR VEKÂLETLE ALAN VAR AKP’li Kart özür diledi ÖMER ŞAN Ölülere 1.5 milyon YTL maaş ödendi SEYFETTİN METE RİZE Rize’de düzenlediği basın toplantısında, bazı doktorları, sağlık hizmetlerini aksattığı gerekçesi ile “ibret olsun diye” Doğu illerine sürdüreceklerini açıklayan AKP’li Abdülkadir Kart, doktorlardan özür diledi. Aynı zamanda AKP’den Rize Belediye Meclis Üyesi olan RizeArtvin Tabip Odası Başkanı Uzm.Dr. Osman Ülgen’in çağrısı üzerine Rize Devlet Hastanesi konferans salonunda konuşan Kart, doktorların, açıklamaları tekzip etmesi yönündeki isteklerini geri çevirdi. Toplantıya katılmayarak Kart’a tepki gösteren bazı doktorlar ise “Bu toplantının nedeni siyasi kaygılar” dediler. CHP İl Başkanı Mehmet Aslankaya da Kart’ın Rize Devlet Hastanesi ve kurulma aşamasındaki tıp fakültesinde örgütlenme çalışması yaptığını savunarak “Asıl demek istediği, ‘Burada kadromuzu kuruyoruz. Karşı çıkanları sürgünle cezalandıracağız’dır ” dedi. Avusturya HY. ÇORUM Çorum merkez ve köylerinde yıllar önce ölen yaklaşık 1450 kişinin toplam 1 milyon 680 bin YTL tutarındaki maaşlarının yakınları tarafından çekildiği ortaya çıktı. 2022 sayılı kanun gereğince 65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz ve bakıma muhtaç yaşlı yurttaşlara devlet tarafından maaşı ödeniyor. Yaşlılık ve hastalıklar nedeniyle bazı kişiler maaşlarını bankadan alamadıkları için yakınlarına noter kanalıyla vekâlet vermeyi tercih ediyor. Ancak maaş bağlanan kişilerin ölmesinin ardından yakınlarının bu maaşları almaya devam ettikleri belirlendi. Bir ihbar üzerine harekete geçen Çorum İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinin soruşturmasında, 5 ila 15 yıl önce ölenlerin maaşlarının yakınları tarafından çekildiği tespit edilirken, 2 kişinin de 20 yıl önce ölen yakınlarının maaşını çekmeye devam ettiği belirlendi. Operasyonlar 7 ilde sürüyor. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle